• Sonuç bulunamadı

1.1. Prut Savaşı (1711)

1.3.3. Belgrad’ın Fethi (1739)

1.4.2.1. Osmanlı Devleti’nin Hazırlıkları

Daha önce de ifade edildiği gibi, 18. yüzyıl Osmanlı devlet adamları savaş tecrübesine sahip olmadıklarından genellikle savaş yanlısı değillerdi. Onların bu tutumları, devletin toparlanması için kısa vadede uygun görülse de uzun vadede devlete zarar vermekteydi. Rusya’nın Lehistan’ın geleceği üzerinde oynadığı oyunlar, Osmanlı’ya yaklaşmaktan başka da bir şey değildi. Yıllar önce imzalanmış, ancak imzalandığı devlet tarafından neredeyse fesh edilmiş barış antlaşmalarının arkasına

439 S. Tansel, “Osmanlı-Leh Münasebetleri 1764-1768”, s. 81; O. Köse, 1774 Küçük Kaynarca

Andlaşması, s. 8-9; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 359-360; J. W. Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, c. 5, s. 637.

440 Yayınlanan beyanname, Rusya, Lehistan’ın imhâ-yı hürriyetine cüret ve Lehlileri ne hânedân-ı

kraliyeden olan ne de arzu-yı umûm-ı millîye muvafık bulunan bir şahsı kral tanımağa icbar ve tanımayanları katl ve emvâl ve arazilerini yağma ve gâret hususlarına cesaret ettiği için ilân-ı harb edilmişdir şeklindedir. O. Köse, 1774 Küçük Kaynarca Andlaşması, s. 11-12.

sığınarak, yaklaşan tehlike görmezden gelinemezdi. 1736-1739 savaş sürecindeki Sadrazam Silahdar Mehmed Paşa ve kethüdası Osman Halisa Efendi örneklerinin yaşanmaması hayli önemliydi. Ancak bu hadise kadar önem arzeden başka bir konu da devlet işlerinde tecrübeli olanların azledilmesiydi.

Dönemin Osmanlı sultanı III. Mustafa, savaş hazırlıklarının yapıldığı süreçte ilk iş olarak, Muhsinzâde Mehmed Paşa’yı 7 Ağustos 1768’de azledip, Rodos’a sürdü. 1737 yılında Bender seraskeri olan babası Abdullah Paşa’nın yanındaki tecrübeleriyle tanınan ve Rusların askeri nizam ve intizamı hakkında bilgi sahibi441 olan

Muhsinzâde’nin azli, savaş görmeyen paşalar silsilesinin bulunduğu bu dönemde, hatalı bir teşebbüs olarak değerlendirilebilir.

Paşa’nın görevden alınma gerekçesi, savaş aleyhtarı olarak görülmesiydi. Oysa Muhsinzâde, Rusya’ya karşı hemen girişilecek bir savaşın kötü neticeler doğuracağını çünkü devletin, sefere çıkacak seviyede bir hazırlığının olmadığı fikrini beyan etmişti. Toplanacak ordunun, en azından bir yıl içerisinde eğitiminin yapılması, savaş mühimmatının, iaşesinin vs. gibi tüm hazırlıkların eksiksiz yapılması ve kalelerin güçlendirilmesi gerektiğini bildirmesine rağmen korkaklıkla itham edilmişti442.

Muhsinzâde Mehmed Paşa’dan sonra sadarete Anadolu valisi Hamza Paşa getirilirken, ordu serdarlığı da Emin Paşa’ya verildi. Yeni sadrazam ölçüsüz israflarda bulunan liyakatsiz biri iken, serdar ise hasta idi. Kilit noktalara yapılan bu isabetsiz atamalar, Ahmed Resmi’ye göre savaşın Osmanlı Devleti’nin aleyhine sonuçlanacağına delildi443. Uğursuz bir zaman diliminde444 sefere çıkıldığını ve bu seferin olumsuz

441 Ahmed Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr, s. 52, 59-60, 101-102. Muhsin-zade Mehmed Paşa’nın tecrübeleri hakkında geniş bilgi için bkz.: Yuzo Nagata, “Muhsinzade Mehmed Paşa”, İslam

Ansiklopedisi, TDV Yayınları, c. 31, Ankara, 2006, s. 48-50.

442 O. Köse, 1774 Küçük Kaynarca Andlaşması, s. 10.

443 Muhsin-zâde gibi rüzgâr görmüş bir vezirin azli, Hamza Paşa gibi râbıtasız âdemin sadra gelmesi,

Emin Paşa gibi nev-zuhûr âdemin serdâr olub aslında sahîb-i illet olmağla Edirne’ye vardığı gün ayağı şişmeye başladığı… Ahmed Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr, s. 52. Emin Paşa hakkında bkz. : Ahmed

Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr , s. 61 vd.

444 Kırân-ı nahseyn-i seretâni evvelinde sefere çıkılmasının uğursuzluk olduğu ifade edilmiştir. Ahmed Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr, s. 53. Giritli Ahmed Resmi tıpkı dönemin sultanı III. Mustafa gibi, ilm- i nücum (astroloji) denilen yıldızların hareketinden geleceğe ilişkin hükümler çıkarma işine son derece meraklı idi. Sultan, Ahmed Resmi’yi Prusya Kralı II. Frederik’e elçi olarak gönderirken, kraldan üç müneccim istemesini, mühim ve büyük işlerin başlangıcının tayini ile değerli komutan ve iş adamlarının intibahının ne suretle olacağını öğrenmesini tenbihlemişti. Huzura kabul edilen elçinin talebine karşın Frederik, kendisinin tarih ve tecrübelerden istifade etmek, askerini daimi surette harbe hazır olacak şekilde talimli tutmak ve muharebe için hazinede para bulundurmak gibi üç müneccimi bulunduğunu söylemişti. III. Mustafa bu tavsiyelerden sadece para biriktirmeyi tatbik etmiş, diğer bütün işlerinde nücum (yıldızlar) ile hareket etmiştir. Öyle ki nücum ile açtığı Rus seferinde biriktirdiği iç ve dış hazinesini bitirmiş, ilm-i nücumun şeameti (uğursuzluğu) altında ölmüştür. İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı

nihayet bulacağına dair diğer işaretleri de şöyle ifade etmektedir: 100 bin askerden müteşekkil ordunun zahire ihtiyacına gereken önem verilmemişti445. Aslında Osmanlı

Devleti, savaş tedarikleriyle ünlü bir devlet idi. Ancak 1740-1768 yılları arasında seferlere ara verilmesi, hem Tuna bölgesinde hem de Osmanlı ülkesinin diğer yerlerinde iş görme yeteneklerini kaybeden görevlilerden dolayı depolar da ihmal edilmişti446.

Ahmed Resmi şöyle devam etmektedir. Osmanlı ordusunun İstanbul’dan çıktığı esnada, bazı cahil kimseler tarafından Yehûd u Nasârânın sancağ-ı şerife bakması câ’iz değildir demesiyle, çok sayıda reaya katledilmişti. Tahir Ağa adında bir mecnunun nüzul emini olması, düşman ile muhasara edilecek kaleler henüz yokken, kırk elli kadar balyemez topların sevk edilmeye çalışılması ve bu esnada ağır yük taşıyan mandaların açlıktan helak olması, topların da kullanılmadan yollarda zayi olması idi447.

Osmanlı Devleti’nin aldığı savaş kararı, İstanbul halkı arasında büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Hangi sebeple olduğu bilinmemekle birlikte, halk arasında savaşın Osmanlı’nın lehine sonuçlanacağına inanılıyordu. Halk arasında dolaşan sözleri Ahmed Resmi, pehlivânlar gibi lâf u güzaf edip Kızıl Elma semtini Boğdan’dan gelen al

yanak elma gibi yenir şey zannederler ifadeleriyle eleştirmiştir448.

Sefer hazırlıkları çerçevesinde, merkezden Anadolu ve Rumeli’deki sancak, kaza ve nahiyelerdeki görevlilere fermanlar gönderilerek sefer çağrısı yapıldı. Bu çağrılarda devleti temsil eden tüm memurların, emirleri altına alacakları askerlerle savaşa hazırlıklı olmaları ve belirtilen tarihte orduya katılmalarına dikkat çekilmiştir449.

Tuna Nehri’nin aşılması için nehir üzerine kurulacak tombazların Vidin450, Silistre451,

445 Ahmed Resmi, bu savaş sürecinde iaşe ve zahire tedariki hususundaki, ihmalkar davranışları eleştirmiştir. Ordunun sefere çıktığı dönem, Osmanlı ülkesinde kıtlığın baş göstermeye başladığı bir zaman dilimini kapsamaktadır. Sefere kıtlık, kıtlığa tâʻûn lazım gelmek tabîʻat-ı dehrden olmağla diyen Ahmed Resmi, İsakçı’da ordu için hazırlanan peksimetlere darı katıldığını da iddia etmektedir. Bunun yanında nüzul eminlerinin, ambarlarda kırk yıldan beri sakladıkları kireç gibi unları ve toprak gibi peksimetleri ezip, yeni unlara kattıklarını, bunların yerin altındaki fırınlarda pişirilirken içlerine toprak da bulaştırdıkları söylemektedir. Daha sonra bu ekmekleri yiyen halkın arasında vebanın yayıldığını ve çok sayıda insanın hayatına mal olduğunu ifade etmektedir. Ahmed Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr, s. 55- 56.

446 V. H. Aksan, Kuşatılmış Bir İmparatorluk Osmanlı Harpleri 1700-1870, s. 155. 447 Ahmed Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr, s. 53.

448 Akl u tecrübesi nâkıs olmak takrîbiyle n kânûn-ı mesnûn-ı mergûbe riʻâyet etmeyip “bütün küffârı

dünyadan kaldırmak, yâhûd her zaman düşmenin burnunu sürtüp haddini bildirmek ehl-i İslâm üzerine vâcibdir1 deyü iʻtikâd eden yâdigârlar, “hareket olmayınca bereket olmaz bu memleketler seyfle alınmışdır, padişah-ı İslâm’ın bahtı âlî, ricâli pişkin, kılıcı keskindir. Dünyada dindâr ve ve bahâdır, vezir-i Aristo-tedbîr ve beş vakdi cemâʻatle kılar on iki bin güzide asker tedarik ettikden sonra Kızıl Elma’ya dek gitmeye ne minnet var? Ahmed Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr, s. 47-48.

449 BA, A.DVNS. MHM. d. 168, s. 21, h. 76-79. (22 Eylül-1 Ekim 1769). 450 BA, MAD. d. 13761, s. 280. (27 Ekim 1768)

Bosna tezgâhlarında452, köprü şaykaların da Yergöğü ve Rusçuk’ta453, çapçakların

Bosna kazalarında yapılmasına dair çıkarılan emirlerin yanında454, ince donanmanın

hizmetinde bulunması için Gelibolu, Çanakkale, Rodos, İstanköy ve Midilli’de celiyye ve şahtur455, ayrıca Rodos’ta işkampoye ve fırkate456, Rusçuk’ta çete kayıklarının457 ve

şaykaların inşaları gerçekleştirilmiştir. Tersane-i Amire’den, Karadeniz’in kuzeydeki güvenlik noktası olan Özi’ye firkate ve şahtur gemilerinin gerekli savaş mühimmatı ile aktarılması kararlaştırılmıştır458. Gerek Tersane-i Amire’de gerekse Tuna boyunca

mevcut irili-ufaklı tersanelerde şalope, ateş gemisi, üstü açık, şahtur vs. diğer hafif gemilerin inşaları için de hazineden parasal yardım yapılmıştır459. Yıllardır bir savaş

halinin yaşanmaması ve III. Mustafa’nın tedbirleriyle, hazine dolmuştu ve herhangi bir ekonomik sıkıntı yaşanmıyordu460. Ülkede mali sıkıntılar yoktu ancak var olan parayı

erken tüketecek tedbirsiz davranışları sergileyen devlet adamları ne yazık ki çoktu. Örneğin kış aylarının yaklaşması üzerine, Varna’daki ince donanma gemilerinin gereken bakımlarının yapılması ve kışlaması için İstanbul’a gönderilmesi gerekiyordu. Sadrazamın merkeze gönderdiği yazıya verilen cevabın gecikmesi ve tersane ahalisinin keyfi hareketlerinden dolayı, yola geç çıkan donanma hava muhalefetinden zayi olmuştu461. Ayrıca Tuna Nehri’nin korunmasına yönelik tedbirlerin alınması için Tuna

Donanması kaptanlarına çeşitli fermanlar gönderilmekteydi. Özellikle muhafaza hizmetinde kullanılacak çete kayıklarının ve yine vasi adı verilen geminin tedariki önem arzetmekteydi462.

Yapılan hazırlıklar arasında, zahirenin tedariki hayli önemliydi. Tuna havzası, verimli tarım arazilerine sahip olduğundan, bol mahsül elde edilirdi. Ancak bu mahsülün, ordunun ihtiyacı olan miktarının zamanında tedariki herşeyden mühimdi.

451 Silistre muhafızı Seyyid Hasan Paşa tarafından Silistre’de imal edilmiştir. BA, MAD. d. 13761, s. 286. (16 Mart 1771); BA, MAD. d. 10003, s. 294. (27 Haziran 1771)

452 BA, C. AS. 724/30365, Belge1-2. (3 Nisan 1772)

453 BA, C. BH. 136/6571. (11 Ekim 1768); BA, MAD. d. 13761, s. 280. (11 Ekim 1768) 454 BA, C. BH. 191/8981. (3 Mart 1774)

455 Emin Yakıtal, “1768’deki İnce Donanma İçin İnşa Olunan Celiye ve Şahturlar”, Deniz Kuvvetleri

Dergisi, c. 100, S. 527, Ankara, Ekim-1984, s. 32-33.

456 R. Ünlü, İnce Donanma, s. 93.

457 BA, MAD. d. 8531, s. 229. (4 Haziran 1773) 458 R. Ünlü, İnce Donanma, s. 93.

459 Selahattin Tansel, “1768 Seferi Hakkında Bir Araştırma”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya

Fakültesi Dergisi, c. 8, S. 4, Ankara, 1950, s. 509.

460 O. Köse, 1774 Küçük Kaynarca Andlaşması, s. 16. 461 Ahmed Resmî Efendi, Hulâsatü’l-İʻtibâr, s. 57-58.

462 BA, C. AS. 625/26391, Belge 5. (19 Eylül 1772); BA, MAD. d. 13761, s. 288. (23 Mart 1773); BA, C.

Tuna’nın önemli zahire ambarlarında biriktirilmesi ve ihtiyaç duyuldukça kullanılması, sefer hazırlıklarının en önemli maddesi idi. Bu konuda yeterli hazırlıklar yapılmamasına rağmen, var olan zahirenin özellikle sınır kalelerine sevkiyatının gerçekleştirildiği de görülmüştür. Mesela, borozan ve üstü açık gemileriyle İsakçı’dan Belgrad’a un ve arpa sevkiyatı yapılmıştır463.

Osmanlı serhatlerindeki şehir ve kalelerin tahkim ve takviyesi yapıldı. Özellikle Rus saldırılarına maruz kalacak Kırım’ın takviyesi mühimdi. Daha önceki Osmanlı-Rus harbinde, Rusya’nın gözünü Kırım’a dikmesi bu savaş için de kaçınılmaz bir gerçek idi. Bu stratejik mevki için Tuna Nehri sahillerindeki kaza kadılarına gönderilen emirlerle, çok sayıda serdengeçti toplattırıldı. Bu şekilde serhatlerdeki asker sayısı 250 bini buldu. Fakat Osmanlı ordusunda nizam ve intizam mevcut değildi. Öyle ki leventlerin eşkıyalık faaliyetleri, bu süreçte de devam ediyordu464.