• Sonuç bulunamadı

1.1. Prut Savaşı (1711)

1.4.10. Küçük Kaynarca Antlaşması (21 Temmuz 1774)

1.5.1.1. Kırım Meselesi

Rusya, Küçük Kaynarca ile geniş selahiyetler kazandı. Bu antlaşma yoluyla, Kırım’ın müstakil bir hale gelmesini sağlayarak, ileride Kırım’ı kendi sınırları içine alma noktasında önemli bir aşama katetti532. Osmanlı Devleti topraklarından, ilk kez

müslüman bir toprağın elden çıkışı, büyük üzüntü uyandırmakla birlikte kabul edilebilir bir durum olarak da görülmemektedir. Bu sebeple devlet, Karadeniz’in kuzeyindeki bu müstahkem mevkii eskisi gibi kendi topraklarında görmeyi arzuluyordu. Zira Kırım, Karadeniz’in güvenliğinin yanında bir nevi istanbul’un da kapısı anlamına gelmekteydi. Bu kapı, Rusya’nın elinde olduğu müddetçe, İstanbul güvende sayılmazdı. Bu sebeple Kırım’ın alınması gerekmekteydi533.

Kırım’ın yeniden Osmanlı topraklarına kazandırılması, yalnızca Osmanlı devlet erkânının arzusu değil, aynı zamanda Kırım devlet erkânı ve halkının da isteği idi. Hatta bu sebeple Küçük Kaynarca’dan sonra iki kez İstanbul’a gelen Kırım ileri gelenleri, yeniden Osmanlı tabiiyetini istediklerini dile getirmişlerdir534. Hatta Sahib Giray’ı

tahttan indirip Kırım’ın yeni hanı olan Devlet Giray, mirzaları yanına çekerek Kırım’ın Osmanlı’ya bağlanmasını, Kerç, Yenikale ve Kılburun kalelerinin Ruslar’dan alınmasını arzulamaktaydı. Osmanlı Devleti, adı geçen kalelere yeniden hâkim olmak

531 Kemal Beydilli, “Küçük Kaynarca Antlaşması”, İslam Ansiklopedisi, c, 26, TDV Yayınları, Ankara, 2002, s. 526-527; C. Tukin, “Küçük Kaynarca”, s. 1069-1070.

532 K. Beydilli, “Küçük Kaynarca’dan Yıkılışa”, s. 68.

533 Enver Ziya Karal, Büyük Osmanlı Tarihi, c. I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, s. 14. 534 Kırım’ın müstakil bir devlet haline geldikten sonra akıbetinin nasıl olacağını anlayan yalnızca Osmanlı Devleti değildi. Bazı Kırım uleması, mirzaları ve ileri gelenleri 1774’ten sonra heyet halinde İstanbul’a gelerek, uzun yıllar süren beraberliklerinden sonra ayrılmanın verdiği yalnızlıktan, istinadsızlıktan rahatsızlık duyduklarını ifade etmişlerdir. Osmanlı Devleti tarafından yeniden himaye edilme arzularını dile getiren heyet, hanların padişah tarafında tayinini hutbe ve sikkenin padişah adına olmasını ve Kırım Hanı Sahib Giray’a hanlık menşuru ve teşrifat gönderilmesini talep ettiler. İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı

istiyor ancak Kırım’ın tabiiyeti hususunda atacağı herhangi bir adımın, 1774 barışına aykırı olacağını düşündüğünden buna yanaşamıyordu535.

Çünkü Küçük Kaynarca’ya konulan maddelerden biri, her iki devletin Kırım’ın içişlerine müdahale etmeyeceği yönündeydi. Oysa Rusya, Kırım üzerindeki emellerini elde etmek, hatta daha da ileri giderek büyük hayallerine kavuşmak için uygulamaktan imtina ettiği barış adı altındaki antlaşmaları, karşı tarafı oyalamak ve kendisine zaman kazandırmak için imzalamıştır. Nitekim 1774’ten sonra çıkan anlaşmazlıklar, bu gerçeği destekler niteliktedir.

Kırım’ın işlerine müdahale etmek için ilk olarak Tatarlar’ı, Devlet Giray aleyhine tahrik etti, akabinde Kırım’a asker soktu. Devlet Giray’ın ülkesini terk etmesine sebep olan bu hadiseden sonra, Petersburg’da Çariçe Katerina’ya yaverlik eden Rus yanlısı Şahin Giray, 1777 yılında Kırım tahtına oturtuldu. Yanına verilen bir Rus zabiti ile sürekli kontrol altında tutulan Şahin Giray, Rus planının bir maşası haline geldi. Kısa süre sonra, Osmanlı Devleti’ni harbe sürükleyecek kararı alarak, Rus himayesini talep etti536.

Han’ın, halk nezdinde büyük öfkeye sebep olan bu teşebbüsü üzerine yaşanan iç karışıklıktan istifade ile ülkeye müdahale etme hakkını kendinde bulan Rusya, Kırım’a asker gönderdi. İstanbul’dan hareket ederek Sivastopol’a giden Osmanlı donanma kuvvetleri, düşman kuvvetleri tarafından bir taarruza maruz kalmadıklarından, 1774 barışına aykırı hareket etmediler ve geri döndüler. Rusların Kırım’dan çekilmesine yönelik İstanbul’daki Rus elçisine gerekli ihtarlar verildiyse de herhangi bir neticeye varılamadı537.

1778 yılının sefer mevsiminde, kaptan-ı derya Gazi Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Karadeniz’e doğru yelken açtı. Erzurum ve Trabzon valisi Hacı Ali Paşa’ya da Kırım seraskerliği verildi538. Kırım’a doğru giden her iki paşanın

kumandasındaki donanma, Kırım’a girilmesi halinde Rusların savaşı başlatacakları tehditi ile karşılaştı. Gerekli tüm hazırlıkları yapan Rusya, Kırım’ı çok iyi tahkim etmişti. Hasan ve Ali paşalar, savaşmayı göze almamakla birlikte, savaş taraftarı olan I. Abdülhamid’e genel durumu arz etmişlerdi. Düşman tarafından sağlam tahkimatların kurulduğu Kırım’a geçilmesi, 1774’e aykırı bir fiiliyat olacağından, sulhü bozmakla

535 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 444-446. 536 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 446-447. 537 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 447.

tahkir edileceklerini bildiren arzlarına, donanmanın ağustos ayından sonra Karadeniz’de kalmasının zarara sebep olacağını da eklemişlerdir539. İstanbul’da yapılan istişarelerde

şu neticelere varıldı. Rusların Kırım’da asker bulundurmasıyla Kaynarca hükümlerini ihlal ettikleri ve Osmanlıların da Kırım’a girme selahiyetlerinin olduğu ifade edilmiştir. Rusya’dan gelecek bir taaruz ile barışın onlar tarafından bozulmuş olacağı, yapılan bu denli hazırlıktan sonra, hiçbir faaliyette bulunulmadan geri dönmenin uygun olmadığı ifade edilmişti. Böyle bir geri dönüş Rus’a cesaret, Osmanlı’dan yardım bekleyen Çerkes, Abaza, Bogay ve dağlı halkına da ümitsizlik aşılayacaktır. Üstelik bu cesaret, adı geçen yerlerin Kırım’daki gibi Rus işgaline yol açacağı da belirtilmiştir. Bundan hareketle, Anadolu’nun kilidi gibi görülen Soğucak’a gidilmesi, orada bir kısım gemilerin bırakılması ve askerlerin fazlalaştırılması tavsiye edilmiştir540.

Bu arada İstanbul’da bulunan Fransa elçisi, kendi çıkarlarından dolayı Osmanlı’nın savaşmaması yönünde telkinlerde bulunuyordu. Savaş yanlısı olmasına rağmen, bu telkinlerin tesirinde kalan Osmanlı Sultanı’nın Karadeniz’e çıkarttığı donanma, boy gösterisinin ötesine geçemedi.

1.5.1.1.1. Aynalıkavak Tenkihnâmesi (10 Mart 1779)

Abdürrezzak Bahir Efendi’nin murahhas tayin edildiği barış görüşmeleri, İstanbul’daki Aynalıkavak Sarayı’nda gerçekleştirildi. İki taraf arasında ihtilaflı addedilen, aslında 1774 hükümlerinden pek farkı olmayan hususlar tekrar görüşüldü ve hazırlanan tenkihnâme541 ile şu kararlara varıldı542.

 Halifeliğin, Kırım Hanlığı’na menşur göndermesine Rusya müdahalede bulunmayacaktı. Osmanlı Devleti, Tatarlar üzerinde başka da hiçbir hak iddia etmeyecekti.

 Her iki devlet Kırım’ın içişlerine müdahale etmeyecekti ve Kırım’daki Rus kuvvetleri derhal geri çekilecekti.

 Osmanlı Devleti, Şahin Giray’ın hanlığını tanıyacaktı.

 Buğ ve Dinyester arasındaki Özi, Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.

539 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 450.

540 BA, A.DVNS. MHM. d. 177, s. 17-18, h. 52 (23 Eylül- 2 Ekim 1778); s. 20, h. 61 (15-24 Ağustos 1778).

541 Tenkihname, daha önceki bir durum ya da anlaşmanın fazla ve lüzumsüz kısımlarının ayıklanarak yeniden düzenlenmesi manasına gelmektedir. O. Köse, 1774 Küçük Kaynarca Andlaşması, s. 285, 1043 nolu dipnot.

 Küçük Kaynarca’da mevcut Eflak ve Boğdan ile ilgili hükümlere her iki devlet de saygı duyacaktı.

Bu tenkihnâmenin imzalanması, Rusya’nın Kırım’a müdahale etmeyeceği anlamına gelmiyordu. Çünkü Kaynarca’ya rağmen, Rusya yine aynı faaliyetlerde bulunmuştu. Şahingiray’ın hanlığının Osmanlı tarafından kabul ettirilmesi ve Osmanlı’nın Tatarlar üzerinde herhangi bir hak iddia edemeyeceği maddeleriyle, Rusya, bu topraklarda istediği şekilde hareket etme özgürlüğünü elde etmiştir. Bu tehkihnâmeye rağmen, Kırım sorunu askıda kalmıştır.

Kırım halkı nezdinde Rus ortağı kâfir gözüyle bakılan543 Şahin Giray’ın baskıcı

yönetimi, Kırım halkının ayaklanmasına sebep oldu. Rusların el altından destek verdiği bu ayaklanma neticesinde, Şahin Giray tahttan inmiş ve kardeşi Bahadır Giray tahta geçmişti. Şahin Giray, Kırım’ın işgali konusunda Çariçe’yi sevk etmeye çalışan Rus generali Potemkin’in yanına sığındı. Kısa süre süre, halkın galeyanı bastırıldı ve Şahin Giray yeniden hanlığın başına geçirildi. Osmanlı Devleti, Kırım halkının istemediği birinin başa geçirilmesini protesto etmekle yetindi544.

Rusya, yanına çekerek müttefik tayin ettiği Avusturya’dan sonra, Osmanlı sınırları üzerindeki kuvvetini arttırdı. Kırım camilerinde Osmanlı padişahı adına hutbe okutulmasını yasakladı. Artık Kırım’ın işgal ve ilhak zamanının geldiğini düşünen Çariçe, Potemkin’in komutasındaki 70 bin kişilik bir ordu ile Kırım’ı ilhak emrini verdi. Çariçe, antlaşma şartlarına Osmanlı’nın aykırı davrandığı beyanatıyla, işgalini meşrulaştırmak istediğinde, Osmanlı’nın protestosuyla dahi karşılaşmadı. Bu durum işgalin Osmanlı cephesinde kabul edildiği manasını taşımaktaydı. Rusya daha da ileri giderek, işgal ettiği Kırım, Koban ve Taman’ın ilhakının Osmanlı tarafından kabul edildiğine dair bir senet istedi. Bu senedin verilememesi durumunda savaşın çıkacağını belirten Rusya’ya karşı duramayacağını düşünen Osmanlı, 9 Ocak 1784 tarihinde işgali kabul ettiğini resmen bildirdi545.