• Sonuç bulunamadı

1.1. Prut Savaşı (1711)

1.4.10. Küçük Kaynarca Antlaşması (21 Temmuz 1774)

1.5.1.2. Diğer Sebepler

Rusya, Buğ ve Dinyester nehirlerinin ağzında olan Özi ve Akkerman kalelerini topraklarına katmayı, Tuna prenslikleri ile Baserabya’yı içine alan bağımsız bir devletin

543 Cengiz Fedakar, “1787-1791 Osmanlı-Rus Savaşı Öncesi Kuzey Kafkasların Tahkimi: Anapa Kalesi”,

Karadeniz, c. 4, S. 4, Mart-1996, s. 45.

544 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 488-489. 545 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 490-494.

kurulmasını amaçlamaktaydı546. Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı

toprakları üzerinde istediği yerde konsolosluk açma hakkını elde etmişti. Osmanlı Devleti, bu konsoloslukları Rus provokasyon merkezi olarak gördüğünden, bunların kuruluşlarına sıcak bakmıyordu. Rusya’nın elde ettiği bu imtiyazlar daha da genişletmeyi arzulaması ve Karadeniz’in önemli liman kenti olan Varna’da da bir merkez kurma konusunda baskı yapması savaşın bir diğer sebebidir. Öte yandan Rus Çariçesi II. Katerina’nın geniş bir Ortodoks devleti kurma, yani Rum devletini yeniden canlandırma hayali devam ediyordu547.

1.5.2. Savaş Hazırlıkları

Kırım’ın ilhakı sürecinde (1784) Osmanlı sadaret makamında, Halil Hamid Paşa bulunmaktaydı. Sadrazam, Ruslarla yeniden bir savaşın yaklaştığını düşünerek, sefer hazırlıkları yapmaya başladı. Sınır kalelerini tahkim ettirip, içlerine çok sayıda asker yerleştirdi. Askerin ihtiyaç duyacağı zahire ve savaşta kullanacağı mühimmatın tedariki için de geniş çaplı bir faaliyet içine girdi. Önceki savaş döneminde çöken menzil sisteminden kaynaklı çekilen sıkıntıların yinelenmemesi için bu işlerin düzenlenmesine hassasiyet gösterdi. Kapıkulu, lağımcı, humbaracı ocakları, sürat topçuları ve tımarlı sipahiler üzerinde gerekli düzenlemeler yaptıktan sonra, asker sayısının çoğaltılmasına gayret gösterdi548.

Halil Hamid Paşa’dan sonra sırasıyla Şahin Ali Paşa ve Koca Yusuf Paşa (25 Ocak 1786) sadarete getirildiler. Ancak bu paşaların sadareti dönemlerinde, sefer hazırlıklarına gereken önem verilmedi549. Oysa zamanla güçten düşen Osmanlı’nın

karşısında giderek büyüyen, deniz güçlerini geliştiren, geliştirdikçe de Osmanlı üzerinden Akdeniz’e çıkma emellerini büyüten bir Rusya vardı. Rusya’nın, Osmanlı üzerindeki bu intibai gerçekten endişe vericiydi. Bu endişeden olacak ki, Kırım’da bulunan Rus kuvvetlerinin çıkarılması hususunda savaş yanlısı olan Sultan I. Abdülhamid de artık savaşın olmaması taraftarıydı. Aynı kanaati taşıyan kaptan-ı derya

546 Ayla Efe, “Silistre Eyaletinde Osmanlı-Rus Savaşları Küçük Kaynarca’dan Berlin’e”, OTAM, S. 19, Ankara, 2006, s. 141.

547 II. Katerina Roma Devleti’ni kurma planının gerçekleşeceğine kesin bir şekilde inanıyordu. Bu sebeple zaman zaman Kırım’da özellikle de Karadeniz’de yeni Rus limanlarına geziler düzenlerdi. Uluslararası bir diplomatik maiyetle birlikte gerçekleştirdiği bu ziyaretlerinde, kendi onuruna kurulan Bizans’a giden

yol yazılı zafer taklarının altından geçerek gösteri yapardı. V. H. Aksan, Kuşatılmış Bir İmparatorluk Osmanlı Harpleri 1700-1870, s. 172.

548 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 499.

549 Koca Yusuf Paşa, sefere giderken Halil Hamid Paşa’nın sefer hazırlığı dolayısıyla, sefere ben

Cezayirli Gazi Hasan Paşa da bir önceki savaş tecrübesini hatırlatarak, savaş için ihtiyaç duyulan her hazırlık tamamlandıktan sonra, Rusya’ya karşı bir harp yapmanın sakıncalı olmadığını ancak savaşa hazırlıksız girmenin memleketi felakete sürüklemek anlamına geldiğini belirtmiştir550.

Tuna boylarında gerçekleşecek savaş ya da Karadeniz’e çıkması gerekecek hafif gemiler için sahillerdeki tezgâhlarda gemi inşa faaliyetleri başlamıştı. Bu faaliyetler gerek savaştan önce gerekse güvenliklerinin sağlanması şartıyla savaş esnasında yürütülmüştür. Savaşta zarar gören gemilerin tamiri ve yeni gemilerin inşaları için Tuna tezgâhlarında en azından çağın teknolojisini yakalamış Rus gemilerine eşit şekilde yapılmaya çalışıldığı görülmektedir551. Silistre, Niğbolu, Rusçuk, Vidin, İsmail,

Yergöğü, Lofça, Ziştovi, Hezargrad, Tırnova, Srebreniçe vs. gibi Tuna ve Sava tersanelerinde sal, şalope, duba, üstü açık vs. gemilerin inşalarına yönelik emirlerin yanında552, sefere tüccar gemilerinin de dahil edilmesine yönelik emirler çıkarılmıştı553.

İnce donanmaya ait gemilerin, aynı zamanda Tersane-i Amire’de de tamir edilmesine554

ve inşa edilmesine dair fermanlar çıkarılmıştır. Mesela 1787 yılında Tuna’nın sığ sularında rahat hareket edecek 17 kalyon555, 1788 yılında 4 kırlangıç merkezden

Tuna’ya aktarılmıştır556. Daha önceki savaş dönemlerinde olduğu gibi, bu süreçte de

Tuna’nın muhafazasını sağlamak amacıyla Tuna kaptanlarına verilen emirlerle şalope, sandal, kırlangıç vs. gemi türlerinin temini istenmiştir557. Özellikle Tuna’nın Karadeniz

ile birleştiği Sünne, Kili ve Malkova boğazlarında ve daha iç kısımlardaki İsmail ve

550 Bir önceki savaşta, ufak teknelerle Limni Adası’nı Ruslar’dan geri alması, Rus donanmasını püskürtmesi ve Mısır’daki ayaklanmayı bastırması Cezayirli Hasan Paşa’ya padişah nezdinde büyük bir itibar kazandırmıştı. Paşa, ıslahatlar konusunda da büyük çabalar göstermişti. Rusya’ya açılması istenen savaş için, Sultan I. Abdülhamid, Hasan Paşa ile yüz yüze görüşmek istediğinden, Mısır’da olan Paşa’ya haber gönderildi. I. Abdülhamid’in Hasan Paşa’ya olan bu özel ilgisi, Sadrazam Koca Yusuf Paşa ile arasına bir saray rekabetinin girmesine sebep oldu. Sadrazam, I. Abdülhamid’in Hasa Paşa ile görüşmesinden sonra, seferden vazgeçeceğini ya da savaşı erteleyeceğini düşündüğünden, Sultan’a baskı yaptı ve neticede kaptan-ı derya Mısır’dan dönmeden, harp ilanını yaptırdı. Afif Büyüktuğrul, Osmanlı

Deniz Harp Tarihi, c. 2, Deniz Basımevi, İstanbul, 1982, s. 288.

551 BA, C. AS. 1079/47571, Belge 1-2. (9 Kasım 1788); BA, C. BH. 142/6845, Belge 6-9. (12 Ekim 1791); Hava Selçuk, “Ziştovi ve Yaş Antlaşması Arasında Tuna Kıyısında Bir Osmanlı Kenti: Silistre (1791-1793)”, Tuskish Studies, Voluma 8/5, Ankara, Spring-2013, s. 659.

552 BA, C. BH. 144/6920. (24 Şubat 1791); BA, MAD. d. 10051, s. 387. (8 Aralık 1790); BA, C.

BH.113/5464. (21 Ocak 1790); BA, MAD. d. 10044, s. 50 (28 Ekim 1787), s. 117 (26 Kasım 1787), s. 147

(18 Aralık 1787), s. 200 (11 Ocak 1788); BA, C. BH. 141/6790, Belge 1, 3. (13 Nisan 1788) 553 BA, HAT. 196/9792. (12 Nisan 1791)

554 BA, C. BH. 102/4908. (15 Aralık 1791); BA, C. BH. 157/7452. (15 Mart 1791)

555 Ahmed Vâsıf Efendi, Mehâsinü’l-Âsâr ve Hakâikü’l-Ahbar, (Yayına Hazırlayan: Mücteba İlgürel), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1994, s. 23.

556 BA, C. BH. 88/4234. (23 Ekim 1786); BA, MAD. d. 10044, s. 190. (7 Ocak 1788)

557 Ahmed Câvid, Hadîka-i Vekâyiʿ, (Hazırlayan: Adnan Baycar), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1998, s. 125; BA, C. BH. 179/8432. (13 Ekim 1789); BA, HAT. 192/9419. (8 Aralık 1790)

İsakçı’da, Rus gemilerinin herhangi bir taarruzuna engel olmak amacıyla şalopelerin ilgili bölgelere aktarılması emredilmiştir558. 1791 yılında Tuna’daki ince donanmanın

şalope, duba, sal ve çete kayıklarından oluşan filosu 300 parça idi559.

Tersane-i Amire ve Tuna sahillerinde inşası ya da tamiri yapılan ince donanma gemilerin teçhizi ve savaş mühimmatının temini; bunun yanında gemilere yerleştirilecek her sınıftan neferlerin ihtiyaç ve masrafları ve sefer hazırlıklarının diğer kalemleri için gerekli olan hazırlıklar yapılmaya çalışıldı.

Rusya, Osmanlı ile olacak kaçınılmaz savaşı meşrulaştırmak için çeşitli bahanelere başvururken, savaştan kaçan Osmanlı yumuşak bir siyaset takip etmiş ve sözde sorunları çözme yarışına girmişti. İstanbul’daki Rus elçisini tahakkümü altına alan Rus generali Potemkin, savaş için sabırsızlanıyordu. Çünkü Çariçe’nin Kostantin adını verdiği torununu başa geçirmek için almak istediği İstanbul’a, Potemkin de II. Katerina’nın vekili olarak ayak basacaktı. Rusya’nın genişlemesinden endişe duyan İngiltere ve Prusya, harbin açılması hususunda Yusuf Paşa’yı galeyana getirmişlerdi. Paşa’nın da I. Abdülhamid üzerindeki etkisi neticesinde, 19 Ağustos 1787’de Rusya’ya karşı harp ilan edildi. Bu karardan sonra, savaş ilan sebeplerinin Rusların antlaşma şartlarına riayet etmediğinden kaynaklı olduğuna dair bir beyannâme hazırlayan devlet, İstanbul’daki elçileri aracılığıyla bunu devletlere duyurdu560.

Kırım’ın ilhakından sonra, Osmanlı Devleti’nin harp için hazırlık yaptığı haberini alan Çariçe, girişeceği olası bir muharebede, İsveç’in taarruzunu önlemek amacıyla tarafsız kalması yönünde bir antlaşma yapmıştı. Karşılığında Norveç’in İsveç’e ilhakına yardımcı olacaktı561. Böylece iki ateş arasına girmekten kendini

korumuş oldu.

558 BA, C. BH. 100/4816. (22 Mayıs 1790)

559 BA, HAT. 196/9792. (12 Nisan 1791); Sadık Müfit Bilge, “Osmanlı Macaristanında Nehir Ulaşımı”,

Osmanlı Devleti’nde Nehirler ve Göller 1, (Hazırlayanlar: Şakir Batmaz – Özen Tok), Not Yayınları,

Kayseri, 2015, s. 521.

560 A. Büyüktuğrul, Osmanlı Deniz Harp Tarihi, c. 2, s. 288; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 500-507.

561 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 491. Bu antlaşmaya rağmen, 1788 yılının mayıs ayında her iki devlet arasında bir savaş başlamıştır. Başlayan bu savaş Rus ordusunu ikiye bölmek zorunda kalmış ve Baltık’ta bulunan donanma güçlerini Akdeniz’e yollayamamışlardır. Savaş süresince iki tarafın donanması farklı zamanlarda başarılar elde etti. Temmuz 1790’daki son savaşta ağır zayiat veren Rus donanması, 14 Ağustos 1790’da Rus-İsveç barış antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. A. Büyüktuğrul,

Çariçe, zayıf olarak gördüğü Osmanlı Devleti’ne karşı zafer kazanacağına emindi. Ancak Avusturya’nın desteğiyle daha büyük kazanç sağlayacağını düşündüğünden, Avusturya ile aşağıdaki maddeleri içeren gizli bir antlaşma yaptı562.

Rusya;

 Savaştan başarılı çıktığı takdirde Özi, Buğ ve Dinyester nehirleri arasındaki toprakları alacaktı.

 Ege Denizi’ndeki Osmanlı adalarının bir kısmını alabilecekti.

 Eflak ve Boğdan ile Baserabya’da Rus himayesini kabul eden özgür prenslikler kurulacaktı.

 Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan çıkarmaya muktedir oldukları takdirde, II. Katerina’nın torunu Kostantin merkezi İstanbul olmak üzere, müstakil Rum İmparatoru ilan edilecekti.

Avusturya;

 Tuna Nehri ile Transilvanya dağları arasındaki Osmanlı topraklarını alacaktı.

 Belgrad, Orşova, Vidin, Niğbolu ve Hotin’i topraklarına katacaktı.

 Dalmaçya kıyılarına inecek olan Avusturya Girit, Kıbrıs adalarının ve Mora yarımadasının Venedik’e verilmesine razı olacaktı.

Rüzgâr Rus Çariçesi yönünden eserse, Osmanlı abluka altına alınacak ve İstanbul’a sahip olmak an meselesi olacaktı. Özellikle Ege adalarının ilhakıyla, Osmanlı deniz yolları kolaylıkla kesilebilecekti. Bunu önlemek, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın tasarladığı 40 kalyondan oluşan yeni Osmanlı donanma planını uygulamakla mümkün olabilirdi. Ancak bu gerçekleşmedi ve her tarafında önemli deniz ve suyolları olan Osmanlı Devleti, denizden gelecek tehlikelere maruz kalacaktı563.

1.5.3. Savaşın Başlaması ve Gelişimi

Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki ilk etapta küçük çaplı bir çatışma ortamı oldu. Kış mevsimine yakın bir zaman diliminde savaş ilanının yapılması büyük çaplı bir muharebeyi şimdilik engellemişti. Yaklaşan kış mevsiminde, taraflar eksiklikleri giderme telaşındayken, Avusturya, Rusya’nın müttefiki olarak savaşa katıldığını ilan etti (9 Şubat 1788). Büyük bir sürpriz olan bu gelişme karşısında, Osmanlı yeni bir

562 İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. IV/I, s. 522; A. Büyüktuğrul, Osmanlı Deniz Harp Tarihi, c. 2, s. 289.

cephede savaşmak zorunda kalacaktı. Hazırlıkların Rus cephesine göre yapıldığı bu savaşa Avusturya’nın da dahil olması, devleti oldukça zorladı. İkmal ve iaşenin yanında büyük bir güvenlik önleminin alınmasını gerekmekteydi. Bunun için de Rus cephesindeki birtakım birliklerin, Avusturya cephesine kaydırılması zorunlu idi564.