• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1. GİRİŞ

1.2. Okullarda İtibar Yönetimi

Eğitim kurumlarında itibar, öğretmen kalitesinin yüksek olması, verilen eğitimin güncel, kişisel gelişime açık, öğrenci merkezli olması, finansal yönden kurumun güçlü olması ve çalışanların memnuniyeti, mezunlarının yaşamlarında iyi yerlere gelmeleri ile kazanılır. Okul yönetiminde lider olan kişilerin örneğin, okul müdürünün, kurucu veya vakıf yönetiminin hep birlikte bu konuda çalışmaları gerekebilir. Aynı zamanda itibar yönetimi süreklilik isteyen bir iştir. Üzerinde devamlı çalışılmalı, zaman zaman gereken yenilikler veya değişimler yapılmalı, itibarı korumak ve yükseltmek üzerinde çalışılmalıdır. Hesap verebilme durumu, yapılan tüm işlerin şeffaf, iyi niyetli olduğunu gösterir. Kurumun gizlisi saklısı yoktur. Her şey açık ve ortadadır. Bu güven duygusunu pekiştiren çok önemli bir durumdur. Örneğin, okul toplumuna açık öğretmen maaş skalası net ve mantıklı kriterlerle oluşturulmuş ise öğretmenler arasında şeffaflık yaratır ve adil bir yapı olduğunu gösterir. Kayırmacılık ve tutarsızlık olmaması öğretmenlerin yönetime saygı ve güven duymalarını sağlar. Bu bakış açısı yönetime itibar kazandırır.

Önce okullarda “itibar” sözcüğünün ne anlama geldiği üzerinde durulması gereken bir noktadır. İtibar okulun güvenirliğinin, velilerin, potansiyel velilerin ve hatta tüm toplum tarafından algılanış biçimidir. Güven itibarın temel direğidir. Dürüstlüğüne inanılan, etik değerlere uygun davranışlar sergileyen, hesap verilebilirliği olan şeffaf kurumlar (okul da bir kurum olduğuna göre) topluma güven verir. Bu da işin en önemli kısmıdır. Fombrun (1996) itibarı antik Yunandaki olimpiyat oyunlarına benzeterek

24

açıklamıştır. Parasal karşılığı olmasa da olimpiyat oyunlarında madalya almanın oldukça kıymetli, soyut bir değer olarak itibara denk düştüğünü ifade etmektedir (Fombrun, 1996:18).

Duygusal çekicilik olarak da adlandırılan bağlılık boyutu; paydaşların kendisini okula ait hissetmesi, okulda olmaktan memnun ve mutlu olması, okulu güvenilir bir ortam olarak algılaması, kurumu öğrenim görülebilir ve çalışılabilir bir ortam olarak tanımlaması kurumsal itibarın geliştirilmesi ve yönetilmesi açısından önemlidir. Bu boyutta paydaşlarla ilgili olarak paydaşların okulun hizmetlerinden haberdar olması sağlanır. Paydaşlar, okulun amaç ve hedefleri, vizyon ve misyonu, eğitim ve yönetim hizmetleri hakkında sürekli olarak bilgilendirilir. Eğitim ve yönetim süreçlerine paydaşların katılımı sağlanır (Özbay ve Selvi, 2014:20).

Ülkemiz de özel eğitim-öğretim kurumlarının hem temel eğitim hem de üniversite eğitimi düzeyinde dikkat çekici düzeyde arttığını ve kurumsallaşarak şubeleşmeye gittiğini görülmektedir. Bu konuda yürütülen politikalar ve eğitimin kalitesini artırmak adına yapılan bu çalışmalar dolayısıyla özel eğitim-öğretim kurumları oldukça yoğun rekabetin yaşandığı bir sektör haline dönüşmüştür. Uzun yıllardır devam etmekte olan dershanecilik eğitiminin sonlandırılması pek çok yeni özel eğitim-öğretim kurumunun açılmasına ve bu alanda yeni yöntem ve seçeneklerin sunulmasına olanak sağlamıştır.

Tüm bu gelişmeler kurumların rekabette farkındalık oluşturma gereklerini arttırmıştır.

Kurumların paydaşlarının kurumun itibarını nasıl gördüğünün önem derecesi her gün artmakta olup, kurumların itibar süreçlerinin doğru yönetilmesi kurum adına stratejik ve öncelikli bir durum haline dönüşmüştür (Davies ve diğ., 2003).

Okulun kurumsal kimliği, başka bir deyişle varlık nedeni, amacı ve bu amaca nasıl ulaşacağı açık ve net olmalıdır. Bu okulun misyon, vizyon ve felsefesini oluşturur.

Misyon ve vizyon okullar için kimlik kartı görevini görür. Tüm paydaşlar tarafından bilinmeli, paylaşılmalı ve içselleştirilmelidir. Okulun tüm müfredatı, okulun kültürü, iç paydaşların davranış ve söylemleri, yapılan tüm etkinlikler misyon ve vizyonla uyum sağlamalı ve tutarlı olmalıdır.

“Diğer kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi okulda kurumsal itibar, okulun paydaşları tarafından nasıl algılandığı ile ilgilidir. Okul içinde ve dışında, okuldan doğrudan ve dolaylı etkilenen kişi ve kurumlar okulun paydaşlarıdır. Okulun iç

25

paydaşları; yöneticiler, öğretmenler, destek personel ve okul kurucularıdır.

Okulun dış paydaşları ise öğrenciler, veliler, üst öğrenim kurumları, diğer okullar, milli eğitim müdürlükleri, yerel yönetimler, iş birliği yapılan kişiler/kurumlar ve tedarikçilerdir, Okulda itibar; okulun iç paydaşları, dış paydaşları ve toplumun okul hakkındaki algılılarının toplamıdır” (Dülger ve Acar, 2017:259).

Kadıbeşegil (2006) kurumsal itibarı, “bir örgütün yarattığı güvenin toplam pazar değeri içindeki katkı payı” olarak tanımlamıştır (Kadıbeşegil, 2006:55). İtibarın en önemli öğeleri, güven, kurum kültürü, etkin iletişim, hesap verilebilirlik ve krizleri yönetebilmektir. Bu öğelerin altında okul kültürü, okulun tarihçesi, önceki mezunlarının yaşamdaki yerleri, okulun iklimi, yeni mezunlarının üniversite başarısı ve okulun yönetim kalitesi yatar. İtibarın kaynağı inanılırlık ve güvendir. Doğan Cüceloğlu (2012) bir konuşmasında, güvenin insanın en büyük sermayesi olduğunu söylemiştir. Kadıbeşegil (2018) ise, “Güven itibarın çıktısı, itibar ise aracıdır. İtibarlı olduğunuzda güven elde ediyorsunuz”, demektedir (Kadıbeşegil, 2018:). Her iki halde de güven ve itibar birbirlerinin çıktılarıdır.

“İnanılırlık, algılanan bilgi ya da yeteneklerin bir yansıması varsayıldığından etkileme yeteneği biçiminde de ifade edilebilir. Güven ise; bir kişi veya kurumun itibara olan inancıdır. Dolayısıyla itibar, güvenin oluşturulduğu ve inanılırlığın kazanıldığı ortak bir yapı olarak tanımlanabilir” (Budd, 1994:11).

Okulda itibar, okulun iç paydaşları, dış paydaşları ve toplumun okul hakkında edindikleri düşünce ve algılarından oluştuğuna göre, itibarı kazanmak için tutarlı ve süreklilik gösteren başarıları, eğitim kalitesi, öğretmen kadrosunun kalitesi, gelişime açık ve şeffaf tutumlar ön plana çıkmıştır.

Yaşam, haber, bilim, sanat, spor, internetin yaygınlaşması ile küreselleşmiştir.

Küreselleşen bir dünyada eğitimin küreselleşmemesi düşünülemez. Küreselleşme, teknolojinin dolayısıyla iletişimin, medya ve sosyal ağlar vasıtasıyla, tüm ülkelerin, diğer ülkelerle anında iletişim kurabilmesini, kültür, eğitim, sosyal, ticari, finans, sanat ve spor alanındaki tüm faaliyetlerin bir parçası olmalarını sağlamıştır. Kısacası dünya bir köy haline gelmiştir. Kendi ülkelerindeki doğal güzellikleri, koşulları sadece okuyarak öğrenen nesiller, artık internet üzerinden gezerek, medya ve diğer iletişim araçları vasıtasıyla, dünyanın neresinde olursa olsun bir olayı/haberi birkaç dakika içinde öğrenebilmekte, hiç görmedikleri yerleri tanıyabilmektedirler. Eğitim için de aynı durum geçerlidir. Artık kişi oturduğu yerden Yale Üniversitesindeki bir programa katılabilir ve

26

tamamlayıp sertifika alabilmektedir. Spor, müzik, sanat, ticaret iletişim, finans artık ülkelerin sınırlarından çıkmış, uluslararası bir özelliğe kavuşmuştur. Bilimsel araştırmalar yapan öğrenci ve araştırmacılar internet üzerinden çeşitli yayınlara, akademik makalelere ulaşabilmektedirler. “Küreselleşme, Bilgi Toplumu ve Eğitim’in dünya ölçeğinde büyümesi ve ulusal sınırların dışına çıkması, kısaca dünyanın tek pazar haline gelmesidir” (Kaçmazoğlu, 2002:49). Bu durum tüm okulları etkilemektedir çünkü rekabet ülke sınırlarını aşmış uluslararası bir hale dönüşmüştür. Ancak çok itibarlı olan okullar ayakta kalabilmektedir.

Son yıllarda birçok yeni özel okul açılmış ama eğitim programlarının yetersizliği, finansal güçlükler ve yeterli sayıda öğrenci bulamadıkları için kapanmak zorunda kalmışlardır. İtibarlı olarak bilinen devlet, özel, yabancı özel okullara bakıldığında, bu okulların yüzyılı aşkın bir süredir hizmet verdiklerini, sınavla öğrenci seçtiklerini, bazılarının ücretlerinin yüksek olduğu halde velilerin çocuklarını bu okullara sokmak için okulların kapısında kuyruklar oluşturduğu görülmektedir. Bunun en büyük nedeni bu okulların toplum gözünde itibarlı olmaları ve çok uzun süredir itibarlarını koruyarak sürdürmüş olmalarıdır. Tüm yabancı özel okulları, örnek olarak verilebilir. Misyonları doğrultusunda tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerini, kaliteli bir hizmet verme anlayışı ile sürdüren bu okullar, toplum da itibar sahibi ve itibarlarını sürdüren okullar olarak tanınmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı müfredatı çerçevesinde, müfredatlarını zenginleştiren, öğrencinin öğrenmesi ne odaklanan bu okullar, öğrencilerine yerli, yabancı birçok kaynak sunarak, yerine göre farklılaştırılmış eğitim programları kullanarak öğrencilerine sunmaktadırlar. Kaliteli eğitimin en önemli faktörlerden biri de kaliteli öğretmenlerdir. İtibarlı okullar sadece kaliteli, en mükemmel öğretmenleri istihdam etmekle yetinmezler. Öğretmenlerin hem kişisel hem de mesleki gelişimleri için fırsatlar yaratırlar. Öğrenme topluluğu zihniyetiyle çalışan okullar, devamlı gelişerek, yeniliklere uyum sağlayarak kalitelerini sürdürürler ve itibarlarını korurlar.

Eğitim kalitesinin yüksek olması sadece akademik olarak güçlü olmaları anlamına gelmez. Birçok okulun sınav odaklı olduğu bilinmekte hatta çoğu zaman veliler bu okulları tercih ederek çocuklarının üniversitelere girişlerini garanti altına almaya kalitesinin sadece bir parçasıdır. Amaç öğrenciyi sadece üniversitelere hazırlamak değil, öğrenciyi bütünsel bir yaklaşımla gelecekteki yaşama, her şeyin hızla değiştiği dünyada

27

çalıştıkları kabul gören bir gerçektir. Halbuki akademik olarak güçlü olma, yüksek eğitim karşısına çıkan zorlukların üstesinden gelecek, kendisi ile mutlu, çevresine ve dünyaya saygılı bir biçimde davranan bir birey olarak yetiştirmektir. Bu şekilde mezun olan öğrencilerin hayattaki başarıları, hangi konuda olursa olsun, kendilerine ve okullarına olumlu olarak geri dönmektedir. İtibar, küreselleşme sürecinde daha da ileri bir noktaya gelmiştir. Pazarın dünya pazarı haline gelmesi, rekabetin artması anlamına da gelmektedir. Yurt içindeki orta öğretim okulları ve üniversiteler artık sadece birbirleri ile değil, yurt dışındaki eğitim kurulları ile de rekabet içine girmişlerdir. Eğitim kurumlarının itibarlarını sürdürebilmeleri için yeni eğitim programlarını takip etmeleri, yabancı dile verdikleri önemi arttırmaları, yurt dışındaki uluslararası nitelikte olan çeşitli yarışmalarda kendilerini göstermeleri, mezunlarının uluslararası boyutta istihdam edilebilmeleri gerekmektedir.

Yabancı özel okullarda eğitim almanın çekiciliği burada kendini göstermektedir.

Yabancı özel okulların, Türkçe’nin yanı sıra, kendi dillerini öğrencilerine en üst seviyede öğretmeleri ve bu şekilde küresellik kavramını gerçekleştirdikleri için öğrenciler tüm dünya ile iletişim kurabilmekte, farklı kültürleri anlayabilmekte, kendilerini geliştirmek için yepyeni mecralara ulaşabilmektedirler. Eğitimi kalitesi, dünya vatandaşlığı, ana diline yakın yabancı dil bilgisi, teknoloji, yurtdışı eğitim olanakları ve dolayısıyla dünyanın her yerinde iş imkanları sunan, dünyada kabul gören, itibarlı bu okullarda eğitim görmek bir yer de itibarlı kişiler olmak anlamına da gelebilir.

“İletişim ve bilgi teknolojileri ile internet ve sosyal medya ağlarının gelişmesi, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamda büyük değişiklikler ortaya çıkarmıştır. Küreselleşme süreci olarak tanımlanan bu gelişmeler ile insanların dünyanın başka yerlerindeki tecrübelere ve bilgiye kolayca ulaşması olanakları da gelişmiştir. Bu olanaklar aynı zaman-da dünyanın küresel bir pazar ve rekabet alanına dönüşmesini de beraberinde getirmiş ve bu pazarda ve rekabet ortamında başarılı olmak sürekli ve kaliteli bir eğitim ile mümkün hale gelmiştir” (Eser, 2014:217).

Küreselleşmenin önemi içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde daha da artmıştır. Sadece orta öğrenim ve üniversite öğrencileri değil, evde çalışmak zorunluluğu olan kişiler devamlı online eğitimlere yazılmakta ve ücretsiz veya düşük ücretli çeşitli eğitimlere ilgi göstermektedirler. Bir yerde küreselleşmenin eğitime büyük katkısı olduğu söylenebilir. Böyle eğitime gönül veren, en zor şartlarda bile yerli ve yabancı programları

28

takip eden, kendilerini geliştiren kişiler hem kendilerine hem de kurumlarına itibar kazandırmaktadırlar.

Eğitim sistemi, öğrencilere küresel bir vatandaşlık anlayışı kazandırmalıdır.

Küreselleşen dünyada, bireylerin sadece kendi tarihlerini, kültürlerini ve dillerini öğrenmeleri yeterli olmayacaktır. Global pazar ekonomisinde başarıyla çalışmak, farklı insanların ve kültürlerin özelliklerini bilmeyi gerektirir. Kendi yaşadığı coğrafyanın dışına çıkamayan bireylerin, küreselleşen bir dünyada başarılı olmaları çok zor olacaktır (Eser, 2014:217-218). İtibar, kriz dönemlerinde kurumlar için bir kalkan görevi görür.

Okullarda doğal afetlerin veya yangının yanı sıra ne gibi krizler olabilir? Olabilecek en büyük kriz ölümdür. Okul da bir intihar, hastalık nedeni ile bir öğrencinin veya bir öğretmenin ölümü veya bir velinin iş yerinde veya evinde vefat etmesi olması ciddi bir kriz durumudur. Ayrıca bir terör olayı, silahlı saldırı, bombalama gibi olaylar da olasılık dahilindedir. Yaşanan kaybın verdiği üzüntü gerçektir ve tüm okul yas tutmalıdır ancak bir öğrencinin intihar ettiğini varsayarsak, okul müdürünün ve yönetimin gayet dikkatli ve hassas davranması gerekir. Burada iletişim daha da önem kazanmalıdır. Verilen bilgi net ve doğru olmalı, varsayımlara açık olmamalıdır. İtibarlı kabul edilen birçok okul bu süreçten geçmiş ve itibarlarını korumuşlardır. İyi bir lider çıkabilecek krizleri ön görür ve önleyici planlar yapar. Sürekli tatbikatlar planlayarak, olası eksikleri görür ve düzeltmeler yapar. İtibarı yöneten bir okul lideri, birçok olasılığı göz önünde bulundurarak ekibi ile birlikte kriz planını hazırlar: Ekibi, öğretmenleri ve çalışanları de dahil ederek uygulamalar yapar. Bu süreçler doğru yönetildiğinde okul itibar kaybetmez, tersine itibar kazanabilir. Neuro-Leadership Institute’un kurucu ortağı David Rock, çalışanların ve yöneticilerin tehdit reaksiyonunu an aza indirmelerine olanak tanıyan beş sosyal nitelik belirlemiştir. Bunlar: status (durum), certainty (kesinlik), autonomy (otonomi), relatedness (ilişkililik) ve fairness (adalet)’dir. Rock’un bu modeli SCARF modeli olarak tanınır. Burada önemli olan kriz sırasında temel insani eğilimlerin dikkate alınmasıdır, mantıklı düşünememe, panikleme gibi. Ancak tüm çalışmalar yapılan tatbikatların, önceki yaşanmışlıkların bu riskleri azalttığını göstermektedir (Foster, 2019:121).

Unutmamalıdır ki iç ve dış paydaşlar krizin iyi yönetildiğini düşünürlerse kurumun itibarı artar.

29

İtibar elde etmek okulların hızlı olarak erişecekleri bir hedef değildir. Aynen diğer işletmelerde olduğu gibi bu hedefe ulaşmak dikkatli ve özenli bir itibar yönetimi gerekmektedir. Yeni kurulan bir okul önce misyon, vizyon ve felsefesini belirlemeli, nasıl bir öğrenci mezun etmek istediğini net bir şekilde tanımlamalı ve yapacağı stratejik planlarda bu hedefe nasıl ulaşacağını açık ve net bir şekilde anlatmalıdır. Aynı şekilde bu hedefe ulaşmak için ne vasıfta öğretmenleri işe alacağını, onlara nasıl bir çalışma ortamı hazırlayacağını, mesleki gelişimlerini nasıl yönlendireceğini belirtmeli ve tüm bu konularda standartlarını hazırlamalıdır. Bundan sonraki adım, okul kültürünü oluşturmaktır. Oluşacak okul kültürünün özünde okulun misyonu, vizyonu ve felsefesi yatmaktadır. Okul içinde herkesin dinlendiği, söz hakkının bulunduğu, gelişime açık olan bir çalışma ortamı, çalışanların aidiyet duygusunu geliştirir ve olumlu bir iklim yaratır.

Çok iyi bir öğretmen kadrosu bulunan, çalışma ortamı olumlu alan, çalışanların mutlu olduğu bir okul ancak mezunlar vermeye başlayınca itibar yolunda ilerlemeye başlar.

Verdiği sözleri tutan, sözleri ve davranışlarında tutarlı, finansal yönden kuvvetli, öğrenci merkezli okullar ancak mezunlarının girdiği üniversiteler, hayattaki başarıları ortaya çıktıktan sonra itibarlı okul statüsüne ulaşabilirler. Bu süre uzun ve güç ama başarı getiren bir süreçtir. Okul liderinin okul içinde ve dışında oluşturacağı olumlu algı, kendisine ve okuluna itibar olarak geri döner. Bu algıyı oluştururken yapması gereken ciddi bir stratejik plan hazırlamak ve uygulamaktır. Okulun misyon ve vizyonu çerçevesinde, kurum kültürünü yansıtan bu stratejik plan önce kurum çalışanlarının kendilerini ve kurumlarını itibarlı hissetmelerini sağlayacak sonra da oluşan kurum içi itibar olgusunu, kurumun çevreye ve topluma yönelik olumlu faaliyetleri, hizmet (eğitim) anlayışı ve kalitesine gösterdikleri özen, etik, tutarlı, yenilikçi ve şeffaf yönetim davranışları ve iç paydaşların olumlu bildirimleriyle dış paydaşlara yansıyacaktır. Okulun vizyonu çerçevesinde hareket eden lider hem çalışanların hem de dış paydaşların saygısını ve güvenini kazanır. Yeni süreçte okul yöneticilerinden, çalışanlarını belli hedefler doğrultusunda harekete geçirmeleri (motive etmeleri) beklenilmektedir. “Liderliğin ön koşullarından biri, insanları heyecanlandıracak ortak ve paylaşılan bir vizyon etrafında toplamak ve bu vizyonu hayata geçirebilecek stratejileri geliştirmektir” (Limerick ve diğerleri, 1994:38). Okul yöneticisi ve okul lideri arasındaki farkı vurgulamak gerekir.

Yönetici okulun idari işlerinden sorumlu kişidir. Okul lideri ise karizmatik, motivasyon gücü yüksek, kurumu alıp bir yerden daha iyi bir yere götürebilen, paydaşları peşinden

30

sürükleyendir. Okul lideri, kurum kimliğinin (okulun misyon ve vizyonunun, eğitim felsefesinin), okulun iç paydaşları arasında ne derece geniş paylaşıldığını ne derece de geçmiş ile bugünü, bugün ile yarını ilişkilendirmekte olduğunu, devamlılığın ne derecede var olduğunu belirlemek durumundadır. Aynı zamanda okul yönetiminin en çok hangi kimlik özelliklerini önemsediğini ve çalışanların, yansıtılan kimlik özellikleri olarak neleri gördüğünü değerlendirmelidir. Eğer yansıtıldığı düşünülen özelliklerle algılanan özellikler arasında bir fark varsa, okul lideri stratejik bir eylem planı hazırlamalı, kimlik öğelerinin güçlü ve zayıf yönlerini araştırarak, bu fark kapatılmalıdır (Van Riel ve Fombrun, 1997). Liderlik sadece kurumsal ve genel yönetimde değil, eğitim alanında da önemli bir yere sahiptir (Sılalaıy, Ratanaolarn ve Thawısook, 2018:14). Liderlik kalitesinin okul ve öğrenci çıktıları için önemli bir fark yarattığına dair yaygın bir inanca sahip olunması nedeniyle yirmi birinci yüzyılın başlarında eğitim liderliğine büyük ilgi duyulmaya başlanmıştır ve dünyanın birçok yerinde ülkeler öğrencilerine mümkün olan en iyi eğitimi vermeleri için okulların etkin liderlere ve yöneticilere gereksinim duyduğunu kabul etmiştir (Bush, 2008:1). Kaliteli öğretmen istihdam etme de liderin payı çok büyük ve dikkat çekicidir. İstihdam edilen öğretmen okulun itibarını olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Lider, insan kaynakları ile sürekli irtibat içinde olmalı, okula yeni öğretmenler alırken, Uluslararası Eğitimciler için Öğretmen Eğitim Merkezi’nin

“Öğretmenler için Mükemmellik Standartları” bildirisini inceleyebilmelidir. Amacın öğrencileri yarınlara hazırlamak, yeni karşılaştıkları sorunları çözebilmelerini sağlamak, yeni bilgileri eskilerin ışığında yorumlamak olduğu düşünülürse, öğretmen alımında dikkat edilecek maddelerin bazıları şöyle sıralanabilir.

Tablo 8. Okul liderinin öğretmen istihdamında dikkat edeceği özellikler Öğretmen farklı öğrenenlerin ihtiyaçlarını ele almak için en güncel, araştırmaya dayalı stratejilerini etkin bir şekilde uygular.

Kültürel duyarlılık, olumlu tutum ve yaklaşım ve sürdürülebilirlik ile ilgili beceri ve tutumları modeller.

Okul topluluğunun tüm üyeleri ile (öğrenciler, meslektaşlar, veliler ve okul yönetimi ile olumlu bir iş birliği yapar.

Farklı öğrenme ihtiyacı gösteren öğrencilerle ilgili planlamalar ve uygulamalar yapar.

Müfredat geliştirme ve izleme süreçlerine olumlu katkılarda bulunur.

31 Kendini öğrencinin öğrenmesinden sorumlu tutar.

Öğrenmeyi geliştirmek için çeşitli öğrenci değerlendirme sistemleri kullanır.

Sistematik ve derinlemesine düşünmeyi örnekler ve deneyerek öğrenmeye önem verir.

Kaynak: Louis, Leithwood, Anderson ve Wahlstrom, 2010.

Eğitimle ilgili literatüre baktığımızda, “öğrencinin öğrenmesini” sağlayan birinci unsurun öğretmen olduğu görülmektedir. Okul lideri bu bilinçle hareket etmeli ve öğretmen istihdam ederken, öğretmenden beklentilerini açık olarak ifade edebilmelidir.

Her öğretmenin “farklı öğrenen çocuk ve gençlerle” ilgili eğitim almaları ve sınıfındaki öğrenciyi çok iyi tanıyarak, aynı sınıftaki farklı öğrencilere göre ders planını ve işleyişini hazırlaması gerekmektedir. Bunu yapabilmek için aldığı eğitimin yanı sıra tüm güncel araştırmaları takip edebilmeli ve yeni stratejileri uygulayabilmelidir. İçinde bulunduğu kültüre ve olası diğer kültürlere duyarlı olmalı ve aynı duyarlılığı öğrencilerinden de beklemelidir. Öğretmen her konuda rol model olmalıdır. Öğretmenlerin iletişim becerilerinin çok gelişmiş olması beklenmektedir. Sadece öğrencilerle değil, diğer meslektaşları, yönetim ve velilerle de olumlu, yapıcı, saygı içeren bir iletişim içinde olmalıdır. Öğretmen sabah 9:00 akşam 17:00 arasında çalışan bir kişi değildir. Yaşamı öğretmek kadar öğrenmekle de geçmelidir. Zaten okul bir öğrenme topluluğu olduğuna göre öğretmenin de görevi kendini devamlı geliştirmektir. Öğretmen okuldaki müfredat çalışmalarına katılmalıdır. Konu ile ilgili yaptığı çalışmaları ve araştırmaları meslektaşlarına anlatmalı ve müfredatın gelişmesine katkıda bulunmalıdır. Klasik değerlendirme sisteminin yanı sıra değişik değerlendirme sistemleri kullanmalı, gözlem sistemini geliştirerek meslektaşları ile paylaşabilmelidir. Öğretmen tüm meslektaşları ile birlikte bir takımın üyesidir. Bunun bilincinde olmalı ve ona göre davranmalıdır.

Öğrencinin öğrenmesinden kendisinin sorumlu olduğunu bilmeli ve öğrencide merak uyandırmak için en yeni metotları kullanmalıdır. Öğretmen, öğrencilerine deneme alanları yaratmalı, yaşayarak öğrenmeleri olası olan her durumu kullanmalı ve değerlendirmelidir.

21. yüzyılda okul liderinin rolü sadece yenilikleri uygulamak, öğretmen istihdam etmek, stratejik planlar hazırlamak değil, okulda değişime liderlik etmektir.

32

“Bugün eğitimde gelinen nokta bize tepkisel değil, sezgisel davranmanın önemini kavratmıştır. Problem ortaya çıkıp, bütün sonuçlarını gösterdikten sonra değil, daha meydana gelmeden çeşitli belirtilerden onun gelişini kestirebilmek önemli hale gelmiştir. Okul lideri, hareketli bir çevre ve yüksek değişim ortamında, amaçları kontrol edebilen, güçlü sezgiye sahip olan kişi olarak öne çıkmalıdır”

(Biçer, 1999:94-95).

Değişimi yönetmek için okulda bir okul kültürü, bir itibar kültürü olması gerekir.

Her bir paydaş kendini bu kültürün bir parçası olarak hissetmeli ve itibarı korumada kişisel rolünü bilmelidir. Değişim liderinin görevi tüm paydaşların değişimin önemini, gerekli olduğunu anlamalarını ve içselleştirmelerini sağlamaktır. Değişim kolay değildir ve her zaman bir direnç söz konusudur. Dikkat edilecek nokta her kişinin değişime farklı yaklaşabileceğini, değişik tepkiler verebileceğini anlamaktır. “Liderler değişimi veya değişkenliği kontrol edemezler; onu yönlendirir, şekillendirir ve etkilerler” (Foster, 2019:110-111). Değişimi yönetirken takip edilebilecek bazı kurallar şöyle sıralanabilir.

Birinci olarak iç paydaşları çok iyi tanımak gerekir. Direnç gösterebilecekleri noktaları, değerlerini, endişelerini ve ihtiyaçlarını bilmek değişim lideri için çok önemlidir. İkinci önemli nokta paydaşların desteğini sağlayabilmektir. Liderin, değişime tepkiyi ölçmede bazı kriterleri bilmesi gerekir. Yurtdışında yapılan araştırmalarda, paydaşların %8’inin değişime açık olduğu, %17’nin değişimi hemen benimsediği, %29’un önce kabul eden çoğunluk olduğunu, yine %29’un geç kabul eden grubu ve %17’de en geç kabul eden grup olarak belirlenmiştir (Betts, 2008). Değişim liderinin değişimin bir süreç olduğunu, zaman ve sabır gerektirdiğini unutmamaları gerekir. Paydaşlar kendilerini rahatsız ve güvensiz hissedebilirler. İtibarın sürdürülebilirliği açısından değişim veya itibar liderinin en önemli görevi net ve açık iletişim sağlamak, değişime öncülük edecek değişim ajanlarını belirlemek, okul iklimini olumlu ve dengeli bir seviyede tutmak olmalıdır. Bu aynı zamanda insan sermayesini de doğru yönetmelidir. Okul lideri kurum içindeki yetenekleri ve becerileri metodik bir şekilde incelemeli, bu doğrultuda gerekiyorsa yeni yapılandırmalar yapmalı ve en önemli işi itibarı yönetmek olduğuna göre güven duygusunu tüm paydaşlar için pekiştirmelidir. Değişim yeni beceriler gerektiriyorsa, her türlü eğitim olanakları paydaşlara sunulmalı ve kendilerini güvende hissetmeleri sağlanmalıdır. “Bir değişim yaratmak, yukarıdan aşağıya emredilerek hayata geçirilebilecek kısa vadeli bir proje değildir. Böyle bir proje büyük bir iş dönüşüm projesi için gerekli olan taahhüde, planlamaya ve detaylara aynı şekilde dikkat edilerek ele alınmalıdır” (Foster, 2019:113).

33

Okul yönetimi, özellikle okul müdürü okulun itibarını etkileyen unsurların önünde gelir. Kendisinin de itibar sahibi olması veya kuruma yeni geldi ise konuşması, davranışları iletişimi, giyimi, bilgisi, paylaşımcılığı ve karizması ile itibarı kazanmasıdır.

Yapılan 360 derece değerlendirmelerde okul müdürünün liderlik vasıflarını taşıması, itibarlı bir kişi olması ile kurumsal itibarın oluşması arasında önemli bir bağ bulunur.

Paydaşlar, liderin özelliklerine ve yeteneklerine bakarak kurum hakkında kanaat oluşturmaktadırlar. Liderlik özelliği bulunan ve bunu başarılı bir şekilde kullanabilen yöneticiler sadece kuruma değil kendilerine de itibar kazandırırlar. Kurumun ve onu yöneten yöneticinin itibarlı, saygın, güven verici ve tutarlı olması toplumda olumlu bir bakış açısı yaratır. “Lider kurumun itibarını oluşturmaya çalışırken temsil ettiği makamından bağımsız, tutum ve davranışlarının toplumun değerleri ve kültürü ile uyuşması kuruma yönelik olumlu algıları kuvvetlendirir” (Kadıbeşegil, 2010:117). Diğer kurumlarda da olduğu gibi, okullarda da kriz yönetimi, itibarın bir parçasıdır. Okul yönetici ve liderlerinin bu yönüyle de gerekli özelliklere sahip olmaları beklenmektedir.

“Bir kriz ortaya çıktığı zaman liderlik yeteneği itibar stratejisinin temelini oluşturur”

(Foster, 2019:11).

Okul liderinin diğer görevlerinden biri de okulda demokratik bir iklim yaratmasıdır. Okul kültürünün bir parçası olan okul iklimi, okulun günlük işleyişinde önem kazanır. Açıklık ve netlik, tutarlı mesajlar verebilme ve bunun üstünde kendisinin de çalışanlardan biri olduğunu davranışları ve sözleriyle ifade edebilen liderler, tüm okul toplumu tarafından saygı görürler. Verdikleri mesaj, oturdukları koltuğun önemi değil, kurumun misyon ve vizyonuna bağlı olarak, hedefe varmak için yapılması gerekenlerin bir takım ruhu içinde yapılacağı olmalıdır. Okul liderinin itibar kazanmasına veya itibarlı olmasına destek olacak davranışlardan biri de iyi bir dinleyici olmasıdır. Çalışanların dinlendiklerini ve gereken eylemlerin uygunluğa göre yapılabileceğini bilmeleri, onlardaki aidiyet duygusunu pekiştirir ve okul liderinin inanırlığını arttırır. Liderin itibarı, okulun itibarına destek sağlar. Lider, diğer paydaşları motive eden, onları arkasından, okulun vizyonuna doğru sürükleyen kişi olarak, okulun itibar kazanmasına veya sürdürmesine büyük katkıda bulunur.

34