• Sonuç bulunamadı

Neoliberal Devletin Yoksullukla Mücadelesi - Toplum Destekli Polislik Uygulaması Polislik Uygulaması

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: DEVLET VE GÜVENLĠK ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ

C. Neoliberal Devlet ve Güvenlik AnlayıĢı

3. Neoliberal Devletin Yoksullukla Mücadelesi - Toplum Destekli Polislik Uygulaması Polislik Uygulaması

Neoliberalizm, insanın “yücelmesi ve özgürleĢmesi” önündeki en büyük engeli yoksunluk ve yoksulluk olarak görmektedir. Ancak toplum içinde eĢitsiz bir biçimde kendini gösteren/gösterecek olan yoksunluk ve yoksulluğa karĢı devletin daha ziyade baskıcı yaklaĢımlarla müdahale etmesi611 tarihi bir gerçekliktir.

Neoliberal politikaların dünya genelinde genel bir yoksullaĢmaya neden olduğu ve insanların ekonomik sıkıntılarını her geçen gün arttırdığı söylenebilir. Dünya pazarına ve küresel sermayenin rekabetçi ortamına açılan ulusal bir ekonomide krizlerin yaĢanması kaçınılmaz olmakta, kriz içindeki ülke ekonomileri ise, sosyal yükümlülüklerini azaltmaktadır. Bu bağlamda, son 30 yıldır dünya çapında uygulanan ve piyasa ekonomisinin evrenselleĢtirilmesini612 amaç edinen küreselleĢme “yeni bir yoksullaĢtırma ve mülksüzleĢtirme sürecidir.” Neoliberal anlayıĢla yoksulluğun derinleĢmesi, iĢçi kesiminin haklarının elinden alınması bu süreçte yoksul ve emekçi kesimin kontrol altında tutulmasının önemini artırmıĢtır.

KüreselleĢmenin toplumsal sonuçlarından birisi yoksulluğun derinleĢmesi ve ülkeler arasındaki zenginlik farkının açılmasıdır. Bu süreçte, yoksulların kontrolünün önemi de artmaktadır.613 Devletin sosyal devlet olma anlayıĢından jandarma ya da gece bekçisi devlet olma yolunda ilerlemesi, 21. yüzyılda Colquhoun‟un yoksul kesimin muhtaçlığa düĢmeden iĢçi olarak çalıĢabilecek durumda kalması için disipline edici, cezalandırıcı anlayıĢının yeniden ortaya çıkması olarak görülebilir. Bu anlayıĢın

610 Birgül Ayman Güler, (Eylül 2006), a.g.k., s. 5,8.

611 Gencay ġaylan, 2003, a.g.k., s. 144.

612 Vahap CoĢkun, 2009, a.g.k., s. 359-361.

613 Yasemin Özdek, (Aralık 2000), a.g.k., s. 22-23.

derinleĢen sosyal sorunların çözümünden ziyade risk yönetimi614 ve yoksulluğun baskı altına alınması amacı taĢıdığı söylenebilir.

Dünya Bankasının Sosyal Riski Azaltma Projesi615 örneği de, sosyal sorunların, marjinalleĢtirilmiĢ kitlelerin infialini önleme boyutuyla ele alındığını göstermektedir.

Gelir dağılımının geniĢ toplum kesimler aleyhine bozulma eğilimini koruduğu koĢullarda, sosyal devlet yönelim ve uygulamasının yerini alan yeni sağ devlet anlayıĢına, güncelliğini yitirmeyecek bir “sosyal risk” olgusunun eĢlik etmesi beklenebilecek bir durumdur.616 IMF ve DB programlarının yarattığı eĢitsizlik ve yoksulluk sorunlarını bir ölçüde de olsa “gidermek” amacıyla, az geliĢmiĢ ülkelerin bir çoğunda uygulanan projelerden biri olan bu projede yoksullar için bir sosyal güvenlik ağının (social safety-net) oluĢturulmasında, yoksulların durumunu iyileĢtirmekten çok yoksul ve iĢsiz kesimin yarattığı riskleri önleme, bir tehlike oluĢturmasını engelleme amacı aslolandır.

YaĢanan dönemin getirdiği yoksulluk ve iĢsizlik ortamında, yoksulların tepkilerinin bir patlama noktasına gelmesi durumunda, “sosyal risk”ten söz edilmeye baĢlanmıĢtır. “Sosyal patlamalar” ise anlık, tepkisel ve en önemlisi özel mülkiyeti yani varlıklı olanın malvarlığını tehdit eder Ģekilde anlaĢılmaktadır. DB‟nin yoksulluğu ortadan kaldırmak gibi bir hedefi yoktur; bu nedenle yoksulluğu

“azaltma” ya da “hafifletme” sözcükleri tercih edilmektedir.617

Yoksulların, iĢsizlerin denetim altına alınma yöntemlerinden birisi de mikro kredi uygulaması olmuĢtur. Neoliberalizm için bir imdat freni iĢlevi görmesi, en yoksulları

614 David Garland, “The Limits of the Sovereign State”, The British Journal of Criminology, Vol.36, No.4, (Autumn 1996), s. 466.

615 World Bank Turkey-Social Risk Mitigation Project, 2001, Report No. PID10515

<<http://www.wds.worldbank.org/external/default/WDSContentServer/WDSP/IB/2001/07/14/000094 946_01071304251159/Rendered/PDF/multi0page.pdf>> (11.07.2009)

616 Uğur Kara, 2004, a.g.k., s. 245. ; Filiz Çulha Zabcı, “Sosyal Riski Azaltma Projesi: Yoksulluğu Azaltmak mı, Zengini Yoksuldan Korumak mı?”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, (Ocak-Mart 2003), s. 237-238.

617 Filiz Çulha Zabcı, (Ocak-Mart 2003), a.g.k., s. 236-237.

“öldürmeyip süründürmek” üzerine tampon mekanizması olarak sorunu birey odaklı gören bir siyasi program olarak mikro kredi uygulaması, yoksulları tüketici unsur haline getirmekte, emek yoğun mikro giriĢimciliği teĢvik etmekle örgütlü sanayi-tarım sisteminin taĢeron iliĢkilerinde kullanılabilecek serbest iĢçiler yaratmaktadır.

Bu Ģekilde piyasayla iliĢkilendirilen yoksul kesim, sömürü sisteminin devamının sağlanmasında bu tür dahiyane (!) fikirlerle dünya barıĢına (!) hizmet eden bir projenin içinde yer alarak “Ģeref ve onurla” yoksulluktan kurtulmuĢ (!) olacaktır.618 Yoksulluğun çözümü toplumdaki yardım kuruluĢlarına, dinsel kurumlara, aile yakınlarına ya da varlıklı kiĢilerin vicdanına bırakılmaktadır. Yoksulluk içindeki kiĢilerin sorunlarının çözümünde temel sorumluluk yine bu kiĢilerin kendilerine bırakılmıĢtır.619 Yoksulluğun neoliberal bakıĢ açısı içinde devletin sorumluluğundan çıkarılması, sorununun toplum katında meĢrulaĢtırılmasını kolaylaĢtırmıĢtır. Çünkü bu anlayıĢ içinde birey bir Ģekilde ekonomik açıdan zor duruma düĢecek olursa bu durum büyük ölçüde bireyin eksikliği veya sorumsuzluğu olarak görülecektir.620 Sorumluluk bireysel sorumluluğa indirgenerek özellikle yoksul kesimlerin temel ihtiyaçlarının karĢılanmasında baĢlarının çaresine bakmaları istenmektedir.621

Özellikle toplumsal gerilimler doğuracak ölçüde eĢitsizliğin yaĢandığı ve gelir dağılımı adaletsizliğinde OECD ülkeleri arasında Meksika‟dan sonra ikinci olan622 Türkiye‟de yoksulları denetim altına almanın gerek ekonomik anlamda mikro bakıĢ açısını benimseyen mikro kredilendirme yoluyla sağlandığı gerekse güvenlik alanında TDP uygulamasıyla sağlandığı söylenebilir. Her iki uygulamanın da mikro ve birey odaklı bir anlayıĢa sahip olması dikkat çekilmesi gereken bir durumdur.

“Toplum Destekli Polislik, yerel ve mikro alanlardaki sıkıntılara odaklanır, mikro

618 Birgül Ayman Güler, Devlette “Reform” Yazıları, Paragraf Yayınevi, Ankara, Mart 2005, s. 92-93., Filiz Çulha Zabcı, (Ocak-Mart 2003),a.g.k., s. 236-237.

619 Songül Sallan Gül, Hüseyin Gül, “Yoksulluk ve Yoksulluk Sorununa YaklaĢımlar”, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Cilt: XXI, Sayı: 199, (Mayıs 1997), s. 10.

620 Onur Kovancı, “Hayır AnlayıĢından Sosyal Devlete: Ġngiliz Yoksul Yasaları”, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Cilt: XXVII, Sayı: 239, (Mart, Nisan, Mayıs, 2003), s. 264.

621 Uğur Selçuk Akalın, 2009, a.g.k., s. 19.

622 Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD) Society At A Glance 2009 Raporu.

<<http://www.sourceoecd.org/pdf/societyataglance2009/812009011e-06-01.pdf>> (06.08.2009)

çerçevede ve birey odaklı yürütülür.”623 Mikro kredi uygulamasında yoksul kesimler tüketici haline getirilmekte, TDP‟de ise vatandaĢlar polisiye edilmektedir. Tüm toplumun adeta bir cadı kazanı içinde birbirlerine düĢmanlık besleyecek Ģekilde örgütlenmesi, toplumun polisiye edilmesi ve buna uygun tipte bir polis örgütlenmesi aracılığıyla insanların soludukları havanın bile denetlenebilir hale geleceği bir baskı oluĢturulabilmektedir. Hedeflenen, polisi herkesin bilincine yerleĢtirmek, herkesin kendi kendisinin polisi olarak denetim ve gözetim kapasitesinin artırılmasıdır.624 Apartman yöneticisi, muhtarı vb. komĢu gözetleme gibi TDP yöntemleriyle polis örgütlenmesinin içine dahil olmaktadır. Toplum polisleĢtirilmekte, gözetim gönüllü hale getirilmekte ve kiĢinin kendisini de kontrol etmesi içselleĢtirilmekte, birbirilerini gözetleyen bireyler oluĢturulmaktadır. Böyle bir ortamda yalnızlaĢtırılan, kendi dünyasına, kendi güvenlikli sitesine çekilen korkan bireyi her türlü düĢünceyi kabul eder hale getirmek kolay olmaktadır.625 Türkiye‟de yoksullukla mücadelede ilk kurumsal yapının neoliberal politikaların ağırlığını hissettirdiği bir dönemde 1986 yılında Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢmayı TeĢvik Fonu olarak kurulması ve 2004 yılında ise Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Genel Müdürlüğü626 olarak yapılandırılması ironik olmasına karĢılık tesadüf değildir. Bu tür yapılanmaların neoliberal piyasa güdümlü politikaların meĢruluğunu sağlamak üzere popülist kaygılarla oluĢturulduğu söylenebilir. Bugün TDP uygulamasının da benzer Ģekilde neoliberal baskıcı güvenlik anlayıĢının yarattığı temel güvenlik ihtiyaçlarının karĢılanamaması yüzünden toplumun tepkisine yol açılmamasını sağlama yolunda baĢvurulan bir uygulama olduğu söylenebilir.

623 Emniyet Genel Müdürlüğü <<http://www.asayis.pol.tr/tdpgenelprensip.asp>> (08.04.2008)

624 Jeremy Bentham vd., 2008, a.g.k., s. 133.

625 Deniz Adalı, 2007, a.g.k., s. 151.

626 Songül Sallan Gül, “Türkiye‟de Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadelenin Sosyolojik Boyutları:

Göreliden Mutlak Yoksulluğa”, Yoksulluk Şiddet ve İnsan Hakları, Yasemin Özdek (ed.), TODAĠE Yayın No: 311, Birinci Baskı, Mayıs 2002, s. 117.

Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Genel Müdürlüğü, “Tarihçe”,

<<http://www.sydgm.gov.tr/tr/html/213/Tarihce/>> (13.10.2010)

Küresel kapitalizm yoksulluğun derinleĢmesi, toplumsal ve dolayısıyla kentsel ayrıĢmayı beraberinde getirmektedir. Giderek zenginleĢen ve zenginleĢtikçe yüksek duvarlı özel korumalı sitelere kapanan azınlık, potansiyel suçlu olarak kabul edilen yoksul çoğunluk karĢısında kendini güvende hissetmek için kendi özel güvenliğini sağlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında güvenlik ihtiyacı, parası olanın satın alabildiği bir hizmet olarak karĢımıza çıkmaktadır.627 Kapitalistler kendi mülklerini korumak için sadece devlete sırtlarını yaslamamaktadır. Çitler, asma kilitler, kasalar, uyarı sistemleri, özel güvenlik görevlileri, detektifler, devriye gezen koruma görevlileriyle kendi mülklerini korumakta ve güvence altına almaktadırlar.628 Özellikle kentlerde giderek artıĢ gösteren bir olgu olarak yoksulluk kendisini iki taraflı bir Ģekilde göstermektedir. Ġlki Ģehrin özel güvenlik tarafından korunan ve özel güvenlikli site yerleĢimleri (gated communities) olarak yabancı literatürde kendisini gösteren feodal dönemin Ģehir yapılanmasını hatırlatan yerleĢim yerleri, ikincisi ise sistem tarafından yoksulların ve dıĢlanmıĢ olarak kabul edilenlerin oturduğu ve TDP yoluyla kontrol edilmeye çalıĢılan yerleĢim mekanları. Kapitalizmin yarattığı kentsel ayrıĢma içinde yoksullara karĢı savaĢ (!) zengin sınıfların kendi özel güvenlikli ve korunaklı mahallerini ya da kentçiklerini yaratmaları ya da suçu karĢı-Ģiddet kullanarak bastırma pratiklerinden geçmektedir.629 ÖGġ‟nin sadece müĢterilerine hizmet vermesi ve kar amacı gütmeleri beklenilen doğal bir durumdur. Bunun somut görüntülerinden birisi de güvenlikli siteler (gated communities) olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yoksul ve düzene karĢı tehlikeli görülen kesimlerin marjinalize edilerek mekansal bağlamda da dıĢarıda bırakıldığı ve birçok güvenlik bölgelerinin kurulduğu gözlemlenmektedir. Bu aynı zamanda sosyal dıĢlanmanın kentsel yerleĢimdeki görüntüsüdür.630 Neoliberal düzenlemelerle yoksullaĢan emekçi kesimin denetimi tıpkı Neocleous‟un söylediği polis fikrinin tümünü oluĢturmaktadır. Sosyal devlet yerine ceza devletinin etkinliği kentsel yerleĢimde yoksul emekçi kesimin mekansal

627 Evren Haspolat, (KıĢ 2005/2006), a.g.k., s. 60-79.

628 Simon Clarke, “Devlet, Sınıf Mücadelesi ve Sermayenin Yeniden Üretimi”, Devlet Tartışmaları Marksist Bir Devlet Kuramına Doğru, Simon Clarke (ed.), Ütopya Yayınları:104, 1. Baskı, Nisan 2004, s. 229-230.

629 Oğuz IĢık, Melih PınarbaĢıoğlu, “Yeni Zenginler Eski Yoksullar”, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Cilt: XXIV Sayı: 223, s. 165.

630 Ronald van Steden, Rick Sarre, (2007), a.g.k., s. 230.

olarak ayırt edilebildiği varoĢ mahalleleri üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Yoksulluğun mekansal olarak yoğunlaĢtığı belli mahalleler, varoĢlar suçla özdeĢleĢtirilmiĢtir.631 Bu mahallelerde yaĢayanlar, tehlike oluĢturabilecek “sorunlu” kesimler olarak görülebilmekte, kendilerini “potansiyel düĢman” kabul eden kolluk kuvvetlerine karĢı direniĢle de öne çıkabilmektedir.632 “Hassas mahalleler” burjuva düzeni için belli baĢlı güvensizlik unsurları olarak iĢsizliğin yüksek olduğu, altyapı açısından yokluk ya da çökmüĢ yerleĢim koĢulları, farklı etnik grupların sıkıĢık halde yan yana varlığı, genç iĢsizlerin daimi varlığı, “düzen güçleri”yle çatıĢma alanları, vb. sosyal güvensizlik ve sivil güvensizlik içiçe geçtiği ve bunların birbirlerini beslendiği alanlar olarak görülmektedir. Bu durum, 19. yüzyılda sanayi proletaryası için de benzer Ģekilde olmuĢtur. Emekçi sınıflar, tehlikeli sınıflardır. O dönemde iĢçilerin, çoğunlukla çalıĢıyor olsalar da, istikrarlı biçimde istihdam edilmediği gerçeği içinde yaĢadıkları yerlerin ciddi altyapı sorunlarına sahip olduğu ama aynı zamanda zenginler için korkulması gereken bölgelerde oturdukları633 ifade edilmiĢtir.

DeğiĢmeyen Ģey, emekçi sınıfların denetiminin, eĢitsizlik ve gelir dağılımı bozukluklarında ileri gelen sorunlara verilecek tepkilerin adli suç kapsamına sokulması suç ile yoksul ve iĢçi kesiminin bir tutulmuĢ olmasıdır.

Bu tür projelerin yoksullukla mücadele yerine, yoksulları belli bir denge durumunda tutmak gibi bir iĢlevle karĢımıza çıktığı açıktır. AğırlaĢan toplumsal sorunlar karĢısında eĢitlikçi bir düzlemden uzaklaĢmıĢ bir sosyo-kültürel yapılanmanın, meĢruiyete dair bir güvensizliği sürekli gündemde tutacağı ve toplumsal gerilimler karĢısında aciz kalacağı kuĢkusuzdur634, bu bakımdan, söz konusu güvensizliğin ve toplumsal gerilimlerin, karĢısında buna uygun bir güvenlik uygulamasının gerçekleĢtirileceği ve bunun ise TDP ile somutlandığını ileri sürmek mümkündür.

ġöyle ki güvenliğin piyasaya devredilmesi yoksul kesimlerin güvenlik hizmetinden

631 Zeynep Gönen, “VaroĢların Zabtiyesi ya da kent Yoksullarının Neoliberal Denetimi” Toplum Bilim, Kent ve Suç Özel Sayısı, (Aralık 2008), s. 93-101.

632 A. Serap Fırat, Yoksulluk, Kentlerde Suç ArtıĢı ve Kent Merkezlerinde Özel Güvenlik Hizmetleri Verilmesi”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 10/3 (2008), s. 209,226.

633 Robert Castel, Sosyal Güvensizlik, IĢık Ergüden (Çev.), ĠletiĢim Yayınları, 1. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 61-62.

634 Uğur Kara, 2004, a.g.k., s. 254.

yoksun kalabilmesi dolayısıyla ihtiyaç duydukları güvenliğe ulaĢamamaları sonucunu da doğurur. Suçun yoksullukla iliĢkilendirilmesi ise yaĢanan toplumsal eĢitsizlik ve haksızlıklara tepki gösteren yoksul kesimin polis tarafından baskı altına alınmasının bir baĢka yönüdür. Polis, TDP uygulamalarını ekonomik olarak düĢük gelirli insanların yaĢadığı ve yüksek suç oranlarının olduğu bölgelerde de uygulamaya koymaktadır. Yoksulların, iĢçilerin, azınlıkların ya da birkaçı ve/veya hepsinin kamu düzeninin devamında önleyici polislik uygulaması olan TDP ile denetim altına alınmaya çalıĢılması, toplumda yaĢanan güvenlik hizmetinin eĢitsizliğini derinleĢtirmektedir. Bu açıdan bakıldığında TDP‟nin yaĢanan toplumsal gerilimleri azaltmak amacıyla suç ve suçlularla mücadele etme bakımından sonuç vermesi beklenemez. Zaten yapılan birçok araĢtırma TDP‟nin yüksek suç oranlarının azaltılmasında açık ve net bir baĢarısı sağladığı konusunda ciddi Ģüpheler olduğunu göstermiĢtir.635

Halk iktidar kanallarından tümüyle uzaklaĢtırılmakta, devlet ile halk arasında feodal dönemi hatırlatır Ģekilde aracı kiĢi/kurumlar, (gönüllü örgütler, köy, aile vb.) yeniden etkin olmaktadır. Yoksullukla mücadele devleti içinde toplum-devlet uzaklığı daha da artmaktadır. Bu nedenle sistem diktatoryal, keyfi, hukuk dıĢı bir öze de sahip olmaktadır.636 Sosyal devletin ortadan kalkması durumunda, güvenlik önlemleri artma eğilimine girmekte ve Ģiddet aygıtlarının güçlendirilmesi zorunluluğu hissedilmektedir. TDP uygulaması bu zorunluluğun karĢısında halk nazarında meĢruiyet kazanma arayıĢının somuta indirgenmiĢ hali olarak da görülebilir.

Buraya kadar özetlersek, neoliberal devletin güvenlik hizmetini, özelleĢtirmeler yoluyla ÖGġ‟ye devrettiği söylenebilir. Ama aynı zamanda sosyal devletin ortadan kaldırılmasıyla toplumun tepki ve rahatsızlığının örgütlü bir tepkiye dönüĢmemesi adına TDP uygulamalarına da baĢvurulmaktadır. Devlet tarafından örgütlü iĢçi kesiminin örgütlülüğünün azaltılması, yoksul kesimlerin polisiye önlemlerle kontrol altında tutulması yoluna baĢvurulduğu söylenebilir. Kısacası kapitalist küreselleĢme

635 David H.Bayley, Clifford D. Shearing, “The Future of Policing”, Policing: Key Readings, Tim Newburn (ed.), Willan Publishing 2005, s. 722-723.

636 Birgül Ayman Güler, (Eylül 2006), a.g.k., s. 1.

ile neoliberal hegemonya kendisini daha da güçlendirmiĢ, sosyal devletin çözülüĢü kamu hizmetlerinde güvenliği içine alacak Ģekilde bir piyasalaĢma gerçeğini ortaya çıkarmıĢ ve bu yolla kapitalistler kendilerine devletin baskı aygıtları yanında özel güvenlik koruması da sağlama fırsatı bulmuĢtur. Devlet, sermaye ile iĢbirliği içinde güvenlik alanında mevcudiyetini sürdürmeye devam etmektedir. Özel güvenlik bu güce ilave bir güç artıĢı yaratmıĢtır. Neoliberal ekonomi politikası özel sektör için iyi olanın toplum için de iyi olduğu, kamu-özel iĢbirliği altında bu fikrin kabul ettirilmesini amaçlamaktadır.637 Aynı zamanda bu politikalarla yaratılan yedek iĢçi sınıfı ise iĢ umudu olarak ÖGġ‟ye iĢçi olarak girmektedir. Sistem güvencesizlik ve iĢsizlik yaratmakta ama aynı zamanda meĢrulaĢtırıcı politikalarıyla bu durumun devamına hizmet etmektedir. Sözkonusu iĢsizlik ücretler üzerinde aĢağıya doğru baskı uygular ve böylece sermaye için yeni kar fırsatları yaratılmıĢ olur.638

Gözden kaçırılmaması gereken Ģey, TDP‟nin temel amaçlarından olan toplumda güven duygusunun yaratılması/arttırılması amacında yatmaktadır.639 Bir toplumda ÖGġ‟nin artıĢı o toplumda güvensizliğin varoluĢunun çok somut bir göstergesidir.

Daha açık bir ifade ile çözülemeyen bir güvenlik sorununa iĢaret etmektedir. TDP ise varolan bu güvensizliğin ortadan kaldırılması iddiasındadır. Öyleyse TDP, özel güvenliğin piyasada varolma sebeplerinden birisi olan güvencesizliği ortadan kaldırmak amacında olacaktır. Bu ise ÖGġ‟nin kar edemeyeceği ve baĢarılı (!) TDP uygulamasıyla ortadan kalkmaları ya da sayılarının çok aza inmesi anlamına gelir.

Oysa kamu-özel ortaklığı yani devlet ve sermaye ortaklığı burada aslında güvencesizlik üzerinde yükselen bir ortaklığa sahiptir. Buna göre sadece devletin güvenlik stratejileri güvensizliği arttırmaz. Özel güvenlik endüstrisi de ürünlerini ve hizmetlerini satıĢa sunmaktadır. Pazarda alıcı bulması ve kar marjını arttırmasından emin olmak için yeterli derecede güvensizlik düzeyinin devam etmesinden çıkarı olmaktadır. Bireysel alarmların pazarlaması, güvenlik ıĢıkları, sigorta poliçeleri

637 Torin Monahan, 2010, a.g.k., s. 48.

638 David Harvey, 2008, a.g.k., s. 117.

639 Emniyet Genel Müdürlüğü, “Neden Toplum Destekli Polislik?”

<<http://www.asayis.pol.tr/tdpnedentopdespol.asp>> (19.09.2009)

U.S. Department of Justice, “Understanding Community Policing A Framework for Action”

<<http://www.ncjrs.gov/pdffiles/commp.pdf>> (11.02.2010)

satmak bunların hepsi güvenliğin çeĢitli düzeylerde ticarileĢtiğinin açık örnekleridir.640 Temel güvenlik ihtiyaçlarının bir anlamda insanların güvenliğini sağlamak adına sosyal yönü olan güvenlik ihtiyacının giderek devlet tarafından sunulmadığı ve artan bir biçimde özelleĢtirilerek paralı hale getirildiği görülmektedir.

Bazı iĢlevler özelleĢtirilir bazıları ise uygulanmasında daha fazla özerklik tanınır bir anlamda yerelleĢtirilir. Hükümet, bu anlayıĢ içinde özel örgütlenmeler, bireyler aracılığıyla çalıĢır. Güvenlik alanında kendi kendini yönetim adı altında yeni söylem ve uygulamalar oluĢturulur. TDP ya da komĢu gözetimi yoluyla bireyler, iĢletmeler ve kamu kuruluĢları, güvenlik yönetiĢimi sisteminin içine girmiĢ olurlar.641 Sosyal devletin çöktüğü bir yerde güvencesizlik, TDP gibi meĢrulaĢtırıcı politikaların yürütülmesi zorunluluğu yaratabildiği gibi kamu hizmetlerinin özelleĢmesiyle ÖGġ‟nin ortaya çıkıĢına da zemin hazırlar. Devletlerin vatandaĢlarının güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olmaları onların varlık nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Bu yönlü bir güvenlik ihtiyacının piyasalaĢtırılarak özel güvenliğe devredilmesi devletlerin varlıklarını da tartıĢılır hale getirebilir. ĠĢte bu noktada devlet özellikle polislik uygulamalarına halkı da katmayı öngören ve toplumsal gerilimleri önceden bastırabilmek için önleyici polislik anlayıĢını gözeten, sosyal yönlü kamu hizmetini gözetir güvenliği benimsediği iddia edilen TDP uygulamalarına baĢvurur. KüreselleĢme ve yerelleĢme nasıl ikiz güçler642 ise özel güvenlik ve TDP de aynı Ģekilde ortak kaynakları olan güvencesizlikten doğan, sermayenin birikim krizini aĢmak amacıyla ortaya atılan ikiz güçlerdir. Ġkisi de neoliberal güvenlik devletinin güvenlik modeli olan güvenlik yönetiĢimi modeliyle yürütülmektedir.

640 Lucia Zedner, “Too Much Security”, International Journal of the Sociology of Law, Vol. 31, Issue 3, (September 2003), s. 165.

641 Sven Bislev, “Globalization, State Transformation and Public Security”, International Political Science Review, Vol. 25, No.3, (July 2004), s. 287.

642 World Bank, “Localization' Major New Trend in 21st Century”

<<http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/NEWS/0,,contentMDK:20044581~menuPK:344 57~pagePK:34370~piPK:34424~theSitePK:4607,00.html>> (17.03.2010)

Toplum hayatı için çok önemli ve öncelikli olan güvenlik hizmetinin sunulmasının sadece kamu sektörü ile sınırlandırılmaması anlayıĢı neoliberal politikaların bir sonucudur. Güvenlik yönetiĢimine göre; baĢtan beri güvenlik hizmetinin toplumdaki yeri ve önemi büyük olduğu için bu hizmet devletin temel görevleri arasında sayıldığı gibi, bugün de yine güvenlik hizmetinin toplum hayatı için yeri ve öneminin büyüklüğünden dolayı artık özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin de devletin yanında bir rol üstlenerek yer alması gerektiği643 ileri sürülmektedir.

Güvenlik yönetiĢimi içinde güvenlik alanında devlet dıĢı birçok aktörün yer aldığı, neoliberal reformlar yoluyla devletin daha önceden yapmakta olduğu belli baĢlı polislik iĢlevlerini devlet dıĢı aktörlere devrettiği ya da bu aktörleri yetkilendirmesi yoluyla bıraktığı görülmektedir.644 Güvenlik, sadece silahlı kuvvetler ya da devlet polisi gibi devlet kuruluĢları tarafından değil bölgesel, uluslararası örgütler, milisler, isyan grupları, ticari Ģirket ve iĢletmeler, yurttaĢ forumları, topluluk temelli dernekler, gönüllü kuruluĢlar gibi geniĢ bir devlet dıĢı aktör tarafından sağlanmaktadır.645 Güvenlik YönetiĢimi, ulus devletlerin güvenlik alanındaki geleneksel üstünlüğünün sona ermesi bu alanda giderek artan bir çok uluslu Ģirketler, uluslararası örgütler, hükümet dıĢı kuruluĢlar ve özel Ģirketler egemenliğini tanımlamaktadır.646 Devletler, uluslararası örgütler giderek artan bir Ģekilde ÖGġ‟yi kullanmaya baĢlamıĢlardır. Bununla birlikte devletler, uluslararası mali ve güvenlik kuruluĢlarının destek verdiği toplum destekli polislik uygulamalarıyla baskıcı güvenlik yapılanmasının meĢruiyetini sağlamaya çalıĢmaktadırlar.

643 Ahmet Hamdi Aydın, 2005, a.g.k., s. 72.

644 Les Johnston ve Clifford Shearing, 2003, a.g.k., s. 12,15.

645 Marina Caparini, 2006, a.g.k., s. 263.

646 Burak Tangör, “Güvenlik YönetiĢimi YaklaĢımı ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 6/3, (2004), s. 264.