• Sonuç bulunamadı

Güvenliğin Tanımı

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: DEVLET VE GÜVENLĠK ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ

A. Güvenliğin Tanımı

Güvenlik, bir kimsenin, bir topluluğun, bir Ģeyin tehlikelerden uzak olma, güven içinde bulunması durumu olarak tanımlanmaktadır.102 Güvenlik (security) kelimesi etimolojik köken olarak Latince “securitas/securus”den gelmektedir. “Dert, tasa, kaygıdan azade olmak, sıkıntısız olmak” anlamına gelen “sinecura”dan türetilmiĢtir.103 Toplum yaĢamında yasal düzenin aksamadan yürütülmesi, kiĢilerin korkusuzca yaĢayabilmesi durumu, emniyet olarak da tanımlanmıĢtır.104 Diğer bir tanımda ise bedene zarar verebilecek tehlikeli durumları asgariye indirmeye ya da ortadan kaldırmaya yönelik etkinlikler olarak belirtilmiĢtir.105 Güvenlik kelimesi ile genel olarak iki kavram iç içe geçmiĢ olarak birlikte anlatılmak istenir. Bu kavramlardan birincisi güvenlik ikincisi de asayiĢtir. Güvenlik suç iĢlenmesinin önlenmesi, asayiĢ ise iĢlenen suçların sanık ve delilleriyle yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasıdır.106 Bu noktada güvenliğin temel noktaları en basit ve somut biçimiyle tehlikenin olmaması ve buna duyulan bireysel inanç ve huzur olarak sayılmıĢtır.107

Güvenlik kavramının tanımlanması amacıyla Arnold Wolfers; güvenliğe objektif olarak yani gerçek bir tehdidin var oluĢu ve sübjektif bir yaklaĢımla yani tehdit algılamasının varlığı Ģeklinde iki türlü yaklaĢılabileceğini belirtmiĢ ve güvenliği objektif anlamda tehdidin olmayıĢı sübjektif olarak da saldırılma tehdidine iliĢkin korkunun olmayıĢı olarak tanımlamıĢtır.108

102 Büyük Larousse, GeliĢim Yayınları, 8. Cilt, 1986, s. 4876.

103 Mark Neocleous, 2006, a.g.k., s. 73.

104 Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük, Ankara, 1998, s. 461.

105 Ana Britannica, 14. Cilt, 1994, s. 251.

106 DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Güvenlik Hizmetlerinde Etkinlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2001, s. 5.

107 Mehmet Ali Bal, Modern Devlet ve Güvenlik, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Ġstanbul 2003, s. 16-17.

108 Barry Buzan, Ole Waever, Jaap De Wilde, Security: A New Framework For Analysis, Lynne Rienner Publishers, Eylül 1997, s. 30.

David A. Baldwin, tehditlerin olmayıĢı söyleminin muğlak olduğunu belirterek için güvenliği, “kazanılmıĢ değerlere yönelik düĢük bir zarar ihtimali” Ģeklinde yeniden formüle etmektedir.109 Güvenlik, özgürlük ve mülkiyet ile özdeĢleĢtirilen ve burjuva toplumunun tam merkezinde bulunan, süregiden sınıf sorunuyla derinden bağlantılı mülkiyet emniyetsizliğini maskeleyen ve bu emniyetsizliğin ve güvencesizliğin sürmesini sağlayan bir anlayıĢı içinde taĢıyan bir kavramdır. Özel mülkiyet, piyasa ekonomisi, doğası gereği emniyetsizliği, riski ve belirsizliği gerektirmekte ve onu üretmektedir.110 Barry Buzan, Ole Waever, Jaap De Wilde, güvenliği, “tehditten özgür kalabilme gayretine odaklı olarak, devletin ve toplumların bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruma yeteneği” olarak tanımlamaktadır.111

Güvenlik ortak bir insan ihtiyacı olarak insanların kendilerini korumak için iĢbirliği ve iĢbölümü yaptıkları, böylece insanın tek baĢına gideremediği güvenlik ihtiyacını, baĢkaları ile biraraya gelerek düĢünce ve güç birliği yapmak suretiyle giderdiği112 ifade edilmektedir. Güvenliğin sağlanmasının toplumsal bir ihtiyaç ve devletin baĢta gelen görevlerinden biri olduğu söylenmektedir. “Toplumun ve dolayısıyla bireylerin her türlü suça karĢı korunması, temel hakların kullanılabileceği ortamın sağlanması ve buna aykırı davrananların yakalanarak gereken kanuni iĢleme tabi tutulması için gerekli tüm önlemlerin alınması” olarak tanımlamakta ve güvenlik hizmetinin devlet adına devletin otorite yetkisini kullanan güvenlik güçleri tarafından yerine getirildiği belirtilmektedir.113 Maslow‟a göre güvenlik ihtiyacı, insanın yaĢaması için gereken ihtiyaçlardan biri olarak ve “fizyolojik” olarak adlandırılan ihtiyaçlarından sonra ikinci sırada gelmektedir. Maslow, ihtiyaçlar hiyerarĢisini Ģöyle yapmaktadır.

Fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sosyal ihtiyaçlar (sevme ve sevilme),

109 David A. Baldwin, “Güvenlik Kavramı”, Çiğdem ġahin (Çev.), Avrasya Dosyası, Cilt 9, Sayı 2, (2003), s. 15.

110 Barry Buzan, People, States and Fear, Harvester Wheatsheaf, First Published, 1991, s. 124.

111 Barry Buzan, Ole Waever, Jaap De Wilde, 1997, a.g.k., s. 22-23.

112 M. SavaĢ Özcan, Güvenlik Hizmetlerinin Yeniden Yapılandırılması ve Yerelleşme, Polis Dergisi, Yıl:7, Sayı:26, Yayın No: 151, (Ocak-ġubat-Mart, 2002), s. 261.

113 Ahmet Hamdi Aydın, “Özel Güvenlik TeĢkilatı: KuruluĢu, Görevleri, Yetkileri”, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt:4, Sayı:1-2, (Ocak-Haziran 2002), s. 124.

saygınlık ihtiyacı ve kendini gerçekleĢtirme ihtiyacı. Maslow, gerçekte herĢeyin güvenlikten daha az önemli göründüğünden ve böyle bir durumda bir insanın sırf güvenliğini sağlamak için yaĢayan bir varlık olarak tanımlanabileceğini belirtmiĢtir.114 Temel insan ihtiyacı olan güvenlik karĢılığında insanlar servetlerinin tamamından vazgeçebileceği, sosyal veya politik statülerini terk edebileceği, adaletsizliklere göz yummaya ve hatta özgürlüklerinden vazgeçmeye razı olabileceği115 ifade edilmektedir.

Güvenlik ihtiyacı, insanların duydukları en eski ihtiyaçtır ve bu temel ihtiyaç,

“devlet” denen olgunun, en önemli görevlerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

Devletin, ne olduğu ve nasıl kurulmuĢ olabileceği üzerine yoğunlaĢan görüĢler devleti çoğu zaman güvenlik ihtiyacı ile ilintili olarak açıklama yoluna gitmiĢtir.

Hiçbir devlet, otoriteye, iktidara ve iktidarın araçlarına sahip olmadan görevlerini yerine getiremez. Toplumu kontrol etmek için kullanılan kuĢkusuz en eski ve en tehlikeli araçlardan birisi fiziksel Ģiddet olmuĢtur. Hiçbir devlet polis gücü ya da buna eĢdeğer silahlı bir güç olmadan var olamaz.116 Bu kadar önemli bir ihtiyacın sağlanma biçimleri, bu ihtiyacı sağlayan organlar ve izlenen metodlar dolayısıyla güvenliğe iliĢkin tüm unsurların devlet yapısıyla doğrudan iliĢkileri bulunmaktadır.

Akademik alanda güvenlik tanımının, kavramsal olarak ihmal edildiği, yeterince dikkat çekmediği117 söylenebilir. Bunun temel nedeni olarak, güvenlik kavramının son zamanlara kadar akademik alanda sadece ve/veya ağırlıklı olarak Uluslararası ĠliĢkiler disiplini tarafından sahiplenilmesi118 gösterilmektedir. Güvenlik kavramının

114 Abraham H. Maslow, “A Theory of Human Motivation”

<<http://www.advancedhiring.com/docs/theory_of_human_motivation.pdf>> (29.09.2008)

115 Cengiz Bahçekapılı, Küreselleşme Sürecinde Güçsüzleşen Ulus Devlet, Derin Yayınları: 130, Ġstanbul, ġubat 2009, s. 112.

116 Ahmet Meriçli, “Özel Güvenlik Hizmetlerinin DoğuĢu ve Özel Güvenliği Gerektiren Faktörler”, I.

Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu Bildiri Kitabı, Kocaeli, Ekim 2004, s. 47; Gianfranco Poggi, Devlet/ Doğası, Gelişimi ve Geleceği, 2007, s. 29-30.

117 David A.Baldwin, (2003), a.g.k., s. 10.

118 Bjon Moller, “The Concept of Security: The Pros and Cons of Expansion and Contraction”, 18.

Uluslararası BarıĢ AraĢtırmaları Genel Konferansı, Finlandiya, 5–9 Ağustos 2000.

<<http://www.copri.dk/publications/WP/WP%202000/26-2000.doc>> (13.03.2009)

ihmal ediliĢinde aynı zamanda güvenlik odaklı askeri konularla ilgili olarak incelenmesi de ileri sürülebilir.

B. Güvenlik Olgusuna ÇeĢitli YaklaĢımlar

Modern devletin tanımlayan temel unsurlardan birisi olarak Ģiddet tekelini gösteren Weber‟in, günümüzde sürekli bir güvenlik içinde bulunma isteğinin anlaĢılması bakımından Nietzche‟nin, güvenliği devletin baskı ve denetim gücünü artırmak için kullandığı bir sanal bir gerçeklik olarak insanlar lehine sunulan bir hizmetmiĢ gibi gösterilme çabasını anlama bakımından Baudrillard‟ın, neoliberal güvenlik anlayıĢı içinde güvenlik yönetiĢiminin anlaĢılmasında Hayek ve Friedman‟ın, güvenliği sürekli olarak geniĢleme eğilimine sahip olması ve sistemin devamlılığını sağlamaya hizmet eden bir aygıt olarak ele alması bakımından Foucault‟nun ve son olarak metalaĢma sürecinde güvenliğin neye hizmet ettiğinin anlaĢılması bakımından Neocleous‟un görüĢlerine yer vermenin önemli olacağı düĢünülmektedir.

Max Weber

Max Weber‟in Meslek Olarak Siyaset adlı makalesinde yaptığı klasik devlet tanımına göre devlet, “belli bir iç bölge içinde fiziksel Ģiddetin meĢru kullanımını tekelinde bulunduran insan topluluğu” olarak tanımlanmaktadır. Devletin “Ģiddet tekeli” meĢruiyetini, bu tekelin yurttaĢların ortak siyasi iradesini temsil eden yasama yürütme organlarının denetimine bağlı olmasından almaktadır.119

Weber‟in güvenlik olgusunu yalnızca devletin, egemenliği altındaki bireylere tedarik etmekle yükümlü olduğu “hizmet” olarak tasarladığı düĢünülebilir. Bununla birlikte Weber, güvenlik tanımının kapsamını oldukça geniĢ tuttmuĢtur. Devletin birtakım birey ya da topluluklara meĢru yollarla izin ya da yetki vererek Ģiddete baĢvurma hakkını tanıdığını savunmaktadır. Buna göre devlet Ģiddet hakkının tek kaynağı durumundadır.120

119 Max Weber, 2008, a.g.k., s. 138.

120 Mehmet Atılgan, “Güvenliğin Özel Tedariki”, İstanbul Dergisi, Sayı 59, (Mayıs 2007), s. 52.

Friedrich Nietzche

Nietzsche‟nin güvenlik anlayıĢı onun hayatta acının yaygınlığını onaylamasıyla yakından ilgilidir. YaĢam bir savaĢ sonucudur, toplumun kendisi bir savaĢ anlamına gelmektedir. Fakat bu sürekli durumu reddediĢ, bunu ortak akıl yoluyla maskelemek ya da kurgusal egemenlikle gizlemek gibi çabalar, korkunun bastırılmasıdır. Nietzche için güvenlik arzusu farklılığa duyulan toplu bir kızgınlık olarak açıkça karĢımıza çıkmaktadır. Bu farklılık bizden değildir, belirli değildir ve öngörülebilir değildir.

Bilinmeyenin korkusu ve belirginliğe, kesinliğe duyulan arzunun birleĢmesi, rasyonalitenin ve nedenselliğin egemenliğin kendisinin en yüksek iĢareti olduğu ehli bir yaĢamı, belirsiz nedenlere bağlı güçlere karĢı en emin olunan korumayı ortaya çıkarmaktadır. Tuhaf ve yabancı, gözden geçirilmeyen olarak kalır; bilinmeyen, kötü olarak tanımlanır ve kötülük düĢmanlığı husumeti tetikler. Bu durumda güvenlik arzusu yeniden ortaya çıkmaktadır. Korkunun etkisi, Nietzsche‟nin ortaya koyduğu gibi, güvenliğin gerekliliklerine iliĢkin olumlu alt değerleri kabullenmeye hazır bir insan yaratabilir. Bu insanlar güvenlik içinde olduğunu sanarak korkak ruhlara sahip cesaret sahibi olmayan ve çekingen yığınlardır. DeğiĢimden, ölümden, ki bu ruhta daralma yaratır, tam bir güvensizlikten ve kötü deneyimlerden korkulur. Nietzsche, homojenliğe ve sürecin yok edici güçlerine karĢı heterojenliğe ihtiyaç olduğunu kabul etmektedir.121

Jean Baudrillard

Baudrillard‟a göre güvenlik, Nietzsche‟nin güvenliğe duyulan isteğin arkasında yatan derin dürtüleri gösterme çabası, aynı zamanda Marx‟ın güç mücadelesinin temellerini ana çizgileriyle belirtmek, devrimin olmasını engelleyen sahte bilincin örtüsünü kaldırmak, dünyayı bilimsel olarak olduğu gibi ortaya koymak olarak

121 Friedrich Nietzsche, Zerdüşt Böyle Diyordu, Osman Derinsu (Çev.), Varlık Yayınları, Ġstanbul 2008, s. 49,51,75,174,262. ; James Der Derian, 1995, a.g.k., s. 38. ; Friedrich Nietzsche, Beyond Good and Evil, Friedrich Nietzsche Internet Archive (marxists.org) 2003, s. 53,56,115,116,166.

<<http://www.marxists.org/reference/archive/nietzsche/1886/beyond-good-evil/index.htm>>

(17.03.2009)

karĢımıza çıkmaktadır.122 Baudrillard‟a göre, egemen devlet ve küresel sermaye;

askeri ve sivil gözlem uyduları, terörizm, iletiĢim ağı ve uluslararası insan hakları sözleĢmeleri vb. güçlerin karĢısında mümkün olduğunca güvenlik ve gücünü arttırmaktadır. Gerçekliğin (ideoloji) yanlıĢ sunulduğu konusunda kuĢku yoktur fakat gerçeğin artık gerçek olmadığı gerçeği saklanmaktadır. Gerçeklik düĢüncesi bulanıklaĢmaktadır ve taklit Ģuan önceliklidir. Kökenlerin unutulduğu ve tarihsel referansların kaybolduğu hipergerçeklik yaratmaktadır. Baudrillard; kitle kültürünün ataleti, simulakra (gerçeğin yokluğunu gizleyen, özgünün haricinde bir kopya olan watergate, disneyland, Vietnam savaĢı, kredi kartları, TV haberleri, reality showlar vs. simulakradır) ve iĢaretlerin evrensel oyunu içinde sınıf kavgasının ve metanın biçiminin nasıl gözden kaybolduğunu açıklar ve O‟na göre devrim gerçekliğin geri kalanıyla birlikte kayıp durumdadır.123 Simülasyonlar video oyunları, uçak simülasyonları, medya savaĢ oyunları vs. ile hayatımızın her alanına sızmıĢtır.

Simülasyon gerçeğin yerini almıĢ, gerçek denilen Ģeyin içini boĢaltmıĢtır. Gerçeğin yerine geçmiĢ simülasyonun kusursuzluğu gerçeği sorgulama kavramının dahi içini boĢaltmıĢtır.124 Gerçeklik, Marx‟ın belirttiği üzere sivil toplumun mülkiyet peĢinde koĢma egoizminin garantisi olan güvenlik125 ve bu güvenliğin liberal anlayıĢ içinde sürdürülmesinin devamını sağlayacak çabaları ifade etmektedir. Gerçekliğin bulanıklaĢtırılmasının, perdelenmesinin devletin güvenlik ve gücünü artırmasına hizmet ettiği ileri sürülebilir.

Friedrich Hayek

Hayek‟e göre demokratik devlet sadece dıĢ güvenlik ve hukukun üstünlüğünü sağlamak amaçları için vergi toplayacaktır. Bu iĢlevlerin dıĢındaki herhangi bir devlet iĢlevi geçerli bir moral ilkeden söz edilememektedir. Toplumsal kaynakların

122 James Der Derian, 1995, a.g.k., s. 37-38.

123 Jean Baudrillard, “Simulations”, Foreign Agents Series, (1983).

<<http://www.ee.sun.ac.za/~hgibson/docs/html/Simulacra-and-Simulation.html>> (24.03.2009)

124 Jean Baudrillard, Simülakrlar ve Simülasyon, Oğuz Adanır, (Çev.), Cantekin Matbaacılık, Ankara, Eylül 2008, s. 14-17. ; James Der Derian, 1995, a.g.k., s. 37-38.

125 Karl Marx, On the Jewish Question.

<<http://www.falestiny.com/books/On%20The%20Jewish%20Question.pdf>> (06.04.2009)

en verimli bir biçimde kullanılması ve toplumsal çıkarların maksimum düzeyde gerçekleĢmesi için verilecek bütün kararların piyasa tarafından belirlenmesi gerektiğini ifade etmektedir.126 Hayek devleti sınırlandırılmıĢ ve hizmetkar devlet olarak görmektedir. Devletin tekel olmasına karĢıdır ve fakirlerin, yaĢlıların, engellilerin ve iĢsizlerin desteklenmesinde devletin tekel olmasına ihtiyaç olmadığını belirtmektedir. HerĢey piyasa düzeni içinde gerçekleĢtirilmektedir.127 Hayek iki tür güvenlikten bahsetmektedir. Bunların ilki asgari gelir güvencesi ikincisi ise kiĢilerin hakettiklerine inandığı özel bir gelir güvencesidir. Ġlk güvenliğin piyasa iĢleyiĢi içinde herkese sağlanmakta olduğunu ikincisinin ise sadece bazılarına piyasa düzenine müdahale yoluyla ve/veya onun tamamen ortadan kaldırılmasıyla sağlandığını ifade etmiĢtir. Güvenliğin ancak piyasa sistemi içinde sağlanabileceğini ve sağlanması gerektiğini belirtmiĢ, aksi takdirde güvensizliğin ortaya çıktığından bahsetmiĢtir.128

Hayek, güvenliğin ancak mülkiyetin korunması, sermaye için güvence sağlanması amacıyla devlet tekelinde olmaksızın çok sayıda gönüllü örgütler yoluyla yapılmasının önemine değinmiĢ ve piyasa düzeninin herkese güvenlik sağlayabileceğini ifade etmiĢtir. Bu açıdan düĢünüldüğünde Hayek‟in belirttiği gibi devletin güvenlik alanında olmasının tek sebebi, Ģiddetli yoksulluk dönemlerinde yoksul ve emekçi kesimin bastırılmasını sağlamak olduğu söylenebilir.129 Sermaye, iĢçiyi iĢten ve ücretten mahrum bırakma gücüne sahip bir yaptırıma sahiptir. Ancak esas yaptırım Wood‟un da ifade ettiği gibi doğrudan zor gücü kullanabilecek olan polis ve askeri elinde bulunduran devletten gelmektedir. Devlet bu bağlamda toplumsal düzeni sermayenin özgürlüğünü korumak, emeğin ise denetim altına alınmasını gözeterek sağlar.130

126 Gencay ġaylan, 2003, a.g.k., s. 142.

127 Les Johnston, The Rebirth of Private Policing, Routledge, London, 1992, s. 36.

128 Friedrich Hayek, Kölelik Yolu, 1995, s. 127,128,136.

129 Friedrich Hayek, Kölelik Yolu, 1995, s. 139. ; Friedrich Hayek, Kanun, Yasama Faaliyeti, ve Özgürlük, Cilt 2, Sosyal Adalet Serabı, Mustafa Erdoğan (Çev.), Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 1995, s. 199.

130 Ellen Meiksins Wood, “KüreselleĢme ve Devlet: Sermayenin Ġktidarı Nerede?”, Conatus Çeviri Dergisi, Yıl 1, Sayı 2, (Temmuz-Ekim 2004), s. 46-47.

Hayek serbest giriĢimciliği özgürlükle bir tutmuĢtur. Ancak insanlara iĢlerini istedikleri gibi seçme özgürlüğü tanınan toplumlarda herkese belli bir gelir garantisi verilemeyeceğinden bahsetmiĢtir. Hayatını dilediği gibi tanzim etmek hususunda düĢük ücretli bir Ġngiliz iĢçisinin Almanya‟daki küçük bir iĢverenden ya da Rusya‟daki çok yüksek ücretli bir mühendisten daha fazla imkanı olduğunu belirtmiĢtir. ġahsi güvenliği ve hürriyeti bakımından tehlikeye maruz kalmayacağından bahsetmiĢtir. Hayek, herkese piyasa tarafından asgari bir gelir güvencesi sağlanacağını belirtmiĢ fakat aynı zamanda piyasa düzeni dıĢında sabit ve sürekli bir gelir güvencesinin sağlanmasının iĢ alanlarını serbestçe belirleyebilme özgürlüğünün yok edilmesiyle sağlanabileceğini söylemiĢtir. Ancak insanlara iĢlerini istedikleri gibi seçme özgürlüğü tanınan toplumlarda herkese belli bir gelir garantisi verilemeyeceğinden de bahsetmiĢtir. Bu noktada Hayek‟in hem piyasa düzeninin herkese güvenlik sağladığından bahsetmesi hem de piyasa düzeninin öngördüğü iddia edilen insanlara iĢlerini istedikleri gibi seçme özgürlüğü tanımasının belirli bir gelir garantisi sağlayamayacağından bahsetmesi bir çeliĢkidir. O‟na göre sadece piyasa, herkese asgari bir güvenlik sağlayabilir. Asgari güvenlik sağlamanın yolunun piyasa dıĢında bir ihtimali yoktur. Ama piyasanın öngördüğü Ģahsi güvenlik ve hürriyeti ortaya çıkardığı iddia edilen iĢ alanlarını serbestçe belirleyebilme özgürlüğünün belirli bir gelir garantisi sağlamaması ihtimali vardır.131

Hayek, gönüllü kuruluĢlar ve/veya devlet dıĢı aktörler yoluyla yalnızca burjuva mülkiyetini korumak ve sermaye birikiminin güvencesini sağlama amacına sahip piyasa düzeni içinde sağlanan güvenliği yüceltirken, yoksul ve iĢçi kesimlerin kontrol edilmesi amacındaki devlet güvenliğini zorunlu ancak insanların en büyük zaafiyetlerden birisi olarak görmektedir. Çünkü özgür bir toplumda kamusal iĢlerin devlet tekeli içinde yürütülmeyeceğini132 ileri sürmüĢtür.

Hayek, kapitalizmin çeliĢki ve sürdürülemezliğini görmüĢ olacak ki, kapitalizmin eziciliğinin güvenlik devletine gidiĢatı yavaĢlatma anlamında herkese sağlık ve çalıĢma kapasitelerini korumaya yetecek ölçüde yardım sağlanabileceğinden

131 Friedrich Hayek, Kölelik Yolu, 1995, s. 109,128,131.

132 Friedrich Hayek, Kanun, Yasama Faaliyeti, ve Özgürlük, Cilt 2, Sosyal Adalet Serabı, 1995, s. 199.

bahsetmiĢtir. Oysa bu bir hak olarak değil sadaka Ģeklinde verilmektedir. O‟na göre güvenlik gönüllü ve devlet dıĢı aktörler yoluyla piyasa içinde sağlanmalıdır ki bu ÖGġ‟ye denk düĢmektedir. Devletin sömürü düzeninin devamını sağlamak için güvenlik alanında tekel olmaksızın yoksul kesimi kontrol altında tutması da gerekmektedir. Bu ise TDP uygulamasıyla örtüĢmektedir. Kısacası ona göre güvenlik, kapitalizmin çeliĢki ve sürdürülemezliğini en uzun süre devam ettirecek düzeyde burjuva düzeninin menfaatlerini gözetler bir yapılanma ve anlayıĢ içinde olmalıdır.

Yoksulluk ile toplumsal kalkıĢma arasında doğrudan iliĢki olmakla birlikte ve devlet halkı kollamaya çağırılmıĢtır. Devlet aĢırı yoksulluk dönemlerinde memnuniyetsizlikler ortaya çıktığı anda bunları azaltmak, örtmek, baĢka mecralara kanalize etmek için toplumsal alana müdahale edecektir.133

Milton Friedman

Milton Friedman, devletin baĢlıca görevinin bireyin özgürlüğünün hem yurt içinde hem de yurt dıĢında korunması, adalet ve düzenin sürekliliğini sağlamak, özel sözleĢme serbestisinin olmasına imkan tanımak, rekabetçi piyasaları güçlendirmek olduğunu ifade etmiĢtir. Ġnsanların özgürlüklerinin çatıĢtığı yerde kuralların yorumlanması ve yürütülmesi görevi devlete aittir. Bireyin diğerine karĢı zor kullanmasının önlenmesi devlet aracılığıyla sağlanır. Ancak güç temerküzünün tek bir merkez üzerinde toplanmaması gerekmektedir.134 Friedman tarafından mülkiyet ve özgürlük özdeĢleĢtirilmiĢtir. Piyasa özgürlük sağlarken, zor kullanma gücü bu özgürlük karĢısındaki en büyük tehdit olarak görülmektedir. Gücün dağıtılması ve yayılması gereklidir. Piyasa ve gönüllü iĢbirliği bu konuda baĢvurulacak çözümlerdir. Ancak iĢgücünün denetim altında tutulması ve emeğin disiplinize edilmesi ve zenginleri muhtaçlardan korumak üzere geliĢmiĢ güvenlik sistemlerinin

133 Zeynep Gambetti, “Ġktidarın DönüĢen Çehresi: Neoliberalizm, ġiddet ve Kurumsal Siyasetin Tasfiyesi”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No. 40, (Mart 2009), s. 150.

134 Milton Friedman, Kapitalizm ve Özgürlük, Doğan Erberk, Nilgün Himmetoğlu (çev.), Plato Film Yayınları, 1. Baskı, Ġstanbul, Nisan 2008, s. 2-3,34-35,37,52.

kurulması da gerekmektedir.135 Hayek gibi Friedman da piyasa ve gönüllü iĢbirliğinin güvenlik alanında olmasını istemektedir. Piyasa ÖGġ tarafından ve gönüllü iĢbirliği ise TDP uygulaması ile yürütülmektedir.

Michel Foucault

Foucault, 17. ve 18. yüzyıllarda Ģekillenmeye baĢlayan, devlet kaynaklarının, özellikle de insan kaynaklarının daha verimli kullanması esasına dayanan ve bu esasa göre insanların hayatlarını – bütün süreçleriyle yani iliĢkileriyle, bağlarıyla, zenginlik kaynakları, geçim araçları, adetler, alıĢkanlıklar, hareket etme ve düĢünme biçimleriyle, açlık, salgın hastalık, kazalar ve talihsizliklerle olan iliĢkileri içinde- düzenlemeyi amaçlayan yeni yönetim biçimine yönetimsellik demektedir. “Hedefi nüfus, temel bilgi biçimi ekonomi politik ve esas teknik araçları güvenlik aygıtları (dispositifleri) olan bu çok spesifik ama karmakarıĢık iktidar biçiminin uygulanmasını sağlayan kurumlar, prosedürler, analizler, düĢünceler, hesaplar ve taktiklerden oluĢan bütün”136 olarak yönetimsellik, üç iktidar kipinin içiçe olduğu bir yönetim olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ġlk iktidar kipi (hükümranlık kipi) yasaya (yasağa) dayanmaktadır. Yasalar ortaya konulur ve onu ihlal edecek kiĢiye verilecek ceza tesis edilir. Ġkinci iktidar oluĢumu, disiplin mekanizmaları üzerinde yükselir, bir normun tesis edilmesi ve bireylere benimsetilmesi gereklidir ve bunu sağlamakla görevli üçüncü kiĢilerin (eğitmenlerin, doktorların, psikiyatrların) denetim ve gözetiminde birey, norm olarak tesis edilmiĢ olanı içselleĢtirir ve kendi baĢına kaldığında bile bu normlara göre hareket eder. Ġktidar, üçüncü kipte (yönetim kipi) nüfusu hedef almaktadır. Toplumsal-ekonomik-demografik süreçlere içkin olasılıklar ve her bir olasılığın maliyeti hesaplanır. Foucault, bu olasılık ve maliyet hesaplarına ve bir sürecin kabul edilebilir sınırlar içerisinde geliĢmesine izin veren müdahalelere “güvenlik aygıtları” (dispositifleri) demektedir.137

135 Milton Friedman, 2008, a.g.k., s. 20,52. ; Samuel Bowles, Herbert Gintis, 1996, a.g.k., s. 22.

136 Michel Foucault, “Yönetimsellik”, Entellektüelin Siyasi İşlevi: Seçme Yazılar 1, IĢık Ergüden, Osman Akınhay, Ferda Keskin (Çev.), Ayrıntı Yayınları, 2. Baskı, 2005, s. 273,276,285.

137 Michel Foucault, Security, Territory, Population, Graham Burchell (Çev.),Palgrave Macmillan, May 2007, s. 20. ; Sibel Yardımcı, “KuĢatma Altında Gündelik Hayat: Özel Güvenlik, Kent YaĢamı ve Yönetimsellik”, Toplum ve Bilim, Birikim Yayınları, Sayı: 115, (2009), s. 254.

Foucault için güvenlik, toplumsal-ekonomik-demografik süreçlerin bu kabul edilebilir sınırlar dahilinde gerçekleĢmesini, sistemin sürekliliğini sağlayacak Ģekilde iĢlemesini sağlamak anlamında tüm nüfus üzerinde uygulanmaktadır.138 Güvenlik aygıtları (dispositifleri) sürekli olarak geniĢleme eğilimine sahiptir, merkez-kaç bir özelliğe sahiptir yani yayılmak, yeni alanları kendi iĢleyiĢlerine katmak eğilimine sahiptir. Sürekli olarak yeni alanlar bu yayılım alanının içine katılmaktadır. Üretim, psikoloji, insan davranıĢları, üreticilerin, tüketicilerin, ihracat ve ithalatçıların bir anlamda dünya pazarının iliĢkili olduğu herĢeyle bağlantılı hale gelmektedir. Bu nedenle güvenlik hiç olmadığı kadar geniĢ bir alanın bir Ģekilde ortaya çıkmasına ya da bunun organize edilmesine iĢaret etmektedir. Yönetim, Ģeylerin, uygun amaca gidecek Ģekilde düzenlenmiĢ olan doğru düzenini göstermekte, güvenlik aygıtları ise bu Ģeylerin olmasına imkan tanımaktadır.139

Güvenlik, kendisine bir değer atfedilen ya da değer ürettiği varsayılan Ģeylerin ya da pratiklerin varlığını sürdürmesini veya optimum düzeyde çalıĢmasını sağlamak için gerekmekte, bir dizi analiz ve özel düzenlemeler yoluyla ki, bunlar güvenlik aygıtlarıdır, Ģeylerin birbirleriyle düzenli bir Ģekilde çalıĢması imkanı sağlanmaktadır. Çok geniĢ bir perspektifte aslında Ģeylerin düzenini sağlama sorunu güvenlik sorunudur.140

Mark Neocleous

Mark Neocleous‟a göre güvenlik, liberal düzen inĢasının oluĢturulmasını kolaylaĢtıran bir unsurdur. Ayrıca güvenlik adına toplumun yeniden Ģekillendirilmesine, politik olarak düzenin yeniden sürekli bir Ģekilde kendisini yenilemesine imkan tanımaktadır. Devlet, hayat ve düĢünceleri (güvenlik riskleri burada, güvenlik tedbirleri orada güvenlik kuvvetleri her yerde) kurulu düzenin

138 Michel Foucault, 2007, a.g.k., s. 25.

139 Michel Foucault, 2007, a.g.k., s.67,68. ; Michel Foucault, 2005, a.g.k., s. 274.

140 Michel Foucault, 2007, a.g.k., s. 67,68. ; Yasin Yıldırım, “Batı Siyasal Aklının Analitiği: Yeni Bir Egemenlik Formuna Doğru”, Toplum ve Bilim, Birikim Yayınları, Sayı: 99, (KıĢ 2003/2004), s. 41.

savunmasında Ģiddete maruz kalınma yolunda üretilmesi ve organize edilmesine çalıĢmaktadır.141

Neocleous‟a göre giderek daha güvensiz bir dünyada yaĢadığımız düĢüncesi hakim olmaktadır. Güvenlik kendisini sosyal, ekonomik, ekolojik vs. birçok alanda göstermektedir. Ortak kabul ise güvenliğin özgürlük, demokrasi ve iyi toplum için temel oluĢturduğu düĢüncesidir. Ancak güvenlik mantığının temelinde özgürlük ya da özgürleĢme fikri yerine tüm toplumu belirli bir düzen anlayıĢı içine sokma amacını sağlayacak araçlar bulunmaktadır. Güvenlik depolitizasyona hizmet ederek devletin her türlü güvenlik tedbirlerine teslim olmayı da amaçlayabilir. Bu teslimiyet otoritenin süregiden imtiyazını sürdürmesinde kolaylık sağlıyor ve sözkonusu otoritenin meĢruiyetini desteklemeye yarıyor olabilir. Güvenlik endüstrisi ve artan güvenlik endiĢesi içinde bu alan sermaye birikiminin sağlandığı en yeni alanlardan birisidir. Güvenlik endüstrisi güvenlik satmakta ancak bunun için güvensizliğe de ihtiyaç duymaktadır ve güvenliği satabilmek için endüstri öncelikli olarak güvensizlik yaratmalıdır. Güvenlik her yerdedir. Sürekli güvensizlikten ve daha fazla güvenlik talebinden bahsetmek, otoriter eğilimlere karĢı gerçek alternatifler getirmek konusunda körlük yaratmaktadır.142

Güvenlik bu anlamda düzenin inĢası için kullanılan mantığın bir parçasıdır.143 Liberal söylem içinde düzen zenginliğin, mülkiyetin korunması üzerinden kurgulanmıĢ bu noktada devletin düzeni sağlamak için kullandığı zor aygıtı da polis olarak karĢımıza çıkmaktadır.

ÇalıĢma genel itibarıyla güvenliği, tüm toplumu yönetilecek bir unsura indirgeyen belirli bir düzen anlayıĢı içine sokma amacını sağlayacak en önemli araçlardan birisi olarak görmektedir. Kapitalist sistemin insanları umutsuzluğa düĢürmesinin sebepleri

141 Mark Neocleous, 2008, a.g.k., s. 5,13.

142 Mark Neocleous, Security, “Liberty and the Myth of Balance: Towards a Critique of Security Politics”, Contemporary Political Theory, 6, (2007), s. 131-149. ; Mark Neocleous, 2008, a.g.k., s.

186.

143 Mark Neocleous, 2006, a.g.k., s. 205.

arasında ve kesinlikle istenmeyen ve olumsuz Ģartlar altında diğer sınıfların akıl huzuru, karakter saygınlığı eğlencesi için çalıĢılmasını zorlayan kavramların baĢında Marx‟ın da belirttiği üzere burjuva toplumun en muteber kavramı güvenlik gelmektedir. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme anlayıĢı normalleĢtirilmiĢ ve meĢru hale getirilmiĢtir. Güvensizliğin güvence altına alınması en baĢta gelen amaçlardan olmuĢtur. Güvensizlik burjuva toplumunun kaçınamadığı bir sorundur. Devlet ve sermaye kendisini bu güvensizlikten ötürü sürdürebilmektedir. Marx ve Engels, burjuvanın bu güvensizliği güvence altına almasını düzeni tesis etmede önemli bir iĢleve sahip olduğunu belirtmiĢtir. Hem devlet hem de sermaye bu durumdan faydalanmaktadır.

Güvensizliğin hızla yayıldığı bir toplumsal süreçte, gündelik hayatın tahakküm altına alınması modern toplumda bireylerce tercih edilmektedir.144 Toplumsal gerilimlerin derinleĢmesiyle insanlar için bir güvensizlik sorunu ortaya çıkacağı ve bunun sonucunda güvensizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak güvenlik sağlamanın temel davranıĢ güdülerinden biri haline geleceği söylenebilmektedir. Bu durum, insanın yaratıcılığı üzerinde bir baskı ortaya çıkmakta ve güvenlik güdüsü giderek belirleyici konuma gelmektedir.145 Bu noktada Nietzsche‟nin güvenliğe iliĢkin görüĢü önem kazanmaktadır. BelirtmiĢ olduğu korkunun etkisi, güvenliğin gerekliliklerine iliĢkin olumlu alt değerleri kabullenmeye hazır bir insan yaratabilmektedir. Güvensizlik duygusunun sürekli olarak hakim olduğu, tahakküm ve denetimin temel olduğu bir toplumda korkan, sesini çıkarmayan, sürüleĢen, hastalıklı ya da insan olma vasıflarını yitiren insan bu bağlamda istenilen Foucault‟nun bahsetmiĢ olduğu gibi normalleĢtirilmiĢ insandır.