• Sonuç bulunamadı

Neoliberal Devletin Güvenlik Modeli: Güvenlik YönetiĢimi

BĠRĠNCĠ BÖLÜM: DEVLET VE GÜVENLĠK ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ

C. Neoliberal Devlet ve Güvenlik AnlayıĢı

4. Neoliberal Devletin Güvenlik Modeli: Güvenlik YönetiĢimi

kamunun yönetilmesi piyasa mekanizmalarına göre devlet-özel sektör-sivil sektör (üçüncü sektör) tarafından gerçekleĢtirilmektedir.652

Weber‟in devletin Ģiddet kullanma tekeline yasal olarak sahip olan tek araç olduğu düĢüncesi yoğun özelleĢtirme politikaları, kamu hizmetlerinin özelleĢtirilmesi, kamu sektörünün özel sektör uygulamalarını giderek artan bir Ģekilde taklit etmesiyle açıkça sorgulanır hale gelmiĢtir. Polislik ticari anlamda özel Ģirketler ve topluluk bağlamında da gönüllük esaslı uygulamalar yoluyla devlet dıĢı diğer aktörlerle paylaĢılan ve sadece polis tarafından yürütülmeyen bir konuma gelmiĢtir.653 Güvenlikte devlet tekelinin sona ermesi, güvenliğin artan bir çoğulculuk654 ya da parçalanma ve ticarileĢme eğilimleri655 içine girmesi, “çok merkezli bir devlette merkezsiz bir toplumun”656 ortaya çıkması durumu vardır. Bu durum özel, ticari, beledi ve gönüllü kuruluĢların güvenlik alanı içinde artan bir Ģekilde girmesine gönderme yapmaktadır. Hem devlet içinde hem de uluslararası boyutta güvenlik çoğulculaĢmakta, güvenliği sağlama konusunda devletin yanında çok çeĢitli aktörler de yer almaya baĢlamıĢtır. Yeni Kamu ĠĢletimi (YKĠ-New Public Management) stratejileri, dıĢ kaynak kullanma, piyasalaĢtırma, tüketici temelli uygulamalar güvenliğin çoğulculaĢmasına, çok aktörlü bir yapıya dönüĢmesine ve dağılmasına, parçalara ayrılmasıyla sonuçlanmakta güvenlik alanında devletin yanında pek çok güvenlik aktörü yerini almaktadır.657 Yönetimden yani merkezi ve bütüncül bir güvenlik yapılanması öngören uygulamadan, yönetiĢime yani parçalanmıĢ ve çoğulcu bir güvenlik yapılanmasını öngören uygulamaya geçilmektedir.658

652 Birgül Ayman Güler, Türkiye’nin Yönetimi-Yapı-, Ġmge Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2009, s. 315,316.

653 David H.Bayley, Clifford D. Shearing, 2005, a.g.k., s. 715.

654 Ian Loader, “Consumer Culture and The Commodification of Policing and Security”, Sociology, Vol. 33, No. 2, (May 1999), s. 388. ; David H.Bayley, Clifford D. Shearing, 2005, a.g.k., s. 717. ; Pat O‟Malley, 2005, a.g.k., s. 743.

655 Marina Caparini, 2006, a.g.k., s. 264.

656 Birgül Ayman Güler, 2009, a.g.k., s. 316.

657 Rita Abrahamsen, Michael C. Williams, (2007),a.g.k., s. 242.

658 Elke Krahmann, “Conceptualizing Security Governance”, Cooperation and Conflict: Journal of the Nordic International Studies Association, Vol. 38, (1), (2003), s. 5-9.

YönetiĢim, farklı biçimlerle yürütülen kamu sektörü reformlarının bütününü kapsamaktadır. Bu reformların unsurları arasında özelleĢtirme, piyasalaĢtırma, Ģirket iĢletmeciliği, düzenleme, adem-i merkezileĢme ve bağımsız düzenleyici kurumların yaygınlaĢtırılması sayılabilir.659

YönetiĢim formülü emekçi kesimleri toplumsal mücadele alanlarından ve araçlarından mahrum bırakmakta, sermayenin insanlığı boyunduruğu altına almasına hizmet etmekte, egemen sınıfları yönetici sınıf haline getirmenin bir aracı olmaktadır.660 Öte yandan yönetiĢim, emek-sermaye çatıĢmasını gizleyip alanı bütünüyle sermayeye bırakmanın da bir aracıdır. YönetiĢimci katılmada, halk yoktur.

Katılan, toplumsal egemen güçlerdir. Bayramoğlu, yönetim yapısının demokrasi değil faĢizm olduğunu ifade etmektedir.661 Burjuva demokrasisi kapitalizmin onlarsız yapamayacağı ordu, polis aygıtıyla iĢçi sınıfını baskı altında tutmak görevini üstlenmiĢtir.662

YönetiĢimci devlet, ulusal düzeyde, bir yandan adem-i merkezileĢmeyle, öte yandan parlamenter sistemin zayıflatılmasıyla siyasal iktidar alanını tasfiye etmektedir.

Sermayenin merkezileĢme eğilimi, mülksüzleĢtirme ve tekelleĢme eğilimlerini, yoğunlaĢma eğilimi ise emeğin değersizleĢme ve güçsüzleĢme eğilimlerini iĢaret etmektedir. Piyasa mekanizmasının aktörlerinin yani egemen sınıfın yönetici sınıf olarak karĢımıza çıktığı görülmektedir.663 YönetiĢim uygulaması söylenilenin aksine özgürlük yerine güvenliği temel alan liberal güvenlik tekniğinin zora dayanan baskıcı uygulamalarına meĢruiyet kazandırma çabası olarak da görülmelidir.

659 Sonay Bayramoğlu, 2005, a.g.k., s. 134.

660 Birgül Ayman Güler, Devlette “Reform” Yazıları, Paragraf Yayınevi, 2005, s. 26.

661 Sonay Bayramoğlu, 2005, a.g.k., s. 420.

662 Deniz Adalı, 2007, a.g.k., s. 59-62.

663 Birgül Ayman Güler, 2009, a.g.k., s. 318. ; Sonay Bayramoğlu Özuğurlu, “Türkiye‟de Devletin DönüĢümü: Parlamenter Popülizmden Piyasa Despotizmine” Küreselleşme, Kriz ve Türkiye’de Neoliberal Dönüşüm, Nergis Mütevellioğlu, Sinan Sönmez (Der.), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 1. Baskı, Ġstanbul, ġubat 2009, s. 263-264.

Neoliberalizmin yönetiĢim projesi, kapitalist dünya sisteminin devamında görev alan IMF, DB ve DTÖ‟nün yanı sıra OECD, BM‟nin bazı kuruluĢları BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve AB gibi kurumların resmi politik söylemleri arasında yerini almıĢtır.664 Ulus devletin sorunları tek baĢına çözebilecek konumda olmadığı ileri sürülmektedir. KüreselleĢme sürecinin yönetim modeli yönetiĢimci hükümet, sivil toplum ve özel sektör arasında köprüler kurmak için vardır. Bu aĢamada üç alan arasında bağların kurulması ve güçlendirilmesi için küresel örgütlerin desteğine ihtiyaç duyulması gerekliliği dile getirilmektedir. Özel mülkiyetin küresel düzeyde korunması, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), IMF ve DB‟nin önemli hedefleri arasındadır.665 Bugün ulusal düzeyde güvenlik yönetiĢimin bölgesel ve küresel güvenlik yönetiĢimi ile ayrılmaz bir Ģekilde bağlantılı olması gerekliliğini666 pek çok uluslararası kuruluĢun çalıĢması vurgulamaktadır.

Küresel yönetiĢim ve uluslararası normlar, kamunun meĢru güç tekelinin yerel, ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde olmasını istemektedir. Bunun yanında sermayenin küresel hareketi sadece emek, piyasa ve kaynaklara serbestçe ulaĢılmasını değil ayrıca karlılığı artırmaya dönük ekonomik ve toplumsal bir bölünmeyi de gerektirir. Böylesi bir model Vestfalya tipi ulusal sınırlar içindeki egemenliği aĢmayı öngörmektedir.667 Ulus devlet, yetkilerinin bir kısmını yerele bir kısmını uluslararası örgütlere devretmektedir. Otoritenin kamu kuruluĢları arasında çok baĢlılığa imkan verecek daha öncesinde devlet tarafından yapılan faaliyetlerin özel Ģirketler ve kiĢiler tarafından yapılmasına yol açacak eğilimler görülmektedir.

664 OECD- Security System Reform And Governance-2005

<<http://www.oecd.org/dataoecd/8/39/31785288.pdf>> (15.01.2010) United Nations, “United Nations Development Programme”

<<http://www.undp.org.tr>> (14.01.2010)

World Bank- “Voices of The Poor”, November 1999

<<http://siteresources.worldbank.org/INTVIETNAM/Resources/Voices-of-the-Poor.pdf>>

(16.01.2010)

Selime Güzelsarı, 2008, a.g.k., s. 147-148.

665 Ġlyas Doğan, 2008, a.g.k., s. 338,414-415.

666 Albrecht Schnabel, 2006, a.g.k., s. 65.

667 Herbert Wulf, 2006, a.g.k., s. 89-93,98.

YönetiĢim özellikle uluslararası güvenlik çalıĢmalarında giderek kullanılır hale gelmiĢtir. Devletler arası savaĢlar yerini iç savaĢlara, terörizme, sınır aĢan suçlara bırakmaktadır. Stockholm International Peace Research Institute- SIPRI‟nin 2006 yılı Raporuna göre 1990-2005 yılları arasında dünya genelinde gerçekleĢen 57 aktif çatıĢmanın sadece 4‟ü ülkeler arasında gerçekleĢmiĢtir. 2000-2009 yılları arasındaki 30 çatıĢmanın sadece 3‟ü ülkeler arasında olmuĢtur.668 Uluslararası güvenlikte giderek daha fazla biçimde devlet dıĢı aktörler kendisini göstermektedir. Örneğin özel güvenlik/askeri Ģirketlerin giderek daha fazla biçimde çatıĢma çıkan yerlerde kullanılmaya baĢlandığı görülmektedir.669

YönetiĢim, ulus devlet için adem-i merkeziyetçi bir yapılanma öngörmekte, devletin özel bir Ģirket gibi iĢlemesi gerektiği, vatandaĢların müĢteri olarak görülmesi, en düĢük maliyetle kamu yararı yerine rekabet ilkesi üzerinden yükselen bir anlayıĢı yansıtmaktadır. Bu anlayıĢın güvenlik alanındaki yansıması kısaca Ģu Ģekilde belirtilebilir. Güvenliğin özelleĢmesi yönetiĢimin ana amaçlarından biri olan özelleĢtirmenin gereğidir. ÖGġ bu yönetiĢim modeliyle çok aktörlü bir yapının unsuru olmaktadır. Adem-i merkeziyetçi bir ilkeye sahip TDP anlayıĢı da gerek bu açıdan gerekse halkın katılımını gerektirmesi sebebiyle yönetiĢimin doğrudan öngördüğü bir uygulamadır. Aslında burada halkın katılımı, polisin bireylerin yaĢamına daha doğrudan ve yakın bir Ģekilde etki edebilmesine imkan tanımaktadır.

Üstelik bu uygulamanın halkın katılımını öngörmesi, polisliğin sivilleĢmesi değil sivillerin polisleĢmesine hizmet eder görünümde olduğu söylenebilir. TDP, örgütsel değiĢimi gerektirmektedir. Adem-i merkeziyet, bu yeni yaklaĢımın ana örgütsel ilkelerinden birisidir. Adem-i merkeziyet, sorumlulukların mümkün olduğu kadar en alt örgüt seviyelerine indirilmesi ve polisin sorumluluk alanında daha fazla inisiyatif

668 Stockholm International Peace Research Institute-SIPRI, “Patterns of major armed conflicts, 1990-2005 ; 2000–2009”.

<<http://www.sipri.org/yearbook/2006/files/SIPRIYB0602a.pdf>> (26.06.2010)

<<http://www.sipri.org/yearbook/2010/02/02A>> (26.06.2010)

669 Elke Krahmann, “The End of the “New World Order”? Security Governance and US Imperialism after 9/11”, TranState Working Papers, No. 36, Bremen, (2006), s. 2.

sahibi olmasıdır.670 Polisiye hizmetlerin yürütülmesinde mikro (özele ve dar alana odaklanan) yaklaĢımlar benimsenmektedir. Toplum Destekli Polisler, yerel ve mikro alanlardaki sıkıntılara odaklanır ve bunların çözümünü sağlamaya yönelik tedbirlerin alınması ve çözümlerin hayata geçirilmesine çalıĢır. Hizmet, bütüne odaklı bir anlayıĢla mikro çerçevede ve birey odaklı yürütülür. ÖzelleĢen ve sivilleĢen yani halkın katılımı yoluyla polisiye edilen bir toplumun neoliberal güvenlik yapılanması, ÖGġ ve TDP uygulamasıyla karĢımıza çıkmaktadır.

4.1. Güvenlik YönetiĢimi

Neoliberal reformların ulĢatığı en uç noktalardan birisi, modern devletin Weber‟in tanımıyla Ģiddet tekelini elde bulundurma vasfını ortadan kaldırmasıdır. Devletin tanımına içkin güvenlik, özel Ģirketlere devrededilebilir bir meta haline gelmiĢtir.

Güvenlik, özel sektör ve uluslararası kuruluĢlara açılmıĢ bulunmaktadır. Bunda vatandaĢlıktan müĢteri kavramına geçiĢle, hizmetlerden yararlananların bu hizmetlerin karĢılığını ödemeleri esası (kullanan öder veya parayı veren düdüğü çalar) üzerine kurulmuĢ olan yönetiĢim anlayıĢının da etkisi bulunmaktadır.671 Özel güvenlik endüstrisinin geliĢmesi de kullanan öder politika uygulanmasının bir örneği olarak karĢımıza çıkmıĢ olmaktadır.672 Karı koruma altına almak, özel güvenlik endüstrisinin yaygınlaĢmasının giderek ana motivasyonlarından birisini olmuĢtur.673 Devlet güvenlik hizmetini verirken vatandaĢlık iliĢkisi kurmaktan imtina etmekte ve güvenliği piyasaya terkederek müĢteri iliĢkilerinin olduğu bir özel güvenlik yapılanmasını teĢvik etmektedir.674 Bu değiĢim, kamu hizmeti etiği yerine piyasa

670 Denis Bergmans, “ÇağdaĢ Polis Hizmetinin Temel Faktörü Olarak Toplum Destekli Polislik”, Polis Meslek Etiği, Ġhsan Bal ve M. Bedri Eryılmaz (Der.), Polis Akademisi BaĢkanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s. 195-220.

671 Foti Benlisoy, (Ağustos 2008), a.g.k., s. 41. ; Veysel K. Bilgiç, “KüreselleĢme Sürecinde Kamu Hizmetinde DönüĢüm”, Kamu Yönetiminde Yeni Vizyonlar, Bekir Parlak (Ed.), Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara Ağustos 2008, s. 110. ; Veysel K. Bilgiç, 2005, a.g.k., s. 72.

672 Charles Edwards, Changing policing theories for 21st century societies, Federation Press, 2005, s.

314-315.

673 Steven Spitzer, Andrew T. Scull, (October 1977), a.g.k., s. 24.

674 Foti Benlisoy, (Ağustos 2008), a.g.k., s. 41.