• Sonuç bulunamadı

ŞEHİRLERDEKİ İŞ KOLLARI

KARAMANOĞULLARI BEYLİĞİ VE KONYA EKONOMİSİ

ABOUT THE ECONOMY OF THE KA- KA-RAMANID PRINCIPALITY AND KONYA

2. ŞEHİRLERDEKİ İŞ KOLLARI

Karamanoğulları şehirlerinde inşaat sektö-rünün gelişmiş olduğu görülmektedir. Burada iş yapan kalfalar, çıraklar, dülgerler vs. Türklerden oluşmakla birlikte, sektörün içinde görev yapan Hıristiyanlar da vardı. Eflâkî, Şeyh Salâheddin’in bağını yapmaları için Türk ustalar tutmuş, bunu duyan Mevlânâ onu bundan vaz geçirerek, Türk-lerin yerine Rum ustalarını tutmasının daha uygun olduğu yönünde onu ikna etmişti (Eflâkî, 1973, 5/23). Yine Eflâkî’nin naklettiğine göre, Sultan Veled medresenin damını sıvatmak için Rum us-talar tutmuştu. Bu usus-talar işlerini maharetle yap-mışlardı (Eflâkî, 1973, 7/16). Bu anlatılanlar, Türk ustaların işlerini iyi yapmamalarından ziyade, Fars kültürünün temsilcisi Mevlânâ ve onun ailesinin Türklere yönelik önyargılarının boyutlarını ortaya koymaktaydı.

Evliya Çelebi, Konya’da kuyumcular, külah-çılar, terziler, berberler, helvacılar ve dericilerin çok meşhur olduklarından bahisle; dericiliğin ne kadar geliştiğini göstermek için, derilerin tabak-lanıp gök mavisi, şeftali sarısı, turuncu ve kırmızı renklere boyanarak İran ve Arap ülkelerine ihraç edildikleri bilgisini vermektedir (Evliya Çelebi, ta-rihsiz, III, 12).

3. TİCARET

Ünlü Müslüman entelektüel el-Câhiz, IX.

yüzyılın ortalarında, çevresindeki ülkelerden Ana-dolu’ya gelen mallar ve geldiği yerleri şöyle sıra-lamaktadır:

Mısır’dan ince elbiseler, kâğıt, pelesenk yağı, değerli zebercet taşı; Hazar tarafından, köle, cari-ye, zırh, yumurta, miğfer; Diyarbakır’dan nakışlı giysiler, mendiller, örtüler, köle ve yün elbiseler;

Bizans’tan gümüş ve altın kaplar, halis Bizans altın paraları, ilaç çeşitleri, seramik kaplar, bahar gülle-ri, atlas, halis ipek kumaşı, çevik savaş atları, cari-yeler, nadir bulunan pirinç madeni, sağlam kilitler, su mühendisleri, tarım uzmanları, saban kullanan

çiftçiler, mermer ustaları ve hizmetçiler; Arap böl-gelerinden Arap atları, deve kuşu, soylu hayvanlar, tabaklanmış, yünü üzerinde bulunan deriler; Nu-saybin’den kurşun; Musul’dan örtüler ve evde hem örtü hem de sergi olarak kullanılan yaygı, keklik ve bıldırcın; Hulvan’dan nar, dut, turşu; Ermenistan ve Azerbaycan’dan keçe, semer altına konan keçe, sergi kilim, köle, Ermenistan’da üretilen ve adına tikek denilen elbiseler ve yün getirilirdi. Bunlara ek olarak Semerkant’tan kağıt; Merv’den ud ça-lan sanatçılar ile iyi cins ud, kadife benzeri halı ve Merv’de üretilen giysiler; Cürcan’dan üzüm, sülün (phasianus colbnicus), iyi cins nar taneleri, yer-muk ve kaliteli ipek getirilirdi. Denbavend’den ok temreni [okun ucundaki demir]; Rey’den civa, yer-muk, silah çeşitleri, ince elbiseler, taraklar, şapka, kisyat (bir çeşit elbise), keten ve nar; İsfahan’dan bal mumu, bal, ayna, Çin armudu, elma, tuz, za’fe-ran, çöven otu, üstübeç, sürme, sıkıştırılmış yatak-lar, iyi cins giysiler ve meyvelerden üretilen içe-cekler; Kumis’den baltalar, çuval bezi, güneşten koruyan şemsiyeler (çetr) ve yünden yapılan atkı-lar; Fars’tan türlü keten elbiseler, gül suyu, nilüfer yağı, yasemin yağı ve içecekler; Kirman’dan çivit ve kimyon; Ahvaz ve çevresinden şeker, ipek ku-maş, çalgıcılar, dansözler, hurma çeşitleri ve pek-mez getirilirdi (Câhiz, 2001, 305-331).

Keşiş Simon de St. Quentin Selçuklular ida-resindeki Anadolu’nun çok zengin olduğunu söy-leyip, bunu örneklerle açıklamaktadır (Simon de St. Quentin, 2006, 50). Moğol istilası bile bu zen-ginliği ortadan kaldırmağa yetmemiştir. el-Ömerî ve İbn Battûta, anlattıkları ile bunu doğrulamakta-dırlar. Bu cümleden olarak, el-Ömerî 1330’lu yıl-larda Anadolu’da Suriye ve Mısır’dan daha fazla hububat yetiştirildiğini, bu yüzden de fiyatların çok daha ucuz olduğunu belirtmektedir (İbn Fazlullah el-Ömerî, 1971, III, 230-231). Bu ekonomik canlı-lık halka bolluk ve zenginlik sunmakta, müreffeh bir hayat imkânı vermekteydi. Ünlü mutasavvıf Şems-i Tebrizî’nin Anadolu’da hiç dilenci

olma-dığını söylemesi de bunu ispat etmektedir (Şems-i Tebrizî, 2009, 300).

el-Ömerî 1330’lu yıllarda Anadolu’da ticare-tin çok yaygın ve gelişmiş olduğunu söyleyerek, bunun sebebini çevresinin denizlerle kaplı olma-sına bağlamaktadır (İbn Fazlullah el-Ömerî, 1971, III, 230-231). Bu gerçekçi bir tespittir. Deniz öte-sinde Batı Avrupa, Kuzey Afrika (Mısır), Suriye ve Filistin limanlarıyla yakın ticari bağlantılar kurulmuştu. Karamanoğulları ülkesinin tüccarları, sadece Anadolu’da değil, bütün Asya’da ve Kuzey Afrika’da ticaret yapmakta idiler. Devrin kaynak-ları bu konuda bize bilgi vermektedir. Bu cümleden olarak, Mevlevî tarikatının ilk yüzyılının tarihini yazan Eflâkî, Konyalı zengin tacirlerin, Mısır’ın İskenderiye limanına ticaret yapmaya gittiklerini, dönüşlerinde de Antalya limanına varıp buradan Konya’ya geçtiklerini anlatmakta, bu tacirlerin İs-kenderiye ve atabi kumaşlarından yapılmış elbise-ler ile çeşitli Mısır elbiseelbise-leri ve yünlü giyecekelbise-ler getirdiklerini belirtmektedir (Eflâkî, 1973, 3/449).

Ünlü gezgin İbn Battûta, Aksaray’da üretilen mal-ların Kuzey Afrika, Suriye, Irak, Hindistan, Çin ve Türk ülkelerine ihraç edildiğini kaydederken (İbn Batûta, 2000, I, 415), Eflâkî de Hindistan’a ve An-takya’dan gemilere binerek Mısır’a ticaret için gi-den Konyalı tacirlergi-den bahsederek İbn Batûta’yı doğrulamaktadır (Eflâkî, 1973, 3/14; 3/48). Bütün bu bilgiler, Karamanoğulları ülkesinin bütün Ku-zey Afrika, Orta Doğu, Uzakd Doğu, Orta Asya ve Güney Asya ile yakın ticari ilişkiler yürütmekte olduğunu göstermektedir.

Hamdullah Mustevfî Kazvînî, 1339 yılında yazdığı eseri Nuzhetu’l-Kulûb’da 1336 yılına ait İlhanlı ülkesinin gelirleri bağlamında Anadolu’da-ki şehirlerin vergilerini de kaydetmişti. Burada, Konya dışındaki Karamanoğulları şehirlerinin birçoğunun vergileri bulunmaktadır. Buna göre, Aksaray: 51.000 dinar, Niğde: 41.500 dinar, Kırşe-hir: 57.000 dinar, Ermenek: 7.000 dinar vergi

öde-mektedir. Konya’nın, Larende’nin ve diğer birçok Karamanoğulları şehirlerinin vergisi ise belirtilme-miştir (Hamdullah Mustevfî Kazvînî, 1336, 110, 111, 113-114, 115, 116; Zeki Velidî Togan, 1931, 23-24). Bu kayıtlarda Anadolu’nun toplam bütçesi 5.645.000 dinar idi (Zeki Velidî Togan,1931, 27).

Karamanoğulları ülkesinin toplam bütçesi burada belirtilmediği için Anadolu bütçesinin yekûnu ile bir kıyaslama yapmamız mümkün olmamıştır.

4. ÜRETİM

Karamanlı ülkesinde tahıl ürünlerinin olduk-ça fazla yetiştirildiğini, özellikle buğdayın ön sı-rada olduğunu görmekteyiz. Bununla ilgili olarak kaynaklarda bazı bilgilere ulaşmak mümkündür.

Osmanlı sultanı I. Bayezid 1394-95 tarihinde Ka-ramanoğulları’nın üzerine sefer yaparak Konya kapılarına vardığında, o sırada harman mevsimi olması sebebiyle hasadı yapılan arpa ve buğdayın şehrin içerisinde dağ gibi yığıldığını görmüştü. Or-dusunun yiyecek ihtiyacını karşılamak için şehrin halkına haber gönderip, ordusunun ihtiyacı kadarı-nı para karşılığında kendisine satmalarıkadarı-nı istemiş ve halk da onun bu isteğini kabul etmişti (Âşık Pa-şazade, 2003, 135). Bu bilgi, Konya ve çevresinin günümüzde olduğu gibi o dönemde de önemli bir tahıl üretim merkezi olduğunu ortaya koymaktadır (K. Fleet, 2009, 62). Evliya Çelebi de bunu onay-lamakta, XVII. yüzyılda Konya çevresinde büyük tarlalarda yetişen oldukça zengin hububat varlığın-dan bahsetmektedir (Evliya Çelebi, tarihsiz, III, 12).

Karamanoğulları şehirlerinin, etraflarında kendilerini besleyecek miktarda meyvelerin ve sebzelerin de üretildiğini görmekteyiz. Meşhur coğrafyacı İbn Sa’îd, Konya’nın çevresinde bağ-lıklarda oldukça bol meyve ve sebze yetiştirildiği-ni, bunların çok meşhur olduğunu belirtmektedir (İbn Sa’îd, 1970, 171). İbn Battûta da Konya’nın içinden ve çevresinden geçen çok sayıda nehir ve çayların bulunduğunu belirterek, eşsiz

bahçelerin-de oldukça fazla meyve üretildiğinbahçelerin-den bahsetmek-tedir. Özellikle Kamerüddin denilen kayısı türünün yetiştirilerek Mısır ve Suriye’ye ihraç edildiğini yazar (İbn Batûta, 2000, I, 412). Evliya Çelebi de bu bilgileri onaylar ve Meram dağında lezzetleriy-le tanınan Kamerüddin ve Kameruddevlezzetleriy-le adlı iki farklı kayısının, yirmi çeşit armudun, kiraz, şeftali, üzüm ve bademin yetiştirildiğinden bahseder (Ev-liya Çelebi, tarihsiz, III, 12).

Pamuk, Karamanoğulları topraklarında üreti-len önemli bir sanayi bitkisiydi. Özellikle Larende önemli bir pamuk üretim merkezi idi (Bilge, 2011, 55). Pamuğun burada üretildikten sonra iplik ha-line getirilip kumaş sanayisinde kullanıldığı an-laşılmaktadır. Nitekim, Konya’da başlıca üretim sektörünün kumaş imalatı olduğu görülmektedir (Anonim Selçuknâme, 1952, 52). Burada Pamukçu-lar Medresesi’nin bulunması da pamuğun toplum hayatında ne kadar önem kazandığını göstermekte-dir (Eflâkî, 1973, 3/207).

Hayvancılığın çok gelişmiş olduğu kaynaklar-da belirtilmektedir. Bu cümleden olarak, el-Ömerî, Anadolu’da atın ve diğer büyükbaş ve küçükbaş hayvanların çok sayıda yetiştirildiğinden, hatta bunların bir kısmının İran, Irak, Suriye ve Diyar-bekir’e ihraç edildiğinden bahsetmektedir (İbn Fazlullah el-Ömerî, 1971, III, 230-231). Konya kalesi bitişiğinde At Pazarı Kapısı’nın bulunması o civarda at ticaretinin yapıldığı göstermektedir.

Özellikle küçükbaş hayvancılık, dağ ve ova köylü-leri ile konar-göçer Türkmenköylü-lerin önemli bir uğraşı idi. Üretilen başlıca küçükbaş hayvan olan koyun;

yaylalarda, otlak ve çayırlıklarda beslenmekteydi (Erdoğru, 2006, 219-220). Simon de St. Quentin, Konya’da koyun yünü dışında en iyi cins keçi yünü de üretildiğini, bu yünlerden yapılan berelerin İn-giltere ve Fransa’ya ihraç edildiğini söylemektedir (Quentin, 2006, 50).

Şehirlerin çevresindeki alanlarda inek, koyun, keçi gibi hayvanların yaygın bir şekilde

yetişti-rildiği, arıcılık yapıldığı ve balmumu üretildiği, pancar ekilerek şeker imal edildiğini görmekteyiz.

Anonim Selçuk-nâme, bu anlatılanları doğrulayan bir bilgiyi nakletmektedir. Bu kaynağa göre Mo-ğollar, Fahreddin-i Kazvînî’yi Anadolu’ya gönder-diklerinde Konya’nın ileri gelenleri toplanarak onu ziyarete gitmişler, bu yeni İranlı bürokratı memnun edebilmek için, yanlarında hediye olarak elbiselik kumaş, bal mumu, şeker ve kuzu götürmüşlerdi (Anonim Selçuknâme, 1952, 52). Yine Anonim Selçuk-nâme, 11 Şaban 691/28 Temmuz 1292 ta-rihinde Karaman Türklerinin, Konya’ya saldırarak şehir çevresindeki aşiretlerin büyükbaş ve küçük-baş hayvanlarını ganimet olarak alıp götürdükle-rini bildirmektedir. Bu yağma saldırısını beş gün sonra tekrarlamışlar, yine Konya çevresindeki hay-van sürülerini alarak dönmüşlerdi. Bunun üzerine Konya’daki Selçuklu askerleri bu Karaman Türk-menlerinin peşlerine düşmüşler ve yağmaladıkları hayvan sürülerini geri almayı başarmışlardır (Ano-nim Selçuknâme, 2014, 66).

Konya’nın genel bir pazarı olduğu anlaşıl-maktadır. Bu pazar muhtemelen diğer şehirlerde olduğu gibi Cuma günü kurulmaktadır. Burada til-ki kürkleri de satılmaktaydı (Eflâkî, 1973, 3/292).

Mevlâna, Konya’da bir pazar yerinde, halka ilahi bilgiler vermekteydi (Eflâkî, 1973, 3/76). Bunun dışında, satılan malın adıyla anılan pazar yerleri de vardı. Mesela, Konya’nın kapılarından birisi At Pazarı Kapısı idi5. Yine Konya’da Kasaplar Pa-zarı vardı (Eflâkî, 1973, 3/489). Karamanoğulları şehirlerinde hafta pazarları ve çarşılarda köylüler, şehirliler ve konar-göçer Türkmenler serbestçe ticaret yapmaktaydılar. Ticarî ürünler şehirlerde hayvan pazarı, sebze-meyve pazarı ve tahıl pazarı gibi pazarlarda ayrı yerlerde satılmaktaydı. Şehir merkezlerinde hafta pazarlarından başka, ticaretin

5 İbn Bîbî, 1996, II, 205; Eflâkî, 1973, 3/184. Evliya Çelebi, bu kapının üzerinde zincirlerle asılmış bir kuru at kafasına gem vurulup, gösteriş için konulduğundan bahset-mektedir (Evliya Çelebi, tarihsiz, III, 9).

sürekli olarak yapıldığı kapanlar ve vakıflara ait dükkânlar da mevcuttu (Erdoğru, 2006, 226-230).

Konya’da, Orta Çağ İslâm şehirlerindeki üre-tim iş kollarının hepsini görmek mümkündür. İbn Battûta, her zanaatın erbabının çarşılarda belirli bir yerde toplandığını yazmaktadır (İbn Battûta, 2000, I, 412). Çaşnigir Kapısı, Şekerciler Hanı ve Helvacılar Çarşısı’na bakarak her üretim kolunun ayrı bir çarşıda varlığını sürdürdüğünü söyleyebili-riz (Eflâkî, 1973, 3/10, 3/17; Evliya Çelebi, tarih-siz, III, 12; Konyalı, 1997, 230).

İtalyan tüccarlar, Alanya ve Antalya limanları vasıtasıyla batı Anadolu beylikleriyle yoğun ticaret yapmakta, biber, çivit, balmumu, şeker, bakır, ka-lay, İtalyan yünlü kumaşları, sarı ve parlak giysiler, ceketler, ayakkabılar getirip satmakta; karşılığında ise buğday, arpa, sebze, sabun, keten, pamuk, şap, kına, zift, ceviz, demir ve peynir almaktaydılar (Francesco Balduccı Pegolottı, 1936, 58; W. Heyd, 1975, 612).

Moğol hanlarının ve onların yakın adamla-rının, yüksek faizlerle gümüş ve altın vererek ti-caret yaptırdıkları tüccarlarla oluşturulan “Ortak”

uygulamasının Anadolu’da da yapıldığı tahmin edilebilir. 1258’de Bağdat’ın ele geçirilmesi ile Irak’ta yerleştirilen bu ekonomik sistem (Reşîdud-dîn Fazullah, 47-48), daha sonra İran’da, Kafkas-ya’da (Reşîduddîn Fazullah, 159) ve muhtemelen Anadolu’da etkin hele getirildi. Kaynaklarda bilgi bulunmamasına rağmen, bu sistemin Konya’da ve diğer Karamanoğulları şehirlerinde uygulamaya konulması kuvvetle muhtemeldir.

5. MADENLER

Anadolu oldukça zengin maden yatakla-rına sahipti. Bu konuda bilgi veren Simon de St.

Quentin, Anadolu’da birçok gümüş madeninden yıllık 14.250 kilogram saf gümüş elde edildiğini belirttikten sonra zengin bakır, demir ve şap ma-denleri ile tuzlaların varlığından da bahsetmektedir (Simon de St. Quentin, 2006, 50).

Karamanoğulla-rı ülkesi de maden cevherleri yönünden zengindi.

İbn Fazlullah el-Ömerî, oldukça fazla gelir getiren zengin bir demir madeninin varlığını bildirmekte-dir (İbn Fazlullah el-Ömerî, 1971, III, 235). Simon de St. Quentin de Konya’da Lacivert Taşı (azur) madeninin bulunduğunu fakat çıkarılamadığını söylemektedir (Simon de St. Quentin, 2006, 50).

SONUÇ

Oldukça geniş ve bereketli topraklar üzerinde kurulan Karamanoğulları Beyliği, küçümsenme-yecek ekonomik bir gücü temsil etmekteydi. Bu, onun siyasi ve askeri başarılarını daha önemli kıl-mış ve yaşadığı yüzyıllarda Türkiye’nin en güçlü devletleri arasına sokmuştur. Türkiye Selçuklu-larından gelen ekonomik altyapı ve politikalar, Moğol döneminin getirdiği yeni ekonomik poli-tikalarla birleşerek Karamanoğulları

ekonomisi-nin şekillenmesinde etken oldular. Uluslararası ticaretin merkezindeki Karamanoğulları Beyliği, Selçuklulardan intikal eden altyapıyı ve bölgesel kaynakları iyi kullanarak ekonomik yönden ciddi bir güç haline geldi. Şehirlerin çevresinde ve köy-lerde tarım, ziraat ve hayvancılık çok gelişti. Kon-ya başta olmak üzere, şehirlerde muazzam bir üre-tim vardı. Üretilen malların fazlalıkları çevredeki ülkelere ihraç edildi. Yine buralardan ithal edilen mallar, Karamanoğulları şehirlerinde Türk halkı-nın istifadesine sunuldu. Tüccarlar, zamahalkı-nın dün-yasının önemli medeniyet merkezlerine giderek ticaret yaptılar. Bizanslı, İtalyan, Mısırlı, Suriyeli, İranlı, Yahudi, Ermeni, Arap, Kafkasyalı, Türkis-tanlı, Çinli, Hintli tüccarlar; Karamanlı ülkesi ile ticaret yaparak, bu toprakları uluslararası pazar ha-line getirdiler.

KAYNAKÇA

BİRİNCİL KAYNAKLAR

ANONİM SELÇUKNÂME, 1952, Nşr. ve çev.

F. Nafiz Uzluk, Anadolu Selçukluları Devleti Tari-hi III, Ankara.

ANONİM SELÇUKNÂME, 2014, çev. H. İ.

Gök, F. Coşguner, Târîh-i Âl-i Selçuk, Ankara.

ÂŞIK PAŞAZADE, , 2003, Osmanoğulla-rı’nın Tarihi, haz. Kemal Yavuz, M. A. Yekta Sa-raç, İstanbul.

CÂHİZ, 2001, “Câhiz’in et-Tebessur bi’t-Ti-câre adlı risâlesi”, çev. M. M. Söylemez, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, sayı 42, 305-331.

EBÛ’L-FİDÂ, 1840, Kitâbu Takvîmu’l-Bul-dân, Nşr. M. Reinaud, G. de Slane, Paris.

EFLÂKÎ, 1973, Âriflerin Menkıbeleri, çev.

Tahsin Yazıcı, 2 cild, İstanbul.

EVLİYA ÇELEBİ, tarihsiz, Seyahatname, Haz. T. Temelkuran, N. Aktaş, 10 cild, İstanbul.

HAMDULLAH MUSTEVFÎ KAZVÎNÎ,

Resim.1. Konya şehir surlarının kabartma figürler ve hayvan heykelleri ile süslenmiş Pazar Kapısı

(C. Texier, 1849, II, levha 97).

1336, Nuzhetu’l-Kulûb, nşr. M. Debîr-i Sîyâkî,

İBN FAZLULLAH EL-ÖMERÎ, 1971, Mesâ-liku’l-Ebsâr fî Memâlik’l-Emsâr, nşr. Kâmil Sal-man el-Cubûrî, 27 cild, Beyrut.

İBN SA’ÎD, 1970, Kitâbu’l-Coğrâfîyâ, Tah-kik: İsmâ’îl Arabî, Beyrut.

KERMUDDİN MAHMUD-İ AKSARAY, 2000, Musâmeretu’l-Ahbâr, çev. M. Öztürk, An-kara.

LOKMAN UNSÎ-İ MEVLEVÎ, 1942, Selçuk Şehnâmesi, Nşr. ve çev. M. Mesud Koman, Konya.

MARİNO SANUDO TORSELLO, 2011, The Book of theSecrets of theFaithful of the Cross, Eng.

tr. Peter Lock, Farnham, Burlington.

NEŞR, 1995, Kitâb-ı Cihan-nümâ Neşrî Tari-hi, Nşr. F. R. Unat, M. A. Köymen, 2 cild, Ankara.

REŞÎDUDDÎN FAZULLAH, 2013, Câ-miu’t-Tevârîh (İlhanlılar Kısmı), çev. İ. Aka, M.

Ersan, A. H. Khelejani, Ankara.

SİMON DE SAİNT QUENTİN, 2006, Bir Ke-şişin Anılarında Tatarlar ve Anadolu (1245-1248), çev. E. Özbayoğlu, Antalya.

ATAR, F., “Sefer”, TDVİA, XXXVI, 294-298.

BİLGE, S. M., 2011, “Karaman Eyâleti’nin tarihî coğrafyası ve idarî taksimatı (XV.-XVIII.

yüzyıllar)”, IRTS - Spring, v. 1, Issue: 1, 50-67.

DURUKAN, A., 2014, “Beylikler dönemi kültür hayatından bir kesit”, Turkish Studies,vol.

9/10 Fall (Ankara), 391-502.

EDHEM, Halil, “Karamanoğulları hakkın-da vasâik-ı mahkûke”, Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, II/11, 697-712; II/12, 741-760; III/13, 821-836; III/14, 873-881.

ERDOĞRU, A., 2006, Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı (1522-1584), İstanbul.

FLEET, K., 2009, Erken Osmanlı Döneminde Türk – Ceneviz Ticareti, çev. Ö. Akpınar, İstanbul.

GÖZELOVA, Y. H., 2007, “Avrasiya’da orta sr cmiytlrinin yaranmasının iqtisadisasları”, Scien-tific Works of theInstıtute of Hıstory NAS of Azer-baijan, vol. 21, 17-33.

HEYD, W., 1975, Yakın – Doğu Ticaret Tari-hi, çev. E. Ziya Karal, Ankara.

KONYALI, İ. Hakkı, 1997, Konya Tarihi, Ankara.

ÖZERGİN, M. Kemal, 1965, “Anadolu’da Selçuklu kervansarayları”, İÜEF Tarih Dergisi, XV/20, 141-170.

LE STRANGE, G., 2015, Doğu Hilafetinin Memleketleri (Mezopotamya, İran, Orta Asya) – İslâm Fetihlerinden Timur Zamanına Kadar, çev.

A. Eskikurt, C. Tomar, İstanbul.

SÜMER, F.,“Karamanoğulları-Ekonomi”, DİA, XXIV, 459.

ŞAHİN, İlhan, “Aksaray”, TDVİA, II, 291-292.

ŞAHİN, İlhan, “Kırşehir”, TDVİA, XXV, 481-485.

TEKİNDAĞ, Ş., 1963, “Son Osmanlı-Kara-man münasebetleri hakkında araştırmalar”, İst. Ün.

Ed. Fak. Tarih Dergisi, XIII/17-18, 43-76.

TEXİER, C., 1849, L’AsieMinor, 3 cild, Paris.

TOGAN, Zeki Velidî, 1931, “Moğollar dev-rinde Anadolu’nun iktisadî vaziyeti, 1”, THİTM, I, 1-42, İstanbul.