• Sonuç bulunamadı

5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN SINIFLARI ARASINDA MUKAYESE :

Belgede Neleri Öğrenmek İstiyorlar? (sayfa 145-163)

Öğrenci Guruplarında Zayıf İlgi Uyandıran Konular

5 — KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN SINIFLARI ARASINDA MUKAYESE :

Kızların çoğunlukta olduğu 2. sömestrde malî konularla hiç ilgi yoktur. Birinci sömestrde ise ancak iki kişi ilgi göstermiştirki, oran itibariyle bu, Hukuk Fakültesi birinci sınıfındakinin aynıdır : % 1.

127 /

S O N U Ç

Pratik bir maksadla yapılmış olan bu basit ilgi araştırması an­

ketinden, mümkün olduğu kadar teferruatlı analizlerle teorik değeri olan bazı sonuçlar elde etmeye gayret ettik. Bunun içindiı ki, öğ­

rencilerin, ilgi duydukları ve aydınlanmaları için Fakültenin yardı­

mını bekledikleri belli başlı konu ve sorunları, bize, hiçbir basma kalıp formülün sınırları içinde hapsedilmeksizin, içlerinden geldiği gibi sormalarını istedik. Birçok bakımlardan noksan ve kusurlu ol­

duğu muhakkak olan bu araştırmanın yegâne hizmeti,| kanaatımız-ca, öğrencilerin bu spontane, samimî cevaplarını olduğu gibi ele al­

ması ve bunların sonuçlarını tesbit etmesinden ibarettir.

Toplanan veriler bir gerçekliğin ifadesidir Bizim yaptığımız tahlil ve yorumlar ise, bütün tahlil ve yorumlar gibi, ister istemez sübjektiftir! Ancak biz, mümkün olduğu kadar, tesbit edilmiş olan verilerin çerçevesini aşmamaya, kendi tahminlerimizi veya tercih­

lerimizi işe karıştırmamaya çalıştık- Yorumların çoğu, öyle sanıyo­

ruz ki ilk akla gelen ve genellikle kabul edilebilen sebeblere dayan­

maktadır. Anket, daha derin veya daha tahmin dışı sebebleri açığa çıkarmaya elverişli verileri toplamış değildir; her öğrencinin kişi­

liği, çerçevesi, formasyonu, ailevî ilişkileri, siyasî eğilimleri v.s.

hakkında hiçbir bilgi istemedik. Onları sadece Fakülteleri ve sınıf­

ları ile tanıdık- Pratik amacımız için kâfi olan bu niteliklerin, daha derin ve esaslı bir kanaat araştırması için yeterli olmadığı muhak­

kaktır. Bu itibarla burada vardığımız genel sonuçların yorumlan da, ister istemez bazı genel eğilimleri tesbitten öteye geçememekte­

dir. Öğrencilerin hangi konulara ne oranda ilgilendiklerinin neden­

leri, ancak hepsinde ortak olan «müfredat», «müşterek sosyal ve politik çevre» şartları, «yaş» va nihayet kısmen «cinsiyet» gibi pek genel etkenler seviyesinde kalınmaktadır.

Bu mülâhazalarımıza şu hususu da eklememiz zaruridir : an­

ket bir Fakültenin müfredat-dışı kültür yayımı, öğrencilere mahsus ek bilgi muhtevasının kendilerine sağlanması gibi tamamen eğit­

sel bir maksadla yapılmıştır. Öğrencilerin, hakikatte şiddetle ilgi-lenipte bu maksadın dışında telâkki ettikleri birçok soruları bize

128

yöneltmemiş olmaları herzaman ihtimal dahilindedir- Özellikle ken­

di psişik problemleri ile ügili birçok soruları teklif etmemiş olabi­

lirler. Bu sebeble, anketin sonuçlarından, bu çalışmaların hedefi dı­

şında kalan hakikatlerin elde edilmesi, beklenmemelidir, ve özellik­

le, bu sonuçlar, öğrenci gurupları hakkında, onların ilgi sahalarını sınırlandırıcı bir yargıya götürmemelidir. Biz, analiz bölümünde hangi sahalarda bu çeşit kesinliklerden sakınılması gerektiğine işa­

ret etmiş bulunmaktayız.

Anketin bize telkin ettiği sonuçlara gelince; bunları, kuş bakı­

şı bir açıdan başlayıp, daha ince ayrıntılara inmek suretiyle aşağı­

daki bendlerde özetliyebiliriz :

I — GENEL KONU BÖLÜMLERİ AÇISINDAN ÖĞRENCİ GURUPLARININ İLGİLERİ :

Hukuk Fakültesi ile Hacettepe Tıp ve Sağlık Bölümleri Fakül­

tesinin iki sömestr öğrencilerini kapsayan anket alanı içinde, bura­

ya kadar teferruatlı bir konu listesine göre yaptığımız ilgi analizle­

rini, en geniş iki genel konu kategorisi içinde mütalâa edersek, (Ced-vel : 6) konu tasniflerindeki kaçınılmaz nisbîliğin doğuracağı hata­

lardan kurtulmuş olarak, şu genel eğilimleri tesbit edebiliriz. (Gra­

fik : IV, V, VI).

1 — E k o n o m i k — P o l i t i k K o n u v e S o ­ r u n l a r l a i l g i l e n m e .

2 — S o s y a l — K ü l t ü r e l K o n u v e S o ­ r u n l a r l a i l g i l e n m e .

Gerçekten, öğrenci guruplarında çeşitli konularla ilgilenme şid­

detlerini tesbit eden (1) numaralı tabloya genel bir bakış, on sekiz ayrı kolonda topladığımız konuların, belli bir ortak özelliğe göre iki ayrı gurup teşkil ettiklerini ve her bir gurubun kendine has bir ilgi şiddeti baremi içinde yeraldığını bize açıkça gösterir : «Genel Kalkınma Problemi», «Ekonomi ve Sosyal Politika Sorunları», «İç ve Dış Siyaset Konuları», «Devlet Rejimleri ve Siyasî Cereyanlar»

«Köy ve Toplum Kalkınması» konuları ilgi şiddetinin üzerlerinde yoğunlaştığı belli başlı sorunları teşkil etmektedirler- Bunları takip eden konular ise (Üniversite problemlerinden Klâsik ve Modern Fel­

sefeye kadar) genellikle ya «zayıf» ya da «yeterli» bir ilgi uyan­

dırmış olan ve hepsi de «Sosyal - Kültürel» nitelikte olan konular­

dır. Tablonun son kademesinde yeralan «Mâli Konular» hakkındaki 129

mülahazalarımızı burada tekrarlayacak değiliz. Bunların, şimdi ki geniş konu tasnifi içinde «Ekonomik ve Politik» konular gurubuna idhali gerektiği aşikârdır.

Görülüyor ki, kuş bakışı açıdan, Hukuk Fakültesinin öğrenci guvuplaanın genel eğilimleri, Ekonomik - Politik konuların aydınla­

tılması gereği etrafında toplanmaktadır. Sosyal - Kültürel konular­

la ilgi, yok değilse de azdır :

Bundan başka, her iki konu gurubu arasında müşahede edilen diğer bir fark da, Hukuk Fakültesinin bütün sınıflarında, Ekono­

mik - Politik konulara öğrencilerce verilen önemin, bunlara ilgi gös­

terenlerin mikan ile, yani ilgi çevrelerinin genişliği ile doğru oran­

tılı oluşudur- Hemen hemen her sınıfta, bu konulara birinci derecede önem verenler onları diğer derecelerde telâkki edenlerden çok daha fazladır. (Cedvel : 1)

Buna mukabil, Sosyo-kültürel konular, hemen hemen her sınıf­

ta en geniş ilgi çevresini, ancak, kendilerine üçüncü derecede önem verenler arasında bulmuşlardır. Yukarda yaptığımız bir benzetmeyi hatırlarsak, EkonomiPolitik konuların her sınıfta arzettiği S a k-s ı plofiline mukabil, k-sok-syo-kültürel konular hemen her k-sınıfta ancak bir m e k i k profili göstermektedir : en geniş öğrenci çevreleri bunlara ancak üçüncü derecede bir önem tanımaktadır­

lar. (Cedvel : 1)

Hacettepe T.SB,.Fakültesinin iki sömestrinde ise, Sosyal - Kül­

türel konulara daha fazla ilgi gösterilmektedir ki buna ilerde tekrar temas fırsatını bulacağız. (Grafik V, VI)

Şimdi,, bu genel görüşün biraz daha yakından incelenmesi ve daha ayrıntılı açıklamaların yapılmasına geçebiliriz :

Öğrenci guruplarını şiddetle ilgilendiren birinci kategori konu­

lar içinde Ekonomik sorunlar oaşta gelmektedir. Öğrencilerin bütün konulara dağılan değerlendirilmiş ilgileri toplamını 100 farzedersek, bunun % 54 ü Ekonomik ve Politik konulara isabet eder ve sırf ekonomik nitelikteki konularla ilgi % 33 civarındadır. Siyasî konu­

lar ise % 20 civarındadır. (Grafik : VII) (Cedvel : 7)

Ekonomik nitelikteki konuların içinde en yüksek ilgi yoğunluğu

«Genel Kalkınma Problemi» etrafında toplanmıştır, bu sorunun içinde en çok ilgiyi toplayan iç ilgi mihrakı ise «Kalkınmayı

sağlı-130

EKONOMİK POLİTİK VE SOSYAL KÜLTÜREL KONULARA KARŞI DUYULAN é İLGİNİN

MUKAYESESİ

'GRAFİK IV

t HUKUK FAKÜLTESİ

Sınıf : I 1

K » Ä » Ä » M

-Sınıf . 11

Sınıf . Ill

Sınıf : İV

«MnmìÉwp S 5 ^ Ä 5 S Ä T ^

S|fWHtSSASifiâ9fll

mmmmm

»A*AèA4AVA*i

GRAFtK V

HUKUK T. SINIF

HACETTEPE 1 ve 2. SÖMESTR

WQWWWQQW

E M 3 A ^ ? ^ S S ÌAWM

GRAFİK VI

Erkeklerin çoğunlukta olduğu söm.

Kızların çoğunlukta olduğu 8öm.

fflOSKUSBU

w

vmwïïnmvm

WWBHWWSB

wJjJwfivXfoMJJì

Ekonon.ik Politik Konular

Sosyal ve kültürel Konular

yan amiller, tedbirler ve yollann neler olduğu» sorusudur Direr ekonomik konular arasında «Toprak Reformu ve Köy kalkma.;n1» başta gelmekte, bunu «Türkiyenin ekonomik yapısı ve bugünkü du­

rumu» konusu izlemektedir

Politik konulara olan ilgiye gelince, bunlar, ekonomik konular­

la olan ilgilerden hissedilir şekilde az olmakla beraber ( % 20) diğer sosyal-kültürel konuların ıçbölümlerindeki bütün meselelerden daha yüksek oranda ilgi toplamışlardır; bunların içinde «îç ve Dış Poli­

tika ile ilgili» meseleler, «Devlet Rejimleri ve politik akımlarla» il­

gili olanlardan daha fazla ilgi uyandırmıştır. Aktüel millî politika sahasında en büyük ilgi yoğunluğu arzeden konu «Türkiyede iç Po­

litika meseleleri» dir. Bunu, «Dünya Devletleri arasındaki çeşitli an­

laşmalar ve bizim yerimiz» sorusu takip etmektedir- Devlet Rejim­

leri ve politik akımlar konusunda ise, en kesif ilgi «Aşırı cereyanlar»

kavramı üzerindedir. Bunların ne oldukları, sınırlarının nasıl çizil­

diği, ne gibi özellikleri ile tanınabilecekleri şiddetle merak edilmek­

tedir. Nihayet, yaşadığımız dünyada mevcut «Çeşitli devlet rejim­

leri ve politik doktrinler» hakkında bilimsel ağırlıkta yeterli bilgi­

lerin verilmesi gereğinde ısrar eden sorular ikinci ilgi mihrakını teş­

kil etmektedir.

Sosyo-kültürel konulara gelince, bunların içinde genellikle E ğ i t i m alanına giren konu ve sorunlar (Üniversite, Gençlik, ve Millî Eğitim) genişçe bir ilgi çevresi yaratabildiği halde, Aile, Ahlâk Din gibi geleneksel müesseselerle ilgili sorunlar pek zayıf bir ilgiye konu olmaktadırlar. (Hepsi birlikte : % 340). öğrenci­

lerin genel bir şekilde sorduğu ekonomik ve politik nitelikleri bariz olmayan diğer sosyal problemler ise % 4 oranında ilgi uyandırmış­

tır.

Sırf kültürel konular gurubu içinde en çok ilgi uyandıranlar ise

«Edebiyat - Sanat - Tarih» gurubudur. Ancak hemen kaydedelim ki, bunların içinde Tarih ile ilgi son derece azdır. Klâsik ve modern Felsefe ile ilgi de aynı durumdadır. Müsbet îlimlerdeki gelişmeler­

le ilgi de aynı azınlıkta isede evvelce işaret ettiğimiz gibi, bu çeşit konuların bir sosyal bilimler fakültesinin müfredat dışı faaliyetleri arasında yeralabileceğinin tahmin edilmemiş olması bu sonucu ver­

miş olabilir. Felsefe ve Tarihle ilgisizlik ise bir gerçektir.

131

II — SINIFLARIN İLERLEMESİ İLE İLGİ KONULARINDA VE ŞİDDETLERİNDE KAYDEDİLEN DEĞİŞMELER :

1 — Son sınıfta ilgi r<rtlışı kaydeden kosnular :

Hukuk tahsilinin öğrencilerin ilgi konuları ve bunlara yönelen ilgilerinin şiddetleri üzerinde ne gibi bir etki yaptığını tayin için Birinci sınıftan başhyarak,, son sınıfa doğru aynı konuya yönelen ilginin geçirdiği çevre ve şiddet değişmelerini tesbit etmek gerekir.

Birçok konularda üçüncü sınıfa doğru bir artış kaydedildiği halde son sınıfta azalış başlamaktadır. Fakülte tahsili son sınıftan sonra nihayet bulduğuna göre bu azalışı da kaydetmek ve Birinci sınıfla son sınıfı karşılaştırmak lâzımdır.

Her iki sınıfın mukayesesinden aşağıdaki sonuçlar çıkmakta­

dır : (En fazla fark kaydeden konudan, en az fark kaydedene doğru) K o n u l a r İlgi Şiddeti Puanları

Sınıf : 1 Sınıf : IV Fark: % Hukukî konu ve sorunlar : 4.45 9.48 113 Gençlik problemleri : 3.65 6.67 83 Devlet Rejimleri ve

Siyasî Cereyanlar : 8.01 11.87 48 Edebiyat-Sanat-Tarih : 5.30 6.56 24

Hukukun birinci sınfı ile, son sınıfı arasında nisbî bir artış gös­

teren diğer bazı konular da mevcuttur. Fakat bunlara olan ilgi, gerek birinci gerek dördüncü sınıflarda zaten o kadar zayıfdır ki bu zayıf ilginin % 100 artışı dahi, kanaatımızca pek fazla bir anlam ta­

şımamaktadır. Zira bu artış ile dahi konu, son sınıfta, birinci sınıf -takinden daha üstün bir ilgi sırasına geçememektedir : Felsefe, Din, Ahlâk, Müsbet ilimler ve Maliye konuları bu durumdadır. Haklarında evvelce yeter derecede açıklama yaptığımız için tekrar aynı meselelere dönmüyoruz.

Kantite bakımından kayda değer ilgi yoğunluğu ve artışı göste­

ren evvelki konular arasında Hukukî Konular ile Gençlik sorunları başta gelmektedirki bu, anketin belki en fazla beklenen sonucudur ve bir sürpriz değildir. Hukukî konularla ilginin yüzde yüz onüç ora­

nında artışı, öğrencilerin birinci sınıfta henüz teşekkül etmeye başlayan meslek bağının, son sınıfta bir meslek tutkusu haline geldiğine alâmettir. Zira, ankette, meslekî konular değil, bilâkis genel ve aktüel nitelikte meslek - dışı konuların istenmesi

ön-132

/ W V V V V V V W V V V V V V V V V V V V V Y V Y V Y V Y y X Y Y Y Y Y « Y Y « Ï X

*»MIÉIMH i l » l « l i i H i l i l » m « l i m i l l i n * M H I

A l : j ' " ' S U V A V A V A T İ I 11 : j ' U ' S

mTrr'"'"j n =i-"'s

l£i

B B »

( j c i z i s d t A a a )

( J 3 I Z I S l S j } )

JH|nuo» new

H 3jas|aj ujapow 3A >| ï | ) |

IM.M.«

iW3|qcud 11|>f!S1 3* UjQ

B333333333]

>^>^4

H5|i|« |ïXsos a* îpjaj

f|ji|Ep ilo|0)t!sdJ J 3 | U l i | ; ] 3 q s n ^ 4

IT.TiT.TiTiTiTiTiTiTiTJ n|OJluo>t u i n Ş o p LiixJ 3A M 3 | U i a ) q o j d 3 | j V

musami aA jnj|n>| |3U39 u e | n u o ) | U J j l i S g ; | | j | ^

Liaiujaiqojd }ft|àu3g

l ' è l i a * è * I è è 1 1 1 1 H t f t f 111T T,TıTıVı*ı V . ' . ' . ' . V . V i VıV»'*l''»'A'A'A'^i'iTx7iTr

1321)9 ' j e A i q a p g

j3|iU3|qojd 3A nuo>| lnnıjnH

n u u o j a » i ) H j d o x

u 3 | U i a | q o j ( j

V y v y y v y y y v y Y V X T X X X X X X X X X X X X X A A A A A A A A A A A A A A A M V W V V V V V V V ' W " - 1 — l ' ! ' ! n i ' . ı i " . l ! Hl! ' f . j . m ı . : . - . a j - . i m ^ | . H « < . | . H I - > ı f l T '

I X X A A A A A A A A A A A A A A A A A A A / W W W W V W V Y Y Y Y V 1 ı ^ n u . ı u u . - t . u n n m w w , w ı » H ' » ! ; w ! ! r . . ı a i ! ;

i j j . M . v . v . v . v . - ı V i V a Y ı ' i V ı V ı T m T I l I t m

^ . i ! i > r a ı n r a ı n n n c s ı n ^ ; m a 3 i f f i u a w « « W M M W W N n « ^

je|ueXaJ3Q iseXjs 3A U3|UJ!f3)J 33|A3Q

3 a s c X ; s İ I Q aA 5 |

e ) ] i ) ! 1 0 d

|B*SOS 3A IU10U0>|a

(>)Eje|o |3uag) ııua|qo4,ı tıuuı)||ex

| 3 | | (8|j |3|| ıS 11 1311 , 8 | |

jpapPiS 1»J jnappıi »jappit r5>|npiO !lJa)»A J, / tZ JiAtz >|ad avınNO»

fault's/ '/" «Siti- '*•& % ivtl * - » • * / % W"f *_ û i' 4 % 6*^ w - » -s '/, Uh '/'- örf/s sh-z "/'- i" '/i

utpuıuıı>lEa !)app!àmjU3|i3|| E|jc|nuo)|

görülmüştü. Müfredat dışı bir öğretim çabasına girişilmek is­

tendiği, için, öğrencilerin derslerde okutulanların dışında kalan meselelerle olan ilgileri araştırılmıştı. Hal böyle olunca öğrenci­

lerin, hukukî konulan sormamaları gerekirdi. Diğer taraftan, ilk sınıflarda konuların adlandırılmasında bazan hata edilmesi yüzün­

den hukukî mahiyette olup ileri sınıflarda okutulacak konuları dahi bu sınıf öğrencilerinin meslek-dışı konular zanmyle sormaları ihti­

mali varit idi, Halbuki, son smıf ta bu da bahse konu olamıyacağm-dan, bu smıf öğrencilerinin, ısrarla meslekî konulara yönelmeleri bir içine kapanma temayülünün işareti veya başlangıcı sayılmalı­

dır. Nitekim, aşağıda bazı önemli konulara olan ilgilerin son sınıfta azalışına rastlıyacağız ki bu da aynı meslekî kapanışın alâmetidir.

Gençlik Problemlerinin birinci sınıfa nazaran yüzde seksen üç oranında artışı ise, yukarda belirttiğimi;: ?;ibi, beklenen bir sonuçtur.

Fakültede yaş gurupları bakımından farklı öğrenciler varsa da ge­

nellikle 18 - 23 yaşlar arasındaki insanların bu dört beş sene içinde kaydettikleri değişmenin, anket neticesini tabiî bir sonuç olarak göstereceği kabul edilebilir. Hususiyle, son sınıf öğrencilerinin en fazla ilgilendikleri konuların memleketimizdeki kadm-erkek ilişkile­

rinin belli eğitim kurallarına göre düzenlenmesi gereği ile, gençliğe muaşeret bilgisi verme ve sosyalleşmelerine yardım etme gereği ol­

duğu düşünülürse, öğrencilik bayatının sonuna gelmiş ve toplum içinde kendi şahsiyetini ve yerini kazanma safhasına yaklaşmış bir gencin bu meselelere vereceği hayatî önem tahmin ve takdir edi­

lebilir.

Gençlik, bu bakımdan itiraf edelim ki, kendi problemlerini ken­

di kendine halletme durumunda bırakılmıştır. Üniversiteler, birer öğretim kurumu olmakla yetinip, gençlerin sosyal ilişkilerini geliş­

tirme, dinlenme ve eğlenme arzularını kanalize etme, bilhassa daha büyük nesillerle birlikte bulunma, kadın - erkek farkı gözetmeden • her iki cinsten öğrenciyi de ortak konular etraflında düşün­

dürme ve konuşturma fırsatı verecek sosyal faaliyetlerde bulun­

mayı kendi görevleri içinde saymamaktadırlar. Gerçi, Fakülte öğ­

rencisi artık «çocuk» değildir. Reşittir, hürdür, fiillerinde muhtar­

dır, kendini dilediği gibi yaşatır, dilediği gibi eğlendirir denilebilir.

Fakat, medeniyet ilerledikçe gençlikle çocukluğun uzadığı, kültür değişmeleri hızlandıkça da reşit insanların dahi birçok sosyal iliş­

kilerinde acemi ve tecrübesiz gençler haline düştükleri unutulmama­

lıdır. Hususiyle, memleketimizde, birbirinden çok farklı bölgelerden, 133

çok farklı atıf sistemlerine sahip olarak gelen gençlerimizin, dört yılı geçirdikleri bir merkez şehrinde bu bakımdan öğrenecekleri çok şeyler vardır sanırız. Üniversitelerin sosyal faaliyetleri, gençleri meşgul edecek oğretim-dışı toplantıları, eğlenceleri, gezintileri, her halde kendi haline terkedilen bir öğrencilikten çok daha faydalı ne­

ticeler verebilecektir. Nitekim bu bakımdan daha faal olan fakül­

telerin öğrencileri arasında daha büyük bir tesanüt ve yaşama zevki müşahede edilmektedir. Pu nokta basit gibi görünmesine rağ­

men, herhalde, eğitimcilerimizin üzerinde durmaları gereken bir hu­

sustur. Bir insan, üniversite öğrenciliği yıllarında bulduğu aydın ve mütecanis çevreyi belki de ömrünün sonuna kadar bir daha bulamı-yacakt'r. Hiç değilse bu yıllardan gereği gibi faydalanmasını sağla­

malı ve ömrü boyunca kazanacağı iyi itiyatlan ve iyi arkadaşları bu safhada edinebilmelidir. Bu hususta öğretim kurumlarına da bir hizmet payı düştüğü kanısındayız.

Son sınıfta, birinci smıftakine nazaran yüzde elliye yakın bir ilgi artışı gösteren «Devlet Rejimleri ve Politik cereyanlar» konu­

suna gelince; bunda herşeyden evvel bütün fakültelerin ve bunların bütün sınıflarının öğrencileri için müşterek olan 1960 - 1964 yılla­

rım n politik atmosferinin etkisini aramak gerekir. Nitekim Hacet-tene Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin ilk iki sömestrindeki ilgi .şiddeti ile Hukuk Fakültesinin Birinci sınıfındaki ilgi şiddeti arasın­

da, bu konuda, hemen hemen hiç fark yoktur* ve her iki Fakültenin ilk sınıfları bu konuya «Şiddetli» ilgi duymaktadırlar. O halde, ilgi­

nin, son sınıftaki artışını değerlendirirken, birinci sınıf öğrencilerinde dahi şiddetli bir halde bulunduğunu hatırlatmamız gerekir. Artış ise, zikrettiğimiz yılları, son sınıftaki öğrencilerin birinci sınıfa nazaran daha olgun yaşta, daha bilinçli olarak geçirmiş bulunmalarıyla izah edebilir. 1960 yıl'nda on sekiz yaşında bulunan bir genç ile, ancak on dört yaşında olan bir çocuk arasında hadiseleri anlamak ve de­

ğerlendirmek bakımından hayli fark olacağı şüphesizdir.

Bu durum, beklenen bir netice telâkki edilmelidir. Anketin ya­

pıldığı yıl (1964 ün son ayı) da Üniversitede bulunan öğrenciler 14-18 yaşlarmdanberi bir Rejim endişesinin hâkim olduğu politik havayı teneffüs etmişlerdir : 27 Mayıs Devrimine tekaddüm eden yıllarda­

ki buhran devresini yaş itibariyle pek iyi bir şekilde idrâk edeme­

miş, lâyıkıyla hatırlayamamış veya değerlendirememiş olsalar bile hiç değilse sloganların etkisini hissetmiş ve saklamışlardır. Bundan başka, 1960 dan sonra geçen dört sene, bütün yetişkin neslin rejim

134

endişesi ile yaşadığı devreyi temsil eder. Hattâ, Anketin yapılma­

sına tekaddüm eden iki hafta içinde, zamanın Hükümet Başkanı son yıllar içinde on beş hükümet darbesi teşebbüsünün önlendiğini resmen bildirmiş bulunmaktadır. Nihayet, bilindiği gibi, gene anket tarihinden bir buçuk sene evvel 21 Mayıs hareketi bastırılmış, de­

mokratik rejimin kaderi üzerindeki hassasiyet canlılığını muhafaza eder bir halde bulunmuştu. Bu tarihlerde Rejim problemleri, gerek demokratik rejimin soysuzlaşmasını önlemek; gerek totaliter rejim­

lerin hangi sebeblerle, hangi şartlarda ortaya çıktıklarını öğrenmek endişesi ile olsun, hemen bütün aydınların zihnini kurcalayan sorun­

lar durumundaydı.

Bundan başka, 1961 Anayasasının getirdiği geniş hürriyet at­

mosferi, demokrasinin sınırlarında yaşayan komşu rejimler hakkın­

da, türlü nüanslar kabul eden sosyalist sistemler ve doktrinler hak­

kında, kendi ölçümüze göre, o zamana kadar kaydedilmeyen bir yo­

ğunlukta yayında bulunulmasına imkân vermişti. Birçok konu ve sorunlar Batının endüstriel toplumları için yüz, yüzelli yıllık mazisi olan meseleler olduğu halde, bizde yeni keşfedilmiş dünyaların ilginçli­

ğini taşıyordu. Nihayet, ekonomik bakımdan az gelişmiş ülkelerin her derdine deva gibi gösterilen ve demokrasinin bir başka nev'i gibi kabul ettirilmek istenen türlü rejimler hakkında yeni bilgilerin or­

taya dökülmesi, tabiatıyla, öğrencilerin zihinlerini kurcalıyor, ve hakkında taban tabana zıd değer yargılarının verildiği bu rejim me­

selelerini objektif bir şekilde anlamak, öğrenmek ihtiyacını doğuru­

yordu.

Kendisini ; «Rejimin bekçisi» bilen gençlik, savunmasını taahhüt ettiği rejimin sınırlarını, diğer reçimlerle olan ayrılık veya benzer­

liklerini, neden onlardan daha üstün ve daha savunulmaya değer ol­

duğunu ne gibi hallerde yozlaşacağmı, ne gibi hallerde tehlikeye gire­

ceğini, sadece sezgi ve imanı ile değil, bilimsel bir seviyede de bil­

mek ister; aydın bir insan için en güvenilir, en dayanıklı iman; ilmî bir kesinlikle mesnedleri bilinen ve bunun sonunda seçilen davala­

ra olan imandır. Hayal meyal bilinen, hissi şekillerle bağlanılmış olan, dolayısiyle soğuk kanlı tartışmaların objektif kritiklerine da­

yanamayan inançlar, arada sırada şiddetli tepkilerle savunulsa bile, zaman, objektif bilgilerin desteklediği tarafı haklı çıkarır.

Kanaatımızca politik sorunlarla ilgilenen öğrencilerin, belli bir andoktrinasyonun etkisinde bulunmadıklarına hükmedilebilir.

Bun-135

1ar, çeşitli önemde meseleleri sormakta ve çeşitii hal suretlerini din­

lemeye, öğrenmeye niyetli görünmektedirler. Belli bir politik karar-Llığın, bir yan tutmanın alâmeti olan «cevabı kendinde gizli» soru­

lar, yok denecek kadar azdır. Öğrenciler bir davanın isbatı için de­

ğil, bir merakın izalesi için, birşeyler öğrenmek için soru yöneltmiş gibidirler.

Yukarda işaret ettiğimiz gibi, öğrencilerin, son yılların pek bol politik neşriyatına rağmen, birçok politik sorunların çözümünü gene kendi Fakültelerinden, kendi öğretim kurumlarından beklemeleri bu sahada objektif bilgilerin ancak buralardan sağlanacağına inanma­

ları şeklinde yorumlanmalıdır. Yoksa, Bilim kurumlarının bu işler­

den anlamadıkları, gerçek bilginin ya gazete sütunlarında ya politik gurup veya kurumların toplantılarında bulunduğu kanısına kapıl-salardı herhalde bizden bu gibi konularda aydınlatılmalarını istemiye-ceklerdi.

Öğrencilerin ısrarla üzerinde durdukları çeşitli devlet rejimleri ve aşırı cereyanlar konularıdır. Bu sorular bize, lehte veya aleyhte propaganda kokusu taşımayan, içlerinde birbirine zıt rejimlerin gerçekleştiği toplumları bir objektif doğruluğu ile olduğu gibi tas­

vire çalışan Türkçe etüdlerin kıtlığını bir kere daha hatırlatmakta­

dır. Bir Mukayeseli Rejimler dersi, bir Siyaset Sosyolojisi dersi, bel­

ki merakı giderici bir rol oynayabilir. Siyasî rejimleri kâğıt üzerin­

de tanımak, onları sadece prensipleri ile öğrenmek, pek bir şey ifade etmemektedir. Gerçekleştikleri toplumlardaki «insan hayatı» dırki bunların, hakikatte ne manaya geldiğini bize anlatır ve haklarında bir hüküm vermemize yardım eder. Öğrencilere, rejimlerin, teşbih caizse, geometrik mukayeseleri değil, belki kimyevî terkiplerinin, ağızlarda bıraktıkları tadın, sırtlarda hissettirdikleri ağırlıkların mukayeseleri yapılmalıdır. Şeklen muteber olan prensipler arasında değil, etten kemikten insanlara nesiller boyunca filen yaşatılmakta olan hayat tarzları arasında mukayese yapılmalıdır ve bütün mu­

de tanımak, onları sadece prensipleri ile öğrenmek, pek bir şey ifade etmemektedir. Gerçekleştikleri toplumlardaki «insan hayatı» dırki bunların, hakikatte ne manaya geldiğini bize anlatır ve haklarında bir hüküm vermemize yardım eder. Öğrencilere, rejimlerin, teşbih caizse, geometrik mukayeseleri değil, belki kimyevî terkiplerinin, ağızlarda bıraktıkları tadın, sırtlarda hissettirdikleri ağırlıkların mukayeseleri yapılmalıdır. Şeklen muteber olan prensipler arasında değil, etten kemikten insanlara nesiller boyunca filen yaşatılmakta olan hayat tarzları arasında mukayese yapılmalıdır ve bütün mu­

Belgede Neleri Öğrenmek İstiyorlar? (sayfa 145-163)