Şiddetli İlgi Uyandıran Konular u)
DUĞU SINIFLARIN FARKLARI :
Konu ile ilgilenme, şiddet derecesi açısından iki sömestrde de ay
nıdır : «Yeterli ilgi» duyulmaktadır. Fazla değil. Ancak puan nisbeti itibariyle Kızların sınıfında ilgi şiddeti daha düşüktür. : Erkeklerin hakim olduğu sınıfta : % 5.92 kızların sınıfında % 5.37
ilgi çevrelerinin çapları bakımından ise, fark büsbütün barizdir : Erkeklerin çoğunlukta olduğu sömestr'de bu konularla ilgilenenler
«Yeterli bir ilgi çevresi» teşkil ettikleri halde (sınıfm % 25.8), kızla
rın sınıfında bunlar ancak «Dar bir ilgi çevresi» meydana getirmek
tedirler (sınıfın % 22.2 si).
Ayrıntılı konulara gelince; 10 ayrıntılı konudan erkeklerin sınıfı yalnız üçüne (tç politika, Kıbrıs, seçim ve nisbî temsil) kayıtsız kal
dığı halde, kızların çoğunlukta olduğu sınıf altısına kayıtsız kalmış
tır : (Siyasî partiler, iç politika, Seçimler, Türk demokrasisinin özel sorunları, Dış siyaset Devletlerarası andlaşmalar). Kızların çoğunluk
la olduğu bu sınıfta bütün bu hususlarla ilgili tek soru yoktur.
Yegâne ilgi terakümü, «Dünya Devletleri arasındaki andlaşma
lar ve Bizim yerimiz»dir ve ancak 5 kişilik bir çevre yaratabilmiştir.
Bu kayıtsızlık, karşısında bunları da sınıftaki erkeık öğrencilerin sor
muş olmasını, ihtimal dahilinde görmekteyiz!
Kısacası varılan sonuç, kız öğrencilerin, iç ve Dış Politika konu
larına yeter derecede ilgi duymadıklarıdır. Ancak, gene tekrar ede
lim ki, tek anket, kesin hükme vardırmaz.
Sonuç olarak, iç ve Dış Politika konularının, Hukuk Fakültesinin meslekî mevzuları ile, Hacettepeye nazaran daha ilgili olduğunu bu sebeple müfredat ilgisinin etkili bulunduğunu, kız öğrencilerde ise cinsiyet etkisinin, daha doğrusu, kadın davranışlarında baki olan sosyal verasetin izlerinin hâlâ müşahede edüebildiğini söyleyebiliriz.
Hukukçular, tıplılara nazaran daha çok; erkek tıpülar da kadın tıp
alara nazaran daha, fazla Politika konularıyla ilgilidir.
Bu zaten tahmin edilmez miydi?! Belki, ama, biz, gene sonucun kesin olduğuna kani değiliz.
53
I V — D E V L E * B E J İ M I İ E K l V E S İ Y A S Î C E R E Y A N L A K :
Pek şiddetli ilgi uyandıran konuların »onuncu şırasını işgal eden bu konu, Hukuk Fakültesi toplamının, çevre itibariyle % 40 mı ügi-lendirmektedir. ilgi şiddeti itibariyle de % 10 puanla dördüncü gel
mektedir.
îlgi şiddeti bakımından yalnız Hukuk Fakültesinin Üçüncü sını
fında «Pek Şiddetli ilgi» uyandırmıştır. Dördüncü sınıfta «Şiddetli», Birinci ve ikinci sınıflarda ise «Oldukça Şiddetli» ilgi yaratmıştır.
1 — İLGİ - ÖNEM ORANTISI :
Konuya verilen önem dereceleri ile, her bir önem derecesindeki ilgi sayıları arasında, bir doğru orantı mevcut olup, önem derecesi yükseldikçe ilgi sayısı da artmaktadır :
Birinci derecede önemli görenler İkinci derecede önemli görenler Üçüncü derecede önemli görenler Dördüncü derecede önemli görenler Beşinci derecede önemli görenler
Fakülte toplamı itibariyle bu orantıda bir girinti veya çıkıntı yoksa da I, III ve IV. sınıflarda tek girinti veya çıkıntılar vardır. An
cak, konumuz, pek kesin matematik hakikatlere zaten müsait olma
dığı için, tek inhirafları, genel eğilimi bozan veriler olarak görmüyo
ruz. Genellikle, önem derecesi yükselkdikçe ilgi çevresi büyümektedir.
Konunun en çok ilgi topladığı önem derecelerine gelince, Fakül
te toplamında birinci derecedir. Çevrenin ortak kanaati bakımından üzerinde birleşilen önem derecesi ise, ikinci derecedir.
% — DEVTLET REJİMLERİ VE SİYASÎ CEREYANLAR SORUNLARININ AYRINTILI KONULARI :
Hukuk Fakültesi toplamında % 40 öğrencinin (salt sayısı : 418), Hacettepe ilk sömestrlerine % 43 öğrencinin (salt sayı : 54) ilgilen
diği bu konunun iç mevzuları 12 bölümde toplanmıştır. Bunlardan belü başlı ilgi yoğunluğu arzeden konular şunlardır :
Sınıf
aa) Aşın Cereyanlar nelerdir? (Sağ-Sol)
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 113 ünün ilgilendiği bu prob
lemin önemi ile ilgi sayısı arasında bir doğru orantı görülmektedir ; Konuyu 1.
1961 Anayasanın yürürlüğe girmesinden bu yana, yalnız öğren
cileri değil, hemen her aydını ilgilendiren bu sorunun aydınlatılma
sında ne gibi noktalara önem verilmesi gerektiğini belirtmek için ba
zı cevap örneklerini inceleyelim :
«Bugün, sağ; ve sol cereyanlar, memleket içlin tehlikeli bir hal al
mıştır. Bu konuda aydınlatılmamız ve ne şekilde hareket edeceğimiz!
öğrenmemiz, herhalde iyi olur kanaatmdaytan.» '
«Bir memlekette, millî cereyanın yanında çeşitli fikir cereyanla rının mevcut olması neyi ifade eder ?»
«Türkiyede fikir cereyanları. Bu cereyanların önlenmesi için top tum olarak, ferd olarak bize düşen vazifeler, alınması gereken ted birler ?»
Öğrencinin bu soru ile «aşırı» cereyanları kasdettiğini kabul ede
rek bu kolona koyduk. Aksi takdirde, alelıtlak fikir cereyanlarını ön lemek isteyen öğrencilerin mevcut olacağına inanmak gerekir ki bu, kanaatımızca imkânsızdır! Tıpkı, vaktiyle «Siyaset» kelimesinin, da
ima «Kötü siyaset» anlamına kullanılması gibi, fikir cereyanları ta
biri de, burada zararlı fikir cereyanları anlamına kullanılmış olmalı
Aksi, anlamsız olur. a
«Bugün, çeşitli imsin vasıtaları ile solcu cereyanlardan bahsedil
mektedir. Fakat bu cereyanlar hakkında genel bilgi verilmemektedir.
Bu da bizleri türlü düşüncelere sevketmektedir.»
«Hali-haz^rdalîi fikir hayatımız : Memleketimizde çok sayıda fikir cereyanları vardır. Bunlar nelerdir? Bu fikirleri memleket gele
ceğinde birleştiren husus nedir ?»
«Bizleri hertürlü aspri cereyanlardan: koruyacak şekilde konfe
ranslar terljip edilmesi ve konferanslarda konuşanların mensup bu umdukları partilerin propogandalaîlını yapmalarının önlenmesi.»
55
«İktisadî sağ doktrinlerin açıklandığı gibi, sol doktrinlerin de gereği gibi açıklanmasa lâzımdır : Bir nehri bilmek için, Ski kıyıyı da
bilmek lâzımdır.»
«Aşın sağ ve sol cereyanların menşei, yayılması, gayesi, müca
delesi, Türkiyedeki yeri; klâsik mevzu olarak değil, aktüel bir mevzu
olarak seıji konferanslar halinde anlatılması.» !
Cevaplardan örnekler çoğaltılabilir. Fakat ilginin ciddiyetini be lirtmek için bu kadarı yeter kanısındayız.
bb) Çeşitli Devlet rejimleri ve politik doktrinler hakkında bilgi:
Bu konunun önemi ile topladığı ilgi sayıları arasında doğru orantı vardır (bir çıkıntı hariç) ; Genel konu ile ilgili 418 öğ. den 70 ini ilgilendirmektedir.
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 20 öğrenci.
» 2. » » » : 14 »
» 3. » » » : 20 »
» 4. » » » : 11 »
» 5. » » » : 5 » Cevap örnekleri :
«Bütün dünyayı çelişmeye düşüren rejimlerin ve tutumların izahı.»
«Karanlıkta kalan bir Nazi partisi ve marazı ruhiyattı liderleri
nin memleketindi uçuruma götüren tutumu.»
Cevapların çoğu, iç konuyu adlandırdığımız şekilde «çeşitli dev
let rejimlerinin izahı» tarzındadır. Hangi rejimlerin izahına ihtiyaç hissedildiği belirtildiği zaman, biz bu gibi cevapıarı, mevsuf iç konu
larda, o rejimin adı altına işledik ki bunlar aşağıda ayrıca görüle
cektir.
cc) Sosyalizm hakkında bilimsel açıklamaların yapılması, Sos
yalizmin niteliklerinin, faydalı ve zararlı yönlerinin aydınlatılması, kapitalizmden, liberalizmden ve komünizmden olan farklarının açık
lanması :' « ! i Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 61 inin sorduğu bu konunun öğrenci gurubundaki ilgi sayısı ile aldığı önem dereceleri arasında tam bir doğru orantı vardır :
56
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 25 öğrenci Cevap örnekleri :
»
«Fakültemizde sosyalizm ve kapitafizm hakkında öğrencilerin yeterli şekilde aydınlatılmadığı kanaatındayım. Çünki, adetâ körü kö
rüne, şuursuzca zıt kutuplaşmalar olmaktadır. Bu konuda öğrenciler aydınlatılmalıdır. »
«Sosyalizmin arzulanan bir rejim olmasuîm sebepleri nelerdir ? Bazdaruıa göre sosyalizm, şayet Türkiyede tatbik edilecek olursa, peşinden komünizme gitmek çok kolay olacaktır, bunun izahı ?>*
«Türkiyede, gerçekten kapitalist sistemden sosyalist sisteme yö
neliş var imdir? Bu yöneliş ne dereceye kadar olmalıdır? Bugün ne dereceye kadardır ?»
«Socialisme humaine», tarihî bir akış içinde Türkiyede gerçek leşebilir mi ?» <
«Sosyalizm, Komünizmin beyaza boylanmış şeklidir» sözü ile
«Sosyalizm bayırda duran b$r bilya gibidir, birg ön düzlüğe, yani ko
münizme gitmeye mahkûmdur» sözünün izahı ?»
«Türkiyede sosyalist liderlerin, bu siyasi ideolojiyi gerçekleşti
rirlerken İnsan hak ve hürriyetlerine riayet etmek isteyip istemedik Ieri ?»
«Kalkınma, sosyalizmden geçer, diyorlar. Nedir bu Sosyalizm ?»
«Sosyalist bir Devlet olmadan, sosyal Devlet olunamaz mı ?»
dd) Komünizmin tarifi, özellikleri, sebepleri ve komünizmle mücadele vasıtalarının neler olduğu ?
Genel konu ile ilgili: 418 öğrenciden 53 ünün sorduğu bu mesele hakkında, ilgi sayısı ve önem derecesi orantısı mevcut sayılabilir :
uyu 1. d
Cevap örnekleri :
görenler
«Komünizm ile fikrî ınüeadele mahiyetinde konferanslar veril-57
mesi, mezkur rejimin rezaletlerini açıklayıcı mahiyette.»
«Komünizmim kötülüğü hakkında gençlere bilgi verilmesi, ve gençliğin bu âfetten nasıl kurtanlabileceği ?»
«Memleketimizde çeşitli faaliyetler ve cereyanlar görülmektedir.
Bunların başımda özellikle komünizm cereyanı gelmektedir. Zanne
diyorum ki çoğu arkadaşım bu cereyanın ne demek olduğunu, mahi
yetini ve buna karşı ne gibi tedbirler ve karşı-hareketler alınmasını bümemekteciirler. Aydınlatmanıza rica ederim.»
«Demirperde gerisindeki memleketlerin son siyasî durumları»
«Türkiyenin Doğuya kaymasını önleyici tedbirler var mıdır * Bunlar nelerdir ? Herseye rağmen, Türkiye, Doğuya kayabilir mi ?»
«Yukardan aşağıya doğru gelen Sosyalizm Baskısı ve tehlike Ieri ?»
ee) Atatürk tikelerinin açıklanması ve yorumu ?
Genel konu ile ilgili 418 öğrenciden 36 sının ilgilendiği bu konu hakkında da Kıbrıs meselesi hakkındaki mülâhazalarımızı tekrarla
mak isteriz : öğrenciler, bildikleri, hattâ yaşadıkları prensipleri bir problem gibi vazedecek değillerdir. Atatürk ilkeleri, gençliğin ha
yatım, zihniyetini şekillendirmiştir, tabir caizse onun etine, kemiğine karışmıştır. Bunları hâlâ birer meçhul gibi vazetmek, bazı polemik
lerin etkisiyle olmuştur. Netekim, bu sorunun önemi ile, ilgililerin sayısı arasında bir orantı yoktur :
Konuyu 1. derecede önemli görenler : 6 öğrenci.
» 2. » » > : 8 »
> 3. > ' » » : 6 »
» 4. » » » : 9 »
> 5. » » » : 7 »
Ankete katılanlara nisbet edilirse bu konu % 3 4 oranında so^
rulmuştur.
Cevap örnekleri :
«Kemalizm, günümüzde nasıl anlaşılmalıdır? Kemalizm'in katı kalıplar değil, Türkiyenin kalkınması ififuı gerekli bir «yol gösteriş»
olduğu hususunun işlenmesi »^ '
«Kemalizm, doktrin midir ? Doktrin ise, prensipleri nelerdir ? ff ) Çeşitli konular :
Yukarda zikrettiklerimizden başka konularda, fazla bir ilgi yo-58
ğunaığu yoktur. Ancak, biz, konuları somut bir şekilde belirtmek için ayrı, ayrı tasnif ettik, tabiatıyla ügiler de bölüşüldü Çeşitli konula
rın bir kısmı, yukarda zikrettiklerimize rahatça ithal edilebilirdi, an
cak bu takdirde problemlerin özelliğini kaybedebilirdik.
Zikre değer değişik konular şunlardır :
Türk Demokrasisinin özellikleri ve diğer rejimlerle mukayesesi : Bu konu 24 kişilik bir ilgi çevresi yaratmıştır. Bu, evvelki iç ve Dış Politika Genel konusundaki benzer bölümden farklıdır. Orada, daha ziyade somut örneklerle ilgüenilmiştir. Burada ise, mücerrst bir rejim sorunu olarak ele alınan meseleler bahis konusudur. Cevap
ların if ade tarzlarına göre, somut politik konularımız oraya; prensip araştırması mahiyetinde olanlar ise buraya sokulmuştur.
Konunun ilgi sayısı ile önem dereceleri arasında doğru orantı vardır.
Diğer biri de (21) öğrencinin sorduğu şu konudur :
Türkiyeye hangi nevi sosyalizm uyar? Devletçi sosyalizm mi ? . Milliyetçi Sosyalizm mi ? veya daha başka fc|ir şekil mi ?
îlgi sayısı ile önem dereceleri arasında doğru orantı vardır.
Konu ile ilgili bir cevap örneği de şudur :
«Sosyalizm Türkiyede tatbik edilebilir mi? Edilirse, dejenere ol
madan uygulanabilir mi?»
Nihayet, (17) öğrencinin sorduğu şu konu da oldukça mühim dir : ' '
Demokrasi hakkında aydınlatıcı bilgiler Verilmesi, Klasik De
mokrasilerle Marksist Demokrasilerin, Demokratik Hukuk Devleti ile Totaliter Devlet rejnüleıtfnin esaslı farklaıfcnın aydınlatılması.
Konu hakkındaki soruların azlığı, Hukuk Devleti prensiplerinin yeni Anayasa ile kesin olarak vazedildiği ve korunduğu kanısından olsa gerektir. Zira 1960 dan evvelki hukukî literatürün hemen temel konusu olan bu davanın dört beş senede, önemini kaybedeceğine inanmak abes olur.
Genellikle öğrenciler, pozitif hukuk sahasında halledildiğini ka
bul ettikleri konuları merak mevzuları dışına atmışa benzemekte
dirler.
Netekim aile, nesep, siyasî haklar v.s. konularında da aynı te
minatı almışa benzemektedirler. Aşağıda göstereceğizki öğrenciler 59
bunların altında yatan ve kökü pek derinlerde olan sosyal problemleri pek sezememektedirler.
Diğer bir konu da şudur :
Milliyetçiliğin bilimsel açıklamışı :
On beş öğrencinin sorduğu bu konuda en çok ilgi 4. sıradadır.
Milliyetçiliğin bilimsel izahı hakkındaki soruların azlığını da biz, Kıbrıs davası, Atatürk İlkeleri ve Hukuk Devleti hakkında ileri sür
düğümüz sebeplere bağlıyoruz : Öğrencilerin büyük çoğunluğu bu konulan problematik karakterde değil, malûm ve mutad olan konu
lar kategorisinde görüyor. Türk öğrencisi için, milliyetçiliği bir problem olarak sorma abes geliyor. Atatürkçülükte öyle. insan, bildi
ğini yada bildiği kanısında olduğu şeyi sormaz, ve her sormayışı il
gisizlikle yorumlamak ta
hatadır-Buna mukabil, öğrencinin, bilmediği halde sormadığı şeyler de vardır. Modern Felsefe gibi; Kayıtsızlık buradadır. Onun için biz, her hususî hale göre ayrı bir yorumu şart sayıyoruz. Aksi takdirde, bütün vaziyet alışları, bütün zihniyet sorunlarım matematik işaret
lerle açıklamanın kaabil olduğunu iddia etmiş olurduk ki, hakikatte, matematik metodlar sadece bir yardımcıdan ibarettirler, yorumcu değil.
Bu konuların dışında dikkate değer kayıtsızhk iki noktada gö
rülüyor :
«Sosyal Devlet kavramının bilimsel açıklamışı» sorusunu ancak 6 öğrenci sormuştur.
«Emperializm» hakkında bilimsel açıklama»
isteyen sadece 1 kişidir.
«Sosyal Devlet» kavramı, 1961 Anayasası ile pozitif kamu huku
kumuza resmen girmiş olmasaıa rağmen bu anayasanın kabulünden üç dört yıl sonra yapılan ankette ciddî bir ilgi uyadırmamış durum
dadır.
Günlük gazetelerde siyasî dergilerde bu konu hakkındaki yayın
ların öğrenci zihninde bir merakı tahrik edecek nitelikte olmadığına hükmedilebilir.
Esasen bu konuyu merak eden 6 öğrencinin hepside son suııf-dadır ve Kamu Hukuku ile Hukuk Sosyolojisi derslerine yeni başla
mışlardır.
60
Bununla beraber bu ilgi azlığını müfredat etkisi ile izah etme*
bize pek doğru görünmüyor, çünki birinci sınıf ta detaylı bir Anayasa hukuku okunduğundan konuya karşı bir ilginin doğmuş olması bek
lenirdi. Halbuki bu pek kalabalık sınıfta bir tek öğrenci dahi bu mev
zuu sormamıştır.
Buna mukabil sosyalizm ve sosyalist rejimler alaka toplamış ve merak konusu olmuştur.
öğrencilerin «Hukuk Devleti» hakkındaki soruları da beklendiği oranda değildir. Bütün farkültede ancak 17 öğrenci demokrasilerin çeşitlerine ve Marksist demokrasilerle Klâsik demokrasiler arasında ki farklara değinmiş olup bunların içinde de yalnız bir tek öğrenci
«Hukuk Devleti - Totaliter Devlet» Tezadını bizzat bu terimleri kul
lanmak suretiyle sorabilmiştir. Halbuki 1960 devrimine tekaddüm eden yıllarda «Hukuk Devleti ve diktatörlük» Tezadı üzerinde olduk
ça yaygın bir ilgi mevcuttu. O halde, Sosyal Devlet kavramına olan ilgisizlik ile Sosyalizme olan merakı birlikte izah etmek gerekirse, öğrencinin daima daha keskin hatları, daha bariz renkleri olan ko
nuları merak ettiği; yahut pozitif hukukumuzun terminolojisi içine henüz girmemiş bulunan kavramları öğrenmek istediği sonucuna va
rabiliriz. Sosyal Devlet, «nasılsa bilinmektedir, çünki Anayasada yeralmıştır» gibi bir düşünce, öğrencinin nazarında konunu» ilginçli
ğini kaybettirmiş olabilir. Yahutta zihni «kapitalizm - sosyalizm»
.ikilisi ile doludur ve bir üçüncü şık üzerinde düşünmek ihtiyacmı hissetmemektedir
3 — SINIFLAR ABASI MUKAYESE :
Devlet rejimleri ve Siyasî Cereyanlarla ilgili konulara, Hukuk Fakültesi III. sınıfında Pek Şiddetli ilgi uyandıran konular arasında rastlıyoruz. Dördüncü sınıfta ise bu komu sadece «Şiddetli ilgi uyan
dıranlar» arasındadır. Birinci ve ikinci sınıf larda ise «Oldukça Şid
detli ilgi uyandıranlar» arasına kaymıştır.
Genel olarak, bu eğilim, ilgi çevreleri hakkında da müşahede edilmektedir : Birinci sınıftan son sınıfa doğru ilgi artmaktadır.
Ancak, en yüksek noktayı, dördüncü sınıfta değil, üçüncü sınıf
ta bulmaktadır.
Konu ile ilgili çevrelerin muhtelif sınıflardaki genişlikleri : 61
Birinci sınıfta : % 36 ikinci sınıfta : % 30
Üçüncü sınıfta : % 55 . . . Dördüncü sınıfta : % 51
Dikkati çeken diğer bir husus da son sınıftaki durumdur : Ko
nunun öneminin yükselişi ile ilgi sayısının artışı arasında herhangi bir nisbet yok gibidir. Ancak birinci derece ile beşinci derece arasın
da mukayese yapılırsa doğru orantı vardır. Buna mukabil, konuyu üçüncü derecede görenlerin en büyük oranı gene son sınıftadır. Bu sınıfta konu ile ilgili çevre çoğunluğunun konuya münasip gördüğü derecede gene üçüncü derecedir.
Halbuki, Üçüncü sınıfta, konunun en çok ilgi topladığı derece 2. derecedir ve çevre çoğunluğunun münasip gördüğü derece de bu dur.
İkinci sınıfta ise, konunun en çok ilgi topladığı derece 1. derece
dir ve çevre çoğunluğu 2. dereceyi konuya uygun görmüştür.
Birinci sınıfta en çok ilgi ikinci derecede toplanmış, çevre ortak kanaati konuya üçüncü derecede önem vermiştir.
Sonuç olarak, Rejimlerle ilginin son sınıfa doğru çevre itibariyle genişlediği, fakat konuya verilen önemin, yukarı sınıflara doğru düş
tüğü söylenebilir.
Müfredat etkisi :
Üçüncü sınıfta Hukuk Felsefesi dersi, bu çeşit sorunlarla ilgiyi hızlandırmış olabilir. Son sınıfta ise Hukuk Felsefesi ve (anketin yapıldığı yıl için) Hukuk Sosyolojisi müfredatı bitirilmiş ve yeni bir ders olarak Kamu Hukukuna başlanmıştır. Son sınıfta böylece, Dev
let Rejimleri hakkında kısmen doyurulmuş, kısmen de yèni okuna..•
Kamu hukuku dersiyle başka bakımlardan uyandırılmış bir ilginin tesirlerini aramak kaabildir. Bu, üçüncü sınıfla olan farkı da izah edebilir. Fakat, tekrar edelim ki, bu yorumlar, müteakip anketlerle kontrol edilmedikçe fazla bir anlam taşımaz. Bundan başka, anket sırasında öğrencilerin kişilikleri ile ilgili hiçbir soru tevcih etmediği
miz için, elde mevcut veriler sınıf farklarından, dolayısıyla müfredat
tan ibarettir. Bu konularla ilgilenme farklarını kendilerine hamlede
bileceğimiz daha ne kadar önemli faktörler olabilir ki, tarafımızdan, araştırma konusu yapılmamıştır. Zira, evvelce de işaret ettiğimiz gibi, amacımız, teorik bir sonuca ulaşmak değildi.
62