K O N U L A R
G e n d i k Problemleri
Köy Kalkınmas
"Kalkınma Problemi (Genel olarak) , Ekonomi ve sosyal
p o l i t i k a Müsbet i l i m l e r (psikoloji d a h i l j Millî Eğitim Problemler
Edebiyat, Güzel Sanat lar, T a r i h
Sosyal Problemler
(Ekonomik ve Politik olmayan)
İç ve Dış Siyaset Devlet R e j i m l e r i ve siyasî cereyanlar Üniversite ve Öğrenci
P r o b l e m l e r i A i l e p r o b l e m l e r i ve
doğum k o n t r o l ü H u k u k i konu ve
a^ıı« v t ' ı - a ı H ı m p ı u u ı c m
Ferdî ve Sosyal ahlâk
Klâstik ve Moder Felsefe Genel K ü l t ü r ve
A k t ü a l i t e Mali Konular ( C e v a p s ı z l a r )
bilir mi ?! Hemen tekrar edelim ki, bu da gene iki cins arasında alışkın olduğumuz ayırtlara yakın bir sonuçtur, ve belki de kendi
sini bize bu sebeple telkin etmektedir!
Kadınlar hakkında, hepimizin o kadar köklü ön yargıları vardır ki, bilimsel araştırmaların sonuçlarını, kâfi dikkat göstermezsek, derhal kendi renklerine boyayabihrler. Onun için, cinsiyet farkının etkilerini araştırmak amacı ile tertip edilmiş, ve bu amaca uygun so
ruları ihtiva edecek yeni bir araştırmadır ki, bizi, biraz daha doğru neticelere vardırabilir. Bu itibarla, elimizdeki anketin sonuçları, böy
le bir araştırmanın teyidine mazhar olursa, muteberliklerini muha
faza edebilirler. Olmazsa, gerekli tadillere intizar ederler. Bunlar, sadece muvakkat tahminlerden ibarettirler.
Kadın seçmenlerin oylarında müşahede edilen bazı özelliklerin, onların Kadınlık cevherleriyle ilgili olmaktan ziyade; genellikle, er
keklerden uzun yaşamaları, dar ve sabit gelirleri olması, çoğunun aktif hayattan çekilmiş durumda bulunmaları gibi, herhangi bir seç
menler çevresinde görülmesi tabii olan tamamen başka neviden fak
törlerle ilgili olduğunu tesbit eden bir seçim sosyolojisi araştırması hakkında Prof. Georges Vedel'in belirttiği husus, bütün sosyal ve siyasî bilim araştırmaları hakkında da varittir : Bu gibi araştırma
ların sonuçları, aklı selîmin tahminlerine, yaygın kanaatkarımızı uyarsa derhal benimsenirler, uymazsa derhal unutulurlar ve herkes eski yargısında devam eder durar! (1).
Bizim vardığımız sonuçların da, aynı endişe ile, yanıltıcı olma
masını temenni ederiz ve herhalde müteakip araştırmalarla tahkiki gerektiğini hatırlatırız.
Georges Vedel - Dépolitisation (Profesörün Ankara Üniversitesini ziyareti sırasında verdiği bir konfe
rans. Türkçe çevirisi : «Siyasetle il-gisizleşme. A. Ü. Hukuk Fakültesi 40. Yıl Armağanı. Çeviren. H. Topçu-oğlu. Ankara, Ajans Türk Basımevi,
1966).
145
V — HER İKİ FAKÜLTE ÖĞRENCİLERİ İÇİN ORTAK İLGİ KONULARI :
Her iki fakülte öğrencileri arasında, yaklaşık olarak, aynı ilgi hadleri içinde kalan ortak konulara gelirce ; bu konular uyandırdıkları
ilgi sırası ile şunlardır. : (Tablo : 1)
a) Şiddetli ilgi uyandıran ortak konula* : K : 15 — Devlet rejimleri ve siyasî cereyanlar K : 14 — Ekonomi ve Sosyal Politika
K : 13 — Köy Kalkınması
b) Yeterli ilgi uyandıran ortak konular : K : 2 — Edebiyat - Sanat - Tarih
c) Zaysf ilgi uyaradırah ortak konular : K : 11 — Millî Eğitim Konuları
K : 8 — Aile Problemleri ve Doğum kontrolü K : 17 — Hukukî Konular (Yalnız Birinci sınıf için) K : 18 — Mali Konular
K : 1 — Genel Kültür Konular1, ve Aktüalite K : 3 — Müsbet İlimlerde yenilikler
K : 4 — Klâsik ve Modern Felsefe K : 7 — Din ve lâiklik problemi
Burada dikkatimizi çeken husus şudur : Her iki Fakültenin öğrencileri de Devlet Rejimleri ve Siyasî cereyanlara karşı şid
detli bir ilgi duymaktadırlar. Bu konuya karşı her iki fakültenin mü
tekabil sınıflarında aşağı yukarı aynı oranda ilgi şiddeti tesbit edil
miştir : Hukuk : 8.01, Hacettepe : 8/To puan. Bu itibarla, bu ortak ilgileniş1, Hukuk Fakültesindeki bazı derslerin etkisiyle izaha imkân yoktur. Zira bunların hiçbiri Hacettepe de okutulmamaktadır. Ekono
mi ve Sosyal Politika konuları ile olan alâka hakkmda da aynı şey söylenebilir, ve t u Hukuktaki Ekonomi müfredatı ile izah edilemez.
Gerçekten, Ekonomi ve Sosyal Politika konuları, Hukukta «pek şiddetli ilgi» haddine, Hacettepede «Oldukça şiddetli ilgi» haddine yükselmektedir, iktisadî kalkınmanın, ister şu ister bu metodla ba-şarılacağı iddia edilsin, bütün siyaset adamlarımız ve bütün hükü
metlerimiz tarafından hemen hemen yegâne millî hedef olarak gös
terildiği son beş on yıldanberi bu konunun gençleri şiddetle ilgilen
dirmesinden tabiî bir şey olamaz. Hususiyle I960 devriminden sonra ekonomik kalkınmanın planlanmaya bağlanması ve millî gelir artışı
nı gösteren yüzdelerin, siyasî bünyenin sıhhat haberleri gibi kabul 146
T A B L O j
Ekonomi ve Sos/al P o l i t i k İç ve Dış Siyaset Ûevlet R e j i m l e r i ve
Siyasî Cereyanlar Köy Kalkınması ve
T o p r a k Reformu
edilmesi karşısında, öğrencilerin, belki bu konulara ilgisiz kalmış ol
maları patolojik bir hal telakki edilecekti. Bur dan başka, son üç, dört yıl içinde ekonomik kalkınma, az gelişmişlikten kurtulma konuları üzerinde yapılan kesif yayının bütün öğrenciler üzerinde, fakülte ve okul farkı olmadan, büyük bir etki yaptığı ve dikkati bu yöne çevir
diği de inkâr edilemez bir hakikattir.
Diğer ortak konu olan ve şiddetli ilgi duyulan sorun Köy Kalkırı-masıdır. Ancak, bu konu hakkında öğrencilerin müşterek ve sarih bir ilgi yoğunluğu arzeden özel meseleleri yoktur. Hukuk Fakültesi Top
rak Reformu üzerinde hayli geniş bir ilgi çevresine sahip olduğu hal
de Hacettepede bu konu pek az ilgi toplamıştır. Buna mukabil genel
likle köy kalkınması Hacettepede daha çok ilgi uyandırmıştır. Esa
sen, Köy kalkınmasını kâh bu ad ile, kâh toplum kalkınması gibi spe
sifik bir kalkınma metodu olarak, ve çok defa aradakU farkın pek bilincine varmadan teklif etmektedirler.
Her iki fakültede de ancak zayıf ilgi uyandıran ortak konulara gelince, bunların çokluğu ve benzerliği cidden büyük bir anlam taşı
maktadır :
Aile sorunlarının, bu yaş çağındaki insanları etkilemiyeceğini kabul etmek gerekir. Dinî ve ahlâkî sorunlar ise, gençlik için problem niteliğinde telakki edilmemektedir. Politik polemiklere sık sık konu olan dinî meseleler, gençlik için, pek fazla bir önem taşımamaktadır.
Daha doğrusu, çağdaş dünyanın ve kendi memleketinin çözüm bek
leyen türlü sorunları arasında dinî sorunların da yeraldığı irancında değildir. O, bu konuların çözüme kavuşmuş olduğuna, veya problem olmaktan çıktığına inanmış gibidir.
Bundan başka, din gibi, ahlâk gibi, kökleşmiş sosyal Control çe
şitlerinin yeni bir mesele gibi ele alınıp, çözüm yoluna kavuşturulma
lını gereksiz saymıştır. Ne ahlakî davranışlar, ne dinî inanışlar bir iki konferansla aydın latılabilecek veya bu çeşit çabalardan etkilene
bilecek şeyler değillerdir. Bunların, esaslı bir şekilde mazinin mirası olan ve istesek de istemesek de hepimizin temel şahsiyetine işlemiş bulunan değerler sistemi olduğunu gençlik farketmiş görünmektedir.
Ancak, dinî ve ahlakî değerlerimizle, çağdaş sosval sorunlarımı
zın gerektirdikleri hal suretleri arasındaki çatışma ihtimalleri olsun ele alınamaz mıydı ?
Yeni değer sistemleriyle, alışkın olduğumue değer sistemleri ara
sında bir çatışma olup olmadığı sorulamaz mıydı ?
147