• Sonuç bulunamadı

DUYGUSAL ZEKÂ

ÖLÇEKLERE GÖRE DUYGUSAL ZEKÂ YETERLİLİKLERİ VE BECERİLERİ

1.5.2.1. Kişisel Farkındalık ve Kendini İfade Etme

Reuven Bar-On Modelinin 5 ana boyutunun ilki olan Kişisel Farkındalık ve Kendini İfade Etme Boyutu aşağıdaki 5 alt boyutta incelenmektedir;

- Özsaygı

- Duygusal Kişisel Farkındalık - Duygusal Kendini İfade Etme - Bağımsızlık – Kendine Güven - Kendini Gerçekleştirme 1.5.2.1.1. Özsaygı

Benlik saygısı, kendi görünüşü, inançları, duygu ve davranışlarının değerlendirilmesi gibi benlik konusunda çeşitli inançları içerebilir. Bu durum, bireyin kendisini doğru bir biçimde değerlendirmesi, kendisini kabul etmesi ve kendisine saygı duymasıdır. Kişinin kendini kabullenmesi, aslında sahip olduğu tüm iyi ve kötü özelliklerle birlikte kendisini sevmesidir. Duygusal-sosyal zekânın bu yönü doğrudan benlik bilinciyle ilişkilidir (Doinita, 2015). Özsaygı, kişinin sahip olduğu gerçek benliği ile ideal benliği arasındaki farkı değerlendirmesi olarak da tanımlanabilir (Haspolat ve Kağan, 2017). Özsaygı ve Özyeterlilik birbirine karıştırılmaması gereken iki kavramdır. Bandura, özsaygı ve öz yeterlilik arasında sabit bir ilişki olmadığını söylemektedir. Dolayısıyla, bu yapılar, ayrı olarak ele alınmalı ve kişinin özsaygısı, özyeterliliklerinden ileri gelmemelidir; bununla birlikte, öz yeterlilik, stratejik müdahalelerle güçlendirilebilir (Deuling ve Burns, 2017).

Özsaygısı olan bireyler, sıklıkla tatmin duygusuna sahip olan kişilerdir. Bununla birlikte, kendine güven düzeyinin aşırı yüksekliği sorunlu olabilir. Örneğin, kendine güven düzeyinin son derece yüksek olduğu kişiler bazen narsisistik ve egosentrik görünebilir. Bu kişiler, genellikle sürekli olarak kendi olumlu özelliklerinden ve başarılarından bahsetmeye eğilimli olurlar bu da çevresindekilerin bu durumdan rahatsız olmasına sebebiyet verebilir. Özsaygının çok yüksek seviyelerde olduğu kişilerde bu durumun iyi kişilerararası ilişki kurma yetenekleri ile dengelenmesi gerekmektedir.

29

Böylelikle aile, arkadaşlar ve meslektaşlar ile kurulan ilişkilerde olumsuz durumlar yaşanması önlenmiş olur (Bar-On, 2016). Özsaygı düzeyi düşük olan kişilerin ise eleştiri kaldıramayan, bağımlı, hal ve davranışlarının sürekli başkaları tarafından onaylanması ihtiyacı yüksek olan, spontan olamayan, risk alamayan, düşük amaçlar belirleyen kişiler oldukları söylenebilir (Gürgan ve Sezer, 2017 ; Kim, Parker ve Marciano, 2017).

1.5.2.1.2. Duygusal Benlik Bilinci – Kişisel Farkındalık.

Bu EI faktörü, bireyin duygularından haberdar olma, tanımlama ve anlama becerisi olarak tanımlanmaktadır (Baah ve Mekpor, 2017). Her şeyden önce, duygusal benlik bilinci, çeşitli duyguları tanıma ve onları ayırt etme becerisidir. Bu temel beceriye sahip olan kişilerin duygusal zekâ becerilerini kullanması kolaylaşır (Bradberry ve Greaves, 2017). Kişisel farkındalık, bireyin iç dünyasında kendisini doğru bir şekilde algılama, anlama ve kabul etme kabiliyeti olarak tanımlanır. Duygusal zekânın ışığı altında kişisel farkındalık, kişinin kendini nasıl tanımladığını belirtmektedir (Côté, 2017). Duygusal kişisel farkındalık, bireyin kendi duygularını ve bu duyguların neticesinde ortaya çıkan davranışlarını derinlemesine anlamasına ve bu durumun kendisini ve çevresindeki dünyayı nasıl etkilediğini görmesine yardımcı olan bir durumdur (Monat, 2017).

Duygusal Benlik Bilinci muhtemelen duygusal-sosyal zekânın en önemli unsurudur ve bireyin başkalarının duygularını doğru bir şekilde anlayabilmesi, duygularını ifade edebilmesi, duyguları etkili bir şekilde yönetme ve denetleme becerisi gibi diğer önemli EI faktörleriyle bütünleşik olarak ilişkilidir. Yüksek duygusal benlik bilincine sahip kişilerin "duygularıyla temas halinde" oldukları ve iç varlıklarını iyi anlamış oldukları söylenebilir (Bar-On, 2016 ; Alferaih, 2015). Duygusal kişisel farkındalığı yüksek olan kişilerin kendi duygularını belirleme ve tanımlama dereceleri diğerlerine nazaran çok daha yüksektir. Kişinin kendi duygularına duyarlılığı ve duygusal kişisel farkındalığın netliği duygusal düzenlemeyi harekete geçirmekte ve bireyin davranışlarına etki etmektedir (Manjrekar, Berenbaum ve Bhayani, 2017).

30 1.5.2.1.3. İddialılık

Kişisel farkındalık temelli bu çok önemli EI Faktörü, genel olarak bireyin kendisini ve hissettiklerini etkili ve yapıcı bir şekilde ifade etmesi olarak tanımlanmaktadır. İddialılık, bireyin hislerini, inançlarını ve düşüncelerini ifade edebilmesi ve bunun yanı sıra bireyin haklarını yıkıcı olmayan bir şekilde savunabilme kabiliyetidir. Bu durum, kendine güvenme, açıklık ve cesaret üzerine kuruludur. İddialılık ya da duygusal kendini ifade etme sıklıkla bahsedildiği üzere üç ana unsurdan oluşmaktadır (Bar-On, 2016);

- Bireyin hissettiklerini duygusal bir seviyede ifade etme yeteneği - Bireyin inanç ve düşüncelerini bilişsel düzeyde ifade etme becerisi;

- Bireyin hakları için mücadele etmesi, başkalarının kendisini rahatsız etmesine ya da kendisinden yararlanmasına izin vermemesi.

Duygusal kendini ifade etme (iddialılık) ve duygusal öz-farkındalık, duygusal-sosyal zekânın en önemli iki unsurudur ve bu yapıdaki tüm kavramsal ve psikometrik modeller için stratejik olarak önemlidir. Duygusallık ifadesi ile ilişkili olarak iddialılık ilk olarak Charles Darwin tarafından 1837'den 1872'ye kadar bilimsel olarak incelenmiştir Darwin 1872’de bu faktörü ve hayvanlar ve insanlar için hayatta kalmak ve adaptasyon için taşıdığı önemi “İnsanlarda ve Hayvanlarda Duyguların İfade Edilmesi” isimli eserinde ele almıştır (Bar-On, R. Maree, J.G. ve Elias J. M, 2007).

Duygusal ifadeler, örgütlerde liderlik açısından önemli bir role sahiptir; Sonuçta, yüz yüze sosyal etkileşim başkalarını etkilemek için gerekli bir mekanizmadır. Sosyal etkileşim esnasında, açık ve sözsüz ipuçları, duygular hakkında bilgi iletmek için birlikte çalışır. Duygusal ifade gücü, örneğin göz teması, etkileyici yüz ifadeleri ve vokal çeşitlilik ile karakterize edilen, ilk etkileşimlerde hoşnutluk algılarıyla bağlantılıdır. Kişinin kendisini duygusal olarak etkin bir şekilde ifade edebilmesi, vizyoner ve karizmatik liderlik tiplerinde çok önemlidir. Telkin gücü ve ilhamla güdülemeye sahip olan liderler, etkin duygusal kendini ifade gücü ile izleyenlerini motive etme ve onların güvenini kazanarak örgütün hedefleri doğrultusunda çalışmalarını sağlamakta çok avantajlıdırlar (Salminen ve Ravaja, 2017).

31 1.5.2.1.4. Bağımsızlık – Kendine Güven

Bağımsızlık faktörü, bireyin kendisine güveni ve başkalarına duygusal bağımlılıktan uzak olma becerisi olarak tanımlanmaktadır. Bu bireyin kendi düşünce ve eylemlerine kendisinin yön vermesi yeteneğidir (Marusic, Bratko ve Zarevski, 1995). Bağımsız insanlar planlamada ve önemli kararlar vermek konusunda kendine güvenirler. Bununla birlikte, karar vermeden önce başkalarının görüşlerini ararlar ve düşünebilirler. Ancak başkalarına danışmak bu bağlamda bir bağımlılık belirtisi değildir. Dahası, bağımsızlık, başkalarından korunmaya ve desteğe gereksinim duyulmasına karşın özerk olarak işlev yapma kabiliyetidir. Bağımsız insanlar duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarına sarılmaktan kaçınırlar (Bar-On, 2016).

Bar-On ve diğer araştırmacılar tarafından toplanan bulgular ışığında bağımsızlık veya kendine güven sıklıkla kontrolün bireyin elinde olduğu ve çevrede gelişen olayları etkileyebileceği hissiyle ilişkilidir. Bu nedenle, bağımsızlık duygusu stresle baş etmede ve baskı altında çalışmada önemli kolaylaştırıcı bir faktördür. Dahası, bağımsızlığın stres toleransı, problem çözme ve atılganlık ile yüksek düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu faktör, başarılı bir yönetici ve lider olmanın yanı sıra, bireylerin tek başlarına çalışıp kendi başlarına kararlar almalarını gerektiren mesleklerde etkili olabilmelerinin başlıca önceliğidir (Batool, S.S. , Parveen ve Batool, A.S., 2017).

1.5.2.1.5. Kendini Gerçekleştirme

Kendini gerçekleştirme, çeşitli psikoloji kuramlarında genellikle farklı şekillerde (örneğin, Goldstein, Maslow, Rogers) kullanılan bir terimdir. Bu terim, başlangıçta, birinin potansiyellerinin farkına varma nedeni olarak, teorisyen Kurt Goldstein tarafından ifade edilmiştir. Goldstein’e göre ana güdü-bir kişinin sahip olduğu tek gerçek motivasyondur, diğer tümü, sadece onun tezahüratlarıdır. Bununla birlikte, bu kavram, Abraham Maslow'un ihtiyaç teorisinin hiyerarşisinde, temel ve meta gereksinimlerinin hepsinin yerine getirilmesi ve kişinin tam potansiyelinin "gerçekleşmesi" gerçekleştiğinde elde edilebilen son düzey psikolojik gelişme olarak önem kazanmıştır. Kendini gerçekleştirme, yaygın olarak, Maslow'un İhtiyaçlar

32

Hiyerarşisi’nin ışığında anlaşılır (Bar-On, 2010 ; Panda, 2015). Şekil 4.’te görüleceği üzere kendini gerçekleştirme, insan ihtiyaçlarının en tepesinde yer almaktadır.

Şekil 4. Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Kaynak: Khoshnevis, H. ve Tahmasebi, A. (2016). The Motivation System in a Governmental Organization. Procedia - Social and Behavioral Sciences, 230. 212 – 21. ‘den uyarlanmıştır. Kendini gerçekleştirme, bireyin potansiyelini ortaya koyabilmek için kişisel hedefler belirleme ve bunlara ulaşmak için harekete geçme yeteneği olarak tanımlanır. Esasen, kendi kendini gerçekleştirme, kişinin kendi iç potansiyelini gerçekleştirme kabiliyetine bağlıdır. Bireyin potansiyelini gerçekleştirmeye çalışması, anlamlı ve eğlenceli aktiviteler yürütmesini sağlar. Kendini gerçekleştirme, uzun ömürlü bir çaba ve uzun vadeli hedeflere olan tutku ile ilintilidir. Kendini gerçekleştirme yetkinlik, beceri ve yeteneklerin azami gelişimine doğru devam eden bir süreçtir. Bu, ısrarla bireyin elinden gelenin en iyisini yapmasına ve kendisini geliştirme çabasına bağlıdır. Duygusal enerji üretir; bu da bireyin elinden gelenin en iyisini yapma çabasına yardımcı olur (Mate, 2015). Kendini Tamamlama İhtiyacı Kendini Gösterme İhtiyacı Sosyal İhtiyaçlar Güvenlik İhtiyaçları Fizyolojik İhtiyaçlar

33

Kendini gerçekleştirme faktörü, genel bir başarı sürecinin yanı sıra yaşamdaki yön duygusunu ve kişisel hedeflere yönelik bir arzuyu içermektedir. Ayrıca, ekip ortamında olduğu gibi bireyin çevresindeki insanlar üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmasını sağladığı için bulaşıcıdır. Kendini gerçekleştirme aynı zamanda kişisel memnuniyetle de ilişkilidir ve kendini tatmin duygularına yol açar. İyimserlik ve mutlulukla birlikte kendini gerçekleştirme, duygusal ve sosyal zekânın en önemli bileşenlerindendir. Akıllı yönetici ve şirketler, kendini gerçekleştirme yeteneğini geliştirmeye önem vermektedirler. Çünkü bu birey için olduğu kadar örgüt için de çok önemlidir. Kendini gerçekleştirme çabalarının aynı zamanda organizasyonun amaçları için de yürütülmesi konusunda bireyler cesaretlendirilmelidir. Kendini gerçekleştirme duyguları düşük olan bireyler neyi başarmak istediklerini bilemezler, kendileri hakkında genellikle karışık düşüncelere sahiptirler, hayattan ne istedikleri konusunda bilgisizdirler. Sonuç olarak depresyon bu gibi kişilerde sıklıkla görünen bir rahatsızlıktır (Bar-On, 2010).