• Sonuç bulunamadı

3. MAHMUT YESARİ’NİN TİYATROLARINDA YAPI

3.9. Bir Sukut-ı Hayal

3.9.8. Kişiler Dünyası

Prenses İclâl Hanım, elli yaşındadır.Üç kızın Mısır’da yaşayan teyzesidir. Hayır işleriyle adından söz ettirmiş, çevresi geniş, yardımsever kadındır. Zenginliğini yoksul ve yardıma ihtiyacı olan kişiler için kullanan zengin bir tiptir. İclâl’in zenginliği ile ilgili ayrıntılar Nezahat’in bu eleştirilerinden anlaşılmaktadır:

‘‘NEZAHAT – Maalesef başka türlü düşünmeme de imkân yok… Haydi onu aradınız diyelim. Lakin nasıl istikballeneceksiniz, onu da hatırınıza getiriyor muşunuz? Köşkün kapısını çalarken gayri ihtiyari bir tereddüt geçireceksiniz. Kapıyı açan uşak size kim olduğunuzu, kimi istediğinizi soracak… Uşakların kıyafeti, köşkün azameti ilk tereddüdünüzü büyütecek… Akraba çocukları olduğunuzu söylemeye sıkılacaksınız! Belki Prenses Hanımefendi’nin o anda misafirleri de var. Sizi aşağıda izbe bir odaya alacaklar. Siz boynunuzu büküp saatlerce bekleyeceksiniz… Çünkü şık, zarif tuvaletli hanımefendilere bu eski, alpak çarşaflı kızların, kendi

149

akrabaları olduğunu söylemeye utanarak, sizi bir ayıp gibi saklamak isteyecek.

...

Çocuğum tasavvur et ki çok şık, çok süslü bir salona giriyorsun… Atlas, ipek, pırlanta, incilerle benzenmiş açık tuvaletli bir hanım; dudaklarında müstehzi, mağrur bir tebessümlerle sizi süzüyorlar… (Ayağa kalkarak) Onlar yılan derisinden iskarpinleri, oynatarak, uzun inci gerdanlıklarını parmaklarıyla çevirerek gülüyorlar. Hangi menbalardan sızarak toplandığı belli olmayan altınların yarattığı bu servet ve safahat dalgaları, senin yüreğini kanatıyor… Çok temiz bir sa’y ile vücuda gelen temiz ve mütevazı kıyafetinden utanıyorsun… Peki bu kadar azaba, işkenceye mukabil ne bekliyorsun?.. Teyze Hanımefendi’nin giranbaha iltifatlarını mı?.. Yoksa kapıdan çıkarken birkaç mazeret gülmesiyle karışık eline sıkıştırılacak üç beş kuruşu mu?’’ (s.13-14).

Nezahat’ın anlattığı tüm bu zenginliğe rağmen İclâl Hanım sahneye girdiğinde

“sırtında bol, eski bir çarşaf vardır” (s.16). Bu kıyafetlerini yeğenleri denemek için bilerek giymiş, lüks kıyafetleri üzerinden çıkarmış, yoksul bir imaj çizmiştir.

Yeğenlerini ihmal ettiğini düşündüğünden onlara yardım etmek için yeğenlerine bir çeşit oyun oynamıştır. Her şeyini kaybettiğini söyleyerek yeğenlerinin yanına sığınmak ister. Fikriye ve Perihan teyzelerine yardım etmek istemez. Ona yardım elin uzatan kendisi sürekli eleştiren ve nefret eden Nezahat olmuştur. Nezahat’in bu davranışı teyzesini çok mutlu eder. İclâl yapmış olduğu bu davranıştan dolayı tüm mirasını ona bırakır.

3.9.8.2 Norm Karakterler

Oyunun yardımcı kahramanı Nezahat’tır.Fikriye ve Perihan’ın kuzenidir.Fizikî durumu ve görünümü hakkında bilgiye yer verilmemiştir. Yaşının on yedi olduğu bilinmektedir.Annesinin yatalak ve bakıma muhtaç olması babasının da vefat etmiş olması Nezahat’ın omuzlarına ağır sorumluluklar yüklemiştir. Ders vererek evin geçimini gerçekleştirir. Açıksözlü,düşünceli, insani yönü ağır basan ideal bir tip olarak kaleme alınmıştır.

Teyzelerinin sıkıntı süreçlerinde yanlarında olmamaları Nezahat’ın teyzesine karşı nefret duygusu hissetmesine sebep olmuştur.Nezahat, Fikriye ve Perihan’a

150

teyzelerine karşı beslediği iyimser tavır ve duvarlarına asmış olduğu fotoğraftan dolayı sitem eder.

İclâl Hanım’ın her şeyini kaybettiğini öğrenmesi üzerine onu sokakta bırakmayarak yardım etmek ister.

‘‘NEZAHAT – Evet, ben! Buna niçin hayret ediyorsunuz? Neler düşündüklerinizi biliyorum. İclâl Hanım’ı sevmeyen, ondan nefret eden Nezahat, bunu söylüyor… Doğru, zahiren buna herkes taaccüp eder…

Fakat ben, Prenses İclâl Hanımefendi’den nefret ediyordum. Lakin teyzeme, annemin öz kardeşine kızıyordum, bunda biraz da kıskançlık vardı. Çünkü herkese iyilik eden, hayır işlemekten zevk alan insanın, benim teyzem, akraba olduğunu düşünüyor ve kendi yakınlarına lakayt durmasına isyan ediyordum. Onun servetinden de nefret ediyordum. Çünkü bu servet; benim teyzemi çalmış, uzaklaştırmıştı. Bu para onunla aramızda ebedi bir set, bir mani idi. O, bize yaklaşamıyordu, biz de ona yaklaşamıyorduk… Biz, ona sokulmak istesek, ihtimal samimiyetimizden şüphe edecekti… (Durur) Fakat şimdi aramızdaki bu diken çıkarıldı… Ebedi zannolunan set, mani yıkıldı…

Prenses İclâl Hanımefendi’ye arzı ubudiyete gitmeyen ve gitmemekte haklı olan Nezahat’in; öz teyzesini sokak ortalarında bırakmaya hakkı yoktur. Biz nasıl, ondan, vazifesini yapmadığından şikâyet ettiysek, aynı girdaba kendimizi yuvarlamaktan sakınalım. (İclâl’in koluna girerek) Haydi teyzeciğim, gidelim’’ (s.22-23).

Nezahat’in nefreti, İclâl’in Hanım’ın bütün servetini kaybetmesiyle aynı seviyeye gelişi ile son bulmuştur.Teyzesine menfaatle yaklaşmaması “Mektep Temsilleri” serisinde yayımlanan bir eser için önemli öğretici bir husustur.

3.9.8.3. Kart Karakterler

Oyunun kart karakterleri Fikriye ve Perihan’dır. Ailesini kaybetmiş öksüz ve yetim iki kızkardeştir.Geçimlerini ders vererek ve işleme yaparak sağlarlar.

“NEZAHAT – …İki kardeş, çocuk denecek bir yaşta öksüz, yetim kaldınız!

Sen kapı kapı dolaşıyor, ders vererek hayatını kazanmaya uğraşıyorsun…

Kardeşin tatil günlerinde el işleri işliyor…’’ (s.12).

151

Nezahat’ın iki kardeş için bu söylemi değinilmesi gereken önemli bir husustur.

Türk kadınının sosyal hayat içerisinde durumunu ve kadının ekonomik özgürlüğünü kazanabilecek çalışma alanlarının kısıtlığını gösterir.

İkisinin de fizikî durumu ve görünümü hakkında bilgiye yer verilmediği gibi Fikriye’nin on dokuz, Perihan’ın ise on beş yaşında olduğu bilinmektedir.Perihan ablasına göre daha sakin, daha iyi huylu gözükmesinin yanında hep ablasının gölgesinde kalır.Kıyafete olan düşkünlüğünden dolayı oyunun ilk kısmında tuvalet giyerken arkadaşını beklettiği görülür. Fikriye ise kardeşine göre daha bencil ve menfaatçı bir yapıya sahiptir.

Fikriye ve Perihan yoksul bir hayat sürmektedir. Teyzesi varlıklı olmasına rağmen onlara yardım eli uzatmadığı gibi hiç arayıp sormamışlardır. İki kızkardeş bu durumu tamamen teyzelerinin meşguliyetine bağlarlar ve sorun etmezler. Teyzelerinin bir gün yardım eli uzatacağına o kadar inanırlar ki evlerine teyzelerinin fotoğrafını asarlar.

Fikriye ve Perihan, Prenses İclâl Hanım’ın Mısır’dan İstanbul’a gelişini büyük bir sevinçle karşılarlar. Ancak bu sevinç, teyzelerini geliyor olması nedeniyle değil, İclâl’in onlara ekonomik olarak yardım edebileceği ihtimalindendir. Bundan dolayı Fikriye ve Perihan’ın sevincinin, ekonomik bir menfaatten kaynaklandığı söylenebilir.

Teyzeleri yanlarına geldiğinde maddi yardım beklentilerinden dolayı onu rahat ettirmek için ellerinden geleni yaparlar.Ancak teyzelerinin iflas ettiğini ve her şeyini kaybettiğini söylemesi üzerine menfaatleri bittiği için hemen değişiverirler.Artık hayalleri suya düştüğü için teyzelerine ihtiyaçları yoktur. Bundan dolayı geçmişi hatırlatarak teyzelerini yanlarında istemezler. Teyzesinin kendilerinin hayal kırıklığına uğratmaları üzerine Fikriye, intikam almak için duvardaki fotoğrafını parçalar.

‘‘FİKRİYE – (Döner, duvarda İclâl’in resmine bakar ve ilerleyerek resmi alır.) Hala bakıyor, bize gülüyorsun değil mi? (Resme gayzla bakarak) Senelerce bizi ümit, hayal içinde yaşat… Sonra da gül… Ah, teyze! Bize ettiğin fenalığı, hiçbir düşman, düşmana edemez… Senelerce en zayıf ihtimallere bel bağladık… Bir gün, belki bir gün diyorduk… İşte nihayet o gün geldi… Fakat nasıl? (Resmi şiddetle yere atar.)’’ (s.23).

Fikriye ve Perihan teyzelerinin kendilerini denediğini mektuptan acı bir şekilde öğrenir. Bu yaptığı davranıştan dolayı hayalini kurdukları bütün servet Nezahat’in olur.

152 3.9.8.4. Fon Karakteri

Eserin fon karakteri, kızların ortak arkadaşı olan Mahmure’dir.Fizikî durumu ve görünümü hakkında bilgiye yer verilmemiştir.Sadece 16 yaşında olduğu bilinmektedir.

Oyunun başında teyzesinin İstanbul’a geldiği haberini Perihan’a veren kişidir. Aynı zamanda oyunun sonunda da İclâl Hanım’ın yazdığı mektubu kızlara ulaştırır.