• Sonuç bulunamadı

3. MAHMUT YESARİ’NİN TİYATROLARINDA YAPI

3.2. Sürtük

3.2.8. Kişiler Dünyası

3.2.8.1. Başkişi

Oyununun başkişisi Evin Erkeği’dir. Gerçek ismi Macit’tir. Yaşı ve görünüşü hakkında bilgi verilmemiştir. Öğretmen olan Macit, ekonomik olarak iyi bir hayat süren, köşkünde tek başına yaşayan ve çalışanları olan zengin bir adamdır. İlk perdede köşkü şu şekilde tanıtılır:

‘‘Yazlık bir köşkün bahçeye bakan ön terası. Sağda, solda köşke girilip çıkılan birer kapı. Nihayette, bahçenin parmaklıkları, çiçek fidanları ve kapı görünür. Terasın ortasında bir masa ve etrafında hasır koltuklar, masa üzerinde bir akvaryum vardır…’’ (s.3).

İlk perdede yardım elini uzattığı Genç Kadın’la nikâhsız birliktelik yaşadığı görülür. Çevresindeki olayları gözlemleyen, sorgulayan ve doğruya yönlendirmeye çalışan bir eğitimcidir. Genç Kadın’ın evi terk edeceğinin farkında olmasına rağmen onunla yüzleşmeyerek Genç Kadın’dan doğruları açıklamasını bekler ve sorularıyla onu

78

köşeye sıkıştırır. Genç Kadın, Macit’e nefretini kusarak evden ayrılır. Macit bu ayrılışı ve Genç Kadın’ın kendisini aldatmasını hoşgörüyle karşılar.

“Niçin kızayım? Aldatan, daima aldanır... Eğer yüzleşmiş olsaydım bir düşman kazanacaktım. O, beni aldatmış olmanın keyfi ile, zevkiyle, içi sevinçle dolu buradan gitti. Dünya bu, belli olmaz.Belki günün birinde karşılaşırız. Fakat, ne zaman, nerede ve ne gibi sebeplerle? Bu, bilinmez ki?... Tesadüf denilen şey en umulmadık bir zamanda bizi avlar. Bir insanın hazırlıksız olarak bir düşmanla karşılaşmasından bir dostla karşılaşması elbette iyiyidir...” (s.15).

Oyunun diğer karakterleri tarafından hiçbir şeyden haberi olmayan,dikkat etmeyen, önem vermeyen bir kişilik olarak gözükür.

“Ne biçim adam. Biz onu hiçbir şey bilmiyor, görmüyor hiçbir şeye dikkat etmiyor sanıyoruz” (s.15).

Macit, Sürtük’e yardım eli uzatarak Bayan Mediha’ya dönüşümünü yani kaldırımdan apartmana yükselişini sağlayan kişidir. Kaldırımda yaşayanların topluma kazandırılması gerektiğini savunur. Sürtük’ü eve aldıktan sonra Hizmetçi Kız ile yaptığı konuşma Macit’in duyarlı ve yardımsever bir aydın olduğunu gösterir. Hizmetçi Kız’ın Sürtük’e yaklaşımını da eleştirir:

“EVİN ERKEĞİ.- ... Onun yüzündeki, ellerindeki,bacaklarındaki, üstündeki, başındaki kirler, çamurlar ne biliyorsun ki senin benim sıçrattığımız çamurlar değildir. Yüzünü buruşturarak kirli kız... diyorsun. Evet o kirli bir kaldırım kızı... Fakat onu kaldırım doğurmamuş ki... Onu kaldırıma atan biziz...

HİZMETÇİ KIZ.- Biz mi?

EVİN ERKEĞİ.- Sen, ben... öteki, beriki... Bizler... Onu kaldırıma atışımız kabahat değil de eve alışımız mı kabahat?

HİZMETÇİ KIZ.- Hırlı mı hırsız mı ,?Neyin nesi bilmiyoruz ki...

EVİN ERKEĞİ.- Bilirsek ne olacak? Farz et ki hırsız yahut hırsız yatağı...

Peki sonra?... Buradan ne çalacak? Üç beş parça gümüş takımı, iki seccade bir halı, dört beş kırık dökük... bunlar, züyan değil mi? Fakat ya içi göründüğü gibi kirli değilse ? Onu kaldırımdan kurtarmakla bir insan kazanmış olmuyor muyuz? İnsan kazanmakla elimize ne geçecek? Sana onu

79

da söyliyeyim... Kaldırımdan geldiğii için bu kızdan korkmuyor musun ? Eğer onu kazanırsak kaldırımdan gelecek korkulardan, tehlikelerden, kazalardan birini azaltmış oluruz.

HİZMETÇİ KIZ.- Sizin rahatınız için.

EVİN ERKEĞİ.- Teşekkür ederim. Sen dediklerimi yap.(Hizmetçi çıkar.) Ne garip. Kaldırımdan gelen, evi yadırgıyor. Ev insanlarından korkuyor...

Evlerde yaşayanlar da kaldırım sürtenlerden korkuyorlar... Birbirimize karşı ne kadar korkunç görünen gülünç mahlûklarız” (s.37).

Macit, eser boyunca yardım ettiği iki kadının da değişimine tanıklık eder. İkisiyle de nikâhsız birliktelik yaşar. Mahalleliler bu durumdan rahatsızlık duyarak Macit’in köşküne Yaşlı Komşu’yu uyarması için gönderirler. Macit’in bu uyarıya karşı söyledikleri düşünce yapısını göstermesi bakımından önemlidir. Geçmişte normal karşılanan bir duruma şu an tepki gösterilmesinin anlamsızlığına değinir. Bu kısımda Mahmut Yesari Osmanlı sosyal hayatındaki cariyelik kurumunu eleştirir.

“Kimsesiz bir kızı evime almışım; bu neden mahallelinin ve komşularımın safralarına dokunuyor. Bekâr bir adamım... Hoş görülmiyen tarafını anlamıyorum. Evde nikâhsız bir kadının bulunması mı? şimdiyi bırakalım.

Biraz eskiye, geçmiş günlere dönelim. Çok yakın bir güne kadar babalarımız, dedelerimiz evlerini cariyeler, odalıklarla dolduruyorlardı.

Bunların bir adı da müstefrişe idi. Türkçede buna yatağa çekilen kadın ve kısaca yataklık derler. Arapça olunca da müstehcen olmuyor? Siz de itiraf edersiniz ki bu kelime Türkçede müstehcendir. Arzedebiliyor muyum?”

“Bu odalıklardan, bu nikâhsız yataklıklardan meşru çocuklar oluyordu.

Kimin kime söz söylemeye, yan bakmaya hakkı var? Hemen Hepimizin ailesinde, odalıklardan, müstefrişelerden olmuş birçok akrabalarımız yok mu? Benim halam,sizin dayınız onun teyzesi, bunun amcası oldukları için piç diyemiyoruz. Bunu anlatmaktan maksadım bunun eski zihniyete yani teamüle pek de aykırı bir şey olmadığını hatırlatmaktır” (s.51).

Mahmut Yesari bu söylemleriyle hem geleneğin hem de Batı ile temas sonrasında ortaya çıkan ahlâkî dejenerasyonun eleştirisi yapar.

80

Karşısındaki kişiye göre iletişim kurma yeteneğine sahip olan Macit, geleneği temsil eden Yaşlı Komşu’yla Arapça ve Farsça kelimelerin ağır bastığı bir üslup tercih eder.

“YAŞLI KOMŞU.- Vallahi efendim, suveri muhtelife ile vasılı sem’i acizi oldu... Bendenizin iki nevreside kerimemle bir gelinim var. Hemen hemen bahçe bir komşu bulunuyoruz. Esasen mahallece de husus-ı mezkûr hakkında ratb-ı yabis bazı şayiat ve rivayat deveran edegelmekte olduğundan....

...

EVİN ERKEĞİ.- Zatıaliniz de telaş buyurmayınız. Eğer, bundan evvel olsaydı, vay haline idi. Mahalle Heyet-i ihtiyarîsı toplanır; imam, muhtar,bekçi ve zabıtalarla ev basılırdı. Bu tarihe karıştı... Fakat ahlakı umumiyeyi ihlal ve ifsat mahiyetinde bazı hadisatı namünasibenin mahalle hariminde ceryan etmekte olması ve buna iğmazı ayn edildiği takdirde maazallahütaala vekayii müessife zuhuru dairei imkandan dur olmadığınndan ve tevlit edeceği mehaziri azime dahi nazarı imkan ve basiretten mehcur tutulmayarak vicdanı ammeyi dilhun ve aklü tedbiri zebun eden işbu hali esef ihtimalin temadisi sekenei mahllemizi mağdur eyleyeceği cihetle işbu mahzurun def’ü ref’ü kal’ü hedim ve izalesi zımnında...” (s.50).

Yaşlı Komşu, Macit’in bu üslubuna çok şaşırır ve memnun olur.Ancak Macit’in

“... Ne baskın ne mazbata devrinde olmadığımız için, artık bu kitabet ve bu inşad sökmüyor.... olduğumuz gibi görünelim ve göründüğümüz gibi konuşalım” söylemiyle üslubunu daha anlaşılır bir hale getirir(s.51). Macit’in Yaşlı Komşu’yla diyalogu eski ve yeni çatışmasında konumunu göstermesi bakımından önemlidir.

Macit, kimseye zararı olmayan, yaşadığı hayatı olduğu gibi kabul eden,gösterişten hoşlanmayan, hoşgörü sahibi, çalışanlarına kötü davranmayan ve zor durumda kalan insanlara yardım eden dürüst bir tiptir.