• Sonuç bulunamadı

2.5. Kariyer Karar Verme Güçlükleri ile İlgili Araştırmalar

2.5.1. Kariyer Karar Verme Güçlükleriyle İlgili Yurtdışında Yapılan Araştırmalar

Gati vd. (1996) nin karar teorilerine dayanarak kariyer karar verme sürecindeki güçlükleri anlamaya yönelik yaptıkları çalışma, kariyer karar verme güçlükleri ile ilgili literatürdeki teorik temelli ilk çalışmadır. Amerikalı ve İsrailli üniversite öğrencileri üzerinde yapılan araştırmanın sonunda kariyer karar verme süreci öncesinde ve sırasında yaşanan birtakım güçlükler tespit edilmiş ve “Kariyer Karar Verme Güçlükleri Taksonomisi” geliştirilmiştir. Gati vd. (1996), aynı zamanda 3 ana güçlük alanı ve 10 alt basamaktan oluşan bu taksonomiden hareketle “Kariyer Karar Verme Güçlükleri Ölçeği(KKVGÖ) ni geliştirmişlerdir.

Üniversite öğrencileri arasında duygusal ve kişilikle ilgili durumlardan kaynaklanan kariyer karar verme güçlükleri en önemli zorluklar arasındadır (Amir ve Gati, 2006; Santos, 2001). Bu güçlükler danışmanlar tarafından bilgi ile ilgili kariyer karar verme güçlüklerinden daha zor olarak kabul edilmektedir (Gati, Amir ve Landman, 2010). Buna ek olarak bazı kariyer karar verme güçlükleri karar almayı kesin olarak engellemektedir ve kariyer danışmanları ile kariyer danışmanlık merkezlerinin hizmet kapsamını aşan uzun vadeli müdahaleler gerektirir (Gati vd., 2010).

Walker ve Tracey (2012) in kariyer karar vermede gelecek zaman perspektifinin rolünü inceledikleri araştırmadan elde ettikleri verilere göre, gelecek zaman perspektifinin kariyer karar vermede önemli bir değişken olduğu bulunmuştur. Bugünkü faaliyetlerinin gelecek hedefleri ile bağlantısı hakkında düşünme eğiliminde olan bireyler, kariyer karar vermede kendi yeteneklerine daha fazla güvendiklerini bildirmişlerdir. Araştırmalar göstermektedir ki, kariyer karar verme güçlükleri, kariyer kararsızlığı (Mau, 2001) ve düşük kariyer karar verme özyetkinliği ile bağlantılıdır (Gati, Osipow, Krausz ve Saka, 2000).

Bercovitz, Benjamin, Asor ve Lev (2012) in güvensiz bağlanma ve kariyer kararsızlığı arasındaki ilişkiyi inceledikleri araştırmanın analiz sonuçları, kariyer seçim anksiyetesi ve kariyer seçim kötümserliğinin tam bir arabuluculukla kariyer kararsızlığıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca güvensiz bağlanmanın(endişeli formu) kariyer karar vermeye engel olabileceğini ve bu nedenle kişinin iş dünyasına entegrasyonunu engelleyebileceğini göstermektedir. Mevcut bulgular, bağlanma tarzının iş dünyasıyla ilgili olanlar dahil olmak üzere bir çok yaşam durumunda önemli bir faktör olduğu varsayımını desteklemektedir. Kaygılı bağlanma kariyer kararsızlığına katkıda bulunan olumsuz

35

duyguların yönetimi engellemektedir. Bu durumda kaygılı bağlanmanın kariyer düşüncelerini organize ve analiz etme yeteneğini engelleyerek, bağımlı ve itaatkar bir başa çıkma tarzını teşvik ederek, dolaylı bir şekilde(negatif duygular yoluyla) kariyer kararsızlığıyla ilgili olduğu söylenebilir.

Pappas ve Kounenou (2011) Yunan ortaöğretim öğrencileri üzerinde yaptıkları çalışmada, öğrencilerin kariyer karar vermelerinde hem ebeveynlerinin hem de özyetkinliklerinin etkisini incelemişlerdir. Çalışmanın sonuçlarına göre annenin eğitim düzeyine göre, öğrencilerin kariyer karar verme özyetkinliği ile kariyer karar verme davranışı arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Aynı zamanda ebeveyn etkisi ve kariyer karar verme yeteneği arasında güçlü bir korelasyon saptanmıştır. Karar vermede ebeveyn etkisi ile ilgili olarak cinsiyetler arasında herhangi bir farklılık bulunmamıştır. Sonuçlar öğrencilerin kariyer karar verme özyetkinliklerinin, kariyer karar düzeylerini anlamlı derecede öngördüğünü ortaya koymuştur. Ayrıca araştırma annelerin babalardan daha fazla etkiye sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak Poulter (2006) çocukların kariyer seçimleri üzerinde babaların daha etkili olduğunu bulmuştur. Ayrıca her iki ebeveyn de erkek öğrencilerden daha fazla kız öğrenciler üzerinde etkilidir. Bu bulgular Jacobs vd. (2006) yaptığı araştırma sonuçları ile tutarlıdır. Son olarak öğrenciler, kendilerinin kariyer karar verme yetenekleri üzerinde annelerinin eğitim düzeyinden daha fazla babalarının eğitim düzeyinin etkili olduğunu düşünmektedirler.

Hirschi (2009) nin yedinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar her 5 ayda 4 kez değerlendirilen 325 İsviçreli öğrencinin kariyer seçim hazır bulunuşluğunun gelişimini incelediği çalışmasında, genel olarak sonuçlar, insan ve kariyer gelişiminde bağlamsal-gelişimsel görüşü destekler niteliktedir (Lerner, 2006). Buna göre, kariyer seçimi hazırlığının genel gelişimsel eğiliminde kültürel bağlamın son derece önemli olduğu, bireyin kendi içindeki değişim örüntüleri incelendiğinde önemli bireysel farklılıkların olduğu ve gelişimsel değişim sürecinde bireysel farklılıkların etkisi olduğu gözlenmiştir. Sonuçlar incelenen gruplar arasında, kariyer seçim hazırbulunuşluğunda zamanla güçlü bir gelişim olduğunu göstermektedir. Zamanla kariyer seçimi hazır bulunuşluğunda bir artış olması yönündeki bu gelişimsel eğilim, öz değerlendirme ve algılanan engellerde, bireysel farklılıkları bile reddetmektedir. Öz değerlendirme ve algılanan engeller kariyer seçim hazırlığı üzerinde etki etmezken, zamanla hazırbulunuşluğun artması durumu büyük oranda mesleki bilginin

36

artmasına bağlıdır. Bu sonuçlar iş dünyası hakkında yeterli bilgi vermenin, zamanla hazırbulunuşluğu artırmanın önemli bir bileşeni olduğunu göstermektedir.

Mau (1999) nun kariyer karar verme stilleri ve kariyer karar verme özyetkinliğinde kültürel farklılıkları incelediği araştırmasında sonuçlar bireylerin kültürel özgeçmişlerine bağlı olarak, kariyer karar verme stillerinin, kariyer karar verme özyetkinlikleri üzerinde farklı etkileri olduğunu göstermiştir. Sonuçlar aynı zamanda ırk ve cinsiyete bağlı olarak kariyer karar verme stilleri ve kariyer karar verme özyetkinliği açısından anlamlı farklılıklar olduğunu göstermektedir. Bu çalışmanın bulguları Tayvanlı öğrencilerin Amerikalı öğrencilere göre kariyer karar verme özyetkinliğinde anlamlı derecede düşük puan aldıklarını göstermiştir. Tayvanlı öğrencileri bireysel yeteneklerine güvenmek konusunda toplulukçu kültür etkilemiş olabilir. Kitayama, Markus, Matsumoto ve Norasakkunkit (1997) Amerikalılar için “kendini geliştirme” veya Asyalılar için “kendini eleştirme” eğiliminin olumlu psikolojik ve sosyolojik sonuçları olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu çalışmanın en önemli bulgularından biri kariyer karar verme öz yeterliğinin kariyer karar verme tarzıyla ilişkili olmasıdır. Genel olarak kariyer karar verme tarzlarını rasyonel olarak tanımlayan öğrenciler, kariyer karar vermede kendilerini daha yeterli algılama eğilimindedir. Oysa karar vermede bağımlı tarzı benimseyen öğrenciler kariyer karar vermede kendilerini daha az yetkin algılamaktadır. Bununla birlikte ilişkiler, öğrencilerin kültürel özgeçmişiyle birlikte değişmektedir. Amerikalı öğrencilerde bağımlı karar verme tarzı, özyeterlik inancını rasyonel tarza göre daha fazla yordamaktadır. Aksine Tayvanlı öğrenciler için rasyonel karar verme tarzı özyetkinlik inancını daha iyi yordamaktadır. Diğer bir deyişle Amerikalı öğrenciler için, daha fazla bağımlı kariyer kararı veren kişi, kariyer kararından daha az emindir yani daha az kendine güvenir. Tayvanlı öğrenciler için ise, kariyer kararlarına daha fazla rasyonel yaklaşan kişi, verdiği kariyer kararı konusunda daha güvenlidir.

Saka ve Gati (2007) nin duygusal ve kişilik ile ilgili kariyer karar verme güçlükleri ölçeği kullanılarak, kariyer karar verme güçlüklerinin kalıcı yönlerini incelemeye odaklanan çalışmasında, dört kişilik ölçümünün(benlik saygısı, genel kararsızlık, sürekli kaygı ve kimlik statüleri) kalıcı kariyer karar verme güçlüklerine katkısı 747 öğrenci üzerinde test edilmiştir. Sonuç olarak, işlevsiz kişilik özellikleri karamsar bir bakış açısına ve işlevsiz düşünce ve inançlara yol açabilir. Bu karamsar bakış açısı kendine(örneğin, düşük kariyer karar verme özyeterliği, dışsal kontrol odağı) veya dünyaya yönelik olabilir. Kariyer karar

37

verme sürecine fiili katılım yaklaştıkça bireylerde anksiyete ortaya çıkabilir. Bireyler kariyer karar verme sürecine hala hazır olmadıklarını hissettikleri halde karar vermek zorunda olduklarını düşündüklerinde anksiyete ortaya çıkabilir.

Germeijs ve De Boeck (2003) yaptıkları çalışmada faktör analizi kullanarak, kariyer kararsızlığının üç teorik kaynağı arasındaki farklılaşmayla ilgili deneysel kanıtlar bulmuştur: bilgi faktörü, değerlendirme faktörü, sonuç faktörü. Ancak sadece değerlendirme ve sonuç faktörü kariyer kararsızlığı ile deneysel olarak ilişkili görünmektedir. Sonuçlar göstermektedir ki, öğrenciler daha fazla kariyer kararı vermek durumunda olduklarında, kararsızlığın olası kaynağı olarak üç faktör ayırt edilebilmektedir. Bilgi faktörü öğrencilerin alternatifler hakkında ne kadar iyi bilgilendirildiğini ifade eder. Değerlendirme faktörü hedeflerle ilgili değerlendirme sorunlarını ve sonuçların değerini ifade eder. Sonuç faktörü, sonuçlar hakkındaki belirsizlik anlamına gelmektedir. Öğrencilerin kariyer kararsızlığı sadece değerlendirme ve sonuç faktörü tarafından öngörülmüştür. Bulgular, karar teorisinden türetilen faktörlerin genel kararsızlık ve kariyer kararsızlığı arasındaki ilişkiyi açıklamak için yeterli olduğunu göstermiştir. Özetle sonuçlar göstermektedir ki, kariyer kararsızlığı gibi karmaşık bir sorun başka çalışmalarla birlikte, karar sürecinin daha sonraki aşamalarındaki kariyer kararsızlığı üzerinde iki önemli etkiye sahip olan üç farklı bileşene ayrılabilir.

Starica (2012) nın ergenlerin kariyer kararsızlığının yordayıcıları olarak, kariyer karar verme özyetkinliği, kontrol odağı, akademik benlik saygısı, kişilik özellikleri ve ebeveyn desteğini araştırdığı çalışmasından elde ettiği bulgulara göre, kontrol odağı, akademik benlik saygısı ve nevroz, kariyer kararsızlığının önemli yordayıcılarıdır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre lise öğrencilerinin kariyer karar verme özyetkinliği, akademik benlik saygısı, algılanan aile desteği ve dürüstlüğü düştükçe kariyer kararsızlıkları artma eğilimindedir. Ayrıca öğrencilerdeki kariyer kararsızlığı, nevrotiklik ve dışsalcılıkla ilişkili olma eğilimindedir.

Kelly ve Lee (2002) kararsız üniversite öğrencilerinin kararsızlık alanlarını belirlemek için Kariyer Karar Ölçeği, Kariyer Faktörleri Envanteri ve Kariyer Karar Verme Güçlükleri Anketi’nin faktör analizini yapmışlardır. . 6 tane güvenilir faktör bulunmuştur: bilgi eksikliği, bilgi ihtiyacı, kişilik özelliklerinin kararsızlığı, yakın çevre ile uyumsuzluk, kimlik dağılımı ve seçim anksiyetesi. Bilgi eksikliğinin iki yönü olan bilgi eksikliği ve bilgi ihtiyacı ilk iki faktör olarak ortaya çıkmıştır ve varyansın %34.95ini oluşturmaktadır.

38

Bilgi eksikliği kariyer karar problemleri alanının en belirgin yönüdür. Üçüncü faktör sürekli kararsızlık varyansın %8.63 ünü oluşturmaktadır. Sürekli kararsızlık, karar vermede kronik ve yaygın bir zorluk olarak ifade edilmektedir. Dördüncü faktör yakın çevreyle uyumsuzluk, varyansın %8.44 ünü oluşturmaktadır. Diğerleri ile uyumsuzluk(anlaşmazlık) kariyer seçeneklerinin ifadesinden ziyade kariyer planının uygulama sırasında ortaya çıkan bir sorundur. Beşinci faktör kimlik yayılımı varyansın 8.38’ini oluşturmaktadır. Kimlik yayılımı, bir kişinin kariyeri ile ilgili özelliklerinin yeterince belirginleşmesi ya da bireyin kişisel özelliklerini kariyerinde nasıl uygulanabileceğinin görülmesini ifade eden bir eksikliği olabilir. Kişinin kariyer yönü hakkındaki belirsizlik, kimlik gelişimindeki sorunları ya da gecikmeleri yansıtabilir. Kimlik yayılımı fakörü ile bilgi eksikliği faktörü arasında önemli bir korelasyon vardır. Kimlik yayılımı ve bilgi eksikliğinin yakın ilişkisi, bilgiye dayalı müdahalelerin kariyer kararsızlığı nedeniyle danışma alan öğrenciler için yeterli olmayacağını düşündürmektedir. Altıncı faktör seçim anksiyetesi varyansın %7.58 ini oluşturmaktadır. Bu kaygı, kararsız olarak tanımlanan öğrencilerin kaygılarının önemli bir parçası olarak görülmektedir. Özetle sonuçlar göstermektedir ki, karar problemleri alanı, bilgi eksikliği, bilgi ihtiyacı, sürekli kararsızlık, diğerleri ile anlaşmazlık, kimlik yayılımı, seçim anksiyetesi ve pozitif seçim çatışmasını içermektedir. Kelly ve Lee (2002) bu bulgulara dayanarak, kariyer karar problemleri alanı ile ilgili olarak şu sonuçlara varmıştır: Bir eğitim ya da meslek seçimi yapmak konusundaki yetersizlik ile ilgili olan kariyer kararsızlığı, üç özel sorun nedeniyle ortaya çıkabilir: 1. Kariyer kararsızlığı, karar verme durumundan önce ortaya çıkan sorunlar nedeniyle yaşanabilir. Bu karar öncesi durumlar, bilgi eksikliği ve kimlik yayılımını içermektedir. 2. Kariyer kararsızlığı sürekli kararsızlığın bilişsel deneyimi veya seçim anksiyetesinin duygusal deneyimi nedeniyle ortaya çıkabilir. Sürekli kararsızlık ve seçim anksiyetesi, kariyer karar verme sürecinde ilerlemeyi engeller. 3. Kariyer kararsızlığı başkaları ile anlaşamama nedeniyle yaşanabilir. Başkalarıyla anlaşamama durumu, kariyer seçiminin uygulanmasına engel olur. Bu çatışmalar, tatmin edici bir seçim yapılmadan önce çözümlenmeli ya da idare edilmelidir.

Tayvan’daki üniversite öğrencilerinin algılanan kariyer kararsızlıklarının incelendiği araştırmada(Tien, Lin ve Chen, 2005) 532 Tayvanlı öğrenci kariyer belirsizlikleri ile ilgili 3 soru içeren bir ölçeği yanıtlamışlardır: a- kariyer belirsizliğinin kaynakları b- belirsizliği hissetmenin şu andaki deneyimleri c- belirsizlik ile başa çıkma etkinlikleri. Sonuç olarak üniversite öğrencileri tarafından algılanan kariyer belirsizliklerinin üç ana kategoriden kaynaklandığı bulunmuştur: içsel, dışsal ve ikisi arasındaki etkileşim. Bu çalışmada

39

çevresel faktörler katılımcılar en sık rapor ettikleri belirsizlik nedenlerindendir. Öğrencilerin algıladıkları bu faktörler aile beklentileri, toplumsal değişim, kamu politikası, siyasi sorunlar, iş gücü piyasası ve öğrenme ortamı gibi kariyer belirsizliklerinin önemli kaynaklarını içermektedir.

Portekiz ortaokul öğrencileri arasında genelleştirilmiş kararsızlığın yordayıcılarının incelendiği çalışmada(Santos, 2001), genelleştirilmiş kararsızlığın, yüksek kaygı düzeyi, dış kontrol odağı, düşük benlik saygısı, ebeveynlere yönelik düşük psikolojik ayrılık ve yetersiz kimlik oluşumu ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Genelleştirilmiş kararsızlığı yordamada en önemli değişken sürekli kaygıdır. Cohen, Chartrand ve Jowdy (1995) in bir çalışmasında, kronik kararsız bireylerin düşük düzeyde özgüvene sahip olduklarını ve kimlik krizleri yaşadıklarını bulmuştur.

Kariyer karar vermede cinsiyetin ve akademik risk davranışının etkisi ve erken ergenlik döneminde meslek seçimi konulu araştırma (Rojewski ve Hill, 1998) sonuçlarına göre, erkek ergenlerde kariyer hakkında gerekli bilgilerden yoksunluk, dış engelleri algılama, seçim yapmada ilgi eksikliği, cesaretsiz hissetme konularında kız ergenlere göre daha fazladır. Toplumsal cinsiyet ve risk durumları önemli ölçüde mesleki arzuları etkilememiştir. Ancak ergenler var olan akademik risk durumlarında önemli ölçüde daha düşük mesleki beklentiler ifade etmişlerdir ve akranlarına göre mesleki arzuları ve beklentileri arasında daha büyük farklılıklar vardır. Ergenler sırasıyla cinsiyet ve akademik risk durumlarına bağlı çeşitli türlerde ve farklı derecelerde kariyer karar verme problemleri yaşamaktadır. Erkekler yaşıtları olan kızlara göre tanımlanan dört alanın her birinde daha fazla karar verme problemleri algılamaktadır: difüzyon, destek, yaklaşma-yaklaşma ve dış engeller. Katılımcılar tarafından ifade edilen mesleki istek ve beklentiler oldukça geleneksel kariyer seçeneklerini yansıtmaktadır: teknoloji içeren, yeni gelişen meslekler ifade edilmemiştir. Bulgulara göre, cinsiyet mesleki istek ve beklentilerde önemli bir faktör değildir.

Gati, Krausz ve Osipow (1996) un kariyer karar verme özyetkinliği, cinsiyet rolü yönelimi ve kimlik gelişimi evrelerine yönelik kariyer karar verme güçlükleri taksonomisini inceleyen Morgan ve Ness(2003) in yaptığı çalışmanın genel bulguları daha az kariyer karar verme güçlüğü yaşayan kişilerde daha fazla kariyer karar verme özyetkinliği olduğunu göstermiştir. Ayrıca daha az kariyer karar verme güçlüğü yaşayanlar daha fazla yaşayanlara göre daha erkeksi ya da çift cinsiyetli cinsiyet rolü yönelimi göstermişlerdir.

40

Sonuçlar kimlik gelişimi daha yüksek bir evrede olan katılımcıların daha az kariyer karar verme güçlüğü yaşayacağına dair hipoteze kısmi destek sağlamıştır. Üniversite çalışmalarının ilk yılında kariyer planlarını değiştiren öğrencilere ilişkin bulgular, kariyer planlarını değiştirmeyenlerle karşılaştırıldığında, kariyer karar verme güçlüklerini ve düşük kariyer karar verme özyetkinliğini yaşamaya devam etmelerinin muhtemel olduğunu göstermiştir. Cinsiyet rol tanımlaması erkeksi ya da çift cinsiyetli olan öğrencilerin, kadınsı ya da farklılaşmamış olanlardan daha az kariyer karar verme güçlüğü yaşadığı ve daha yüksek kariyer karar verme özyetkinliğine sahip oldukları bulunmuştur.

Mau (2001) nun kariyer kararsızlığı ve kariyer karar verme güçlükleri arasındaki ilişkiyi iki kültürel gruba göre inceleyen araştırmasına, Amerikalı ve Tayvanlı öğrenciler katılmıştır. Tayvanlı öğrencilerin kariyer karar vermenin tüm alanlarında Amerikalı öğrencilerden daha fazla güçlük yaşadığı bulunmuştur. Kendi kariyer kararlarını verme eğiliminde olan Amerikalı öğrencilerin aksine Tayvanlı öğrenciler, ailesel ve toplumsal beklentilere uygun kariyer kararı verme eğilimindedir. Araştırmadan elde edilen bulgular göstermiştir ki Asya Amerikalı lise öğrencileri beyaz Amerikalı öğrencilere göre kariyer karar vermenin tüm alanlarında daha fazla güçlük yaşadıklarını bildirmişlerdir.

Kariyer karar verme arayışındaki öğrencilerin bilgi edinmesinin önündeki engelleri incelemek için tasarlanmış bir çalışmaya (Julien, 1999) 400 Kanadalı öğrenci katılmıştır. Gençlerin yüzde kırkı, kariyer karar verme sürecinde yardım almak için nereye gideceklerini bilmediklerini belirtmişlerdir.%38’i ise ihtiyaç duydukları bilgiler için çok farklı yerlere gitmeleri gerektiğini hissetmektedir. Katılımcıların büyük bir kısmı(%43) gelecekteki eğitim çalışmalarının finanse edilmesi hakkında bilgi edinmek için nereye başvuracaklarını bilmediklerini belirtmiştir. Bu durum bilgi hizmetlerinin sunulmasında büyük bir boşluk olduğu anlamına gelebilir. Bazı katılımcılar yardım teklif edildiğinde bile, hangi soruları soracaklarını bilmediğini belirtmiştir. Bu sonuçlar göstermektedir ki, ergenler bilgi arayışı ve kariyer karar verme hazırbulunuşluğu açısından farklılık göstermektedir.

Guerra ve Rieker (1999) üniversite öğrencilerinin kariyer karar verme güçlüklerinde kimlik oluşumu ve ebeveyn ilişkisinin etkisini incelemişler ve çocukluklarında daha fazla annelerinden bağımsız olmaları teşvik edilen öğrencilerin, anneleri aşırı korumacı olanlara göre daha az kariyer kararsızlığı yaşadıklarını bulmuşlardır. Öğrenciler annelerinden daha fazla babalarından bağımsız olmanın cesaret verici olduğunu düşünseler de, karar vermede

41

anne desteği özellikle belirgin olabilir. Mevcut çalışma göstermektedir ki çocuklar her iki ebeveyn için farklı beklentilere sahiptir. Sonuçlar ego kimlik statülerinin kariyer karar vermenin yordayıcıları olduğunu göstermektedir. Bu bulgu, daha kimlik oluşumunda meydana gelen keşfin, mesleki karar vermede kullanıldığı ile ilgili bulguyu desteklemektedir (Blustein, 1989). Geleneksel olarak daha erkeksi olarak kabul edilen İşletme ya da mühendislik bölümündeki öğrenciler babaları tarafından daha fazla onaylandıklarını belirtmişlerdir. Oysa beşeri bölümlerdeki öğrenciler bu kadar çok babaları tarafından onaylandıklarını belirtmemişlerdir.

Gati ve Saka (2001) nın 1843 İsrailli genç arasında kariyer karar verme güçlüklerini incelediği çalışmada lise seçen 9. sınıf öğrencilerinin, lisede seçmeli dersler seçen 10. Sınıf öğrencilerinin ve askeri iş tercihinde karar veren 11. Sınıf öğrencilerinin yanıtları analiz edilmiştir. Dışsal çatışmaların şiddeti 9. sınıftan 11. sınıfa doğru düşmüştür. Bu bulgu önemli başkalarının etkisinden kaynaklanan zorlukların önemli başkaları ile pozitif yönde ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada olası cinsiyet farklılıkları da ortaya çıkarılmıştır. Dışsal çatışmalarda, erkekler her üç sınıfta da kızlardan daha fazla zorluk bildirmişlerdir. 9. ve 10. sınıftaki erkekler iç çatışmalar, tutarsız bilgi, ek bilgi edinme yolları hakkındaki bilgi eksikliğini içeren büyük zorluklar bildirmişlerdir. 11. sınıfta kızlar erkeklerden daha fazla bilgi eksikliğini içeren zorluk bildirmişlerdir. 9 ve 10. sınıftaki erkekler kızlara göre daha fazla bilgi eksikliğini içeren zorluk bildirmişlerdir.

Ferrari ve Dovidio (2000) nun karar vermede erteleme konusunda bireysel farklılıklar ve yansıtılan karar verme stili aracılığıyla davranışsal süreçleri incelemek amacıyla yaptıkları araştırmada sonuçlar göstermiştir ki, karar vermede erteleme davranışı yüksek insanlar sistematik ve stratejiktir ama seçilen alternatifler hakkında özellikle daha fazla bilgi ararlar. Mevcut çalışmada, karar vermede erteleme davranışı yüksek katılımcıların görevi tamamlamaları, özellikle daha fazla alternatif söz konusu olduğunda uzun sürmüştür. Ancak karar vermede erteleme davranışı ve görevi tamamlamak için gereken süre arasındaki ilişki daha düşüktür. Bu çalışmanın odak noktası insanların kendi kararlarını verirken karar vermede erteleme davranışı konusunda nasıl farklılaştığıdır. Sonuçlar göstermiştir ki karar vermede erteleme davranışı yüksek kişiler daha sistematik ve stratejik bir şekilde araştırma yaparken karar vermede erteleme davranışı düşük kişiler farklı bir şekilde araştırma yapmaktadırlar. Karar vermede erteleme davranışı yüksek kişiler bir karar vermeden önce daha fazla kesinlik istemektedirler.