• Sonuç bulunamadı

Kamu Denetçiliği Kurumu’nda Karar Vermedeki Öncelikler

5.2. Araştırmanın Analizi ve Tartışma

5.2.2. Kamu Denetçilerinin Karar Verme Sürecine İlişkin Görüşleri

5.2.2.4. Kamu Denetçiliği Kurumu’nda Karar Vermedeki Öncelikler

149 denetçiliklerde bulunan uzmanlar, dışardan görüşüne başvurulan ilgili kurum uzman ve yetkilileri, bilirkişiler, Başdenetçi ve Başdenetçi başkanlığında toplanan müzakere ekibinin etkili olduğunu belirtmektedirler. Bu bağlamda ilk karar vericiler içerisinde başvuru bürosu da önemlidir.

Karar vericilerde ikinci basamakta yer alan esas karar vericilerde ise bir adet kod oluşmuştur. Bu kod irdelendiğinde karar vericiler için Denetçilerin önemli olduğu görülmektedir. Bu görüşteki denetçiler, KDK’da karar verme sürecinde Kamu Başdenetçisi ve görevli oldukları alanlara göre Kamu Denetçilerinin de etkili olduğunu söylemişlerdir. Dolayısıyla esas karar vericilerde Denetçiler önemlidir.

Karar vericilerde üçüncü aşamada yer alan ve son kategori olarak bahsedilen nihai karar vericilerde ise iki adet kod görülmektedir. Bu kodlar değerlendirildiğinde karar vericiler olarak öncelikle Başdenetçi/Ombudsman, ardından Denetçiler öne çıkmaktadır.

Bu görüşteki denetçilere göre, Kamu Başdenetçileri ile Kamu Denetçileri başvurusu yapılan inceleme ve araştırmaya yönelik konu açısından taraflar ile görüşebilmektedirler. Ayrıca konu ile ilgili tanık veya ilgili olan kişilerin dinlenilmesine yönelik de kararlar verebilirler. Tanık ya da ilgili olan kişilerin Kamu Başdenetçisi, Kamu Denetçileri ya da uzmanlar tarafından da dinlenebileceğini söylemektedirler. Bu sebepledir ki nihai karar vericiler içerisinde Başdenetçi/Ombudsman ve Denetçiler karar verme sürecinde etkilidir.

150 Tablo 5.5.’e bakıldığında, Kamu Denetçileri’nin bu soruya ilişkin verdikleri cevaplar doğrultusunda “öncelikler”e (f=24) yönelik tema bulunmaktadır. Kamu Denetçileri karar verme sürecindeki öncelikleri temelde iki kategoriye ayırmışlardır. Bu kategoriler de sırasıyla “süreç eğilimi” (f=15) ve “ilgili birimler” (f=9) dir.

Süreç eğilimi kategorisinde (f=15) için dört adet kod vurgulanmıştır. Bu kodlar incelendiğinde, sonuçlandırma süresinin (f=5, %83,333) ön planda olduğu, bunu hukuka ve hakkaniyete uygunluk ile gerçekliğin (f=4, %66,666) takip ettiği, mağduriyetin de (f=2, %33,333) oranında önemli olduğu söylenebilir. Ulaşılan sonuçlarla ilgili örnek kamu denetçi görüşleri aşağıda sunulmuştur:

K4: “Bir başvuru geldiği zaman bizim için o başvurunun niteliği, önemli bir konu mu, değil mi vs. bizim için böyle bir kıstas yok. Bizim için gelen her başvuru o kişinin yaşadığı bir soruna ilişkin, hepsi de aynı derecede bizim üstünde önemle durduğumuz bir konu. Her başvuruyu da dolayısıyla aynı süreçleri işleterek, çözüm süreçlerini işleterek nihayete erdirmeye çalışıyoruz.”

K1: “Karar verme sürecinde önceliklerimiz; başvuruların incelenmesi için uyulması gereken altı aylık sürede karar verme, gerektiğinde bilirkişi görevlendirerek başvuruyu hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde karara bağlama, başvuruyu hızlı bir şekilde inceleyip çözüme kavuşturmaya çalışma veya karara bağlama, başvuruları inceleyen uzmanların çalışma şartlarını iyileştirmeye çalışma ve başvuruyu inceleyip hukuka ve hakkaniyete en uygun kararı vermeye çalışma olarak sayılabilir.”

K6: “Bizim için önemli olan şey şu örneğin; bir elektronik posta ile de başvuru yaptığında kişi, o kişinin gerçekten o sorunu yaşayan muhatap kişi olup olmadığını teyit etmek açısından belli kontrol mekanizmalarımız var. Açık adresini, kimliğini, ismini vesaire belirtmesi gerekiyor, elektronik posta ile başvurmuşsa daha sonra ıslak imzalı başvurusunu bize göndermesi gerekiyor ve benzeri bunlar mevzuatımızda zaten yönetmeliğimizde yazılı hususlar.”

K3: “Gelen şikâyette ‘gerçekten bir mağduriyet var mı, vatandaşın menfaati ihlal edilmiş mi?’

önce buna bakıyoruz.”

İlgili birimler kategorisinde (f=9) üç adet kod bulunmaktadır. Kodlara bakıldığında, görev alanının (f=4, %66,666) önde yer aldığı, bunu başvuran bireyin (f=3, %50,000) izlediği, kurumlar arası ilişkinin de (f=2, %33,333) önemli olduğu görülmektedir. Elde edilen bu sonuçlara dair örnek kamu denetçi görüşleri aşağıda sunulmuştur:

K2: “Vatandaşın mağduriyet oluşturmayan taleplerine, kanunda belirlenen Kurumun görev alanına girmeyen konulara ve Cumhuriyet savcılığının alanına giren ihbarlarına bakmıyoruz.”

K4: “Bir başvuru geldiği zaman bizim için o başvurunun niteliği, önemli bir konu mu, değil mi vs. bizim için böyle bir kıstas yok. Bizim için gelen her başvuru o kişinin yaşadığı bir soruna ilişkin, hepsi de aynı derecede bizim üstünde önemle durduğumuz bir konu.”

K5: “Yine aynı zamanda kurumumuzun inceleme ve denetleme alanına girmeyen kurum ve kuruluşlar ile ilgili şikâyetler de dikkate aldığımız önceliklerdir.”

151 Araştırmadaki dördüncü soruda, KDK’daki unsurlar dikkate alındığında bu unsurlar içerisindeki öncelikler detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. Bu doğrultuda

“öncelikler” adı altında bir tema oluşturulmuş ve bu tema kendi içerisinde “süreç eğilimi” ve “ilgili birimler” şeklinde kategorize edilmiştir. Süreç eğiliminde dört adet kod öne çıkmıştır. Bu kodlar incelendiğinde, öncelikler için sonuçlandırma süresinin ön planda yer aldığı görülmektedir. Bu görüşü ifade eden denetçilere göre, KDK’ya gelen başvurularda, başvurunun niteliği ya da önemli bir konu olup olmadığı şeklinde bir kıstas bulunmamaktadır. Kuruma gelen her bir başvuru kişilerin yaşadıkları sorunlara ve mağduriyetlerine ilişkin olmaktadır. Bundan dolayı yapılan başvuruların hepsi kurumun üzerinde hassasiyetle durduğu konular sayılmaktadır. Bu nedenle, yapılan her başvuru için aynı süreçleri kullanarak, çözüm süreçlerini uygulayarak sonuçlandırmaya çalıştıklarını ifade etmektedirler. Bu bağlamda süreç eğilimi basamağında yer alan sonuçlandırma süresi önem arz etmektedir. Süreç eğiliminde sonuçlandırma süresi kavramını hukuka ve hakkaniyete uygunluk izlemektedir. Bu görüşü söyleyen denetçilere göre, kuruma gelen başvuruların incelenmesi için gerekli olan altı aylık süre zarfında karar vermenin karar verme sürecinde sayılan önceliklerden biri olduğu görülmektedir. Yine gerektiğinde bilirkişi görevlendirilmesi, bilirkişinin başvuru konusunu hukuka ve hakkaniyete ters düşmeyecek bir biçimde karara bağlaması da önceliklerden sayılmaktadır. Bunlara ilaveten yapılan başvurunun hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması ya da kararın alınması, ayrıca gelen başvuruları inceleyen uzmanların da çalışma koşullarını iyileştirmenin ve başvuruyu hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde inceleyerek en doğru kararın verilmesi öncelikler olarak belirtilmektedir.

Bu açıdan değerlendirildiğinde süreç eğiliminde hukuka ve hakkaniyete uygunluk kavramı da ön plana çıkan bir husustur. Süreç eğiliminde hukuka ve hakkaniyete uygunluk kavramını gerçeklik kavramı takip etmektedir. Bu görüşteki denetçilere göre, mesela, elektronik posta ile başvuru yapıldığında, kurum için öncelikli olan husus, o kişinin gerçekten o sorunu yaşayıp yaşamadığı hususudur. Bunu netleştirmek adına belli bazı kontrol mekanizmaları bulunmaktadır. Bu mekanizmalar kurumun kendi yönetmeliğinde yer almaktadır. Bunlar; kişinin açık adresi, kimliği, ismi vs. şeklinde sayılmaktadır. Ayrıca kişi eğer elektronik posta ile başvurusunu yapmışsa, daha sonraki süreçte ıslak imzalı başvurusunu da kuruma göndermesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bu doğrultuda süreç eğilimi basamağında gerçeklik de önemlidir. Süreç eğiliminde

152 gerçeklik kavramını mağduriyet kavramı izlemektedir. Bu görüşteki denetçiler, kuruma gelen başvurularda önceliklerin gerçek anlamda bir mağduriyetin olup olmadığı, vatandaşın menfaatinin ihlal edilip edilmediğini incelemek olduğunu belirtmektedir. Bu sebeple süreç eğilimi basamağında mağduriyet de önemlidir.

Öncelikler içerisinde yer alan ilgili birimler kategorisi için üç adet kod öne çıkmakta ve bunlar içerisinde görev alanı ön planda bulunmaktadır. Bu görüşü belirten denetçilere göre, KDK’da yapılan bir başvuru eğer vatandaş açısından bir mağduriyet oluşturmuyorsa, kanunda sayılan kurumun görev alanına girmeyen ve Cumhuriyet Savcılığının alanına giren ihbar ve konuları ise bakılmamaktadır. Yani, KDK’da yapılan bir başvurunun değerlendirmeye alınabilmesi için öncelikle vatandaş açısından bir mağduriyet oluşturması gerekmektedir. Başvuru konusunun da kurumun görev alanına girmesi, buna ek olarak Cumhuriyet Savcılığının alanına giren bir konu olmaması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu bağlamda İlgili birimler kategorisi için görev alanı önemlidir. İlgili birimler kategorisi içerisinde yer alan görev alanını başvuran bireyin takip ettiği görülmektedir. Bu görüşü anlatan denetçilere göre, kuruma gelen başvurularda nitelik ya da önemli olup olmaması açısından bir kıstas yoktur. Kurum açısından gelen her başvuru kişilerin yaşadıkları problemlere yönelik olduğu için, bütün başvurularda aynı derecede üzerinde önemle durulduğunu söylemektedirler. Bundan dolayı ilgili birimler kategorisi için başvuran birey de önemlidir. İlgili birimler kategorisi içerisinde yer alan başvuran bireyi kurumlar arası ilişkiler izlemektedir. Bu görüşteki denetçilere göre, kurumun inceleme ve denetleme alanına girmeyen kurum ve kuruluşlar ile ilgili yapılan şikâyetler dikkate alınan öncelikleri ifade etmektedir. Bu bağlamda ilgili birimler kategorisi için kurumlar arası ilişkiler de önem arz eder.