• Sonuç bulunamadı

Yrd. Doç. Dr. Ercan KOÇ, Yrd. Doç. Dr. Nilgün ERKAN, Yrd. Doç. Dr. Oya AKIN

YTÜ

Teşekkür ediyorum.

Biz şehir plancılarına böyle bir ortam hazırladığınız için ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

Bizim bildirimizin ana teması, kentsel dönüşüm alanlarında ihtiyaç duyulan veri tabanı ve bunun kadastro çalışmalarıyla bağlantısını kurmak. Bunun için, genelde kentsel dönüşüm kavramıyla ilgili başlıkları, içeriği çok hızlı bir şekilde tanımlamaya çalışacağım, gerek duyduğumuz bilgi akışına değinmeye çalışacağım ve üzerinde çalıştığımız örnek proje bağlamında ne tür sorunlar yaşadığımızı sizlere aktarmaya çalışacağım.

Betül hoca o kadar uzun konuştu ki, şarjım da azaldı. Bir yandan da zamanı bu bağlamda da iyi kullanmak zorundayım.

Kent, canlı bir organizma ve sürekliliği olan, yaşayan, değişen, dönüşen bir organizma.

Dolayısıyla, veri tabanı da sabit olmamalı. Sanıyorum, bu konuda hepimiz hemfikiriz.

Bunun için de, bilgisayar teknolojilerini kesinlikle kullanmamız gerekiyor ve her türlü verinin güncellenmesi, bütünleştirilmesi, birleştirilmesi gerekiyor. Biraz önceki, Sayın Başkanımla ve Sayın hocamla ilgili konuda da en önemli sorunlarımızdan birisi, teknik elemanların yanı sıra, yaşayanların gereksinimlerinin yanı sıra, özellikle açmamız gereken konu, politikacıların karar verme sürecindeki etkinliği.

Hocam, farklı plan aşamalarına değindi. Bu konuda çok fazla detaya girmek istemiyorum.

Ama ölçek ve içerikleri farklı olmakla birlikte, pek çok planlama çalışmasında bizim hep ortak veri tabanına ihtiyacımız var. Her çalışmada hangi veriye ihtiyaç duyuyorsak, farklı layer’larda, farklı tabakalarda o bilgiye ulaşabiliyor olmamız lazım. Bir yandan da, dün de izlediğimiz sunumlar kapsamında, heyecanlandığımız, başlayan projeler var; ama bir yandan da yaşadığımız sorunlar var. Örneğin, biz, hâlâ daha İstanbul’da ne kadar bina olduğunu bilmiyoruz, İstanbul’un nüfusunu bile doğru dürüst bilmiyoruz. Çanakkale gibi, ülkenin gelişmiş bölgelerinden bahsediyoruz. Bir kentte, bizim halihazır haritalarımızda kent yok.

Kentsel dönüşüm diye tanımladığımız olgu gerçekten çok boyutlu, sadece mekân boyutuyla bakılabilecek bir kapsamda değil; yasal boyutu var, sosyokültürel boyutu var, ekonomik boyutu var, mekânsal boyutu var ve bunlardan birbirinden kopuk, tek başına değerlendirebileceğimiz içerikte değil. Özellikle müthiş bir yasa enflasyonu yaşıyoruz;

yani taslakların hepsi yasallaştığı zaman, neyi, nereden değerlendireceğimizi şaşıracağız.

Doğru bir şehircilik yasası olur, kentsel dönüşümde, kentsel tasarımda, şehircilikte, planlamada bunun kapsamında değerlendirilebilir. Çünkü şu anda, yasal ölçek açısından ölçeği kaçırıyoruz ve gerçekten yasalarımız yönetmeliğe doğru bir kapsama gidiyor.

“Neden kentsel dönüşüm?” diye baktığımız zaman, bütüncül plan kararlarını uygulamak gibi bir sorumluluğumuz var; yani genelde kente yüklediğimiz kimliğin alt ölçekteki yansımalarını izlemek durumumuz var. Kentleşme sürecini takip ettiğimiz zaman, yakın erimde, bizim planlama ve uygulama sorunlarımız ağırlıkla kentin yerleşik alanlarını kapsar içerikte olacak. Sağlıksız mekânlarda yaşadığımız ve onları dönüştürmek zorunda olduğumuz hepimiz tarafından gözleniyor. İzlediğimiz süreç içerisinde, kentlerin yeni işlevler kazanması, yeni kimlikler edinmesi gibi bir sorunumuz var. Bu kimlikler, bu işlevler kent içerisinde belli mekânlarda yeni dönüşümleri zaten yönlendiriyor. Planlama ve uygulamacılar olarak, eğer devreye girip bunları sağlıklı yönlendirmezsek, kent kendi kendine yönlendirme yöntemlerini seçiyor.

Kentsel alanlardaki risklerimiz çok üst boyutta. Özellikle yasadışı yapılaşma diye, büyük kentlerimizde yüzde 70’lere varan bir oranımız var. Bu bölgelerde, projesiz, plansız, teknik donanım desteği almadan üretilmiş konutların afet risklerini bir şekilde önceden çözüme kavuşturmaya çalışmalıyız.

Kentsel yaşam kalitesini arttırmak gibi bir sorumluluğumuz var, güvenlik sorunlarımız var. Kentsel dönüşümün, ülke boyutunda nüfus hareketlerini yönlendirmek gibi değerlendirilebilecek bir içeriği var. Mevcut doku içerisinde, mülkiyet ve kadastroyla ilgili sorunları da çözmek, kentsel dönüşüm projeleri bağlamında önem taşıyor. Tabii ki, estetik, kimlik, prestij, bizim bağlamımızda çok önemli.

Burada bazı fotoğraflarla, dönüşümün parsel ölçeğinde ve kent ölçeğindeki boyutuna değinmek istiyorum. Burada zaten planlamanın devreye girmediği, teknik elemanların devreye girmediği durumda da kentlerin kendi kendine dönüşüm eğilimlerinin olduğunu izleyebiliyoruz. Fakat belki üzerinde durmamız gereken önemli bir konu var; burada gördüğümüz dönüşüm, sağlıklı, benimsenebilir bir dönüşüm eğilimi değil. Tarihi bölgelerde korumamız gereken yapılarla ilintili ya da yine yasadışı yollardan gelişmiş, ama rant aracı olarak kullanılan kentsel mekânlarımız var; buradaki dönüşüm eğilimleri de hep yoğunlaşma, donatıların daha azaltılması, sorunların daha üst boyuta yükseltilmesi içeriğinde.

Yine planlamayı aracı olarak kullandığımız dönüşüm eğilimleri de var. Belki böyle bir doku sevimli de gözükebilir, ama şunu bilelim: Biz, bu dokuyu bu, bu kentsel mekân örüntüsünü buna ulaşmak için yapmadık. Burada sürekli olarak imar aflarının arttırılması sonucunda oluşmuş farklı dönemdeki yapıların oluşturduğu bir doku söz konusu.

Her zaman dönüşümün karşısında bir sosyal boyut sorunu karşımıza çıkabiliyor. Bir yandan dönüşüm projeleriyle donatı alanı kazanmaya çalışıyoruz, bir yandan dönüşümle korumamız gereken alanları kaybediyoruz. Belki bir şekilde şunun üzerinde durmak gerekebilir: Bizim ihtiyaç duyduğumuz veri tabanı, değerlendirme bağlamında çok önemli. Biz, orman alanı denilen yerin planlama için sabit olmasını istiyoruz, bugünden yarına değişir bir alan olmasını istemiyoruz, yasallaştırmayı istemiyoruz, su havzalarının değişmesini istemiyoruz, tescilli eserlerin değişmesini istemiyoruz, sit alanlarının değişmesini istemiyoruz. Bunlarla ilgili veri tabanı bağlamında çok sağlıklı, kabul

edilebilir ölçütler geliştirmek durumundayız. Bu sistemi oturttuğumuz zaman, sanıyorum, toplumsal uzlaşma sorunlarımızı da aşacağız.

Biraz önce yeni işlevler kazanmayla ilgili belirlediğim uygulanmaya bir örnek.

Biraz önce hocam da değindi; bu tür olaylarda bile rantı ön planda tutarak, yine planlama kurumunun değil, ağırlıkla politika kuramının karar verdiği bir süreç yaşıyoruz ve bazı kentlerimizde 10-15’er yıllık periyotlarla, planlamadığımız, istemediğimiz müthiş dönüşümler yaşıyoruz.

Başta bahsettiğim, üzerinde çalıştığımız dönüşüm alanıyla ilgili halihazır ve mülkiyet dokusu o bölgeye ait fotoğrafları görüyorsunuz. Bu fotoğraflara baktığımız zaman, hiçbir bireyin, “Ben burada yaşıyorum” diye gurur duyacağı bir kentsel mekân değil.

Belki de başka yerler tanımlayacağı, prestiji üst boyutta olmayan, donatı standartları minimumda, var olan teknik donanım olanaklarının bile bazen can ve mal güvenliği için sorun oluşturduğu, eşik alanların işgal edildiği, hatta doğal yapının planlama için girdi olmadığı, hatta çoğu bölgelerde planlamanın gelişimde hiç etmen olmadığı bir süreç söz konusu.

Yine tanımlamaya çalıştığım bölgeye ait bir siluet ve birkaç tane detay fotoğraf gözlemliyorsunuz.

Bazı şeyler söylemeye çalışacağım, daha sonra burayı nasıl ele aldığımıza çok kısaca değinmeye çalışacağım.

Göstermeye çalıştığım slaytlarla, aslında biz şunu söylemek istiyoruz: Konuyu parsel ölçeğinde ya da büyük ölçekte ele alma şansımız var, bütünlüğü olan projeler halinde ele alma şansımız var. Parsel ölçeğindeki dönüşüm kararlarımızda, yaşanabilirlik konusunda gerçekten müthiş endişelerimiz var. Donatı alanlarını yeniden elde edemiyoruz, yoğunlukları arttırıyoruz ve buradaki dönüşüm ağırlıkla rant odaklı bir dönüşüm.

Oysa, bütüncül projeler şeklindeki bir yaklaşımla, yaşanabilir, güvenli, prestijli, çevre değerlerinin üst boyutta olduğu, iyi yetişmiş nesiller söz konusu olacak bir kentsel mekân dokusu elde edebilme şansımız söz konusu olabilir. Bu bağlamda, imar haklarının arttırılması önem taşıyor.

Bunları çok hızlı geçmeye çalışacağım, ama burada ihtiyaç duyduğumuz bilgi altyapısını belirlemeye çalıştık. Bir kısmına Betül hocam da değindi. Planlama bir bütün. Farklı projelerde, planlamanın bizim için veri tabanı olan her boyutuna ulaşabiliyor olmamız lazım. Normal bir imar planı da, kentsel dönüşüm planı da, sosyal mekânı, ekonomik mekânı, toplumsal ilişkileri, oradaki rant olgusunu, fizik mekânı göz ardı ederek hareket edilebilecek bir içerikte değil.

Çok bilgi olduğu yönünde bir tespitimiz var; ama koordinasyon yok. Farklı kurumlarda, parçacıl, birbiriyle bütünleşmeyen, bir veri tabanı şeklinde oluşturulmamış bir yapılanma söz konusu. Bunları alıp birleştirmek de aslında planlama kurumunun enerjisinin çok büyük bir bölümünü bu yönde kullanmasına neden oluyor. Onun için, tek tabanlı bir sayısal bilgi altyapısı önemli ve ülke ölçeğinde veri tabanına erişim çok önemli.

Bu veri tabanı farklı kesimler tarafından değerlendirilebilecek bir içeriğe sahip.

Gayrimenkul piyasasının oluşması açısından, yatırımcı açısından, biz plancılar ve uygulayıcılar açısından, yani teknik elemanlar açısından, mülk sahibi açısından ve bu olguyu vergilendirmek, kişilerin can ve mal güvenliklerini sağlamak, mekânı iyileştirmek bağlamında çalışma zorunluluğu olan kamu kesimi için de önemli.

Bizim çalıştığımız bağlamda, dün de üzerinde çok durulan değer tespiti, özellikle veri tabanının oluşması bağlamında çok önem taşıyor. Bu değerin nasıl oluştuğu, üzerinde hemfikir olduğumuz, tartışmaya açık olmayan sabit ölçütlere bağlanmak durumunda. O zaman, güvenilir bir değer tespiti söz konusu olacak. O zaman, her uygulama için, satış için ayrı bir değer, kentsel dönüşüm için ayrı bir değer… Hepimiz biliyoruz ki, değer, asıl kamu kesimiyle muhatap olduğumuz zaman ciddiyet kazanıyor; ama kişiler arasındaki satışlarda ya da başka tür uygulamalarda değer o kadar da ön plana çıkmıyor ve hepimiz biliyoruz ki, aynı meta için farklı farklı değerler söz konusu. Oysa bu, vergilendirme için de, emlak uygulamaları için de, kentsel dönüşüm için de sabit ve değişmez olmak durumunda.

Zaman kazanmak için hızlı geçmeye çalışacağım; ama değerleme veri tabanı, bizim açımızdan, kadastrodan beklediğimiz diğer bütün bilgilerle birlikte, özellikle kentsel dönüşüm projeleri bağlamında çok önemli bir veri tabanını oluşturuyor. Kentsel dönüşüm projelerinde değerlemenin niye önemli olduğuna değinmek istiyorum. Biz, dönüşüm için, parsel ölçeğini, parsel büyüklüğünü baz alabiliyoruz. Yani 100 metrekare alanınız var;

onu hem proje öncesi, hem proje sonrası 100 metrekare olarak değerlendirebiliyorsunuz ya da inşaat alanı söz konusuysa, inşaat alanı büyüklüğünü değerlendirme ölçütü olarak kullanabiliyorsunuz. Konum, önemli bir değerlendirme ölçütü; ama işin özüne girdiğiniz zaman, değer tespitinin en önemli girdi olduğunu algılıyorsunuz. Çünkü ne parsel büyüklüğü, ne inşaat alanı büyüklüğü kentsel dönüşüm projeleri için baz olarak alınabilecek nitelikte değil; işin içinden çıkarmıyorsunuz. O zaman, “Kentsel dönüşüm yapıyoruz; daha sağlıklı mekânlarda yaşayacağız” derken, daha yoğun, daha az yaşanabilir kentsel mekânlara yönlenebiliyoruz.

Biraz önce, Küçükçekmece’den bazı fotoğraflar gösterdim. Orada bir dairenin satış değeri aşağı yukarı 20-30 bin YTL. Biz, bunu baz almak zorundayız ve hem girdisiyle, hem de çıktısıyla. Bu, kaç olur, bilmiyorum, çok da önemli değil; gerçekçi olması önemli. Ama çıktıda bunu mutlaka değerlendirmek zorundayız.

Tabii ki, şuna da değinmek gerekiyor: Her durumda, orada yaşayanların daha sağlıklı mekânlarda yaşayacağı, kendini kentli olarak algılayacağı ve kârlılık içerisinde hissedeceği seçenekler sunmamız gerekiyor; ama baz almamız gereken değer, bizim veri tabanıyla belirlediğimiz ve tıpkı arazi kullanış gibi, belli bir layer’da açıp değerlendirebileceğimiz içerikteki bir değer olmalı.

Bu bağlamda, uygulamada eşdeğerlik çok önem taşıyor. Eşdeğerliği de hem konum, hem de uygulamaya gelen metanın değeri bağlamında yakalamak durumundayız.

Burada, biraz önce fotoğrafını gördüğümüz mekâna yönelik, bizim bir sürecimizi birkaç fotoğrafla göstermek istedim. O kentsel mekânı bu hale dönüştürmek istiyoruz. Burası, ulusal ve uluslararası bağlamda algılanabilir nokta. Hemen Olimpiyat Stadının yanı, prestij unsurlarının üst boyutta olduğu bir nokta. Rantı çok düşük, yaşanabilirlik ölçütleri çok düşük; ama değerlendirilebilir bir konum özelliğine sahip.

Buradaki veri tabanının oluşturulmasının önemi, çok boyutlu bilgiye ulaşmak bağlamında, uygulamanın gerçekleşebilirliği bağlamında çok önemli. Özellikle bunun altını çizmek istiyorum.

Kentsel dönüşüm alanlarını belirlemekle ilgili sorunlarımız da var; bunun da sabit ölçütleri olmalı ve orada da bir katılım sürecini gerçekleştirmemiz gerekiyor. Ama çekindiğimiz bir olgu daha var; özellikle büyük şehirlerde dönüşüm gereksinimine, tabii ki rantı ön planda tutmayan, uzlaşmayı ve uygulanabilirliği ön planda tutan, yaşanabilirliği ön planda tutan bir anlayışla yaklaşmak gerekiyor. Fakat kentsel dönüşüm gereksinimi duyan çok büyük kent dilimleri söz konusu ve biz, ekonomik kaynakları çok verimli kullanmak durumundayız. Hep yapıp hep yıkarak izlediğimiz süreci başka bir boyuta yükseltmemiz gerekiyor. Biraz önce de üzerinde durduğum gibi, bütün ekonomik değerleri, yapı ve parselle ilgili değerleri de, diğer bütün ekonomik değerlerle birlikte kayıt altına almamız ve belli ölçütlere bağlamamız gerekiyor. Toplumsal ilişkiler sisteminin sağlıklı bir tabana oturtulması gerekiyor. Gerçekten iyi nesiller yetiştirmek bizim açımızdan çok önemli.

Bu, planlamanın da, uygulamanın da önemsediği bir konu.

Birkaç fotoğrafta da, kendi projemizde alt bölgeler göstermeye çalışacağım.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

KORUMA AMAÇLI İMAR PLANLARINDA