• Sonuç bulunamadı

TAŞINMAZ DEĞERLEME VE KADASTRODAN BEKLENENLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TAŞINMAZ DEĞERLEME VE KADASTRODAN BEKLENENLER"

Copied!
150
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TAŞINMAZ DEĞERLEME VE KADASTRODAN BEKLENENLER

Güniz ÇELEN

Değerleme Uzmanları Derneği Başkanı

Çok teşekkür ediyorum.

Bütün değerleme uzmanlarının sevgi ve saygılarını getirdim size. Bu kadar sarmal olduğumuz bir meslekle böyle bir buluşma temin ettiği için, özellikle Sayın hocam Hüseyin beye çok teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamı mümkün olduğu kadar toplu yapmaya çalışacağım. Aslında bu konu çok geniş.

Değerleme uzmanı kim? Biz, kendimizden çok bahsederiz. Değerleme uzmanlığı konusu gündeme gelirken, birçok meslek grubundan, bu süreç içinde bir hayli talep geldi, itiraz geldi. Mesela, emlak müşavirleri, “Zaten bu işi ezelden beri biz yapıyoruz. Bu da nereden çıktı?” dedi. İnşaat mühendisleri, “İnşaat mühendisi olmazsan, bu işi yapamazsın; çünkü yapıyı tanımak lazım” dedi. Mimarlarsa, sorunun getirdiği değer ve artı değerleri ancak kendilerinin tanımlayabileceğini söylerken; şehir plancıları, planlama yetkileri ve bilgileri dolayısıyla, özellikle kentsel alanda planlamanın değer katan özelliklerine onların hâkim olduğunu; harita kadastro mühendisleri, arza-arazi düzenleme ve mülkiyet hakları konusundaki bilgilerinin çok üst düzeyde olması dolayısıyla; gayrimenkulün gelir getirici özelliği ve ekonomik değeri itibarıyla finansın ağırlık kazandığını fark eden finansçılar ve ekonomistler dereye girip, “Bu bizim konumuz” dediler. Son günlerde, muhasebeciler sımsıkı bastırıyorlar; uluslararası değerleme standartları tercüme edildikten sonra, “Bu, tamamıyla bizim işimiz; bunun dışında kimse yoktur” derken; avukatlar birimler kurmaya başladılar ve hızla değerleme yapmaya çalışıyorlar. Bunun ardından çevre mühendisleri geliyor; çünkü Avrupa Birliğinin bugün çevre konularına çok önem verdiğini biliyoruz.

Bunların hepsi, değerlemenin kendi profesyonel uygulama alanları içinde kaldığını söylüyor.

Bu, aslında bize çok önemli bir şey söylüyor. Değerleme, aslında multidisipliner bir altyapı üzerine kurgulanmış bir üst disiplin.

Değerleme uzmanı kim; mülkiyet haklarıyla ilgili ekonomik değer konusunda kanaat bildirme yetkisine sahip kişi. Üstelik, değerlemeden araştırmaya, danışmanlığa kadar varan çok kapsamlı bir alan. Yetkinliği ve bilgeliğini de temsil eden bir imza söz konusu.

İmza yetkisi olmayan kişi değerleme uzmanı olamaz.

Değerleme uzmanlığının kurumsallaşması için ne gerekiyordu? 1994 itibarıyla ciddi bir kurumsallaşma çabası başladı. Bunun için, ehliyetlendirme, standartlar ve meslek örgütü gerekiyordu. Şu anda, meslek örgütü aşamasındayız. Değerleme uzmanlığını kurumsallaştırma sorumluluğunu Sermaye Piyasası Kurulu üstlendi. Ağustos 2001’de

(2)

başlayan tebliğlerle ilk düzenlemeler yapıldı. Hem mesleki tanımlamalar, hem kurumsal faaliyetlerin tanımlanması ve sınavlara başladılar. Bu sınav, yılda 3 kez yapılıyor.

Türkiye’de halen 343 kişi bu lisansa sahip. 9 firmaydı, şimdi 10 firma oldu. Sermaye Piyasası tarafından listeye alındı. Türkiye’nin, 01.01.2005 tarihi itibarıyla uluslararası finansal raporlama standartlarına uymak zorunluluğunu kapsayan düzenlemeler yapıldı.

Uluslararası Değerleme Standartları Komitesi tarafından hazırlanmış olan uluslararası değerleme standartlarının Türkçe çevrisiyle, Değerleme Uzmanları Derneğini tanımladı ve görüşe açtı. Bu, çok uzun süre görüşte kaldı. Bu standartların tercümesi esnasında, bir sivil toplum kuruluşu olarak, geniş çaplı bildirimde bulunduk. Koşa koşa gelenler oldu; gerek öğretim üyeleri, gerek uygulama alanından. Gelmeyenlerin bilahare katkı yapacaklarını düşünüyorum. Çok uzun süre görüşte kaldı, askıdaydı. Maalesef, herhangi bir görüş bildiren de olmadı.

Konut Finansmanı Kanunu içeriğinde, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğinin kurulması, Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından uygun görüldü, Genel Kurulda görüşülecek. Dediğim gibi, meslek örgütü aşamasına geldi.

Değerleme Uzmanları Derneği, 4 Nisan 2001’de kuruldu. Bakanlar Kurulu kararıyla, uluslararası tescil yetkisiyle kuruldu. Bu doğrultuda, Uluslararası Değerleme Standartları Komitesi -ki, Birleşmiş Milletlerin sivil toplum örgütüdür- ve Avrupa Birliğinin organı olan TEGOVA’ya da asil üye olarak kabul edildi. Dünyada da mesleğin geliştirilmesi konusunda, Değerleme Uzmanları Derneği ön saflarda ve uluslararası tüm kuruluşlarla da işbirliği halinde. Geçen sene, FIC’den de bir davet aldık. Ne yazık ki, henüz oraya kadar gelemedik. FIC’ye de katılacağız.

Halen 340 kayıtlı üyemiz var. Derneğimizin üyeliği herkese açıktır. Öğrenciden itibaren, fiilen mesleki faaliyette bulunmuyorsanız dahi ilgili üye olabilirsiniz. Tavsiye ederim.

2005’in tamamı ve 2006’da da 350 saat yoğun mesleki eğitimler verdik.

İpotekli Finansman Kanunundan bizim beklentilerimiz şöyle: Tabii ki, ağırlıklı olarak meslek örgütlülüğünün kurulması; bağımsızlık, yetkinlik ve tarafsızlık ilkelerinin mesleğimizde kurumsallaşmasını ve kamu kurumları nezdinde bilgi alma yetkisinin tanınmasını istiyoruz. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, bu konuda bize çok sıcak yaklaşımlarda bulundu, taleplerimizi hiç karşılıksız bırakmadı. İleride çok daha sıkı bir işbirliği içinde olmayı da öngörüyoruz.

İpotekli konut finansmanı konusunda, konut değerleme uzmanlığı diye ayrı bir ihtisas alanı olması gerekiyor ve mevcut uzmanlığımızı da genel değerleme uzmanlığı olarak ayrıştıracağız.

Uluslararası değerleme standartları 1 Mayıs 2006 itibarıyla sermaye piyasaları kapsamı içinde mecburi değerleme standardı olarak tebliğle yayınlandı. Bu, uluslararası dil ve anlayış birliğine katılımımızı temin ediyor. Bu, genel değerleme kavram ve ilkeleri, davranış kuralları, mülkiyet tanımları gibi konulardaki dil beraberliğimizi temin edecek.

Uluslararası değerleme standartları iki standarttan oluşuyor;

(3)

1. Pazar değeri esaslı değerleme

2. Pazar değeri dışındaki değerleme esasları ki, Türkiye’deki uygulama da bunu çok fazla da tanımlıyor aslında.

Değerleme uygulamaları olarak, finansal raporlama için değerleme ve borç verme amacına yönelik iki tane temel amaç var; ama kılavuz notlara baktığımız zaman, çevre soruları - bu, çok önemli bir konu- tehlikeli ve zehirli maddelerin değerlemede dikkate alınması, tarımsal mülklerin değerlemesi, yeraltı ürünleri endüstrilerinde değerleme, Türkiye için çok önemli. Bu, stratejik önemde bir şey. Değerlemelerin gözden geçirilmesi kontrol mekanizmasıdır. Mülklerin vergilendirilmesi için toplu değerleme; bu da bir yöntem.

“Global ekonomiye entegrasyon” dediğiniz zaman, özellikle hizmet ve ürün kalitesinde benzerlik ve sınır ötesi hizmet verme imkânı. Bizim alanımız sadece Türkiye değil; tüm bölge, tüm dünya. Dünyanın her yerinde iş yapabilirsiniz.

Değerleme ücretlerinin piyasa gerçeklerine uygun hale gelmesini bekliyoruz. Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerinin değerleme konusunda düzenleme yapan tüm diğer kurumlar tarafından kabul edilmesi için de bir altyapı hazırlanmış oldu. Gerek adli, gerek mali, gerek diğer alanların tamamında ve vergi özellikle vergi hukukunda, yeni iş alanlarında uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.

Uluslararası değerleme standartlarına göre değerleme uzmanı kim? Değerleme uzmanı, değerlemeyi yapabilmek için gerekli kalite, ehliyet ve deneyime sahip kişidir. Kabul görmüş bir öğretim kurumundan veya eşdeğer akademik niteliği olan bir kurumdan uygun bir öğrenim derecesi almış olmak gerekiyor. Türkiye’de bu, “4 yıllık üniversite mezun olmak” olarak kabul edildi. Belki bazı ihtisas alanlarında tanımlama olabilir.

Avrupa Birliği böyle söylüyor.

Pazarda ve varlık kategorisinde değerleme yapabilecek düzeyde deneyim ve beceri kazanmış olmak; güvenilir bir değerleme yapmak için kabul edilmiş metot ve teknikleri bilen, anlayan ve doğru şekilde kullanabilen; tanınmış bir ulusal profesyonel değerleme kurumunun üyesi olan, kariyeri süresince profesyonel bir eğitim programı takip eden –sürekli eğitimi mecbur kılıyor zaten- uluslararası değerleme standartları ve davranış kurallarını yerine getiren itibarlı kişi olmak gerekiyor. Bu, çok mühim bir laf, aslında bütün meslekler için çok önemli.

Birçok başka uygulama alanlarıyla ilgili neler yapılacağı, vergilere dair sorunlar, finansman raporlama sistemi, kişisel mülkiyet, şirket değerlemesi, finansal haklara ilişin değerleme, ipotek, bunların uzun uzun çalışma koşullarını tanımlamış; ama şunu söylüyor:

“Değerlemeler, ancak değerlemede kalite, ehliyet, deneyim, ahlaka uygun ve aleniyet kurallarını uygulatan, genel kabul görmüş ulusal meslek örgütlerinin eğitimli ve uzman üyeleri tarafından hazırlandıkları takdirde nihai kullanıcı nezdinde kabul görür.” Bu, bir meslek örgütünün çok gerekli olduğunu söylüyor bize. Batı dünyasında, dernekler, sivil toplum kuruluşları eğer mesleki örgüt kimliğini kabullendiyse ve üstlendiyse, gönüllü alan olduğu için, esasında en makbul yapı bu.

(4)

Davranış kurallarımız şöyle: Dürüstlük, gizlilik, tarafsızlık, talimatların kabulü - bu, çok mühim- yeterlilik. Eğer yeterliliğiniz yoksa, bir işi kabul edemezsiniz; eğer işi kabul ederseniz, çok ciddi cezai sorumluluğu var. “Ben böyle düşündüm, bence böyledir”

filan gibi cevaplar söz konusu değil. Ayrıca, değerlerin rapor edilmesinde de genel bir düstur var.

Uluslararası değerleme standartları, uluslararası muhasebe standartlarıyla çok eşgüdümlü.

Raporlamayla ilgili standart ve muhasebe standartlarıyla ilgili, özellikle duran varlık, finansal varlıklar ve yatırım amaçlı gayrimenkuller dediğimiz farklı kategorilerde de çok ihtiyaç duyulan bir hizmet.

Dernek faaliyetlerimize baktığımız zaman, bizim de uluslararası değerleme standartlarıyla tam olarak örtüşen, mülkiyet türlerinin tamamını kapsayan değerleme sorumluluğunu aldığımızı görüyoruz.

Bizim yeni adım olarak baktığımız konular, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği. Burada, sürekli eğitim, lisanslama, standartları geliştirme, mesleki yayınları arttırma, denetim ve disiplin sağlama –ki, şu anda yok- gibi, mesleki örgütlenmenin tüm gereklerini yerine getirecek kurum olmak istiyorum. Mesleki faaliyette bulunmak için, Birlik üyesi olmak mecburiyetindesiniz. Birlik üyesi olmak için, kurallara riayet eden lisanslı değerleme uzmanı olmak koşulu var. Bunun dışında herhangi bir uygulama yapılması söz konusu değil. Böylece, tüm bilirkişilik ve değerleme kapsamındaki uzmanlıkların mesleki gelişimi, ehliyetlendirmesi ve takibi tek merkezden mümkün olacak.

İş planımız oldukça kalabalık. Lisanslarımızı geliştirmek istiyoruz. Kişisel mülkiyet hakları, finansal haklar konusunda değerleme lisansı verilmesini istiyoruz. Biz, Uluslararası Değerleme Standartları Komitesine, zaten bununla ilgili düzenlemelerde de destek veriyoruz. Kamulaştırma, vergi amaçlı değerleme, bilirkişilik ve/veya Takdir Komisyonu gibi mekanizmaların tümünde ehliyetli değerleme uzmanlarının yer almasını temin edeceğiz. Sermaye piyasası dışında kalan tüm değerleme uygulamalarının uluslararası değerleme standartlarına uygun olarak ifa edilmesi konusunda da her türlü girişimde bulunacağız.

Eğitim kurumlarıyla ilgili olarak, zaten şu anda ilişkide bulunduğumuz kurumlar var. Burada, ihtisas konularında eğitim verilmesi için daha fazla çaba göstereceğiz.

Kurumlarda değerleme hizmetini teslim alan kişilerin ehliyetlendirilmesi çok önemli ve bunların belirli bir kalitede olması lazım. Gözden geçirme fonksiyonunu yerleştiriyoruz.

Uluslararası uzmanlık ehliyetleriyle mütekabiliyet sağlamak istiyoruz. Buna başladık, çok uzun zamandır devam ediyor. Mesleki sorumluluk sigortasının çerçevesini belirleyeceğiz.

Kurumlardan bilgi alma konusunda özel bir tedbir alınmasını temin etmek istiyoruz.

Özellikle ipotekli finansman, bankalardan yapılan işlemlerde söz konusu.

Bizim kadastrodan beklediklerimiz neler?

Ben, çok teşekkür ediyorum. Bugün çok aydınlandım. Keşke yarın ve öbür gün de kalabilseydim.

(5)

Bilgi paylaşımı ortamızı mutlaka güçlendirmemiz lazım; bunun için yöntem bulmamız gerekiyor. Dijital ortamda bilgiye erişim, zaten bugünün çok önemli konusuydu. Herkes için mümkün olacağına göre, bizim için belki bir özel statüye dahi gerek kalmayacak.

Coğrafi bilgi sistemlerinin tamamlanması çok önemli bir amaç. Emlak vergisi amaçlı çalışmalarda da ortaklık yapmak isteriz.

Bu bilgi sistemlerinin üstünde nasıl bir sistem yaratacağız? Özellikle, “Land information systems” dediğimiz arazi bilgi sistemleri konusunda da işbirliği yapmak istiyoruz. Arsa kadastral bilgisi, emlak vergisine esas değer tespiti, kentsel planlama, kentsel dönüşüm, yapı iyileştirme, çevre planlama ve kirlilik kontrolü, yapılanma izinleri yönetimi, geliştirilebilir arazi arzı, altyapı ve kamu alanlarının yönetimi, son derece girift konular.

Temin edilebilirse, sürdürülebilir bir gelişim temin etme imkânımız olacak. Sürdürülebilir gelişim ve arazi yönetimi birlikte ele alındığında, arazinin ekonomiye katkısı büyük olacaktır.

Burada bir parantez açmak istiyorum. Ülkelerin bundan sonraki rekabetleri kendi varlık değerleriyle de olacak. Yeni bir arena açıldı. Bugün ekonomik faaliyete katılan, iktisadi bütünlüğün içinde oyuncu olan varlıklarınız, yatırım amaçlı varlıklarınız, çok yakın gelecekte devreye sokmayı planladıklarınız ve gelecek nesiller için saptadıklarınız;

Türkiye’nin yerüstü olduğu gibi, yeraltı da çok önemli. Bu anlamda, Türkiye, dünyanın en zengin ülkesi. Ama bence, bizim bunu yazıp çizip, hesaplayıp ortaya koymamız, önemli bir rekabet unsuru. Amerika’da bugün, gelecek nesillere, hem de yüzyıllarla planlanan orman alanlarıyla ilgili her yıl değerleme yapılıyor. Bunların hedefleri var.

Arazinin etkin kullanımı ve yönetimi, başarılı ekonomik gelişimin odağı ve gayrimenkul piyasasının sağlıklı gelişimi için anahtar olacaktır. Gayrimenkul piyasasını, bilgi olmadan kurmak mümkün değil. Bir tarihi endeks sistemi kurma, bununla ilgili bütün kriterleri ve alt sistemleri belirleme çalışmaları yapılmadığı takdirde, bir gayrimenkul piyasasından filan bahsedemeyiz, İstanbul’un belirli bölgelerinden ibaret kalır.

Türkiye’de, bir tapu riskinden bahsedemiyoruz. Çok konuşuluyor da, ben, özellikle üstünde durmak istiyorum. Ben, 1989’dan beri hâlâ sahaya giderim, her yere giderim.

Konuşulur, güncellenir, bir-iki gün beklersiniz filan; ama Türkiye’de tapu riski yok. Ama planlama riski büyük, burada çok sıkıntılarımız var. Uygulamada, gerçek yaşamda, her gün bir şey yaşıyoruz. Bu, kabus. İmar planlarıyla mülkiyet hakları konusunda çok ciddi düzenlemeler yapılıyor. Bu bağlamdaki yetkiler de genişletilmeye çalışılıyor. Çok çok kötü örnekler verebilirim. Başlarından gelenden dolayı, ülkeyi terk edip, yatırımlarını başka ülkelere kaydıranlar var.

İmar Kanunu Taslağında yer alan -örnek olarak veriyorum- 17, 18, 23, 27, 29. Maddelerin, özellikle Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinde çok iyi tartışılması gerekiyor. Biz, elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz; müşterek de davranabiliriz. Kadastro’da görevli, harita kadastro mühendisleri, bu konuda hem bilirkişi, hem ombudsman olmalı.

Ben, bu konuda bir görev üstlendiğinize tanık olamadım. Ama mesela, kamu mülkiyetine geçmiş taşınmaza tekrar özel mülkiyet kazandırılması çabaları görüyoruz ve şu anda,

(6)

benim elimde, gelmiş olan birkaç tane var. Yeşil alan olmuş, okul olmuş vesaire, nasıl olduysa, bu, tekrar özel mülkiyete satılmış. “Efendim, idare mahkemesine gidin” vesaire.

Aslında insanlar, mahkemelerde uğraşmak için yatırım yapmıyorlar.

Örnek vermek istiyorum. 20. Madde, kentsel ve kırsal dönüşüm bölgelerindeki uygulama.

Bu, bana çok çarpıcı geliyor. “İdare -belediye- plan kararlarını gerçekleştirmek amacıyla, arsa ve arazi düzenleme işleri yapmaya, kamulaştırmaya, satın almaya, öncelikli alıma, mülkiyetindeki gayrimenkullerle takasa, gayrimenkul mülkiyetini ve imar haklarını başka bir alana aktarmaya, kamu tüzelkişiliği olarak veya özel sektörle birlikte gayrimenkul yatırım ve geliştirme ortaklıkları kurmaya, kurulmuş olanlara katılmaya, kat karşılığı inşaat yapmaya veya yaptırmaya, Kat Mülkiyeti Kanunu esaslarına göre paylaştırmaya yetkilidir.”

Bu, kısa bir örnek; bunun gibi daha çok var. Burada değerlemeyle ilgili laflar geçiyor.

Düzenleme öncesi değer belirleniyor, katkı payları düşüldükten sonra bir daha belirleniyor.

Eşdeğerlik esasından bahsediyor, eşdeğerlik esası; “Menkul değere dönüştürülebilir.” Sizin arsanızı alıyor, size bir menkul kıymet verebiliyor. Bütün buralardaki değerlemeleri kim, nasıl yapacak, bununla ilgili kimsenin henüz bir fikri yok. Bu Maddenin uygulanmasında, idarece kullanılan yetki ve görevler, idareyle anlaşma sağlanarak, Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca da yürütülebilir.

Biz, denetleme konusunu çok önemli görüyoruz. Zannediyorum, Tapu Kadastro mühendisleri de aynı şekilde düşünüyor. Çünkü neticede burada mülkiyet hakları söz konusu olduğuna göre, bir denetleme mekanizması olması lazım. Planlama yetkilerinin kullanılmasında keyfilik, menfaat çatışması ve teknik hatalardan kaynaklanan kayıplar konusunda, idare mahkemeleri dışında, güçlü ve işlerliği olan bir yaptırım mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir. Bu konuda, harita kadastro mühendislerinin de desteğini bekliyoruz.

Biz, mesleğimizi yüceltmeye, korumaya ve onurla taşımaya devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum.

(7)

KADASTRONUN MALİ BOYUTU (BİLEŞENİ)

Hülya DEMİR1

Doç., Dr., Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul, hudemir@yildiz.edu.tr

ÖZET

Bildiride, kadastroya bakış açısındaki gelişmeler doğrultusunda, kadastronun iki temel amacından biri olarak gösterilen kadastronun mali boyutu (bileşeni) ele alınmıştır. Bu çerçevede, “Topraktan elde edilecek ekonomik yararının temelini oluşturan taşınmaz değerleme ve vergilendirme için nasıl bir kadastro gereklidir?” sorusuna yanıt aranmaya çalışılmış ve Türkiye’de, kadastronun mali boyutunun oluşturulması için gerekli temel koşullar sunulmuştur.

Anahtar Sözcükler: Sürdürülebilir gelişme, kadastro, kadastronun mali boyutu (bileşeni), taşınmaz vergilendirme, taşınmaz değerleme.

ABSTRACT

In this paper, fiscal component that is shown as one of the two main aims in cadastre has been examined according to the improvements in cadastre. In this context, it has been explained that “How cadastre is necessary for land valuation and taxation that forming the economical benefit from the land”. Then, the basic conditions have been presented for forming of cadastre’s fiscal component in Turkey.

Keywords: Sustainable development, cadastre, fiscal cadastre, property tax, property valuation.

1. KADASTRONUN MALİ BOYUTU (BİLEŞENİ)

Ülkemizde kadastro, taşınmaz iyelik haklarının saptanması, sınırlandırılması, güvencelenmesi ve dolaşımı süreçlerinden oluşan tüzel bir içeriğe sahiptir. Dünyada ise, Türkiye’deki uygulamanın aksine, kadastroya bakış önemli ölçüde değişmiştir. Kadastro;

sürdürülebilir gelişme çerçevesinde çevre, ekonomi ve sosyal adalet kavramlarına hizmet eden bir yapıya kavuşmuştur (Beşiktepe ve Demir, 2005; Enemark ve Sevental, 1999;

Grant, 1999) Çizem 1:

Bu yapılanma; iyelik, değer ve kullanıma ilişkin verileri güncel ve kapsamlı tutarak, ulaşımlarını kolaylaştırarak; sosyal ve ekonomik politikalar oluşturulması, planlama ve planların uygulanması, altyapı hizmetlerinin geliştirilmesi ve doğal kaynakların korunması amacıyla çevresel denetime, özetle toprağın yönetimine olanak tanımaktadır.

Bu yapıdaki bir kadastro dört temel bileşene sahiptir: (1) tüzel, (2) düzenleyici, (3) mali ve (4) bilgi yönetimi. Bildirinin konusunu oluşturan, iyeliğin kayıt altına alınmasıyla birlikte kadastronun iki temel amacından biri olarak da gösterilen (Hopfer, 2003) kadastronun mali boyutu (bileşeni); toprağın ekonomik yararları üzerine odaklanmıştır (Çağdaş ve Gür, 2003); taşınmaz değerleme ve vergilendirme için gerekli girdi, süreç ve çıktıların

(8)

tüm elemanlarını içerir (Whittal ve Barry, 2004). Vergilendirme, planlama ve yatırımların düzenlenmesinde etkin bir araç olarak kullanılan kadastronun mali boyutu sağlanacak ekonomik ve toplumsal yararı güçlendirir.

Kadastronun mali boyutu, taşınmazların değerleme ve vergilendirme süreciyle çok yakın ilişki içinde olmasına karşın, bu işlevleri üstlenmez. Buna karşın, vergi örgütleri ve değerleme kurumlarına gerekli verileri sunar ve bu verileri güncel tutar. İlgili verilerin eksiksiz tanımlandığı, taşınmazların cins değişikliklerinin güncel tutulduğu ve değişikliklerin vergi yönetimlerine doğrudan aktarıldığı kadastronun mali boyutu en az aşağıdaki nitelikleri gerçekleştirebilir olmalıdır (Whittal ve Barry, 2004; Çağdaş vd, 2003; Dale ve McLaughin, 1999):

1. Vergiye konu olan taşınmazların tanımlanması, sınıflandırılması ve haritalanması, 2. Taşınmazın vergi içeriğinin belirlenmesi,

3. Her bir taşınmaz için vergi yükümlüsünün tanımlanması,

4. Değerin tanımlanması (Pazar değeri, uyarlanmış satış fiyatı, en yüksek ve en iyi kullanım vb),

5. Değerleme için gereksinilen, taşınmazın tüm özelliklerinin belirlenmesi, 6. Taşınmazların vergiye esas olacak zemin ve yapı değerlerinin kestirimi,

7. Değer biçmede kullanılan süreçlerin belirlenmesi (temel taşınmaz değerleme, küme değerleme),

8. Taşınmazların satış fiyatları ve satış tarihleri, kiraları, bakım-onarım giderleri, net gelirleri vb. gibi piyasa verilerinin derlenmesi ve analizi,

SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME

EKONOMİK SOSYAL ÇEVRE

TAŞINMAZ HAKKI GÜVENCE ALTINA ALINMIŞ YASAL HAKLAR

TAŞINMAZ DEĞERİ TAŞINMAZ DEĞERİ VE VERGİSİNİN BELİRLENMESİ

TAŞINMAZ KULLANIMI TAŞINMAZ

KULLANIMININ KONTROLÜ İLKELER VE MEKANSAL PLANLAMA

TAŞINMAZ GELİŞTİRME DÜZENLEME VE UYGULAMA İMAR VE İZİNLER

KADASTRO PARSELLERİN TANIMLANMASI

SİCİL VE HARİTALAR

Çizem 1: Sürdürülebilir Gelişme ve Kadastro (Enemark ve Sevental, 1999)

(9)

9. Taşınmaz vergi oranının tanımlanması,

10. Vergi yükümlülerince ödenmesi zorunlu olan vergi miktarının belirlenmesi, 11. Vergi bağışıklık ve indirimlerin tanımlanması,

12. Faturalama, toplama ve uygulama şeklinin belirlenmesi,

13. Yerel ya da bölgesel düzeyde taşınmaz fiyatlarının izlenmesi, istatistiksel bilgilerin üretimi.

Bu niteliklere sahip bir kadastro, Çizem 2’de yer alan sosyo ekonomik sonuçlara hizmet eder.

İşlevleri Sosyo-Ekonomik Sonuçları

Taşınmaz vergilendirmesinde,

Taşınmaz piyasalarını düzenleyici bir araç olan merkezi ve yerel yönetimlerin en önemli gelir kaynağı taşınmaz vergilerinden en uygun yararı sağlama,

Vergilendirme sisteminin hakça ve sosyal hedeflere hizmet eden bir yapıda tasarlanması,

Kamu hizmetlerinin kalitesinin artması.

Sermayenin yaygın hale getirilmesinde, Yatırımlar için daha az riskle, ucuz sermaye sağlanmasını kolaylaştırır.

Taşınmaz piyasalarının denetimi ve desteklenmesinde,

Saydam ve etkin taşınmaz piyasasının oluşumu,

Vurgunculuğun önlenmesi,

Kredi sağlayan mali kurumlara güvence sağlanması,

Yatırımların artması,

Taşınmaz piyasasının kamu yararı doğrultusunda gelişmesi.

Yönetim ve arazi kullanım planlamasında

Planlama ve uygulama süreçlerine hız kazandırır,

Toprak kullanımı istenilen yön ve biçimde denetimli gelişir,

Daha ekonomik, sosyal, fiziksel bir çevrenin oluşumu sağlanır.

bilgi kaynağıdır.

Çizem 2: Kadastronun Mali Boyutunun İşlevleri ve Sosyo-Ekonomik Sonuçları

Kadastronun mali boyutunun da yer aldığı bir kadastro sistemi; sürdürülebilir gelişmenin temelini oluşturan taşınmaz pazarının veri altyapısıdır (Çizem 3).

(10)

KADASTRONUN ÇOKLU BİLEŞENLERİ Tüzel

Boyutu - Kentsel Mali Boyutu planlama,

- Kentsel yenileme, - Konutların

iyileştirilmesi, - Çevre planlama

ve nüfus kontrolü, - Yapı denetimi, - Geliştirme için arazi elde etme, - Teknik

altyapıların yönetimi - vb.

fonksiyonlarla ayrı ya da birleşik

Düzenleyici Boyutu Taşınma

iyeliğiniz güvencesn

i İpotek sistemi

Arazi kullanım planlaması, yapı izinleri

Çevre koruma

Geliştir me için finans

Değerleme

TAŞINMAZ PAZARI

SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME

Çizem 3. Kadastro-Taşınmaz Pazarı-Sürdürülebilir Gelişme İlişkisi (Hopfer, 2003’den geliştirilmiş)

Kadastronun mali boyutunu da içeren bir kadastro anlayışında; (1)kadastro müdürlükleri, (2)tapu sicil müdürlükleri ve (3)taşınmaz pazarı gözlemevlerinden oluşan üçlü bir yapı söz konusudur. Kadastro müdürlükleri, taşınmazların sınırlarını arazi üzerinde belirleyip haritalar üzerine işleyerek teknik özelliklerini gösteren; tapu sicil müdürlükleri, taşınmazlara ait akit ve her türlü tescil, değişiklik, terkin işlemlerini yapan; taşınmaz pazarı gözlemevleri ise taşınmaz pazarına ait yerel ya da bölgesel verileri izleme, biriktirme, güncelleştirme ve sunma görevlerini yerine getiren birimlerdir.

2. TÜRKİYE’DE KADASTRONUN MALİ BOYUTUNA YAKLAŞIM Türkiye’de, taşınmaz sınırlarının, iyeliğinin, hak ve yükümlülüklerinin korunmasının tek güvencesi olarak görülen ve içeriği de bu doğrultuda şekillendirilen tüzel bir kadastro anlayışı mevcuttur. 11.12.1934 tarih ve 2613 sayılı “Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu” ile birlikte benimsenmeye başlayan böyle bir kadastro anlayışı, kadastronun mali boyutunu oluşturan taşınmaz değerleme ve vergilendirme için gerekli girdi, süreç ve çıktıların çoğu

(11)

elemanını içermez. Fakat 1934 yılından önce yürürlükte olan 22.4.1925 tarih ve 658 sayılı Kadastro Kanunu, kadastronun çoklu bileşenlerine sahiptir. 658 sayılı Kanun uyarınca gerçekleştirilen kadastro anlayışı tüzel ve düzenleyici boyutu yanı sıra, vergi miktarının belirlenmesi ve taşınmaz değerlemeye altlık olmasıyla mali boyuta da sahiptir. Ancak, Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu ile birlikte kadastro ekiplerinin değer belirlemesi işinin hem emek hem de para kaybına neden olacağı belirtilerek kadastro ekiplerine değer belirlemeye ilişkin bir görev verilmemesi; kadastronun hızlı ve ekonomik üretiminin amaç olarak görülmesi kadastronun mali boyutunu ortadan kaldırmış, günümüzde de devam eden tüzel anlayışı gelişmiştir. Bununla birlikte, ne kadastro yapısı içinde ne de dışında taşınmaz değerlemesi ve vergilendirilmesinde bütüncül bir sistem ve kurumsal yapılanma henüz oluşturulamamıştır. Bu da, beraberinde bir takım sorunları getirmektedir.

Taşınmaz değerlemesi, temel ilkeleri ve değerleme yöntemleri birçok yasanın içinde doğrudan ya da dolaylı olarak geçmektedir (Çizem 4). Ülkemizde taşınmaz değerlemesi alanında denetleyici ve düzenleyici bir işleve sahip, değerlemenin teknik, etik ve uygulama standartlarını belirleyen, uzmanların sorumluluklarını düzenleyen, seçimi, eğitimi ve yetkilendirilmesini sağlayan bütüncül bir sistem ve kurumsal yapılanma henüz oluşturulamamıştır (Çizem 5). Değerlemeler salt deneyimlere dayalı olarak yapılmaktadır.

SPK tarafından 2001 yılında başlatılan çalışmalar ise bu alanda bir ilk olmasına karşın, ülke koşullarına göre bütüncüllükten uzak, sınırlı ve yetersizdir (Açlar vd., 2003).

Taşınmaz değerlemesinin; harita-kadastro, inşaat ve ziraat mühendislerinin çoğunluğunda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı mühendis, şehir planlama ve mimar odaları üyelerinin bir uğraş alanı iken, günümüzde tüm dört yıllık üniversite mezunlarının sahiplendiği disiplinler üstü bir meslek kimliğine dönüşmesinde Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) yasal düzenlemelerinin katkısı olmuştur. ‘Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nda konut finansmanı sisteminin sermaye piyasaları içinde planlanması ise bu alana ilişkin değerlemelerde SPK ve tasarıda kurulması öngörülen Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği’nin (TDUB) etkinliğini artırmaktadır. Yasa tasarısında TDUB’nin görev ve yetkileri şöyle belirlenmiştir: “Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, gayrimenkul piyasasının ve gayrimenkul değerleme faaliyetlerinin gelişmesini sağlamak üzere araştırmalar yapmak, eğitim ve sertifika vermek, birlik üyelerinin dayanışma ve meslek kurallarını ve değerleme standartlarını oluşturmak, haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli tedbirleri almak, kendisine mevzuatla verilen veya Kurulca öngörülen disiplin cezalarını vermek, ilgili konularda üyeleri temsilen ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak, mesleki gelişmeleri, idari ve yasal düzenlemeleri izleyerek bu konuda üyeleri aydınlatmakla görevli ve yetkilidir.

Birlik, bölgesel ve ülke genelinde gayrimenkul değerleri konusunda istatistikler oluşturur ve yayınlar. Konut finansmanı kapsamında yapılacak değerlemelere ilişkin bilgilerin, Birlik tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre Birliğe iletilmesi zorunludur.” Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, değerleme işlerinin denetimini ve yürütülmesini sağlamak üzere TDUB’nin kurulmasını ve gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanların TDUB’ye üye olmasını zorunlu tutmaktadır. Getirilen bu hüküm, değerlemeye ilişkin veri üretimi ve

(12)

sunumu konusunda, kadastronun mali boyutu (bileşeni) olarak tanımlanan ve başta Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olmak üzere çoğu kamu kurumunun yürütmesi beklenilen görevleri de TDUB’ye vermektedir (HKMO Taşınmaz Değerleme Komisyonu, 2006).

TAŞINMAZ DEĞERLEMESİ

Anayasa Medeni Yasa Kamulaştırma Yasası Emlak Vergisi Yasası Vergi Usul Yasası Arsa Ofisi Yasası Belediye Gelirleri Yasası Kadastro Yasası İmar Yasası Harçlar Yasası Sermaye Piyasası Yasası Kira Yasası Devlet İhale Yasası vd.

Çizem 4. Türkiye’de Taşınmaz Değerlemesi Tüzel Altyapısı

Nesnel ve tutarlı bir değerleme, temelde veri çeşitliliği ve kalitesi ile ilişkilidir.

Ülkemizdeki değerleme uygulamalarında temel olarak; tapu ve kadastro, normal alım satım fiyat cetvelleri, imar planları, inşaat birim fiyatları ve yıpranma oranlarına ait veriler kullanılmaktadır. Çizem 4’de verilen yasalar uyarınca yapılacak değerleme işlemlerinde değerleme birimlerine veri sunumunun gerçekleştirilmesi kadastronun en temel görevidir.

Ancak Türkiye Kadastrosu; tüzel kadastro anlayışında kaldığından, özellikle taşınmaz değerlemesinin gereksindiği; güncel ve doğru satış fiyatları, bölgesel değer endeksleri, değer oluşumunda etkisi olan nitelikler ve ağırlıkları gibi pek çok verinin üretimi ve sunumu konusunda sorumlu değildir.

KURUMSAL YAPI

Kıymet Takdir Komisyonları Bilirkişi Kurulları (Kamulaştırma Yasası) Kıymet Takdir Komisyonu Merkez Komisyonları (Vergi Usul Yasası) Değer Takdir Komisyonları (Tapu Sicil Tüzüğü) Değer Tespit Komisyonları (Özelleştirme Yasası) Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği

(SPK)

Değer Tespit Komisyonu

(Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Yasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa )

İlgili Diğer Yasalar Uyarınca Görevli

Kurumlar

Çizem 5. Türkiye’de Taşınmaz Değerlemesinde Kurumsal Yapı

Kurumsal yapılanma ve değerleme işlemlerindeki belirsizlikler beraberinde olumsuz sonuçları da getirmektedir. Ülkemizde, bayındırma projeleri gerçekleştirilirken toprak ediniminde çoğu kez ilk yöntem olarak kullanılan kamulaştırma, bunun en çarpıcı örneğidir. 4650 sayılı Yasa değişikliği ile Kamulaştırma Yasası, değer belirleme görevini;

(13)

satın alma ve trampa yoluyla yapılacak kamulaştırmalarda idarenin kıymet takdir komisyonlarına, tarafların anlaşamaması durumunda ise Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevlendireceği bilirkişiler ile hakimlere vermiştir. Ancak, ülkemizde değerlemenin teknik, etik ve uygulama standartlarının belirlenmemiş olması ve uzmanların seçimi, eğitimi ve yetkilendirilmesindeki belirsizlikler kıymet takdir komisyonları ile mahkeme tarafından belirlenen fiyatlarda önemli farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Karadeniz Otoyolu inşaatı nedeniyle yapılan kamulaştırmalarda ortaya çıkan farklar buna örnek olarak verilebilir. Bu proje ile ilgili olarak T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na yöneltilen T.B.M.M. 7/8537 Esas Sayılı, yazılı soru önergesine verilen yanıtta, Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılan değer tespitleri ile mahkemelerce belirlenen değerler karşılaştırmalı olarak sunulmuştur http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/yazili_

soru_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_no=34404. Bu değerler incelendiğinde proje kapsamında yer alan illerdeki en yüksek ve en düşük değer artış yüzdeleri aşağıdaki biçimde çıkmıştır (Çizem 6):

Artvin Rize Trabzon Giresun Ordu Samsun

Yüksek En Artış

DüşükEn Artış

Yüksek En Artış

DüşükEn Artış

Yüksek En Artış

DüşükEn Artış

Yüksek En Artış

DüşükEn Artış

Yüksek En Artış

DüşükEn Artış

Yüksek En Artış

DüşükEn Artış Karayolları

Komisyonu Fiyatı (YTL/m2)

19,02 13,50 9,82 13,00 292,79 49,47 19,83 8,30 9,45 55 80 17 Mahkeme

Fiyatı

(YTL/m2) 244,66 42,73 61,42 19,11 1630,00 90,00 495,50 11,00 109,95 55 300 20 Fark % % 1186 %216,5 %525 %47 %457 %82 %2399 %32,5 %1063 %0 %275 %17,6

Çizem 6. Karadeniz Otoyolu’nda Karayolları Genel Müdürlüğü ve Mahkemelerce Belirlenen

Karşılaştırmalı Değerler

Kurumsal yapılanma ve değerleme işlemlerindeki belirsizliklerden kaynaklanan olumsuz sonuçlara verilebilecek diğer bir örnek de özelleştirme uygulamalarıdır. Manisa’daki Sümerbank Mensucat Fabrikası’nı 3 milyon 751 bin dolara Özelleştirme Yüksek Kurulu’ndan satın alan grup, yaklaşık beş ay sonra, sadece fabrikanın arazisinin bir bölümünü 13 milyon 750 bin dolara satmış ve yalnız arazinin bir bölümünde tüm taşınmaz değerine karşılık % 266,57 getiri elde etmiştir http://www.milliyet.com.tr/2005/12/28/

ekonomi/aeko.html.

Kadastronun mali boyutunun en önemli verilerinden biri olan, vergi değerlerinin bulunmasında temel veri olarak kullanılan ve taşınmaz pazarının gerçek durumunu yansıtması gereken normal alım-satım fiyat cetvelleri ülkemizde, yerel yönetimler tarafından tapuda kayıtlı satış fiyatlarının analizi ile düzenlenmektedir. Ancak, taşınmaz alım satımlarında iyeler tarafından devir bedellerinin olduğundan düşük gösterilmesi taşınmaz pazarının gerçek durumu yansıtmaması, önemli ölçüde vergi kayıp ve kaçağının meydana gelmesine neden olmaktadır.

Taşınmazlar üzerinden alınan vergilerin iki ana hedefi vardır: (1)Yerel hizmetlerin yerine getirilmesinde gereksinim duyulan kaynakların bir bölümünün karşılanması ve toplumsal

(14)

dengenin oluşturulması, (2) kaynak kullanımının denetlenmesidir. Ülkemizde yalnız gelir getirici bir kaynak olarak görülen taşınmazların vergilendirilmesinin, taşınmaz piyasasını düzenlemedeki işlevi göz ardı edilmektedir. Emlâk vergi sisteminde yaşanan sorunların ve verim düşüklüğünün önemli bölümü ülkemiz kadastrosunun vergilendirmeye yönelik yapılanmaması ve tüzel kadastro anlayışından kurtulamamasından kaynaklanmaktadır.

Emlak Vergisi Yasası uyarınca, bina ve arazi vergisinin ölçütü ‘vergi değeri’dir. Arsa vergi değeri; ‘kıymet takdir komisyonları’ tarafından her mahallede cadde, sokak ya da değer bakımından farklı bölgeler baz alınarak belirlenecek birim değerlere göre, arazilerin vergi değerleri ise her il ya da ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) gözetilerek kestirilen birim değerlere göre hesaplanır. Bina vergi değerlerinin hesaplanmasında; Maliye ile Bayındırlık ve İskan Bakanlıkları’nın ortaklaşa belirledikleri ‘bina metrekare normal inşaat maliyetleri’ ile kıymet takdir komisyonları tarafından belirlenen arsa ya da arsa payı değeri ölçüt alınır ve ‘Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzük’ hükümlerinden yararlanılır. Bina ve arsa vergi değerleri, yükümlülüğün başlangıç yılını takip eden yıldan başlayarak her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin ‘yeniden değerleme oranı’nın yarısı oranında artırılmasıyla güncellenir. Yeniden değerleme oranı;

‘Toptan Eşya Fiyat Endeksleri’ndeki (TEFE) yıllık artış yüzdesini ifade etmektedir.

Taşınmaz değerlerinin sürekli artış göstermesi, buna karşılık değer belirleme dönemlerinin dört yılda bir yapılması nedeniyle, vergi değerlerinin enflasyona karşı duyarlılığı TEFE ile sağlanmaya çalışılmıştır (Açlar vd., 2003).

Ülkemizde emlak vergilerinin belirlenmesinde esas alınacak arsa ve arazi birim değerlerinin belirlenmesi, 4751 Sayılı Vergi Usul Yasası hükümleri uyarınca oluşturulacak kıymet takdir komisyonları tarafından yapılmakta; belirlenen değerler büyükşehirlerde merkez komisyonlarınca inceleme, denetleme ve gerektiğinde değişikliğe tabi tutulmaktadır. Ancak bu komisyonlarda görev alan üyelerin nitelikleri, mesleki biçimlenim ve yeterlilikleri ile arsa ve arazi birim değerlerinin nasıl hesaplandığına ilişkin hem Emlak Vergisi Yasası hem de Vergi Usul Yasası’nda hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Bu belirsizlikler olumsuz sonuçları ve eşitsizlikleri de beraberinde getirmektedir. 2006 yılından itibaren emlak vergisinde temel alınacak metrekare birim değerleri belirlendiğinde ortaya çıkan sonuçlar buna örnek olarak verilebilir (Çizem 7a, 7b).

İl/Cadde Birim m2 değeri (YTL)

İstanbul / Beylerbeyi Mahallesi Yalıboyu Caddesi 1200 İstanbul / Bostancı Mahallesi Şemsettin Günaltay Caddesi 1200

Ankara / Tunalı Hilmi Caddesi 1200

Ankara / Selanik Caddesi 1200

Hakkari / Bulvar ve Cumhuriyet Caddesi 1200

Hakkari / İstiklal Caddesi 1200

Çizem 7 a. Emlak Vergisi Birim Değerlerinde Eşitsizlik – Farklı Kentleşme Özelliklerine Göre (http://www.yapi.com.tr/turkce/Haber_Detay.asp?NewsID=38272 den geliştirilmiş)

(15)

İl/Cadde Mahalle/Bağlı Olduğu Belediye Birim m2 değeri (YTL) Fark Yıldız Posta Caddesi Gayrettepe / Beşiktaş 1215

% 64.5

Yıldız Posta Caddesi Esentepe / Şişli 2000

Maçka Caddesi Vişnezade / Beşiktaş 1012

% 147

Maçka Caddesi Teşvikiye / Şişli 2500

Behiç Bey Caddesi Rasim Paşa / Kadıköy 340

% 126

Behiç Bey Caddesi Selimiye / Üsküdar 770

Çizem 7 b. Emlak Vergisi Birim Değerlerinde Eşitsizlik - Aynı “Caddenin İki Yakasına Göre (http://www.yapi.com.tr/turkce/Haber_Detay.asp?NewsID=38272 den geliştirilmiş) 15.3.1972 tarihli, 14129 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzüğün 5. maddesi uyarınca kadastronun mali boyutunun temel altlıklarından biri olan vergi haritalarının hazırlanması öngörülmüştür:

“Vergi daireleri, görev alanları içinde bulunan emlakin değerlendirilmesinde yararlanmak üzere, mahalli bayındırlık, tarım, imar ve iskan, orman, tapu ve kadastro, belediye ve özel idare gibi kuruluşlardan da bilgi almak suretiyle vergi haritaları düzenleyebilirler. Bina ve arsa ile ilgili haritaların düzenlenmesinde, beldeler ve meskun yerler, bina ve arsa değerleri esas alınarak bölgelere, bölgeler ise meydan, sahil, ana cadde, cadde ve sokak itibariyle kısımlara ayrılır. Arazi ile ilgili vergi haritaları, şehir, kasaba ve köyler itibariyle ve arazinin cinsi, sınıfı ve kullanma durumunu gösterecek şekilde düzenlenir.”

Ancak, TKGM’nün de içinde olduğu farklı kuruluşlardan alınan verilerle düzenlenmesi düşünülen vergi haritaları ne yazık ki günümüze kadar uygulamaya konulamamıştır.

3. SONUÇ

Kadastroya bakış açısındaki değişime paralel olarak ülkemiz kadastrosunda da yeniden yapılanmaya gidilmeli; kadastro, toprakla ilgili her türlü plan, proje ve işleme altlık oluşturan bir sistem haline gelmelidir. Bu bağlamda; kadastronun vergilendirme, planlama ve yatırımların düzenlenmesinde etkin bir araç olarak kullanımından sağlanacak ekonomik ve toplumsal yararı güçlendirmek amacıyla; mali boyutu da ele alınmalı, oluşturulmalıdır.

Türkiye’de, kadastronun mali boyutunun oluşturulması; vergilendirme, kamulaştırma, devletleştirme, özelleştirme, imar, sigorta, kredi ve benzeri amaçlar için yapılan taşınmaz değerleme işlemlerinin nesnel ve bilimsel ölçütlere dayalı olarak gerçekleştirilmesi, gelişimi ve denetiminde temel koşuldur.

Var olan durumuyla, hem içerik olarak kadastro, hem de kurumsal yapısıyla TKGM kadastronun mali boyutundan beklenen işlevleri sağlamaktan uzaktır. Kadastronun mali boyutunu da içeren yeni bir yapılanmada (Çizem 8), mevcut tüzel yapısı yanı sıra kentsel ve kırsal alanlardaki vergiye konu olacak tüm taşınmazları tanımlayan ve haritalar üzerinde gösteren; taşınmazları boyut, tip, yapı türü vb. gibi kullanım niteliklerine göre sınıflandıran; değer etmenleri ve değerleme için gereksinilen ekonomik ve çevresel verileri kaydeden; taşınmazların satış fiyatları ve satış tarihleri, kiraları, bakım-onarım giderleri, net gelirleri, giderleri, yapı maliyet bedelleri vb. gibi piyasa verilerini izleyen, toplayan,

(16)

analiz eden ve istatistiksel bilgiler olarak üreten; her parsel ve üzerindeki yapının değerini saptayan, değerleme sicillerinin hazırlayan; vergi yükümlülerini tanımlayan bir yapı beklenmektedir (Çağdaş vd., 2003; Dale ve McLaughin, 1999). Böylesine bir yapının oluşumunda başta TKGM olmak üzere, taşınmazla ilgili veri üreten tüm kurumlara büyük görevler düşmektedir.

Kadastronun mali boyutundan en çok yararı sağlamak; temelde veri niteliğine, verilerin güncel, duyarlı, tam, kapsamlı, anlaşılabilir ve erişilebilir olmasına bağımlıdır. Kadastronun mali boyutu için gerekli olan tüm verilerin, toprak yönetiminin işlevlerini yerine getirme amaçlı kurulan, toprak üzerindeki hak, kısıtlılık ve sorumlulukları, kullanım ve değer verilerini kaydederek saydam bir taşınmaz pazarının oluşumuna hizmet eden kadastro bilgi sisteminde tutulması ve kullanımı olanaksızdır. Bu nedenle kadastronun mali boyutuna veri üretiminden sorumlu olan kurumlar; ulusal düzeyde belirlenmiş standart veri üretim ve değişim formatında kendi bünyelerinde tasarlayacakları bilgi sistemlerinde; kadastro bilgi sistemince üretilen ‘tek bir parsel numarasını’ anahtar veri olarak kullanarak verilerin tüm kurumlar arasında paylaşımı ve kullanımını sağlayabilirler (Çizem 9). Bu doğrultuda yapılması gerekenler aşağıdaki biçimde sıralanabilir (Eylem 47, 2005):

• Farklı kurumlar arasında benzer konularda üretilen veriler arasında standart bir veri formatının sağlanması,

• Farklı kuruluşlarca üretilen ve farklı kuruluşların yetki ve sorumluluğu altında bulunan verilerin tüm kuruluşlar arasında paylaşımını ve kullanımını sağlayacak ilkelerin tespit edilerek gerekli yasal ve örgütsel düzenlemelerin yapılması,

• Farklı kurumlar tarafından üretilen veya aynı konu hakkında elde edilen verilerde kurumların sorumluluk alanlarının tespit edilmesi,

• Yüksek maliyetlerle elde edilen verilerin ülke standartlarında üretilerek güncellenmelerinin sağlanıp farklı kurumlarca tekrar üretiminden kaynaklanan zaman, personel ve kaynak israfını engelleyecek koordinasyonun ve diğer mekanizmaların geliştirilmesi,

• Veri güvenliğini sağlayarak eldeki verilere erişim haklarını sağlayacak yeni yasal ve örgütsel düzenlemelerin yapılması vb...

(17)

KADASTRONUN MALİ BOYUTU

Kadastro Verileri İyelik Verileri

İlgili Kadastro Müdürlüğü İlgili Tapu Sicil

Müdürlüğü

İmar Durumu

Verileri İlgili Yerel Yönetimler ve Bayındırlık İskan

Müdürlükleri Arazi ve

Çevresinin Mevcut Durum

(Halihazır) Verileri

İlgili Yerel Yönetimler, Bayındırlık İskan Müdürlükleri ve Diğer

Kamu Kurumları

Taşınmaz Piyasa Verileri

Emlakçılar, Taşınmaz Satış ve Kiralama Ofisleri,

Emlak Siteleri (web) ve Emlak Yayınları Altyapı Verileri İlgili Altyapı Kurumları

Emlak Vergisi

Verileri İlgili Yerel Yönetimler ve Vergi Daireleri Adres Verileri İlgili Yerel Yönetimler ve

Altyapı Kurumları Kişi Verileri İlgili Nüfus Müdürlükleri

ve Muhtarlıklar Ekonomik

Veriler

Devlet İstatistik Enstitüsü, Merkez Bankası Resmi

Değerleme Verileri

İlgili Kamu Kurumları (Kıymet Takdir Komisyonları), Mahkemeler (Bilirkişiler),

Taşınmaz Değerleme Şirketleri Yapı Verileri Bayındırlık ve İskan

Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, İlgili Yerel Yönetimler ve Yapı Pazarı

Diğer Veriler İlgili Kurum ve Kuruluşlar

Çizem 8. Kadastronun Mali Boyutunun Veri ve Kurumsal Altyapısı ÜRETİM

Kurum-1 Kurum-2

Kurum-2

BİLGİ SİSTEMİ Kurumsal Bilgi Sistemi-1 Kurumsal Bilgi Sistemi-1

Kurumsal Bilgi Sistemi-n

KADASTRO BİLGİ SİSTEMİ

Tüzel Kişiler

Vatandaşlar Çizem 9. Kadastro Bilgi Sistemi (Eylem 47, 2005’den geliştirilmiş)

(18)

KAYNAKLAR

i) Ulusal - Uluslararası Makaleler

Açlar, A., Çağdaş, V., (2002). Mühendis Mimar ve Uzmanlar İçin Taşınmaz (Gayrimenkul) Değerlemesi, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Yayını, ISBN 975-395-551-0, Ankara.

Çağdaş, V., Gür, M., (2003). Sürdürülebilir Kalkınma ve Kadastroda Evrim, Hkm Jeodezi, Jeoinformasyon Ve Arazi Yönetimi Dergisi, sayı: 89, sayfa: 42.

Çağdaş, V., Gür, M., Demirel, Z, (2003). Emlak Vergisi ve Kadastro, Hkm Jeodezi, Jeoinformasyon Ve Arazi Yönetimi Dergisi, sayı: 89, sayfa: 67.

Dale and McLaughlin, (1999). Land Administration, Oxford University Publications, ISBN 0-19- 823390-6, New York, USA.

ii) Ulusal - Uluslararası Bildiriler

Açlar, A., Demirel, Z., Demir, H., Çağdaş, V., Gür, M., Kurt, V., (2003). Taşınmaz Değerlemesi Sistem Tasarımı, 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Ankara.

Beşiktepe, C., Demir, H., (2005). Türkiye Kadastrosu ve Toprak Reformunda Kadastronun Toplumsal Boyutu, TMMOB Toprak Reformu Kongresi 2005, Urfa.

Grant, D., M., (1999). Spatial Data Infrastructures: The Vision for the Future and the Role of Government in Underpinning Future Land Administration Systems, UN-FIG Conference on Land Tenure and Cadastral Infrastructures for Sustainable Development, Melbourne, Australia.

Gür, M., Çağdaş, V., Demir H., (2002). A General Overview of Real Estate Valuation Applications in Turkey, XXII.Fédération Internationale des Géomètres FIG Congress, Washington DC, USA.

Hopfer, A., (2003). Cadastre as a Compact Tool for Proper Land Use – via Taxation and Physical Planning, TS1 Best Practices in Land Administration – Regional Perspectives, TS1.4 FIG Working Week 2003, Paris, France,.

Whittal, J., Barry, M., (2004). Fiscal Cadastral Reform and the Implementation of CAMA in Cape Town, Expert Group Meeting on Secure Land Tenure: “new legal frameworks and tools” Nairobi.

iii) Mesleki Teknik Rapor

TMMOB, HKMO Taşınmaz Değerlemesi Sürekli Bilimsel Teknik Komisyonu, (2006). “Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” tasarısına ilişkin görüşleri.

iv) Web adresleri

http://www.eurocadastre.org/eng/documentseng.html, (27.04.2006)

http://www.yapi.com.tr/turkce/Haber_Detay.asp?NewsID=38272, (24.04.2006) http://www.milliyet.com.tr/2005/12/28/ekonomi/aeko.html, (24.04.2006)

http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/yazili_soru_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_no=34404, (24.04.2006)

(19)

TARTIŞMA

OTURUM BAŞKANI- Erhan bey, biz de size çok teşekkür ediyoruz.

Gerçekten de bütün sunumlar fevkalade iyiydi; ama zaman dilimi içine sıkıştı. Hep birlikte daha geniş zamanda dinlemeyi arzu ederdik.

Saatin ilerlemiş olduğunu dikkate alarak, Sayın Erdal bey hocam gibi, bir veya iki soruyla sınırlayacağım.

Buyurun Nadir bey.

NADİR ÜNAL- Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Soru sormayacaktım, ama kendimi alamadım. Çok değerli konuşmacılardan sunumlarından çok yararlandım.

İki konuyu vurgulamak istiyorum. Birincisi, SPK Başkan Yardımcısı Sayın Özmen’in konuşması. Saba hocamın dediği gibi, sorunlar var, bunlar çözümlenecek. Bu konu üzerinde durmuyorum, çünkü burada uzmanlar var. Ama Sayın SPK Başkan Yardımcısının değindiği Mortgage Kanunuyla ilgili olarak, bence, altyapılı arsa üretimini yapacak kurumda bir noksanlık var. Biliyorsunuz, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü kapanmış durumda. Bunun yetkileri Toplu Konut’a geçti. Toplu Konut, programına aldığı 100 bin konutluk arsayı üretmekte sıkıntı çekiyor; çünkü bu topu belediyelere atıyor. Halbuki, Sayın Başkan, 3-4 milyon civarında krediden söz ediyorlar. Bunu sağlayacak altyapılı arsayı nasıl geliştirecek, hangi kurum bunu üstlenecek? Burada bir sıkıntı doğacağı görüşündeyim.

Değerleme Uzmanları Derneği Başkanı Sayın Çelen’in konuşmasını da yine çok değerli buldum. Özellikle değerleme konusunda harita kadastro mühendislerinin katkısını ayrı bir seminerde değerlendirmek, tartışmak isterim. Odamıza da bunu duyuruyorum.

Saygılar sunarım. (Alkışlar)

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz.

Birkaç tane yazılı soru var. Sabrınızı çok mu tükettik, bilmiyorum. Kısaca değinirseniz, memnun oluruz.

Prof. Dr. ETEM SABA ÖZMEN- Soru sahibinin adını göremiyorum, ama genelde ormanlarla ilgili bir soru yöneltmiş. “Anayasamızda belirtilen, ‘Orman sınırı daraltılamaz’

hükmü neyi ifade ediyor?” diye sormuş. 6831 sayılı Orman Kanunumuz, üzerindeki nebatı tarif ederek, bitki örtüsünün yerleriyle birlikte orman sayılacağını söylüyor. Kanun, eşya hukuku hükümlerine göre kaleme alınmadığı için, hata buradan doğuyor. Eşya hukukunda, asıl şey-bütünleyici parça ayrımı vardır; 6831 sayılı Kanun buna işaret etmek istiyor, ama meramını anlatamıyor. Üzerindeki bitki örtüsü bütünleyici parça, yerleri ise arazi, taşınmaz mülkiyetinin konusu. Bir şeyin üzerindeki bütünleyici parçası kalsa da, geride kalan yer orman sayılıyor. Her ne kadar Sultanbeyli gibi yerlerde orman üzerinde köy ve kasaba yapılarının topluca bulunduğu ormanlardan bahsediyorsak da, o da biraz önce

(20)

bahsettiğim kaçak yapılaşma alışkanlığı olan bir yapımız var; bir şey yapılamıyor. Ama Anayasamızın hükmü, “Bir orman üzerindeki bitki örtüsü kalksa da, yerleriyle birlikte orman sayılır ve orası yeniden ağaçlandırılacak alan anlamına gelir” demek istiyor.

2B konusu başımızın belası. Bu konuda da inanılmaz bir cehalet var ki, bu, çok ayrı bir sempozyumun konusunu alır. Bu soru sahibiyle özel bir sohbet yapmayı isterim. Bu konu, akşamın bu vaktine sığmayacak kadar geniş bir konu; ama nezaketsizlik edip soruyu cevaplandırmamış olmamak için, özlüce değinmek istedim.

Teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Biz teşekkür ederiz hocam.

Buyurun hocam.

GÜNİZ ÇELEN- Tahsin Yomralıoğlu bey, “Değerleme işlemi, uzmanın bizzat yerine çok kapsamlı bir araştırma yapmasını gerektirir. Bu durumda, 350 kişiyle bu işlemlerin yürütülebileceğine inanıyor musunuz?” diye sormuş.

Biraz hızlı geçtiğim için, konut değerleme uzmanlığı konusunu atladık. Kanun Taslağına da koyduk zaten. Bugüne kadar, 3 yıldır muteber olarak kamulaştırma bilirkişiliğini üstlenmiş olan kişilerin geçici maddeyle, bu sınavı da almak sorumluluğunu vererek, konut değerleme uzmanı olarak faaliyet gösterebilmesini Taslakta önerdik. Şimdiye kadar da buna karşı çıkan kimse olmadı.

Coğrafya önemlidir, sayısallık önemli değildir. Sabah, Doğan Cansızlar beyin de ifade ettiği gibi, esasında gerçek uygulamalar 2006’nın ikinci yarısına doğru kayıyor. Stopaj vergisi dolayısıyla da çok yavaş olacağını tahmin ediyoruz. Konut finansmanı cazip bir olay olmaktan çıktı. İkincil piyasalar ve dış sermaye açısından söylüyorum. Dolayısıyla, 2006’nın sonuna doğru 2 bini kişiyi kazanmış olmamız gerekiyor. Şu anda sınav kapısında bekleyen 600 kişi var. Biliyorsunuz, 170 puan mecburiyet. Bunu geçememiş olup, ondan geçebilecek insan sayısı var. Bizim için en önemli konu 81 vilayet olması. 5 bin uzmanımız olsa, hepsi İstanbul’da olsa, hiçbir anlamı yok.

350 kişinin 114 kişisinin SPK’dan olma kriterini sormuşlar. İbrahim bey keşke burada olmuş olsaydı. Ama biz, çok aleniyetçiyiz, her şeyimizi çok açık konuşuruz. Tebliğ çıktığı zaman, bizim ilk işimiz, hemen SPK’ya gidip, bunun Avrupa Birliği ve uluslararası kurallara uygun olmadığını, bizim de bunu uygun karşılamadığımızı söyledik, Doğan beyin kendisine söyledim. Maliyecilerin yeminli mali müşavirlik konusunda yapmış oldukları düzenlemenin örnek olduğunu ve buna istinaden bunu yaptıklarını söyledi.

Sermaye Piyasası Kurulunda çalışmış olup, bilahare Sermaye Piyasası Kurulundan ayrıldıktan sonra da aynı alanda çalışmış olan kişiler bir kıdem sonucunda 5 lisansa birden sahip oluyorlar. İMKB yerinden oynamış vaziyette. Derecelendirme de dahil, bundan sonra çıkacak tüm lisanları da Sermaye Piyasası Kurulu çalışanları otomatik olarak alıyor.

Aralarında çok para eder lisanslar da var. Yalnız, kendilerinin bize hep söylediği şu: “Biz, zaten değerleme işini bilmiyoruz. Aslında niyetimiz orada çalışmak değil. Bu konuda bir endişeniz olmasın.”

(21)

“Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasıyla nasıl bir görüş alışverişinde bulunuyorsunuz?”

diye sorulmuş. Açıkçası, gördüğünüz gibi, hakikaten yoktan başladık. 2001 yılından itibaren iş programımız çok kalabalıktı. Hepimiz gönüllü çalışıyoruz, hepimiz adam/

günümüzü ve adam/saatimizi de satmak mecburiyetindeyiz. İlgili kurumlarla işbirliği konusuna inşallah gelecek dönem itibarıyla daha sıkı bakmamız lazım. Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED, TÜSİAD, GYODER, Mimarlar Odası gibi, kendi çevremiz içinde kolaylıkla bir araya geldiğimiz gruplarla çalıştık.

Şöyle söyleyeyim: Biz, parasal gücü filan olan bir dernek değiliz, ama bundan sonra insan gücümüzle burada çok daha güçlü olabileceğiz diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

(22)
(23)

ÜÇÜNCÜ OTURUM

KENT VE BÖLGE PLANLAMA, KENTSEL DÖNÜŞÜM- KADASTRO İLİŞKİLERİ

Oturum Başkanı: Dr. Hami YILDIRIM / Teknik Araş. ve Uyg. Gen. Müd.

KONUKLAR:

Planlama Kademeleri ve

Verilerin Toplanmasında Kadastrodan Beklentiler

Doç. Dr. Betül ŞENGEZER, Yrd. Doç. Dr. Ali KILIÇ / YTÜ

Kentsel Dönüşüm Alanlarında Bilgi Toplama, Değerleme, Uygulama Teknikleri ve

Kadastral Bilgi Akışı

Yrd. Doç. Dr. Ercan KOÇ, Yrd. Doç. Dr. Nilgün ERKAN, Yrd. Doç. Dr. Oya AKIN / YTÜ

Koruma Amaçlı İmar Planlarında Tapu ve Kadastrodan Beklentiler

Prof. Dr. Hülya KOÇ, Arş. Gör. Muhammed AYDOĞAN, Yrd. Doç. Dr. Sibel ECEMİŞ KILIÇ / Dokuz Eylül Üni.

AB’de Taşınmaz Değerlemesi

Richard GROVER / Oxford Brookes Üni. Dek. Yrd.

(24)
(25)

PLANLAMA KADEMELERİ ve VERİ TOPLANMASINDA KADASTRODAN BEKLENTİLER

Betül ŞENGEZER1, Ali KILIÇ2

1YTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, İstanbul, sengezer@yildiz.edu.tr

2YTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, İstanbul, kiliç@ yildiz.edu.tr

ÖZET

Bilgi günümüzün en önemli kaynağıdır. Bilgi altyapısının oluşturulması, gelişme ve kalkınmanın beş hedefinden biri olarak tanımlanmaktadır Sağlıklı araştırma sonuçlarının elde edilmesi, sağlıklı politikalar, plan kararları üretilebilmesi ve bunların izlenebilmesi, yüksek kaliteli güvenilir veri / bilginin varlığına ve elde edilebilirliğine bağlıdır.

Gelişen bu teknolojiler, mekânsal verilerin verimli yönetilmesini, erişebilir ve standart olmasını, paylaşımını ve en etkin şekilde kullanımını sağlayacak modern CBS araçlarının oluşturduğu yaklaşımlar kurumlar arası ilişkileri güçlendirmekte ve kolaylaştırmaktadır.

Ülke kalkınmasını destekleyen bir bilgi ağının kurulabilmesinde teknolojik konulardan daha öncelikli ve önemli nokta kurumların, bireylerin paylaşım kültürünü benimsemeleri ve bunun kalkınmanın dinamiği olduğuna inanmalarıdır.

Bilgi altyapısının oluşmasında iki önemli bileşen tanımlanabilir. Birinci bileşen, verinin toplanmış ve bilginin üretilmiş olmasıdır. Bu veriyi toplayacak ya da üretecek sorumların yasal düzlemde tanımlanıp tanımlanmadığı bilgi altyapısının oluşturulabilmesinde irdelenmesi gereken birincil öncelikli konudur. Eğer bilgi var ise ikinci bileşen veri / bilginin bir ağ sistemi içerisinde bütünleşik olarak kullanılabilmesini sağlayacak teknolojik altyapının sistemin oluşturulmasıdır. Bir kurumun hazırladığı veri / bilgi tek başına bir anlam taşımamaktadır. Ancak, bir, iki veya daha fazla kurumun ürettiği bilgi bir araya gelip değerlendirilebildiği takdirde, yaratılan sinerji, üretilen bilgi geometrik olarak artacaktır.

Bugün Kadastro Kongresinde de, ülkemizin Kadastro Bilgi Sisteminin kurulması çalışmaları kapsamında bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bizden beklenen katkı ise planlama sistemi ve bu kapsamda gereksinim duyulan bilgi altyapısının içeriğidir. Bu bildiri kapsamında planlama sisteminin yapısı, ülkemizdeki sorunlar üzerinde durularak, farklı kademe planlarda duyulan veri gereksinimi ve bunlar arasındaki ilişkiler sırası ile sunulmaya çalışılacaktır.

Anahtar Sözcükler: Kent ve Bölge Planlama, Kadastro.. oluşturmak kalkınma elde etmek güvenilir üretmek izlemek varlık bağlı kurumlar constitution kurmak benimseme yürütmek beklemek

ABSTRACT

Data and knowladge are the main source at the present time. It is defined that forming the knowledge infrastructure is one of the goal of developing. Optainning the healty

(26)

and reliable research results, producing the healty politics and planning decisions and observing the results of these decisions depend on the presense and avalibility of data.

Respect to the developments of the technology and changes of expectations, advanced approaches that contains modern GIS tools are brought out which can provide effective management and manipulation of standard spatial data and able to access and share it.

However, the sharing culture assimilated by the people and constitutions is more important than the technological infrastructure and development to set up knowledge infrastructure.

They must believe that the sharing knowledge is the dynamic of development.

There are two components to set up knowledge infrastructure. One of them is that the data or knowledge must have been collected up or produced. It is important whether the responsible constitute was defined or not, to collect or produce the data and knowledge.

As a second step, the system design and technological infrastructure can be carried out and setted up.

Today, we are togetter to give a contribution to studies of Cadastral Information Systems and to share our konwladges. Our role gives some clues about planning systems and data and knowladge necessities and problems on this area in Turkey.

Keywords: Urban and Regional Planning, Cadastral survey 1. GİRİŞ

Bilgi günümüzün en önemli kaynağıdır. Bilginin en önemli özelliği, paylaşıldıkça, üreyerek büyümesidir. Bilgiye erişebilme ve bilgiyi kullanma becerisi, kalkınmanın olmazsa olmaz temel bileşenlerden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle, bilgi altyapısının oluşturulması, gelişme ve kalkınmanın beş hedefinden biri olarak tanımlanmaktadır.

Araştırma ve planlamanın girdisi veri / bilgidir. Sağlıklı araştırma sonuçlarının elde edilmesi, sağlıklı politika ve plan kararları üretilebilmesi, yüksek kaliteli güvenilir veri / bilginin varlığına ve elde edilebilirliğine bağlıdır. Plan kararları, politikaların üretilmesi kadar, verilen kararların sonuçlarının izlenebilmesi de, ancak kurumsallaşmış, sistematize edilmiş bir bilgi altyapısı ile mümkün olabilmektedir. Günümüz teknolojileri, verinin saklanması, sınıflandırılması, çeşitli şekillerde paylaşılması, mekânsal ve sayısal olarak değerlendirilebilmesi için büyük olanaklar sunmakta, araştırma ve çalışmaların verimliliğini arttırmaktadır.

Küreselleşme ile birlikte hareket artmakta, yaşam kalitesi konuları, büyümenin iç bağlantıları karmaşıklaşmaktadır. Bu gelişmeler paralelinde, sürdürülebilirlik, demokrasi, şeffaflık, paylaşım, katılım kavramları, olumsuz gelişmelerin panzehiri olarak öne çıkmaktadır. Küresel hareketler, aşırı büyüme ve tüketim, dışlanma yoksulluk ve dünyanın sürdürülebilirliği konusunda endişeler yaratmaktadır. Bu olumsuzlukların gidişatının, insanlığı tehdit derecesinin ölçümü, bu ölçümlere dayalı geleceğe yönelik kestirimler, uyarılar, veri ve bilgilerin toplanması, değerlendirilmesi ile yapılabilmektedir.

Günümüzde bilgi ve bilgiyi kullanma beceresi gücü temsil etmektedir. Bu güç iki yönlüdür. Bunlardan biri sürdürülebilirliği kısıtlar, başka bir deyişle sürdürülemezliğe yol açabilirken, diğer yön sürdürülemezliği, sürdürülebilirliğe dönüştürme gücüdür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çin’in ilkokul müfedatında; örüntüler ile denklem çözmenin önemle üzerinde durulan konulardan olduğu görülmektedir. Değişken ve denklem çözme kavramları

Bu çalışmanın temel amacı, nepotizm (kayırmacılık) ile yenilik ve yetenek yönetimi arasındaki ilişkiyi inceleyerek nepotizmin yenilik ve yetenek yönetimi üzerine

SOY düĢük olan bireylerin SOY yeterli olan bireylere göre ekonomiye verdikleri zarar ise çok daha fazla olduğu belirlenmiĢ öyle ki düĢük

Wallerstein “Yapısal mekanizmaların dünya- ekonominin dışında farklı gerekçelerle hareket edenleri bir şekilde cezalandırdığını” ifade etmek- tedir (2011, s.

Bu çalışmada müdahale analizi kullanılarak Türkiye ekonomisi özelin- de 1994, 2000 ve 2001 krizlerinin istihdam üzerindeki etkileri incelenmeye çalı- şılmıştır..

5510 sayılı kanunun getirdiği deği- şiklikler, sosyal güvenlik sisteminin sorunlarını giderme açısından etkinliği ve mali sürdürülebilirliğe etkisi bakımından

(1) Patients with acute coronary syndromes and patients undergoing primary percutaneous intervention, (2) patients who had undergone percutaneous coronary intervention or

In the present study, the effects of the factors of cutting speed, feed rate, depth of cut and cooling method on the surface roughness were statistically evaluated for the