• Sonuç bulunamadı

Afetler Konusunda Girdi Sorunu

PLANLAMA KADEMELERİ ve VERİ TOPLANMASINDA KADASTRODAN BEKLENTİLER

3. PLANLAMADA GİRDİLER VE SORUMLU KURUMLAR

3.1. Planlama Alanında Girdi Sorunu

3.1.3. Afetler Konusunda Girdi Sorunu

Ülkemizde, bilgi altyapısı olarak çok yetersiz olunan bir alanda, planlamada afet etkilerinin azaltılabilmesi için kullanılabilecek girdilerdir. Girdilerde, teknik olarak standart yoksunluğu ve kavram kargaşaları en önemli sorundur. Afet etkilerinin azaltılması konusu daha çok yapı bazlı projelere odaklı olup, ülke ölçeğindeki deprem tehlike haritası ile deprem yönetmeliği çerçevesinde kurulan ilişki ile sınırlı bir yapıda yürütülmektedir.

Bu konudaki sorumluluklar kurumsal bazda net olmadığı gibi afet etkilerini önleyici tedbirleri almak için yeterli veri altyapısı ve de sistemli bir bilimsel yapı kurulamamıştır.

Yaşanan büyük depremler sonrasında önemli çalışmalar yürütülmüş, ancak bu çalışmalar sistemli bir şekilde uygulamaya aktarılamamıştır. Kurumsal sorumluk alanlarındaki boşluk ve karmaşa devam etmektedir. Ülkesel / Bölgesel sismik tehlike ve risk haritaları, planlama için önemli girdilerdir. Bölgesel sismik tehlike haritaları, risk haritaları ve de yerel ölçekte yapılacak mikro bölgeleme haritaları için temel altlık teşkil eder. Merkezi yönetim tarafından verilmesi gereken bir hizmettir. Her deprem sonrası mikro-bölgeleme haritalarına duyulan gereksinim sıkça dile getirilmiş, bunun sonucunda da Bayındırlık ve İskân Bakanlığı sismik mikro-bölgeleme yapımına ilişkin çok kapsamlı ve gerekli olan el kitaplarını hazırlatmıştır. Bu haritaların yapımından sorumlu kurum belediyeler olarak tanımlanmış, bunun yüklenici firmalara ihale edilebilmektedir. Bunun da ötesinde, bu haritalara altlık oluşturan kamu hizmeti olarak merkezi yönetimlerce hazırlanması ya da hazırlatılması gereken bölgesel sismik tehlike haritalarının da mikro bölgeleme haritaları kapsamında hazırlanacağı belirtilmektedir. Bu durum, merkezi yönetimin

afetler konusunda üzerine düşen sorumluğu yüklenmediğinin açık ifadesidir. Bölgesel sismik tehlike çalışmaları birden fazla belediyeyi kapsayacak bir çalışmadır. Her belediye ayrı ayrı sismik bölgeleme yaptırma lüksüne sahip midir? Aynı işi binlerce kere tekrarlattırılarak ülke kaynaklarının harcanmasının nasıl bir mantığı olabilir? Bu kaynak savurganlığına göz yumulsa dahi, farklı yürütülen çalışmalar eş düzeyli olabilecek midir, ortaya çıkabilecek olası çelişkiler hukuki olarak nasıl çözümlenebilecektir? Farklı kriterlere veya çalışmalara bağlı olarak hazırlanan bölgesel sismik tehlike haritaları deprem yönetmeliğinde baz alınabilir mi? Mikro-bölgelemesi olmayan yerleşmeler veya belediye sınırları dışındaki alanlarda deprem tehlikesi ve yönetmelik ilişkisi nasıl kurulabilecektir?

Tüm bu sorular bölgesel düzeyde sismik tehlike haritalarının hazırlanması gereğini işaret etmektedir. Buradan bölgesel sismik tehlike haritalarını(BSTH) yapacak veya yaptıratacak ülkesel düzeyde bir kurumun tanımlanması gereği ortadadır. BSTH’lerin olması koşulunda hazırlanan mikro-bölgeleme haritaları da hem daha sağlıklı eş düzeyli bir yapıya kavuşacaktır, hem de tekrarlardan kaçınarak ülke kaynaklarının daha rasyonel kullanımı mümkün olabilecektir. Ülkemizde bu konularda çalışmalarını yürüten farklı kurumların birikimleri dikkate alındığında bu çalışmaların kısa sürelerde yapılabileceği düşünülmektedir. Bölgesel Sismik Tehlike Haritaları için iki veri tabanına gereksinim duyulmaktadır. Bunlardan biri sismik çalışmalar, diğeri bölgesel jeolojik araştırmalardır.

MTA’nın web sitesinde 5547 adet 1:25000 ölçekli jeoloji haritalarının ülke genelinde büyük bir bölümü tamamlanmış olduğu, ancak yapıldığı günlerdeki bilgi birikimi ile tamamlanan bu haritalar günümüzün gereksinimlerini tümüyle karşılayamadığı, gerek jeolojik araştırmaların daha ayrıntılı çalışmalarla sürdürülmesi, gerekse jeolojik bilgi birikimindeki gelişmelerin çalışmalara yansıtılması ve özellikle maden aramalarına yönelik çalışmalarda güncel bilgileri içeren jeoloji haritalarının kullanılması olgusu, daha önceki yıllarda üretilmiş olan haritaların bir kısmının revize edilmesini zorunlu kıldığı, bu doğrultuda, Jeoloji Araştırmaları Koordinatörlüğü tarafından, seçilen bazı alanlarda 1:25.000 ölçekli jeoloji haritalarının revizyonuna yönelik jeoloji projeleri yürütüldüğü belirtilmektedir. Tüm bu çalışmaların diğer kurumlardaki bilgilerle bütünleştirecek şekilde koordinasyonun ve organizasyonunun yapılarak, bölgesel sismik tehlike haritaların hazırlanması öncelikli olarak merkezin üstlenmesi, bu doğrultuda bir kuruma bunun sorumluluğunun verilmesi gerekmektedir.

BSTH’lerin bir yararı da mikro-bölgeleme yapılmayan yerleşmelerin deprem tehlikesinin göreceli farkının ortaya konmasıdır. Kent planlamasının dışında üst ölçekte bölge ve alt bölge planlarında bölgesel sismik tehlike haritalarının bir girdi olarak değerlendirilmesi mümkün olabilecektir. Bu haritalar olmadığı takdirde bölge ve alt bölge planlarında afet etkilerinin azaltılması hedefini gerçekleştirmenin olanaksız olduğu kabul edilmelidir.

İmar ve Şehircilik yasa tasarıları tanımlarında “Afet Tehlike Haritaları” “Tüm yerbilimsel veriler ve haritalar kullanılarak deprem, heyelan, kaya düşmesi ve diğer kütle hareketleri, çığ, su baskını, tsunami, yangın, tasman gibi doğal afete uğramış ya da uğraması muhtemel alanlara ait bilgilerin onaylı güncel sayısal halihazır haritalar üzerine yürürlükteki harita yapım standartlarına uygun olarak işlenmesi ile elde edilen ve raporu ile bir bütünlük oluşturan, planlama alanında oluşabilecek tüm afet tehlikelerini ortaya koyan, afet zarar ve risklerinin azaltılmasına yönelik önlemleri ve önerileri de içeren mekansal stratejik planlara esas teşkil eden Bakanlıkça onaylı haritalardır”, şeklinde tanımlanmaktadır.

Bu içerik ve sismik mikro bölgeleme el kitabındaki çalışmalar birlikte değerlendirildiğinde, bu haritanın hazırlanması mümkün gözükmemektedir. Şöyle ki bu haritalar sınıflandırıldığında aşağıda görülebileceği gibi farklı uzmanlık alanları ve yetki alanları gündeme gelmektedir. Öncelikle bölgesel ve kent düzeyindeki afet tehlike haritalarının ayrıştırılması gerekmektedir. İkinci olarak farklı karakterdeki afet tehlike haritalarının hazırlanmasından sorumlu kurumlar belirlenerek, yasalar ile bunların hazırlanması zorunlu hale getirilmelidir. Bunların bir arada toplanacağı merci Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olabilir. Bu farklı nitelikteki haritaların bütünleştirilmesinden ziyade plancılara sunulması önem taşımaktadır. Her bir afet için geliştirilecek önlem farklıdır. Alınacak önlemlere ilişkin tavsiyelerin veya uyulması zorunlu ilkelerin ilgili kurumlar tarafından kullanıcılara önerilmesi sağlanmalıdır. Plancının görevi bunların sentezini yapmak ve diğer faktörlere bağlı olarak hangi önlemin alınmasının daha rasyonel olacağının kararını oluşturmak, seçenekleri yöneticilere sunmaktır. Gerekli olan bilgilerinde yine kadastro kayıtlarına parsel esas olmak üzere işlenmesi vatandaşı bilgilendirme, sınırlamalardan haberdar etme açısından gereklidir. Bu konuda Türkiye ve ABD’de bilgi altyapısı farkı Şekil 6’dan kabaca hissedilebilmektedir.

Grup 1 Grup 2 Grup 3 Grup 4 Grup 5

deprem, heyelan, kaya düşmesi ve diğer kütle hareketleri tsunami

su baskını,

çığ,heyelan

diğer kütle hareketleri

yangın tasman

AİGMRasathane MTADiğer

DSİBelediyeler AİGM Orman Genel Md.

Kent içi Belediyeler İtfaiye teşkilatı

Meteoroloji Tablo 4:Afet tipleri ve ilgili kurumlar

Şekil 6:ABD ve Türkiye’de deprem afeti ilgili haritalar