• Sonuç bulunamadı

Küreselleşme ve ABD :

Belgede Küreselleşme ve eleştirileri (sayfa 140-143)

KÜRESELLEŞMENİN SAVUNUSU VE ELEŞTİRİSİ

2.1 Küreselleşme Savunusu

2.1.4 Küreselleşme ve ABD :

KüreselleĢme ile Amerika iliĢkisi genelde eleĢtirel değerlendirmelerin konusu olsa da küreselleĢmenin olumlu yönde seyretmesi ve yönlendirilmesi Amerika‟nın varlığıyla mümkün olup küreselleĢmenin savunusu bunun üzerinden yapılmaktadır. Burada hem Amerika‟nın varlığı öne çıkarılır hem de küreselleĢme savunulur. Amerika bir model olarak küreselleĢmeyi en iyi yansıtan ülke olarak gösterilmekle birlikte bu sürecin garantörü olarak da görülür. Dolayısıyla küreselleĢme savunusunun Amerikan çıkarları doğrultusunda yol alması süreci anlamamız açısından önemlidir.

Amerika‟nın küreselleĢme sürecinin garantörü olması gerektiği ulusal çıkarlarla meĢrulaĢtırılır. KüreselleĢmenin Amerika tarafından kollanması aynı zamanda Amerikan çıkarının küresel pazarlarla bütünleĢtirilmesi ve elden geldiğince daha fazla insanın bu sürece dâhil edilmesi demektir. Son iki yüz yıldır küreselleĢmeyi kendi çıkarları doğrultusunda sürdüren Amerika devlet geleneği bu duruma uygun çeĢitli mekânizmalar geliĢtirdiği onu kollama görevinden kaçmaması gerektiği belirtilir. KüreselleĢme sistemini hem güvenceye almak hem de bu sürece birçok ülkenin katılmasını sağlamak ulusal çıkarlarla ifade edilir (Friedman, 2010: 433).

„Sürdürülebilir bir küreselleĢme için Amerika vazgeçilmezdir‟ vurgusu ulusal çıkarın gereğidir. Amerika patentli enfermasyon teknolojilerinin sağladığı bütünleĢmeden küresel bir fayda elde etmek küreselleĢmenin Washington gibi iyicil bir güç kaynağı tarafından korunmasını gerektirmektedir. Silikon vadisi ile Washington bu amaç doğrultusunda eĢ güdümlüdür. KüreselleĢme sağlıklı bir Ģekilde yoluna devam edebiliyorsa bunun nedeni orta sınıf algısını yansıtan McDonaldslar ve Amerika‟nın askeri gücüdür. Amerika kendi çıkarlarına uygun olan serbest piyasa ekonomisinin teminatı demektir. Böylece Amerikan dıĢ politikasının üzerinde Ģekillendiği küreselleĢme süreci bir yandan cömert öbür yandan militan politikalarla güvenceye alınmaktadır (Friedman, 2010: 459-462). Zaten piyasanın görünmez eli ile görünmez bir yumruğun iĢbirliği olmaksızın sürecin iĢleyemeceği ortadadır. McDonalds‟ın varlığının F-15‟lerin mimarı olan McDouglas‟a ve Amerikan silahlı kuvvetlerine borçlu olduğu Amerika‟daki küreselleĢme savunucuları tarafından kabul edilir (Aktaran Foster, 2006: 16). ġirket ve ülke menfaatlerini aynı paydada toplayan bu anlayıĢ 1950‟li yıllarda „‟Ülke için iyi olan General Motors için de iyidir” Ģeklinde sloganlaĢtırılmıĢtı (Hobsbawn, 2008: 68-69).

Amerika küreselleĢme sürecinin örnek modeli olmasından ötürü baĢarılı yatırımcıları ve bireysel yetenekleri güvenceye almaktadır. Amerika‟nın küreselleĢme sürecinin cazibesini artırması için kendi ekonomik ve hukuksal zeminini yaygınlaĢtırması gerekmektedir. KüreselleĢmenin talep edilir bir duruma gelmesi için teĢvik edici rol oyanayan Amerika bu yüzden iyi bir model olarak sunulmaktadır. Çünkü Amerika mevcut küreselleĢmenin laboratuvarını kendi ülkesinde kurmuĢtur ve küreselleĢmeyi iyimser bir bakıĢla yönlendirebilme gücüne sahiptir. Amerika‟nın bu yönlendirmede en önemli avantajı birçok dile, etnik kimliğe ve dine ev sahipliği yapması ve bunları barıĢçıl bir Ģekilde bir arada tutmasıdır. KüreselleĢmenin bir modeli olarak Amerika‟nın idari ve hukuki alt yapısı da onu avantajlı kılmaktadır. Amerika‟da doğru iĢleyen bir hukuki ve idari yapının olması yolsuzluğu önlemekte, herhangi bir yabancı Ģirketin yatırımdan vazgeçmek istediğinde parasını güvenceye almasını, patent yasalarıyla icatların teĢvik edilmesini gözetmektedir. Hukukun üstünlüğü ile oyun sahasını güvenceye alan Amerika, bu tecrübesi ile küreselleĢmeyi sürdürmesi gerekmektedir. Yine iflas eden firmaların dıĢlanmaması, göçmenleri kabul etmeye dönük sağlam bir göç donanımının olması, demokratik ve esnek bir federal yönetimin olması da onun avantajları arasındadır. KüreselleĢme süreci esnekleĢmeyle ifade edilecekse bunun alt yapısını Amerika‟da bulmak mümkündür. Amerikan iĢ yasaları küreselleĢmeyi teĢvik etmesi açısından yatırımcılara kolaylık sağlamaktadır. Yatırımcının iĢçileri istediği zaman iĢten çıkarabiliyor olması buranın olumlu yönlerinden biridir. Amerika‟yı bu süreçte belki üstün kılan husus, onun herkese istediğini verebilme gücünde olduğunu hissettirmesidir (Friedman, 2010: 369-375).

Yine Amerika açıklık kültürünün temsilcisi olması onu küresel sistemde elini güçlü kılan baĢka bir özelliğidir. Yatırımcıya kârını cebinde tutma fırsatı veren, bireye zengin olma güdüsü aĢılayan bir ülke niteliğindedir. Enfermasyon teknolojilerinin iĢlerliği için cazip bir ortama sahip olan ABD aynı zamanda bilgi teknolojisi, yapay zekâ, gen teknolojisi, e-bankacılık, ticari bankacılık gibi alanlarda da baĢarılıdır. Tüm bu olanaklar küreselleĢmeden istifade etmenin yolları olarak vurgulanmaktadır. Dolayısıyla Amerika bu özellikleriyle ne kadar baĢarılı olursa o kadar iyi bir örnek olmaktadır (Friedman, 2010: 376-378). Binaenaleyh küreselleĢme sürecinden bu araçlarla kazançlı çıkılıyorsa küreselleĢmenin bu araçlarla nitelendirilmesi de normal görülmelidir.

Amerika hızla ilerleyen küreselleĢmenin eğiticisi konumundadır. Amerika‟nın bir kaplan gibi hızlanan küreselleĢmenin sırtında hızlıca ilerlemeyi baĢarabilmesi daha yavru haldeyken onu iyi eğitmesinden kaynaklanır. Amerika küreselleĢme sürecini yönlendirebilme gücünü, siyasal, ekonomik, hukuki olanaklarını kullanarak ona deli gömleğini giydirebilmesi, Wall Street gibi bir oluĢuma sahip olması ve pazarları kendi lehine açma becerisinden alır. Amerika, hızlı dünyanın havarileri olarak küreselleĢmenin en büyük savunucusu konumundadır. Bu yönüyle Amerika bu süreçte ortaya çıkan çeĢitli olumsuzlukların nedeni olduğu yönündeki çeĢitli tepkileri an aza indirmekle mükelleftir. Bunu da, küreselleĢmeninin dıĢında olanları bu sürece katmasıyla mümkün kılar (Friedman, 2010: 385-407).

Giderek sıcaklaĢan (küresel ısınma), düzleĢen ve kalabalıklaĢan (nüfus artıĢı) dünyada küreselleĢme sürecinin aksatılmaması için yapılması gerekenlerin Amerika‟nın sorumluluğuna bırakılması ulusal çıkarların sağlanmasına yöneliktir. Amerika‟nın bu süreçte, çevre ve nüfusla ilgili sorunları çözebilme kapasitesi onun için bir fırsattır. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi baĢarı demektir. Küresel sistemi ayakta tutmanın öncelikli koĢulu “kod adı yeĢil” olan projenin gereklerini yapmaktır. “Kod adı yeĢil” hem çevresel kaygıların giderilmesine hem de enerji bağımlılıklarının sonlanmasına dönük bir projedir (Friedman, 2009: 16-17). KüreselleĢme sürecini baltalama potansiyeline sahip olanların petrol çıkaran ülkeler olması bu projenin itici gücünü oluĢturmaktadır.

Amerika, kendi Ģirketleri eliyle ulusal çıkarını korumak istiyorsa küreselleĢmenin olmazsa olmazı niteliğinde görülen serbest piyasayı da desteklemesi gerekmektedir. Bu bağlamda offshore, taĢeronluk gibi sistemlerin olumlu karĢılanması Amerikan yatırımcıların lehine olmasındandır. Amerika sadece imalat değil aynı zamanda bilgi teknolojileri alanında da eğitimli bir sınıfa sahip olduğu için küreselleĢmenin imkânlarından yararlanma potansiyeline sahiptir. Bu yüzden küreselleĢme sürecini istediği çizgide Ģekillendirmek

istiyorsa fen ve mühendislik alanlarındaki araĢtırmaları desteklemeli, beyin göçünün çekim merkezi olmalıdır ki Amerikan ulusal çıkarları sağlama alınsın. Amerika hem enformasyon teknolojilerine uygun bilgi iĢçilerini yetiĢtirebilmek hem de bunların ürettiği teknolojileri farklı bölgelere taĢıyarak onları küresel piyasa çekmek zorundadır (Friedman, 2012: 225- 228). Küresel sisteme dâhil olan ülkelerin sayısının artması demek, donanımı güçlü olan Amerika‟nın güçlü olması demektir. Çünkü Amerika mevcut avantajlarıyla bu sürecin en büyük kazananı olacaktır. Kimi düĢünürler bu nedenle küreselleĢmeyi Amerika‟nın güdümünde koĢullandırılan bir süreç olarak görür. Bu düĢünceye göre küreselleĢme sürecinde, ekonomik ve toplumsal güçlü olan Amaerika‟nın ayrıcalıklı bir hegamonik üstünlüğü olduğu belirtilir (Moon, 2014: 5).

Amerika‟nın küresel sistemin kavĢak noktası olması model bir yer olmasıyla ilgilidir. Tüm ülkelerin ürettiği malı burada test etmesinin altındaki neden budur. Çünkü Amerika bir malın satımı için gerekli olan kriteri verebilen sosyolojik bir yapıya sahiptir. Dünyanın en büyük buluĢma yeri olan Amerika‟nın bu yapısı küreselleĢmenin savunusu bakımdan elzemdir (Friedman, 2012: 246).

Tarihsel olarak umut ihraç eden bir misyona ve konuma sahip olan Amerika‟nın 11 Eylül saldırılarından sonra bu imajı ters bir istikamette seyretti. Bu olaydan sonra Amerika korku ihraç etmeye baĢladı. Eğer bir zamanlar olduğu gibi Amerika umut veren bir yer olarak kendisini küresel arenada üretemezse hem kendisini hem de dünyayı karanlıklara götüreceği iddiası güçlenir. Hatıralarda kalan hayallerle anılan böyle bir yerin küreselleĢme sürecini yönlendirmesi de mümkün değildir. Bu yüzden Amerika‟nın küreselleĢme sürecini hızlandırması gerekmektedir (Friedman, 2012: 437). Bunun ise korumacılıkla değil küresel sahada rekabet yeteneklerinin geliĢtirilmesiyle mümkün olacağı ifade edilir.

Belgede Küreselleşme ve eleştirileri (sayfa 140-143)