• Sonuç bulunamadı

Aşağıdan Küreselleşme Hareketi:

Belgede Küreselleşme ve eleştirileri (sayfa 167-178)

KÜRESELLEŞMENİN SAVUNUSU VE ELEŞTİRİSİ

2.2 Küreselleşme Eleştiriler

2.2.1 Aşağıdan Küreselleşme Hareketi:

AĢağıdan küreselleĢme hareketi kendini yukarıdan küreselleĢmeye karĢı konumlandırdığı için öncelikle yukarıdan küreselleĢmeyle ifade edilen olguya yakından bakmak gerekir. Tepeden küreselleĢme olarak da ifade edilen bu süreç soğuk savaĢın bitimiyle birlikte kuzeyin geliĢmiĢ ülkelerinde sona eren Keynesçi politikaların yerine sıkı para politikasına dayalı, özelleĢtirme kaynaklı, özel Ģirketlerin öne çıktığı, neoliberal politikaların uluslararası alanda etkin olduğu sosyal uzlaĢmaların aĢındığı küresel harekettir. Bu yönüyle tepeden küreselleĢme sosyal güvenlikçi yaklaĢımların sonu, hükümet ve kamu sektörlerine duyulan güvensizlik, imalat sanayisinin küçülmesi, elektronik ve enformasyon teknolojilerinin yükselmesi anlamına gelmektedir (Falk, 2001: 186). Bu özelliklerle açıklanan tepeden küreselleĢme süreci yeni sağ siyasetin politikalarıyla yakından iliĢkilidir. Tepeden küreselleĢme yeni sağı iktidara taĢıyan unsurların önemli bir bileĢkesi olmaktadır. Yine o küresel güçler lehine dünyanın geri kalanına dayatılan sürecin adıdır (Falk, 2001: 137). Ulus aĢırı piyasa güçlerinin politika alanına hükmetmesine dayanan kalkınma

modelinin adına da tepeden küreselleĢme denir. Bu süreç sınır ötesi alanlara yerleĢerek birçok hükümeti ortak bir düĢünce etrafında bir araya getirme çabasıdır (Falk, 2001: 174- 175). Ayrıca o özellikle kuzeydeki büyük ölçekli güçlerin güneye dayattıkları sürecin de adıdır (Ritzer, 2011: 69). KüreselleĢmenin sermaye disiplini adı altında ortaya koyduğu iktisadi düzenlemelerin siyasi partilere, liderlere, seçkinlere, hükümetlere empoze edilmeye çalıĢılmasıdır (Falk, 2001: 171). Daha açık bir ifadeyle tepeden küreselleĢme geliĢmiĢ ülkelerin küresel hegemonyasının devam etmesine dönük ekonomik ve politik dayatmaları içeren sürecin ifadesi olmaktadır.

KüreselleĢmenin insani olmayan tarafları ilk olarak liberalizmin gölgesi altında serpildi. Bu liberal hareket demokratik iĢleyiĢe karĢıt unsurların içinde olduğu bir düzlemde hareket etmektedir. Vergi vermeye isteksiz bir tüketimci anlayıĢ, sosyal hedeflerin uygulanmaması için gösterilen bir çaba, siyasi partilerin insanların geleceğine dair politikalar geliĢtirmedeki baĢarısızlıkları, teĢkilatlı iĢ gücünün zayıflaması, uluslararası sermaye lehine yapılan düzenlemeleri gibi durumlar bu hareketin içinde barındırdığı unsurlardır (Falk, 2001: 173-174). Bu unsurlardan dolayı yukarıdan küreselleĢme hareketinin vaat ettikleri yerine gelmemektedir. Yukarıdan küreselleĢme süreci, insanlığa -devlet müdahalesinden kurtulmaları halinde- ekonomik olarak daha iyi bir hayatı vaat etse de yukarıdan küreselleĢme umudun tablosu değil karamsarlığın kendisidir. Zira o, müdahale edilmeyen bir pazar anlayıĢının dıĢlayıcı mekânizmalarına sahip, ekolojik yıkımların ve giderek artan servet eĢitsizliklerin müsebbibidir. Ayırca küresel sermayeye dönük ucuz iĢgücü, sosyal yaĢam ve çevreyle ilgili maliyet düĢürücü düzenlemeler yaĢam standartları noktasında sıfır noktasına doğru bir yarıĢı baĢlatmaktadır (Brecher-Castello-Smith: 2002: 23-24). Küresel eĢitsizlikler, ekolojik yıkım, sefalet ve sömürgeciliğin sebebi olan tepeden küreselleĢme bu yönüyle eleĢtirilerin hedefi olmaktadır.

Ġlk kez Richard Falk tarafından dile getirilen „aĢağıdan küreselleĢme hareketi‟, tepeden küreselleĢmenin ortaya çıkardığı politik, ekonomik, kültürel, demokratik, çevresel vb. olumsuzlukları dünya gündemine taĢıyan ve bunlara yönelik çözüm önerileri ortaya koyan, içerisinde yüzlerce sivil giriĢimi barındıran küresel bir harekettir. Falk, “yurttaĢ küreselleĢmesi” olarak da ifade ettiği aĢağıdan küreselleĢme tanımlaması küreselleĢmenin neden olduğu ekonomik dengesizlikleri ve yoksulluğun artmasını dert edinen ve bununla mücadele eden muhalif direniĢ hareketlerini kastetmektedir (Falk, 2005: 17-19). Hareketin önemli özelliklerinden biri merkezi bir kurumsal yapısının -çatı niteliğinde bir örgütlenme modelinin- olmamasıdır. AĢağıdan küreselleĢme hareketi içindeki aktivistlerin asıl

yöneldikleri nokta ise ÇUġ‟ların mülkiyet iliĢkilerine dair uygulamalarıdır (ġansever, 2003: 107-109). Örneğin, DTÖ‟nün “Doha-Round” olarak bilinen görüĢmelerin protesto nedeni ÇUġ‟ların fakir çiftçileri ve çevreyi sömürünü simgeler hale gelmesi vardı (Rodrik, 2011: XĠĠĠ).

Yukarıdan küreselleĢmeye karĢıt geliĢ(tiril)en aĢağıdan küreselleĢme hareketi belli bir merkezi örgütlenme modeline sahip olmadığı gibi belli bir ideolojik rehberi de yoktur. Bir vizyon olarak tanımlanan bu hareketin içinde bir araya gelen farklı fikirlerin kendi aralarında bir hiyerarĢi de söz konusu değildir. AĢağıdan küreselleĢme hareketinin vizyonu farklı yerel giriĢimcilerin fikirleri tarafından Ģekillenir. Dolayısıyla hareketin tek tip bir vizyona sahip olmaması ve gelecek hakkında ortak bir ütopya üzerine kurulmaması bu çeĢitlilikten kaynaklanmaktadır. GeniĢ bir yelpaze içinde bir araya gelen aĢağıdan küreselleĢme hareketinin üzerinde ittifak ettiği bir programı ve ideolojisi bulunmaz. AĢağıdan küreselleĢme hareketi yerel ve küresel düzeyde birçok deneyimin paylaĢıldığı zengin bir harekettir. Farklı fikirlere ve çözümlere açık olan bu harekette yer alan sivil giriĢimlerin ortak bir yönünden bahsedilecekse o da küreselleĢmenin yarattığı sorunları gündeme taĢımalarıdır (Brecher-Castello-Smith: 2002: 89-92). Burada yer alan sivil giriĢimciler, bir ağ yapısı içinde hareket etmektedirler. Bundan dolayı bu hareket kendisini hareketlerin hareketi olarak niteler (Hardt-Negri: 2004: 103).

AĢağıdan küreselleĢme, küreselleĢmeye karĢı mücadele eden ve küreselleĢmeye dair sorunları gündeme taĢıyan çeĢitli sivil toplum örgütleri ve grupların bir kolâjı niteliğindedir. Aralarında anarĢist gruplar, kapitalizm karĢıtı komünist ve sosyalist hareketler, genetiği değiĢtirilmiĢ organizmaların yarattığı tehlikeleri gündeme taĢıyan gruplar, çevreciler, nükleer karĢıtı göstericiler, yerli halkın savunucuları, iĢçi sendikaları, savaĢ karĢıtları, biyolojik çeĢitlilik yanlıları ve ABD karĢıtı gibi gruplar bulunmaktadır. Hatta 1999 yılı Kasım ayının sonu ve Aralık ayının baĢında Seattle‟de DTÖ‟ye karĢı yapılan protestolar ile kendini gösteren bu hareketin içerisinde liberal eğilimli grupların da olduğunu söylemek mümkündür (Klein vd.,2002: 52). AĢağıdan küreselleĢme her ne kadar sol zihniyetle iliĢkili olsa da sağdan gelen tepkileri de barındırmaktadır (Brecher-Castello-Smith, 2002: 135). Bu grupların dünya gündemine taĢıdığı konuların baĢında ise kapitalizmin yarattığı eĢitsizlikler, iĢten çıkarılma tehlikesi yaĢayanların endiĢeleri, kültürel kimliklerini kaybetme korkusu yaĢayanların Batıya olan öfkeleri, insan haklarıyla ilgili duyulan kaygılar, ucuz iĢ gücüyle çalıĢtırılanların yaĢadığı mahrumiyetler, kozmopolit bir demokrasi talebi, biyolojik

çeĢitliliğin azalması, kadın haklarının gözden düĢürülmesi gibi konular gelmektedir (Klein vd., 2002: 61; Ritzer, 2011: 297; Falk, 2011: 216-217).

Bu hareket içinde toplumsal reformların yapılması noktasında serdedilen görüĢler genel anlamıyla sol eğilimli olmaktadır. Kapitalizmi devirerek yerine komünizmi getirmeyi düĢünen köklü bir değiĢim stratejisi hareketin ana eğilimlerinden birini teĢkil eder (Millios, 2007: 349). Bu görüĢ, kapitalizmle mücadelenin ancak enternasyonel bir beraberlikten geçtiği üzerine inĢa edilen Marksist düĢüncelerin güncel bir halidir (Radice, 2007: 167). Çünkü bu hareket uzun vadede küreselleĢmeyi dönüĢtürebilmek için uluslar, kimlikler ve onların dar çıkarlarının ötesinde uluslararası iĢbirliğinin gerektiğini düĢünmektedir (Brecher- Castello-Smith, 2002: 11).

AĢağıdan küreselleĢme hareketi aslında küreselleĢmenin kendisine karĢı olmayıp onun yarattığı olumsuzlukları gidermek ve onu daha yaĢanılır bir dünya için dönüĢtürmeye çalıĢmaktır. AĢağıdan küreselleĢme hareketi bu anlamda tarihi rolünü piyasa merkezli görüĢlere alternatif düĢünceler sergileyerek göstermektedir (Falk, 2001: 185). Doğrusu aĢağıdan küreselleĢme hareketi küreselleĢmeye değil onun özgül biçimlerine yönelik bir tepkidir. Çünkü bu hareketin kendisi küreseldir. Bu yüzden küreselleĢmeye karĢı olması düĢünülemez (Ritzer, 2011: 69). Bu harekete göre mevcut küreselleĢmenin devlet ile toplum arasındaki sosyal sözleĢmeleri aĢındırmasıyla kopan bağların yeniden güçlendirilmesi gerekmekte, bu durumda küreselleĢmenin maddi yararlarından faydalanılabileceği düĢünülmektedir. Bu haliyle o bir ilgâ hareketi değil, bir ıslah hareketidir. Bu ıslah ise, toplumsal ve siyasal kazanımları sağlayabilecek tabandan bir hareketin varlığıyla mümkündür (Falk, 2011: 3). Küresel düzeyde katılımın olduğu Seattle, Cenova, Köln protestoları bu hareketin küresel bir hareket olduğuna örnektir. KüreselleĢmenin yarattığı sorunları dünya gündemine taĢımak isteyen bu protestolar zorunlu olarak internet üzerinden organize olmuĢtur. Dolayısıyla bu hareket var olmak için küresel olmak zorunda kalmıĢtır (Chanda, 2009: 113). Bu protestolarda yükselen talepler tepeden küreselleĢmenin barındırdığı emperyalizme karĢı verilmiĢ tepkilerin toplamıdır. Yine bu protestolar yaĢadığımız çağın „isyanlar çağı‟ olduğunun bir göstergesi olarak görülmüĢtür (Foster, 2006: 51).

KüreselleĢmenin ana eleĢtiri sebebi olan küresel sermayenin ve onun lehine iĢleyen küresel kurumların halkın denetimine açık hale getirilmesi hareketin öncelikli konuları arasındadır (Brecher-Castello-Smith, 2002: 16). Küresel sermayenin ortadan kaldırılması ancak küresel sermaye ağlarının üretmeye çalıĢtığı rıza mekânizmalarının çökertilmesiyle

mümkün olabilir. AĢağıdan küreselleĢme hareketi içinde olan her bir küresel sivil giriĢimin taleplerinin oluĢması bu rızanın çekilmesine bağlıdır. Bu sayede mevcut küreselleĢme insancıl bir hale getirilecektir (Brecher-Castello-Smith, 2002: 147-149).

AĢağıdan küreselleĢme hareketi insancı olmayan küreselleĢmeyi olumsuzluklarından arındıracak birçok öneri sunmaktadır. BirleĢmiĢ Milletlerin reformize edilmesi bunların baĢında gelmektedir. Söz konusu BM reformu her ne kadar geliĢmiĢ kapitalist ülkelerin jeopolitik ve jeostratejik çıkarlarından dolayı çok mümkün görünmese de tabandan yapılacak güçlü bir hareketin bunu mümkün kılacağı varsayılmaktadır. Reformun gerçekleĢmesini mümkün kılmayan her türlü realist tutum insan haklarının her türlüsünü ikinci plana atmaktadır. Yine baskın devletlerin veto gücünden caymamaları küreselleĢmenin insancılaĢtırılması karĢısında en büyük engel olarak görülür. Bu realist tabloya rağmen reform umudunu canlı tutan husus tabandan baĢlayan hareketlerin küresel çapta bir demokrasiyi inĢa edeceklerine dair umuttur. Bu hareketlerin olgunlaĢtırmaya çalıĢtıkları demokratik algı BM‟nin realist bakıĢ açısını terke zorlayacak nitelikte görülmektedir (Falk, 2001: 152-168). Gerçi normatif demokrasinin yani halkın halk tarafından halk için yönetimin gerekleri yerine getirilseydi bu algının yeĢerme imkânı olabilirdi. Fakat mevcut durum böyle olmadığı için küreselleĢmenin insan merkezli bir hale getirilmesi gerekmektedir. Onlar normatif demokrasinin küresel çapta mücadele eden sivil toplum güçlerini çeĢitli gereklilikleriyle bir arada tutma gücüne sahip olmasını önemsenmektedirler. Özellikle birleĢtirici normatif demokrasinin vatandaĢın rızasını önemsemesi, hukuk devletini öne alması, insan haklarını benimsemesi, katılımcı demokrasinin mekânizmalarını öne çıkarması, hükümetleri hesap verebilir hale getirmesi, kamusal hizmetlerinin öncelik kazanması potansiyelini taĢıması nedeniyle küreselleĢmenin olumsuzluklarını azaltabilecek nitelikte olması onlar için önemlidir (Falk, 2001: 196-197).

AĢağıdan küreselleĢme hareketi bu yönleriyle sermaye güdümlü bir proje olmaktan ziyade insan merkezli bir projenin adı olmaktadır. Demokratik mekânizmaların iĢlemesi demek, hükümetlerin piyasa güçlerinin direktiflerine göre değil, tüm insanlığın faydasını gözetecek kararlar almasını sağlamaktır. Bu nokatada devletlerin uluslararası iliĢkilerde ülkelerin toprak bütünlüklerini gözetmeleri ve uluslararası iliĢkilerde silahsızlanmaya çalıĢmaları bu durumun öncelikli Ģartı niteliğindedir. Ġnsan güdümlü bir küreselleĢmenin oluĢmasında devletlerin uluslararası sivil giriĢimcilere duyarlı hale gelmesi zorunlu görülmektedir (Falk, 2001: 67-68).

AĢağıdan küreselleĢmeyi savunanlar mevcut küreselleĢmenin toplumları sıfıra doğru yarıĢtırarak küresel sermayeye alan açtığını söylemekte, büyük eĢitsizlikler ve ekonomik dalgalanmalar yarattığını ifade etmektedirler. Bu halin de demokrasinin inĢasına engel olduğunu belirtmektedirler. Bu halin sebebi, Ģirket yöneticileri ve politik seçkinlerin küresel düzeydeki iĢbirliğidir. Bu Ģekildeki bir küreselleĢmenin sonuçlarına maruz kalan insanların kendi çıkarlarını dayatabilecekleri küresel bir iĢ birliğine ihtiyaçları vardır. Çünkü mevcut küreselleĢmenin neoliberal politikaları sadece ulusal hareketlere, ulusal ekonomilere ve komünist hareketlere değil, milliyetçi düĢüncelere ve sosyal demokrasiyi önceleyen hareketlere de zarar verdiği belirtilmektedir. Böylece yukarıdan küreselleĢme gibi aĢağıdan küreselleĢmenin de etkin bir rol oynayabilmesi için küresel sivil giriĢimlerin ortak bir vizyon üzerinde bir araya gelmeleri davetinde bulunulmaktadır (Brecher-Castello-Smith, 2002: 26- 31). Bu noktada aĢağıdan küreselleĢme hareketi içinde çok farklı düĢünce gruplarını ortak bir vizyon etrafında birleĢtirmeye çalıĢan öneriler de sunulmaktadır. AĢağıdan küreselleĢmenin olumlu yönde sonuç almasına dönük tavsiye edilen küresel programın taslağı içerisinde sürdürülebilir kalkınma, insan hakları, çevresel sorunlar, insan hakları gibi baĢlıklar altında çeĢitli çözüm önerileri sunulmaktadır. Bu anlamda aĢağıdan küreselleĢmenin küresel çapta mücadele alanını belirleyecek taslak yedi temel prensipten oluĢmaktadır. Bunlar: Emek, çevre, toplum ve insan haklarını iyileĢtirmek, yerel düzeyden küresel düzeye kadar bütün kurumsal yapıları demokratikleĢtirmek, alınan kararların etkilenenler lehine alınmasını sağlamak, küresel zenginliği eĢit bir düzeye getirmeye çalıĢmak, küresel kalkınmayı çevrenin hilafına yapmamak, küresel çapta insanlığın genel refahı için çabalamak, küresel ekonomik krizlere karĢı korumayı içeren küresel bir programı hayata geçirerek küreselleĢmenin olumsuzluklarını gidermek (Brecher-Castello-Smith, 2002: 92-100). AĢağıdan küreselleĢme hareketini yönlendirebilecek ortak bir vizyon oluĢturma gayretinin pratik bir karĢılığının olabilmesi için her bir alt baĢlığın altında çeĢitli çözüm önerileri sunulmaktadır. Bunlar da Ģu maddeleri içermektedir:

Birinci maddenin içerisinde asgari ücret ödemelerinin yeniden düzenlenmesi, sendikal örgütlenmenin güvenceye alınması, sosyal güvenlik hakkının oluĢturulması, geçici iĢçilerin haklarının güvenceye alınması vardır. Bunların uygulanması için de küresel Ģirketlere baskı yapılması, iĢ yasalarının çalıĢanlar lehine küresel çapta standardize edilmeye çalıĢılması, ülkelerin ekonomik politikalarına baskı yapan DTÖ, IMF gibi kuruluĢların tavan direktiflerinin kaldırılması ve özgür, ekonomik politikaların uygulanmasının BM eliyle güvenceye alınması gerekmektedir.

Ġkinci maddenin özü demokratikleĢmeyi evrensel bir kazanım haline getirmeye çalıĢmaktır. Bunun için de küresel ekonominin geleceğinin belirlenmesinde herkesin düĢüncelerinin alınması, küresel ekonominin geçmiĢi ile ilgili hakikat komisyonlarının kurulması, IMF, DTÖ, Dünya Bankası gibi uluslara arası örgütlerin denetime açılması ve kurumsal yapılarının demokratikleĢtirilmesi, ekonomik politikaların uygulanmasında sendika, kadın örgütleri, çevre grupları ve diğer sivil giriĢimcilerin görüĢlerinin alınması, Ģirketlerin ulus ötesi faaliyetlerinin denetimlere açılması, ahbap çavuĢ kapitalizmini önlemek ve uluslararası para politikalarının belirlemek için diğer ülkelerin görüĢlerinin alınması tavsiye edilmektedir.

Üçüncü madde yerel örgütlerin güçlendirilmesi yoluyla onların katılımını sağlamanın yolları ile ilgilidir. Yerel cemaatlerin küresel ekonominin kaprislerinden korunması, Ģirketlerin yerel düzeyde hesap vermesi, yerel ve ulusal kalkınma kapasitesinin artırılmaya çalıĢılması, yağmacılığa karĢı bölgesel paktların kurulması zorunlu Ģartlar olarak ileri sürülmektedir.

Küresel zenginliğin ve gücün eĢit hale getirilmesi için de ekonomik davranıĢların etik ölçüler içerisinde yapılmasını sağlamak, kuzey ve güney diyaloğunun artırılması, zayıf ülkenin borçlarından dolayı kalkınmalarından mahrum bırakılmaması, küresel pazarın geliĢmekte ve az geliĢmiĢ ülkeler lehine düzenlenmesi, bu ülkelerin teknik donanımlarının artırılması ve sürdürülebilir bir ekonominin sağlanması noktasında tavsiyeler sunulmaktadır.

Küresel ekonominin çevresel sürdürülebilirlikle sağlanmasını içeren beĢinci maddenin kapsamında kalkınmıĢ ülkelerin çevreyi kirleten modellerinin dönüĢtürülmesi, uluslararası çevre sözleĢmelerinin uygulamaya sokulması, ticaret anlaĢmalarına çevresel korumayı öne alan maddeler konulması, ihracat uğruna doğal kaynakların talan edilmemesi gibi maddeler bulunmaktadır.

Ġnsani ve çevresel ihtiyaçları karĢılayacak refahın yaratılmasını ifade eden altıncı maddenin içeriğinde kalkınmayı teĢvik eden ekonomik politikaların uygulanması sırasında küresel sermaye baskısının kaldırılması önerilmektedir. Yerel üretimi ve tüketimi özendirecek politikaların uygulanması yoluyla ulusal ekonomilerin güçlendirilmesi, kalkınma planlarının teĢvik edilmesi ve ulusal tam istihdam politikalarının yeniden devreye konulması düĢünülmektedir.

Küresel ekonomik krizlerin ardından gelen çöküĢlere karĢı yapılması gerekenler Ģöyle sıralanmaktadır: Sermaye kontrollerinin yapılması, sıcak para vergisinin (Tobin Vergisi)

konulması, küresel likitidenin temin edilmesi, döviz kurlarının istikrarlı hale getirilmesi, spekülatörlerin sebep olduğu zararların onlara ödettirilmesi, uluslararası parasal denetimin sağlanması ve borçlu ülkelerin borçlarının insanların sosyal güvencelerinin hilafına alınmamasına dikkat etmektir (Brecher-Castello-Smith, 2002: 110-112).

KüreselleĢen dünyada devletler küresel sermayenin veya Ģirketlerin güdümüne girerek kamu hizmetlerini önemsemediği, sadece güvenlikten sorumlu ibaret kalan bir yapıya dönüĢtüğü ve tüm belirsizliklerin ve endiĢelerin kaynağını oluĢturduğu için tabandan gelen küresel ve yerel hareketlere büyük bir önem verilmektedir (Falk, 2001: 52-57). Bu sebeple, küreselleĢmeyi durdurmaktan ziyade onu bazı ilkeler çerçevesinde dönüĢtürmeyi düĢünen aĢağıdan küreselleĢme hareketinin düĢünürleri her yerde küresel iĢbirliği oluĢturmak için uluslararası iliĢkileri güçlendirmeye dönük küresel yurttaĢlık ilkesini öne çıkarmaktadırlar. YurttaĢlığın evrensel sorunlar üzerinden oluĢturulduğu bu yapı içinde iĢsizliği dengeleyen temel gelir politikalarının sağlanması ve yoksullara yardım programlarının devreye sokulması düĢünülmektedir. AĢağıdan küreselleĢmenin düĢünürleri entelektüel mülkiyet hakları ile ilgili yasal sınırların yeniden tespit ve tayin edilmesini talep ederek kalkınmanın önündeki bu tür engellerin oluĢmasını önlemeye çalıĢmaktadırlar. Tarım alanındaki geliĢmelerin hızlandırılması suretiyle yerel kalkınmanın sağlanması için hazır yiyeceklerden uzak durularak yerel ürünlerin kullanılmasını tavsiye etmektedirler (Klein vd.,, 2002: 10-16). AĢağıdan küreselleĢme hareketi kapitalist küreselleĢmenin ortaya çıkardığı DTÖ, IMF ve Dünya Bankası gibi örgütlerin yerine alternatif kurumlar önermektedirler. Önerilen kurumlar arasında bunların muadili olan Uluslararası Varlık Kurumu, Küresel Yatırım Yardım Kurumu, Ticaret Kurumu gibi kurumlar bulunmaktadır. KüreselleĢen kapitalizme ait kurumların reformasyonu yerine toptan değiĢimi ön gören bu yaklaĢımın kurumlarından beklenen görevler Ģunlardır: Ticaret ve yatırım faaliyetlerinin daha zayıf olan ülkelere kaydırılması, kültürel kimliğe gereken önemin verilmesi, adil ticaretin önemsenmesi, sosyal güvenlik haklarının yeniden inĢa edilmesi, Ģirket yatırımlarının halkın demokratik taleplerine göre belirlenmesi, küresel ticaretin yerel ekonomiler pahasına yapılmaması, ihracata yönelik ekonomik büyümenin tasarruf yapılmadan sağlanması, geliĢmiĢ sanayi ülkerinde kurulan fabrikaların özel kârdan ziyade kamu yararına göre çalıĢtırılması, fakir ülkelerin geliĢmiĢliğine engel olan borçların silinmesi veyahut borçlarını ödeyebilecekleri adil mekânizmaların oluĢturulması, insan hakları ihlallerine karĢı önlemlerin alınması vs.. Alternatif olarak sunulan bu kurumların aĢağıdan yukarıya doğru demokratik

mekânizmalarla oluĢturulması gerektiği de özellikle belirtilmektedir (Klein vd.,, 2002: 64- 67).

Alternatif küreselleĢme hareketi olarak da ifade edilen aĢağıdan küreselleĢme hareketi kendisini ilk olarak bir dizi eylemlerle gösterdi. 18 Haziran 1999 yılında Almanya‟nın Köln Ģehrinde toplanan G-8‟lerin toplantısını protesto etmek için birçok insanın aynı anda farklı yerlerde yaptığı eylemleri sembolize eden J-18 eylemleri bunların ilkiydi. J-18 eyleminden yaklaĢık beĢ ay sonra Seattle‟de DTÖ‟nün küresel sermayenin çıkarı adına yaptığı düzenlemeleri gündeme taĢımak adına bir eylem daha düzenlendi. Tarihe N-30 eylemi olarak geçen bu eylemde, serbest ticaret ilkelerinden hareketle çok uluslu Ģirketler tarafından üçüncü dünya ülkelerinin kaynaklarının sömürülmesi protesto edildi. N-30 eyleminden yaklaĢık dokuz ay sonra bu defa Ġtalya‟nın Cenova kentinde düzenlenen G-8 toplantısı protesto edildi. Böylece yeni bir küresel sivil giriĢim baĢlatıldı (Tuna, 2005: 105-115).

AĢağıdan küreselleĢme hareketi içerisinde en çok ses getiren Seattle eylemidir. Dünyanın birçok yerinden ve birçok farklı politik düĢünceden gelen kiĢi ve grupların küreselleĢmeye karĢı bir tavır geliĢtirmek adına Seattle‟de bir araya gelmesindeki ortak amaç küreselleĢmenin olumsuzluklarını küresel gündeme taĢımaktı. Bu protestoların merkezinde, geliĢmekte olan ülke pazarlarının küresel güçlere baskıyla açılması, bu ülkelerde çalıĢanların sorunları, daha fazla kâr elde etmek adına yağmur ormanlarının ve her türlü biyolojik çeĢitliliğin ortadan kaldırılması gibi konular bulunmaktadır (Chanda, 2009: 77-78). KüreselleĢmeyi bütün yönleriyle protestosunun konusu haline getirmesi ve ilk küresel protesto hareketi olma özelliği taĢıyan Seattle protestosu küreselleĢmeye dair tüm Ģikâyetlerin bir araya geldiği bir buluĢma noktası olarak değerlendirilmiĢtir. Seattle ve sonraki tüm protesto hareketleri mevcut küreselleĢmeden Ģikâyetçi olan sayısız gruplardan oluĢmaktaydı. Bunlar içerisinde büyük tarım Ģirketlerini hedef alanlar, hapishane sistemine karĢı çıkanlar, azgeliĢmiĢ ülkeleri zor durumda bırakan borçları hedef alanlar, küresel sermayenin örgütleri olan kurumlara ve savaĢa karĢı olanlar da bulunmaktaydı. DayanıĢma grupları olarak nitelendirilen bu grupların bir araya gelerek hem tekilliklerini koruduklarını hem de ortaklıklarını ifade ettikleri ifade edilmektedir (Hardt-Negri, 2004: 302-304). Aslında bu hareket, birçok farklı düĢüncenin içinde olduğu çeliĢik bir hareket olarak da görülebilir. Sözkonusu bu farklılıklar çeĢitliliğin merkezî bir değer olarak görülmesinden dolayı bir sorun olarak görülmemektedir (Brecher-Castello-Smith, 2002: 37-38). Yukarıdada ifade edildiği üzere aĢağıdan küreselleĢme hareketi her ne kadar sol ağırlıklı bir yapı görünümündeyse de içinde sağ kanattan gruplar da bulunmaktadır. Örneğin Ġskoç Ulusal

Partisi ve Amerika First Partisi gibi küreselleĢmeyi kendi özgürlüklerine karĢı bir tehdit

Belgede Küreselleşme ve eleştirileri (sayfa 167-178)