• Sonuç bulunamadı

Çağımızda fiber optik kabloların getirdiği imkanlar, elektrik, elektronik ve nano teknolojinin hızlı gelişimi, bilgisayarların ve akıllı cep telefonlarının yaygın bir şekilde kullanımı sayesinde dünya genelinde iletişim de sürat ve genişlik kazanmıştır. Bu geniş yaygınlık yelpazesi insanlığı kitle iletişim araçlarının neredeyse müptelası konumuna getirmiştir. Kitle iletişim vasıtaları, görsel ve işitsel bütün gündelik pratikleri sanattan spora, siyasetten eğlenceye, haberlere varıncaya kadar fertlerin yaşamını yönlendirmekte, toplumsal olguları okumasında tanımlamasında yol göstermektedir (Oktay, 1995: 169). İçinde yaşadığımız çağda kitle iletişim araçları her geçen saniye etkinliğini ve yelpazesini artırmaktadırlar. Toplumsal hayat nerdeyse televizyon, internet, gazete, bilgisayarlar ve sinema sektörleri tarafından yönlendirilmektedir. Kitle iletişim araçları sadece spor, eğlence, boş zaman geçirme ve haber açısından insanları-toplumları beslememekte aynı zamanda bireylerin- toplumların yaşam şekillerini de değiştirmektedir.

Kitle iletişim araçlarının bolluğunun ve çeşitliliğinin çoğalması neticesinde bilgiye birçok kaynaktan ulaşabilme imkanına kavuşulmuştur. Kitle iletişim araçlarının çeşitliliği seçme rahatlığını da beraberinde getirmiştir. Ayrıca, kitle iletişim vasıtalarının devlet hizmetlerinde de aktif olarak kullanılması, pek çok hizmetin zahmetsizce elektronik ortamdan gerçekleştirilebilmesine olanak sağlamaktadır. Fakat, küreselleşme sürecinin patronlarının kitle iletişim araçlarını kendi çıkarları yönünde olumsuz bir şekilde yönlendirebildikleride unutulmamalıdır.

Şöyle ki, küreselleşme sürecinin hakim güçleri bilimsel ve teknolojik alanda da tek söz sahibi olduklarından, kitle iletişim araçlarını da denetimleri altında tutmaları gayet beklenir bir tutum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada onların medya kartelleri oluşturarak, dünya genelinde tekelleşmeleri çok ütopik olarak değerlendirilmemelidir. Böylece, insanlar ve toplumlar yönlendirilmiş bilgilerle aldatılabilmektedirler

Yaşadığımız devirde küreselleşmenin, kitle iletişim vasıtaları sayesinde ulaşamadığı, etkilemediği ve dönüşüme uğratamadığı bir saha neredeyse hiç kalmamıştır. Politikadan kültüre, ekonomiden dini hayata, tüketimden ahlaka, alışkanlıklara, tutum ve düşünüş-davranış şekillerimize varıncaya kadar yaşamımızın her noktasında tesirini fazlasıyla göstermektedir. İnsanların kısa sürede vazgeçilmezleri olan kitle iletişim araçları, internet ve sosyal medyanın dünya genelinde yaygın kullanımı neticesinde yeryüzü sınırların olmadığı ufak, tektip mekan şekline dönüşmektedir. İnsanlar, toplumlar ve kültürler arasındaki farklılıklar azalarak benzer şekilde beslenen, düşünen, davranan, benzer şekilde giyinen, tüketen, benzer şeyleri seyreden ve benzer şekilde yaşayan yeni bir küresel kuşak oluşmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının küresel hale gelmesi fertler üzerinde küresel bağlar meydana getirmektedir. Bu vaziyet etkisini ilk olarak kitlelere hitap eden gazetelerin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır (Giddens, 1997: 77). İletişim vasıtalarını kullananlar, kendi yaşadıkları resiften uzaklaşarak okyanusa açılmaktadırlar. Bu sayede tüm dünyada olup bitenlerden haberdar olmakta ve uzak yerlerdeki insanlarla etkileşime girerek düşünsel-duygusal bağlar kurabilmektedirler.

Küreselleşme sürecinin en hızlı aktörü kitle iletişim araçları olmuştur. Toplumsal yaşam başta olmak üzere, siyasal, dini ve ekonomik alanlarda hayata damgasını vurmuştur. Toplumları birbirlerine yakınlaştırmış, bilginin birçok kaynaktan öğrenilebilmesine olanak sağlamış, internet vasıtasıyla da yüksek öğrenim yapabilme kolaylığı bile mümkün hale gelmiştir. Hatta işe gitmeden evden çalışabilmek, alış-veriş yapabilmek ve devlet hizmetlerinden yararlanabilmek gibi kolaylıklarıda beraberinde getirmiştir. Fakat küreselleşme sürecinin belirleyici aktörlerinin teknolojik ilerlemeleri ve kitle iletişim vasıtalarını avuçlarında tutmaları sebebiyle, kendi menfaatleri doğrultusunda toplumsal mühendislik-yönlendirme

faaliyetlerini küresel çapta rahatlıkla gerçekleştirebilmektedirler. Böylece oluşturdukları küresel medya kartelleri ve tekelleri özgür fikirlerin ve bağımsız medya düşüncesinin belini kırarak, demokrasiye de zarar vermektedir. Küresel medya patronları medya sektöründe özellikle özel yayıncılığı-girişimciliği destekleyerek kamu yayıncılığını bitirmekte, kar odaklı çalışmakta, sosyo-kültürel değerleri dönüştürmekte ve bilinçli dezenformasyonlarla insanlarda istedikleri kanaatlerin oluşmasını sağlamaktadırlar.

Elektronik, fiber optik ve uydu sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilen iletişim artık, kültürel sınırların bölgesel niteliğini kaybetmesine yol açmıştır (Abu-Lughot, 1998: 172). İmge akışları büyük oranda merkezden çevreye şeklinde gerçekleştiğinden uluslararası dolaşımdaki kültürel ögelerin büyük çoğunluğu Amerikan menşeylidir. Bu sebeple de kültür emperyalizmi denilince hegamonik Amerikan kültürünün yayılması akla gelmelidir (Touraine, 2000: 14).

Kitle iletişim araçlarının ortak paydası, insanların, toplumların düşünce, tutum ve davranışlarını etkisi altına alarak benzer davranış şekilleri oluşturmaktır. Kitle iletişim vasıtaları, toplumların istenilen sosyo-kültürel değerleri benimsemesinde, yeni değerleri sorgulamadan ve direnç gösterilmeden kabullenilmesinde kullanılan mesajların verilmesinde çok önemli bir rol üstlenmişlerdir. Kitle iletişimin ortaya çıkp gelişmesi, dünya üzerindeki egemen odakların hayata geçirdikleri veya geçirmeyi planladıkları projeleri meşrulaştırmak için gösterdikleri çabalar ile eş zamanlılık arzetmektedir. Dünya genelinde kamuoyu oluşturmadan, toplumsal maniplasyonlara ve toplum mühendisliğine kadar geniş bir içtimai sahada etkin olarak kullanılabilen kitle iletişim araçları küreselleşmenin hakim güçleri tarfından acımasızca kullanıldığı için çağımızın en güçlü sihahına dönüşmüş bulunmaktadır.

Küreselleşme hususunda kitle iletişim araçları yegane güç olmasalar da bu sürecin doğup, büyümesinde önemli görevler üstlenmişlerdir. İleri teknolojik özellikleri sayesinde coğrafi sınırları yok etmişler, milletlerin birbirlerini daha fazla tanımalarına yol açmışlardır. Yalnızca teknolojik olarak değil, ekonomik, ideolojik ve sosyo-kültürel alanlarda da kitle iletişim araçları vasıtasıyla toplumları çepeçevre sarmışlardır. Yerel yayınlar yapan medya sektörlerinin küresel ağlara bağlanması sonucu küresel mesajlar yerel olanlar ile harmanlanarak küresel akışların muhteviyatını zenginleştirmektedirler (Önür, 2002: 186-187). Fakat, küresel medya

canavarı yereli de içerisine katarak gücüne daha fazla güç katmakta, yerel kültürleri ve yerel nitelikleri kendi menfaatleri yönünde kullanarak yeni “küresel” bir yapı oluşturarak küreselleşmeye sinsice katkıda bulunmaya devam etmektedir.

Kitle iletişim araçları, kültürel metastazında en mühim vasıtalarındandır. Günümüzde dünya genelinde ya da bir bölgede siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal alanlarda egemenlik oluşturmanın ve idamesinin anahtarı kültürel dokunun değiştirilip dönüştürülmesinde gizlidir. Artık konvansiyonel güç unsurlarına kitle iletişim araçları da katılmıştır. Medya aracılığıyla milli olan ne varsa parçalanmakta, kültürel değerler ve kimlikler değişim-dönüşüm sürecine sokulmaktadır. Bu süreç yavaş ve sinsice uzun seneler boyunca karalı bir şekilde ilerlemekte, toplumlara subliminal mesajlar ağır ağır verilerek oluşabilecek dirençler-yadırgamalar engellenmektedir. Bu sayede doku uyuşmazlığı sorunları ile de karşılaşılmamaktadır. Kitle iletişim mahsülleri olan sinemalar, reklamlar, diziler, programlar, internet siteleri ve yabancı müzik kanalları egemen güçlerin bayraktarlığını yaptığı sürece kültürel emperyalizme çanak tutmaktan öteye geçememektedirler. Kültürel asimilasyon için ustaca ve stratejik şekilde kullanılan kitle iletişim vasıtaları dünya üzerinde ulusal değerlerin yok olduğu, maneviyatın unutulduğu, materyalizmin ön safa çıktığı, istenilen kalıplara sokulmuş istenilen şekilde düşünen-davranan insanlardan meydana gelen toplumlar oluşturmaya gayret etmektedir. Netice itibariyle yaşamımızın her noktasını saran iletişim olgusu artık bilginin öğrenilmesi ve yayılmasında çok etkin bir unsur haline gelerek, dünyamızın şekillenmesinde büyük pay sahibi olmaktadır. Küreselleşme sürecinin aktörlerinin kitle iletişim araçları vasıtasıyla tüm gezegene yaymakta olduğu değerler ve mesajlar önüne çıkan her şeyi metalaştırarak maneviyatı arka plana itmektedir. Bu sayede insanlar ve toplumlar kapitalist değerlere sarıldıkça bencilleşmekte, sadece meta konuşmakta-düşünmekte ve tüketimin esiri olmaktadırlar. Buna bağlı olarak da, küresel odaklar yeryüzünde ulaşılmadık alan bırakmayarak, tüm insanları tektipleştirmekte ve modern hizmetkarları konumuna getirmektedirler.

3.3. Küreselleşmenin Televizyon Yayıncılığı ve İnternet Üzerindeki