• Sonuç bulunamadı

Iustinianos-Justinianus-Ustuyanuş Dönemi ve Nika İsyanı

1.3. ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE İLMİ KATKILARI

2.1.1. Iustinianos-Justinianus-Ustuyanuş Dönemi ve Nika İsyanı

İstanbul’un yenilenmesinin ve Ayasofya’nın tekrar yapılmasının önemli sebeplerinden olan Nika isyanını anlayabilmek ancak bu isyana uzanan serüveni takip etmekle mümkündür. Nitekim bu dönem toplumunu ifade eden maviler ve yeşiller gruplarını anlamak ve bunların toplumsal etkilerini çözebilmek dönemi anlamaya yardımcı olacaktır. Nika isyanı, Geç Roma ve Erken Bizans döneminin toplumsal olayları içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. İmparator, ailesi, komuta kademesi ve imparatorun çevresinin anlaşılması için Nika isyanındaki izledikleri tutumu araştırmak gerekmektedir. Roma imparatorluğunun ve erken Bizans dönemininin sosyal yapısını incelemek, toplum yapısını anlamak için Nika isyanını, öncesini ve sonrasını değerlendirmek gerekmektedir. Aynı zamanda Nika İsyanının konumuza bakan önemli bir özelliği, II. Ayasofya’nın yerine şimdiki III. Ayasofya’nın yapılmasını başlatan tarihi isyan hadisesi olmasıdır.

Justinianus, İlyricum’un bugünde Latince konuşulan Makedonya ile Arnavutluk sınırındaki Scupi dolaylarında yerleşmiş İlliryalı köylü bir ailenin çocuğu ve

hükümdar Justinos’un yeğenidir. Justinos’u113 tahtın basamaklarına ulaştıran askerlik

kariyeri Justinianus’u yönetim aristokrasisine sokmuştur. Mükemmel bir eğitimden geçmesi ona eski Roma’nın görkemini kavrama imkânı sağlamıştır. Bu donanım Justinianus’un henüz tahta çıkmadan saray muhafızlarının başına tayin edilmesini sağlamıştır. Bu şekilde iktidar çevresine girme imkânını bulan Justinianus, amcasının

devrinde Roma ile bozulan arayı düzeltmeye çalışmıştır114.

Şemseddin Karamani tesbitlerimize göre Justinianus’tan Ustuyanoş olarak

bahsetmektedir115. Aleksandr Kostandinidi’ye göre Kostantin’den yüz yetmiş ve

112 Judith Herrin, Bizans Bir Ortaçağ İmparatorluğu’nun Şaşırtıcı Yaşamı, Çev. Uygur Kocabaşoğlu,

İletişim Yayınları, İstanbul 2009, s.61.

113 Justinos, Justinianus’tan bir önceki Bizans imparatorudur. 518-527 yıllarında hüküm sürmüştür. 114 John Julius Norwich, Bizans Erken Dönem (Ms 323-802), Çev. Hamide Kalkan, Kabalcı Yayınları,

İstanbul 2013, s.159.; M.V. Levcthenko, a.g.e., s.63-64.

115 Aleksandr Kostantinidi, a.g.e., s.3.; Güncel kaynalarda İustinianos, Justinianus ismiyle geçmektedir.

İbrahim Efendi’ye göre yüz seksen yıl sonra iktidara gelmiştir116. Müellif Karamani’ye

göre Justiniaus gayet zeki ve tedbirli biridir. Hz. İsa’nın dinine tabi olmuş ve hâkimiyetini giderek genişletmiş ve Justiniaus’un tahta geçişinden bahisle, ona bağlı devletlerin hediyeleriyle birlikte bağlılıklarını ifade ederek imparatoru tebriklerinden

bahsetmektedir. İmparator onları kabul edip her birini kendi yerlerine göndermiştir117.

Justinianus gece gündüz devamlı çalışarak tüm hayatını devletine adamıştır. Çalışma gücü ve azmi çağdaşlarını öylesine etkilemiştir ki hakkında hayatında iken inanılmaz efsaneler türetilmiştir. Düşmanları onun için insan değil, dinlenme ihtiyacı duymayan bir şeytan olduğunu söylemişlerdir. Fetihlerin yayılma alanı ve diktiği

binaların görkemiyle tüm Roma imparatorlarını geride bırakmıştır118.

Bir Balkan eyaletinde doğmuş köylü bir çocuk olan Justinianus119, asrının en

aydın ve en bilgin kişilerinden olmuş, Doğu Roma’nın başşehri İstanbul’u medenileştirme yolunda çalışmıştır. Yazma eserlerde onun âdil ve ilmiyle âmil olduğu

özellikle vurgulanmıştır120. Justinianus’un kişisel büyüklüğünün tartışmasız isbatı,

onun siyasi hedeflerinin bütün dünyayı kapsayan genişliği ve şümullü faaliyetleridir. Bu faaliyetleri elbette kollektif düşünmek gerekmektedir. Nitekim Roma’nın bu döneminde başarılı fetihlerin sağlanmasında Belisarios ve Narses’i, hukuk düzenlenmelerinde

Tribonianos’u121, idari tedbirlerde Kappodokial İoannes’i122 zikretmek gerekmektedir.

Bütün bu koordinasyonun başında ve ruhunda ise Justinianus bulunmaktadır123.

Seidler eserinde Iustinianos ismini kullanmıştır. G.L. Seidler, Bizans Siyasal Düşüncesi, Çev. Mete Tunçay, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları no. 451, Ankara 1980, s.36.

Justinianus ismi kaynaklarımızda müellifleri tarafından farklı farklı verilmiştir. Şemseddin Karamani, Ustuyanoş, Yusuf bin Musa el-Balıkesirî Ustuyanos, Yusuf Bin İlyas Balıkesiri Ustunyanos, Aleksandr Kostantinidi Cuntinyanus, Tevarih-i Camii Şerif-i Ayasofya Bi’l-İcmâl’de Üstunbano, Abdünnasır Abdulkayyum Üstenobano, Hayâli-zâde İbrahim Ustunbâno, Azmizâde Efendi Ustunbâno, Nişancı’da Ustunyano ve Ali Arabî İlyas’da Ustunbano, Der-Beyân-ı Surr-ı Kostantiniyye-i Kebir’de Ustunbano şeklinde geçmektedir.

116 Aleksandr Kostantinidi, a.g.e., s.3, İbrahim Efendi(Müs.), a.g.e., vr.46a., str.1.

117 Bu durumu “afak-ı saadetten, evc-i âsimana irdi” sözleriyle ifade etmiştir. Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.3b, str.1-4.; İbrahim Efendi(Müs.), a.g.e., vr.46a, str.3,6-9.; Abdünnasır Abdulkayyum, a.g.e.,

vr.7b, str.3-5.

118 M.V. Levcthenko, a.g.e.,s.64. 119 İustianianos.

120 Ali Arabî İlyas, a.g.e., vr.47a,47b, str.11, 1.

121 Tribonianus (Tribonian), Justinianus döneminde adalet bakanıdır. Çok tecrübeli, bilgili bir hukukçu

olup Codex’in de yazarıdır. G.L. Seidler, a.g.e., s.25,52.

122 Kappadokialı İoannes, çok iyi eğitim görmüş, uzun yıllar imparatordan sonra durumunda bulunmuştur.

Bu dönemde bir komiyon kurularak 528’de oluşturulan Codex Theodsianus’un hukuki geçerliliğini yitiren maddeleri elenerek yeniden gözden geçirilmiş ve tek kitapta toplanmış, 529’da ise Codex Iustinianus başlığıyla yayımlanmıştır. On dört ayda hazırlanan bu eserle yasa ve kararnamelerdeki tezat ve tekrarlar giderilmiş Hristiyan

öğretiyle uyuşmazlığın olmadığı vurgulanmıştır124. Bu çalışma devrinin en büyük ve en

uzun ömre sahip olmuş bir çalışması olup, Roma hukukunun kodeks haline getirilmesidir125.

Roma ticaret ve sanayisinin Justinianus döneminde güçlenmesi ve gelişmesi etrafındaki rakiplerini kendisine karşı tahrik etmeye başlamıştır. Ekonomik olarak güçlenen Roma ise paydaşlarını saf dışı etmeyi deneyerek bu amaçla birçok savaşın içerisinde olmuştur. Nitekim İpek ticaretine tek başına sahip olma isteği İran’la olan mücadelelerinin sebebini teşkil etse de, uzun süren İtalya seferleri bu iyileşmenin tam

olarak sağlanmasına izin vermemiştir126.

Ardı arkası kesilmeyen savaşlar Roma bürokrasisini yıpratarak imparatorluğun askeri örgütlenmesini zayıflatmıştır. Bu durum sıkıntıda olan insanları daha da zora sokarak halkın büyük çoğunluğunu ekonomik olarak yıpratmış, baskı altında bırakmış ve köleleştirmiştir. Buna ağır vergiler, barbar istilaları, görevlilerin zor yoluyla haksız vergi tahsilleri eklenince doğal olarak sosyal hayatta alt tabaka devamlı ezilmiştir. Bu ise IV. ve V. yüzyıllarda Roma’ın kırsal kesiminin boşalmasına etki etmiştir.

Bu dönemde Roma’taki huzursuzluğun bir diğer sebebi senatörler olmuşlardır. Senatörler imparatorluğun en büyük ve zengin toprak sahipleridir. Senatodaki toprak sahipleri, imparatorluğun doğal gücünü, kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışıyorlardı. Vergi konusunda üst sınıf temsilcileri, yüksek memurlar ve kilisenin ileri gelenleri birçok ayrıcalıktan ve kolaylıktan yararlanmanın yanında, imparatorluk fermanıyla halkın alt sınıflarını ezen buğday harmanı, su vb. gibi angaryalardan da

olarak tanımlamıştı. M.V. Levcthenko, a.g.e., s.65.; Başka bir yayında Kappadokialı İoannes hakkında kaba, incelikten nasibini alamamış pek eğitimli olmadığı geçmektedir. John Julius Norwich, a.g.e., s.163.

123 Georg Ostrogorsky, a.g.e., s.64

124 M.V. Levcthenko, a.g.e., s.72.; John Julius Norwich, a.g.e., s.164. 125 Georg Ostrogorsky, a.g.e., s.69

resmen muaftırlar127. Kısacası sivil halk, memurlar kastı tarafından haklardan yoksun

yalnızca vergi ödeyen bir sürü olarak görülmektedir128.

Bu olumsuz hadiseler kendi toprakları üstünde siyasal haklar türetmeye girişen

ve devletin birliği için tehlike oluşturmaya başlayan bazı büyük tarım magnatlarının129

bağımsızlığının belirginleşmesine yol açılmış, örgütlenmenin gizlice sürdüğü köle ve

kolon isyanlarının önü açılmıştır130.

Tehlikeyi gören despotik ve bürokratik Roma imparatorluğu, halk kitlelerini kamu işlerine katılımın tamamen dışında tutmaya çalışmakla birlikte, V. ve VI.

yüzyıllarda bunu tam anlamıyla başaramadı. Bu iki asırda deme'ler131 ya da hipodrom

hizipleri olan Maviler ve Yeşiller hem eski demokrasinin bir kalıntısı hem de önemli bir siyasal etken olarak görünmüşlerdir. Bu şekilde sivil ve askeri yapıda geniş özerk örgütlere dönüşen demeler bazen hipodramdaki spor oyunlarının taraftarları, bazen de Roma mahallelerinin siyasal örgütleri olmuşlardır. Arabacılar giydikleri üstlüklerin rengine göre adlandırılmışlar ve zaman içerisinde grupların simgesi olmuşlardır. Bunlar mavi, yeşil, beyaz ve kırmızı gruplardır. Bunların içerisinden etkin olanları maviler ve yeşillerdir. Hükümet demelerin arasındaki gizli çekişmelerden yararlanarak, çoğunlukla birine yüklenmek için diğerine dayanmıştır. Fakat bu siyaset her zaman yürütülememiş,

bazen birlikte hareket ederlerken132, bazen ayrı düşebilmişlerdir. Bunun en belirgin

örneği Nika isyanında görülmüştür.

Ekonomik sıkıntılar, imparator ve onun vergi memurlarına duyulan nefret, Nika isyanından önce şehirlerde tansiyonu yükseltmiştir. İsyan süreci iki grubu

127 M.V. Levtchenko, a.g.e., s.20-23,33. 128 M.V. Levtchenko, a.g.e., s.25.

129 Magmat, Latince magnotus’tan (seçkin kişi). Sözlük anlamıyla Macaristan ve Polonya’da baronlar,

sarayda görevli kontesler, danışmanlar vs. gibi başlıca saray görevlileri. Sonraları, toprak sahibi tüm soyluları kapsayan bir unvan.Burada Bizans sarayı çevresinde toplanan bir tür toprak ağalığı sistemini belirtmek amacıyla kullanılmıştır. M.V. Levtchenko, a.g.e., s.309.

130 M.V. Levtchenko, a.g.e., s.23.

131 Deme, Yunanca Demos’tan. Eski Yunan’da sitelerin özellikle Atina’nın yönetsel bölgesi, mahalle.

Bizans’ta başkentte ve büyük kentlerde halkın tuttuğu yarı siyasi yarı askeri hizipler. M.V. Levtchenko,

a.g.e., s.306; Deme (Demos) 5-6. yüzyılda şehir halk gruplarıdır. Işın Demirkent, 12. Yüzyıla Kadar Bizans’ta “Loncalar”, Bizans Tarihi Yazıları Makaleler Bildiriler İncelemeler, Dünya Yayıncılık, Globus

Dünya Basınevi, İstanul 2005, s.160,161.; Atina’da Kleisthenes tarafından oluşturulan ‘nahiye’ (ilçe) sistemi. Bunların toplam sayıları otuzdur. Murat Karatağ, Klasik Arkeoloji Sözlüğü Yunan-Roma, Midas Kitap, Ankara 2013, s.122;

Georg Ostrogorsky, deme'lerden, demos ve dem' sözcükleriyle bilgi verir. Georg Ostrogorsky, a.g.e., s.27,61,67,76,78,131,184,234.

birleştirmiş, grupların birleşmesi ise isyanı kuvvetlendirmiştir. Bu süreçte kamu binaları

ve imparatorun heykelleri yıkılmış, imparatora hakaretler edilmiştir133.

İki grup birleşerek, hipodramda alışılmamış bir surette “çok yaşasın fukarayı koruyan yeşiller ve maviler!” sesleri yükselmiş, ayaklanma büyük boyutlara

ulaşmıştır134. İsyancılar, Justinianus’tan135 iki mahkûmun salınmasını istediklerinden

reddedilmesine kızıp, kalabalıklar halinde hapishaneye saldırmışlar, mahkûmları çıkarıp

hapishaneyi ateşe vermişlerdir136. Bu süreçte İstanbul alevler içerisinde kalmış 532’de

idarenin keyfiliklerinden usanan maviler ve yeşiller ilk kez birleşerek Nika Nika

çığlıklarıyla şehri yakıp yıkmışlardır137.

İmparator Justinianus isyancılara tavizler vermeye çalışsa da geç kalmış, isyancılar I.Anastasios’un yeğeni Hypatios’u imparator ilan etmişlerdir. Hypatios’a isyancılar tarafından hipodromda imparatorlara mahsus erguvanî elbise (purpur)

giydirilmiştir138. Öfkeli kalabalık sakinleşmediğinden imparator yenilgiyi kabul etmiş,

fakat imparatorun eşi Theodara şehirden kaçmayı değil mücadeleyi tercih etmiş bu ise imparatoru yeniden cesaretlendirmiştir. Cesaretlenen imparator isyanı çok kanlı şekilde bastırmıştır. Narses, mavilerle müzakereye girişerek âsilerin birleşmiş cephesini parçalamış, Belisarios ise imparatorluğa sadık savaş birliği ile hipodroma saldırarak

şaşkına dönen asileri kılıçtan geçirmiştir139.

İmparatorun etkili komutanlarından Belisarios140 ve Narses’in ciddiyet,

kararlılık ve becerikliği, imparatorun şahsını ve idareyi yok olmaktan kurtarabilmiştir.

133 Georg Ostrogorsky, a.g.e., s.62.

134 Çalıştığımız eserlerden olan Şemseddin Karamani, Nika isyanına dair Ustuyanoş’un at meydanında

hazırlık yapılmasını isteyerek şehirde olan âlim ve rahipleri at meydanına çağırdığından, rahip ve âlimlerin bu şekilde bir araya geldiklerinden ve puta tapanlarla Hristiyanlar arasında niza çıktığından bahsetmektedir.

135 Bizans imparatoru güncel kaynaklarda Justinianus şeklinde ifade edilirken yazma eserlerde Ustuyanoş-

Ustunyano-Ustunbâno-Üstenobanoşeklinde geçmektedir.

136 Peter Brown, a.g.e., s.93. 137 Jane Taylor, a.g.e., s.21.

138 M.V. Levtchenko, a.g.e. s.70.; Erguvanî elbise (purpur) imparatora mahsus bir elbisedir. Georg

Ostrogorsky, a.g.e., s.67.

139 Umut Var, Erken Bizans Dönemimde İstanbul, Ulusal Tarih Öğrenci Sempozyumu Bildirileri, Isparta

2013, s. 6-7. ; Georg Ostrogorsky, a.g.e., s.67., M.V Levtchenko, a.g.e., s.70-72.

140 Belisarios (Belisar), Nika isyanının bastırılmasında önemli rol sahibi olan bir devlet adamıdır. A.A.

Bu süreçte Narses141 dostları aracılığıyla mavilerle yeşillerin ittifakını en uygun

zamanda bozmayı başarmış, mavilerle müzakere ederek birleşmiş asiler grubunu parçalamıştır. İmparatorun komutanlarından Belisaros ve Narses bu durumdan

yararlanarak, paralı askerle arenaya girmişler, isyanı katliam yaparak bastırmışlardır142.

Bu süreçte yaklaşık otuz bin kişi katledilmiştir143. Her ne kadar bu ayaklanma

bastırılabilmiş olsada, bu döneme kadar yapılan imar çalışmaları büyük zarar

görmüştür144.

Bu süreçte imar çalışmaları iki yüz yıldır devam eden şehir, harabeye dönerken Ayasofya da bundan nasibini almıştır. Ayasofya’nın yakınlarında yer alan putperestlere ait bir tapınak yakılmış ve Zöksip hamamı, Aya İrini Kilisesi, Samson Hastanesi ve

diğer iki hastane binası tahrip edilmiştir145.

I. Ayasofya, şimdiki Ayasofya’dan çok daha küçük ve basit bir bazilikal bir

yapı olduğu tahmin edilse de halen izlerine ulaşılabilmiş değildir146. II. Ayasofya uzun

süre varlığını devam ettirirken Nika isyanı sonrasında kullanılamaz hale gelmiştir. Başta tez çalışmasına esas kabul edilen Şemseddin Karamanî’nin eseri ve diğer Türkçe kayanaklar III. Ayasofya’nın inşaat çalışmalarını ele almaktadır.