2.2. ESERLERE GÖRE İNŞAATIN AŞAMALARI
2.2.2. Yapım Aşaması
2.2.2.4. Ayasofya’nın Fiziki Özellikleri
2.2.2.4.2. Ayasofya’nın İç ve Dış Görünümü
Ayasofya inşaatında en ayrıntılı anlatım tasvirlere ayrılmıştır. Dönemin en güzel mimari eseri olarak planlanan ve bu şekilde imar edilen Ayasofya hemen herkesi etkilemiş, seyahatnamelere konu olmuştur. Nitekim mimarinin bir parçası olarak kubbe ve özellikle de orta kubbenin etrafındaki pencerelere Karamanî ve İbrahim Efendi
tarafından dikkat çekilmiştir288. Nişancı kubbenin üçyüzaltmış altı penceresinin
bulunduğunu ve camlarında değerli yazıların işlendiğini belirtir289. Karamanî ve
Abdulkayyum kubbeye Hz. İsa’nın altından portresinin resmedildiği, ağız ve dudakların
inci ve mücevherlerle oluşturulduğunu belirtirler290. Abdullah Konevi kubbenin dört
köşesine birer melek sureti nakşedildiğini,291 Ali Arabî İlyas kubbenin ortasına
meyveler ve çiçekler çizildiğini belirtir292. Pencere çerçeveleri pirinç ile kaplanmış,
türlü cevherler ve çiçeklerle süslenmiş, kubbe başına altın bir hac yerleştirilmiştir.
tuğlaların arasına koydular ol kadar yapışır ki cümlesi bir olur gibi olur. Lâkin kubbe iki kat yapılıp iki kubbenin arasına seleflerinden geçen enbiyâların kemiklerini doldurdular kubbenin istihkâmına ol enbiyâ kemiklerinden istimdad ve talep eylediler.” Abdünnasır Abdulkayyum, a.g.e., vr.12b, str.12-17.
285 John Julius Norwich, a.g.e., s.169.
286 Semavi Eyice, Ayasofya, DİA, C. 4, İstanbul 1991, s.207. 287 İsmail Kandemir, a.g.e., s. 16.
288 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.17a, str.3.; İbrahim Efendi(Müs.), a.g.e., vr.49b, str.27. 289 Nişancı, a.g.e., vr.42b, str.10-11.
290 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.17a-18b, str.3.; Abdünnasır Abdulkayyum, a.g.e., vr.12a, str.2-7. 291 Abdullah Konevi, a.g.e.,s.45.
Abdulkayyum’a göre kubbelerin iç yüzüne kireç yerine ufak sırçalar sürülmüş, dört
köşeli kubbeler ufak altın sırçalarla süslenmiştir293.
Ayasofya’ya değer biçilemeyecek kadar kıymetli büyük bir mihrap konulmuştur. Mihrabın karşışında ki sofaya yakuttan kızılağaçlar, zümrütten rengârenk çiçekler, farklı farklı cevher taşları ile nakşedilmiştir. Mihrabın üstüne Hz. İsa tasvir edilmiştir. Sol tarafına sâfi yeşim taştan bir merdiven konulmuş ve üstü tamamen billur kaplı safi altın ile örtülmüştür. Mihrabın sağ ve solunda sekiz şamdan bulunmakta ve
beyaz kâfûrî294 mumlar yanmaktadır295. İki bin altun top ibrişim saçaklar asılmış,
dehlizler ve hücreler on bin sırça kandille aydınlatılmıştır. Kubbenin içindeki
kandillerin zincirleri ise altından imal edilmiştir296. Ayasofya’ya gelen sokaklarda
geceleri sırçadan kandiller yanmaktadır297.
Mihrabın üzerindeki kürsi altın ve kıymetli taşlarla karıştırılarak meydana
getirilmiştir. Çevresindeki gümüş sütunlar kudas dolabını taşımaktadır298. Mihrabın
önünde İncil okumak için dört ayrı kürsü konulmuştur299. Hükümdar için abanus
ağacından, payeleri gümüşten, tırabzanları altundan bir kürsi yapılmıştır300.
Ali Arabî İlyas Ayasofya’nın ortasına sumaki taşlardan bir havuz yapılıp onun üzerine bir kubbe yerleştirildiğinden bahsetmektedir. Kubbenin yan duvarlarına Hz. İsa’nın on iki havarisinin suretleri, kubbenin üstüne ise Justiniaus’a kadar gelen imparatorların resimleri nakş edilmiştir. Müellif, bu kısmın Fatih dönemine kadar
ayakta kaldığından bahsetmektedir301. Ayrıca Şemdeddin Karamanî ve Ali Arabî İlyas,
Ayasofya’nın dört köşesinde her biri ağır pahalı taşlardan yapılmış dört havuzun varlığından bahsetmekte ve hatta bunların cennettteki havuzları temsil ettiklerini ileri
293 Abdünnasır Abdulkayyum, a.g.e.,vr.12a, str.7.
294 ىروفاك sıf.(Ar. kāfūr ve nispet eki -і ile kāfūrі) Kâfurla ilgili, kâfurdan yapılma: “Şem’-i
kâfûrî: Kâfurdan yapılmış mum.” Kâfur renginde olan, çok beyaz: Kâfûrî sırtında kamçıların mor
damgaları(Refik H. Karay).
295 Ali Arabî İlyas, Tevarih-i Kostantiniyye..., vr.58b-59a, str.7-11,1-13.; Ali Arabi İlyas, Tevarih-i İbtida-i Şehr-i İstanbul...., vr.172b, str.21,
296 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.17a, str.3-8. 297 Abdünnasır Abdulkayyum, a.g.e., vr.12a, str.4-8. 298 Pelin Çift, Erhan Altunay, a.g.e., s.118.
299 Nişancı, a.g.e., vr.43a, str.1-2. 300 Nişancı, a.g.e., vr.43a, str.9-13.
301 Ali Arabî İlyas, Tevarih-i Kostantiniyye..., vr.62b-63a, str.7-11,1.; Ali Arabi İlyas, Tev. İbt. Şehr-i İst.ve Aya. Kebir-i Bina., vr.173b, str.12-14.
sürmektedirler302. Onlara göre bu dört havuzun biri süt, biri bal, biri şarap ve biri de su
ile doludur. Ziyaretçiler dilediğinden içer ve Hak Teâlâ’dan mağfiret talep ederlerdi303.
Harem içinde yer alan şadırvan Yunan kralı tarafından hediye olarak gönderilmiştir. Şadırvanın etrafında sekiz tane servi ağacı dikilmiştir. Karamanî eserini
yazdığı dönemde bu ağaçlardan iki tanesi yerinde durmaktadır304. Şadırvan üzerindeki
kubbede Hz.İsa ve havarileri ile Justiniaus’a gelinceye kadar tahta geçen imparatorlar tasvir edilmişlerdir. Abdulkayyum ayrıca şadırvan mukabelesi tabirine yer vermekte ve
her ikindi vaktinde Ayasofya’da devamlı İncil okuyan kıssıslerden bahsetmektedir305.
Topkapı Sarayı’nda devamlı Kur’an-ı Kerim okuma âdeti bu geleneğin İslamileştirilmiş şekli olarak düşünülebilir.
Kilise mimarisinin tamamlayıcı bir bölümü narteks’tir. Cami ile
kıyaslandığında son cemaat yeri olarak ifade etmek mümkündür306. Ayasofya’da
bulunan dış ve iç narteksin307 kapıları orijinaldir. Justiniaus devrinden kaldığı
üzerlerinde bulunan bronz levhalardan anlaşılmaktadır. Ayasofya da bugün dış narteksten üç kapı ile avluya çıkılmaktadır. Mevcut yedi kapıdan dördü bugün örülmüş haldedir. İç narteksten asıl binaya girmeyi sağlayan kapı ise imparator kapısıdır. Gümüş levha ve altın yaldızla kaplı olduğu ileri sürelen kapıların yerinde günümüzde ahşap
302 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.20b, str.7-13; Ali Arabî İlyas, Tevarih-i Kostantiniyye..., vr.62b, str.4. 303 Abdünnasır Abdulkayyum, a.g.e.,vr.14b-15a, str.17-19, 1-2. ; İbrahim Efendi (Müs.), a.g.e., vr.50b,
23-25.; Azmizade Mustafa Efendi, a.g.e., vr.23a, str.20-21.
304 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.20b-21a, str.13-17,1-7.
305 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.20b., str.6-13.; Ali Arabî İlyas, Tevarih-i Kostantiniyye..., vr.61a,
str.4-7.; “ve ol şâdırvan ki Ayasofya’nın taşra hareminde vardır Boyân vilâyetinden göndermişler idi, ol vakit anın etrafında sekiz tane direk dikmişler idi ve ol şâdırvan üzerine bir kubbe yapmışlardı ve ol kubbede hazret-i Îsâ aleyhisselâmın meclis tasvirin edip ve on iki kimesneki havâriyyun demekle meşhurdur Îsâ aleyhisselâm ashâbıdır, Kostantiniye’den Ustunubânu’ya gelince pâdişâhların cümle suretin ol kubbe üzerine tasvir eylemişler idi ol hücerât ki matbak şadırvanın etrâfında var idi, patriklerden İncil okuyan kıssisler için idi ve şâdırvan mukbelesinden iki taraflı iki büyük havuz var idi herbirinin direği yirmi arşun idi.” Abdünnasır Abdulkayyum, a.g.e., vr.15a, str.3-12.
306 “Bazilika şeklinde Hristiyan kiliselerinin medhal tarafında bulunan revaklı kısım. Bunların bazen çift
olanları vardır ki dışaraıdakilere dış narteks ve iç taraftakilerine iç narteks denir. Ayasofya’da olduğu gibi. Narteksler genellikle kiliseye girmek için dinen lazım gelen evsafı taşımayanlara mahsustur. Camilerde bunlara tekabül eden kısımlara son cemaat yeri de denir.” Celal Esad Arseven, “Narteks”,
Sanat Ansiklopedisi, C.3, İstanbul 1950, s.1499-1500.
307 Narteks sözlük anlamıyla son cemaat yeri demektir. Başka bir tarifle cami veya kilisede çıkışa en
yakın alandır. Ayasofya binasına girildiğinde ilk karşımıza çıkan ince uzun bölüm dış narteks, bir sonraki ince uzun alan ise iç nartekstir. Dış nartekste bugün Ayasofya Tarihine dair sinevizyon gösterimi yapılmakta ve Ayasofya Müze Arşivine ait bilgilendirme tabloları sergilenmektedir. İç narteksten çıkış kapısı istikametinde Güzel Kapı karşımıza çıkmaktadır. İç ve dış nartekste tavanda görülen altın işlemeler, mozaikler İmparator Ustuyanuş döneminden günümüze gelmektedir.
kapılar vardır308. Robert de Clari kilisedeki kapı, menteşe, sürgü ve bunlara benzer
şeylerin gümüşten, çan şeklindeki dolabın som gümüşten yapıldığını belirtmektedir. Bunun yanında büyük gümüş kapının halkasında hangi karışımdan yapıldığı bilinmeyen, çoban kavalı boynunda boru asılı olduğunu, bu borunun bazı hastalıkların
tedavisinde kullanıldığı ifade edilmektedir309.
Ayasofya mimarisini tamamlayan bölümlerden birisi de apsistir. Yarım daire şeklinde olan ve mihrabı içeren kilise bölümüne apsis denmektedir. Apsis veya apsidin
kökeni Roma bazilikalarında bulunan apsidalara dayanmaktadır310. Ayasofya içerisinde
bugün görülen mozaikler sonraki dönemlerde yapılan işlemelerdir. Örneğin apsisin yarım kubbesinde kucağında çocuk İsa ile Meryem Ana mozaiği, 843 yılında
ikonoların311 iade-i itibar sonrası yapılan Ayasofya’daki ilk figüratif mozaiğidir. Bu
mozaik 14.yüzyılda önemli derece restore edilmiştir312.
Ayasofya’nın büyük kubbenin altındaki orta mahallinde tabanı kaplayan beyaz mermer döşemelerin bulunduğu yerin ortasında 5.63 m. genişliğinde ve 5.80 m. uzunluğunda yeşil mermer döşenmiş bir alan vardır. Bu kısma Omphalion denilir ve taç
giyme törenin gerçekleştrildiği yerdir313. Bu alan günümüzde etrafı çevrilerek koruma
altına alınmıştır.