• Sonuç bulunamadı

2.2. ESERLERE GÖRE İNŞAATIN AŞAMALARI

2.2.1. Ayasofya İnşaati Öncesi

2.2.1.5. İnşaat İçin Arsa İstimlâki

Ayasofya’nın yerinde olan ibadethanenin düşünülen büyük kilise için oldukça dar olduğunu düşünen İmparator yeni istimlâk alanları oluşturmaya çalışmıştır. Justiniaus geniş ibadethane inşasının dışında, ibadethanenin sınırlarında sağlam bir inanç temelleri oluşturmaya çalışmış olmalıdır ki, putperest tapınağını “iz kalmamak ve tapınağa ait herhangi bir malzeme bulunmamak” kaydıyla yıktırıp arazisinin de kiliseye

katılmasını emretmiştir222.

Justiniaus, arsa istimlâkinde gönüllülüğü esas almış, mülklerini vermek

istemeyenleri razı etmek için beklemiş223, istimlakı yapılan yerlerin ücretleri ödenmiş,

hiç kimse incitilmemiştir224. İstimlaka razı olmayan bir yaşlı kadının hikâyesi bir kısım

eserlerde yer almıştır. Kostantinidi bu yaşlı kadının ismini Anna,225 Nişancı Nukrane,226

Azmizâde Efendi Gerâne olarak verir227.

İstimlakı kabul etmeyen dul kadını devlet erkânı iknada zorlanınca228

hükümdar bizzat görüşmek zorunda kalmıştır. Kendisini ziyarete gelen hükümdarı saygı ve dualarla karşılayan yaşlı kadın vefatından sonra ibadethanenin bir kenarında defnedilmesi şartıyla bu istimlakı kabul edeceğini belirtir ve hükümdarın bu isteği kabul

etmesiyle istimlâk gerçekleşmiş olur229.

222 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.7b-8a, str.16-17,1-2. ; Hayalizade İbrahim Efendi, a.g.e., vr.3b, str.20-

21.

223 Ali Arabî İlyas, Tevarih-i Kostantiniyye..., vr.47b-48a, str.1-11,1-11; Ali Arabî İlyas, Tevarih-i İbtida-i Şehr-i İstanbul..., vr.170b, str.6-8.; Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.8b, str.10-15.; Azmizade Mustafa

Efendi, a.g.e., vr.18a, str.20-21.; İbrahim Efendi (Müs.), a.g.e., vr.47b, str.1-5.

224 Nişancı, a.g.e.,vr.26b,27a, str.13,1.

225 19.yüzyıl sonlarında, 20.yüzyılın başlarında yaşayan Aleksandr Kostantinidi bu ismin “Anna”

olduğunu ifade etmiştir. Günümüz tarihçilerinden Stefanos Yerasimos’da muhtemelen Aleksandr Kostantinidi’den alarak bu ismi kullanmıştır. Aleksandr Kostantinidi, a.g.e., s.4.; Stefanos Yerasimos,

a.g.e., s.251.

226 Nişancı, a.g.e., vr.3a, str.4.

227 ‘İttifâken ol mahalde bir dul var idi, adına Gerâne derler idi, evine seksen lüdre verdiler, kabul

etmedi.’ Azmizâde Efendi, a.g.e, vr.19b. str.1.

228 İkna çabaları çerçevesinde yaşlı kadına Abdülkayyum seksen altın, Nişancı iki bin altın verildiğini

ifade etmektedir.

229 Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.8b-9b, str.10-17,1-17,1-6.; Hayalîzade İbrahim Efendi, a.g.e., vr.4a,4b

str.3-21,1-5.; Azmizâde Mustafa Efendi, a.g.e., vr.18b, str.1-15.; İbrahim Efendi (Müs.), a.g.e., vr.47b, str.1-15.; Ali Arabî İlyas, Tevarih-i Kostantiniyye…., vr.48a,49b, str.10,1-2.; Ali Arabî İlyas, Tevarih-i

İbtida-i Şehr-i İstanbul..., vr.170b, str.10-17.; Nişancı, a.g.e., vr.23a,24a,24b, str.8-13, 9-10, 8-12.;

Yaşlı kadını ikna çabalarını ve hükümdarla olan görüşmelerini eserlerden aynen naklediyoruz.

“Ol mahalde bir koca karının evi vardı ki ana seksen lüdre altın gönderdi, kabul eylemedi ve eyitti ki ‘eğer yüz bin altın dahi verirler iseben evimi vermem’. Pâdişâha i‘lam ettiler, buyurdu ki ‘divan ulularından nice kimesneler ol koca karının evine varıp ne ister ise vereler’ deyu divan halkı dahi varıp

Ali Arabî İlyas yaşlı kadının Ayasofyada defni konusunu herhangi bir yer

vermeden izah ederken230, Abdulkayyum ve Karamanî bu konuda mihrabın sol

tarafındaki kubbe önünü işaret etmektedir231.

Aleksandr Kostantinidi bu olay hakkında bilgi verirken Ayasofya’da defn

konusuna değinmemektedir232. Kostantinidi ise eserinde arsa alımında üç kişinin ismini

zikretmektedir. Bunlardan birincisi, bahsi geçen dul hatun Anna’dır. Mülkünü vermek istemeyen bu kadına karşı devlet erkânının istimlâk için nasıl bir yol izlediği

teferruatıyla anlatılmıştır233. Evini vermek istemeyen ikinci kişi Antiyohus234 dur.

Antiyohus, bilirkişinin tespit ettiği elli altını az bulmuş, vezirler, şehirde at yarışlarının

mübalağa eylediler, râzı olmadı. Âkıbet pâdişâh kendileri atlanıp koca karının kapısına vardı. Ol karı dahi pâdişâhı istikbâl edip anın ayağına düştü ve dedi ki ‘ey pâdişâh-ı zamân, benim her nem var ise cümle senindir amma bu bahaneden garaz budur ki sem‘imiz oldu ki bir ibâdethane yapmak isterseniz ben evimi hâlis muhlis Allah için kabul edesiz, lakin sizden bir ricâm budur ki bu âlem-i fânîden ol âlem-i bekâya intikâl eyledikte benim ol cenazemi bina eylediğin ibâdethanede defn edesiz, böyle ki anın hürmetine nâr- ı cehennemden halas olam’dedi. Pâdişâh bu hâli kabul eyledi, ol karı vefat ettikte mihrabın sol cânibinde olan kapı önünde defn eylediler. Abdukkayyum, a.g.e.,vr.9a-9b., str.13-19,1-11.

Aleksandr Kostantinidi farklı olarak dul hatunun isminin Anna olduğunu belirtiyor. “emlâk-ı mezkûre sahiplerinden birisi (Anna) isminde bir dul hatun olup kendisine hânesinin değerinden ziyâde akçe teklîf olunmuş ise de bir vechile ırza olunamamış ve hatta iltizamına sa’y eylemek üzere vükelâ-yı devletten ba’zı zevât dahî nezdine gönderilmiş isede muhalefette ısrar ederek tahsil-i rızasına imkan bulunamamış olduğundan imparator-ı müşarunileyh bizzat hanesine azimetiyle olbabda iknâ‘ına mübâderet eyledikte merkûme tebdil-i lisân ile şu ısrarı ziyade akçe olmak veyahut diğer bir menfaat-ı mâddiye istihsâl eylemek maksadına menbi olmayıp ancak yapılacak kiliseyi kemâl-i hürmetinden nâşîhânesini meccânen terk edip kendisinin dahi işbu ma‘bed-i muazzâmanın inşasına say‘ edenlerden ma‘dûd olmak şerefini ihrâz etmek ve bu vechile kilisede nâmını hayr ile yâd ettirmek üzere olduğunu beyân etmekle imparator, merkûmenin işbu niyyet-i hayriyesini tahsîn ve istîdâsını kabûl ile hâne-i mezkûru ahz eylemiştir.” Bir diğer hane sahibide dürzi olup ondan da evin alınma süreci anlatılıyor.“ Iştırası lazım gelen hanelerden birinin mutasarrıfı نوفونسكا ‘Ksefenon’ (Aksinofon) isminde bir dürzi olup merkum mal ve şöhret tahsiline fevkal-gâye haris olduğundan hanesi mukabilinde değerine nisbetle pel ziyade olarak on dörtbaltından başka at koşuşu günü yüksek bir sandalye üzerine oturup geçecek arabacıların kendisine serfuru etmelerini taleb eyledi. (galiba gayz etmek istemiştir) Merkumun şu müddeası her ne kadar millet meclisi tarafından kabul olunmamış ise de diğer suretle ırzası çaresi dahî bulunamadığından koşu esnasında koşu esnasında taht-ı hükümdârının arkasında bir sandalyede oturduğu halde mürûru eden arabacılar icra-yı resm-i tazim etmek şartıyla imparator merkumun istidasını kabul eylemiştir diğer iki hane sahibleri bilâ-muhalefeten tahmin olunan bedel mukabelesinde hanelerini terk eylemişlerdir.”Aleksandr Kostantinidi, a.g.e., s.4-5.

230 Ali Arabî İlyas, Tevarih-i İbtida-i Şehr-i İstanbul..., vb.170b, str.16-18.; Andan sonra mezkûr pire-

zan vârını ve emlakini ve cem‘i alat ve esbabını Hak Teala’nın yoluna kodi. Ve kendüsi bel bağlayup ırgadlarla Ayasofya’nın ta’mirine olanca çalıştı. Ve fevt olduğu zamanda ta’zim ve ihtiramla ve terkim-i ihtimamla tecehhüz ve tekfin eylediler. Ali Arabî İlyas, Tev. Kost. ve Ayas. ve ba 'zı Hikâyât, vr.48b, str.6-11.

231 Abdukkayyum, a.g.e, vr.9b, str.9-11.;Şemseddin Karamani, a.g.e., vr.9a, str.3-6. 232 “نوتاخ لوط رب هدنمسا انا” Kostandinidi, a.g.e., s.4.

233 Kostandinidi,a.g.e., s.4.

düzenleneceği gün adam tutuklattırılmış, at yarışlarını çok seven adam yarışlara

katılabilmek için evini satmaya razı olmuştur.235

İstimlâk için evini vermeyen üçüncü kişi ise Ksenofon’dur236. Ksenofon evine

karşılık on dört altın istemiş ayrıca vaktiyle kavgalı olduğu arabacıların, at koşusu günü önünden geçmelerini ve kendisini selamlamalarını istemiştir. Her ne kadar bu fikir dönemin millet meclisi tarafından kabul edilmemiş olsa da başka bir yol bulunamadığından mecbur kalınmıştır. Ksenofon koşu günü hükümdarın arkasında bir sandalyeye oturtulmuş, hükümdarın önünden geçen arabacılar hükümdara resm-i ta’zimde bulunurlarken aynı anda Ksenofon’un da önünden geçilme şartı yerine

getirilmişiır237. Nişancı Kostantinidi’nin istimlaka yanaşmayan kişiler arasında

gösterdiği Ksenofon’un devrin filozoflarından Emtâfonus olduğunu ileri sürmektedir238.

235 Ayrıca bu kaynakta farklı olarak bir hane ve sahibinden bahdedilmiş bu evi alabilmek için elli

altundan ziyade verildiğini muvafakat göstermediğini buna dair hükümet adamlarının strateji geliştirdiğini aktarmıştır. “emlak-ı mezkure ashabından birisi dahi سوحويتنا “Antiyohos” namında bir âdem olup hanesi için erbab-ı hibre marifetiyle elli altın tahmin ve kendisine bu mikdardan ziyade akçe teklif olunmuş ise de bervechile muvâfakat göstermemiş ve olbabda haber alınmak dahi istenilmemiş olduğundan bu keyfiyet vükelây-ı devlete muceb-i hayrat olmuştu imparatorun hazinedârı bu hususda zuhur eden müşkilât-ı gördükte hane-i mezkûru sahibinin rızasıyla ahzını der uhde edip şöyle ki sahib-i mülkü merkumun at koşusuna ziyade merakı olduğunu bildiğinden ve ol aralık şayan-ı temâşa bir koşu icrası musammem olduğundan koşu günü ber-nihâye ile mezburu mahbusa ilkâ ve koşuya gidecek halkın güzergâhında nâzır bir pencereden bakmasına ruhsat-ı i’ta etmiş ve biçare herif halkın güruh güruh koşu meydanına gittiğini gördükte bu mahrumiyete tahammül edemeyerek tazallüm ve istirhama ibtidâr ve sebili tahliye olunur ise derhal hanesini teslim edeceğini va‘d ettiğinden seksen altın bedel ile hane-i mezbur ıştıra olunmuştur..” Aleksandr Kostantinidi, a.g.e., s.5.

236 “نوفونسكا” Ksenofon. Aleksandr Kostantinidi, a.g.e., s.4.; Müelliflerden Nişancı’da aynı şahıştan bilgi

vermiş, hatta sıfatlarını ve feylesof olduğunu belirtmiş ancak ismini “Emtâfonus aslı Ankarus dirlerdi” ifadesiyle Aleksandr Kostantinidi’nin bildirdiği Ksenofon’dan farklı bir isim vermiştir.Nişancı, a.g.e., vr.25b, str.13.

237 Bir diğer hane sahibide dürzi olup ondan da evin alınma süreci anlatılıyor.

“işterası lazım gelen hanelerden birinin mutasarrıfı “نوفونسكا” isminde bir dürzi olup merkum mal u şöhret tahsiline fevkal gaye-i haris olduğundan hanesi mukabilinde diğerine nisbetle pek ziyade olarak on dört altundan başka at koşusu günü yüksek bir sandalye üzerine oturup geçecek arabacıların kendüsüne serfüru etmelerini teleb eyledi. (galiben vaktiyle merkum ile arabacılar beyninde bir vazgeçdi olup bu suretle teşfi’i gayz etmek istemiştir) merkumun müddeası her ne kadar millet meclisi tarafından kabul olunmamış ise de diğer suretle ırzasına çare dahi bulunamadığından koşu esnasında taht hükümdarının arkasında bir sandalye de oturduğu halde mürur eden arabacılar icrası resi ta‘zim etmek şartıyla imparator merkumun istid’asını kabul eylemişdir. Diğer iki hane sahibleri bilamuhalefete tahmin olunan bedel mukabelesinde hanelerini terk eylemişlerdir.”Aleksandr Kostantinidi, a.g.e., s.5.

238 Ve makâm-ı şerîfin yerinde bir feylisof libâsı sûfi zîfünun-ı cihân ve makbul ruhbânân evi vardı.

Adına Emtâfonus aslı Ankarus dirlerdi. Anın dahi varup evin istediler iki bin altun virdiler, virmedi. Ol vakit virurun ki pâdişâh At Meydanı’nda dîvanhâne-i muallâsında yedinci tabakasında yani serir-i müstehakda otururken bende dahi dördüncü tabakada varup oturam. Pâdişâha, ekâbir u edânîden her ne vechle selâma ve ta‘zîme gelirlerse, bana dahi öylece geleler dedi. Pâdişâha arz eylediler, kabul eyledi. İttifâkan bir gün pâdişâh At Meydan’ında serir-i fevkânîde tabaka-i heftemde oturup âdet-i şehinşâhî muktezasın edâ ederken mezkûr feylesof dahi ol güngelip tabaka-i cihârımda oturdu, ehl-i divân pâdişâha ve ana selâma geldiklerinde pâdişâhın bir mikdar arkası tarafı şahs-ı mezbûrun yüzü canibine vakı‘ olup ana filcümle manayı ihanet ve şerr-i mesâri hâsıl olmuş idi ve kalkıp gittikte iki bin altın onun bahâsı