• Sonuç bulunamadı

II Mahmut Dönemi‟nde Toplum ve Askerlik

IV. OSMANLI DEVLETĠ

1) II Mahmut Dönemi‟nde Toplum ve Askerlik

Fransız Ġhtilali‟nin meydana geldiği sırada Osmanlı Devleti‟nin baĢında III. Selim (1789-1807) bulunuyordu. III. Selim‟in Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) adını verdiği refomlarını uygulamaya çalıĢtığı bu tarihlerde Napolyon, Osmanlı toprağı olan Mısır‟ı iĢgal etti (1798). Ġngiltere‟yi ekonomik yönden zayıf düĢürmek amacına yönelik olan bu iĢgali, Osmanlı Devleti ancak Ġngiltere ve Rusya‟ya bazı tavizler vermek suretiyle bertaraf edebildi. Bu iĢgal hareketi sonrasında Osmanlı Devleti, içerde ve dıĢarıda geliĢen önemli olaylarla karĢı karĢıya kaldı. Nizam-ı Cedit refomları bu olaylar sebebiyle akamete uğradı ve öldürülen III. Selim‟in yerine tahta II. Mahmut (1808- 1839) geçirildi.

Napolyon‟un bu iĢgal giriĢimiyle birlikte Ġhtilal‟in fikirleri de Osmanlı coğrafyasında etkili olmaya baĢladı. Önce Sırplar daha sonra ise Yunanlılar, bağlı oldukları Osmanlı Devleti‟ne karĢı isyan etti. Bu isyanları bastırmakta zorlanan geleneksel ordu teĢkilatı olan Yeniçeri Ocağı (1826), II. Mahmut tarafından ortadan kaldırıldı ve yerine modern bir ordu teĢkilatı (Asakir-i Mansure-i Muhammediye) kuruldu. II. Mahmut gerek ordu teĢkilatı gerekse diğer alanlarda gerçekleĢtirdiği yeniliklerde Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali PaĢa‟dan etkilenmiĢti. Napolyon‟un

Mısır iĢgali sonrasında Mısır‟da askeri ve idari alanlarda ciddi reformlar gerçekleĢtiren Mehmet Ali PaĢa, önce Yunan isyanına yardım göndermek ve sonrasında bağlı olduğu Osmanlı ordusunu iki kez bozguna uğratmak suretiyle hem Avrupalı devletlere hem de Osmanlı Devleti‟ne reformlarının müspet sonuçlarını gösterdi107

.

Napolyon‟un Mısır seferinin Osmanlı Devleti üzerinde çok önemli etkileri oldu. Napolyon‟u Mısır‟dan çıkarma ve iç isyanların bastırılması konusunda Osmanlı Devleti‟nin kendi askeri gücünün yetersiz kalması, modern ordu kurma yönündeki reformlara ivme kazandırdı. Osmanlı Devleti‟ne bağlı bir eyalet olan Mısır‟da Mehmet Ali PaĢa, zorunlu askerlik sistemini uygulamaya koyarak ülkenin bütün kaynaklarını (eğitim, sanayi, tarım vb.) modern bir ordu kurma yönünde seferber etti. Zorunlu askerlik sisteminin uygulandığı her yerde karĢılaĢılabilecek benzer tepki ve sorunlarla karĢı karĢıya kalsa da Mehmet Ali PaĢa, Mısır‟da modern ordunun temellerini atmayı baĢardı108. Mısır‟da yaĢanan bu geliĢmeler, farklılıkları olmakla birlikte, baĢlangıç

itibariyle Napolyon sonrası Prusya‟sı ile benzerlik gösterir. Her iki ülkede Napolyon‟un istilası, modern orduların temellerini atan geliĢmelere vesile olmuĢtur.

Osmanlı Devleti‟nde ise modern ordunun temelleri II. Mahmut‟un Yeniçeri Ocağı‟nı lağvetmesiyle baĢladı109

. Yeni kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye, profesyonel bir orduydu ve gönüllülerle vilayetlerden gönderilen askerlere dayanıyordu. Askere alma yaĢı 15-30, askerlik süresi ise 12 yıl olarak belirlenmiĢti110

. Eyaletlere gönderilen talimatnamelerde toplanacak olan askerlerin “genç, tüvana, tammülaza

107

Reformlar için bkz. Stanford J. Shaw-Shaw Ezel Kural, Osmanlı Ġmparatorluğu ve Modern

Türkiye, Çev. Mehmet Harmancı, C.II, E yayınları, Ġstanbul 1983, s.35

108 Mehmet Ali PaĢa‟nın Mısır‟da modern ordu kurma süreci için bkz. Khaled Fahmy, “Ulus ve Asker

Kaçakları: Mehmet Ali‟nin Mısır‟ında Zorunlu Askerlik”, Devletin Silahlanması Ortadoğu’da ve

Orta Asya’da Zorunlu Askerlik (1775-1925), Der. Erik Jan Zürcher, Bilgi Yay., Ġstanbul 2003,

s.64vd.

109 Bu tarihten önce özellikle III. Selim‟le birlikte Avrupa ölçeğinde profesyonel ordu kurma çabaları

bilinmekle birlikte, bu çabaların akamete uğraması, kurumsallaĢamaması nedeniyle süreci bu tarihten baĢlatıyoruz. Bu tarihten önceki süreç için bkz. Vırgınıa H. Aksan, “18.yüzyıl Sonlarında Osmanlı‟da zorunlu Askerlik Stratejileri” Devletin Silahlanması Ortadoğu’da ve Orta Asya’da Zorunlu

Askerlik (1775-1925), Der. Erik Jan Zürcher, Bilgi Yay., Ġstanbul 2003, s.24-44.; Yeniçeri Ocağı‟nın

kaldırılma süreci ve sonrasındaki geliĢmelerle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Yıldız, a.g.e., s.15vd.

110 Erik Jan Zürcher, “Teoride ve Pratikte Osmanlı Zorunlu Askerlik Sistemi” (1844-1918) Devletin

Silahlanması Ortadoğu’da ve Orta Asya’da Zorunlu Askerlik (1775-1925), Der. Erik Jan

(uzuvları eksiksiz)”, olması isteniyordu111. Teoride askere alınacakların hususiyetleri ve yaĢları bu Ģekilde belirlenmekle birlikte pratikte bu sınırların dıĢına çıkılabiliyordu112

. Asker toplama uygulamalarının bütün eyaletlerde aynı Ģekilde uygulandığını söylemek mümkün değildi. Benzer uygumalaların yapıldığı baĢka ülkelerde olduğu gibi, Osmanlı Devleti‟nde de yeni ordunun insan kaynağını toplumun sosyo-ekonomik ve sosyo- politik yönden güçsüz olan kesimleri oluĢturuyordu113

.

Bu kesimlerden gelecek olan neferlere askeri talim ve terbiyeyi öğretecek olan subayların yetiĢtirilmesi için Mekteb-i Harbiye ve Mekteb-i Tıbbiye gibi kurumlar ile askerler için kıĢlalar ihdas edildi. BaĢlangıçta bu kurumlarda görev alacak uzman ihtiyacında büyük sıkıntılar yaĢandı. Bu ihtiyaç kimi zaman ülema sınıfına mensup kiĢilerden kimi zaman da Fransız uzmanlardan yararlanmak suretiyle giderilmeye çalıĢıldı. Bu kurumların bir çırpıda arzu edilen uzman kadroları yetiĢtirdiğini söylemek mümkün değilse de, modern ordunun subay ihtiyacını karĢılama konusunda ileriye dönük olarak atılan önemli bir olduğu açıktır114. Modern orduyla bağlantılı olarak

gerçekleĢtirilen diğer bir reform hareketi ise Osmanlı coğrafyasında askerliğe elveriĢli erkeklerin tespiti amacıyla yapılan nüfus sayımıydı115

.

Asakir-i Mansure bünyesine alınacak askerin toplanması sırasında uygulanan usuller ise bazen askerliğin birey ve toplum nazarında değer kaybetmesine neden olacak tarzda yapılıyordu. Askerliğe elveriĢli, kimi kimsesi olmayan gençler, “memurin-i mülkiye” ve “zabıtan-ı askeriye” marifetiyle haydut tutar gibi kıĢlalara götürülüyordu116. “Bekar veya evli ayrımı yapılmadan gençler yakalanıp bir suçluymuş

gibi elleri kelepçeleniyor ve en yakın kasabaya gönderiliyordu. Bunlar diğer yerlerden gelecek olanları beklerken bakımsız bir şekilde hapis hayatı yaşıyor gibiydiler.

111 Tobias Hainzelmann, Cihattan Vatan Savunmasına (1826-1856) Çev. Türkis Noyan, Kitap

Yayınevi, Ġstanbul 2009, s.72.

112

Bu dönemde askere alınanların yaĢları bazen 12‟ye kadar inmekte, kimi zaman sünnet olmamıĢ çocuklara dahi rastlanmaktaydı. Bir Ġngiliz gözlemci, talimlerini izlediği Osmanlı ordusunu “12 ile 20 yaĢ arasında gürültücü çocuklar” olarak nitelendiriyordu. Bkz. Yıldız, a.g.e., s.206-207.

113

Yıldız, a.g.e., s.144

114

Niyazi Berkes, Türkiye’de ÇağdaĢlaĢma, Yayına Hazırlayan, Ahmet KuyaĢ, 7.Baskı, Ġstanbul 2004, s.185vd.

115

Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfus Sayımı (1830-1914) Çev: Bahar Tırnakçı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ġstanbul 2003, s.57

Birliklerine katılmak için gelirken yollarda çok sıkıntı çekiyorlardı. Eşit haklara dayanmayan, kayırmalara elverişli olan bu yöntem hoşnutsuzluklara neden oluyordu117”. Bu sıralarda II. Mahmut‟un kurmaya çalıĢtığı yeni ordu bünyesinde görev

alan H.V. Moltke, bu uygulamaya dönük gözlemlerini Ģu Ģekilde anlatır: “Asker

toplama, devlet makamlarının köylere baskın etmesi biçiminde olmaktadır. Öyle köyler var ki, içinde genç ve çalışabilir kimse kalmamış… Köylerdeki halk, dağlara kaçıyordu; peşlerinden köpekler salınarak kovalanıyorlardı. Tutulanlar çoğu zaman çocuklar ve sakatlar, uzun iplere sıralama bağlanmış ve elleri bağlı olarak getiriliyorlardı118.” Aynı

dönemde Mısır‟da da buna benzer uygulamalarla karĢılaĢılıyordu119

.

KıĢla öncesinde askeri talim ve terbiyeye tabi tutulmaksızın bu Ģekilde askere alınan neferler, orduya dahil olduktan sonra ve özellikle savaĢ esnasında “iki top atılır atılmaz” firara kalkıĢıyor ve peĢlerine süvari gönderiliyordu120. Alınan bütün cezai

müeyyide ve tedbirlere rağmen ne II. Mahmut ne de Mehmet Ali PaĢa, bu firar olaylarının önüne tam anlamıyla geçememiĢtir121. Bunda Osmanlı Devleti‟nin sosyo-

ekonomik koĢullarının kötü olması ve buna bağlı olarak askerliğin çekici ve cazip hale getirilememesi gibi faktörler etkiliydi. Tobias Hainzelmann, 1837 tarihli bir çizelgeden yola çıkarak bu tarihteki askerlik görevi ile ilgili Ģu tespitte bulunur: “Askerlikten

resmen terhis edilme-emeklilik hakkı olsun ya da olmasın- ve memleketine geri dönebilme olasılığı % 10 oranındaydı.122

Bu ağır kayıpların etkisi ve askerliğin yalnızca Müslüman tebaaya yüklenmesi gibi sebeplerden dolayı, Asakir-i Mansure‟nin mevcudu istenen düzeye getirilemedi123

. Bunun üzerine 1834 tarihinde Prusya‟dan esinlenilerek Landwehr (Rediflik)

117

Musa Çadırcı, Tanzimat Sürecinde Türkiye.Askerlik, Der.:Tülay ErcoĢkun, Ġmge Kitabevi, Ankara 2008, s.68

118

Helmut Von Moltke, Türkiye Mektupları, Çev. Hayrullah Örs, Ġstanbul 1969, s.29; Stefanos Yerasimos, AzgeliĢmiĢlik Sürecinde Türkiye, Belge Yay., Ġstanbul 2001, s.29.

119

“Altılı ve sekizli gruplar halinde boyunlarından ip geçirilmek suretiyle bağlanıp ve askere alma

çetesinin refakatinde kamplarına yürütülen neferler, geride kalpleri acılı üzgün eşleri, anneleri ve çocukları; askerlerin erkeklerini alıp götürmelerini önlemek için umutsuzca çığıran ve feryad eden ailelerini bırakıyordu”. Bkz. Fahmy, a.g.m, s.77.

120 Yıldız, a.g.e., s.220.

121 Fahmy, a.g.m., s.82; Yıldız, a.g.e., s.210. 122

Tobias, a.g.e., s.74

uygulamasına geçildi124. Uygulamayla düĢük maliyetli ve her an askere hazır halde olan

milis gücü oluĢturulması, aynı zamanda tarımsal üretimin sürekliliği hedeflendi. Redifler için tarımsal üretimi etkilemeyecek günlere denk gelmeyecek Ģekilde, sancak ve eyalet merkezlerinde yılda iki kez büyük talimler tasarlandı125

. Uygulamadan beklenen verim alınamadığı gibi rediflere verilen az miktardaki ücret, kısa bir süre sonra “iĢsiz güçsüzlük için verilen prim”e dönüĢtü126. Redif taburlarının kurulduğu bölge

halkından “iane” adı altında alınması kararlaĢtırılan ücret konusunda yöneticilerin yaptığı suiistimaller nedeniyle halkın hoĢnutsuzluğu baĢ gösterdi127

. 1838 tarihinde donanma için de redif sistemi ihdas edildi. Denizci redifler için belirlenen yaĢ, 12-25 arasıydı128

.

II. Mahmut‟un kurduğu modern ordunun ideolojisi, Fransız Ġhtilali sonrasında ortaya çıkan “yurttaĢ ordusu”nda olduğu gibi “vatan”a değil, dine (Ġslam)dayanıyordu. Bu ordu “vatan için” savaĢan değil, din uğrunda küffara karĢı savaĢ veren bir orduydu. Böyle olması, hem geleneğe hem de ordunun yapısına uygundu129

. Zira, Osmanlı ordusu o güne kadar bu ideolojiyle savaĢlara katılmıĢtı. Asakir-i Mansure‟yi oluĢturan neferlerin büyük çoğunluğunu Müslüman köylüler teĢkil ediyordu. Ordunun bünyesinde askerleri galeyana getirecek, dini duygularını her daim canlı tutacak din adamı istihdam edildiği gibi askerlere bu yönde vaaz u nasihat edilmesi, beĢ vakit namaz ve dini talim Ģart koĢuldu130

.

Asakir-i Mansure‟nin bu Ģekilde tasarlanmasında, dönemin olaylarının etkisini de göz ardı etmemek gerekir. Ortadan kaldırılmıĢ geleneksel ordunun taraftarlarının (Yeniçeriler ve BektaĢilik) yeni orduya girmemesi konusunda gösterilen hassasiyetin yanı sıra, Yunan ve Sırp isyanları nedeniyle Müslüman olmayan tebaaya karĢı duyulan kuĢku, yeni ordunun tümüyle Müslüman köylülerden oluĢmasında ve ideolojisinin “gaza ve cihat” üzerine kurgulanmasında etkili olmuĢtur.

124 Zürcher, “Osmanlı’da Zorunlu Askerlik”, s.89. 125 Tobias, a.g.e., s.76 126 Yıldız, a.g.e., s.260. 127 Çadırcı, a.g.e., s.103. 128 Tobias, a.g.e., s.82. 129 Tobias, a.g.e., s.19. 130 Yıldız, a.g.e., s.368.

II. Mahmut‟un ölümünden kısa bir süre önce, Osmanlı ordusunun Nizip SavaĢı (1839)nda Mısır Valisi Mehmet Ali PaĢa‟nın ordusuna mağlup olduğu hatırlanacak olursa Osmanlı Devleti‟nin, topraklarını koruyabilecek güçlü bir ordu kurabildiğini söylememiz mümkün değildir. Bizzat bu ordunun bünyesinde görev yapmıĢ olan H.V.Moltke, yeni orduyu “Rus ceketleri, Türk sıkmaları, Tatar eyerleri, Frenk

üzengileri, İngiliz kılıçları, Fransız nizamnameleri ve hemen her ülkeden talimcileriyle”

karakterden yoksun buluyordu131.

Böyle olmakla beraber bu dönem, askerliğin toplum tabanına inebilmiĢ olması, modern orduyla ilgili kurumsal temellerin atılabilmiĢ olması itibariyle konumuz açısından önemli bir baĢlangıç aĢamasını teĢkil eder. Dönem içerisinde gerçekleĢtirilen geleneksel ordunun bütünüyle tasfiye edilmesi, yerine modern bir ordu kurma çalıĢmaları gibi olaylar devlet ve toplum nizamını derinden etkilemiĢtir. II. Mahmut‟la baĢlayan modern bir ordu kurma çalıĢmaları, kaçınılmaz olarak toplumsal alandaki pek çok geliĢmeyi beraberinde getirmiĢtir. Tanzimat Fermanı (1839) böylesine çalkantılı bir dönemin arkasından ilan edilmiĢtir.