• Sonuç bulunamadı

Britanya Krallığı, 20.yüzyılın baĢlarına gelindiğinde dünyanın en güçlü devletlerinden birisiydi. Dünya üzerinde pek çok bölgeyi ve ülkeyi sömürgesi haline getiren Ġngiltere, bu sömürgelerini diğer emperyalist devletlere kaptırmamak için mücadele veriyordu. Ġngiltere, bu gücünü büyük ölçüde güçlü bir orduya ve donanmaya dayandırıyordu.

19. yüzyılın baĢlarında, Avrupa‟nın Fransız ihtilali‟nin etkileri ile mücadele ettiği sıralarda Ġngiltere, bir ada ülkesi olması nedeniyle bu etkilerden kendisini soyutlayabildi. Ancak, daha sonraki tarihlerde Napolyon‟un saldırganlığını güvenliği ve ekonomik çıkarları açısından büyük bir tehdit olarak gören Ġngiltere, var gücüyle bu tehlikenin bertaraf edilmesine çalıĢtı ve bunda da muvaffak oldu80. Avrupa‟nın yanı sıra dünyanın diğer baĢka bölgelerinde sömürge elde etme ve bu sömürgelerini koruma mücadelesi veren Ġngiltere, 19. yüzyıl boyunca ne Almanya ne de Fransa‟da olduğu gibi zorunlu ve genel askerlik sistemini uygulamamıĢtır. Yüzyıl boyunca gönüllü askerlik uygulamasını sürdüren Ġngiltere; ancak Cihan Harbi içerisinde (1916), General Kitchener‟in ordusu gönüllü asker bulmakta güçlük çekince zorunlu askerlik uygulamasına geçebildi81

. Bir ada ülkesi olması sebebiyle dıĢarıdan bir istilaya maruz kalmayan Ġngiltere, kara ordusundan daha ziyade donanmasını güçlendirmeye çalıĢmıĢtır.

Murat Belge‟ye göre dünyanın çoğu bölgesindeki hegemonyasına, gücüne rağmen “Britanya toplumu, hiçbir zaman militarist bir topluma dönüşmemiştir.

Askerliği ciddiye almıştır ama toplumda ordu dışında herhangi bir yerde bir askeri ideolojinin var olmasına, bunun kışla dışına taşmasına fırsat tanımamıştır82

.” Gerçekten

19. yüzyıl boyunca Ġngiltere‟de, Almanya ve Fransa‟da görüldüğü ölçüde bir militarist

79 Akın, a.g.e., s.128.

80 Ġngiltere‟nin Napolyon‟a karĢı verdiği mücadele için bkz. Armaoğlu, a.g.e., s.49vd. 81

Jan Lucassen-Zürcher Erik Jan, a.g.m., s.15

toplum yapısından söz edilemez. Ancak, özellikle Almanya‟nın siyasi birliğini tamamladığı ve sömürge rekabetinin giderek dünyayı bir savaĢa doğru sürüklediği on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinden itibaren Ġngiltere‟de de bazı derneklere ve örgütlere rastlamak mümkündür.

Devletin dıĢında, daha çok kilisenin ve gönüllülerin desteğiyle ortaya çıkan bu derneklerden en önemlileri, “The Boy‟s Brigade”, “The Churchs Lads‟ Brigade” ve “The Lads‟ Drill Association” “Miniature Rifle Clubs” dır. Bunların tesisi ve muhafazası hususunda Feld MareĢal Lord Wolseley, MareĢal Lord Robert, Lord Kitschner, Lord Rosbery, Lord Meat gibi isimlerin büyük katkısı vardır83. Daha çok gençlere yönelik bu örgütlenmelerin yanı sıra The Volunteer Force (Gönüllü Birlikleri), The National Service League (Ulusal Hizmet Derneği), The Navy League (Donanma Derneği) gibi Ġngiliz toplumu nezdinde faaliyet yürüten baĢka derneklere de rastlamak mümkündür84

.

Ġngiltere‟de doğan ve dünyanın diğer pek çok ülkesindeki benzer teĢkilatlanmalara esin kaynağı olan diğer bir teĢkilat Boyscouts‟tur. Bu yaygınlığına ve konumuzla olan ilgisine binaen bu teĢkilat üzerinde, burada biraz daha ayrıntılı duracağız.

BOY SCOUTS (ĠZCĠLĠK):

Ġzciliğin mucidi Ġngiliz Generali Baden Powel‟dir. Baden Powel, genç yaĢında girdiği Ġngiliz ordusunda ve sömürgelerinde görev yaptı. 1887 tarihinde Güney Afrika‟ya geldiğinde, kendisini uzun süredir devam eden bir savaĢın içinde buldu. Burada, Boerler ile yapılan savaĢlar esnasında Mafeking adı verilen bir kasabayı uzun süre müdafaa etmeyi baĢardı. Ġngiltere‟ye dönünce burada edindiği tecrübelerinden hareketle boyscouts üzerinde yoğunlaĢtı85. 1908 senesi baĢlarında yazdığı “Scouting for

Boys (Erkek Çocuklar Ġçin Ġzcilik) isimli eserinde, izcilik hakkındaki düĢüncelerini

83

Hamdi Mustafa “Memalik-i Müterakkiye‟de Gençliğin Askerliğe Ġhzarı Usulleri” Orduda Ġlim Ve

Ġrfan TeĢkilatı Ve Gençliğin Askerliğe Ġhzarı Usulleri, s.74-75

84

Yamak, a.g.e., s.74.

85Turan Bayrak, Sosyolojik Bakımdan Türkiye’de Ġzciliğin Serüveni, Ġstanbul Üniv. Sos. Bil. Enstitüsü

ortaya koydu86. 1910 tarihinde ordudan emekli olan Pawell, aynı yıl kız kardeĢi ve eĢinin yardımıyla “Girl Guides” (Kız Ġzci örgütü)i kurdu. 1916‟da 11 yaĢın altındaki çocuklar için ise Wolf Cubs (yavrukurtlar) örgütünü kuran Baden Pawell, 1920 yılında dünya izci Ģefi ilan edildi87

.

Baden Powell‟in böyle bir teĢkilatı meydana getirmesinde Güney Afrika‟da Boerlere karĢı verilen savaĢlar sırasındaki tecrübelerinin önemli etkisi olmuĢtur. Ġngiliz askerleri bu savaĢ sırasında yabani yaĢam sürdüren Boer kabilelerine karĢı üstünlük gösteremiyordu. Gündüz çok iyi mücadele eden Ġngiliz askerleri, geceleyin hiçbir Ģey yapamıyor; adeta iĢe yaramaz hale geliyorlardı. Ağaç yapraklarının hıĢırtılarından korkuyor, küçük bir engele takılıp gece takibinde yollarını ĢaĢırıyorlardı88. Aynı savaĢ sırasında Baden Powell, araziyi iyi bilen, yabani yaĢama alıĢmıĢ Boer çocuklarını savaĢta kullandı ve bu çocuklar ile kendi askerleri arasındaki farkı gördü89

.

Powell, Ġngiliz askerlerinin Boerler karĢısındaki beceriksizliklerini ve beyhude yere çok fazla kayıp vermelerini; ananelerinde yer alan azim, metanet, sürat ve hareket gibi hususiyetlerin kaybolmasında aradı. Ġngilizlerin milli seciyelerinde yer aldığını düĢündüğü bu gibi faziletleri yeniden ihya etmek gerektiğine inandı90

. Pawell, Ġngiliz askerlerinin milli seciyelerinde beliren bu noksanlığın ve zafiyetin ortaya çıkmasını “medeniyet”in ve Ģehir yaĢamının bir sonucu olarak görüyordu: “Medeniyetin terakkisi

daima kudret ve secayayı ortadan kaldırıyor, silindir şapkalar, tramvaylar, otomobiller bizi kadınlaştırıyor, futbol dövüşleri, sinematograflar, her cins müsabakalar yakın zamanda müntesiplerini abdallar menzilesine indirecek… Tabiatımızda mevcut kudretlerin ihyası fikri ve vasıtaları bize kıymettar bir mektepte, müstemlekelerimizin ileri karakollarında, hülasa (vahşi hayat mektebi) telkin edildi. Orada bir koyun değil; fakat, taven ve kerhen hakiki bir insan olmak ihtiyacı vardır. Orada insan yolunu, kademe kademe düşman tabiatın sinesinden koparmak mecburiyetindedir, binaenaleyh

86 Anabritannica, C.3, Ana Yayıncılık, Ġstanbul 1993, s.119 87

Bayrak, a.g.t., s.16.

88

Cengiz Gökkent, “Ġzciliğin DoğuĢu”, Mektepli izciler Gençlik ve Spor Mecmuası, S.3, Ġstanbul 1947, s.4

89

Baden Pawel, Ġzcilik, Mütercimi: Mustafa Rahmi, Matbaa-i Amire, Ġstanbul 1339, s.15;Cezmi BaĢar, “Ġzcilik ve Tarihçesi” Mektepli izciler Gençlik ve Spor Mecmuası, S.27-28, Ġstanbul 1952, s.5

muvaffak olmak istenilirse o muvaffakiyeti yüksek bir mübareze ile elde etmek lazımdır.91

Baden Powel, Ġngiliz gençlerini Ģehirlerden kurtarıp açık havaya sevk etmek istiyordu92. Bu amacını gerçekleĢtirmek için ülkesinde pek çok cemiyet ve gönüllü kendisine maddi destekte bulundu93.

Ġngiliz çocuklarının izci olabilmesi için ailelerinden aldıkları izin kâğıdı ile birlikte mektep ya da mahallelerinde bulunan oymak beyine müracaat etmeleri gerekiyordu. Yemin edip kayıt olmadan önce her aday izcilerin kanunlarını, iĢaretlerini, selamlarını, Ġngiliz bayrağının teĢkilini ve çekilmesini, izcilerin sık sık kullandıkları düğümleri bağlaması vb. öğrenmesi gerekliydi. Bunları öğrenen izci adayı, düzenlenen bir merasimle arkadaĢlarının önünde, vatana karĢı vazifesini ifa edeceğine, baĢkalarına her vakit yardım edeceğine, izciler yasasına itaat edeceğine dair yemin ederdi94

.

Baden Powell, izcilerin uyacaklarına dair yemin ettikleri yasaları, Ģövalye kanunlarından ilham alarak belirledi. Ġzcilerin töresi olarak kabul edilecek olan Ģövalye kanunlarının birinci maddesinde, Ģövalyelerin gece uyurken hariç daime zırhını üzerinde taĢıyacağı ve hazır bulunacağı; ikinci maddesinde, iĢin ne olursa olsun dürüst ve Ģerefli olunacağı; üçüncü maddesinde, fakir ve zayıfların koruncağı; dördüncü maddesinde, kendilerini koruyamayanlara yardım edileceği; beĢinci maddede, kimsenin gücendirilmeyeceği ve incitilmeyeceği; altıncı maddede, vatanı korumak için döğüĢmeye hazır olunacağı; yedinci maddede, kâr için değil Ģeref için çalıĢılacağı; sekizinci maddede, hiçbir zaman verilen sözden dönülmeyeceği; dokuzuncu maddede, memleketin Ģerefi uğruna canını vereceği; onuncu maddede, utandırıcı hayat sürmektense canını vereceği; onbirinci maddede ise Ģövalye olabilmek için gençlerin güç ve mütevazi iĢleri neĢe ve Ģevkle yapması, baĢkalarına iyilik etmesi gerektiği belirtiliyordu95.

91 Ġzcilik (Altun Ordu), Türk Yurdu Kitaphanesi, ġems Matbaası, Ġstanbul 1914 (?), s.8 92 Sırrı, “Çocuk keĢĢaflığı”, s.5

93 Selim Sırrı, “Les Boy Scouts: Boyskavtlar-KeĢĢaflar”, Ġkdam, No:5961 (13 Eylül 1329) s.4 94

Baden Powell, Erkek Çocuklar Ġçin Ġzcilik, Çev. Ahmet E. Uysal- Nezihi Erkol, MEB, Ġstanbul 1964, s.23vd.

Bu maddeler içerisinde izciler için en önemli olanlarından birisi, “baĢkalarına yardım etmek” kaidesidir. Bu kaide gereğince bir izci her gün mutlaka bir iyilik yapmak ve kendinden ziyade baĢkalarını düĢünmek zorundaydı. Bir izciyi, izci olmayanlardan ayıran en önemli özellik onun daima baĢkalarını düĢünmesiydi. Çünkü o, her zaman için can kurtarmak, muhtaç olanlara yardım etmek için daima hazırdır. Fakir bir komĢu için her gün odun kesmek yaĢlılara, annesine yardım etmek, yangın, kaza ve boğulma esnasında ilk müdahaleleri yapabilmek gibi hizmetler bir izcinin yapabileceği iyiliklerdendir96.

Ġzciler kendi aralarında bazı gizli haberleĢme usullerini kullanarak anlaĢabilirdi. Bunun için izcilerin Mors ve Semafor alfabesini öğrenmesi, aralarında anlaĢmalarına yarayacak kumanda ve iĢaretleri bilmesi gerekliydi. Her izci mangası, kendisine bir hayvanı sembol edinmeye ve bu mangaya mensup her izcinin bu hayvanın sesini taklit etmesi zorunluydu. Bu, tanıĢma için bilhassa geceleri çok mühimdi. Manga adları aslan, kartal, çakal ilah..olabilirdi fakat oynamaktan baĢka bir Ģey yapmayan, inzibat bilmeyen maymun mangası teĢkil edilemezdi. Ġzcilerin yol bulmalarını sağlayan özel iĢaretleri vardı ve bu iĢaretler sayesinde bir izci kolaylıkla yönünü tayin edebilirdi97.

Baden Powell, izcilerin parolasını “Daima Hazır” olarak belirlemiĢti. Bunun manası, bir izcinin üzerine düĢen vazifeyi yapabilmesi için her zaman ve her yerde fikren ve bedenen hazır olması anlamına geliyordu. Bir izci, vatanına, baĢkalarına hizmet etmeye her zaman hazırlıklı olmalıydı. Hem kendi memleketi hem de dünya için iyi bir vatandaĢ olmaya gayret göstermeliydi98

.

Baden Powell, tabiat içinde eğitim almıĢ, kır hayatını yaĢamıĢ bir izcinin her Ģeyi yapmaya hazır bir insan haline gelmiĢ olmasından dolayı Ģehre döndüğü zaman daha rahat edeceğine inanıyordu. Bu Ģekilde yetiĢmiĢ bir izcinin güvenilir, hakikat ve hürriyet sever, arkadaĢlarına, bayrak ve vatanına sadık bir insan olacağını ifade ediyordu. Baden Powell‟in izcilere tabiat içerisinde öğretmeye çalıĢtığı Ģeyler arasında

96 A.g.e., s.14vd. 97

A.g.e., s.90vd.

içerisindeki canlı-cansız varlıklarla birlikte (bitkiler, hayvanlar) tabiatı tanımak; gece ve gündüz izcilerin birbiriyle konuĢmasını sağlayacak mors-semafor iĢaretlerini bilmek; kulübe, kayık, köprü gibi buna benzer Ģeyleri inĢa etmek; insan ve hayvan izlerini takip etmek; gündüz ve gece tabiattan yararlanarak yön tayin etmek; dağlarda ve kırlarda kamp kurabilmeyi, yatak ve yemek yapmayı, ateĢ yakmayı bilmek; yanmıĢ, donmuĢ, boğulmuĢ insanlara yardım etmeyi, kaza ve hastalık esnasında yapılacak ilk yardımı bilmek; kroki çizmek, harita üzerinde yolunu bulmak, yüzmek ve arkadaĢına bir iyilik yapmadan hiçbir gün geçirmemek gibi ameli ve kısa dersler geliyordu99

.

Baden Powell, bu pratik bilgilerin yanı sıra, izcilerin vücutlarını kuvvetlendirecek ve sağlıklarını koruyacak teorik bilgilere de izcilik eğitiminde yer veriyordu. Ġzciler bedenen kuvvetli ve sağlam olmak için bazı beden hareketleri yapmalı, vücut bakımlarına itina göstermeliydi. Sigara, içki gibi zararlı alıĢkanlıklardan uzak durulmalı, temizliğe, erken kalmaya, daima neĢeli olmaya dikkat edilmeliydi. Hastalıklardan korunmak için mikroplarla mücadele edilmeli; beslenmeye, giyinmeye, yerlere tükürmemeye, açık havada uyumaya özen gösterilmeliydi100

.

Baden Powell, izcilerin sahip olması gereken meziyetleri ise Ģu Ģekilde sıralıyordu: BaĢkalarını düĢünme, fedakarlık, cömertlik, iyi kalplilik ve nezaket, bahĢiĢ kabul etmemek, hareketlerinde samimi olmak, kadınlara nezaket göstermek, teĢekkürü ihmal etmemek, Ģerefli, itaatkar ve cesaretli olmak, krala, vatana ve vazifeye bağlı olmak, alçakgönüllü olmak. Powell‟e göre, “Tanrı‟ya inanmayan ve onun kanunlarına saygı göstermeyen bir insan hiçbir iĢe yaramaz”dı. Bunun için her izci seçeceği dini belirlemekte serbest olmakla birlikte, mutlaka bir dine bağlı olmalıydı101.

Ġzciliğin en çok tartıĢılan yönlerinden birisi askerlikle olan ilgisi olmuĢtur. TeĢkilatın kurucusu Baden Powell, bu konuda Ģu izahatı verir: “İzci demek, (asker)

demek değildir. Bir işi becermek ve bunda yalnız nefsine itimat etmek izcilerin evsafındandır ki bunlar (hakiki adam) evsafıdır. Biz gençleri ne (asker) ne de (kana susamış kimseler) yapmak istemiyoruz. Fakat vatanperverlikten bahis ederken bir

99 A.g.e., s.103vd. 100

A.g.e., s.245-271.

hücuma karşı vatanı müdafaa usulleri onlara öğretiliyor. Vatanın hürriyet ve emniyeti için bu, izcilerin bir vazifesidir. Müdafaa-i vatan vazifesini başkalarına terk ile kendi bir köşeye çekilen kimse, cesur ve asil bir kimse değildir. Medeni bir memlekette muharebe olurken orada ahalisinden (antimilitarist) olanına hiçbir yerde rast gelmedim. Medeni bir adam harbin tevellüt edeceği vahşetleri bilir ve bütün milletlerin (terk-i teslihat) esasını kabul etmelerini temenni eyler. Fakat düşmanına da vatanını çiğnetmeye bırakmaz. Hırsızlığın ve cinayetin kalkması için polisin ilgası mı lazım? Evvela avamı yükselt, hırsızlık ve canilik meyillerini, iyi temayüllere kalbet, bade polisi kaldır102.”

Baden Powell, subayların kendisinden askeri talimleri çoğaltmasını istediklerini; subayların efradı meĢgul etmek için talim taraftarı olduklarını; fakat bu talimlerin ne gibi yarar sağlayacağını subayların çok fazla düĢünmediklerini ifade etmektedir. Powell‟e göre askeri talimler, ferdiyeti mahvederdi. Ġzciliğin amacı ise ferdiyeti ve karakteri mahvetmek değil, tenmiye etmekti. Ġzcilik sayesinde, farklı dil ve dine mensup milletler birbirlerini tanıyacak, milletler arası kardeĢliğin tesisi kuvvetlenecekti. Bu sayede, milletlerin birbirlerini tanımamasından kaynaklanan savaĢların önüne geçilebilecekti103

.

Bu cümlelerden de anlaĢılacağı üzere Baden Powell bu teĢkilatın amacını “iyi insan”-“iyi vatandaĢ” yetiĢtirmek olarak izah eder. Ġzciliği, “askerlikle ve siyasetle ilgisi

olmayan ve hiçbir sınıf ayrılığı tanımayan bir teşkilat” olarak tanımlar104

. Kurucusu tarafından bu Ģekilde tanımlanan Ġzcilik, Ġngiltere‟de ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra dünyanın farklı ülkelerinde kısa sürede etkisini göstermiĢtir105

.

Ġzcilik teĢkilatının kurucusu olan Baden Powell‟in bu açıklamaları konu üzerinde çalıĢan araĢtırmacılardan bazılarını ikna etmeye yetmemiĢtir106

. Kanaatimiz o 102 A.g.e., s.372vd. 103 A.g.e., s.373. 104 A.g.e., s.362.

105 1914 tarihli bir istatistik verilerine göre Büyük Britanya‟da 175 bin, Amerika‟da 250 bin, ġili‟de 7090,

Arjantin‟de 3000, Rusya‟da 1000 izci vardır. Bkz. Sırrı, “Çocuk keĢĢaflığı”, s.5

106 Murat Belge, izciliği “paramiliter” bir örgüt olarak kabul eder ve toplumların bu Ģekilde

örgütlenmesini orduyu kendilerine bir model olarak görmelerinde arar. (a.g.e., s.175); Belge‟nin bu tespiti çalıĢmasının bir baĢka yerindeki ifadeleri ile çeliĢir niteliktedir. A.g.e, s.48‟de “Britanya

dur ki Powell‟in izcilik teĢkilatında militer ögeler, esinlenmeler yok değildir. Ancak, bu durum izciliğin “paramiliter bir örgütlenme” olduğu anlamına gelmez. Baden Powell‟in izcilik örgütlenmesini “asker yetiĢtirme”ye matuf bir teĢkilat olarak tanımlamak, bu amaca indirgemek çok sığ bir yaklaĢımdır. Baden Powell‟in bu teĢkilatı kurmaktaki amacının “iyi insan-iyi vatandaĢ” olduğu yönündeki düĢüncelerine katılmakla birlikte, izciliğin yayıldığı her ülkede aynı amaca hizmet ettiğini söylememiz mümkün değildir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki Avrupa‟da ulus-devletlerin ortaya çıkması Fransız Ġhtilali‟yle baĢlamıĢtır. 19. yüzyılın baĢlarından itibaren Avrupa‟da militarist duygu ve düĢüncelerin toplum katmanlarına yayılmasında Fransız Ġhtilali ve sonrasında yaĢanan savaĢlar etkili olmuĢtur. Fransız Ġhtilali‟nin ortaya çıkardığı fikirleri kendileri açısından tehlikeli gören monarĢi yönetimlerinin birleĢerek Fransa‟ya saldırması, Fransızları vatanlarını korumak için seferber olmaya zorlamıĢtır. Bu tarihlerde baĢlayan ve sonrasında Napolyon‟un yayılmacı politikalarıyla devam eden süreçte, askerî duygu ve düĢünceler toplumun çok geniĢ kesimini etkisi altına almıĢtır. Napolyon‟un istilasına uğrayan baĢta Prusya olmak üzere Avrupa‟nın bazı bölgelerinde, vatansever ve milliyetçi aydınlar bu istilaya karĢı koyabilmek amacıyla militarist duygu ve düĢünceleri toplum katmanlarına yaymaya, vatan ve milliyet duygularını bireylere aĢılamaya çalıĢmıĢtır. Militarist duygu ve düĢüncelerin Fransa ve Almanya‟da toplumsal alana yayılmasında her iki ülkenin arasında yaĢanan savaĢlar ve karĢılıklı güvensizlik etkili olmuĢtur. Kıta Avrupası‟nın dıĢında kalan ve herhangi bir istilaya uğramayan Ġngiltere‟de militarist duygu ve düĢüncelerin toplumsal alana yayılması

toplumu hiçbir zaman militarist bir toplum olmamıştır” diyor; fakat, militarist olmayan bir toplum

yapısından, orduyu model olan “paramiliter örgütlerin” nasıl doğduğunu ve de inkiĢaf edebildiğini izah etmiyor. Sanem Yamak AteĢ ise, Baden Powell‟in “iyi yurttaĢlar”nı “iyi asker”le eĢ görür. ġu Ģekilde yorumlar: “böyle bir yurttaş tanımı elbette dönemin yaklaşan savaş korkusunun, Almanya

karşısında hissedilen gerilemenin ve savaş için yeterince hazırlıklı olunmadığının farkında olmanın ve bu bağlamda toplumda yükselen milliyetçiliğin ve militarizmin sonucudur. Bu bağlamda, Britanya‟nın “iyi yurttaşları” da, “iyi askerler”dir. Dolayısıyla “geleceğin yurttaşlarının eğitimi” de “geleceğin askerlerinin eğitimidir.” Amaç açıktır: Vatanını savunmaya fikren ve bedenen “daima hazır” olan, geleceğin asker yurttaşlarını hazırlamak”. Bkz. Yamak, a.g.e., s.87: Yamak‟ın bu

tespitlerine katılmamız mümkün değildir. Britanya‟nın bu tarih itibariyle ne “yaklaĢan savaĢ korkusu”, ne de “Almanya karĢısında hissedilen gerilemesi” söz konusudur. Kıta dıĢında kalması sebebiyle dozu yüksek bir “milliyetçilik” ve “militarizm”i de yoktur. Britanya bu tarih itibariyle henüz vatandaĢlarını zorunlu askerlik yükümlülüğüne bile tabi tutmuĢ değildir. SavaĢ baĢlayınca dahi buna gerek duymayacak ve ancak 1916 tarihinde savaĢ içerisinde doğan bir zorunluluktan dolayı yürürlüğe koyacaktır. Powell‟in teĢkilatını yalnızca “asker yetiĢtirmek ”olarak izah etmek mümkün değildir.

Almanya ve Fransa‟ya göre oldukça yavaĢ bir seyir izlemiĢtir. Her üç devlet, ulusal ve uluslararası politikaları çerçevesinde, ihtiyaç duyduğu vatandaĢa ve orduyu sahip olmak için eğitim ve sağlık baĢta olmak üzere her alanda gücünü artırma çabasına giriĢmiĢtir. Militarist duygu ve düĢüncelerin bireylere aktarılmasında kıĢla-mektep baĢta olmak üzere jimnastik kulüpleri gibi sosyal müesseler ve farklı adlar altında faaliyet yürüten dernek ve cemiyetler etkili olmuĢtur. KuĢkusuz, söz konusu üç milletin 19. yüzyıl boyunca bu türden sosyal müesseselere sahip olmasında, cemiyet ve dernek adı altında teĢkilatlanabilmesinde, bu ülkelerde yaĢanan siyasal dönüĢümün ve özgürlükçü fikir akımlarının payı inkâr edilemez.

Tezimizin bundan sonraki kısmında, Avrupa‟da yaĢanan geliĢmelerden Osmanlı Devleti‟nin ve toplumunun ne ölçüde etkilendiğini ortaya koymaya çalıĢacağız.