• Sonuç bulunamadı

İttihat ve Terakki Fırkası'nın paramiliter gençlik kuruluşları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İttihat ve Terakki Fırkası'nın paramiliter gençlik kuruluşları"

Copied!
394
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TARĠH ANABĠLĠM DALI

ATATÜRK ĠLKELERĠ VE ĠNKILAP TARĠHĠ BĠLĠM DALI

ĠTTĠHAT VE TERAKKĠ FIRKASI’NIN

PARAMĠLĠTER GENÇLĠK KURULUġLARI

DOKTORA TEZĠ

DANIġMAN

Prof. Dr. Osman AKANDERE

HAZIRLAYAN Erol AKCAN

(2)
(3)
(4)
(5)

ÖNSÖZ

“Ġttihat ve Terakki Fırkası‟nın Paramiliter Gençlik KuruluĢları” isimli bu tezimizde, Ġttihat ve Terakki‟nin tam anlamıyla iktidara hâkim olduğu 1913 yılı sonrasında ortaya çıkan Türk Gücü (1913), Ġzciler Ocağı (1914), Osmanlı Güç Dernekleri (1914) ve Osmanlı Genç Dernekleri (1916) gibi gençlik kuruluĢlarını bütün yönleriyle inceledik. ÇalıĢmamızda, bu tür örgütlenmeleri ortaya çıkaran sebepler, dönemin koĢulları göz önünde bulundurularak incelendiği gibi, gençlik kuruluĢlarının yapısı, iktidarla olan iliĢkileri vb. konular üzerinde yoğunlaĢtık.

ÇalıĢmamızda baĢta BOA, ATASE, BCA, TĠTE, olmak üzere Kızılay ArĢivi‟nde yer alan belgelerden yararlandık. ArĢiv malzemesinin dıĢındaki kaynakların, özellikle de süreli yayınların ve tetkik eserlerin temin edilmesinde sırasıyla Milli Kütüphane, Bayezit Devlet Kütüphanesi, ĠSAM Kütüphanesi, Millet Kütüphanesi, Ġzmir Milli Kütüphanesi, Ahmet PiriĢtina Kent ArĢivi ve Müzesi, Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi baĢta olmak üzere çok sayıda yerel ölçekteki kütüphaneden yararlanılmıĢtır. Bu vesileyle zikredilen arĢiv ve kütüphanelerdeki çalıĢmalarımız sırasında bizlerden ilgi ve yardımlarını esirgemeyen kurum yetkili ve çalıĢanlarına teĢekkür ediyoruz.

ÇalıĢmamız giriĢ ve beĢ bölümden oluĢmaktadır. Tezimizin GiriĢ kısmında, çalıĢmanın amacı, konusu, içeriği, kavramsal çerçevesi ve kaynakları konusunda bazı aydınlatıcı bilgiler verilmiĢtir. I. Bölümde, Osmanlı Devleti‟ne olan etkisini göz önüne alarak, benzer gençlik örgütlerinin ortaya çıktığı 19. yüzyıl boyunca Fransa, Almanya ve Ġngiltere‟de yaĢanan geliĢmeler hakkında genel bazı bilgiler verilmiĢtir. Bahsini ettiğimiz yüzyılın son çeyreğinden itibaren Osmanlı Devleti üzerindeki artan nüfuzunu göz önüne alarak Almanya‟daki geliĢmeler hakkında biraz daha ayrıntılı bir Ģekilde bilgi verilmiĢtir. 19. yüzyıl boyunca Avrupa‟da yaĢanan konumuzla ilgili geliĢmelerden ne ölçüde etkilendiğini ortaya koymak açısından bu yüzyıl Osmanlı askeri tarihine ve askerlik uygulamalarına dair malumat verilmiĢtir. Tezimizin II.Bölüm‟ünde “II. MeĢrutiyet Dönemi‟nde Ġttihat ve Terakki, Ordu ve Toplum” baĢlığı altında, Balkan Mağlubiyeti‟ne kadarki dönem içerisinde konumuzla ilgili geliĢmeler ele alınmıĢtır. III. Bölüm‟de, “Balkan Mağlubiyeti, Milli Ġntibah ve Ġttihat ve Terakki” baĢlığı altında, Balkan Mağlubiyeti‟nin Osmanlı toplumu ve Ġttihat ve Terakki üzerindeki etkisi ele

(6)

alınarak bu atmosfer içerisinde ortaya çıkan Türk Gücü Cemiyeti incelenmiĢtir. Türk Gücü Cemiyeti‟nin Balkan Mağlubiyeti‟nden sonra ortaya çıkan tepkisel bir hareket olduğu ve Ġttihat ve Terakki iktidarıyla doğrudan bir bağının olmadığı göz önüne alınarak müstakil bir bölüm olarak değil, bu bölüm içinde bir alt baĢlık olarak incelemesinin daha doğru olacağı kanaatine vardık. IV. Bölümde “Ġzciler Ocağı ve Osmanlı Güç Dernekleri” baĢlığı altında Enver PaĢa‟nın Harbiye Nazırlığı sonrasında devlet eliyle kurulan Ġzciler Ocağı ve Osmanlı Güç Dernekleri ayrıntılı olarak ortaya konmuĢtur. Son olarak V. Bölüm‟de “Osmanlı Genç Dernekleri” baĢlığı altında I.Dünya SavaĢı ortalarında yine devlet eliyle kurulan “Osmanlı Genç Dernekleri TeĢkilatı” bütün yönleriyle incelenmiĢtir. ÇalıĢmamızın Ekler kısmında gençlik kuruluĢları ile ilgili önemli birkaç belgenin yanı sıra Ģiirlere ve fotoğraflara yer verilmiĢtir.

Her çalıĢma gibi bu çalıĢmanın hazırlanması sırasında da bazı zorluklarla karĢılaĢılmıĢtır. Tabiidir ki bu zorlukların aĢılması ve çalıĢmanın tamamlanabilmesi birden fazla insanın çaba ve gayretleriyle mümkün olabilmiĢtir. KarĢılaĢtığımız zorlukların aĢılmasında yardım ve desteklerini esirgemeyen, daima bilgi ve tecrübelerini bizimle paylaĢan Tez DanıĢman Hocam Prof. Dr. Osman AKANDERE‟ye en kalbi teĢekkürlerimi sunuyorum. Tezimizin TĠK Kurulu üyeliğini kabul etme nezaketini gösteren ve tezimizin tamamlanmasına kadar ilgi ve desteklerini esirgemeyen Prof. Dr. Nuri KÖSTÜKLÜ‟ye, Prof. Dr. Süleyman BEYOĞLU‟na teĢekkürü bir borç bilirim. ÇalıĢmamızı baĢtan sona ilgi ve dikkatle okuyarak görüĢ ve önerilerde bulunan ve huzurlu bir çalıĢma ortamı sağlayan hayat arkadaĢım Betül AKCAN‟a ayrıca teĢekkür ediyorum.

Erol AKCAN Konya 2013

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n Adı Soyadı Erol AKCAN Numarası:

084102051002 Ana Bilim/Bilim Dalı Tarih / Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi

DanıĢmanı Prof. Dr. Osman AKANDERE

Tezin Adı

ĠTTĠHAT VE TERAKKĠ FIRKASI‟NIN PARAMĠLĠTER GENÇLĠK

KURULUġLARI

ÖZET

Bu tezde, Balkan SavaĢları‟ndan sonra ortaya çıkan Türk Gücü, Ġzciler Ocağı, Osmanlı Güç Dernekleri ve Osmanlı Genç Dernekleri gibi paramiliter gençlik örgütleri incelenmiĢtir. Bahsi edilen paramiliter gençlik örgütleri ele alınırken bu örgütler üzerindeki Batı etkisi göz önünde bulundurulmuĢtur. Ayrıca bu paramiliter gençlik örgütlerinin hepsinin Balkan SavaĢları‟ndan sonra ortaya çıkmıĢ olması göz önünde tutularak çalıĢmada, dönemin siyasi ve sosyal koĢullarıyla paramiliter gençlik örgütleriyle birlikte ele alınmaya çalıĢılmıĢtır. Siyasi iktidarı elinde tutan Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin paramiliter gençlik örgütleriyle olan iliĢkisi, gençlik örgütlerinin yapısı, faaliyetleri vb. konular üzerinde ayrıntılı bir Ģekilde durulmuĢtur.

Anahtar Kelimeler: Ġttihat ve Terakki, Ġzcilik, Türk Gücü, Osmanlı Güç Dernekleri, Osmanlı Genç Dernekleri.

(8)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

S

tudent‟

s Name Surname Erol AKCAN ID:

084102051002 Department/Field Tarih / Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi

Advisor Prof. Dr. Osman AKANDERE

Research Title Union and Progress Party‟s paramilitary Youth Organizations

ABSTRACT

In this thesis, the Turkish emerged after the Balkan Wars, Scouts Center of Ottoman Power Associations and paramilitary youth organizations, such as the Ottoman Youth Associations were examined. When considering the paramilitary youth organizations referred to in the West on the impact of these organizations is considered. In addition, all of the paramilitary youth organizations have emerged after the Balkan Wars in mind, study, together with the political and social conditions of the paramilitary youth organizations had been discussed. Holding political power, the relationship between the Union and Progress Party‟s paramilitary youth organizations, youth organizations, structure, activities and so on. On the issues discussed in a detailed manner.

Keywords: Committee of Union and Progress, Scouting, the Turkish Power, the Ottoman Power Associations, Associations of Young Ottoman Empire.

(9)

ĠÇĠNDEKĠLER

DOKTORA TEZĠ KABUL FORMU ... i

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ... ii

ÖNSÖZ ... iii ÖZET ...v ABSTRACT ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... vii KISALTMALAR ... xi GĠRĠġ 1- AraĢtırmanın Amacı ve Konusu………1

2- AraĢtırmanın Muhtevası ve Kavramsal Çerçeve………...1

3- AraĢtırmanın Kaynakları………...5

I.BÖLÜM 19. YÜZYILDA FRANSA, ALMANYA VE ĠNGĠLTERE’DE MĠLĠTARĠZM, PARAMĠLĠTER ÖRGÜTLER ve OSMANLI DEVLETĠ I. FRANSA ... 6

II. ALMANYA ... 12

III. ĠNGĠLTERE (BRĠTANYA) ... 24

IV. OSMANLI DEVLETĠ. ... 32

1) II. Mahmut Dönemi‟nde Toplum ve Askerlik ... 32

2) Tanzimat Dönemi‟nde (1839-1876) Toplum ve Askerlik ... 37

3) II. Abdülhamit Dönemi‟nde (1876-1908) Toplum ve Askerlik ... 42

4) Von Der Goltz ve Osmanlı Ordusu Üzerindeki Etkisi ... 48

(10)

II. BÖLÜM

II. MEġRUTĠYET DÖNEMĠ ’NDE (1908-1913) ĠTTĠHAT ve TERAKKĠ, ORDU VE TOPLUM

A. II. MEġRUTĠYET‟ĠN ĠLANI VE ĠTTĠHAT TERAKKĠ CEMĠYETĠ ... 56

B. II. MEġRUTĠYET DÖNEMĠ‟NDE ORDU ... 59

1) Ġttihat Terakki ve Askerlikle Ġlgili Yasal DeğiĢiklikler ... 61

2) II. MeĢrutiyet‟te Askerliğe BakıĢ Açısı ve Askerlikten Beklentiler ... 65

C. II. MEġRUTĠYET DÖNEMĠ‟NDE CEMĠYETLEġME VE BEDEN TERBĠYESĠ ... 68

1) CemiyetleĢme ve Militer Karakterli Ġlk Cemiyetler ... 68

2) Beden Terbiyesi (Jimnastik) ... 72

III. BÖLÜM BALKAN MAĞLUBĠYETĠ, MĠLLĠ ĠNTĠBAH ve ĠTTĠHAT VE TERAKKĠ A. MAĞLUBĠYETLERĠN MĠLLETLER ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ ... 79

B. BALKAN MAĞLUBĠYETĠ VE OSMANLI AYDINLARI ... 81

C. BALKAN MAĞLUBĠYETĠ VE BEDEN TERBĠYESĠ ... 92

1) Türk Gücü‟nün KuruluĢu ve Maksadı ... 96

2) Türk Gücü‟nün TeĢkilat Yapısı ... 99

3) Türk Gücü‟nün Faaliyetleri ... 107

a) Ġstanbul Türk Gücü ve Faaliyetleri ... 108

b) Türk Gücü‟nün TaĢradaki Faaliyetleri ... 112

4) Dönemin Aydınlarının Türk Gücü‟ne BakıĢı ... 115

D. BALKAN MAĞLUBĠYETĠ SONRASINDA ĠTTĠHAT VE TERAKKĠ ... 124

IV. BÖLÜM ĠZCĠLER OCAĞI VE OSMANLI GÜÇ DERNEKLERĠ A. BALKAN MAĞLUBĠYETĠ ÖNCESĠNDE OSMANLI DEVLETĠ‟NDE ĠZCĠLĠK VE ĠZCĠLĠĞĠ TANITMAYA DÖNÜK FAALĠYETLER. ... 130

B. BALKAN MAĞLUBĠYETĠ SONRASINDA ĠZCĠLĠK ... 134

1) Ġzciler Ocağı‟nın Kurulmasına Kadarki Süreç ... 134

2) Enver PaĢa‟nın Harbiye Nezareti‟ne Getirilmesi ve Osmanlı Ordusu ... 137

3) Enver PaĢa‟nın Himayesinde Ġzciler Ocağı‟nın Kurulması ... 146

4) Ġzciler Ocağı‟nın TeĢkilat Yapısı ... 148

(11)

6) I.Dünya SavaĢı Ġçerisinde Ġzciler ... 164

C. TOPLUMUN VE DÖNEMĠN AYDINLARININ ĠZCĠLĠĞE BAKIġI VE ĠZCĠLĠĞĠ ALGILAYIġI ... 167

Ġzci Gezintileri-Ġzci Türkü ve MarĢları ... 170

D. OSMANLI GÜÇ DERNEKLERĠ... 172

1) KuruluĢu ve Maksadı ... 172

2) Osmanlı Güç Dernekleri‟nin TeĢkilat Yapısı ... 174

3) Osmanlı Güç Dernekleri‟nin Kıyafeti ... 182

4) Osmanlı Güç Dernekleri‟nde Verilen Talim ve Terbiye ... 183

E. OSMANLI GÜÇ DERNEKLERĠ‟NĠN TANITIMINA VE ĠNKĠġAFINA DÖNÜK FAALĠYETLER ... 186

F. DÖNEMĠN AYDINLARININ OSMANLI GÜÇ DERNEKLERĠ‟NE YAKLAġIMLARI ... 192

G. OSMANLI GÜÇ DERNEKLERĠ‟NĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ... 200

V. BÖLÜM OSMANLI GENÇ DERNEKLERĠ A. OSMANLI GENÇ DERNEKLERĠ‟NĠN KURULMA SÜRECĠ, TEġKĠLATIN YAPISI VE AMAÇLARI ... 204

1) Genç Dernekleri‟nin Kurulma Süreci ... 204

2) Genç Dernekleri‟nin TeĢkilat Yapısı ... 209

3) Osmanlı Genç Dernekleri‟nin Kurulma Amacı ve Gayeleri ... 215

B. OSMANLI GENÇ DERNEKLERĠ‟NDE TALĠM VE TERBĠYE ... 218

1) Genç Dernekleri‟nde Bedeni Terbiye ... 220

a) Toplu Talimler ... 224

b) Arazi, YürüyüĢ ve Endaht Talimleri ... 226

c) Bir Terbiye Aracı Olarak “Genç Dernekleri‟nde Oyun” ... 229

d) Sağlığın Korunmasına ve Ġlk Yardıma Yönelik Talim ve Terbiye ... 231

e) Dinçlere Uygulanacak Ġmtihan ... 234

(12)

3) Genç Dernekleri Talim Meydanları ... 241

C. GENÇ DERNEKLERĠ‟NĠN KIYAFETĠ VE MARġI ... 243

D. GENÇ DERNEKLERĠ‟NĠN ĠNKĠġAFINA DÖNÜK FAALĠYETLER ... 245

1) Genç Dernekleri‟nin Tanıtımına ve Rehberlerin YetiĢtirilmesine Yönelik Faaliyetler ... 245

2) Genç Dernekleri MüfettiĢliğinin Yayınları ... 253

3) Gürbüz ve Dinçlerin Sayısının Tespitine Dönük Faaliyetler ... 258

E. GENÇ DERNEKLERĠ TEġKĠLATI‟NIN KURULDUĞU YERLER VE TEġKĠLATLANMADA KARġILAġILAN SORUNLAR ... 261

1) Genç Dernekleri TeĢkilatı‟nın Kurulduğu Yerler ... 261

2) Genç Dernekleri TeĢkilatı‟nda KarĢılaĢılan Sorunlar ... 270

F. BĠRĠNCĠ DÜNYA HARBĠ‟NDE GENÇ DERNEKLERĠ ... 278

G. GENÇ DERNEKLERĠNE YAKLAġIMLAR ... 283

1) Dönemin Bazı Aydınlarının Genç Dernekleri‟ne YaklaĢımı ... 283

2) Bazı AraĢtırmacıların Genç Dernekleri‟ne YaklaĢımları ... 288

3) Mustafa Kemal Atatürk ve Osmanlı Güç-Genç Dernekleri ... 293

Ğ. ĠTTĠHAT VE TERAKKĠ‟DEN SONRA OSMANLI GENÇ DERNEKLERĠ ... 294

1) Osmanlı Genç Dernekleri MüfettiĢliği ve Mütareke Dönemi‟ndeki Faaliyetleri .... 295

2) Osmanlı Genç Dernekleri‟nin Sonu ... 301

SONUÇ...307

KAYNAKLAR ...312

EKLER ...353

(13)

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser

a.g.m. : Adı geçen makale

a.g.t. : Adı geçen tez

ATAM. : Atatürk AraĢtırma Merkezi Dergisi ATASE ArĢ. : Askeri Tarih ve Stratejik Etüd ArĢivi

BCA. : BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi

BOA. : BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi

C. : Cilt

CTAD. : Cumhuriyet Tarihi AraĢtırmaları Dergisi

Çev. : Çeviren

Der. : Derleyen

Mad. : Madde

O.G.D.M. : Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası O.H.C. : Osmanlı Hürriyet Cemiyeti

O.Ġ.T.C. : Osmanlı Ġttihat ve Terakki Cemiyeti

s. : Sayfa

S. : Sayı

TĠTE ArĢ. : Türk Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü ArĢivi

(14)

GĠRĠġ

1- AraĢtırmanın Amacı ve Önemi

Doktora tezi olarak bu konuyu seçmemizin birden fazla nedeni var. Bu nedenlerden en önemlisi, çalıĢmamıza baĢladığımız tarihlerde bu konuyu ele alan akademik bir çalıĢmanın yapılmamıĢ olmasıdır. Bir baĢka neden, Mütareke sonrasını konu alan yüksek lisans çalıĢmamız sırasında özellikle Batı Anadolu‟da örgütlü bir toplumsal yapıyla karĢılaĢmamız ve bu yapının tarihsel arka planının olup olmadığıyla ilgili uyanan merakımızdır. Bilindiği gibi yakın tarihimizin 1912-1922 yılları arası kısa aralıklarla devam eden on yıllık bir savaĢ dönemini içine alır. Bu on yıllık savaĢ yıllarının “Milli Mücadele” Ģeklinde tanımladığımız son dört yılının sosyal tarihi üzerine çok sayıda araĢtırma yapılmıĢtır. Bu yapılan çalıĢmalar sayesinde baĢta Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri olmak üzere toplumsal yapıya ve savaĢın cephe gerisindeki yansıması bir hayli aydınlatılmıĢtır. Ancak bahsini ettiğimiz bu savaĢ yıllarının özellikle 1913-1918 tarihlerini içine alan beĢ yılın, sosyal ve askeri tarihi üzerine yapılan çalıĢmalar istenen düzeyde değildir. Bu eksikliğin bir sonucu olarak bahsini ettiğimiz bu beĢ yıllık savaĢ sürecinin düĢünce dünyası, savaĢın cephe gerisindeki yansımaları yeterince aydınlatılamamıĢtır. Biz yapmıĢ olduğumuz bu çalıĢmayla bu beĢ yıllık dönemin sosyal ve askeri tarihine “paramiliter gençlik kuruluĢları” nı aydınlatarak az da olsa ıĢık tutmayı amaçladık. Bu nedenlerin yanı sıra, bu konuya odaklandığımız tarihlerde gösterime giren ve I. Dünya SavaĢı yıllarında Van‟dan Erzurum‟a cephane taĢıyan ve yaĢları 12 ila 16 arasında değiĢen yüz yirmi genci konu alan “120” filminin; Ġttihat ve Terakki‟ye duyduğumuz ruhi sempatinin bu seçimimizde etkili olduğunu ifade etmeliyiz. Böyle bir konuda çalıĢma yaparak konuyla ilgili var olan boĢluğu doldurmayı; bağımsız yeni bir Türk devletinin kurulmasıyla sonuçlanacak olan on yıllık mücadelenin sosyal tarihini biraz daha aydınlatabilmeyi amaçladık.

2- AraĢtırmanın Muhtevası ve Kavramsal Çerçeve

ÇalıĢmamızın konusunu oluĢturan Türk Gücü (1913), Ġzciler Ocağı (1914), Osmanlı Güç Dernekleri (1914), Osmanlı Genç Dernekleri (1916) gibi paramiliter gençlik kuruluĢlarının tamamı, Balkan Mağlubiyeti‟nden sonra ve Ġttihat ve Terakki‟nin tam anlamıyla iktidar olduğu yıllarda kurulmuĢlardır. Bu

(15)

kuruluĢların tamamının ortaya çıkıĢının 1913 sonrasına denk düĢmesi, kuĢkusuz üzerinde düĢünülmesi gereken bir konudur. Ġttihat ve Terakki‟nin, denetleme iktidarı olarak nitelendirilen 1908-1913 yıllarında neden buna benzer kuruluĢlar ortaya çıkmamıĢtır? Bu kuruluĢların tamamının 1913 sonrasında ortaya çıkmasında Ġttihat ve Terakki‟nin tam olarak iktidara hakim olması mı, yoksa Balkan Mağlubiyeti mi etkili olmuĢtur? Bu sorulara tatmin edici cevaplar verebilmemiz için Ġttihat ve Terakki‟nin, denetleme iktidar dönemi olan 1908-1913 yıllarının da konumuz açısından irdelenmesi kaçınılmaz olmuĢtur. Balkan Mağlubiyeti‟nin paramiliter gençlik kuruluĢlarının ortaya çıkmasında ne ölçüde etkili olduğunu ortaya koyabilmemiz ise bu mağlubiyetin devlet-toplum ve aydınlar üzerindeki etkisini ortaya koymakla mümkün olabilmiĢtir. Dolaysıyla biz, bahsini ettiğimiz kuruluĢları ortaya çıkaran sebepleri tam anlamıyla ortaya koyabilmek, tablonun bütününü görebilmek adına yeri geldiğince dönemin siyasi, askeri ve ekonomik koĢullarına temas etmek zorunda kaldık. ġüphesiz bunda, konumuzun sosyal bir mesele olması ve sosyal olayların ortaya çıkmasında farklı etkenlerin rol oynaması da etkili olmuĢtur.

Bu türden sorulara tatmin edici cevaplar bulabilmek amacıyla yaptığımız araĢtırmalar neticesinde fark ettik ki Balkan Mağlubiyeti, konumuz açısından önemli bir dönüm noktasını teĢkil etmektedir. Balkan Mağlubiyeti öncesi ve sonrası mukayese edildiğinde duygu ve düĢünce dünyasına yansıyan farklılık hemen algılanacaktır. Bu farklılık dönemin basını üzerinde yapılacak bir tarama sonucunda kolaylıkla gözlemlenebilir. Örneğin, Balkan Mağlubiyeti öncesinde basında çıkan beden terbiyesi ve sportif faaliyetlerle ilgili haberlerle mağlubiyet sonrası çıkan haberler arasında büyük bir fark vardır. Bu farklılığı dönemin aydınlarının düĢünce dünyasında ve toplumsal tabanda da gözlemlemek mümkündür. Bu farklılıktan dolayı biz, tezimizde II. MeĢrutiyet‟in ilanından Babıali Baskını‟na kadar geçen süreyi II. MeĢrutiyet Dönemi olarak nitelendirmeyi konumuz açısından daha doğru bulduk ve tezimizin içindekiler kısmını bu doğrultuda Ģekillendirdik.

Ġzcilik baĢta olmak üzere bu tür kuruluĢların ortaya çıkmasındaki Batı etkisini göz önünde tutarak 19. Yüzyıl Avrupası‟nda yaĢanan önemli siyasi ve

(16)

askeri olaylara temas ettik. Ayrıca, hem Ġttihat ve Terakki‟nin devraldığı devlet ve toplum yapısını daha iyi anlayabilmek hem de Avrupa‟daki geliĢmelerle mukayese edebilmek için 19. Yüzyıl Osmanlı askeri tarihi hakkında genel bazı bilgiler vermeyi uygun bulduk. Son olarak Ġttihat ve Terakki‟nin iktidardan ayrılmadan önce 1916 tarihinde geçici bir kanunla kurduğu Osmanlı Genç Dernekleri‟nin Mütareke Dönemi ve sonrasındaki durumuna iĢaret etmenin tezimizin bütünlüğü açısından gerekli olacağını düĢündük. Mütareke Dönemi‟nde 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir PaĢa‟nın bölgesinde oluĢturduğu “Çocuklar Ordusu” teĢkilatının konumuz olan gençlik kuruluĢlarıyla olan ilgisine temas etmekle birlikte, bu teĢkilatla ilgili ayrı bir baĢlık açmayı konumuzun çerçevesi dıĢına çıkmamak adına doğru bulmadık.

Tezimizin içeriğinde sıkça kullanılan bazı kavramların anlamlarına burada açıklık getirmenin, konunun daha iyi anlaĢılması açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu kavramlardan en önemlisi kuĢkusuz “militarizm” kavramıdır. Militarizm kavramı üzerine zengin bir Türkçe literatüre sahip olduğumuz söylenemez. Dolayısıyla, militarizm kavramı, ülkemizde üzerinde en az düĢünülen ve iĢlenen kavramlardan birisidir. Biz burada bu kavram üzerine yapılan bazı tanımlara ve yaklaĢımlara iĢaret etmekle yetineceğiz. Bu konu üzerine çalıĢan iki yazarın ortaklaĢa kaleme aldığı bir makalede “milliyetçilik ve militarizm”, kavramları birlikte değerlendirilmekte ve bu iki kavramın birbiriyle olan iliĢkisine iĢaret edilmektedir1. Söz konusu makalede bu iliĢki iki eksende

ele alınmaktadır. Bunlardan birincisi, savaĢlar, ulus-devletler ve modern milliyetçilikler eksenidir. Ġkincisi ise, vatandaĢ orduları, zorunlu askerlik ve eğitim eksenidir. SavaĢların ulus-devletlerin ortaya çıkmasındaki rolüne değinilen makalede, bütün bu kavramların birbirleriyle olan iliĢkisine iĢaret edildikten sonra “ zorunlu askerlik anlayışına dayalı vatandaş orduları ile

ulus-devletler, militarizasyon ile uluslaşma, militarizm ve milliyetçilik modern dünyanın elele yürüyen kurum, süreç ve ideolojileridir2.” denilmektedir.

1 AyĢe Gül Altınay- Bora, Tanıl, “Ordu, Militarizm ve Milliyetçilik”, Modern Türkiye’de Siyasi

DüĢünce: Milliyetçilik, C.4, 4. Baskı, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul 2009, s.140.

(17)

Görüldüğü üzere söz konusu makalede militarizm kavramının farklı kavram ve ideolojilerle olan iliĢkisine dikkat çekilmektedir.

Militarizm kavramının bu tür kavram ve ideolojilerle iliĢkilerini ayrıntılı bir Ģekilde ele alan Murat Belge, konuyla ilgili kaleme aldığı eserinde militarizm kavramını Ģu Ģekilde tanımlar: “Militarizm, sivilleri, kadınlarıyla toplumun

tamamını, çocukluktan başlayarak, “askeri değerler ve normlar” çerçevesinde eğitmek, bu çerçevede davranmaya çağırmak, askerliği askerliğin dışına çıkarmak ve genel bir “yaşam üslubu” haline getirmek demektir. Bunun da anlamı, bunu seçen toplumun, yapmaya kalkıştığı her işi askeri yöntemle yapmaya karar vermiş olmasıdır3.”

Militarizm‟e bu Ģekilde bir tanım getiren Belge, “modern çağda orada

burada filizlenmeye başlayan militarist ideoloji ve pratik, askeri modelleri toplumsal ideal olarak yaymaya başlayınca “paramiliter” dediğimiz türden örgütlenmeler içinde nesnel bir zemin doğduğunu4” ifade etmektedir. Bu

ifadelerden anlaĢılmaktadır ki Belge, “paramiliter” yapıların ortaya çıkmasını militarizmin, militarist toplum yapısının doğal bir sonucu olarak görmektedir. Buradan hareketle “paramiliter” kavramını, herhangi bir toplumda, militarist duygu ve düĢünceleri, normları toplumun bireylerine kazandırmak amacıyla faaliyet yürüten devlet eliyle ya da devletin himayesinde faaliyet yürüten yarı askeri kuruluĢlar olarak tanımlayabiliriz. Biz tezimin genelinde, bu tür kavramlara Belge‟nin çizdiği çerçeveden yaklaĢmakla birlikte katılmadığımız noktaları yeri geldiğince ifade etmeye çalıĢtık.

Tezimizin genelinde sıkça kullanılan ve son dönem Osmanlı asker-sivil aydınların adeta dillerine pelesenk olan bir diğer kavram ise “Millet-i Müsellaha” dır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu kavramın askeri literatürümüze giriĢi, tezimizin içeriğinde de üzerinde durduğumuz gibi, 1883 tarihinde Alman Islah Heyeti‟yle birlikte Ġstanbul‟a gelen Von Der Goltz sayesinde gerçekleĢmiĢtir. Von Der Goltz‟un Ġstanbul‟a gelmeden önce “Das

3 Murat Belge, Militarist ModernleĢme, ĠletiĢim Yayınları, I. Baskı, Ġstanbul 2011, s.150. 4 a.g.e., s.175.

(18)

Volk in Waffen(Silahlı Millet)” adıyla kaleme aldığı Almanca eseri 1885 tarihinde yardımcısı YüzbaĢı Mehmet Tahir Bey tarafından “Millet-i Müsellaha” adıyla Türkçe‟ye kazandırılmıĢ ve bir süre Harp Okulu ve Harp Akademisi‟nde ders kitabı olarak okutulmuĢtur. Osmanlı asker- sivil aydınları üzerinde çok önemli bir etki bırakan bu eserinde Von Der Goltz, hâlihazırda ortaya çıkan kitle ordularının varlığını haklı gösteren sebepler üzerinde durduktan sonra bu orduların yapısına, idaresine ve seferberlik esnasındaki durumuna iliĢkin askeri ve stratejik düĢüncelerini ortaya koymuĢtur. Ona göre savaĢlar insanlığın kaçınılmaz bir gerçeğiydi. Bu gerçekten hareketle milletin bütün bireyleri zorunlu askerliğe tabi tutulmalı; toplum, askeri ihtiyaçlar doğrultusunda topyekün savaĢa ve seferberliğe her an hazır hale getirilmeliydi.

Tezimizin içeriğinde “millet-i müsellaha” kavramı kimi zaman özel olarak Von Der Goltz‟un eserine atfen kullanılırken çoğunlukla O‟nun savunduğu zorunlu askerlik sistemini ve milletin eli silah tutabilecek durumdaki bütün bireylerini askeri eğitimden geçirmeyi ifade edecek manada kullanılmıĢtır.

3- AraĢtırmanın Kaynakları

AraĢtırmamızda baĢta BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi (BOA) olmak üzere Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATASE), Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, BaĢbakanlık Cumhuriyet ve Kızılay ArĢivlerinde yer alan belgelerden yararlanılmıĢtır. Bunun yanı sıra CumhurbaĢkanlığı, Kara Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu gibi kurumların arĢivlerine de müracaatta bulunduysak da ilgili arĢivlerde konumuzla ilgili herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığını tespit ettik. ArĢiv kaynaklarının yanı sıra bahsini ettiğimiz paramiliter gençlik kuruluĢlarıyla ilgili yayımlanan nizamname, talimatname, beyanname, dergi vb. ile kaynakçada belirttiğimiz dönemin resmi yayımlarından istifade ettik. Bu kaynakların yanı sıra Ġttihat ve Terakki‟nin iktidar yılları boyunca yayımlanan süreli yayınlardan istifade etmeye çalıĢtık. Ayrıca, Ġttihat ve Terakki üzerine yazılmıĢ çok sayıdaki tetkik eserden, makalelerden, anılardan da yeri geldiğince yararlandığımızı ifade etmeliyiz. Bütün bu yararlandığımız kaynakların künyesini tezimizin kaynakça kısmında

(19)

vereceğimiz için burada bu kaynaklar üzerinde ayrı ayrı durmaya gerek duymadık.

I.BÖLÜM

19. YÜZYILDA FRANSA, ALMANYA VE ĠNGĠLTERE’DE MĠLĠTARĠZM, PARAMĠLĠTER ÖRGÜTLER ve OSMANLI DEVLETĠ

Osmanlı Devleti‟nde, Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin iktidarı döneminde ortaya çıkan paramiliter gençlik örgütlerini incelemeden önce, bir önceki asırda, Avrupa‟da meydana gelen benzer örgütlenmelere ve bu örgütlenmeleri ortaya çıkaran sebeplere göz atmamız gerekir. Burada vereceğimiz bilgiler, konumuzun daha iyi anlaĢılmasına katkı sağlayacağı gibi, Osmanlı Devleti‟nde yaĢanan bu yöndeki geliĢmeleri, çağdaĢı olan diğer devletlerdeki geliĢmelerle mukayese edebilmemiz açısından da faydalı olacaktır. Bu düĢüncelerden hareketle, Osmanlı Devleti‟nin en fazla etkilendiği Avrupa‟nın üç büyük devleti olan Fransa, Almanya ve Ġngiltere‟deki benzer geliĢmeleri ele almaya çalıĢacağız.

I. FRANSA

18.yüzyılın sonuna gelindiğinde Fransa ordusu, uzun süreli istihdam edilen gönüllü profesyonel birliklerden meydana geliyordu. Ordunun büyük çoğunluğunu halkın Ģehir ve kır kökenli alt sınıf mensupları oluĢturuyordu. 1726 tarihinde yürürlüğe konulan zorunlu milislik uygulamasıyla askerliğin yükü bu kesimler üzerinde kalmıĢtı. 1789 Ġhtilâlı ile beraber, Milli Meclis, milislik uygulamasını kaldırdığını ilan etti. Bunun yerine uzun süre görev yapan profesyonelleĢmiĢ bir ordu kurulması kararlaĢtırıldı. Bu arada, aristokrasiye mensup subayların istifa etmesi nedeniyle, alt rütbelerdekiler hızlı terfi etme imkânı buldu. Ancak, yeni oluĢum sürecindeki Fransa‟nın 1791-92 tarihlerinde Ġngiltere, Avusturya ve Hollanda ile savaĢmak zorunda kalması, halkın büyük kesiminin yurttaĢlık propagandası yapılarak ücretle askere

(20)

çağrılmasıyla sonuçlandı. MonarĢilere karĢı beĢ ayrı cephede yapılan savaĢlar ve içerde yönetime karĢı çıkan isyanlar, Fransa Hükümeti‟nin silahlı kuvvete olan ihtiyacını arttırdı. 23 Ağustos 1793 tarihinde çıkartılan seferberlik kararnamesiyle 18-25 yaĢ arası bütün genç erkekler askere çağrıldı5. Bu sayede 1794 Eylül‟üne geldiğinde Cumhuriyet hükümetinin emrindeki asker sayısı 1.169.000‟a ulaĢmıĢ6

ve bu haliyle Fransız ordusu, yurttaĢlar ordusundan çok “silahaltında bir millet” halini almıĢtır.

1798 tarihli Jourdan Kanunu ile getirilen genel ve zorunlu askerlik, Napolyon tarafından en uç sınırlarına kadar uygulandı7

. Ücretli askerlik yerine düĢük aylıklarla zorunlu askerlik görevine tabi tutulan köylü, kasabalı ve Ģehirli gençlerden oluĢan bu büyük ordu Avrupa‟daki bütün sosyo-politik ve sosyo-ekonomik yapıyı altüst edecek bir dinamik yarattı8

. Zorunlu askerlik sistemiyle birlikte uygulamaya konulan bir baĢka sistem de “zorunlu eğitim”di9

. Zorunlu askerlik sadece Fransız erkeklerine münhasır iken, zorunlu eğitim kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın bütün Fransızları kapsıyordu.

Fransa‟da devrim sürecinde ve sonrasında süregiden Napolyon SavaĢları boyunca okullarda çocuklara askeri talim yaptırma, “Gençlik Taburları” oluĢturma, lise ve üniversite gençlerine askeri hazırlık eğitimi verme (1805-7), 15-18 yaĢ arasındaki yetimlerden “Muhafız Alayları” oluĢturma gibi uygulamalar yapıldı10. Bu dönem

içerisinde Fransa‟da liselerde askeri talimler diğer dersleri aksatacak seviyeye geldi. Ġhtiyar bir zabit eĢliğinde öğrenciler yürüyüĢ talimleri yapmak zorunda kalıyordu. 1805 tarihinde Maarif Nazırı Fourreroy, Napolyon‟a takdim ettiği raporda Ģöyle diyordu: “Gençler askeri disipline iyice alıştılar. Hepside bilamuhakeme, mırıldanmadan

çavuşlardan aldıkları emre körü körüne itaat ettiklerine şahit oldum. Bu suretle yetişen

5 Gültekin Yıldız, Neferin Adı Yok. Zorunlu Askerliğe GeçiĢ Sürecinde Osmanlı Devleti’nde Siyaset,

Ordu ve Toplum (1826-1839) Kitabevi, Ġstanbul 2009, s.131-132.

6 John Keegan, SavaĢ Sanatı Tarihi, Çev. Selma Koçak, Doruk Yayıncılık, Ġstanbul 2007, s.299 7

Jan Lucassen-Zürcher Erik Jan, “Zorunlu Askerlik ve DireniĢ: Tarihi Çerçeve”, Devletin Silahlanması

Ortadoğu’da ve Orta Asya’da Zorunlu Askerlik (1775-1925) Der. Erik Jan Zürcher, Bilgi Yay.,

Ġstanbul 2003, s.13

8 Yıldız, a.g.e., s.132. 9

Belge, a.g.e., s.101

(21)

nesil hizmet-i mecbureye dahil oldukları zaman vazifelerini bihakkın ifa edecek ve silahını hüsn-i istimal etmeyi bilecektir11.”

Bu askeri talimler 1811‟den itibaren Napolyon‟un iradesiyle hususi mekteplerde de uygulandı. Bu tür uygulamaların yaygınlaĢtırılması sonucunda öyle bir durum ortaya çıkmıĢtır ki, tekmil Fransa bir ordu, liseler de birer küçük zabit mektebi halini almıĢtır. Yirmi beĢ sene aralıksız devam eden savaĢlarda gençlerini harp meydanlarında kaybeden Fransa, her yönden kuvvetten düĢmüĢtür. Bu durumun bir sonucu olarak Restarasyon‟dan sonra Fransız kamuoyunda harp aleyhtarlığı yaygınlaĢtığı gibi askeri talimler ve beden terbiyesine olan ilgi azalmıĢtır12

.

Restarasyon‟dan sonra Fransa genel ve zorunlu askerlik uygulamasından vazgeçerek nüfusun en fakir kesimlerinden gelen, profesyonellerden oluĢan ve süreli tertiplerle takviye edilen orduya yönelmiĢtir. Fransız toplumunun orta sınıfı, muafiyetler ve yerine baĢkasını gönderme gibi yollarla tümüyle askerlikten muaf kalmıĢtır13

. Benzer uygulamalar, zorunlu ve genel askerliğin uygulandığı baĢka yerlerde de yapılmıĢtır.

Buraya kadar verilen bilgilerden anlaĢılacağı üzere, Fransa‟daki ordu ve askerlik sistemindeki değiĢim ile ülkenin Ġhtilal‟den sonra yaĢadığı siyasi ve askeri olayların yakın bir iliĢkisi vardır. Bir bakıma, yönetim anlayıĢındaki değiĢim, kaçınılmaz olarak, askeri ve toplumsal alana da yansımıĢtır. Ġhtilal ile birlikte, Fransa‟da “vatandaĢ olma” mevkiine yükselen toplum kesimleri, devam eden savaĢlar süresince “ortak vatan”larını korumak için seferber edilmiĢtir. Bu sürecin kaçınılmaz bir sonucu da askerliğin Fransa‟da vatandaĢlık görevi haline gelmesi ve daha geniĢ bir toplum kesimine yayılmıĢ olmasıdır.

Fransız ordusunun Napolyon komutasında Avrupa monarĢilerine karĢı kazandığı askeri zaferler, “ihtilal”in doğurduğu fikirlerin kıta dıĢına taĢmasına ve bu yeni ordu sisteminin baĢka ülkelerde de benimsenmesine sebep olmuĢtur. Fransa‟nın Ġhtilal sonrasında ortaya çıkardığı ordu, sayısal olarak bir Avrupa devletinin o tarihe kadar ortaya çıkarabildiği en büyük ordu olmuĢtur. Bu ordunun en önemli özelliği, eĢit

11 Selim Sırrı, Terbiye-i Bedeniye Tarihi, Devlet Matbaası, Ġstanbul 1928, s.84 12

A.g.e., s.85

(22)

haklara sahip “vatandaĢ”lardan oluĢması, liyakatlerine göre hızla yükselme imkânı bulan subaylar tarafından eğitilmesi ve kumanda edilmesidir14

.

Fransız Ġhtilali sonrasında orduların yapısı ve savaĢların biçimi değiĢmiĢtir. 18.yüzyılın ve öncesinin subayları soylulardan, erleri de çapulculardan oluĢan orduları yerine; Fransız Devrimi ile birlikte, subayları yetiĢmiĢ profesyonel asker, erleri de ulus bilincinin ürünü olan ve “vatan için” savaĢan “vatandaĢlar”dan oluĢan ordular ortaya çıkmıĢtır. Talim ve terbiye görmüĢ erlerden oluĢan bu ordunun hızı ve manevra kabiliyeti artmıĢ; büyük, ateĢ gücü yüksek ve hareketli bir orduyu kuracak ve devam ettirecek bir savaĢ ekonomisine ihtiyaç duyulmuĢtur. Fransa‟da o güne kadar vergiden muaf tutulan soyluların ve büyük toprak sahiplerinin “yurttaĢ” olarak vergi yükümlüsü olması, böyle bir “savaĢ bütçesi”nin ve ekonomisinin kurulmasına imkân sağlamıĢtır15

.

Fransa‟da kısa süreli de olsa uygulamada kalan zorunlu askerlik sistemi devlet ve toplum hayatının baĢka alanlarını da kaçınılmaz olarak etkilemiĢtir. Devlet-vatandaĢ iliĢkisindeki yeni sürece uygun olarak devletin bütün bireyleri zorunlu eğitime tabi tutulmaya ve eğitim “makbul vatandaĢ”ı yetiĢtirmenin bir aracı olarak görülmeye baĢlanmıĢtır. Asker ocağına gelecek bireylerin okullarda fikren ve ruhen muayyen bir eğitimden geçirilmesi tek baĢına yeterli görülmemiĢtir. Bunun yanı sıra, askerlik vazifesini yapmak üzere kıĢlaya gelecek olan vatandaĢın güçlü ve sağlıklı yetiĢmesini sağlamak amacıyla sağlık alanında ve beden terbiyesi (jimnastik)nde önemli adımlar atılmıĢtır16

.

Fransa‟da, Resterasyon dönemine geçilmesiyle birlikte kalkan zorunlu ve genel askerlik uygulamasına Almanya‟nın Sadowa muharebesi (1864)nde Avusturya‟yı mağlup etmesiyle birlikte yeniden geçilmiĢtir17

. Ancak, zorunlu askerlik uygulaması Fransa‟nın 1870-71 yıllarında Almanya karĢısında büyük bir mağlubiyet almasını

14 Oral Sander, Siyasi Tarih, 18 Baskı, Ġmge Kitabevi, Ġstanbul 2009, s.168 15

A.g.e., s.169

16 Fransa‟da jimnastik eğitimi Ġspanyol Don Franzisco Amoros‟un çabalarıyla 1817‟de baĢlamıĢ ve

Prusya‟daki geliĢmelerden etkilenerek yaygınlaĢmıĢtır. Jimnastiğin ve beden terbiyesinin toplumda yaygınlaĢtırılmasında asker ocağına gelen gençlerde görülen sağlık problemleri, vücut bozuklukları ile ilgili olara askeri hekimlerin raporları etkili olmuĢtur. Bkz. Sanem Yamak AteĢ, Asker Evlatlar

YetiĢtirmek. II.MeĢrutiyet Dönemi’nde Beden Terbiyesi, Askeri Talim ve Paramiliter Gençlik Örgütleri, ĠletiĢim Yay., Ġstanbul 2012, s.58-59

(23)

engelleyememiĢtir. III. Napolyon‟un ordusu ile birlikte Sedan‟da esir düĢmesi, büyük bir hayal kırıklığı yaratmıĢ; Fransa‟da halk meclisi basmıĢ ve Milli Savunma Hükümeti kurulmuĢtur. Milli Savunma Hükümeti, 28 Ocak 1871 tarihinde Almanya ile mütareke imzalamak zorunda kalmıĢtır18.

Fransa‟nın yenilgisi, baĢta aydınlar olmak üzere bütün Fransızları galeyana getirmiĢtir. Aydınların öncülüğünde Fransa‟nın maddeten ve manen yükselmesini sağlayacak cemiyetler kurulmuĢtur. VatandaĢlar Cemiyeti, Terbiye-i Ahlakiye ve Maneviye Cemiyeti, Terbiye-i Milliye Cemiyeti adıyla kurulan bu cemiyetlerin her biri Fransa‟nın güçlenmesi ve Almanlardan intikam alması için faaliyet göstermiĢtir. Terbiye-i Milliye Cemiyeti‟nin kurucuları, amaçlarını Ģu cümlelerle ifade etmiĢtir: “Biz

hiçbir tarafa mensup değiliz. Fransızız. Ne sağdayız, ne soldayız, merkezde, sancağın dibinde duruyoruz. Bütün Fransız olanları, mesleklere veya siyasi, dini, nüfuzlara ehemmiyet vermeksizin kendimize çağırıyoruz. Biz, gençlerin her müşkülatı sühuletle iktiham etmeye muktedir olmalarını istiyoruz. Arzumuz, şübban-ı vatanın orduya, afif, müstakim, sadakatli bir ruhla beraber sporlarla çevikleşmiş, dinçleşmiş bir vücut ve kemale ermiş bir dimağ götürmesidir. Millete kuvvetinin hissini, mukadderatına itimadını telkin etmek, işte, hâkimiyet-i milliye esasına müstenid bir cumhuriyete her zamandan ziyade lazım olan zabt u rabtın, hâkimiyetin silsile-i meratibin ne olduğunu öğretmek için en hakiki vasıta ve tarik budur.19

Bu mağlubiyetle birlikte, zaaflarını anlayan Fransızlar, Alman modelinde bu zaaflarını gidermeye çalıĢmıĢtır. Fransızlar, Almanların Jana yenilgisinden sonra yaptığı gibi beden terbiyesine milletin metanetini yükseltecek ve askeri gücünü diriltecek bir çare olarak sarıldılar20. Yenilginin sebebini beden ve dimağın zafiyetinde bulan Fransa,

bir yandan ağır jimnastik talimlerini mekteplerde ve kıĢlada uygulamaya koyarken, diğer taraftan ders müfredatlarında nazari derslere ağırlık vermiĢtir21

. Jimnastik

18 A.g.e., s.325-326

19 Ragıb, Mağlup Milletler Nasıl Yükselirler Vatanına Hizmet Etmeye Hazırlan, Yeni Turan

Matbaası, (?)1330, s.32vd.

20 Yigit Akın, Gürbüz ve Yavuz Evlatlar. Erken Cumhuriyet’te Beden Terbiyesi ve Spor, ĠletiĢim

Yay., I.Baskı, Ġstanbul 2004, s.129

21 Fransa‟nın on yedi yıl süren (1871-1887)bu devresine jimnastik tarihlerinde “intikam devri” (Periode

(24)

talimlerinin yanı sıra aynı dönemde “La Fronçaise”, “La Patriote”, “La Vaillante” gibi ilhamlarını “milli birlik ve Almanya‟dan alınacak intikam”dan alan tüfek kulüpleri faaliyete baĢlamıĢtır22

.

1880 tarihinde çıkarılan bir yasayla Fransa‟da jimnastik bütün kamu okullarında haftada dört saat olmak üzere zorunlu hale getirilmiĢtir. 1882‟de ise askeri ve jimnastik eğitimi için tüm eğitim kurumlarında “Battalions Scolaires” (Mektep Taburları) isimli oluĢuma gidilmiĢtir. Bu taburların mevcudu 200-600 arasında yer alan ve 12 yaĢ üstü öğrencilerin bulunduğu ilk-orta dereceli okullarda oluĢturulmasına karar verilmiĢtir. Elli kiĢiden oluĢacak öğrenci taburlarının kendine mahsus bayrağı olduğu gibi, tüfek taĢıma ve üniforma giyme yetkisi de vardı. 1882 yılı 14 Temmuz resmigeçit törenlerinde 20 binden fazla Fransız talebesi silahlarıyla birlikte bu törene iĢtirak etmiĢtir23. Fransız gençlerini bedenen ve zihnen yıpratan, sakatlanmalara hatta ölümlere

yol açan bu uygulamalar Fransız kamuoyundan tepki alınca sıhhi ve terbiyevi bir jimnastiğin esas alınması kararlaĢtırılmıĢtır24

.

Önceleri Alman jimnastik usullerini taklit eden Fransızlar, bu tarz beden terbiyesini oldukça sert ve gereksiz bularak beden terbiyesi uzmanlarının tavsiyeleriyle okul ve askeri beden terbiyesinde daha çok Ġsveç Jimnastik usulünü tatbike baĢlamıĢtır25

. Bu tarihten sonra Fransa‟da bu tür uygulamalar, Alman nefretinin ve sömürgeler üzerindeki devletlerarası rekabetin etkisiyle artarak devam etmiĢtir.

Toparlayacak olursak, Fransa‟da ihtilalden sonra yeni bir devlet-birey anlayıĢı ortaya çıkmıĢ ve bu anlayıĢın etkisi, yaĢanan siyasi ve askeri çalkantıların etkisiyle, kısa süre içinde askeri ve toplumsal alana da yansımıĢtır. Önce, MonarĢilere karĢı mücadele Ģeklinde baĢlayıp daha sonra Nopalyon SavaĢları olarak devam eden savaĢlar silsilesi, vatan savunmasının ve askerliğin geniĢ bir tabana yayılmasını zorunlu kılmıĢtır. Fransız Ġhtilali, dünyaya bazı fikir akımlarının yanı sıra yeni bir ordu ve askerlik sistemini de armağan etmiĢtir. Napolyon‟la birlikte dünyanın pek çok bölgesine yayılan ve oralarda da benzer geliĢmeleri tetikleyecek olan bu yeni ordu ve askerlik sistemi bazı toplumsal

22 Yamak, a.g.e., s.57. 23 A.g.e., s.67-68. 24

Sırrı, Terbiye-i Bedeniye, s.96

(25)

geliĢmeleri de beraberinde getirmiĢtir. Viyana Kongresi‟yle birlikte Fransa‟da bu süreci yavaĢlatan bir döneme girildiyse de kısa süre sonra Avrupa‟da baĢlayan Alman zaferleri ve Sedan yenilgisi Fransa‟yı tekrar Ġhtilal sonrası günlerine dönmek zorunda bırakmıĢtır.

II. ALMANYA

Fransa‟da ihtilal çıktığı sıralarda Prusya-Fransa siyasi iliĢkileri olumlu bir seyir izliyordu. Napolyon, Prusya‟nın büyük devlet olmasında önemli bir payı olan Büyük Friedrich (1740-1786)in hayranıydı26. Napolyon‟un Büyük Friedrich‟e duyduğu hayranlığın daha fazlasını, Prusyalılar Fransız kültürüne duyuyordu. Bu hayranlık o kadar yaygındı ki; Fransız kültürü, Alman kültürünü ortadan kaldırmıĢ vaziyetteydi27

. Fransız aydınlarından Volter‟in bir yakınına Almanya‟dan yazdığı mektupta, kendisini Fransa‟da gibi hissetiğini belirtmesi bu etkinin boyutunu göz önüne serer28

. Almanlar üzerinde Fransız kültürü böylesine egemen olmasına rağmen Fransız Ġhtilali‟nin ortaya çıkardığı fikir akımları, Almanlar üzerinde ilk zamanlar etkili olmamıĢtır.

Fransız Ġhtilali‟ne ve ortaya çıkardığı fikir akımlarına cephe alan ve bu nedenle Ġhtilal Fransa‟sına karĢı savaĢan güçler arasında Prusya‟da vardı. Napolyon Bonapart, 14 Ekim 1806 tarihinde Jena‟da Prusya‟yı ağır bir bozguna uğratıp Berlin‟i iĢgal etmiĢtir29

. Napolyon, o güne kadar birleĢemeyen Alman prensliklerini, küçükleri büyüklerle birleĢtirmek suretiyle bir araya topladı. Üç yüz altmıĢ civarındaki küçük prensliği otuz altıya indirerek “Ren Konfederasyonu” adı altında birleĢtirdi30

. Bu prensliklerden aldığı takviye birliklerle maiyetini güçlendiren Napolyon, Rusya‟yı mağlup etmiĢ ve 1807 Tilsit AntlaĢması‟nı imzalatmıĢtır. Napolyon, Rusya galibiyetinden sonra Rus Çarı ile dostluk kurmayı, Prusya‟yı ise olabildiğince cezalandırmayı tercih etmiĢtir31

.

26 Sırrı, a.g.e., s.3-4

27 Hermann Pinnow, Almanya Tarihi, Kanaat Kitabevi, Ġstanbul 1940, s.326

28 Ahmet Refik, Prusya Nasıl Yükseldi?, Teshil-i Tebaat Matbaası, Ġstanbul 1331, s.3vd. 29 Armaoğlu, a.g.e., s.68.

30

Belge, a.g.e., s.188.

31 Çar I.Alexsandır Tilsit AntlaĢması‟ndan sonra Napolyon‟u Osmanlı‟nın parçalanması için ikna etmeye

(26)

Jana Hezimeti‟nin Alman toplumu üzerinde muazzam bir etkisi olmuĢtur. Bu istila, öncelikle Alman milli uyanıĢının baĢlangıcı oldu. BaĢta Johann Gottlieb Fichte olmak üzere Alman aydınları, bu uyanıĢta büyük rol oynadı. Fichte de Kant gibi “Özgürlük, EĢitlik, KardeĢlik” ideallerini sloganlaĢtıran Fransız Ġhtilali‟ni sevinçle karĢılamıĢ hatta bu düĢüncelerini dile getiren yazılar kaleme almıĢtır. Ancak Fichte, ihtilal sonrasında Napolyon‟un bütün bu beklentilerin aksine Avrupa‟yı istilaya baĢlaması üzerine, Napolyon ve onun iĢgalciliğine karĢı tarihi bir vazife üstlenerek Almanlar‟ın milli uyanıĢı için mücadeleye baĢladı. 1807/8 tarihinde Fransız iĢgali altındaki Berlin Üniversitesi‟nde vermiĢ olduğu nutuklarıyla Alman milletine kurtuluĢ çarelerini anlattı. Bu nutuklar, Alman ulusunun manevi ve ahlaki kuvvetlerini yükseltmeye, sönen “vatan” ve “vatan sevgisi” kavramlarının anlamını yeniden canlandırmaya yöneliktir32

. Almanlara, bağımsızlıklarını ve özgürlüklerini korumalarını, bu uğurda gerekirse ölmelerini telkin eden Fichte, Almanların kurtuluĢunun ve yükselmesinin ancak yeni ve umumi bir eğitim anlayıĢıyla mümkün olacağını; Almanların sükût etmesinin, beĢeriyetin sükut etmesi anlamına geleceğini ifade etmiĢtir33

. Fichte‟nin yanı sıra diğer bazı Alman düĢünürlerinin de Alman milli uyanıĢına çok önemli katkıları olmuĢtur.34

.

Jana mağlubiyeti sonrasında Alman asker ve bürokratları için ıslah edilmesi kaçınılmaz hale gelen alanlardan birisi Prusya ordusuydu. Jana mağlubiyetinden önce Prusya‟da devletin asker ve sivil kadrolarına soylular egemendi. Bu soylu sınıf, köylülüğü toplumsal-hukuki bir hegemonya altında tutuyorlardı. Prusya‟da burjuvazi, Almanya‟nın baĢka bölgelerinde olduğundan daha az geliĢmiĢti. Subay kadrosu tamamen “Junker” olan orduda neferler de ücretli asker konumuna getirilen köylülerdi35. Fransa‟ya nisbetle nüfusu ve ülkesi küçük Prusya‟nın o ölçekte bir orduya

sahip olabilmesi için atılması gereken siyasi ve hukuki bazı adımlar vardı. Bunların en önemlisi, Ġhtilal‟in getirdiği fikirlere uygun bir Ģekilde temel yurttaĢ hak ve hürriyetleri

32

Ali Utku, “Bizde Birkaç Tarz-ı Siyaset ve Fichte‟nin Alman Ulusuna Söylevleri”, Tarih ve Toplum, C.40, S.236 (Ağustos 2003) s.4vd.

33 Sati Bey, Vatan Ġçin, Kader Matbaası, Dersaadet 1329, s.125-126 34

Bu isimler arasında en önemlisi Ernst Arndt‟tır. Ernst Arndt‟ın hakkında bilgi için bkz. Belge, a.g.e., s.282vd.

(27)

teyit edilmeli; devlet-ordu-halk kaynaĢması sağlanmalıydı. Bu sayededir ki, Napolyon‟a karĢı bütün yurttaĢlar seferber edilebilecek ve savunma gücü arttırılmıĢ olacaktı. Bir baĢka ifadeyle, yapılacak bu reformlarla artık papanın yerine kralın, kilisenin yerine de devlet ve vatanın, kamunun “ortak malı” olması amaçlanmıĢtır36

.

Prusya devlet ve toplum nizamında, köklü bir değiĢim anlamına gelecek bu reform taleplerinin hayata geçmesinin önündeki en büyük engellerden birisi, Prusya‟nın monarĢiye ve soylulara dayalı devlet ve toplum yapısı, diğeri ise Napolyon‟un ülke üzerindeki hegemonyasıydı. Bütün bunlara rağmen Scharnhorst baĢta olmak üzere Prusya asker ve bürokratları, milli bir ordu oluĢturmanın ilk adımlarını atabilmiĢtir37

. 1807 tarihinde serflik kaldırıldığı gibi orta sınıf kentliler askere alınmaya baĢlandı. Daha da önemli bir geliĢme, subaylığın bir meslek haline getirilmesi ve rütbelerin asalete göre değil, liyakat ve cesaretle alındığı bir düzenlemenin yürürlüğe konması oldu38. Bu, uzun vadede ordudaki asilzade egemenliğinin kırılması anlamına geliyordu39.

Scharnhorst‟un ordunun mevcudunu arttırma konusunda karĢılaĢtığı en büyük engel, Tilsit‟te Prusya ordusu için Napolyon tarafından öngörülen 42 bin sınırlamasıydı. Bu sınırlama sebebiyle zorunlu askerliğe geçilememiĢ; ancak, Scharnhorst, askerlik süresini kısaltarak, az bir zamanda Almanların büyük bir kısmını askeri talim ve terbiyeden geçirmeyi baĢarmıĢtır40

. 1806‟dan önce orduda yapılmayan talim ve terbiyenin uygulanmasına itina gösterildi. Subayların riyaziye ve felsefeden ziyade bunlarla meĢgul olması sağlandı. Ayrıca, Napolyon‟un hareketli ve dinamik ordusuna karĢı, ölçülü ve hesaplı Alman nizamı kaldırılarak yerine, hizmet-i seferiye talimleri, yürüyüĢler ve endaht talimleri ikame edildi. Hatta Fransızlardan, inkılâbın “müsavatperver” evlatlarından, daha (demokrat) davranılarak bedel-i askeriye kabul edilmedi. Bülcher, Scharnhorst‟a yazdığı bir mektupta, askerlik etmemenin bir ayıp

36

Yıldız, a.g.e., s.46.

37 Pinnow, a.g.e., s.359. 38 Refik, a.g.e., s.19.

39 Belge, a.g.e., s.195; Bu ilk adımlara rağmen, asillerle ve burjuva ile toplumun alt kesimlerinin

kaynaĢması kısa vadede mümkün olmadı. Burjuvalar askerlerden nefret etmeye devam ediyorlardı; mesela bir lokantada herhangi bir asker gelip de bir burjuvanın masasına otursa, burjuva istihkarla derhal yerini terk etmekten çekinmiyordu. Bkz. Pinnow, a.g.e., s.359.

(28)

teĢkil edeceğini söylüyordu. Bu tarz uygulamaların sonucunda askerlik Prusya toplumunun geneline yayılmaya çalıĢılmıĢtır41

.

Küçük subaylarını bizzat kendi içerisinden intihap etmek hakkına malik olan “Landwehr” (Redif), milli ordu mefhumunu daha bariz bir Ģekilde temsil ediyordu. Fakat Alman ıslahatçıların tasavvurlarını daha iyi gösteren, bilhassa “Landstrum” hakkındaki nizamnamedir. Eğer ordu memleket dâhilinde geri çekilmek mecburiyetinde kalırsa, köyler ve Ģehirler halk tarafından metodik bir Ģekilde tahrip ve tahliye edilecekti; askeri kıtalar ise en son nefeslerine kadar Ģehirleri ve kaleleri müdafaa edecekler ve nihayet taĢ üstünde taĢ bırakmamak Ģartıyla tahrip ettikten sonra düĢmana teslim edeceklerdi. Bundan sonra nasıl ki, “Devlet”le vatandaĢlar mukadderatlarını birleĢtiriyorlarsa, ordu ile halk da aynı Ģekilde mukadderatlarını birleĢtiriyorlardı42

. Alman asker ve bürokratları, Napolyon‟a karĢı istiklallerini kazanabilmek için çok zor Ģartlar altında mücadele etmek zorunda kalmıĢlardır. SavaĢ için gerekli askeri malzemenin temin edilebilmesi için kilise çanlarından top dökülmüĢ ve kullanılmayan eski silahların tamiri yoluna gidilmiĢtir. SavaĢta kullanılacak araç ve gereçler kimi zaman “tekalif-i harbiye” vasıtasıyla kimi zaman da düĢük maliyetlerle tedarik edilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu Ģartlar altında bağımsızlık savaĢına hazırlanan Prusya ordusunun durumunu Von Der Goltz Ģu cümlelerle anlatmaktadır: “Vakıa bu ordu esliha ve

techizat ve elbise itibariyle pek gayr-i mütesavi bir manzara arz etmekte idi. Prusya ordusunun talim ve terbiye-i harbiyesi dahi kısmen pek cüz‟i bir raddede bulunuyordu. Muharebe meydanına taburlar gidiyordu ki efradı vaktihazırda üç fişenk bile endaht etmemişti. Lakin bütün bu noksanlar nazar-i istihfaf ile telakki edildi ve Prusya askeri, kalbi krala ve vatana karşı fedakârlık hissiyatı ile dolu olduğu halde vazifesini kemal-i şevk ve heyecan ile ve pek mükemmel bir surette ifa eyledi43

.”

Bu Ģartlar altında mücadeleye hazırlanan Prusyalı asker-bürokratlar, 1808, 1809, 1811 yıllarında Kral‟a Fransız esaretinden kurtulmak için halk ayaklanması teklif ettiyseler de monarĢi yönetimi halkın bu Ģekilde seferber edilmesini sosyo-politik

41 Refik, a.g.e., s.20-21 42

Pinnow, a.g.e., s.360.

(29)

sebeplerle tehlikeli bularak kabul etmemiĢtir44. Teklifleri Kral nezdinde kabul görmeyen ya da Napolyon tarafından istenmeyen asker-bürokratlar daha rahat çalıĢabilecekleri memleketlere gidiyor; fakat mücadeleden yılmıyorlardı45.

Bu tarihlerde (1808) Prusya‟da “Ġttihad-ı Fazilet Cemiyeti” (Tugendbund) adıyla bir cemiyet kuruldu. Cemiyetin amacı “Alman fikr-i milliyesini uyandırmak, siyasetten uzak, milletin arzusuna tabi bir ordu vücuda getirmek, tahsil ve terbiyeyi ıslah ederek vatanperverler yetiĢtirmek” idi46. Bu Ģekilde istiklallerine hazırlanan

Prusyalılara bekledikleri fırsatı Napolyon‟un Moskova hezimeti vermiĢtir. Fırsattan yararlanan Prusya, Jana öncesi sınırlarını elde etmek Ģartıyla Rusya ile ittifak yapmıĢ ve 1813 tarihinde Leibzig Muharebesi‟ni kazanarak Napolyon‟dan bağımsızlıklarını geri almıĢlardır47. Bu muharebeler sırasında Prusya halkı, yediden yetmiĢe bağımsızlıkları için mücadele vermiĢlerdir.

Almanlar için Leibzig zaferi bir son değil, baĢlangıç olmuĢtur. Bu tarihten siyasi birliğin sağlanacağı 1871 tarihine kadar Almanlar, güçlü millet olabilmek için her alanda büyük bir geliĢme göstermiĢtir. Napolyon‟un ülke üzerindeki hegemonyasının kalkmasıyla birlikte, yapılacak reformların önündeki en büyük engellerden biri kalkmıĢtır. Bağımsızlığın hemen arkasından Prusya, 1814 tarihinde zorunlu askerlik sistemini uygulamaya koymuĢtur. Bu kanun ile erkek nüfusun muvazzaf orduda 1 ila 3 yıl hizmet etmesi kararlaĢtırıldı. Muvazzaflığın arkasından birinci ve ikinci sınıf ihtiyatlık (Landwehr) ve nihayet bir düĢman iĢgali durumunda faal hale getirilen “Landsturm” (milis gücü)nden hizmet beklendi48

.

Bu sisteme geçilmesiyle birlikte Prusya hükümeti, topluma askerliği bir angarya değil, bir Ģeref olarak sunduğu halde, özellikle toplumun aristokrasi kesimini askerliğe ısındırmak kolay olmamıĢtır. Bu sorunu ortadan kaldırmak için ordudan sorumlu olanlar, askerliği çekici kılacak çeĢitli çareler düĢünmeye baĢlamıĢtır. Askerlik

44 Yıldız, a.g.e., s.46

45 Baron Karl Von Stein ve Ernst Moritz Arndt Rusya‟ya giderek çalıĢmalarına orada devam ettiler. Bkz.

Belge, a.g.e., s.282

46 Refik, a.g.e., s.29 47

Armaoğlu, a.g.e., s.72.

(30)

süresinin kısaltılması, yirmi yaĢına girmeden asker olmak ve birliğini kendi seçmek gibi imkânlar tanınmıĢtır. Yeniden bazı profesyonelleĢme tedbirlerinin yanında kilisenin, birlikleri ve silahlarını kutsaması da ihmal edilmemiĢtir49. Bu tür tedbirler, toplumun aristokrat kesimlerinde beklendiği etkiyi yapmasa da özellikle toplumun alt kesimlerinde askerlik yapmak ve üniforma, bir çeĢit ayrıcalık olarak algılanmıĢ; askerlik ve askerler, toplumun bu kesiminde giderek yükselen ve yüceltilen bir değer haline gelmiĢtir50.

Prusya‟da, askerliğin ve askerlerin yüceltilen değerler haline gelmesinde orduda gerçekleĢtirilen birtakım reformların yanı sıra, Alman Ģair ve ediplerinin çalıĢmalarının da büyük bir etkisi olmuĢtur. Bu dönemde yazılan Ģiirlerin temasına bakıldığında vatan, vatanperverlik, millet, milliyetçilik vb. kavramların Fransız nefret ve düĢmanlığı ile birlikte öne çıkarıldığı görülür51

. M. Satı Bey, bu dönem Alman edebiyatında ortaya çıkan bu akımı Ģu cümleleriyle ifade etmiĢtir: “hiçbir milletin

tarih-i edebtarih-iyatında bu kadar dertarih-in ve hararetltarih-i- umumtarih-i ve galeyanlı- btarih-ir vatanperverltarih-ik tarih-ile meşbu bir “devre-i edebiye” görülmemiştir, hiçbir milletin tarih-i edebiyatında, Almanya‟da “Jana”yı takip eden yedi sekiz sene zarfındaki kadar şiddetli bir “maksad-ı vatanperverane” hüküm sürmemiştir”52

Alman halkına bu duygu ve düĢüncelerin hakim olmasında katkısı yadsınamayacak bir baĢka kesim muallimler olmuĢtur. Fichte‟nin hitabelerinde çerçevesini çizdiği “yeni milli terbiye” anlayıĢı53

doğrultusunda hareket eden Alman muallimleri, yeni neslin yetiĢmesinde ve Alman milli Ģuurunun uyanmasında çok önemli bir vazife üstlenmiĢtir54

. 49 Belge, a.g.e., s.290. 50 A.g.e., s.293-294.

51A.Detarl, Harbe Nasıl hazırlanıyor? Almanya nasıl dirildi?, Mütercimi: Recai, Matbaa-i Nefaset,

Dersaadet 1329, s.20vd.

52 Satı, Vatan Ġçin, s.122.

53 Hüseyin Cemil, Fichte ve Fichte’nin Hitabeleri, Türk Ocakları Merkez Heyeti Matbaası, Ankara

1927, s.6-10

54 Ahmet Refik, bu dönemi “Ordu ile mektep birleĢmiĢti” sözleriyle ifade eder. Bkz. Refik, a.g.e., s.92;

Sadowa ve Sedan muharebelerinde Alman ordusunu idare eden MareĢal Moltke, “Sadowa‟yı kazananlar mektep hocalarıdır” diyecektir. Bkz. Satı, Vatan Ġçin, s.123

(31)

Bütün bu çaba ve gayretlerin ve Bismarck‟ın akıllı siyaseti neticesindedir ki Prusya ordusu, önce Avusturya‟yı Sadowa‟ (1866)da, daha sonra ise Fransa‟yı Sedan (1870)da mağlup ederek Almanya‟nın siyasi birliğini sağladığı gibi, Prusya askerlik sisteminin de gücünü ortaya koymuĢtur55

. Almanya, siyasi birliğini tamamladıktan sonra her bakımdan büyük bir kalkınma hamlesi gerçekleĢtirmiĢtir. Yirminci yüzyılın sonlarına gelindiğinde Almanya‟nın iktisadi ve demoğrafik seviyesi, kendi sınırlarına sığamayacak bir hal almıĢtır. II. Wilhelm‟in Doğu‟ya açılma politikasıyla paralel olarak Almanya, sömürge ve ekonomik nüfuz arayıĢına giriĢmiĢtir. Almanya‟nın bu politikalarını uygulama yolunda diğer sömürgeci güçlerle karĢı karĢıya gelmesi kaçınılmaz bir duruma gelmiĢtir. Bu politikalarla doğru orantılı olarak Almanya, hızla silahlanmaya ve güçlü bir orduya sahip olmayı bu politikalarını gerçekleĢtirmenin bir aracı olarak görmeye baĢlamıĢtır56

. Yine bu politikalarla paralel olarak Almanya‟da milliyetçiliğin ve militarizmin dozu giderek belirginleĢmiĢ, milliyetçilik ve militarizm devlet ve toplum hayatını kuĢatır bir duruma gelmiĢtir57.

Alman kurmayları, bu politikalar çerçevesinde Almanya‟nın gelecekte nasıl bir orduya ve askerlik sistemine sahip olması gerektiğine dair düĢüncelerini ortaya koymuĢtur. Bu konudaki fikirleriyle hem Almanya‟da hem de baĢta Osmanlı Devleti ve Fransa olmak üzere pek çok ülkede Ģöhret kazanan Alman subaylarından birisi Colmar Von Der Goltz olmuĢtur. Von Der Goltz, “Millet-i Müsellaha” adıyla Türkçe‟ye çevrilen bu eserinde, Almanya‟nın gelecekte nasıl bir orduya sahip olması gerektiğine dair askeri ve politik düĢüncelerini ortaya koymuĢtur58

.

19.asrın baĢlarından itibaren güçlü bir millet ve devlet olmaya çalıĢan ve bu yolda Fransa ve Avusturya ile savaĢan Almanya‟da, 20.asrın baĢlarına gelindiğinde hayli militarize olmuĢ bir toplum ve devlet yapısı mevcuttur. Bu yapının doğal bir yansıması olarak “askerlik”, “askerler” ve “askerî değerler” toplumda büyük bir kıymet

55

Prusya ordusunun bu zaferleri ve Bismarck‟ın akıllıca siyaseti için bkz. Armaoğlu, a.g.e., s.300-350

56

Almanya‟nın bu dönem politikaları için bkz. Cenk Reyhan, “Türk-Alman ĠliĢkilerinin Tarihsel Arka Planı (1878-1914), Belleten, C.LXIX, S.254 (Nisan 2005) s.221vd.

57

Belge, a.g.e., s.305

58 Colmar Baron Fon Der Goltz, Millet-i Müsellaha: Asrımızın Usul ve Ahval-i Askeriyesi, Mütercimi:

(32)

kazanmıĢtır59

. M. Kohen, bu dönem Alman toplumsal hayatında askerliğin yerini Ģu Ģekilde ifade eder: “Almanların hayatına en ziyade hakim olan şey, askerlik hissi,

askerlik hassasıdır. Her Alman asker olarak dünyaya gelir. Ta validenin şefkat-i aguşundan başlayarak darülfünunun son sınıfına kadar geçireceği bütün tahsil ve terbiye safhalarında askeri hayatın en mühim hassalarını, mafevke itaat, sabır ve tahammül, intizam ve inzibat gibi meziyetlerini telakki eder. Orada her türlü vesait, her türlü münasebetle talebeye, müteallimine askerlik için derin bir hürmet, samimi bir muhabbet telkin edilir. Almanya‟nın her hangi şehrine giderseniz en ziyade nazar-ı dikkatinizi bir şey celbeder, o da askerliğe, tarihi muharebeler safhalarına müteallik heykeller, abidelerdir. Bütün sokakların, caddelerin, mesirelerin, isimleri şu veya bu muharebede temeyyüz etmiş hükümdarlara, prenslere, generallere izafe edilmiştir. Köşe başlarında bulunan gazlambaları bile türlü türlü silah resimleri, askeri alet ve edevat şekilleriyle müzeyyendir. Mektep çocukları gezmeye çıkarılsa ya muharebelerde nam ve şan kazanmış olan Hohenzollerin hanedanı ile generallerinin heykelleri önüne yahut askeri müzesine götürülür. Orada hocalar mini mini kız, erkek yavrucaklara her bir heykelin, her bir bayrağın, her bir eski silahın tarihi ananelerini izah ederler. Elhasıl Almanya‟da tahsil ve terbiye âleminde hiçbir safha yoktur ki, askerliğe esasgir olan hürmet ve muhabbetin takviyesine medar olmasın.60

Bu ifadelerden anlaĢılacağı üzere Almanya‟da askerlik ve askerlikle ilgi duygu ve düĢünceler yalnızca kıĢlaya ve ordu mensuplarına münhasır kalmayıp, baĢta eğitim kurumları olmak üzere devletin bütün kurumlarına ve toplumun tüm kesimlerine sirayet etmiĢtir.

Bu toplumsal yapı içerisinde, Alman toplumunda vatan sevgisini canlı tutan, vatan müdafaası ile ilgili meselelere büyük bir ilgi gösteren bazı cemiyetler ortaya çıkmıĢtır. Bu cemiyetlerden en önemlileri “Flottenverein” (Donanma Cemiyeti) ve

59 Belge, Almanya‟nın bazı eyaletlerinde 1890‟larda askerlik çağına gelmiĢ gençlerin, kıĢlaya gitmeden

kısa bir süre önce, eĢ-dost ve yakın çevrelerini ziyaret ederek bağıĢ aldıklarını, bunu yaparlarken boru ve davul çaldıklarını 1899‟a kadar silah da sıkabildiklerini belirtir. Ayrıca bu gençlerin içip eğlendiklerini, taĢkınlık yaparak sivillere zarar vermelerine göz yumulabildiğini ifade eder. Bunların yanı sıra toplum içerisinde asker ve subaylara verilen imtiyazlı hareketlerden söz eder. Subaylar kılıçla dolaĢabilmekte, bir sivile zarar verdiği zaman bizzat kral tarafından korunabilmektedir. Bkz. Belge, a.g.e., s.311-12

(33)

Wehrverein (Müdafaa-i Milliye Cemiyeti)‟ydi. Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, “kara ordusunun halk gücüyle takviye edilmesi ve halktaki vatanperverlik hissinin canlı tutulması amacıyla 1912 yılında kuruldu. Cemiyet, ordu ve hükümetin arkasında maddi ve manevi bir güç oluĢturuyordu. Donanma Cemiyeti ise, sergiler yoluyla halkın donanmaya olan ilgisini canlı tutmaya çalıĢıyordu. Binlerce mensubu olan ve Almanya‟nın genelinde Ģubeleri olan bu cemiyetler, yürüttükleri etkinliklerle devlet-millet arasındaki bağları canlı tutuyordu61

. Bütün Alman halkına dönük faaliyet yürüten bu cemiyetlerin yanı sıra 1911 yılında biri Alman Ġzci Birliği (Pfadfinder), diğeri de MareĢal Von Der Goltz‟un riyaseti altında jimnastik ve spor cemiyetlerinin birleĢmesiyle oluĢan Genç Almanya Birliği (Jungdeutschlandbund) olmak üzere iki gençlik örgütü kurulmuĢtur62

.

Buraya kadar vermiĢ olduğumuz bilgilerden anlaĢılacağı üzere, Prusya‟nın Napolyon‟a mağlup olmasıyla birlikte Alman halkında “milli bir uyanıĢ” ortaya çıkmıĢ; bu uyanıĢla birlikte Prusya‟da baĢlayan siyasi, sosyal ve ekonomik değiĢim ve dönüĢüm Almanya‟nın siyasi birliğini sağlamasıyla ve güçlü bir devlet ve millet olarak ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıĢtır. Güçlü bir Almanya‟nın menfaatlerinin ve güvenliğinin sağlanması için gerekli olan ordunun ortaya çıkarılması, toplumsal alanı kaçınılmaz olarak ordunun ilgi alanına dahil etmiĢtir. Almanya‟nın ve Almanların 19.yüzyılın sonlarında güçlü bir devlet ve millet olarak ortaya çıkmasında etkili olan sosyal faktörlerden biri üzerinde burada biraz daha ayrıntılı olarak durmaya çalıĢacağız.

Friedrich Ludwig Jahn (1778-1852) ve Alman Jimnastiği (Turnen):

Friedrich Ludwig Jahn, Alman jimnastiğinin öncü isimlerinden birisidir. Gençlik yıllarından itibaren beden terbiyesine ilgi duymuĢ, felsefe ve edebiyat üzerine üniversite tahsilini tamamladıktan sonra Almanya içlerine düzenlediği uzun seyahatlerle vatanını ve milletini yakından tanımaya çalıĢmıĢtır. Napolyon iĢgali gerçekleĢtiği sırada Berlin‟de Fünun-ı Tabiye hocalığı yapan Jahn, yazmıĢ olduğu eserleriyle Almanlarda

61

Detarl, a.g.e., s.47

62 Tahsin Ġsmail, “Bazı Avrupa Ordularında Ġlim ve Ġrfan TeĢkilatı”, Orduda Ġlim Ve Ġrfan TeĢkilatı Ve

(34)

vatan ve milliyet hislerinin inkiĢafına çalıĢmıĢtır. Napolyon‟un esaretinden kurtulmak için bir yol arayan Alman aydınları arasında L. Jahn da bulunuyordu63

.

Napolyon‟la yapılan antlaĢmada ordu mevcudunun 40 binle sınırlandırılmıĢ olması, Alman aydınlarını baĢka arayıĢlara yöneltmiĢtir. Königsburg‟ta, bu amaçla yapılan bir toplantıda konuĢan Profesör Lehman, Napolyon‟un esaretinden kurtulmak için Ģu Ģekilde öneriler sunmuĢtur:“Ecnebi nüfuzu altında yaşamak haysiyetli bir millet

için zuldür. Bundan kurtulmak için hafi cemiyetler ihdasına lüzum vardır. Bu cemiyetler bir takım jimnastik kulüpleridir. Orada, Prusyalı, Silezyalı, Pomeranyalı değil, yekvücut Alman kanlı gençler kabiliyet-i cismanilerini yükseltecek, nişan atmasını öğrenecek, bir Alman neferi gibi talim görecektir. Bize artık vücudu biçimli bir adamdan ziyade vatanın müdafaasına elverişli bir millet-i müsellaha lazımdır64

.”

Bu toplantıdan sonra, daha önce bahsini ettiğimiz Tugenbund (Ġttihat-ı Fazilet) adıyla gizli bir cemiyet kuruldu. Cemiyetin programında gençlerin bedenen ve fikren kuvvetlendirilmesi, bunun için uygun talim ve terbiye usulünün benimsenmesi kararlaĢtırıldı. Ayrıca, milli bayramlar tertip edilerek bu bayramlarda düzenlenecek muhtelif mümareselerle gençlerin bedenen ve fikren kuvvetlendirilmesinin yanında aralarında dayanıĢmanın sağlanması hedeflendi. Cemiyet, bu amaçla ilk jimnastik kulübünü 1809 tarihinde Braunzburg‟ta açarak gençlere kıĢlada verilecek askeri talim ve terbiyeyi, jimnastik adı altında cemiyetin bünyesinde vermeye baĢladı65.

Tugendbund adındaki gizli cemiyetin üyeleri arasında yer alan Jahn, jimnastiğe bir “din gibi” itikat ediyor ve her inkılâbı ondan bekliyordu. Jahn, jimnastiği hususi müesseselerden çıkarıp Ģehir meydanlarına taĢıyarak halka maletti. Jahn‟ın gayretiyle jimnastik, Prusya baĢta olmak üzere Almanya‟nın her tarafında yayıldı ve büsbütün milli bir hal aldı. Ona göre, Alman ırkının kuvvetlenmesi, milli hislerin canlanması, memleketinin düĢman istilasından kurtulması için jimnastik bir vasıtaydı66

. Jahn, bir

63

F. L. Jahn‟ın eserlerinden bazıları Ģunlardır: “Prusya Krallığı‟nda Vatan Muhabbeti‟nin ĠnkıĢafı (1800), ” “Alman Milliyeti (Deutsches Volkstum) (1810). Bkz. Selim Sırrı, Alman jimnastikleri, s.13vd.

64 Sırrı, Alman Jimnastikleri, s.12 65

Sırrı, Terbiye-i Bedeniye, s.56-57

66Selim Sırrı, “Fazilet Ġttihadı (Tugendbund) ve Alman Milli Jimnastikleri”, Osmanlı Genç Dernekleri

Referanslar

Benzer Belgeler

S›rr› Çam Nefle Çam Suat Canbaz Erdal Çavuflo¤lu Yüksel Çavuflo¤lu fiengül Çehreli Seden Çelik fiekip Çelik Alpay Çeliker Atiye Çengel Alper Çevik

Ermeni Patrikhanesi’nin hesabına göre, ülkede yaşadığı söylenen iki milyon Ermeni’nin 71 her yüz bininin oyu ile bir Ermeni mebus seçilmesi ve toplamda yirmi mebus

Serbest Cumhuriyet Fırkası‟nın (SCF) teşkilatlanması ve 1930 belediye seçimlerine katılması, Batı Anadolu ve bu arada Manisa Vilayeti için ayrı bir önem arz eder..

Objective: The study was performed with the aim of the determination of the validity and reliability of the London Handicap Scale (LHS), a general quality of life scale, and also

İşte bizim Büyük Patlama’nın çınlaması diye bahsettiğimiz, kozmik mikrodalga arkaplan ışıması 13,4 milyar yıl öncesinden günü- müze kadar evrenin içinde akseden bir

Tablo 31:Sınıf öğretmenlerinin alan değişikliği ile yan alanlarına geçme sebepleri 56 Tablo 32: Geçiş yapan öğretmenlerin sınıf öğretmenliğinin olumlu yönlerine

sınıf öğrencilerinin benlik ve mesleki benlik kavramları arasında bir bağdaşım düzeyi farklı

Suyun canlılığın temel öğelerinden biri olarak kabul edildiği düşünülürse, belki de Eu- ropa gibi buzullarının altında büyük okyanus- lar olan uydularda