• Sonuç bulunamadı

İslamiyet Öncesi Türk Devletleri

1. BÖLÜM: KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE TARİHSEL TEMELLER

1.2. Danışma Kurullarının Tarihî Temelleri

1.2.2. İslamiyet Öncesi Türk Devletleri

Yönetsel danışma ilk Türk devletlerinin4 de idarî teşkilatında, töresinde ve

geleneklerinde yer edinmiş bir usuldür. Bu devletlerde karar almadan önce istişarelerin gerçekleştirildiği kurullar meydana getirilmiş ve idarî işler nihayete erdirilmeden buralarda görüşülmesine önem verilmiştir. Nitekim bu dönemlerden günümüze kadar ulaştığı düşünülen bazı atasözlerinde Türklerin danışma usulüne verdiği önem anlaşılabilmektedir. Kaşgarlı Mahmut’un aktardığı söze göre: Geniş elbise parçalanmaz, danışmakla gelişen bilgi ise bozuk ve kötü çıkmaz. Yine bir Türk atasözüne göre alp orduda, savaş düzeninde; bilge kişi ise derikte, toplantıda sınanır (Ögel, 2016, s. 99,126). Ayrıca Kırgız Türklerinde de iyi danışma başarının yarısıdır, eğri oturalım düz kengeşelim (danışalım); danışma yoluyla kesilen parmak acımaz gibi

4 Bu devletler; “Asya büyük Hun İmparatorluğu, Avrupa Hun İmparatorluğu, Orta Doğu Hun

İmparatorluğu, Tabgaç Devleti, I. Gök-Türk Hakanlığı, Doğu Gök-Türk Hakanlığı, Batı Gök-Türk Hakanlığı,II. Gök-Türk Hakanlığı, Uygur Hakanlığı, Kan-Çou Uygur Devleti, Doğu Türkistan Uuygur Devleti, Kırgızlar, Türgişler, Karluklar, Oğuzlar, Sabar Devleti, Avar Hakanlığı, Hazar Hakanlığı, Peçenekler (Uz’lar, Kumanlar), Büyük Bulgarya, Tuna Bulgar Devleti, İtil Bulgar Devleti, Ogurlar (Bulgarlar)” şeklinde sıralanabilmektedir (Saray, 1999, s. 4).

35

atasözleri yer almaktadır (Ögel, 2002, s. 882). Bunlar ilk Türk toplumlarının danışma usulü hakkındaki düşüncelerini yansıtmaktadır.

İlk Türk devletlerinin danışmaya verdiği önemi akla ve bilgiye biçilen değerden de çıkarsamak mümkündür. Çünkü danışma aynı zamanda akıl ve bilgi talebidir. Türk devletlerinde akıl ve bilgi değerli görülmüştür. En başta hükümdarın akıl ve bilgi sahibi olması istenmiştir. Yolluğ Tigin tarafından oluşturulan ve bilinen ilk Türk yazılı eseri olan Orhon Yazıtlarında; Bumin Hakan ile İştemi Hakan’ın akıllı ve cesur olmaları; topraklarını genişletmelerinin ve emrindeki kumandanların, beylerin ve halkın barış içerisinde yaşayabilmesinin altında yatan etkilerden biri olarak gösterilmiştir. Yine burada Çin entrikalarına boyun eğilmesinde akılsızlığın ve bilgisizliğin etkisi üzerinde durulmuştur (Tekin, 2008, s. 25). Dolayısıyla söylenebilir ki başarı ve başarısızlığın temelleri akıl ve bilgide aranmıştır. Bu doğrultuda akıl ve bilginin eksikliğini giderecek bir yöntem olan danışma usulünün de ön plana çıktığı anlaşılmaktadır. Nitekim gerek bu doğrultuda oluşturulan kurullardan gerekse istihdam edilen görevlilerden danışma mercii olarak faydalanılmıştır.

Toplumda ve idarî işlerde önemsenen danışma usulünün kullanıldığı mercileri belirtmeden önce yönetimin genel esaslarına da değinmek gerekmektedir. Türk devletlerinde en üst karar alıcı mutlak yetkilerle donatılan hükümdardır. Onun yetkilerini kısıtlayan aristokrat bir kesimden bahsedilebilse de hükümdar baş idareci konumundadır (Mumcu, 1963, s. 23). Han, Şanyü, Kağan, Hakan veya İdikut gibi unvanlar alan hükümdarlara (Kafesoğlu, 1998, s. 249) halk itaat etmekle mükelleftir. Bunun karşılığında hükümdarın da halkına karşı sorumlulukları vardır: Devleti düzenlemek, varlığını korumak ve sürdürmek, halkın refahını sağlamak, halkı kondurup iskan etmek, boyları bir arada tutmak, ordusunun başında olup düşmanlara karşı halkını korumak ve devletin sınırlarını genişletmek gibi (Seyitdanlıoğlu, 2009, s. 5; Taşağıl, 2002, s. 48, 50) vazifelerinden bahsetmek mümkündür. Hükümdarı tahta çıkaranın Tanrı olduğuna inanılmıştır. Tanrı tarafından kut (siyasî iktidar) ve ülüğ (kısmet) ile donatılan hükümdarın tahta çıkabildiği düşünülmüştür (Kafesoğlu, 1998, s. 249). Ayrıca Tanrının bahşettiği kutun devam edebilmesi için hükümdarın sorumluluklarını yerine getirmesi ve töreye uygun yönetim sergilenmesi gerektiği kabul edilmiştir (Kafesoğlu, 1998, s. 266).

36

Hükümdar bu ilkeler doğrultusunda görevlerini yürütürken keyfi davranmaması gerekmektedir. Danışmadan, istişare etmeden veya görüşme neticesinde varılan karara riayet etmeyerek hakimiyet hakkını keyfi olarak kullanan hükümdara zaman zaman müdahale edilebilmiştir. Mesela toplantıda Müslüman olursan bize hükümdarlık edemezsin dedikleri Küçük Yınal’ın dinlemeyip Müslüman olması fakat tepkilerden sonra şamanlığa dönmek zorunda kalması ve Göktürk Hakanı Ta-po’nun devlet meclisine danışmadan tahtın varisi olarak Talo-pien’i belirlemesinin töreye aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmesi örnek olarak verilebilir (Niyazi, 2017, s. 61). Bu doğrultuda yönetsel istişarenin gerçekleştirilebileceği merciiler teşkil edilmiş ve toy, kurultay, kengeş gibi kavramlarla ifade edilmiştir (Taşağıl, 2002, s. 47, 48). Bunlar Türk idare teşkilatında devlet işlerinin yürütülmesi bakımından önemli kararların alındığı ve hükümdarın danışıp fikir sorabildiği kurullara verilen isimdir. Ayrıca idare içerisinde bireysel olarak faaliyet yürüten danışmanlar da görülmektedir.

Kurultay (toy) Türk yönetim tarihinde karar alma sürecinde büyük çapta istişarelerin yapıldığı mercilere ilk örneklerdendir. İlk Türk devletlerinde Mete’nin zamanından beri kullanılmıştır (Niyazi, 2017, s. 88). Kurultay sözcüğü etimolojik olarak toplanmak, bir araya gelmek anlamındaki “kurul”, köküne “tai” ekinin getirilmesiyle oluşmuş Moğolca bir kelimedir (Ögel, 2002, s. 874). Türkler kurultayla aynı manaya gelebilecek farklı kavramlar da kullanmışlardır. Karşılıklı danışma ve önleyici tedbir alma anlamında kengeş, toplanma manasında kullanılabilen derim, dernek, derilme ve toplantı yerini karşılayabilecek kuvrag bunlara örnektir (Ögel, 2016, s. 97, 123-128). Toy da yine kurultay yerine kullanılabilen yöneticilerin yılın belli zamanlarda yaptıkları toplantıları ifade eden bir kavramdır. Bunlar hükümdarın konuşmasına müteakip kurbanların kesildiği ve devlet-millet meselelerinin uzun uzadıya istişare edildiği, sonrasında ise yemeklerin yenildiği toplantılardır (Kafesoğlu, 1998, s. 262,263). Toy aynı zamanda bayram, ziyafet ve eğlence manasında kullanılmıştır. VIII. yüzyıl itibariyle kurultay, toy yerine kullanılmaya başlayınca toy kavramı daha çok yemekli eğlenceler anlamını almıştır (Seyitdanlıoğlu, 2009, s. 2).

Bu kurultay veya toy olarak adlandırılan toplantılara hükümdar başkanlık etmiştir. Hükümet üyeleri, asker-sivil başbuğlar, diğer yüksek makam sahipleri, Hun

37

boyları toygun (toya katılan) olup toplantıya katılmakla mükellef kılınmıştır5

(Kafesoğlu, 1998, s. 259). Ayrıca buralarda göçebe feodal güçlerin temsilcileri de yer almıştır. Bu toplantılarda Türk kavimleri bir araya gelerek hakan seçimlerini gerçekleştirmiş veya devlet meselelerini istişare etmiştir (Ögel, 2016, s. 88, 89, 100, vd.). Bu büyük toplantıların dışında her yerel liderin kendi bölgesinde de kurultay kurduğu bilinmektedir (Mumcu, 2017, s. xxix)

Kurultayların yılın belli zamanlarında oluşturulduğu bilinmektedir. Örneğin Asya Hun Devleti’nin hükümdarları yılbaşı, ilkbahar ve güz mevsimlerine denk gelen belli aylarda olmak üzere yılda üç defa kurultay toplantılarını gerçekleştirmiştir (Seyitdanlıoğlu, 2009, s. 3). Bunların senenin ilk ayında, ilkbaharda (beşinci ayda) ve sonbaharda yapıldığı tespit edilmektedir. Birinci ayda hükümdar sarayında oluşturulan kurultay kabile reislerinin katıldığı az sayıda üyeden müteşekkil olarak kurulmuştur. İlkbaharda veya senenin beşinci ayında gök ve yer için ibadet etmek üzere veya sonbaharda sayım yapmak amacıyla nispeten daha kalabalık toplanılmıştır. Festival olarak düzenlenen bu toplantılardan istifade edilerek devlet işleri de görüşülmüştür (İzgi, 2011, s. 30-31). Ayrıca millet hayatını etkileyen önemli meseleler zuhur ettiğinde zamana bakılmaksızın kurultay toplanabilmiştir (Niyazi, 2017, s. 90).

Kurultaylar ele aldıkları konular itibariyle de sınıflandırmaya tabii tutulmuştur. Ögel konuları bakımından çeşitlenen altı adet kurultaydan bahsetmektedir: Savaş öncesinde taktik belirlenmesi için veya savaş sırasında oluşacak değişikliklerin tespiti için komutanların bir araya gelerek istişare ettikleri savaş kurultayları, göçlerden önce kargaşaya mahal vermemek için yapılan göç kurultayları, barış kararı alınması esnasında yapılan barış kurultayları, bağlı olunan hakana karşı isyana kalkışılması için ve başka bir devlete bağlanılmasına karar vermek amacıyla beylerin halkı ile yaptığı kurultaylar, elçilerin kabulü esnasında yapılan kurultaylar ve mahkeme ile yargı amacıyla yapılan kurultaylar tespit edilmiştir (Ögel, 2016, s. 106-109). Dolayısıyla yönetsel istişarenin çok çeşitli sahalarda yapıldığı anlaşılmaktadır

Diğer Türk devlerinde de bu tarz toplantılar yapılmıştır. Göktürkler de toy denilen festivallerden faydalanmıştır. Uygurlar kimi değişiklikler olsa da kendinden

5 Eğer boy beyleri bu toplantılara iştirak etmezlerse isyan içerisinde oldukları anlaşılırdı. Örneğin Hun

hükümdarı O’yen-tee’nin tahta çıkışı sırasında kimi prens-veliahtlar bu toplantıya gelmeyerek tepkilerini göstermişlerdir (Kafesoğlu, 1998, s. 259, 260)

38

evvel kurulmuş Türk topluluklarının uygulamalarını devam ettirmeye çalışmıştır (İzgi, 2011, s. 32, 33). Oğuz Türklerinde de eğlence, ziyafet ve aynı zamanda devlet işlerinin görüşüldüğü bu tür kurultaylar yer almıştır (Seyitdanlıoğlu, 2009, s. 4). Tab-gaç devletinde nazırlar meclisi, Hazar Hakanlığında ihtiyar meclisi ve Peçeneklerde istişare toplantılarının yapıldığı kurullar tespit edilmiştir (Niyazi, 2017, s. 61, 89). Tuna Bulgar devletinde bir millet meclisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine, Gürcü kraliçesi Thamara'nın ilk hükümdarlık yılında (1184) Ku-man Kıpçak topluluğunda devlet istişare meclisi meydana getirildiği görülmektedir (Kafesoğlu, 1998, s. 261). Bunlar Türk topluluklarının yönetsel istişareleri gerçekleştirdikleri önemli merciler olarak belirmiştir.

İlk Türk devletlerinde rastlanan toplantıların hepsi geniş katılımlı olarak ülke genelinden temsilcilerin yer aldığı merciler değildir. Ülke çapında gerçekleşen toylara hatun, aygucı veya üge denilen hükümetin başkanı konumundaki kişilerin yanında prensler ve buyruklar ile beylerin de katılıyor olması (Seyitdanlıoğlu, 2009, s. 6) kurultayları geniş bir kurul haline getirmiştir. Ancak anlık ihtiyaç halinde hükümet işlerini görüşecek küçük istişare toplantılarına da gereksinim duyulmuştur (Saray, 1999, s. 15; Taşağıl, 2002, s. 47). Dolayısıyla kurultaydan daha küçük çapta olan hükümet toplantıları da teşkil edilmiştir. Bunlar karar alıcıların danışabileceği merciler olmuştur. Örneğin Asya Hun, Peçenek, Kuman-Kıpçak ve Bulgar meclislerinin birer devlet meclisi ve toy hükmünde olmasına rağmen Avrupa Hun, Tabgaç ve Hazarlardaki kurulların daha ziyade hükümet işleriyle yetkili kimselerden (nazırların) müteşekkil toplantılar olduğu düşünülmektedir (Kafesoğlu, 1998, s. 261). Bakanlardan ve diğer devlet adamlarından oluşan bu hükümet toplantıları hükümdarın danışabileceği merciler olmuştur. Bunlar gerektiğinde istişarî kararlar almışlardır. Nitekim Gök-Türk ve Uygur hakanlıklarında dokuz bakandan oluşan hükümet toplantıları yapıldığı Çin kaynaklarından aktarılmaktadır (Kafesoğlu, 1998, s. 265).

Hükümdarların bu mercilere ek olarak istihdam ettikleri görevlilere de her an fikir danışabildikleri bilinmektedir. Kağanın yanında buyruk denilen devlet adamları yer almıştır. Bilgili ve akıllı olmasına özen gösterilen bu görevlilere, hükümdar fikir danışabilmiştir (Gültepe, 2002, s. 896). Bu bakımdan hükümdarın veziri konumundaki aygucıya değinmek gerekmektedir. Söylemek manasındaki “ayıltmak”tan gelen aygucı kavramının vezir için kullanılmış olması, onun devlet işlerinde hükümdarın müşaviri de

39

olduğunu göstermektedir. Nitekim, Göktürk veziri Ton Yukuk kendisinin İl Teriş Kağan için hem aygucılık (müşavirlik) hem de yagıçılık yani ordu komutanlığı görevini yaptığını belirtmiştir (Genç, 1981, s. 247). Başka bir örnek olarak Göktürk hükümdarı Bilge Kağan’ın fikirleriyle zamanını aşmış ve Göktürk Yazıtları aracılığıyla yönettiği topluma ve gelecek nesillere olası tehlikeler hakkında uyarılarda bulunabilmiş bir lider olmasına rağmen devrin bilgelerinden Ton Yukuk’u danışman olarak ataması da dikkat çekmektedir (Koca, 2002, s. 826). Bu durumdan, hükümdarın kendi bildikleriyle yetinmeyip başka bir bilenden faydalandığı anlaşılmaktadır.

Görüldüğü üzere yönetsel istişare ilk Türk devletlerinde, dar şekilde nazırların toplandığı veya geniş çapta ülke genelinden katılımların yapıldığı müesseselerde veya yönetimde yer alan uzman kimseler aracılığıyla gerçekleştirilmiştir.