• Sonuç bulunamadı

İktisadi Kalkınmada Belirlenen Ekonomik Model

4. TÜRKMENİSTAN’DA PİYASA EKONOMİSİNE GEÇİŞ SÜRECİ VE FİNANSAL

4.1. İktisadi Kalkınmada Belirlenen Ekonomik Model

Bağımsızlıktan önce Türkmenistan’ın, ekonomik reformlar ve ekonomik istikrarın genel çatısını belirlemek üzere, yürürlüğe konacak olan ekonomi politikalarını belirlemekle görevlendirilmiş komisyon tarafından, Ocak 1991’de ülkenin iktisadi önceliklerini belirten bir program açıklanmıştır. Bu program mevcut ekonomik durumu hukuki, mali ve parasal ölçütlerin gerektirdiklerine göre teşhis ederek, fiyatların liberalizasyonu, özelleştirme, endüstriyel gelişme ve tarım sektöründen devlet düzenlemeleri ve kontrollerinin kaldırılması gibi reformları gerçekleştirmek üzere benimsenen bir programdır (UNIDO, 1995:84). Söz konusu program uygulanmamakla beraber bağımsızlığın hemen öncesine rastlayan dönemde, piyasa ekonomisi için gerekli bazı şartların yerine getirilmesi yönünde bir takım çabaların olduğunu göstermektedir.

Bağımsızlıktan sonra Türkmenistan Yüksek Sovyet’inin417

1992’de yayınlanan bir kararında, ülkenin gelişim hedefleri, ulusal ekonomik performans için spesifik göstergeler ve hedefler, bütçe tahsislerini de içeren 10 yıllık kalkınma programını açıklamıştır. Bu program, Türkmenistan hükümetinin piyasa ekonomisine yönelik kademeli geçişini amaçlayan reformist ekonomi politikasını kabul etme ihtiyacını tanımlarken, gerekli piyasa reformlarını gerçekleştirmede ya da özel sektörün gelişmesi için ihtiyaç duyulan koşulları meydana getirmede “ihtiyatlı” veya “uygulamaların sonuçlarını görerek hareket etme” şeklinde adım adım ilerleyen bir geçiş dönemi hedeflemiştir (UNDP, 1998a: 17). Bu yönüyle Türkmenistan, diğer BDT ülkelerine göre piyasa ekonomisine geçişte farklı bir yol izlemektedir denilebilir.

41 Türkmenistan Anayasası Mayıs 1992’de kabul edilinceye kadar, Türkmenistan Meclisi’nin adı “Türkmenistan Yüksek Sovyeti” olarak adlandırılıyordu.

4.1.1. Maliye Politikası

Bağımsızlıktan sonra, tüm eski Sovyet devletlerini içine alan bir sistem olan, ortak gelir düzeninin devam ettirilmemesi kararıyla 1991 yılında ülke içi vergi sisteminde önemli değişikliklere gidilmesi kararlaştırılmıştır. Bu dönemde yapılan düzenlemeler sabit oranlı işletme kazancı vergisi, katma değer vergisi, stokları yenileme ve satış vergileri, çeşitli mal ve hizmetler üzerinden alınan zorunlu vergiler gibi değişiklikleri içermiştir. Bunlara ek olarak, kişisel gelir vergisi sistemi de yeniden düzenlenerek güncelleştirilmiştir.

Yeni düzenlemeden sonra katma değer vergisi 1992 yılında toplam gelirlerin %26’lık kısmı ile başlıca vergi geliri kaynakları içerisinde yer almış, işletme kazancı vergisi de toplam gelirler içindeki payı % 20’ye ulaşmıştır (European Bank, 1993: 140, 141). Devletin diğer başlıca gelir kaynakları ise mülkiyeti devlete ait pamuk ve gaz işletmelerinin sabit ödemeleri ile bu işletmelerin kazançları üzerinden alınan vergilerdir.

Maliye politikası açısından diğer önemli bir gelişme de 1994 yılında Türkmenistan’ın maliye mekanizmasında şeffaflığın arttırılması konusunda birtakım hususların uygulamaya konmasıdır. Bu uygulamalar, bütçe hesaplarında, piyasa döviz kurunda değerlenmiş devletin döviz işlemlerinin entegrasyonunu; hem güçlü para bölgelerine ve hem de rublenin geçerli olduğu bölgelere yapılan gaz ihracatlarının milli para birimi üzerinden vergilendirilmesini; ve birçok zımni devlet yardımları, ödenekler ve işletme borçlarının bütçede yer alması suretiyle bütçenin yeniden yapılandırılmasını içerir.

Yeni düzenlemelerle birlikte bütçe fazlası hedefleyen yönetim tüm bu umutlu başlangıca rağmen, yıl boyunca, kayda değer bir bütçe açığıyla, baskı altındaki bütçe gerekleriyle bu uygulamaların sürdürülemeyeceğini tecrübe etmiştir ve 1995 yılı bütçesi özellikle ülke halkına devlet sübvansiyonlarının devam ettirilmesi sonucu bu hedef gerçekleştirilememiştir. 1998 yılında bütçe GSYİH’nın % 2.8’i kadar açık vermişken, 1999 yılında % 0.9 fazla vermiştir (Turkmenistan News Weekly, 2000: 8). Bu durumun daha çok devlet harcamalarının kısılmasından kaynaklandığı söylenebilir.

4.1.2. Para Politikası

Aralık 1993’te manat uygulamasına geçmeden önce Türkmenistan’ın para politikasına eski Sovyetler birliği Merkez Bankası tarafından yön verilmekteydi. Bu dönemde göreceli liberal politikalar sürdürülmüş, Türkmenistan ve eski Sovyetler birliği ülkelerinin çoğunda kontrol edilemeyen kuvvetli enflasyonist baskılar yaşanmıştır.

Ruble bölgesinden Türkmenistan’ın ayrılmasından sonra Türkmenistan Merkez Bankasının daha fazla sıkı para politikasını kabul edeceği ve manatın dışsal değerinin desteklenmesi ve ülke içi fiyat istikrarının devamının sağlanmasına yönelik politikalara önemli bir öncelik vereceği beklenmiştir. Ancak bu beklentiler yerine getirilemedi ve serbest piyasa koşullarına adapte olmaya çalışan her ekonominin ortak sorunu olan enflasyon Türkmenistan’da da ekonomiyi kötü yönde etkilemiştir.

1993 yılından itibaren ithal edilen tüketim maddelerinde meydana gelen fiyat artışları hükümeti defalarca fiyat ayarlamalarına yöneltmiş ve buda sonuçta 1992’de % 664’ten 1995’te % 1261.5’e varan hiper enflasyonla karşı karşıya bırakmıştır. Fakat 1996-2000 yılları arasında uygulanan sıkı para politikaları sayesinde enflasyonda gerileme eğilimi başlamış ve 2000 yılı itibariyle % 24 seviyesine gerilemiştir (EBRD, 1999b:8).

4.1.3. Ticaret Politikası

Bağımsızlığın ilk yıllarında Türkmenistan’ın ihraç ettiği malların coğrafi dağılımı ve mal kompozisyonunun temel yapısı, eski Sovyetler birliği Cumhuriyetlerinin başlıca pazarlarında temsil edilen pamuk ve gaz ihracatına dayalı oldukça karmaşık bir yapıya sahipti. Fakat 1992 yılında BDT Cumhuriyetleriyle yapılan ticari işlemlerde uluslararası fiyatlarla ve ödemelerin döviz karşılığı yapılması zorunluluğu getirilmiştir (The World Bank, 1994a: 5). Türkmenistan yetkililerinin dövizle ödemeyi zorunlu kılmalarının ardından Türkmenistan ile bu ülkeler arasında gerçekleşen gaz ihracatında fiyatlar konusunda sürekli problemler ortaya çıkmıştır.

Eski Sovyet cumhuriyetlerine yapılan gaz ihraçlarından kaynaklanan alacakların dünya fiyatlarından ödenmemesinin yanında biriken borçların zamanında ödenmemesi 1994 yılında önemli nakit sıkıntılarının yaşanmasına neden olmuştur. Rusya’nın da Türkmen gazının döviz girdisi sağlayacak pazarlara ulaşmasına izin vermemesi bu sıkıntıları oldukça şiddetlendirmiştir. Ancak Ukrayna’nın Nisan 1995’ten itibaren tekrar dövizle ödeme yapması ve karşılığında mal vermeye başlamasıyla ülkeye para girişi başlamış, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan gibi ülkelerinde gaz borçlarını 1998 yılı sonunda ödemeyi vaat etmeleriyle birlikte bir rahatlama yaşanmıştır (UNDP, 1999a: 24).

Bu ülkelere yapılan önceki ihracatlarda, fiyatlandırma dünya seviyesinin oldukça altında seyretmiştir. Türkmenistan’ın fiyatları dünya seviyesine yakınlaştırma çabaları yüksek fiyatlardan ödeme yapabilecek bölgelerle onların alıcıları arasındaki önemli sürtüşmeler sebebiyle başarılı olamamıştır. Türkmenistan’ın ihracat ticaretindeki bu kısıtlanmış manzarada ülkenin temel ticaret politikası hedefleri yalnızca ihracat gelirlerini yükseltme çabasından ibaret değildir. Aynı zamanda ülkenin ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi ve ihraç ettiği hammadde kaynaklarının ülke içindeki elde edilme sürecinin katma değerini yükseltmek de en önemli hedeflerindendir.

Ülkenin ihracat gelirlerini artırmasında kabul edilen bir diğer unsurda, önemli yatırımların gerektirdiği bir takım kolaylıkları sağlayacak alt yapı yatırımlarının yapılmasıdır. Yönetim aynı zamanda dövizle ödemelerin yapıldığı gelişen yeni ihracat pazarlarına, özellikle de Doğu Avrupa pazarlarına girmek için de çeşitli çalışmalar yapmaktadır.

4.1.4. Döviz Politikası

Türkmenistan 1 Aralık 1993’te tüm eski Sovyetler Birliği ülkelerinde geçerli para birimi olarak kullanılan Rubleyi terk ederek kendi milli para birimi “manat”ın kullanımına geçmiştir (Tayfun, Aydos, 1998: 24). Manat, prensipte tam konverte edilebilir bir para birimi olarak ve haftalık dolar satışlarına göre sabitlenmiş ve diğer para birimlerine de bu belirlenen dolar kuru üzerinden ilgili değişim oranları tespit edilen, resmi olarak sadece tek

bir döviz kuru oranına sahip para birimi şeklinde tanımlanmıştır. 1993 rakamlarına göre döviz kuru 1$=2 manat olarak kabul edilmiştir. Ancak bu sistem yerini daha sonra üçlü sabit kur sistemine bırakmıştır. Bu oranlardan birincisi; muhasebe ve uluslararası işlemler için kullanılan resmi kur, ikincisi; işletmelerin döviz kazançları ve ülkeler arası ticaretlerinde kullandıkları paralar için uygulanan işletme kuru, üçüncüsü; ülke içi işlemlerde kullanılan ticari kurdur.

Hükümetin döviz kuru ayarlamalarında ilk olarak 6 Aralık 1993’te manatın değeri 1$=1.98 manat olarak belirlemiştir. Manat’ın dolar karşısındaki değeri az bir miktar yükselmesine rağmen bundan sonra dolar karşısında devalüe edilmiştir. 1994’ resmi kur 1$=10 manat olarak açıklanmış, 2 Mayıs 1995’te 1$=60 manat olarak belirlenmiştir. Ancak bu düzenlemede değişim oranı gaz işletmeleri ve bazı büyük ihracatçılar için 1$=1.98 manat seviyesinde sabit tutulmuştur.

1995’in son çeyreğinde iki devalüasyon işlemi yapılmış, ilk olarak 1$=1,450 manat ve son olarak 1$=2,100 manat olarak belirlenmiştir. Benzer şekilde, 1996’da üç kez kur ayarlaması yapılmıştır. Şubat’ta 1$=2,400 manat Nisan’da 1$=4.600 manat ve yıl sonunda da 1$=5.300 manat şeklinde manat devalüe edilmiştir (Turkmenstatpragnoz, 1998: 35).