• Sonuç bulunamadı

2.1. Halkla İlişkiler Kavramı ve Modelleri

2.1.1 Halkla ilişkiler ve ikna

2.1.1.1. İkna kavramı

İnsan doğasının gereği, yaşamın her alanında ikna etkin bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda ikna amaçların gerçekleştirilmesine yönelik planlanan iletişim sürecinde etkin bir yapıdadır. İkna üzerine çeşitli tanımlar yapılmıştır. “İkna Arapça bir kelime olup İngilizcede Persuation, Fransızcada Persuasion olarak kullanılmaktadır. Türkçe karşılığı tam olarak ortaya konulamamakla birlikte inandırma kelimesi ile birlikte kullanılmaktadır” (Türkkan,2006,s.17).

“Bir bireyin davranışları üzerine etki yaratmanın çok sayıda yolu bulunmaktadır. Örneğin, eğitim aracılığıyla olabildiği gibi baskı kurarak ya da manipüle ederek de bireyler üzerinde etki yaratmak söz konusu olabilmektedir” (Yıldız, 2015,s.97). Zamanla değişen yaşam şekilleri ve gelişen birey, dayatmalardan daha çok ikna edilerek arzu edilen davranışlara yönlendirilmeye başlanmıştır. Brembeck ve Howell

21

ikna ile ilgili olarak; “bireylerin seçimlerini etkileme amaçlı iletişim” (1952, s.24) şeklinde bir tanım yaparlar.

İkna ve iknada sözlü iletişimin etkisinin vurgulandığı tanımlamalarda Harold Dwight Laswell’in toplumların kontrolü için etkinin gerekliliğini vurguladığı ‘Kim, Neyi, Hangi Kanaldan, Kime, Hangi Etkiyle’ sorularının cevaplarını aradığı iletişimin doğrusal bir çizgide ele alındığı Laswell Modeli’nin konunun şekillenmesinde önemli bir etkiye sahip olduğu da unutulmamalıdır. Bu bağlamda ikna etme; “insan düşüncesini sözcüklerle kazanma sanatı olarak tanımlanır. İkna edici iletişimde ana düşünce alıcının mesajdaki görüşleri gönüllü olarak kabul etmesidir. Bununla birlikte ikna edici iletişim, özel olarak ikna edilmek istenen birey, grup ya da kitlede, belirli tutum veya davranış değişimi, başka deyişle belli bir konuda belli bir biçimde düşünmesini ve davranmasını sağlama amacı ve planlı bir biçimde gerçekleştirilen iletişim olarak nitelendirilebilinir. İletişimin başarısı da bu amacın gerçekleşme derecesi ile ölçülür” (Gür, 2011,s.64).

Burada ikna unsurunun oluşması için gönüllülük durumuyla başlayarak tutum ve davranışlarda istenen değişikliğin yaratılması ve istenilen şekilde davranışın sağlanmasıyla ulaşılan bir durumdan bahsedilmektedir. Yani üzerinde odaklanılan grubun, ikna etmek isteyenin, istediği şekilde davranması durumunun sağlanması şartıdır. “Basit bir yaklaşımla ikna süreci, sözlü iletişim (neden ya da uyaran) ve tutum değişimi (sonuç ya da yanıt) öğelerine ayrıştırılarak çözümlenebilir. Bu süreçte göz önüne alınan etkenler, mesajın kaynağı, mesaj, kanal, hedef ve mesajın iletilme biçimidir. ABD’li siyaset bilimci Harold Dwight Lasswell’e göre kimin, neyi, kime, nasıl söyleyeceği ve bunun ne etki yaratacağı sorularının yanıtlanmasından oluşan bu süreçte, çok çeşitli etkenler rol oynar”(http://www.nkfu.com/ikna-nedir-ikna- kavramlarinin-tarihcesi/ erişim 20.05.2016).

Şekil 2.1: Laswell’in Çizgisel Modeli

Kaynak: McQuail, Denis ve Windahl, Sven. Kitle İletişim Çalışmalarında İletişim Modelleri (Çev:Konca Yumlu), İstanbul: İmge Yayınları, 2005, s.27.

22

Plato’dan Aristo’ya günümüze ikna, ikna teknikleri ve halkla ilişkileri genel olarak değerlendirecek olursak; propaganda ve manipülasyonla başlayan süreçte günümüzde bireyleri ve hatta toplumları iyi niyetli ikna çabalarıyla iletilmek istenen mesaja alıştırmak halkla ilişkilerin en önemli görevlerinden biri halini almıştır. Zorlama ya da baskı ile değil profesyonel halkla ilişkiler uygulamalarıyla bireyler ikna edilme süreci içerisine sokulmaktadırlar. Özellikle bireyler bilinçlendikçe belli konularda rıza göstermeleri bir o kadar da zorlaşmıştır. Bu bağlamda aslında halkla ilişkilerin en temel kavramlarından biri olan ikna devreye girerek bir noktada da iknanın etik boyutu üzerinde düşünülmesini sağlamaktadır. Çünkü burada devreye, Platon’dan Aristo’ya dönemsel olarak farklılıklar gösteren retorik unsuru girmektedir. Platon’un retoriğinde konuşmacının, iyiyi kötü- kötüyü de iyiymiş gibi gösterebilme becerisi olduğu, her iki tarafın yararına olabilecek bir retorik anlayışının kullanılmasının mümkün olabildiği halde bunun pek de yerine getirilmediği yönündedir. Aslında günümüz koşulları ve halkla ilişkiler anlayışıyla da değerlendirildiğinde hedef kitlenin zararına olabilecek şeylerin bile sanki yararlarınaymışçasına, ikna yoluyla onlara dayatılması şeklini aldığı bilinmektedir. Yine de Platon’un savunduğu dinleyicinin hak ve faydasının korunup kollanması yönündedir.

Aristo’nun görüşünde; daha bilimsel yöntemlerle en iyi ikna etme şeklinin ne olabileceği üzerine yoğunlaşma bulunmaktadır. “Aristoteles retorik başlıklı eserinde bu sanatı, “her konunun ikna etmede kullanılmak üzere içerdiği şeyleri değerlendirme becerisi, şeklinde tarif eder” (Altınörs, 2011,s.88). Aristoteles’in üç söyleviyle ilişkilendirdiği logos, ethos, pathos kavramları bulunmaktadır. Yine Altınörs’ün de belirttiği gibi (2011,s.88); üç söylevden ilki hukuki söylevdir. Fiilin doğru ya da yanlış olma durumuna odaklanmakla birlikte itham ve savunma yapar, iknaya ve kanıtlamaya hizmet eden logos ile ilişkilendirilir yani nutuk ve mantık unsurlarının ağır bastığı bir yapıdır. Bir diğeri müzakereci söylevdir. Burada hatibin tavrının ve mizacının inandırıcılığı arttıran ethos ön plana çıkar. Son olarak da epidik söylev, dinleyicilerde duygulanım uyandırmasıyla pathos ile ilişkilendirilir.

Aristo’nun iletişim modeli 4.yüzyıla dayana ve yüzyüze iletişimin en basit haliyle ele alındığı modeldir.

23

Şekil 2.2: Aristo’nun İletişim Modeli

Kaynak: http://prezi.com/19jwinuo1z0i/aristo-ve-shannon-weaver-modeli/ erişim: 20.05.2016.

Yine bu çerçevede Aristo’nun iknasını da onun iletişim modeliyle birleştiren bir şemaya dönüştürerek ele alacak olursak:

Şekil 2.3: Aristo’nun iletişim modeli şemasını ikna ile birleşimi.

“Booth, halkla ilişkilerin dört modeline paralel olarak dört retorik türü tanımlamıştır; Alt-retorik...yanıltma, konuları bulanıklaştırma ya da eylemden kaçınma amacıyla sözcüklerin ya da başka sembollerin kullanılması =basın ajansı,

Salt-retorik... sadece gizleme amaçlı aldatıcı yanıyla değil, mantıksal argümanları da içine alan gerçek anlamda ikna edici yanlarıyla birlikte, herhangi bir konuda içtenlikle taraftar toplama sanatı= kamuoyu,

Retorik-B. Bu esas olarak Aristoteles’in mantığıdır. Burada retorikçi, akla gelebilecek her konuda ikna edici olmanın yollarını keşfeder ya da icat eder. Ne istediğinizi bilme sanatıdır. Meydan kavgasında görünmez bir el yardımıyla kamusal bir yarar üretmeyi umar=çift yönlü asimetrik,

Retorik-A...alt retorikte olduğu gibi hileyle kazanmak amacıyla, salt retorikte olduğu gibi sadece içtenlikle kazanmak amacıyla, ya da zaten bildiğiniz şeyleri kabul ettirmek için bulunabilecek tüm iyi nedenleri ortaya sürmek amacıyla değil, amaç ve ereklerimizi ve değerlerimizi eleştirel fikir alışverişi yardımıyla keşfetmek ve derinleştirmek amacıyla sembollerden yararlanan mükemmel bir sorgulama sanatı= çift yönlü simetrik” (Grunig,2005,s.61-62).

24

Halkla ilişkiler iknaya ve retoriğe yer vermektedir. İkna amaçlı halkla ilişkilerden faydalanılırken aynı şekilde ikna unsurunun da başarılı olması için retorikten faydalanılmaktadır. Bu geçişkenlik tüm unsurların birbirini bütünlemesini sağlamaktadır.