• Sonuç bulunamadı

3. ANONİM ORTAKLIKLARDA İBRA KAVRAMI

3.2 İBRA KARARININ HUKUKİ NİTELİĞİ

3.2.2 Türk Hukuku Bakımından

3.2.2.6 İbra kararının şahsi defi niteliğinde olduğu görüşü

İbra kararının şahsi defi niteliğine sahip olduğu görüşü doktrinde savunulmaktadır. Bu görüşe göre189, bir alacaklı borçlusu nezdinde olan alacağına ilişkin olarak menfi borç

185 ŞAHİN, s.24; ULUSOY, İbra, s.266; DOMANİÇ, AŞ, s.298.

186 Mahkeme önünde sulh şekle bağlıdır. Kanunun öngördüğü bu şekil, sulh için geçerlilik şartıdır

(HUMK. m.154/3-ç).

187 Mahkeme dışı sulh sözleşmesi, diğer sözleşmeler gibi tamamen maddi hukuk (mesela BK)

hükümlerine tabidir; KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s.556.

188 ÇELİK, s.37.

50

ikrarında bulunmuşsa bu durumda irade sakatlıkları dışında hiçbir biçimde alacak talebinde bulunamaz. Menfi borç ikrarı ile borç kesin bir şekilde sona ermiştir. Genel kurulun yönetim kurulu üyeleri hakkında verdiği ibra kararının menfi borç ikrarı niteliğinde olduğu kabul edilirse artık ortaklığın tazminat alacağının kesin olarak ortadan kalktığı sonucuna varılmalıdır. Bu anlamda ortaklık tüzel kişiliği bakımından tazminat davası açma hakkını ortadan kaldırdığı için menfi borç ikrarı görüşü, genel kurulun ibra kararının hukuki niteliğini açıklama hususunda yeterli olurken pay sahiplerinin dolaylı zararları nedeniyle açacakları tazminat davasını açıklamaya yetmez190. Bunun nedeni, pay sahipleri dolaylı zarar gören sıfatına istinaden yönetim

kurulu üyelerine karşı tazminat davası açabilmektedirler (YTTK. m.555/1, TTK. m.336). Genel kurulun yönetim kurulu üyeleri hakkında ibra kararı almış olması bu davanın açılmasına engel teşkil etmez. TTK. m.340 ise 336. madde gereğince açılacak davalarda TTK. m.309’un uygulanacağını belirtmektedir. TTK. m.309’a göre, pay sahiplerinin dolaylı zarar gören sıfatı ile yöneticilere karşı açacakları davada hükmolunacak tazminat ortaklığa verilir. Aynı yönde YTTK. m.555 pay sahiplerinin tazminatın ancak ortaklığa ödenmesini isteyebileceklerini düzenlemektedir. Davalılar tarafından ortaklığa ödenecek bu tazminat, genel kurulun ibra kararı kapsamında sorumluluktan kurtardığı tazminattır191. Bu durumda ortaklık tüzel kişisinin ya da pay sahiplerinin açacağı tazminat davasında, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının karara bağlanacağı tek bir tazminat borcu vardır. Söz konusu tazminat borcu, ortaklık tüzel kişiliği için doğrudan uğranılan zararlardan, pay sahipleri için ise dolaylı uğranılan zararlardan doğmaktadır. Pay sahiplerinin açacakları sorumluluk davasında hükmolunan tazminatın ortaklığa ödenmesiyle, aslında anonim ortaklık genel kurulunun ibra kararı kapsamına dahil olan ortaklık zararı tazmin edilmektedir. Bu görüşe göre192, eğer ibra kararı menfi borç ikrarı niteliğine sahip olsaydı ibra kararı ile ortaklığın tazminat alacağına kesin olarak son verilmiş olması gerekirdi. Bu anlamda ortaklığa ödenecek olan tazminatın ortaklık bakımından sebepsiz zenginleşme niteliğine sahip olması gerekli olurdu ki, mahkeme kararı ile bir kimsenin sebepsiz zenginleşmesine karar verilmesi olanaklı değildir.

190 ULUSOY, İbra, s.271. 191 ULUSOY, İbra, s.271. 192 ULUSOY, İbra, s.271.

51

Bu görüşü savunanlar ibra kararının hukuki niteliğini maddi hukuka ilişkin savunma vasıtalarından biri olan ve borçluya borcunu yerine getirmekten kaçınma imkanı veren “şahsi defi” savunmalarını hangi gerekçelere dayandırarak açıklamaktadırlar?

Defi, davalının aslında borçlu olduğu bir edimi özel bir sebeple yerine getirmekten kaçınmasına imkan veren bir hak niteliği taşımaktadır193. Diğer bir anlatımla, davalı aslında borçludur; ancak davalının özel bir nedenle borcunu yerine getirmekten kaçınma hakkı vardır. Bu açıklamalarımıza ek olarak, eğer defi teşkil eden vakıalar, yalnızca taraflar arasında ileri sürülebiliyorsa, şahsi defi niteliğine bürünürler. Bu anlamda, ibra kararı, zamanaşımında olduğu gibi, anonim ortaklık yönetim kurulu üyelerinin tazminat borçlarını sona erdirmemektedir. Yönetim kurulu üyeleri tazminat borçlusu olarak kalmaktadırlar. Fakat borçlarını yerine getirmekten kaçınma imkanı sağlayan bir vakıa olarak ibra kararını ileri sürme ve ortaklığa karşı bu borçlarını yerine getirmekten kaçınma imkanına sahiptirler194. Bu bakımdan söz konusu niteliği ile ibra kararı, yönetim kurulu üyeleri için bir defi niteliği taşımaktadır195. Buna ek olarak, ibra kararı, dolaylı zarar gören pay sahiplerinin açacakları sorumluluk davasında ileri sürülemediği yalnızca ortaklığın açacağı davada ileri sürülebildiği için, şahsi defi niteliğindedir. Zira şahsi defi, taraflar arasındaki ilişkiden doğan defilerdir. Yine bu görüşe göre196, taraf kavramı ortaklık tüzel kişiliği ile ibra kararına olumlu oy veren pay sahiplerini de kapsamalıdır. Bu anlamda eğer ibraya oy veren pay sahipleri belli ise, ibra kararı onlara karşı da bir defi olarak ileri sürülebilmelidir.

İbra kararı şahsi defi olarak kabul edildiğinde ortaya çıkan sonuçlar şunlardır: Anonim ortaklık tarafından kendisine tazminat davası açılan yönetim kurulu üyesi ibra kararını bir defi olarak açıkça ileri sürmek zorundadır. Anonim ortaklık genel kurulunun yönetim kurulu üyeleri hakkından ibra kararı aldığı dava dosyasından anlaşılsa bile hakim bunu kendiliğinden gözeterek davayı reddedemez197. Yine davalı yönetim kurulu

193 KURU/ ARSLAN/ EJDER, s.332 vd. 194 ULUSOY, İbra, s.273.

195 Bu görüşe ilişkin ayrıntılı açıklama ve örnekler için bkz. ULUSOY, İbra, s.273. 196 ULUSOY, İbra, s.273.

197 Davalı tarafından ileri sürülmeyen ibra kararı, dava dosyasından anlaşılsa bile örneğin, genel kurul

kararının ilan edildiği Ticaret Sicili Gazetesinin incelenmesi sonucunda anlaşılsa bile hakim bu durumu kendiliğinden gözetemez, bkz. ULUSOY, İbra, s.274.

52

üyesi bilinçli bir şekilde ibrayı bir defi olarak ileri sürmek istemeyebilir. Söz konusu yönetim kurulu üyesi iş dünyasındaki itibarını korumak amacıyla ibra edildiğini ispatlayarak değil, yerine getirdiği işlem ve faaliyetlerinde doğru ve gereği gibi davrandığını, kusursuzluğunu kanıtlayarak tazminat borçlusu olmadığının ortaya çıkması tercih edebilir.

İbra kararının hukuki niteliğinin şahsi defi olduğunun kabul edilmesi durumunda ortaya çıkan diğer bir sonuç ise davada ileri sürülme zamanıdır. Sorumluluk davası açılan davalı yönetim kurulu üyesi ibrayı bir defi olarak cevap dilekçesinde ileri sürmek zorundadır. Daha sonraki zamanlarda ileri sürülen ibra kararı savunmayı genişletme yasağı ile karşı karşıya kalır.

Son olarak, aralarında teselsül bulunsa bile, davalılardan biri tarafından ileri sürülen defiden diğer davalılar yararlanamaz. Nitekim YTTK. m.557 gereği, yönetim kurulu üyeleri ortaklığa karşı müteselsilen sorumlu olsalar bile, anonim ortaklık genel kurulu onları bireysel bir şekilde ibra eder198. Bu nedenle birden fazla yönetim kurulu üyesi davalı olarak gösterilmiş olsa bile, her davalı kendine yönelik ibra kararını ileri sürer.

3.3 YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN İBRASINA İLİŞKİN POZİTİF