• Sonuç bulunamadı

3. ANONİM ORTAKLIKLARDA İBRA KAVRAMI

3.3 YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN İBRASINA İLİŞKİN POZİTİF

3.3.3.2 Faaliyet döneminde ibra

3.3.3.2.1 İbranın etkisi

6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununda ibra kararı ile ilgili olarak kabul edilen bir başka düzenlemede “ibranın etkisi” başlığını taşıyan 558. madde düzenlemesidir. Yeni olan bu düzenlemenin ilk fıkrasında öncelikle son dönemlerde Türk hukuk uygulamasını da yakından ilgilendiren bir konuya Yargıtay uygulamasına da paralel bir biçimde kanun hükmü ile kesin bir çözüm getirilmek istenmiştir223. Bu anlamda genel kurul tarafından verilen bir ibra kararının sonradan yeni bir genel kurul kararı ile ortadan kaldırılamayacağı açıkça düzenlenmiştir (YTTK. m.558/1). Ancak bu düzenleme genel kurul tarafından verilen ibra kararının bir mahkeme hükmü ile iptal edilmesine engel teşkil etmez. Nitekim söz konusu düzenlemenin birinci fıkrasına bakıldığında genel kurul kararlarının iptali ile ilgili olan YTTK. m.445 hükmünün saklı tutulduğu görülmektedir.

222 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı RG. 223 KENDİGELEN, YTTK, s.408.

60

6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu m.558/2 düzenlemesi ise tamamen İsv.BK m.758’den alınmıştır. Söz konusu düzenlemeye göre genel kurul tarafından verilen bir ibra kararı, ibranın kapsamına giren maddi olaylara ilişkin olarak, gerek ortaklığın, gerek ibraya olumlu oy veren veya ibra kararından sonra, ancak bu kararı bilerek pay iktisap etmiş olan pay sahiplerinin sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırır (YTTK. m.558/2). Aynı hükümde “genel kurulun sorumluluktan ibraya ilişkin kararı” ifadesi kullanılmakla ibra kararının sorumluluğu kaldırdığı öngörülmüş olmaktadır224. Yeni düzenlemede ayrıca diğer pay sahiplerinin, diğer bir ifadeyle ibra kararına olumlu oy vermeyen ya da ibra kararından habersiz olarak payları iktisap eden pay sahiplerinin dava açma haklarının altı aylık hak düşürücü süreye tabi olduğu ve bu sürenin ibra kararının alındığı tarihten itibaren işleyeceği hükme bağlanmıştır (YTTK. m.558/2)225. Düzenlemenin İsv.BK. m.758/1,2’den alınmış olduğu kanunun hükme ilişkin gerekçe bölümünde ifade edilmiştir.

Yukarıda açıkladığımız üzere ibra kararının ortaklığın ve pay sahiplerinin dava haklarına etkisi düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile kanundaki önemli bir eksiklik giderilmiştir. Bu hükümle ibra kararının pay sahiplerinin dolaylı zararları nedeniyle açacakları sorumluluk davalarına etkisine yönelik yapılan tartışmalara son verilmek istenmiştir. Yeni düzenleme ile anonim ortaklıkta genel kurulun ibra kararı, İsviçre Borçlar Kanunu kapsamında yer alan düzenlemeye yaklaştırılmakla birlikte, genel kurulun ibra kararına eski düzenlemeye oranla daha fazla etki tanınmıştır226. Ayrıca

anılan düzenleme YTTK. m.424 hükmünden farklı bir biçimde olması gereken yerde yani sorumlulukla ilgili olan 11. bölümde yer almaktadır. Öte yandan söz konusu düzenlemeye ilişkin çeşitli eleştiriler de yapılmaktadır. Öncelikle YTTK. m.424 ve m.558 sadece örtülü ibra kararına yer vermektedir. Açık ibra kararının kanunda açık olarak düzenlenmemesi önemli bir eksikliktir. Nitekim ibra kararı, bilanço, kar ve zarar

224 ŞAHİN, s.88.

225 İbra kararından habersiz olarak sonradan pay iktisap eden yeni pay sahiplerine, altı aylık bir hak

düşürücü süre ile sınırlı olsa da, bu şekilde bir dava hakkının tanınmasının doğru bir düzenleme olup olmadığı tartışılabilir. Nitekim bu düzenleme, ibra kararına olumlu oy veren pay sahiplerinin kaybettikleri dava hakkını, karardan sonra yapılacak muvazaalı devirlerle dolaylı bir biçimde kullanmalarına yani hükmün dolanılmasına imkan tanımaktadır, bu konuda bkz. KENDİGELEN, YTTK, s.409, dn.215.

61

hesabının onaylanması şeklinde örtülü olarak verilebileceği gibi açık bir kararla da verilebilir. Asıl olarak hukuken geri alınamayacak olan bu ibra türüdür. Düzenlemede ibra kararının geri alınamayacağı ifade edilmişse de, asıl ilgili olduğu açık ibra kararı özel olarak düzenlenmemiştir.

Diğer bir eleştiri ise maddenin birinci fıkrasının “445 inci madde hükmü saklıdır” şeklinde kaleme alınmasıdır227. Genel kurul kararlarının iptali ile ilgili olarak iptal

sebepleri başlıklı 445. madde düzenlemesinin saklı tutulduğunun kaleme alınması gereksizdir. Nitekim düzenlemede sözü edilen ibra kararının genel kurul kararı ile kaldırılamayacağıdır. Zira bu düzenleme ibra kararının iptal davası yoluyla kaldırılmasına herhangi bir engel teşkil etmemektedir228.

Son olarak, 558. maddenin 2. fıkrası dava açma hakkını gereksiz yere kısıtlaması bakımından eleştirilmektedir. Dava hakkını altı aya çıkaran düzenleme bakımından ise, ortaklığın bağımsız denetçiler tarafından denetleniyor olması ve gerektiğinde bunların sorumlulukları yoluna da gidilebilmesinin olanaklı olması sebebiyle eleştirilmiştir. Bu anlamda üç aylık iptal davası açma süresinin yeterli olacağı ifade edilmektedir229.

3.3.3.2.2 Bilançonun onaylanmasına ilişkin karar

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.380’de “ibra” kenar başlığı ile düzenlenen hüküm, birtakım değişikliklerle ve kenar başlığı da değiştirilerek 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu m.424’e aktarılmıştır. Kenar başlığının değiştirilmesinin gerekçesi olarak ise, ibra kararının daha sonraki bölümlerde hukuki sorumluluk başlığı altında ayrıca düzenlenmiş olması ve bu maddede ise ibra kararının değil, bilançonun onaylanması ile ilgili kararın sonucunun hükme bağlanması olarak gösterilmiştir230. Böylece sonuç

227 MOROĞLU, E., Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Başlangıç, Ticari İşletme, Ticaret Şirketleri ve Son

Hükümlere İlişkin Değerlendirme ve Öneriler, 2. Bası, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2005, s.181.

228 MOROĞLU, Değerlendirme ve Öneriler, s.182.

229 Eleştiriler hakkında detaylı bilgi ve daha fazla açıklama için bkz. MOROĞLU, Değerlendirme ve

Öneriler, s.182.

62

olarak YTTK. m.424’de “örtülü ibra” kurumu düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre “Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz.” Yeni düzenlemede bu şekilde kaleme alınan hükme yapılan ekler ise, aksine açıklığın “kararda” yer alması gerektiğinin vurgulanması ve bilançonun ortaklığın gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içermesinin örtülü ibra kararının alınmasına engel olabilmesi için ayrıca “bu hususta bilinçli hareket edilmesi” şartının da aranmasıdır. Hükmün gerekçesinde bu ifadenin sadece bilançonun ortaklığın gerçek durumunu göstermemesi sebebi ile ilgili olduğu ifade edilmektedir. Gerekçede “kast” sözcüğünün kullanımından kaçınmak amacıyla “bilinç” kelimesinin tercih edildiği belirtilmektedir231. Bu düzenleme gereği, bilançoda maddi nitelikte basit muhasebe hatalarının bulunması ibra kararının geçerliliğini zedelemeyecektir232.

Görüldüğü gibi yeni düzenlemede bilançonun gerçek durumu yansıtmadığı hallerde bilinçli hareket edilmiş olması sorumluluğun doğması bakımından gereklidir. Mevcut düzenleme bu şekilde bir ayrım yapmaksızın bilançonun gerçek durumu yansıtmamasına geçersizlik sonucunu bağlamıştır. Yeni düzenlemeye göre, bilanço bilinçli olarak gerçeği yansıtmayan bir biçimde düzenlenmediyse yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiş olacaklardır. Bilinçli hareketin kim tarafından ve nasıl ispat edileceği konusunda herhangi bir düzenlemeye sahip olmayan hüküm, yöneldiği sonuç açısından da tartışmalıdır233. Bilançoyu hazırlamak yönetim kurulunun en önemli

görevlerinden bir tanesidir. Bu görevin gereği gibi yerine getirilmemesi sorumluluklarını gerektirir. Bu konuda bir görüşe göre234, düzenleme bu haliyle adeta yönetim kurulu üyelerine yanlış bilançoya rağmen sorumluluktan kurtulmak için bir

231 Ancak “bilinç” kelimesi yorumlamayı gerektirdiğinden, hükmün hangi durumlarda uygulanacağı

sorunu yeni bir tartışmayı beraberinde getirecektir, bkz. KENDİGELEN, YTTK, s.276; AKDAĞ- GÜNEY, Hukuki Sorumluluk, s.325-326.

232 ŞAHİN, s.87.

233 AKDAĞ-GÜNEY, Hukuki Sorumluluk, s.326. 234 AKDAĞ-GÜNEY, Hukuki Sorumluluk, s.326.

63

imkan sağlamakta ve yönetim kurulunun bu konudaki hatasının sonucunu ortaklığa yüklemektedir.

Yeni Türk Ticaret Kanunu m.424 düzenlemesinde bilançonun onaylanması kararına yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin yanı sıra TTK. m.380 düzenlemesine paralel olarak “denetçilerin” de ibra edilmesi sonucunun bağlanması dikkat çeken diğer bir husustur. Yeni sistemde artık bir organ olarak görev yapmayan denetçinin genel kurul kararı ile ibra edilmesi söz konusu olmayacaktır235.

Son olarak, yeni düzenleme bakımından konumuza ilişkin olarak bazı eleştiriler yapmamız mümkündür. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunumuzda ibra kararına ilişkin birçok düzenlemeye yer verilmiş olmasına rağmen yanlış sistematik aynen korunmuştur. Öncelikle 424. madde düzenlemesinin bulunduğu yer yanlıştır. İbra kararı “sorumluluk” ile ilgilidir. Bu nedenle sistematik açıdan bu hüküm eleştirilmekte olup yeni kanunun sistematiğine göre bu düzenlemenin 11. bölümde 558. maddede yer alması gerektiği ifade edilmektedir236. Yine ibra kararını düzenleyen 424. madde hükmünün eksik ve yetersiz olduğu belirtilmektedir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun örtülü ibra kararını düzenleyen açık ibra kararına yer vermeyen hükmü olduğu gibi yeni kanuna aktarılmıştır237.

Doğrudan doğruya ibra kararına ilişkin olarak düzenlenen bu hükümler dışında YTTK. m.436 ve m. 420 düzenlemeleri de ibra kararı ile ilgilidir. Oydan yoksunluk halleri esas olarak korunmuş olup kapsamla ilgili bazı değişikliklerinin öngörüldüğü YTTK. m.436 hükmü oydan yoksunluk hallerinin işlendiği bölümde incelenmiştir. Nitekim bilanço görüşmelerinin ertelenmesi talebini öngören YTTK. m.420 hükmü de esas olarak TTK. sistemini korumuştur. Bu düzenlemeye de azınlık haklarının işlendiği bölümde yer verilmiştir.

235 Yönetim alanı ile ilgili olarak kendisine görev tevdi edilen tüm maddelerden denetçi/denetçiler ifadesi

özel olarak çıkarılmıştır. Bu düzenlemede “denetçi” kelimesinin madde metninde yer almaya devam etmesinin bilinçli bir tercih mi yoksa bir unutmanın sonucu mu olduğu gerekçeden anlaşılamamaktadır, KENDİGELEN, YTTK, s.276.

236MOROĞLU, TTK Tasarısı, s.230; ÇELİK, s.25.

237 Genel kurulun ibra konusundaki inhisari yetkisi dikkate alınarak açık ibra kararının düzenlenmesi

64

Genel olarak ibra kararına ilişkin olarak yeni kanunumuzda yer alan düzenlemeleri değerlendirdiğimizde söz konusu hükümlerin dil bakımından sadeleştiğini ancak kanun sistematiği açısından uygun olmadığını ifade edebiliriz.