• Sonuç bulunamadı

5. İBRA KARARININ ALINMASI

5.2 İBRA KARARINDA OY HAKKI

5.2.2 Oydan Yoksunluk Halleri

5.2.2.1 Akrabalık bağı olanların oydan yoksunluğu

6102 sayılı yeni kanunda pay sahibinin oydan yoksunluğu 436. maddede düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemenin birinci fıkrasına bakıldığında; “Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.” şeklinde kaleme alındığı görülmektedir.

Gerekçede de açıklandığı gibi söz konusu hüküm bazı değişikliklerle 6762 sayılı Kanun’un 374. maddesinin yerini almış, bu şekilde içtihatlar ile öğretideki birikim korunmuştur429. Yeni düzenlemenin farklılık gösteren noktaları şunlardır; söz konusu düzenlemede, her şeyden önce oydan yoksunluğa neden olan durumların içine, pay sahibinin, eşinin veya alt ve üstsoyunun yanı sıra, bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri veya hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri de madde metnine eklenmiştir. Diğer farklılık ise, TTK.m.374 hükmünde sadece “iş” ya da “dava” ifadelerine yer verilmişken, YTTK. m.436/1 hükmünde “iş” ibaresinin yanına “işlem” eklenmiştir.

427TEKİNALP(Poroy/Çamoğlu), Ortaklıklar, s.512-513, N.988; ÇELİK, s.134; TEOMAN, Oy Hakkından

Yoksunluk, s.181; PULAŞLI, Şerh2, s.1972; UYSAL, L., Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu-II, TBB Dergisi, S.81, Y.2009, s.26; Aksi görüş için bkz. ÇAMOĞLU(Poroy/Tekinalp), Ortaklıklar, s.315-316, N.614; DERYAL, s.397, dn.69.

428 AYTAÇ, İbra, s.113; ÇELİK, s.135.

123

Buna ek olarak “dava” ibaresi de “herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki dava” olarak değiştirilmiştir. Gerekçede şahıs ve sermaye şirketlerinin m.124 hükmünde gösterildiği, hakimiyet altında bulunma olgusunun ise içtihat yolu açık olmak üzere, m.195’in kıyas yolu ile uygulanmasıyla belirleneceği, yapılan bu eklerle öğretide eleştirilen bir kanun boşluğunun doldurulmuş olduğu açıklanmaktadır. Öte yandan, iki ortaklık arasındaki şahsi iş veya işlem kavramından bahsedilmemektedir.

Söz konusu hükmün konulmasının nedeni, ortaklıkla pay sahibi ya da onun yakınları arasındaki menfaat ihtilaflarında, pay sahibinin tarafsız kalmasının zor olması inancı ile oy hakkının kullanılmasını yasaklayarak ortaklığın korunmasıdır430. Diğer bir anlatımla,

pay sahibinin, bu gibi kararlarda tarafsız kalamayacağı, kişisel çıkarlarını ön planda tutarak oy kullanabileceği öngörülmüş, ortaklık menfaatleri bakımından sakıncalı olan bu durumun önlenmesi için oydan yoksunluk hali kabul edilmiştir. Bu düzenleme ile pay sahipleri bakımından genel kurul kararlarına ilişkin genel bir oydan yasaklılık durumu öngörülmüştür.

6102 sayılı YTTK. m.436/1 (TTK. m.374/1) hükmünde kaleme alınan oydan yasaklılık hali, ibra kararında da genel kurul kararı olması nedeniyle uygulanmalı mı? Bu konu doktrinde tartışılmıştır. Tartışmanın temel noktası madde metninde yer alan “kişisel nitelikte bir iş veya işlem veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki dava” ifadesinin dar mı yoksa geniş mi yorumlanması gerektiği hususudur. 6762 sayılı kanunda bu ifade “şahsi bir iş veya dava” olarak kaleme alınmıştır. Bu konuda, Helvacı’ya göre431, ortaklık ile yönetim kurulu arasında varlık gösteren hiçbir iş şahsi iş sayılmaz. Yine YTTK. m.436/1 (TTK. m.374/1) hükmüne göre ibra şahsi iş olarak nitelendirilirse, YTTK. m.436/2 (TTK. m.374/2) düzenlemesinin kanunda yer almaması gerekirdi. Bu nedenle, madde metninde sayılanların yönetim kurulu üyelerinin ibrasında

430 AYTAÇ, İbra, s.118.

431 Yazar bu görüşünü 6762 sayılı TTK. m.336 düzenlemesine dayandırmaktadır. Söz konus u

düzenlemeye göre, idare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muameleden şahsen mesul olmazlar. Bu tür muamelelerin sonucu olan ibranın şahsi iş olması mümkün değildir; bkz. HELVACI, Hukuki Sorumluluk, s.141; aynı yönde TEKİNALP(Poroy/Çamoğlu), Ortaklıklar, s.514-515, N.992.

124

oydan yoksunluğu söz konusu olmaz. Bu yönde görüş bildiren Teoman432, yönetim kurulu üyelerinin ibrasında, pay sahibinin ortaklık ile bir üçüncü kişi gibi karşı karşıya gelmediğini ifade etmekte, aksine pay sahibi yönetim kurulu üyesinin, pay sahipliği sıfatının verdiği yönetime katılma hakkının sonucu olarak ortaklığın faaliyetinde görev almakta ve kendi kişisel menfaatini değil, ortaklığın menfaatini gözetmekte olduğunu belirtmektedir. Bu anlamda pay sahibi ile ortaklığın menfaati çatışmamaktadır. Yazara göre, yönetim kurulu üyelerinin m.436/1’de sayılan yakınları, aynı zamanda ortaklık işlerinin görülmesine katılmış olmadıkça bunların ibrası hakkında oy kullanabilirler. Bu nedenlerle m.436/1 ve m.436/2 arasında bağlantı kurmak ve yönetim kurulunun ibrasındaki oydan yoksunluğu “şahsi iş” kavramı ile açıklayıp, oydan yoksunluğa pay sahiplerinin yakınlarını da dahil etmek imkanı söz konusu değildir. Pulaşlı’ya göre433, yönetim kurulu üyelerinin eşleri, üst ve altsoyları, yönetim kurulunun ibrasına ilişkin oylamada oy kullanabilirler. Diğer bir anlatımla, söz konusu bu kişiler ibra oylamasında oy hakkından yoksun değildirler. Zira Yargıtay’da, ibranın madde metninde anılan kişilerle ortaklık arasındaki kişisel bir iş veya dava sayılamayacağı gerekçesi ile ibra oylamasında uygulamayacağını içtihat etmiştir434. Kanaatimizce bu görüş yerindedir. İbra kişisel iş değildir. Nitekim kanunun kaleme alınış şekli ibra kurumunu bu kapsama dahil etmemize imkan vermez. Buna ek olarak, 6102 sayılı yeni kanunda ibra kararının etkisi açık olarak hükme bağlanmıştır. Buna göre, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakları sona erer. YTTK.

432Yazara göre, TTK. m.374/1 (YTTK. m.436/1) hükmündeki şahsi kelimesi, pay sahibinin ortaklıkla

yaptığı hukuki işlemin kişisel bir menfaat sağlamak amacı ile gerçekleştirildiğini ve alınacak kararın pay sahipliği sıfatı ile ilgisi bulunmadığını göstermektedir. Bir işin “şahsi iş” teşkil edip etmediğini anlamak hususunda başvurulacak ölçüt, pay sahibinin o işlemin yapılması sırasında ortaklığın karşısında üçüncü kişi olarak yer alıp almadığıdır. Burada önemli olan, aynı işlemin pay sahibi olmayan bir kişi ile de yapılmasının mümkün olup olmamasıdır. Sorunun cevabı olumsuz olursa, işlemin bireysel nitelik taşıdığı ve pay sahibinin buna ilişkin kararda oy kullanamayacağı anlaşılacaktır; TEOMAN, Ö., Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Oy Hakkından Yoksunluğu Konusundaki Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi, Otuz Yıl Ticaret Hukuku, Tüm Makalelerim Cilt II: 1982-2001, İstanbul 2001, s.46- 47; Oy Hakkından Yoksunluk, s.115 vd.

433 PULAŞLI, Şerh2, s.1340-1341.

434 Yarg.11 HD. T.08.01.1976, E.1975/3644, K.1976/45 bkz. ÇAMOĞLU(Poroy/Tekinalp), Ortaklıklar,

125

m.436/1 hükmünde yer alan kişiler ibra kararında oy kullansalar bile bu durum ibra kararına karşı olan pay sahiplerinin menfaatlerine zarar vermez.

Bu konuda aksi görüş435 belirten Aytaç’a göre436, YTTK. m.436/1 (TTK. m.374/1)

hükmünde ifadesini bulan “şahsi iş veya dava” geniş yorumlanmalıdır. İbra kararı da bu kapsamın içinde düşünülmelidir. İbra, pay sahibi ile ortaklık arasında şahsi bir iş niteliğindedir. Bu nedenle madde metninde yer verilen yakınlar, yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Oy kullanma yasağının ibra sonucunu doğuran hesapların onaylanması kararında (YTTK. m.424) da uygulanması gerekir. Çamoğlu’na göre437, ortakların kendileriyle veya karı ve kocası veya alt ve üstsoyu ile

ortaklık arasındaki şahsi bir iş veya davada oy hakkını haiz bulunmadığı konusunda YTTK. m.436/1 (TTK. m.374/1) hükmünde yer alan genel yasak, ibra konusunda da uygulama alanı bulur. Yönetim kurulu üyeleri, kendilerinin ve madde metninde yer alan yakınlarının ibrasında veya ibra sonucunu doğuran hesapların tasdiki kararında oy hakkından yoksundurlar. Bu konuda Çelik’e göre438, YTTK. m.436/1 (TTK. m.374/1) hükmünde yer alan düzenleme sorumluluk davası ve ibrayı kapsayacak bir şekilde geniş yorumlanmalıdır. Aksi takdirde, söz konusu hükmün öngörülmesindeki, yakın akrabalık bağı sebebiyle pay sahibinin bu gibi durumlarda ortaklığın çıkarlarından öte yakınlarının çıkarlarını ön planda tutarak hareket edebileceği ihtimalinin, ortaklık çıkarları bakımından ortaya çıkaracağı sakıncanın önlenmesi amacı gerçekleşmez. Bu şekilde bir yorum m.436/2 hükmünün kaleme alınmasını da anlamsızlaştırmaz. Zira

435 Postacıoğlu, ibranın pay sahibi ile anonim ortaklık arasındaki bir “şahsi iş” sayılması gerektiği

görüşündedir. Bu nedenle ibra kararının alınması sırasında pay sahibinin karı ya da kocası ile usul ve füruunun da oydan yoksun kılınmalarının zorunlu olduğunu savunmaktadır. Nitekim yazar iş kelimesini geniş yorumlamaktadır; bkz. POSTACIOĞLU, Hukuki Mesuliyet, s.507; Domaniç, bu genel yasağın iş ve davaları konu edinmesi nedeniyle sorumluluk davalarını da kapsadığı bu sebeple de ibra kararı bakımından da uygulanmasının zorunlu olduğu görüşündedir; DOMANİÇ, AŞ, s.542.

436 AYTAÇ, İbra, s.119.

437 ÇAMOĞLU, Hukuki Sorumluluk, s.232.

438 ÇELİK, s.139; Söz konusu bu yasak, yönetim kurulu üyelerinin ve adı geçen yakınlarının ibrasında ve

hatta aralarında menfaat ortaklığı olan yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullanmalarına da engeldir; UÇAR, S., Hukukumuzda Yönetim Kurulu ve Denetçiler İle Sorumluluk Halleri, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1994, s.159.

126

YTTK. m.436/1 düzenlemesi akrabalık bağı olanların oydan yoksunluğunu öngörmüştür. Bu anlamda iki hükümde öngörülen oydan yoksun kişiler farklıdır.

5.2.2.2 Yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin