• Sonuç bulunamadı

İşin Sonuna Kadar Takibi ve Tevkil

Belgede Avukatın ücret hakkı (sayfa 50-54)

1.5. Avukatlık Sözleşmesinden Doğan Ücret

1.5.1. Ücretin Konusu

1.5.1.2. İşin Sonuna Kadar Takibi ve Tevkil

Avukatlık Kanunu’nun 171. Maddesi, avukatın üzerine aldığı işi ne şekilde yürüteceğini düzenlemektedir. Avukat üstlendiği işi, sonuna kadar ve kural olarak bizzat takip etmek zorundadır. Buna karşılık avukatın tevkil yetkisi mevcut ise işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Bu halde avukat ile tevkil olunan avukatın yükümlülükleri ile ücret hakları bu madde ile düzenlenmiştir.

98 YHGK 12.3.2008 t. 2008/12-256 E.2008/237 K. sayılı kararı “bu uygulama ve kabul şekli, icra takibi

işlemleri ile itirazın kaldırılması işlemlerinin ayrı birer avukatlık işlemi olma niteliğini ortadan kaldırmamaktadır. İcra takibi nedeniyle İcra Mahkemesi’ne başvurulması halinde, haklı çıkan tarafa ayrı bir vekâlet ücreti takdir edilecektir. Bu da göstermektedir ki, bunlar ayrı ayrı avukatlık işlemleri olup, vekil icra takibinde borçluya vekâleten hareket etmesine karşılık itirazın kaldırılması talebiyle ilgili yargılamayı takip etmeyeceğini bildirebilir.”(Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)

1.5.1.2.1. İşin Sonun Kadar Takibi

Av. K. md. 171’in 4667 sayılı Kanun ile değiştirilmiş 1. fıkrası “avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” hükmünde olup; sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasının zorunlu olmadığı bu düzenleme ile de desteklenmiştir. Bu hüküm AAÜT’nin 2. Maddesinde de teyit edilmekte ve burada “kesin hüküm elde edilinceye kadar” denilmekle, işin sonu, kesin hükmün elde edilmesi olarak belirlenmektedir. Aynı maddenin 2. fıkrası “icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Sayıştay'da temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde itirazen görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” şeklinde bir düzenleme getirmektedir. Bu bağlamda avukat temyiz incelemelerinin duruşmalı olması hali haricindeki temyize yönelik çalışmaları için ayrı ücret talep edemez ise de, elde edilen hükmün icrası için girişilecek icra takibi ayrı bir iş olacaktır.

İşin sonu, kesin hükmün elde edilmesi olarak belirlenmişse99 de, taraflar sözleşme ile bu konuda farklı düzenlemeler getirmekte serbesttir. Örneğin, bir davanın yalnızca temyiz aşamasının avukat tarafından takibi kararlaştırılabileceği gibi, hükmün icrasının da sözleşmenin konusuna dâhil olduğu hususunda anlaşılabilir. Ancak böyle bir durumda icra takibi yönünden ücretsiz iş takibi söz konusu olacaktır.

1.5.1.2.2. Tevkil

Avukatın yüklendiği işi şahsen yerine getirmesi kural olmakla birlikte bazı hallerde bir başka avukatın da işe dâhil edilmesi zorunluluğu doğabilir. Avukatlık Sözleşmesi güvene dayanan ve avukatın mesleki özellikleri dikkate alınarak kurulan bir ilişki olması nedeniyle iş sahibinin menfaatleri bu ilişkide ön plandadır. Ancak avukat, belli bir hukuki yardımda bulunduğu iş sahibine ait işin görülmesi sırasında, bir başka avukatın hizmetinden yararlanma ihtiyacı duyabilir. Bir başka avukatın hizmetinden yararlanmak ancak vekâletnamede tevkil yetkisinin bulunması kaydıyla mümkündür.

Av. K. Md.171/2’e göre, “Avukata verilen vekâletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir.” Bu hüküm avukatın edimini şahsen yerine getirme ve işi sonuna kadar bizzat takip etme yükümlülüğünün istisnası niteliğindedir.

Genel olarak vekâlet ilişkisini düzenleyen TBK md. 506/1’de vekilin iş görme borcunun kişiselliğine getirilen istisna için üç hal öngörülmektedir100. Bunlar, vekile yetki verilmiş olması, durumun tevkili zorunlu kılması ve teamüle göre tevkilin mümkün olmasıdır. Buna göre vekil, açıkça başkasını tevkile yetkili olmasa bile, durumun zorunlu olduğu ya da teamülün mümkün kıldığı hallerde işi başkasına yaptırabilecekken101, avukata vekâletnamesinde açıkça “tevkil yetkisi” verilmemiş ise zorunluluk halinde dahi başka bir avukata yetki veremez102. Ayrıca avukatlık sözleşmesinde de tevkili yasaklayan açık bir hüküm bulunmamalıdır. Yani avukatın vekâletnamesinde tevkil yetkisi olmasına rağmen iş sahibi bu yetkinin kullanılmamasını istemişse, avukatın tevkil yetkisini kullanması mümkün değildir. Avukatın, yetkisi olmamasına rağmen, bir başka avukatı tevkil etmesi halinde, ikinci avukatın yaptığı işler, vekâletsiz iş görme hükümlerine tâbi olacaktır. Diğer yandan, bu durum ilk vekilin azli için haklı neden oluşturmaktadır103.

Tevkil yetkisine sahip avukat, takip ettiği dava ve işler için, iş sahibinden ayrıca vekâlet almaya lüzum olmaksızın işi bir başka avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Avukat tevkil yetkisini, alt vekâlet ve ikame vekâlet olmak üzere iki farklı şekilde kullanabilir. Alt vekâlette, vekil kendi adına yaptığı bir sözleşme ile borçlarının ifasını bir başka vekile tevdi etmekteyken; ikame vekâlette, vekil iş sahibi adına yaptığı bir sözleşmeyle borçlarının ifasını tevdi etmektedir104.

Tevkil, avukatın sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır, alt vekâlette de, ikame vekâlette de tevkil eden avukatın iş sahibine karşı yükümlülüğü devam etmektedir. 171. Maddenin 3. fıkrası, tevkil eden avukatı, tevkil olunan avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı iş sahibine karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutmaktadır. Bu kuralın tek istisnası, Kanun’un 12 nci maddesinde belirlenen avukatlıkla birleşebilen işler nedeniyle, başka bir yerde çalışmak zorunda olduğu için işi tamamen başkasına devreden avukatlardır. Yanında sigortalı avukat çalıştıran avukat da takip ettiği işlerde, yanında çalışan avukatın eylemlerinden müştereken ve müteselsilen sorumludur.

Avukat tarafından işin birlikte yürütülmesi için başka avukatların tevkil edilmesi, iş sahibinin yükümlülüklerine etki etmemektedir. Avukatın, tevkil yetkisine dayanarak, işe başka avukatları dâhil etmesi mümkün ise de, 171. Maddenin son fıkrası uyarınca, avukatın, iş sahibinden bu avukatlar için ayrı bir ücret isteme hakkı bulunmamaktadır.

100 Gümüş, 2014: 148.

101 Aynı şekilde mülga BK md. 390/3.

102 Sungurtekin Özkan, 1999: 326; Aydın, 2010: 101; Günergök, 2003: 114. 103 Aydın, 2010: 101; Toptaş, 2007: 109.

Aynı şekilde işe sonradan dâhil edilen avukatların da iş sahibine yönelmeleri ve ondan ücret istemeleri mümkün değildir.

Ancak, işin tamamen bir başka avukata bırakıldığı durumlarda, avukatlık ücreti peşin ödenmemiş ise, tevkil eden avukat ile tevkil olunan avukat, sözleşme ile belirlenen miktarı aşmamak kaydıyla harcadıkları mesaiye karşılık olan ücreti iş sahibinden isteyebilirler. Ücretin avukata peşin ödenmiş olması halinde, tevkil olunan avukatın işin takibinde yaptığı mesai ve katkı nedeniyle hak ettiği ücretten bu defa tevkil eden avukat yükümlü olacaktır105.

171. maddenin son fıkrası, tevkil olunan avukatın, avukatlık sözleşmesinden doğan ücret ile ilgili olarak haklarını belirlemektedir. Ancak bilindiği ve bu çalışmanın son bölümünde detaylı şekilde inceleneceği gibi, bir de yargılama giderlerinden olmakla Av. K.md. 164/son gereği avukata ait olan, avukatlık ücreti söz konusudur. Tevkil olunan avukatın bu ücret üzerindeki hakkı ile ilgili Kanun’da her hangi bir düzenleme olmamakla birlikte, somut olayın özellikleri de göz önüne alınarak, tevkil olunan avukatın, yargılama gideri olan avukatlık ücreti üzerinde de harcadığı mesai ile orantılı bir hakkı olduğunun kabulü gerekmektedir106.

Avukatlık Kanunu tasarı taslağının 73 maddesi “İşi takip ve yetkilendirme” başlığı altında yürürlükteki Kanuna paralel bir düzenleme getirmektedir. Avukatın işi sonuna kadar takip eme zorunluluğu ve tevkil edilen avukatla birlikte tevkil eden avukatın sorumluluklarına ve ücrete ilişkin düzenlemeler aynen korumuştur. Buna karşılık, tevkil ile ilgili olarak taslakta, yürürlükteki Kanunun tevkil yetkisinin sözleşme ile ortadan kaldırılmamış olma şartı madde metninden çıkarılmıştır. Ancak, kanaatimizce bu husus vekâletname ile verilen yetkinin sonradan sözleşme ile ortadan kaldırılamayacağı sonucunu doğurmayacaktır. Taslakta ayrıca, uygulamada kullanılan yetki belgelerine

105 Yarg. 13. HD 17.12.2007 t. 2007/9295E. 2007/15333 K. sayılı kararı “davalının vekili olan Birol’un tevkil

yetkisi içeren vekâletname ile davacı avukatı vekil tayin etmesi üzerine Hüseyin birinci vekil Bahri’nin vekili durumuna geçmiştir. Diğer bir deyişle Hüseyin ile İsmet arasında vekalet ilişkisi kurulmuştur. Müvekkil ile vekil için yasada öngörülen görev ve sorumluluklar doğmuştur. Somut olayda davacı avukatın aldığı vekaletle ilgili yasadan doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği, fiili haciz işlemini gerçekleştirdiği, ancak alacaklı anılan haciz işlemini feshettirip fiili haciz uygulanan otonun borçluya iadesini istediğinde uyuşmazlık yoktur. Davacı avukatın azil edilmemesi sonuca etkili olmayıp, Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi ile 171. maddesi son fıkrası gereğince davacı avukat ücrete hak kazanmıştır. Ancak taraflar arasında ve davalı ile tevkil eden avukat arasında ayrı bir ücret sözleşmesi yapılmadığından davacı Avukatlık Kanunu 164/4 maddesi gereği ücret isteyebilir. Ne var ki davalı tevkil eden avukat Birol’a ödeme yapmışsa Avukatlık Kanunu’nun 171/son maddesi gereği bu ödemenin mahsubu gerekir. Mahkemece davacının Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi gereği hak kazandığı vekâlet ücret saptanıp davalının tevkil eden avukat Birol’a ödeme yapıp yapmadığı araştırılıp ödeme yapmışsa belirlenecek vekalet ücret inden mahsup edilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir…” (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)

ilişkin düzenleme de yapılmakta olup, yetkilendirilen avukatın bu yetkiyi devredemeyeceği de hükme bağlanmaktadır.

Belgede Avukatın ücret hakkı (sayfa 50-54)