• Sonuç bulunamadı

HUMK m. 409 HÜKMÜ

MEIER I.: Iura novit curia, Die Verwirklichung des Grundsätzes im schweizerischen Zivilprozessrecht, Zürich 1975

KARŞILAŞTIRILMASI

B. HUMK m. 409 HÜKMÜ

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen bazı sebeplerin201 gerçekleşmesi halinde, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bu sebeplerden en önemlisi, iki tarafın da duruşmaya gelmemesi ya da bir tarafın duruşmaya gelmesine rağmen, davaya devam etmeyeceğini bildirmesidir. İşte her iki

200Bkz. yuk. s. 22-23.

201Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. ULUKAPI Ö: Medenî Usul Hukukunda Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Konya 1997 s. 101 vd.; KURU B/YILMAZ E: 1711 Sayılı Kanuna Göre Gıyap ve Davanın Yenilenmesi Rejimi (HUMK’u Değiştiren 1711 Sayılı Kanun ve Noterlik Kanunu Hakkında Sempozyum, İstanbul 1976 s. 233-271); ATALAY Ö: Uygulamada HUMK 409/2 maddesi (ABD 1979/6 s. 24-28); ARAS C/ARSLAN L/CESUR N: Hukuk Usulünde Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilecek Haller (AD 1985/2 s. 364-384).

tarafın da duruşmaya gelmemesi ya da bir tarafın duruşmaya gelmesine rağmen davaya devam etmeyeceğini bildirmesi halinde, dava yenileninceye kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilecektir (m.409,I). İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır (m.409,V)202. Aynı şekilde, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılırsa, yine açılmamış sayılacaktır (m.409,VI). Bir başka deyişle, dosyası işlemden kaldırılmış olan bir dava ancak ikinci defa yenilenebilir. İkinci yenilemeden sonra davanın tekrar (üçüncü defa) takipsiz bırakılması halinde, davanın açılmamış sayılmasına203karar verilir (m.409,V ve VI).

Burada incelenmesi gereken husus, davanın açılmamış sayılmasının niteliği ve doğuracağı hüküm ve sonuçlardır. Acaba, davanın açılmamış sayılması halinde, davacı davasından feragat etmiş sayılacak mıdır?

Doktrinde davanın açılmamış sayılmasının hukukî niteliği hakkında tam bir nitelendirme yapılmamış, davanın açılmamış sayılmasının hukukî sonuçları konusunda farklı çözümler öngörülmüştür. Davanın açılmamış sayılmasının, emredici hukuk kurallarına aykırılığı önleme amacını taşıyan bir yaptırım olduğu belirtilmektedir. Aynı şekilde davanın açılmamış sayılmasının genel yaptırım çeşitleri dikkate alındığında “iptal” türünde bir yaptırım olduğu kabul edilmektedir. Bu kabulün sonuçları ise şunlardır: Birinci olarak, davanın açılmamış sayılması hususu şartlar gerçekleşince taraf iradelerine bağlı olmaksızın kendiliğinden oluşur. İkinci olarak, bu karar hüküm ve sonuçlarını davanın açıldığı tarihe kadar geriye götürür.

Üçüncü olarak, açılmamış sayılan davanın esası ile ilgili olarak verilen karar da hükümsüz olacaktır204. Mahkeme, davanın açılmamış sayılması kararı ile davadan

202 Bu konuda geniş bilgi için bkz. YILMAZ Z: Medenî Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması, 2. Baskı, Ankara 2008.

203Bunun dışında bazı başka sebeplerin gerçekleşmesi halinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Geniş bilgi için bkz. ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 145 vd.; YILMAZ Z s.

41 vd.

204 Bu konuda bkz. ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 143-144; İYİMAYA A:

Sorumluluk ve Tazminat Hukuku Sorunları, Ankara 1990 s. 42; İYİMAYA A: Sorumluluk Davasının Açılmamış Sayılması (YD 1990/1-2 s. 46-58), s. 47 vd.

59

elini çektiğinden, davanın açılmamış sayılması kararı, usule ilişkin nihaî bir karar niteliğini haiz olacak ve temyiz edilebilecektir205.

Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davanın açılmamış sayılmasını gerektiren sebeplerin gerçekleşmesi halinde, sadece dava açılmamış sayılır.

Dolayısıyla, dava açılması ile meydana gelen sonuçlar da kendiliğinden ortadan kalkar. Örneğin, zamanaşımı kesilmesi ve hak düşürücü sürelerin korunması etkisi ortadan kalkar206.

Ancak, davanın açılmamış sayılması davacının, davasından feragat ettiği anlamına gelmez207. Zira, davadan feragatte kurucu unsur taraf iradesi olmasına karşın, davanın açılmamış sayılmasında taraf iradelerinin rolü yoktur. Davanın açılmamış sayılması sonucu, Kanundan kaynaklanan bir sonuçtur208. Dolayısıyla, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesiyle davacı, davadan feragat etmemekte, sadece davasını terk etmiş (m.425) sayılmaktadır209. Bu halde m.185,I hükmüne göre davalının muvafakati de aranmaz210. Bu nedenle davacı, açılmamış sayılan davasını yeniden harç ödemek suretiyle tekrar açabilir. Yeniden açılacak dava, eski davanın devamı olmayıp, yeni bir dava olacaktır211. Oysa, davadan feragat halinde, esas haktan da feragat edildiği için, davacının tekrar dava açma hakkı da ortadan kalkmaktadır212.

205 KURU-Usul IV s. 4133; ÜSTÜNDAĞ s. 612; ALANGOYA Y: Yargılamanın Sevkinde Prensipler (HUMK’nu Değiştiren 1711 Sayılı Kanun ve Noterlik Kanunu Hakkında Sempozyum), İstanbul 1976 s. 115; KURU/ARSLAN/YILMAZ-Ders Kitabı s. 594; ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 145; YILMAZ Z s. 581; İYİMAYA-Açılmamış Sayılması s. 51.

206 KURU-Usul IV s. 4141; ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 150; KURU/

ARSLAN/YILMAZ-Ders Kitabı s. 594; AYGÜN M Y: Davanın Açılmamış Sayılması (YD 1979/5 s. 829-851), s. 849-850.

207 KURU-Usul IV s. 4134; ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 143, 149;

PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES s. 356; KURU/ARSLAN/YILMAZ-Ders Kitabı s. 594;

İYİMAYA-Açılmamış Sayılması s. 56.

208 Bkz. YILMAZ Z s. 579 vd.

209 Ancak, doktrindeki bir görüşe göre, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ile davacı hem davasını terk etmiş (m.425) hem de davasını takipten vazgeçmiş (m.185,I) sayılmaktadır. Bkz.;

KURU-Usul IV s. 4134; ARAS/ARSLAN/CESUR s. 366; KURU/ARSLAN/YILMAZ-Ders Kitabı s. 594; YILMAZ Z s. 582.

210ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 149.

211 ULUKAPI- Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 144, 149; POSTACIOĞLU s. 525.

212Bkz. aşa. s. 373 vd.

Ayrıca davanın açılmamış sayılması halinde davanın derdestliğinin, Yargıtay’ın aksine kararları bulunmasına rağmen213, kanaatimizce de isabetli olarak, davanın açılmamış sayılması kararının şeklî anlamda kesinleşmesi ile sona ereceği kabul edilmektedir214. Buna karşılık davadan feragat halinde ise davanın derdestliği, feragatin gerçekleştiği anda sona erecektir215.

Öte yandan doktrinde, bağlayıcı taraf beyanlarının, örneğin sulh ve feragat gibi işlemlerin, davanın açılmamış sayılmasına rağmen yeni açılacak davada etkisini sürdürmesi gerektiğinden söz edilmektedir216. Kanaatimizce bu olasılığın gerçekleşmesi pek mümkün görünmemektedir. Zira, eğer davanın açılmamış sayılmasından önce söz konusu işlemler gerçekleşmiş ise, örneğin davacı davadan feragat etmiş ise, dava feragat uyarınca sona erecektir. Bu durumda daha sonra davanın açılmamış sayılması söz konusu olamayacaktır. Davanın açılmamış sayılmasının gerçekleşmesi halinde ise, artık davadan feragat olanağı mümkün olmayacaktır. Zira, ortada derdest bir dava bulunmayacaktır. Doktrinde belirtilen söz konusu durum, ancak kısmî feragatin varlığı halinde mümkün olabilir. Şöyle ki, kısmî feragat halinde, feragat edilen kısım için dava sona erecek feragat edilmeyen kısım için davaya devam edilecektir. İşte davaya devam edilen kısım bakımından davanın açılmamış sayılmasının söz konusu olduğu hallerde, feragat edilmeyen kısım bakımından yeni bir davanın açılması mümkün olabilecektir. Açılan bu yeni davada, doğal olarak önceki davadaki kısmî feragat beyanı kuşkusuz bağlayıcı olacaktır.

Doktrinde belirtilen görüşün kanaatimizce bu şekilde anlaşılması gerekir217.

213Örneğin, “Mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına dair olan kararı temyizi kabil niteliktedir.

Ancak kararın şeklî bakımdan kesinleşmemiş olmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Dava üç aylık sürenin bitim tarihinde kendiliğinden derdest olma özelliğini yitirecektir” (2. HD 14.01.1992, 13859/124: YILMAZ Z s. 683-684).

214TANRIVER-Derdestlik İtirazı s. 51 vd., s. 53, 55. Dolayısıyla, davanın açılmamış sayılması kararı şeklî anlamda kesinleşinceye kadar, davanın derdestliği devam edeceğinden davacının davadan feragat iradesini açıklaması mümkün olmalıdır. Buna karşılık davanın açılmamış sayılması kararı kesinleştikten sonra artık ortada derdest bir dava bulunmayacağı için, davadan feragat edilmesi de söz konusu olamayacaktır. Bir başka deyişle bu durumda feragat iradesi, davanın açılmamış sayılmasını ortadan kaldırıcı bir etkiye sahip olmayacaktır (ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 151;

İYİMAYA-Sorunları s. 246-247).

215TANRIVER-Derdestlik İtirazı s. 57. Ayrıca bkz. aşa. dördüncü bölüm, s. 334 vd.

216YILMAZ Z s. 584.

217Nitekim Yargıtay’a göre de “Davacının feragatinden sonraki oturuma taraflardan hiçbiri gelmese veya gelenler takip etmese de hakîm feragat sebebiyle davayı ret etmelidir…Feragat iradesinin mahkemeye bildirildiği tarihte kesin hükmün bütün neticeleri husule gelir. Karşı tarafın kabulüne de

61

Özetleyecek olursak, davanın açılmamış sayılması, tarafların davanın yürütülmesi ile ilgili bir durumdur. Taraflar davanın yürütülmesi ile ilgili bir takım yükümlülükleri yerine getirmedikleri takdirde, bu sonuç, Kanundan dolayı gerçekleşmektedir. Oysa, davadan feragat talep sonucuna yönelik olarak, taraf iradesinden kaynaklanan birtakım sonuçlara yol açmaktadır. Feragatte, davacı davanın yürütülmesine kendi iradesiyle etki etmektedir. Zira, feragat halinde dava taraf iradesiyle sona ermektedir. Ayrıca davacı feragat iradesiyle, dava konusu yapılan maddî hukuka ilişkin hak üzerinde de tasarruf etmektedir. Davanın açılmamış sayılmasında, tarafların dava konusu yapılan hak üzerinde ondan vazgeçmek gibi bir iradeleri bulunmamaktadır. Bu nedenle, açılmamış sayılan dava, harcı verilmek suretiyle yeniden açılabilmektedir218. Buna karşılık feragat ile dava konusu yapılan haktan da vazgeçildiği için, feragat edilen bir davanın yeniden açılması hakkı da ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla, davanın açılmamış sayılması davadan feragat edilmesi gibi bir sonuca yol açmamaktadır219.

bağlı değildir. Davacı 30.12.1996 tarihli dilekçesiyle davasından feragat etmiştir. Bir sonraki oturumda mahkemece feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacı tarafın gelmemesi, davalının da davayı takip etmeyeceğini açıklaması üzerine davanın işlemden kaldırılması ve kanunî süre geçince de açılmamış sayılmasına dair hüküm kurulması doğru görülmemiştir” (2. HD 10.07.1997, 7205/8141: YILMAZ Z s. 716); “Davacı…davadan da feragat ettiğini bildirdiğine göre, mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi bozmayı gerektirir” (11. HD 19.11.1990, 4314/7350:

ALANGOYA/YILDIRIM/DEREN-YILDIRIM s. 435 dn.13).

218 “…Davacı, 5.4.1978 günlü dilekçe ile açmış olduğu…esas sayılı davanın 27.2.1979 günlü oturumuna gelmediğinden, Usulün 409/1. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilip bir yıl içinde (şimdi üç ay) dava yenilenmediğinden, 12.5.1980 gününde de dava açılmamış sayılmış ve önceki dosyanın kaydı, Usulün 409/5. maddesi gereğince 12.5.1980 gün…sayılı kararla kapatılmıştır. Bu durumda ilk dava ile meydana gelen hukukî sonuçlar tamamen ortadan kalkmış sayılır. Davacı da, yeniden harç vermek suretiyle 30.6.1980 gününde, bu son davayı açmış bulunmaktadır. Son dava, ilk davadan tamamen ayrı ve bağımsız bulunan bir dava niteliğindedir. Bu itibarla mahkemece yapılacak iş, harcı verilmek suretiyle yeniden açılmış bulunan bu davadaki tarafların iddia ve savunmalarını inceleyip sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Davanın açılmamış sayılması hakkındaki 12.5.1980 günlü kararın ilk davadan feragat şeklinde yorumlanması ve yeniden harç verilerek 30.6.1980 tarihinde açılan davanın da açılmamış sayılmasına karar verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırıdır" (4. HD 3.7.1981, 8686/9461: ULUKAPI-Tarafların Duruşmaya Gelmemesi s. 150 dn.617).

219 “…Davanın açılmamış sayılması ile davacı davasından feragat etmiş olmaz, sadece davacını takipten vazgeçmiş ve terk etmiş sayılır. Açılmamış sayılan davanın yeniden harç ödenmek suretiyle tekrar açılması mümkündür…” (6. HD 18.02.1985, 12572/1669: YILMAZ Z s. 582 dn.137).

C. TEBLİGAT KANUNU m. 5 HÜKMÜ

Tebligat Kanunu’nun 5 inci maddesine göre “Tarifede yazılı PTT ücretlerini veya dördüncü madde mucibince verilecek zaruri masrafları, hilâfına bir hüküm bulunmadıkça tebliğin yapılmasını isteyen peşin olarak öder. – Tebliği çıkaracak merci tarafından tâyin olunan mehil içinde gerekli masrafı vermeyen, talebinden sarfınazar etmiş addolunur. Zaruri sebeplerden dolayı bu mehil riayetsizlik halinde yeni bir mehil verilir”.

Tebligat Kanunu’nun 5 inci maddesindeki “... talebinden sarfınazar etmiş sayılır” ibaresi, Tebligat Kanunu’nun 34 üncü maddesinde 4839 s. K220 ile değişiklik yapılmasından önce, doktrinde değişik yorumların yapılmasına neden olmuştur.

Konumuz olan feragat açısından bu ifadenin de açıklığa kavuşturulması ve özellikle Kanun değişikliğinden önce doktrinde ileri sürülen görüşlerin kısaca incelenmesi yararlı olacaktır.

Doktrinde ileri sürülen bir görüşe göre, bu durumda davacı yalnızca, tebligattan vazgeçmiştir; dolayısıyla bu halde dosyanın yenileme talebine kadar işlemden kaldırılması gerekir. Bununla davacı davasını takip etmekten vazgeçmiş sayılamaz221.

Diğer bir görüşe göre ise, tebliğ masrafını ödemeyen davacı, davasını takipten vazgeçmiştir; yani, m.185,I hükmü anlamında davasını geri almıştır222. Ancak, Teb.

K. m. 5,II hükmü, m.185,I hükmüne göre özel bir hüküm olduğundan ve dava dilekçesi henüz davalıya tebliğ edilmediğinden, davacının Teb. K. m.5,II hükmüne göre davasını takipten vazgeçmiş sayılabilmesi için, davalının muvafakati de gerekli değildir. Aynı nedenle bu halde davalı yararına yargılama giderlerine de hükmedilemez223.

220Bkz. RG. 27.3.2003, sayı 25061.

221 POSTACIOĞLU s. 380; BERKİN- Usul Hukuku Rehberi s. 375; BİLGE/ÖNEN s. 436-437;

MOROĞLU E /MUŞUL T: Tebligat Hukuku, İstanbul 1990 s. 53-54.

222 KURU-Usul II s. 1628; ÜSTÜNDAĞ s. 452; YILMAZ E/ÇAĞLAR T: Tebligat Hukuku Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara 2007 s. 176; ASLAN s. 73; KAÇAK N: Tebligat Kanunu Şerhi, 1.

Baskı, Ankara 2004 s. 71.

223KURU-Usul II s. 1628; ÜSTÜNDAĞ s. 452;

63

Tebligat Kanunu’nda yapılan değişiklikten önce savunulan “bu durumda yalnızca tebligattan vazgeçilmiştir; bu nedenle dosyanın işlemden kaldırılması gerekir” görüşü doktrinde eleştirilere maruz kalmıştır. Şöyle ki, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin koşulların, burada gerçekleştiğinden pek söz edilemeyeceği;

zira, dosyanın hangi hallerde işlemden kaldırılacağı m.409 hükmünde belirtildiği ifade edilmiştir. Dava dilekçesinin karşı tarafa tebliği için gerekli giderlerin ödenmemesi bu sebepler arasında yoktur ve m.409 hükmünde sayılan sebepler genişletilerek, tebliğ giderlerinin verilmemesi hali bunlar arasında sokulamaz. Kaldı ki, Tebligat Kanunu’nun 5 inci maddesinin hükümet gerekçesinde “... işin esası tebligatsız halledilemeyecekse bundan dahi sarfınazar edilmiş addolunacaktır”

denilmektedir. Burada yer alan “bundan” kelimesi ise, davayı amaçlamaktadır224. Danıştay ise, bir kararında, verilen süre içinde tebliğ giderlerini yatırmayan davacının, davadan feragat etmiş sayılacağına karar vermiştir225.

Doktrinde bu görüşler mevcut iken, Tebligat Kanunu’nun 34 üncü maddesinde değişiklik yapılmıştır. Tebligat Kanunu’nun 4839 s. K ile değişik m.34,II hükmüne göre “Yukarıdaki fıkra gereğince yapılacak tebligatlara ilişkin giderler 5 inci maddeye göre ödenir. Verilen süreye rağmen ödenmeyen tebligat gideri dava dilekçesinin tebliğine ilişkin ise, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409 uncu maddesi uyarınca işlem yapılır. Diğer hallerde tebligat konusu talepten vazgeçilmiş sayılır”226.

Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, dava dilekçesinin tebliğine ilişkin giderler verilen süreye rağmen ödenmezse, artık m.409 hükmü uygulanacak, yani dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilecektir. Böylece bu hükümle,

224 YILMAZ/ÇAĞLAR s. 63; KURU-Usul II s.1628.

225 Bkz. Dan. 9. D., 9.10.1971, 534/2438: Danıştay 9. Daire Kararları, Ankara 1973 s. 208.

226Bu hükmün 34 üncü madde yerine 5 inci maddeye konulması, kanun yapma tekniği bakımından daha isabetli olurdu. Çünkü, tebligat giderinin ödenmesi 5 inci maddede düzenlenmiş bulunmaktadır.

Dolayısıyla giderin ödenmemesi de 5 inci madde kapsamına giren bir husus olmalı idi (YILMAZ/

ÇAĞLAR s. 920).

Tebligat Kanunu’nda değişiklik yapılmasından önceki tereddütlü duruma son verilmiş bulunmaktadır227.

Öte yandan, konumuz açısından önemli olan, “talebinden sarfınazar etmiş sayılır” ibaresinin, davadan feragat anlamına gelip gelmediğidir. Yukarıda da belirtildiği üzere, Danıştay bu durumda davadan feragat edilmiş sayılacağı görüşündedir. Kanaatimizce de Danıştay’ın vardığı “davadan feragat” sonucuna katılmak mümkün değildir. Çünkü, feragat davaya son veren ve kesin hükmün hukukî sonuçlarını doğuran bir işlemdir. Yani, feragatle sonuçlanan bir dava daha sonra tekrar açılamaz. Dolayısıyla, tebliğ masrafını yatırmamaya, dava konusu haktan da feragat etmiş sayılma gibi çok ağır bir sonucun bağlanması kabul edilemez228. Tebliğin yapılmasını isteyen taraf, verilen süre içinde masrafını ödemediği takdirde talebinden vazgeçmiş sayılacağına göre, tebliğ masrafını ödemeyen davacı, sadece dava dilekçesinin davalıya tebliğinden vazgeçmiş olacaktır. Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeyince, taraf teşkili sağlanamamış olacağından, mahkeme davayı görmeye başlayamayacak ve yenileme talebine kadar dosyanın işlemden kaldırılmış olduğu kabul edilecektir229.

Ayrıca burada tebliğ konusu talep, dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmesi hususudur. Oysa davadan feragatin konusu, davacının dava dilekçesinde belirttiği talep sonucudur230. Bu nedenle, gerekli gideri vermeyen davacı davadaki talep sonucundan vazgeçmiş sayılamaz. Kaldı ki, feragatin, kural olarak, davacının açık bir irade beyanına dayanması koşulu da, buradaki durumun feragat olarak yorumlanmasına engel teşkil etmektedir. Dolayısıyla burada, m.91. anlamında bir feragat söz konusu değildir. Tebligat Kanunu’nda yukarıda belirtilen değişiklikten de

227 YILMAZ/ÇAĞLAR s. 176, 920; MUŞUL T: Tebligat Hukuku, 2. Bası, İstanbul 2008 s. 29-30;

MUŞUL T: Tebligat Kanunu ve İlgili Mevzuat, 3. Baskı, İstanbul 2005 s. 94-95; DELİDUMAN S:

Tebligat Giderinin Zamanında Yatırılmamasının Sonuçları (75. Yaş Günü İçin Prof. Dr. Baki Kuru Armağanı, Ankara 2004 s. 307-322), s. 316-317.

228 KURU-Usul II, s. 1628-1629; YILMAZ/ÇAĞLAR s. 63; MOROĞLU/MUŞUL s. 53-54;

ÜSTÜNDAĞ s. 452-453; MUŞUL-Tebligat Hukuku s. 30; ASLAN s. 74; “Maddeyle kazaî tebligatlarda verilen süreye rağmen tebligat giderleri ödenmemesi durumunda karşılaşılan farklı uygulamaların giderilmesi ve ödenmeyen tebligat gideri dava dilekçesinin tebliğine ilişkin ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi imkânı getirilerek, talepten vazgeçmiş sayılma gibi daha ağır bir sonuç yüklenmesine engel olunması amaçlanmıştır” (Teb. K. m.34 hükmüne 2 nci fıkrayı ekleyen 4829 s. K. m.10’un Gerekçesi).

229 POSTACIOĞLU s. 380; KURU-Usul II s. 1629; MUŞUL-Tebligat Hukuku s. 30.

230Bkz. aşa. s. 147 vd.

65

anlaşılacağı üzere, artık bu gibi durumlarda dosyanın işlemden kaldırılmasına ve bunun sonucunda da şartları oluşmuşsa, ancak davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilecektir231. Davanın açılmamış sayılması halinde ise, davacının davadan ve esas haktan feragat etmesi söz konusu değildir. Davacı, sadece davasını takip etmekten vazgeçmiş ve bununla davası hiç açılmamış sayılmıştır. Dolayısıyla, davacı harç ödeyerek davasını yeniden açabilecektir232.

§ 4. DAVADAN FERAGATİN ÖZELLİKLERİ