• Sonuç bulunamadı

Hukuka uygunluk nedenleri fiili, iznin (hukuka uygunluk nedenlerinin) sınırları içeri-sinde kullanılmak kaydıyla hukuka uygun hâle getirmektedir. Dolayısıyla somut bir fiilin işlenmesiyle ilgili olarak hukuk düzeninin verdiği iznin sınırının aşıldığı hâllerde, ayrı bir değerlendirmenin yapılması gerekmektedir. Hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşıl-ması olarak nitelendirilen bu hâlde, sınırı aşan kısım bakımından failin sorumlu tutulup tutulamayacağı, sorumlu tutulacaksa bunun esasının ne olacağı hususunun çözümlenme-si gerekmektedir.

TCK’nın “sınırın aşılması” başlığını taşıyan 27. maddesi “(1) Ceza sorumluluğunu kal-dıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde de

ceza-4

Ceza Hukuku

82

landırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur. (2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir he-yecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.” şeklindedir.

Maddenin ilk fırkasında hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın kast olmaksızın aşıl-masına bağlanan sonuç düzenlenmişken, ikinci fıkrasında kusurluluğu etkileyen bir hâl olan meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nede-niyle aşılması düzenlenmiştir.

Hüküm sadece meşru savunma hâli ile sınırlıdır. Madde gerekçesinde de belirtildiği gibi, kanun koyucu heyecan, korku veya telaşın, ancak meşru savunma hâlinde söz konu-su olabileceğini kabul etmiştir.

Meşru savunmanın sınırının heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması haksızlık değil, ancak kusurluluk üzerinde etkili olan bir husustur. Zira burada fail hukuka uygun-luk nedenlerinin sınırında bir yanılgıya düşmüş değildir. Fail, heyecan ve korku nedeniyle saldırgana karşı aşırı bir tepkide bulunduğunun bilincindedir. Ancak içinde bulunduğu ruhsal durum nedeniyle davranışlarını hukukun icaplarına göre yönlendirememektedir.

Bu durumda hukuk düzeni de onun bu aşırı tepkisini mazur görmektedir.

TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası sadece hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılması hâlinde uygulama alanı bulur.

Buna göre, TCK’nın 27. maddesindeki düzenlemenin hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması, daha sonra ise meşru savunmada sınırın heyecan, korku veya telaş ne-deniyle aşılması ayrımı çerçevesinde ele alınması gerekmektedir. Aşağıda sadece hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın kast olmaksızın aşılması hâli ele alınacak, meşru savunma-nın sınırısavunma-nın heyecan korku veya telaş nedeniyle aşılması benimsemiş olduğumuz teorik sisteme uygun olarak kusurluğu etkileyen hâller kapsamında incelenecektir.

Şartları

TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası, mahiyetine uygun olarak, görevin ifası (m. 24/1), meşru savunma (m. 25/1), ilgilinin rızası (m. 26/2) ve hakkın kullanılması (m. 26/1) hukuka uy-gunluk nedenleri bakımından uygulama alanı bulur. Eğer hukuka uyuy-gunluk nedenlerinin şartları gerçekleşmemişse, yani fail hukuka uygunluk nedenlerinin şartlarının gerçekleş-tiği düşüncesiyle hareket etmişse, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata söz konusudur ve bu durumda ne şekilde hareket edileceği hususu ayrı bir değerlendirme-nin konusunu oluşturmaktadır.

TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası, bir hukuka uygunluk nedeninin sınırının ölçü yö-nünden aşıldığı hâllerde uygulanır. Sınırın ölçü yöyö-nünden aşılması ile kastedilen, hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarından birini oluşturan ölçülülükte sınırın aşılmış olmasıdır. Meşru savunmada, savunmanın ölçüsünü aşmak; ilgilinin rızasında rızanın kapsamı dışına çıkmak; görevin ifasında görevin (görevlendirmenin) sınırını aşmak ve hakkın kullanılmasında yetkinin kapsamı dışına çıkmak, sınırın aşılmasıdır. Her somut olayda mevcut hukuka uygunluk nedeninin sınırının aşılıp aşılmadığı hususu, ilgili hu-kuka uygunluk nedeninin şartları ve olayın gerçekleştiriliş biçimi dikkate alınarak değer-lendirilmelidir. Örneğin sadece konutta arama izni verilmiş olmasına rağmen, görevlinin ilgilinin konutuna dâhil olduğu düşüncesiyle konutun altındaki iş yerini de araması huku-ka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması teşkil eder.

Bütün hukuka uygunluk nedenleri bakımından 27. maddenin 1. fıkrasının konusu-nu oluşturan sınırın aşılması, bir hukuka uygunluk nedeninin ölçüsünde sınırın aşılmış olmasıdır. Zaman yönünden sınırın aşılması olarak nitelendirilen hâlde, ortada sınırı

4. Ünite - Hukuka Aykırılık

83

aşılabilecek bir hukuka uygunluk nedeninin varlığından bahsetmek mümkün değildir.

Hukuka uygunluk nedeninin şartları gerçekleşmemesine veya var olan şartların ortadan kalkmış olmasına rağmen failin oluştuğunu ve şartların varlığını düşünerek bir fiil ger-çekleştirmesi, hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarında yanılgıyı ifade etmektedir.

Dolayısıyla zaman yönünden sınır aşımının hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartla-rında hata kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası hukuka uygunluk nedenlerinin sınırının kast olmak-sızın aşılması hâlinde uygulanır. Eğer fail hukuka uygunluk nedenlerinden birinin sınırını kasten aşmış ise kasten gerçekleştirmiş olduğu haksızlıktan dolayı sorumlu tutulur. Buna göre hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması olarak nitelendirilen hâl, bir hukuka uygunluk nedeninin sınırının kast olmaksızın aşılmasından ibarettir. Bu failin bir huku-ka uygunluk nedeninin maddi şartlarında yanılgıya düşerek ölçü yönünden sınırı aşması hâlinde söz konusu olabilir. Örneğin kişinin malını çalmaya çalışan hırsızı yakın mesa-feden ateş ederek göğsünden vurarak öldürmesi hâlinde meşru savunmada sınır kasten aşılmıştır ve TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası uygulama alanı bulmaz.

Kanun koyucu 27. maddenin 1. fıkrasında hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın kast olmaksızın aşıldığı hâllerde, yanılgının failin taksirinden ileri geldiğinin belirlenmesi ve işlenen suçun da taksirle işlenebilmesi durumunda sorumlu olacağını belirtmiştir. Tabi-atıyla bu durumda somut olayda failin gerçekleştirmiş olduğu fiil (aşkın kısım) bakımın-dan taksirinin varlığı genel kurallar çerçevesinde araştırılacaktır. Bir başka deyişle, yanılgı sadece sınırın aşılmasındaki kastı ortadan kaldırmaktadır. Yani fail örneğin meşru savun-ma hakkı bakımından yaptığı savunsavun-manın kendisine yönelik saldırıyı defedecek ölçüde olduğunu sanmaktadır. Failin buradaki bilgisizliği savunmasının saldırıyı defedecek öl-çüde olup olmadığına ilişkindir. Şayet fail savunmasının ölçüsünde yanılgıya düşmeseydi, yani daha dikkatli ve özenli davransaydı savunmasının saldırıyı defedecek ölçünün öte-sinde olduğunu öngörebilirdi şeklinde bir değerlendirme yapmak mümkün ise fail sınırı taksirle aşmış olmaktadır.

Hukuka uygunluk sebebinin sınırları kasten aşılmış ise fail kasten gerçekleştirilmiş olan suçtan dolayı sorumlu tutulur.

Ceza Hukuku

84

Özet

Hukuka aykırılığın anlamını ve tipiklikle ilişkisini ifade edebilmek.

Hukuka aykırılık, genel bir ifadeyle, hukuka (hakka) karşı gelme, onunla çatışma hâlinde olma demektir.

Suçun bir unsuru olarak hukuka aykırılık ise işlenen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, fiilin bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma hâlinde bu-lunması anlamına gelmektedir. Hukuka aykırılık, tipe uygunluktan sonra, suçun yapısında ikinci aşamayı oluşturur.

Bir fiilin hukuka aykırı olması, onun bütün hukuk sis-temine aykırı olması anlamına gelir. Hukuka aykırılık suç teşkil etsin etmesin, hukuk düzeni tarafından tas-vip edilmeyen bir fiilin özelliğini ifade etmesi ve fiil ile tüm hukuk düzeni arasındaki çatışma anlamına gel-mesi nedeniyle bir derecelendirmeye tabi tutulamaz-ken, hukuka aykırı olan fiilin bizzat kendisini ifade eden haksızlığın bir derecelendirmeye tabi tutulması mümkündür.

Kanuni tanımında “hukuka aykırı”, “hukuka aykırı olarak”, “haksız” veya “haksız olarak” şeklinde ifadele-re yer verilen suçlar sadece doğrudan kastla işlenebilir.

Hukuka uygunluk sebeplerinin ortak özelliklerini saya-bilmek.

Bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı hâlinde fiil kanuni tanımdaki unsurları gerçekleştirse de hukuka uygunluk nedeni, sınırları içinde kalınmak kaydıyla fiili hukuka uygun hâle getirir. Hukuka uygunluk ne-denlerinin belirlenmesinde tüm hukuk düzeninin göz önünde bulundurulması gerekir ve aynı olayla ilgili olarak birbirinden bağımsız veya birbirinin yanında birden fazla hukuka uygunluk nedeni bulunabilir.

Hukuka uygunluk sebeplerinin şartlarını gösterebilmek.

Kişinin hukuka uygunluk nedeninden yararlanabil-mesi için fiili işlediği sırada belli bir hukuka uygunluk nedeni çerçevesinde hareket ettiğini bilmesi, hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarının gerçekleştiği-nin bilincinde olması gerekir.

TCK’nın genel hükümler kısmında dört hukuka uy-gunluk nedenine yer verilmiştir. Bunlar; görevin ifası, meşru savunma, hakkın kullanılması ve ilgilinin rıza-sından ibarettir.

TCK’nın 24. maddesinin 1. fıkrasında “kanunun hük-münü yerine getiren kimseye ceza verilmez” denilmek suretiyle görevin ifası hukuka uygunluk nedeni

dü-zenlenmiştir. Görevini ifa eden kimseye ceza verilme-mesinin nedeni, kişinin böyle bir davranışta bulun-ması hususunda kanun tarafından yetkilendirilmiş olmasıdır.

Meşru savunma ise bir kimsenin gerek kendisinin gerekse üçün bir şahsın belli bir hakkına yönelik bir saldırı karşısında, savunma amacına yönelik olarak ve bu saldırıyı defedecek ölçüde gerçekleştirmiş olduğu savunma niteliğindeki fiilleri ifade etmektedir. Meşru savunmanın şartları ve sınırları kapsamında hareket eden kişi, fiili haksızlık teşkil etmeyeceğinden ceza-landırılmayacaktır.

TCK’nın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez”. Hukuk düzeni kişi-lere herhangi bir konuda belirli bir hak tanımış ve bu hakkın sınırları içerisinde bir fiil gerçekleştirilmişse, artık hakkın kullanılmasını teşkil eden fiiller hakkında hukuka aykırılık değerlendirilmesinde bulunulamaz.

İlgilinin rızası 26. maddenin 2. fıkrasında “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hak-kına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” şeklinde düzenlenmiştir. İlgilinin rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmemesinin nedeni, madde gerekçesinde ilgilinin rızasının işlenen fiili hu-kuka uygun hâle getirmesi olarak gösterilmiştir.

Hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarında ya-nılgı hâlinde fail, hukuka uygunluk nedenlerinden birinin maddi şartlarının mevcut olduğu düşünce-siyle hareket etmektedir. Ancak gerçekte bu hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartları olayda oluş-mamıştır. Fail bu şartların oluştuğu hususunda yanıl-mıştır. İşlediği fiil bakımından bir hukuka uygunluk nedeninin maddi şartları esasen gerçekleşmediği hâlde, bu şartların gerçekleştiği düşüncesiyle hareket eden kişinin, işlediği suç açısından kastının varlığın-dan bahsedilemez. Ancak hataya düşmek konusunda taksiri varsa ve işlenen suçun taksirli şekli de kanunda cezalandırılıyorsa, fail bu suçtan dolayı cezalandırıla-bilecektir.

1

2

3

4. Ünite - Hukuka Aykırılık

85

Kendimizi Sınayalım

1. Hukuka aykırılık ve haksızlık ilişkisi bakımından aşağı-daki ifadelerden hangisi doğrudur?

a. Fiilin hukuka aykırılığı ceza hukuku normlarına göre belirlenir.

b. Haksızlık derecelendirilemez.

c. Hukuka aykırılık derecelendirilebilir.

d. Hukuka uygunluk sebepleri hukuk düzeninin tama-mından ortaya çıkarılmalıdır.

e. Hukuka aykırılık suçun bir unsuru değildir.

2. Kanuni tanımında “hukuka aykırı olarak” ifadesi yer alan bir suç açısından aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

a. Olası kastla işlenebilir.

b. Bilinçli taksirle işlenebilir.

c. Doğrudan kastla işlenebilir.

d. Bilinçsiz taksirle işlenebilir.

e. Sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir.

3. Hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarının fail tarafından bilinmemesine bağlanan sonuç aşağıdakilerden hangisinde doğru bir şekilde ifade edilmiştir?

a. Failin ceza hukuku sorumluluğu bulunmaz.

b. Fail tamamlanmış suçtan sorumlu olur.

c. Fail suça teşebbüsten sorumlu olur.

d. Fail suçun taksirli şeklinden sorumlu olur.

e. Fail tamamlanmış suçun nitelikli hâlinden sorumlu olur.

4. Aşağıdaki ifadelerden hangisi ilgilinin rızası bakımından yanlıştır?

a. Kanunda bir suçun ilgilinin rızası hilafına işlenebile-ceğinin açıkça öngörüldüğü hâllerde, tipikliği kaldı-ran rızadan söz edilir.

b. Rıza, ilgilinin mutlak surette tasarrufta bulunabilece-ği haklarla ilgili olarak fiili hukuka uygun hâle getirir.

c. Rıza göstermeye ehil olan kişinin beyanı fiili hukuka uygun hâle getirir.

d. Reşit olmak rıza ehliyetinin temel şartıdır.

e. Rıza beyanın belli bir usulde gerçekleştirilmesi aranabilir.

5. Polisin zor kullanma yetkisi kapsamında karşılaştığı di-renci kırmak amacıyla silah kullanması hangi hukuka uy-gunluk sebebi kapsamındadır?

a. Hakkın kullanılması b. Meşru savunma c. İlgilinin rızası d. Görevin ifası

e. Hukuka aykırı ve bağlayıcı emrin yerine getirilmesi

6. Aşağıdakilerden hangisi meşru savunmanın şartlarından biri değildir?

a. İnsan kaynaklı bir saldırı bulunmalıdır.

b. Saldırının suç teşkil etmesi gerekli değildir.

c. Kusur yeteneği bulunanların gerçekleştirdiği fiiller saldırı olarak nitelendirilebilir.

d. Mevcut veya gerçekleşmesi ya da tekrarı muhakkak olan bir saldırı bulunmalıdır.

e. Saldırı ile savunma arasında orantı bulunmalıdır.

7. Aşağıdakilerden haber vermenin hakkın kullanımı kapsa-mında değerlendirilebilmesi için gerekli şartlardan biri değildir?

a. Gerçeklik

b. Kamu yararı ve toplumsal ilgi

c. Olay ile olayın anlatımı arasında düşünsel bağlılık d. Güncellik

e. Örf ve adete uygunluk

8. TCK’da sınırının telaş, korku ve heyecan nedeniyle aşılması hangi hukuka uygunluk nedeni bakımından kabul edilmiştir?

a. İlgilinin rızası b. Görevin ifası c. Hakkın kullanılması d. Meşru savunma e. Zorunluluk hâli

9. Aşağıdakilerden hangisi hukuka uygunluk nedenlerin-den biri değildir?

10. Meşru savunmanın şartları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

a. Mal varlığına yönelik saldırılara karşı meşru savun-mada bulunulamaz.

b. Saldırıdan kaçarak kurtulma imkanının bulunduğu hâllede meşru savunma kabul edilmemiştir.

c. Kusur yeteneği bulunmayanların gerçekleştirdiği fiil-lere karşı savunmada bulunulamaz.

d. Savunma niteliğindeki hareketlerin saldırının savuş-turulması amacıyla gerçekleştirildiği hâllerde fiil hu-kuka uygundur.

e. Savunmanın sınırının kasten aşıldığı hâllerde de fail meşru savunmadan yararlanır.

Ceza Hukuku

86

Yaşamın İçinden

Eşini öldüren kadın meşru müdafaadan beraat etti

Eşini kafasına piknik tüpüyle vurduktan sonra bıçaklayarak öldüren ve 24 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan şiddet mağduru kadın, mahkemenin meşru müdafaa kararının ar-dından beraat etti.

Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 2. du-ruşmasına, tutuksuz yargılanan D. K. ve avukatı katıldı. Sanık avukatı O. A.A., müvekkilinin olay günü maktul tarafından şiddet ve hakarete uğradığını, ölümle tehdit edildiğini söy-ledi.

Maktulün, silahla eşini öldüreceğini birden fazla söylediği-ne dikkati çeken O.A.A., “Meşru müdafaanın tüm koşulları gerçekleşmiştir. Eğer bu olay gerçekleşmeseydi, muhtemelen maktul durumunda sanık olacaktı. Müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ediyorum” diye konuştu.

‘ÇOCUKLARIM BABALARININ GELMESİNDEN BİLE KORKUYORLARDI’

Sanık D. K. ise gözyaşları içinde verdiği savunmasında, eşini öldürmek istemediğini, 15 yıllık evliliği süresince bir tek gün yüzü görmediğini, sürekli şiddet ve hakarete maruz kaldığını anlattı. D. K, şöyle devam etti:

“Eşimin tehditleri nedeniyle çocuklarım zarar görmesin diye evden ayrılamadım. Eşim sürekli alkol kullanıyor, eve yabancı erkekler getiriyordu, alkol alıyorlardı. Çocuklarımla eve kapanıp korku içinde yaşadım. Çocuklarım babalarının eve gelmesinden bile korkuyorlardı. Olay günü eşim beni se-bepsiz yere defalarca dövmüştü. Eşimin uyandığını görünce bana zarar verecek diye bu şekilde davrandım. Olay birden gelişti, yaşananlardan pişmanım.”

Son sözü sorulan sanık, 15 yıldır çile çektiğini, hep çocuk-larını korumaya çalıştığını, 2 kızı için bunca yıldır her şeye boyun eğdiğini dile getirerek, “Böyle olsun istemezdim. Çok pişmanım” dedi.

24 YIL HAPSİ İSTENİYORDU

Cumhuriyet Savcısı H. G. ise esas hakkındaki mütalaasın-da, iddianamede sanığa Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ilgili maddesi gereğince “meşru savunma ve zorunluluk hâli” kap-samında ceza verilmesine yer olmadığının talep edildiğini anımsattı. H. G., sanığın eylemine uyan TCK’nın ilgili mad-deleri uyarınca 18 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırıl-masını talep etti.

Mahkeme Heyeti Başkanı E..C., eşini öldürdüğü iddiasıyla yargılanan sanığın, meşru müdafaa koşullarının oluştuğu gerekçesiyle beraatine hükmetti. Heyet, beraat kararının ge-rekçesinde şu ifadelere yer verdi:

‘OY BİRLİĞİYLE BERAATİNE...’

“D. K. hakkında eşi F. K’yı kasten öldürdüğü iddia edilse de maktulün sanıkla evlendiği tarihten itibaren 15 yıl boyunca

aralıksız sanığa sözlü ve fiili şiddet uyguladığı, çocuklarıyla sürekli kötü yaşam koşullarına maruz bırakıldığı, suç tari-hinde sanığın sebepsiz yere birden fazla çocuklarıyla darbet-tiği, maktulün sanığa yönelik 15 yıldır süregelen saldırıların devamlılık taşıdığı, sanığın saldırıların devam edeceği kor-kusuna kapıldığı, kaçma ya da resmi makamlara başvurma-ya cesaret edemediği, suç tarihinde maktul tarafından ağır şiddete maruz bırakıldığı, birden fazla öldürülmekle tehdit edildiği, meşru müdafaa koşullarının oluştuğu anlaşılmakta-dır. Bu gerekçelerle sanığa ceza verilmesine yer olmadığına ve beraatine oy birliğiyle karar verilmiştir.”

D. K, hakkında verilen beraat kararından sonra adliye kori-dorunda bekleyen 9 ve 11 yaşındaki kız çocukları ve akraba-larına sarılarak ağladı.

D. K, 24 Ağustos 2015›te piknik tüple kafasına vurduğu eşi F. K›yı bıçaklayarak öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alınmış, çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. İddianamede, sanığın TCK’nın ilgili maddesi uyarınca «meşru savunma ve zorunluluk hâli» kapsamında ceza verilmesine yer olmadığı belirtilmişti.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/esini-olduren-kadin-mes-ru-mudafaadan-beraat-etti-40070445 (e.t. 20.04.2016)

Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı

1. d Yanıtınız yanlış ise “Hukuka Aykırılığın Anlamı ve Ti-piklikle İlişkisi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

2. c Yanıtınız yanlış ise “Hukuka Aykırılığa Suç Tipinde Yer Verilmiş Olması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. c Yanıtınız yanlış ise “Hukuka Uygunluk Nedenlerinin Sübjektif Unsuru” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. d Yanıtınız yanlış ise “İlgilinin Rızası” konusunu yeni-den gözyeni-den geçiriniz.

5. d Yanıtınız yanlış ise “Görevin İfası” konusunu yeni-den gözyeni-den geçiriniz.

6. c Yanıtınız yanlış ise “Meşru Savunma” konusunu ye-niden gözden geçiriniz.

7. e Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kullanılması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

8. d Yanıtınız yanlış ise “Hukuka Uygunluk Sebeplerinde Sınırın Aşılması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

9. b Yanıtınız yanlış ise “Hukuka Uygunluk Sebepleri”

konusunu yeniden gözden geçiriniz.

10. d Yanıtınız yanlış ise “Meşru Savunma” konusunu ye-niden gözden geçiriniz.

4. Ünite - Hukuka Aykırılık

87

Sıra Sizde Yanıt Anahtarı

Sıra Sizde 1

Hukuka uygunluk nedenleri sadece objektif unsurlardan ibaret değildir. Sübjektif unsurları da vardır. Belli bir huku-ka uygunluk nedeninin şartları, objektif unsurlara tehuku-kabül ederken, bu şartlarının gerçekleştiği hususundaki bilgi ve hukuka uygunluk nedeninin amacına uygun şekilde hareket ediyor olma ise sübjektif unsura karşılık gelmektedir. Dolayı-sıyla somut bir olayda bir kişinin belli bir hukuka uygunluk nedeninden yararlanabilmesi, bunun maddi şartlarının ger-çekleşmekte olduğu bilgisine dayalı olarak ve aynı zamanda hukuka uygunluk nedeninin tanınma amacına uygun bir şekilde hareket edilmesine bağlıdır. Bu nedenle, bir hukuka uygunluk nedeninin şartlarının objektif olarak gerçekleşmesi failin bundan yararlanabilmesi için yeterli değildir.

Sıra Sizde 2

Meşru savunmadan söz edilebilmesi için gerekli ilk şart bir saldırının varlığıdır. Meşru savunmanın konusunu oluştu-ran bu saldırı haksız olmalıdır. Meşru savunmada bulunu-labilecek zaman açısından saldırı hâlihazırda mevcut olmalı veya gerçekleşmesi ya da tekrarı kesin olmalıdır. Saldırı bir insandan kaynaklanmalıdır ve son olarak saldırı kişilere ait herhangi bir hakka yönelik olmalıdır.

Sıra Sizde 3

Savunma, saldırana karşı yönelen ve saldırının uzaklaştırıl-ması amacıyla icra edilen her türlü hareketlerdir. Bu itibarla savunma yalnızca saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla ve sal-dırıyı gerçekleştiren kişiye karşı yapıldığında, yani yalnızca saldıranın hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurduğunda meşru bir savunma olur ve hukuka uygunluk niteliği taşır.

Savunmanın meşru olabilmesinin koşullarından bir diğeri savunmada zorunluluğun olmasıdır. Ancak bu zorunlulu-ğun gereklilik olarak algılanması gerekir. Meşru savunmanın şartlarından bir diğerini de saldırı ile bunu savuşturmaya yö-nelik savunma arasında orantının bulunması oluşturmakta-dır. Son olarak meşru savunma hâlinde bulunan kişi, bu hu-kuka uygunluk nedeninin maddi şartlarının gerçekleştiğinin de bilincinde olmalıdır.

Sıra Sizde 4

Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata, mev-cut olmadığı hâlde, bir hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarının oluştuğu düşüncesiyle hareket edilmesini ve bir suçun tipikliğinin gerçekleştirilmesini ifade etmektedir.

Buna göre, meşru savunmaya elverişli bir saldırı olmadığı hâlde gerçekleşmekte olduğu düşüncesiyle, görevin ifasının

şartları oluşmadığı hâlde kamu görevlisinin belli yönde dav-ranmasını gerektiren şartların oluştuğu düşüncesiyle ve ilgi-linin rızası bulunmadığı hâlde bulunduğu düşüncesiyle bir fiilin işlendiği hâllerde hukuka uygunluk nedenlerinin mad-di şartlarında hatadan söz emad-dilir.

Hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata hâlinde fail yanılmasaydı, düşündüğü gerçeğe uygun olsaydı işlemiş olduğu fiil suç teşkil etmeyecekti diyebildiğimiz bir durum söz konusu olduğundan, bu hata önemlidir ve işlemiş olduğu fiil bakımından kastını kaldırır. Ancak işlemiş olduğu fiil, taksirli bir suçun oluşumuna sebebiyet veriyorsa bundan dolayı sorumluluğu söz konusu olur.

Yararlanılan Kaynaklar

İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Baskı,

İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Baskı,