• Sonuç bulunamadı

Geri verme, kural olarak, iki devlet arasında diplomatik bir ilişkinin kurulmasını gerekli kılmaktadır. Talepte bulunan devlet bir talepname düzenleyerek, geri verme talebini

sa-Ceza Hukuku

186

nık veya hükümlünün bulunduğu devlete iletir. Talepnamede iadesi istenen kişinin açık eşkâli, uyruğu ve kimliğine ilişkin diğer bilgiler, geri vermenin sebebini oluşturan fiil ve hukuki niteliği, fiilin işlendiği yer ve zamanı, ihlal ettiği kanun hükümleri, öngörülen ceza, talepte bulunan devletin hukuka uygun olarak verilmiş ve infazı mümkün mahkûmiyet hükmü, tutuklama kararı veya yakalama emri ve delillerin özeti yer almalıdır.

Talepnameyi alan devlet kendi iç hukukuna göre inceleyerek kararını verir. Türk huku-ku bakımından talepname ilk önce Dışişleri Bakanlığına, oradan Adalet Bakanlığına yani 6706 sayılı Kanun’un ifadesiyle Merkezi Makam’a ulaşır. Merkezî Makam, iade taleplerini inceleyerek, lüzum görmesi hâlinde ek bilgi ve belge talebinde bulunabilir ve gerekli şartları taşımayan talepleri reddeder (6706 sayılı Kanun m. 13/1). Gerekli şartları taşıyan talepler, yetkili ağır ceza mahkemesi nezdindeki Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir (6706 sayılı Kanun m. 13/2). Cumhuriyet Başsavcılığı, iade talebine ilişkin karar vermek üzere ağır ceza mahkemesinden talepte bulunur (6706 sayılı Kanun m. 15/2). İade talebi hakkında karar vermeye, kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi yetkilidir. Kişinin bulunduğu yer belli değilse, Ankara ağır ceza mahkemesi yetkilidir (6706 sayılı Kanun m. 15/1).

6706 sayılı Kanun ile rızaya dayalı iade usulü de kabul edilmiştir. Buna göre ağır ceza mahkemesince iadesi talep edilen kişiye, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtilen hak-larıyla birlikte rızaya dayalı iadenin mahiyeti ve hukukî sonuçları anlatılır. Kişiye rızaya dayalı iade usulünü kabul edip etmediği sorulur (m. 17/2). Mahkeme, kişinin rızaya dayalı iade usulünü kabul etmesi üzerine bu Kanun ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümlerine göre iade talebinin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurulabilir. Kararın kesinleşmesi hâlinde iade evrakı Merkezî Makama gönderilir (m. 17/3).

Rızaya dayalı iade usulü uygulanarak verilen iade kararının yerine getirilmesi, Merkezî Makamın onayına bağlıdır (m. 17/4).

Kişinin rızaya dayalı iade usulünü kabul etmemesi hâlinde mahkeme, iade şartlarını 6706 sayılı Kanun ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümlerine göre inceleye-rek iade talebinin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir (6706 sayılı kanun m. 18/1).

Talep eden devlet tarafından gönderilen belgelerin yeterli görülmemesi hâlinde mahkeme, uygun bir süre içinde ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini isteyebilir (6706 sayılı Kanun m.

18/2). İade yargılamasında katılma talebinde bulunulamaz (6706 sayılı Kanun m. 18/3).

Ağır ceza mahkemesince iade talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi hâlinde, bu kararın yerine getirilmesi, Dışişleri ve İçişleri bakanlıklarının görüşü alınarak Adalet Bakanının teklifi ve Cumhurbaşkanının onayına bağlıdır. Merkezî Makam iade tale-binin kabul veya ret edildiğini, talep eden devlete ve iadesi talep edilen kişiye bildirir (6706 sayılı Kanun m. 19).

Mahkemenin kararına karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruları üç ay içinde sonuçlandırır. Kararın kesinleşmesi hâlinde iade evrakı karar ile birlikte Merkezî Makama gönderilir (6706 sayılı Kanun m. 18/4).

İade talebine konu olabilecek bir suçun işlendiğinin kabulü için kuvvetli şüphe bu-lunması hâlinde, iade talebinin Merkezî Makama ulaşmasından önce, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümleri veya mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, ilgili devletin talebi ve Merkezî Makamın uygun bulması üzerine kişi geçici olarak tutuklanabi-lir (6706 sayılı Kanun m. 14/1).

İade talebine konu olabilecek ve TCK’nın 12. maddesinin üçüncü fıkrasının “a” bendi kapsamına giren bir suç, yani Türk kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan ha-pis cezasını gerektiren bir suç işlediği yönünde kuvvetli şüphe bulunan kişi, ilgili devletin talebi aranmaksızın geçici olarak tutuklanabilir (6706 sayılı Kanun m. 14/2).

İlgili devletin geçici tutuklama talebi, Merkezî Makam tarafından iade amacıyla

yaka-7. Ünite - Yaptırımlar ve Milletlerarası Ceza Hukuku

187

lanması ve Cumhuriyet Başsavcılığına sevki için İçişleri Bakanlığına gönderilir. Yakalanan kişi, geçici tutuklama hususunda karar verilmek üzere en geç yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkimi önüne çıkarılır. Sulh ceza hâkimi geçici tutuklanması talep edilen kişiye, rı-zaya dayalı iade imkânı ile bunun hukukî sonuçları hakkında bilgi verdikten sonra talep hakkında karar verir (6706 sayılı Kanun m. 14/3).

Geçici tutuklama süresi ilgili milletlerarası andlaşma hükümlerine göre belirlenir. Mü-tekabiliyet ilkesi çerçevesinde kişi, en fazla kırk gün geçici tutuklu kalabilir (6706 sayılı Kanun m. 14/4).

Geçici tutuklama yerine kişinin kaçmasına engel olacak şekilde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesi uyarınca adlî kontrol kararı verilebilir (6706 sayılı Kanun m. 14/5).

İlgili devlet tarafından süresi içinde iade evrakının gönderilmemesi hâlinde geçici tutuk-lama veya adlî kontrol kararı kaldırılır. Bu durum, iade talebinin alınmasından sonra iade amacıyla koruma tedbirleri uygulanmasına engel teşkil etmez (6706 sayılı Kanun m. 14/6).

Ağır ceza mahkemesi iade sürecinin her aşamasında iadesi talep edilen kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca koruma tedbirlerine karar verebilir (6706 sayılı Kanun m. 16).

Geri verme talebi üzerine iade edilen kişi, geri verildiği ülkede ancak geri verme kararına dayanak oluşturan suç veya suçlardan yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edile-bilir. Buna iadede hususilik kuralı denilmektedir. Bu ilke geri verme talebinde bulunulan ül-kenin iradesinin korunması amacıyla kabul edilmiştir. Eğer iade edilen kişinin talepnamede belirtilen suçların dışında başka suçları da işlediği ortaya çıkarsa, yeniden iade eden devletin izninin alınması gerekir. İadede hususilik kuralı bu izin dışında, geri verilen şahsın cezasını çekip de özgürlüğüne kesin olarak kavuşmasına rağmen kırkbeş gün içinde iade edildiği dev-let ülkesini terk etmezse veya terk etmesine rağmen geri dönerse sona erer. Bu hâllerde artık iade edilen kişi daha önce işlediği suçlardan izin alınmaksızın yargılanabilir (SİDAS m. 14).

Ceza Hukuku

188 Özet

Ceza hukuku yaptırımlarının türlerini, amaçlarını ve niteliklerini açıklayabilmek.

Genel olarak yaptırım, bir haksızlığın gerçekleştiril-mesine bağlanan hukuki sonuçları ifade eder. TCK’da suç teşkil eden haksızlığı gerçekleştiren kişiye uygula-nabilecek iki tür yaptırım öngörülmüştür: Ceza ve gü-venlik tedbir (m. 45 vd.). Bu yaptırımlardan cezanın uygulanabilmesi için failin işlediği suç nedeniyle ku-surlu sayılabilmesi gerekir. Cezalar, hapis ve adli para cezasıdır. Bunlardan hapis cezası kişinin özgürlüğüne, adli para cezası ise mal varlığı değerlerine yöneliktir.

Hükümlünün ceza infaz kurumuna kapatılarak öz-gürlüğünün kısıtlanması şeklinde uygulanan cezaya hapis cezası denilmektedir. Hapis cezası, süresi ve in-faz şartları göz önünde bulundurularak süresiz (mü-ebbet) ve süreli hapis cezası olmak üzere ikiye ayrılır.

Hükümlünün hayatı boyunca devam eden müebbet hapis cezası da infaz rejimindeki farklılık nedeniy-le ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Süreli hapis cezası da kısa süreli ve uzun süreli hapis cezası olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik ola-rak, önödeme, uzlaşma, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kısa süreli hapis cezasının seçenek yap-tırımlara çevrilmesi, hapis cezasının ertelenmesi, ko-şullu salıverilme gibi kurumlar geliştirilmiştir.

Bir suçun işlenmesine bağlı olarak hükmedilebilen ceza hukuku yaptırımlarından diğeri de güvenlik ted-biridir. Güvenlik tedbirinin uygulanabilmesi için kişi-nin işlediği suç nedeniyle kusurlu olması şart değildir.

TCK’da yer alan güvenlik tedbirleri şunlardır: 1. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (m. 53), 2.

Eşya müsaderesi (m. 54), 3. Kazanç müsaderesi (m.

55), 4. Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri (m. 56), 5.

Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri (m. 57), 6.

Mükerrirlere ve diğer özel tehlikeli suçlara özgü gü-venlik tedbirleri (m. 58, İnfaz K., m. 108), 7. Sınır dışı edilme (m. 59), 8. Tüzel kişilere özgü güvenlik tedbir-leri (m. 60). Ceza kanunu dışında bazı özel kanunlar-da kanunlar-da güvenlik tedbirlerine yer verilmektedir.

Cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesini anlata-bilmek.

İşlenen suç için kanunda öngörülen soyut cezanın olayın özelliklerine göre hâkim tarafından hüküm ve-rilirken somutlaştırılmasına ve bu yapılırken fiilin ve failin özelliklerinin gözetilerek cezanın failin kişiliği-ne uydurulmasına cezanın belirlenmesi ve bireyselleş-tirilmesi denilmektedir.

Davanın ve cezanın düşmesine neden olabilecek sebep-leri listeleyebilmek.

Suç teşkil eden fiilin işlenmesiyle devlet ile fert arasın-da doğan cezalandırma ilişkisi, bazı nedenlerin ortaya çıkmasıyla düşebilmektedir. Bazı hâllerde davayı bazı hâllerde ise cezayı düşüren bu sebepler, işlenen fiili suç olmaktan çıkarmamakta, sadece devletin yargıla-ma ve ceza verme yetkisini ortadan kaldıryargıla-maktadırlar.

TCK’da düzenlenen dava ve cezayı üşüren sebepler, sanığın veya hükümlünün ölümü, af, zamanaşımı ve şikâyetten vazgeçmedir.

Türk Ceza Kanununun uygulama alanını gösterebilmek.

Mülkilik prensibine göre, bir suç hakkında Türk ka-nunlarının uygulanabilmesi için, o suçun Türkiye’de işlenmiş olması gerekmektedir. Suç oluşturan fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neti-cenin Türkiye’de gerçekleşmesi hâlinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır. Mülkilik ilkesi gereğince Türk kanun-larının uygulanması bakımından Türk ülkesinin ne anlama geldiğinin de belirlenmesi gerekir. Zira ancak Türk ülkesi sayılan bir yerde fiilin kısmen veya tama-men işlenmesi veya neticenin gerçekleşmesi hâlinde suç hakkında Türk kanunları uygulanabilecektir.

TCK’nın 8. maddesinde Türk ülkesinin anlamı açık-lanmış ve suçun hangi hâllerde Türkiye’de işlenmiş sayılacağı belirtilmiştir.

Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunlarının uygulanacağına ilişkin kurala gerek iç hukuk gerek uluslararası hukuktan kaynaklanan bazı istisnalar ge-tirilebilmektedir. Bu gibi hâllerde suç teşkil eden bir fiil işlenmesine rağmen, kişi hakkında ceza hukukuna ilişkin Türk kanunları ya hiç uygulanmamakta, ya da işlenen suç hakkında Türk kanunları değil, bir başka ülke kanunu uygulanmaktadır.

Devletler, genel olarak, ceza kanunlarının yer bakı-mından uygulanması konusunda mülkilik ilkesini esas almakla birlikte, yurt dışında işlenen suçlara da

1 2

3

4

7. Ünite - Yaptırımlar ve Milletlerarası Ceza Hukuku

189

belli ilkeler çerçevesinde kendi kanunlarının uygulan-masını kabul etmektedirler. Faile göre şahsilik ilkesi, milli kanunun vatandaşı izleyeceği esasına dayanır.

Vatandaşın ülke içinde olduğu kadar yurt dışında da ülkesinin kanununa uygun hareket etmesi gerekti-ği kabul edilir. Mağdura göre şahsilik ilkesi devletin vatandaşını koruma görevini yurtdışında da sürdür-düğü esasına dayanır. Bu nedenle devlet, yurtdışında vatandaşına karşı suç işleyen yabancıyı belli şartların gerçekleşmesi hâlinde kendi kanununa göre yargıla-yabilmektedir.

Devletin, yabancı bir ülkede, kim tarafından işlen-diğine bakılmaksızın, kendi varlığına, yüksek çıkar-larına karşı bir suç işlenmesi hâlinde bu suçları ce-zalandırmasına imkân tanıyan ilkeye koruma ilkesi denilmektedir.

Uluslararası toplum dünyanın neresinde ve kim tara-fından işlenirse işlensin, faili hangi devlet vatandaşı olursa olsun, belirli suçları işleyen kişileri elinde bu-lunduran devlete ya yargılama yapma ya da bu kişileri iade etme yükümlülüğü getirmektedir. Devletler bu yükümlülüğü, bu konuda yapılan uluslararası sözleş-melerle üstlenmektedirler. İşlenen suçların tüm top-lumları ilgilendirmesi nedeniyle bu ilkeye evrensellik ilkesi denilmektedir.

Suçluların geri verilmesi kavramını anlayabilmek ve geri vermenin şartlarını ifade edebilmek.

Geri verme, ceza hukuku alanında milletlerarası adli yardımlaşmanın türlerinden birisidir. Bu kavram, bir devlette suç işleyip de başka bir devlete kaçan kişinin, işlemiş olduğu suçtan dolayı yargılanabilmesi veya hükmolunan cezanın infazı amacıyla talepte bulunan devlete teslim edilmesini ifade etmektedir. Bu kuru-mun amacı bir ülkede suç işledikten sonra diğer bir ülkeye kaçan kişinin cezasız kalmasını ve böylece bir ülkenin yabancı suçlulara sığınak teşkil etmesini ön-lemektir.

5

Ceza Hukuku

190

Kendimizi Sınayalım

1. Cezalar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

a. Kabahat teşkil eden haksızlığı gerçekleştiren kişiye uygulanabilir.

b. Cezanın uygulanabilmesi için failin işlediği suç nede-niyle kusurlu bulunması gerekir.

c. Yürürlükteki ceza kanununda öngörülen cezalar, ağır hapis, hapis ve para cezasıdır.

d. Hapis cezasının genel alt sınırı 5 gündür.

e. Hapis cezasının genel üst sınırı 30 senedir.

2. Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevril-mesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

a. Kural olarak kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırıma çevrilmesi zorunludur.

b. Kanun hangi suçlardan dolayı hükmedilen kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırıma çevrilebileceğini sayma usulüyle göstermiştir.

c. Fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış olanların mahkûm olduğu ceza uzun süreli de olsa seçenek yaptırımlara çevrilir.

d. Belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yap-maktan yasaklanma kısa süreli hapis cezasının çevri-lebileceği bir seçenek yaptırımlardan birini oluşturur.

e. Zararın kısmen giderilmesi kısa süreli hapis cezası-nın çevrilebileceği bir seçenek yaptırımdır.

3. I. İşlenen suçun cezasının iki yıl veya daha az süreli hapis cezası olarak öngörüldüğü durumlarda hapis cezası ertelenebilir.

II. İşlediği suçtan dolayı üç yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen onsekiz yaşını doldurmamış kişinin cezası ertelenebilir.

III. Fail daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmalıdır.

Hapis cezalarının ertelenmesi ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

4. I. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, önceki cezaya ilişkin mahkûmiyet hükmünün kesinleşmiş olması gerekir.

II. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki suç ile sonraki suçun aynı suç veya benzer nitelikte suç olması gerekir.

III. Mükerrir hakkında cezanın infazından sonra dene-timli serbestlik tedbiri uygulanır.

Tekerrür ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

a. Yalnız I b. I ve II c. I ve III d. I, II ve III e. II ve III

5. Aşağıdaki durumların hangisinde suç Türkiye’de işlen-miş sayılmaz?

a. Fiilin kısmen Türkiye’de gerçekleştirilmesi b. Fiilin tamamen Türkiye’de gerçekleştirilmesi c. Neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi

d. Seçimlik hareketlerden birinin Türkiye’de gerçekleş-tirilmesi

e. Yabancı ülkede işlenen suçun Türkiye’de bulunan bi-rinin azmettirmesi ile gerçekleştirilmesi

6. Türk Ceza Kanunun 8. maddesine göre suçun aşağıdaki-lerden hangisinde işlenmesi durumunda suç Türkiye’de işlen-miş sayılmaz?

a. Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında b. Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında,

Türk deniz ve hava araçlarında c. Türk deniz ve hava savaş araçlarında

d. Türkiye münhasır ekonomik bölgesinde bulunan ya-bancı bir gemide

e. Türkiye’nin kıt’a sahanlığında tesis edilmiş sabit plat-formlarda

7. Milletvekillerine tanınan yasama sorumsuzluğunun hu-kuki niteliği aşağıdakilerden hangisidir?

a. Hukuka Uygunluk Sebebi b. Mazeret Sebebi

c. Kusurluluğu Etkileyen Hâl d. Şahsi Cezasızlık Sebebi

e. Cezada İndirim Yapılmasını Gerektiren Şahsi Sebep