• Sonuç bulunamadı

Geçici Nedenler, Alkol ve Uyuşturucu Madde Etkisinde Olma

TCK’nın 34. maddesinde geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu maddenin etkisiyle kusur yeteneği ortadan kalkan veya önemli derecede azalan kişilerin ceza sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir. Bu konunun anlaşılabilmesi bakımın-dan öncelikle “sebebinde serbest hareket kuramı”nın (actio libera in causa-alic) ele alın-ması gerekir.

Sebebinde Serbest Hareket Kuramı (Actio Libera in Causa)

Fail hakkındaki kusur değerlendirmesinde bulunulurken fiilin işlendiği an esas alınır.

Dolayısıyla failin işlediği fiilden dolayı sorumlu tutulabilmesi için fiilin icrası sırasında kusur yeteneğine sahip olması gerekir. Bu bakımdan fiilin işlenmesinden sonra kusur yeteneğinin kaybedilmesi, ceza sorumluluğu üzerinde herhangi bir etkiye sahip değildir.

Suç işlendikten sonra kusur yeteneğinin ortadan kalkması, sadece ceza muhakemesinin yapılmasını veya verilen hükmün infazını engeller.

Örf ve âdet hukukundan alınarak geliştirilen alic ilkesi, failin kendi kasti veya taksirli hareketiyle kusur yeteneğini ortadan kaldırması ve bu durumda iken suç teşkil eden fiilin icrasına başlaması durumunda, suçun işlendiği anda kusur yeteneği olmamasına rağmen sorumlu tutulmasını sağlamaktadır. Burada faile kusur isnadı yapılırken, fiilin işlendiği an dikkate alınmayıp, kusur yeteneğinin kaldırıldığı zaman esas alınmaktadır. İşte sebebinde serbest hareket kuramı, fiili işlediği sırada kusur yeteneği olmamasına rağmen failin kendi-sini kusur yeteneğinden yoksun bıraktığı andaki sübjektif durumunun göz önünde bulundu-rulmasını, buradan hareketle cezalandırılmasını mümkün kılan bir müessesedir.

5. Ünite - Kusurluluk

97

Alic kuramı, failin önce kendi kusurlu davranışıyla kusur yeteneğini ortadan kaldır-ması ve daha sonra bu durumda iken suç işlemesi olaylarıyla ilgilidir. Örneğin cesaretlen-mek için alkol alıp kusur yeteneği ortadan kalktıktan sonra silahıyla ateş ederek hasmını öldüren fail, esasen hasmını öldürdüğü anda kusur yeteneği olmadığı için cezalandırılma-ması gerekirken alic kuramı sayesinde cezalandırılmaktadır (m. 34/2).

Geçici Nedenler

Geçici nedenler, akıl hastalığı gibi devamlılık göstermeyen ve bu düzeye ulaşmayan yal-nızca geçici bir süre kişinin algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini etkileyen hâllerdir. Bu durumların mutlaka patolojik (hastalıklı) bir neden olması da şart değildir.

Bu sebeple “geçici nedenler” kavramına hangi hâllerin girebileceğini önceden tespit etmek mümkün değildir. Burada önemli olan husus, kişinin akıl hastalığı dışında, içinde bulun-duğu durumun onda geçici bir süre algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneği-ni ortadan kaldırması veya önemli derecede azaltmış olmasıdır. Bu tür geçici nedenlere örnek olarak, istemeyerek alkol veya uyuşturucu madde alma, uyku hâli, ateşli hastalık, zehirlenme, diyabet, gebelik sonrası ortaya çıkan psikozlar gösterilebilir.

Geçici bir nedenin varlığının kabulü için gereken ilk şart, bu nedenin meydana gel-mesinde failin kastının veya taksirinin bulunmamasıdır. Eğer geçici nedenin meydana gelmesinde failin kast veya taksiri varsa artık kusur yeteneğin kalktığından söz edilemez.

Örneğin yanıltılarak kendisine alkol verilmesi veya zorla uyuşturucu enjekte edilmesi ne-deniyle sarhoş olan bir kimsenin, sarhoş olmakta herhangi bir kusuru bulunmadığından cezai sorumluluğundan söz edilemeyecektir. Buna karşılık, kasten veya taksirli olarak geçici nedenin meydana gelmesine neden olan kimse, fiili işlediği sırada kusur yeteneği varmış gibi cezalandırılacaktır.

Geçici nedenin ceza sorumluluğu üzerinde etkili olabilmesi için varlığı gerekli olan ikinci şart, bu nedenin failin işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yetene-ğini ortadan kaldırmış olması veya davranışlarını hukukun gereklerine göre yönlendirme yeteneğini önemli ölçüde etkilemiş olması gerekmektedir. Geçici neden failin kusur ye-teneğini ortadan kaldırmış ise faile ceza verilmeyecek, ayrıca failin tehlikeliliğinden söz edilemeyeceğinden herhangi bir güvenlik tedbiri de uygulanmayacaktır.

Geçici nedenin kusur yeteneği üzerindeki etkisi bu yeteneğin tamamen ortadan kalkma-sına yol açacak nitelikte ise faile hiç ceza verilmez ayrıca fail hakkında güvenlik tedbiri de uygulanamaz.

Buna karşılık geçici neden kişinin işlediği fiilin hukuki anlamını algılama yeteneği-ni ortadan kaldıracak boyuta ulaşmamışsa veya işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli sayılmayacak derecede azaltmışsa ya da geçici neden bu yetenekleri hiç etkilememişse, fail işlediği suçun tam cezasıyla cezalandırılacaktır.

Alkol veya Uyuşturucu Madde Etkisinde Olma

Alkol veya uyuşturucu maddeler de kişinin algılama ve irade yeteneğini etkilemektedir.

Nitekim TCK, alkol veya uyuşturucu madde kullanmanın kusur yeteneğine etkisini dü-zenlenmiştir. TCK’nın 34. maddesinin 1. ve 2. fıkraları birlikte değerlendirildiğinde, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olmanın kusur yeteneği üzerindeki etkisinin belirlenme-sinde bu maddelerin alınışındaki duruma göre ikili bir ayrımın yapıldığı görülmektedir.

Bunlardan ilki alkol veya uyuşturucu maddenin irade dışı (istemeyerek) alınmasıdır. Di-ğeri ise bu maddelerin iradi olarak (isteyerek) alınmasıdır.

İrade dışı etkisi altına girilen geçici neden kusur yeteneğini ortadan kaldırır.

Ceza Hukuku

98

İrade Dışı Alkol veya Uyuşturucu Madde Alma

TCK’nın 34. maddesinin ilk fıkrasında irade dışında alınan alkol veya uyuşturucu mad-denin etkisi altındayken işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmeyeceği belirtilmiştir. Alkol veya uyuşturucu madde almanın kusur ye-teneğini etkileyen bir neden teşkil edebilmesi için; 1- Bu maddelerin irade dışı alınması, 2- Bu maddelerin alınmasının etkisiyle kişinin işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derece azalmış olması gerekir.

İrade dışı sarhoşluk esasen geçici bir neden olduğundan, “geçici nedenler” başlığı altın-da yapılan açıklamalar bu konualtın-da altın-da geçerlidir. Buraaltın-da esas ele alınması gereken husus, alkol veya uyuşturucu maddenin ne zaman irade dışı alındığıdır.

Sarhoşluğun iradi olup olmadığı değerlendirilirken göz önünde tutulması gereken hu-sus, kişinin sarhoşluk verici maddeyi bu nitelikte olduğunu bilerek alıp almadığıdır. Önem-li olan bu maddelerin niteÖnem-liğinin biÖnem-linerek dışarıdan herhangi bir zorlama olmaksızın alın-masıdır. Ayrıca bunun sonucunda sarhoş olmanın istenip istenmediğinin önemi yoktur.

Nitekim TCK’da (m. 34) sarhoşluğu, “irade dışı” (f. 1) ve “iradi” (f. 2) olmak üzere ikiye ayırmış ve sarhoşluk neticesi istenmiş olmasa da bu neticeye götüren alkol veya uyuşturucu maddenin bilerek alınması, sarhoşluğun iradi sayılması için yeterli görmüştür. Kişinin içki-yi veya uyuşturucu maddeiçki-yi iradi olarak almasına rağmen bunun sonucunda sarhoş olma-yı istememesi olarak tanımlanan taksirli sarhoşluk hâlinde de sarhoşluğun iradi olduğunda tereddüt yoktur. İradi sarhoşluğun kusur yeteneği üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.

İstemeyerek sarhoşluğun kusur yeteneği üzerindeki etkisi diğer geçici sebeplerde ol-duğu gibidir. Buna göre, fiilin işlendiği anda irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu mad-denin kişinin kusur yeteneği üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulacak, eğer irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde kişinin algılama yeteneğini tamamen kaldırmış veya işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli derecede azaltmış ise kişiye ceza verilmeyecektir. İrade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde kişinin al-gılama ve irade yeteneğini hiç etkilememiş veya etkilemiş olmakla birlikte, bu etki önemli dereceye varmamışsa kusur yeteneğinin bulunduğu kabul edilerek faile işlediği suçun ce-zası verilecektir.

İstemeyerek sarhoş olan ve böylece kusur yeteneğini tamamen kaybeden kişiye ceza verilmeyeceği gibi, güvenlik tedbiri de uygulanmaz. Çünkü bu kişi akıl hastası değildir ve alkol ve uyuşturucu maddenin etkisinin ortadan kalkmasıyla normal kişiliğine yeniden dönecektir.

İradi Olarak Alkol veya Uyuşturucu Madde Alma

Kişinin iradesiyle aldığı alkol veya uyuşturucu maddenin etkisinde kalarak sarhoş olma-sı hâlinde, iradi sarhoşluk söz konusudur. İradi sarhoşluğun üç çeşidinin olduğu kabul edilmektedir.

• Tasarlanmış sarhoşluk veya uyuşturucu madde etkisi: Bu ihtimalde fail sarhoş ol-madan önce belirli bir suçu işlemeyi düşünür, tasarlar ve kastettiği bu suçu işlemek hususunda cesaret bulmak ya da kendine bir mazeret veya cezasızlık sebebi hazır-lamak düşüncesiyle sarhoş olduktan sonra kararlaştırdığı suçu işler.

• Kastî sarhoşluk veya uyuşturucu madde etkisi: Failin alkol veya uyuşturucu mad-deyi, sarhoş olmak veya uyuşturucu madde etkisinde kalmak amacıyla kullanma-sı hâlinde kasti sarhoşluk söz konusudur. Burada tasarlanmış sarhoşlukta olduğu gibi, belli bir suçu işleme düşüncesi ve niyeti yoktu. Sadece alkol alma ve etkisine girme kastıyla hareket etmektedir.

İradi sarhoşluğun kusur yeteneği üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.

5. Ünite - Kusurluluk

99

• Taksirli sarhoşluk veya uyuşturucu madde etkisi: Failin alkol veya uyuşturucu mad-deyi, sarhoş olmak veya uyuşturucu madde etkisine girmek amacıyla almamasıdır.

Her ne kadar failin alkol alma hareketi iradi ise de fail bu hareketinin sonucunda sarhoş olmayı öngörmemiştir. Ancak özenli davransaydı bu sonucu öngörebilecek-ti. Kısaca failin bu iradesi neticeye yönelik değildir. Taksirli sarhoşluk da iradi bir hareketin sonucudur.

Kanunumuz iradi sarhoşluğun varlığı için alkol veya uyuşturucu maddenin iradi ola-rak alınmasını yeterli görmektedir (m. 34/2). Bu itibarla tasarlanmış, kasti veya taksirli sarhoşluğun söz konusu olduğu haller iradi sarhoşluk içinde değerlendirilecek ve failin kusur yeteneğine bir etkisi olmayacaktır.

İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken işlenen fiilin kasten mi yoksa taksirle mi gerçekleştirildiği her somut olayın özelliğine ve genel kural-lara göre incelenmelidir. Burada failin sarhoşluğu gerçekleştirme şekli ile bu durumda iken işlenen suçların manevi bakımdan işleniş şekilleri birbirinden bağımsız olarak değerlendi-rilmelidir. Kusur yeteneğini kasten ve hatta planlayarak ortadan kaldıran bir kimse, bu hâlde iken kastettiği suçtan başka bir suçu kasten işleyebileceği gibi, taksirli bir suç da işleyebilir. Keza kusur yeteneğini taksirle kaldıran bir kimse, bu durumda iken kasıtlı bir suç işleyebilir. Örneğin kasten sarhoş olan bir kimse, başka birini kasten öldürebileceği gibi dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak kullandığı aracının birine çarpması so-nucu taksirle de öldürebilir.

Kusur yeteneğinin kasten veya taksirle ortadan kaldırılmasıyla, kusur yeteneğinin kalktığı sırada işlenen suçun kasten mi yoksa taksirle mi işlendiği hususu birbirinden ayrı olarak ele alınmalıdır.