• Sonuç bulunamadı

HARøTA BÜLTENø / SAYI:77

Merhaba...

1970’li yÕllarÕn sonunda, aynÕ amaçlar do÷rultusunda birlikte hareket etmeye baú-layan IMF ve Dünya BankasÕ’nÕn yönlendirmesiyle neoliberal ekonomi politi-kalarÕ azgeliúmiú ülkelerin büyük bir kÕsmÕna hÕz Bu politikalar, dÕú ticaretin ve

¿ nans piyasalarÕnÕn serbestleútirilmesi, kamu iktisadi teúebbüslerinin özelleútiril-mesi, do÷rudan yabancÕ yatÕrÕmlarÕn ve dÕú ¿ nansal akÕmlarÕn serbestleútirilözelleútiril-mesi, e÷itim ve sa÷lÕk baúta olmak üzere sosyal hizmet alanlarÕnda özelleúme e÷ilim-lerinin yaygÕnlaúmasÕ ve iú gücü piyasalarÕnÕn esnekleútirilmesi gibi amaçlarÕ ön planda tutarak bu ülkeleri dÕúa açÕk serbest piyasa ekonomisi do÷rultusunda dö-nüútürme yolunda etkili olmuútur.

Sevgili Dostlar,

Dünya üzerinde açlÕk, yoksulluk, sefalet, geleceksizlik ve katliamlarÕn hâlâ sü-regeldi÷i bir dönemden geçiyoruz. Bunun en önemli nedeni ise dünyaya bir sal-gÕn gibi yayÕlan neoliberal küreselleúmenin uluslararasÕ ve ulusötesi aktörlerinin ekonomik olarak güçlenme hÕrsÕdÕr. Neoliberal küreselleúmenin kök salmasÕ ve derinleúmesinde, etkili sanayileúmiú ülkeler, AB, ve IMF ve Dünya BankasÕ gibi uluslararasÕ ¿ nans kuruluúlarÕ çok önemli bir rol oynamaktadÕr. Bu kuruluúlarÕn, baúta ABD olmak üzere ana hissedarlarÕyla yakÕn iliúkileri, öteden beri bilinmekle birlikte son dönemlerde iyice gün yüzüne çÕkmÕútÕr. Özellikle kÕsa dönem istikrar-sÕzlÕk içindeki azgeliúmiú ülkelerin iktisat politikalarÕna müdahalesi oldukça eski-lere dayanan IMF’ye 1980’li yÕllarda Dünya BankasÕ da eklenmiú ve yapÕsal uyum politikalarÕ aracÕlÕ÷Õyla, özellikle dÕú ticaret serbestleútirmesi ve özelleútirme gibi alanlarda önemli ölçüde etkili olmuútur. Küreselleúme saldÕrÕsÕnÕn da içinden ge-çilen bu dönemde yaúanan temel çatÕúmalarÕn da itici gücü aúÕrÕ birikmiú sermaye ve ulusötesi úirketler varlÕ÷Õnda somutlanan politik gücün iliúki biçimidir.

Bugün Ortado÷uya-Irak’a bakÕldÕ÷Õnda 1.5 milyona yakÕn insanÕn öldü÷ü, 4.5 milyon kiúinin göç etmek zorunda kaldÕ÷Õ, e÷itimin ve sa÷lÕ÷Õn iÀ as etti÷i, kent-lerin, tapu ve nüfus kayÕtlarÕnÕn yok edildi÷i, iúsizlik oranÕnÕn %50‘yi geçti÷i, sermayenin küresel saldÕrÕsÕnÕn en canlÕ örne÷i görülmektedir. ABD’nin Irak’Õ iúgalinden sonra derinleúerek yükselen etnik ve mezhepsel kavga, bir taraftan vahúet boyutlarÕna taúÕnÕrken di÷er taraftan ülkeyi bölünme ve parçalanma ko-numuna getirmiútir. Irak ne özgürleúti ne de demokratikleúti. Her ne kadar Ocak 2009 baúÕndan beri Irak ka÷Õt üzerinde ‘özgür’ ise de, iúgalci ABD kuvvetleri en iyi ihtimalle 2011 yÕlÕ sonuna kadar Irak’ta kalmaya devam edecektir. Mart ayÕnda da dÕúarÕdan bakÕldÕ÷Õnda, Irak’ta 42 yÕl sonra ilk kez ‘güdümsüz’ bir genel seçim yapÕldÕ÷Õ havasÕ var. Ancak, perde biraz aralandÕ÷Õnda durumun farklÕlÕ÷Õ hemen

göze çarpmaktadÕr. Irak‘ta dünyanÕn gözü önünde bunlar yaúanÕrken bir yandan sÕradaki hede¿ n øran ve/veya Suriye oldu÷unun iúaretleri verilmektedir. Yaúanan Irak iúgalinin bir askeri harekâttan çok daha fazlasÕ oldu÷u bilinen bir gerçektir.

Bu iúgalle birlikte Amerikan ve øngiliz petrol úirketlerinin pazar paylarÕnÕ art-tÕrdÕklarÕ, uluslararasÕ petrol-enerji pazarÕnda belirleyici konuma geldikleri daha açÕk olarak görülmektedir. Bölgede, petrol ve enerji kaynaklarÕnÕn ele geçirilme-sinin ötesinde, ekonomik yapÕnÕn tümüyle yeniden yapÕlandÕrÕlmasÕnÕ içeren ve ABD hegemonyasÕ altÕnda dalga dalga yayÕlan küresel kapitalizmin, emperyalist hakimiyetin tesisi söz konusudur.

Bu savaú kapitalizmin dünya ölçe÷inde yüzleúti÷i ekonomik krizin de bir uzan-tÕsÕdÕr. Büyük Ortado÷u Projesi (bugün sessizli÷ini korusa da ) ABD ekonomi ve siyasetine nefes aldÕracak bir proje olarak tasarlanmÕútÕr ve Irak‘Õn iúgali bu projenin hayata geçmesinin öncülü olmuútur. Bugün Ortado÷u‘da kanayan bütün yaralarda küresel kapitalizm, emperyalizm ve ABD baú rol oynamaktadÕr. ABD BOP‘da kararlÕdÕr. Ancak iúgal kendi direniúçilerini de yaratmÕútÕr; üstelik emper-yalist savaúa hayÕr diyenler Irak‘la da sÕnÕrlÕ de÷ildir. Küresel sermayenin saldÕ-rÕlarÕna karúÕ küresel direniú sesleri yükselmektedir. Savaú karúÕtÕ hareketler gün geçtikçe büyümektedir. Dünya Sosyal Forumu‘nda birleúen, savaúa karúÕ barÕúÕ savunan, küresel kapitalizm karúÕtlarÕ dünya çapÕnda savaúÕ protesto kararÕ alarak küresel muhalafeti büyütmeye ön ayak olmaktadÕrlar. Dünya Sosyal Forum’un bileúeni olan Avrupa Sosyal Forumu (ASF) bu yÕl on binlerce savaú karúÕtÕ kiúi ve kuruluúlarÕn katÕmÕyla Temmuz 2010 da østanbul’da gerçekleútirilecektir. OdamÕz ASF nin di÷er etkinliklerinde oldu÷u üzere bu etkinlikte de yerini alacaktÕr.

De÷erli Üyelerimiz,

Ülkemiz, özellikle 1980 yÕlÕndan bu yana uygulamaya konulan programlar ve gerçekleútirilen yapÕsal de÷iúikler sonucu ekonomik olarak dÕúa ba÷ÕmlÕ, üretme-yen bir ekonomiye sahip, milyarlarca dolar iç ve dÕú borcu olan bir ülke konu-muna getirilmiútir. Küreselleúme, yeniden yapÕlanma ve reformlar adÕna uygu-lamaya konulan ekonomik politikalar, acil eylem planlarÕ ve programlar sonucu, ana eksenin “özelleútirme” politikalarÕ oldu÷u bir süreç adÕm adÕm iúletilmiútir ve iúletilmeye devam edilmektedir. Uygulanan ekonomik politikalar ile üretim ekonomisinden vazgeçilerek rant ekonomisi öne çÕkarÕlmÕútÕr. Büyüme ve iúsizlik rakamlarÕ, iç ve dÕú borç artÕúÕ, ödenen yÕllÕk faiz miktarÕ; eklemlenme çabasÕn-da olunan küresel-kapitalist politikalarÕn ülkemiz ekonomisindeki yansÕmalarÕnÕ açÕkça ortaya koymaktadÕr.

1990‘lÕ yÕllardan itibaren, kamusal alanÕn tas¿ yesi hÕz kazanmÕú, e÷itim, sa÷lÕk, sosyal güvenlik gibi pek çok alan sermayeye açÕlmÕú, birer kamusal alan olmaktan çÕkarÕlÕp paralÕ hizmetler haline getirilmiútir. Bütçeden bu alanlara ayrÕlan pay her

sene azaltÕlarak, verilen hizmetlerin niteli÷i düúürülmüú, bu alanlarda özel serma-yenin yerleúme zemini hazÕrlanmÕútÕr. Birkaç yÕl gibi kÕsa sürede sa÷lÕk sistemi bütüncül de÷iúimlere u÷ramÕú, IMF ve DB menúei Sosyal Güvenlik ve SSGSS YasalarÕ gibi dönüúümlerle, sa÷lÕk hizmetleri paralÕ hale getirilmiú, hastanelerin, sa÷lÕk ocaklarÕnÕn özelleútirilmesinin önü açÕlmÕútÕr.

Sevgili Dostlar,

Geçti÷imiz aylarda ülkede genel eylem havasÕ yaratan TEKEL’in öyküsü, özel-leútirme gerçe÷inin ve KøT’lerde yaúanan özelözel-leútirmelerin en yakÕn ve en çarpÕcÕ örneklerinden biri olmuútur. 2001’de 30.124 iúçiyle 208 bin ton tütün üreten ve 600 bin tütün üreticisine de geçim kayna÷Õ olan TEKEL iúletmeleriyle birlikte 2001 yÕlÕnda özelleútirme kapsamÕna alÕnmÕútÕr. Arsa ve fabrikalarÕ (de÷erinin çok altÕnda satÕlmasÕ ayrÕ bir konu) satÕlan TEKEL bugün a÷ÕrlÕklÕ olarak Amerikan úirketlerinin eline geçmiútir.Tekel emekçileri iúlerini ve kazanÕlmÕú haklarÕnÕ kay-betmiútir.

YaklaúÕk dört aydÕr süren Tekel direniúi emek ve demokrasi mücadelesinde in-sanlarÕ birleútirmiú, birlikte ve örgütlü mücadelenin önemini bir kez daha ortaya koymuútur. Devletin üretim alanÕndan çekilmesiyle, verimlili÷in artaca÷Õ savÕyla uygulamaya konulan özelleútirmeler özellikle TEKEL gibi son yÕllarda yaúanÕlan örnekleriyle halk nezninde temel aldÕ÷Õ meúruluk zeminini yitirmiútir. ArtÕk top-lumun büyük ço÷unlu÷u úu gerçe÷i biliyor; özelleútirme demek iúsizlik demektir, eúitsizli÷in artarak sürmesi, sosyal ve ekonomik dokunun zarar görmesi demek, sa÷lÕk, e÷itim gibi kamusal alanlarÕn paralÕlaútÕrÕlmasÕ, eúit ve insanca hizmet gö-rememesi demektir. Özelleútirme ile kamu varlÕklarÕnÕn ve tesislerin dolayÕsÕyla, kamusal üretim ve hizmet alanlarÕnÕn daraltÕlarak yok edilmesi; yurttaúÕn müúteri, devletin úirket, ülkenin pazar olmasÕ demektir.

De÷erli Dostlar,

Kamu hizmet alanÕnda di÷er bir düzenleme øller BankasÕna iliúkin yapÕlmakta-dÕr. ùubat 2009’da Plan ve Bütçe Komisyonu‘ndan geçen øller BankasÕ Anonim ùirketi hakkÕnda kanun tasarÕsÕ ile özelleútirme yerel hizmetler alanÕna girmekte-dir. 74 yÕldÕr, yerel yönetimlerin ve özellikle de belediyelerin gereksinimi olan, imar planÕ, harita, içme suyu, kanalizasyon, arÕtma tesisleri, jeolojik ve jeoteknik hizmetler ve yapÕ iúleri gibi alt yapÕya iliúkin yaúamsal konularda, belediyelerin oluúturduklarÕ fondan kredi vererek, hem ¿ nansman destek hem de teknik danÕú-manlÕk ve uygulama yaparak, yerel yönetim bankacÕlÕ÷Õ iúlevi gören øller BankasÕ, tasarÕdaki “..her türlü kalkÕnma ve yatÕrÕm bankacÕlÕ÷Õ iúlevlerini yerine getirmek”

ibaresi ile “yerel yönetim ortaklÕ÷Õ” özelli÷ini kaybederek, bankacÕlÕk kurallarÕna tabi özel bir banka iúlevi gösterecek yapÕya dönüútürülmektedir.

Yerel yönetimlerin bundan sonra øller BankasÕ’nÕn aracÕlÕ÷Õyla (tasarÕda aracÕlÕk etme görevi øller BankasÕna veriliyor) uluslar arasÕ ticari kuruluúlara yönelece÷i, yerel yönetimlerin dÕú kaynaklardan aldÕ÷Õ borçlarla zaten aúÕrÕ yüksek olan iç ve dÕú borcun daha da artaca÷Õ úimdiden görülmelidir. BorçlarÕnÕ ödeyemeyen beledi-yelerin her türlü gelirine uluslar arasÕ ¿ nans kuruluúlarÕnÕn el koyaca÷Õ da gözden kaçmamalÕdÕr. Di÷er taraftan øller BankasÕnda 657 sayÕlÕ devlet memuru kadrolarÕ da iptal edilerek kadro karúÕlÕ÷Õ olmayan yeni bir düzenleme devreye sokulacak.

ÇalÕúanlar TEKEL de yaúanÕlan sürecin bir benzeri ile karúÕ karúÕya kalacaklar.

Sözleúmeli personel seçiminde siyasi yandaú belli ki ilk planda olacaktÕr.

Sevgili Arkadaúlar,

Dünya, kapitalizmin do÷asÕ gere÷i yarattÕ÷Õ krizi ile her geçen gün daha da yüzleú-mektedir. Bir yÕlÕ aúkÕn süredir tüm dünyada yaúanan ekonomik krizden, siyasal iktidarÕn söyleminin aksine Türkiye’nin en çok etkilenen ülkelerden biri oldu÷u tescillenmiútir. Göstergeler gayet çarpÕcÕ bir úekilde bu gerçe÷i ortaya koymak-tadÕr. Ülkenin görece iyi dönemlerinde %10’larda seyreden iúsizlik oranÕ bugün kentte %15.6, ve kÕrsalda %9.2 düzeyindedir. Kapanan iúyeri ve fabrika sayÕ 1500`ü bulmuú, alÕm gücü gerilemiútir. Artan iúsizlik ve yoksullaúmayla birlikte yÕllardÕr verilen mücadeleyle bugünkü kazanÕmlarÕnÕ elde eden emekçiler hak ve kazanÕmlarÕnÕ giderek kaybetmektedirler. Kriz dönemlerinde iúten çÕkarÕlanlarÕn yerini alacak bir iúsizler ordusunun varlÕ÷Õ, iúveren tarafÕndan fÕrsat olarak al-gÕlanmakta, özellikle ‘niteliksiz iúgücü’ dedi÷imiz, düúük ücretle çalÕúan kesim;

iúsizlik tehdidi altÕnda güvencesiz çalÕúmaya mahkum edilmekte, bu sektörlerde çalÕúanlarÕn ço÷u sendikasÕz oldu÷u için, emek sömürüsü had safhaya varmak-tadÕr. øúverense; eleman azaltarak ve ücretleri düúürerek krizi bertaraf ederken, krizin faturasÕ çalÕúana çÕkarÕlmaktadÕr.

Sevgili Dostlar,

1920’lerden sonra baúlatÕlan aydÕnlanma süreci hiçbir zaman istenilen düzeyde ilerleyememiútir. Demokrasi ve özgürlüklerden sürekli korkulmuú ve bu olgularÕn bilince çÕkartÕlmasÕ hep engellenmiútir. Düúünen, sorgulayan beyinlerin susturul-masÕ temel hedef olmuútur. Aksak iúleyen demokrasi ve kurumlarÕ darbeler ile daha da iúlemez hale getirilmiú, “YaúasÕn Ba÷ÕmsÕz Türkiye” demek suç unsuru sayÕlmÕútÕr. Bu günün Türkiye’sinde ilginç bir demokrasi ve özgürlükler oyunu sahneye konulmaktadÕr; Demokrasi ve özgürlükler adÕna kendisi gibi düúünme-yen ve konuúmayan kiúi ve kuruluúlara karúÕ farklÕ giriúimler yaúanmaktadÕr. De-mokratik ve toplumsal muhalefeti susturmak adÕna bir korku ortamÕ yaratÕlmakta, baskÕ ve yÕldÕrma politikalarÕ hayata geçirilmekte ve gerçeklerin üstü örtülmeye çalÕúÕlmaktadÕr.

Bu tavrÕ geçti÷imiz ay içerisinde gündeme gelen Anayasa de÷iúikli÷i Paketinde açÕkça görebilmekteyiz. 1987’den bu yana 16 kez de÷iúime u÷rayan 82 Anayasa-sÕnda yapÕlacak yeni de÷iúiklik paketini ilk bakÕúta di÷erlerinden ayÕran ve ülkede demokrasi özlemi taúÕyan her bir yurttaúÕn bir reÀ eksle deste÷ini almasÕnÕ sa÷la-yan yönü 12 Eylül darbecilerinin yargÕlanmasÕ sürecinin önünü açacak olmasÕydÕ.

ødamlarÕn yaúandÕ÷Õ, günlerce süren gözaltÕ ve iúkencelerde insanlarÕn

kaybedildi-÷i, binlerce insanÕn vatandaúlÕktan çÕkarÕldÕ÷Õ, binlercesinin iúten atÕldÕ÷Õ, milyon-larca gazete, dergi ve kitabÕn sakÕncalÕ oldu÷u gerekçesiyle imha edildi÷i, dernek, sendika ve partilerin kapatÕldÕ÷Õ, özetle Türkiye’nin en karanlÕk döneminin hesa-bÕnÕn görülece÷i umuduyla karúÕlandÕ anayasa de÷iúikli÷i.

Anayasa, sadece devletin örgütlenme úemasÕ de÷il, aynÕ zamanda bütün yurttaú-larÕn hak ve özgürlüklerini güvence altÕna alan bir belgedir. Hukuk devletinde, devlet-anayasa özdeúleúmesinden söz edilebilir. Çünkü, bütün devlet organlarÕnÕn ve yurttaúlarÕn uymak zorunda oldu÷u, üstün bir belgedir. Böyle bir belgenin ha-zÕrlanmasÕnda ve de÷iútirilmesinde toplumun geniú kesimlerinin sürece katÕlmasÕ gerekti÷i açÕktÕr. Fakat, siyasal iktidarÕn de÷iúiklik tasla÷ÕnÕ hazÕrlayÕp sonrasÕnda görüúe sunmasÕ ve mutabakat aramasÕ, aslÕnda anayasa de÷iúikli÷inin 82 Anaya-sasÕnÕn oluúturulma mantÕ÷Õnda devam edece÷ini göstermiútir; dayatmacÕ ve de-mokratik süreçlerin iúletilmedi÷i, insan hak ve özgürlüklerinin temel alÕnmadÕ÷Õ bir de÷iúim.

De÷erli Arkadaúlar,

Bu ülkenin aydÕnlÕk yüzlü mühendisleri; üreten, düúünen ve sorgulayan bir anla-yÕúla bilimi ve teknolojik ilerlemeyi ve mühendisli÷i toplum ve halktan yana, ül-kenin kalkÕnmasÕ, geliúmesi, özgürleúmesi ve ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ için meslek odalarÕnÕn öncülü÷ünde çalÕúmalarÕnÕ sürdürmektedirler. Mühendisler ve meslek odalarÕ bir taraftan meslek alanlarÕna ve meslektaúlarÕna karúÕ yapÕlan müdahalelere örgütlü bir úekilde karúÕ duruú sergilerken, di÷er taraftan ekonomik, sosyal ve toplumsal geliúmelerde yine meslek alanlarÕndan hareketle oluúturduklarÕ politikalarla halkÕ ve toplumu bilgilendirme sorumluluklarÕnÕ yerine getirmektedirler.

OdamÕz, ülke varlÕklarÕnÕn ve tesislerinin özelleútirme ve reformlar adÕ altÕnda yok edilmesi, üreten de÷il tüketen bir toplum yaratÕlmasÕ, üretmeyen bir ekono-mik programda iúsizli÷in, yoksullu÷un giderek artmasÕ, orman, tarÕm, mera ve kÕyÕ alanlarÕnÕn tahrip edilmesi, kentlerimizin köy kentlere dönüútürülmesi, öz-gürlü÷ün simgesi olan hazine arazilerinin uluslararasÕ sermayeye satÕlmasÕ, ülke-deki mevcut mühendis ve mimarlar arasÕnda iúsizlik oranÕ her geçen gün artarken, yabancÕlara uygulanan mesleki ve akademik yeterlilik úartÕnÕn kaldÕrÕlarak, özel sektörde ve kamuda denetimsiz çalÕúmalarÕnÕn önünün açÕlmasÕ, kamu ihaleleri-nin ulus ötesi sermayeye açÕlmasÕ, meslek alanlarÕmÕza ve müelliÀ ik yetkilerimize

yapÕlan müdahaleler ve di÷er geliúmelere iliúkin sözünü söylemekte, geliúmele-ri üyelegeliúmele-rimizle ve toplum ile paylaúmaktadÕr. OdamÕzÕn; bilimsel ve ortak akÕlla üretim ve mücadele anlayÕúÕnÕn hakim kÕlÕnmasÕ, tarihsel sorumlulu÷u içerisinde onurlu duruúuyla sürdürülmektedir.

Nisan 2008 de yapÕlan Oda Genel Kurulunda görev alan Yönetim Kurulumuz, OdamÕzÕn çalÕúma anlayÕúÕ ve ilkeleri ÕúÕ÷Õnda, çalÕúmalarÕnÕ Nisan 2010 yapÕla-cak Genel Kurul ile tamamlanmÕú olayapÕla-caktÕr. OdamÕzÕn tüm birimlerinin vermiú olduklarÕ katkÕ ve destek ile onurlu bir çalÕúma dönemi hayata geçirilmiútir. øki yÕllÕk çalÕúma döneminde mutlaka zorluklar ve sÕkÕntÕlar yaúanmÕútÕr. Bir yan-dan mesle÷in geliúmesinin sa÷lanmasÕ, meslek onurunun ve meslektaúlarÕmÕzÕn haklarÕnÕn korunmasÕ ve geliútirilmesi yönünde çalÕúmalar sürdürülürken di÷er yandan ülkede yaúanÕlan sosyal, siyasal, kültürel, politik ve toplumsal geliúmele-re duyarlÕ bir Mühendisler örgütü olarak yaklaútÕk. OdamÕzÕn anlayÕúÕ ve ilkeleri arasÕnda oportünizme ve revizyonizme yer olmadÕ÷ÕnÕ her an ve her ortamda yine birlikte söyledik.

TMMOB’nin temel ilkelerinde belirtildi÷i üzere TMMOB ve ba÷lÕ OdalarÕ, mes-leki demokratik kitle örgütleridir. Demokrat ve yurtsever karakterdedir. Emekten ve halktan yanadÕr. Anti-emperyalisttir, “Yeni Dünya Düzeni” teorilerinin, ÕrkçÕ-lÕ÷Õn ve gericili÷in karúÕsÕndadÕr. Siyasetin dar anlamÕnÕ aúar, yaúamÕn her olayÕnÕ siyasetle iliúkili görür. BarÕútan yanadÕr. ønsan haklarÕ ihlallerine karúÕdÕr, insanlÕk onurunun korunmasÕndan yanadÕr. Örgütsel ba÷ÕmsÕzlÕ÷ÕnÕ her koúulda korur, gü-cünü sadece üyesinden ve bilimsel çalÕúmalardan alÕr. Meslek ve meslektaú sorun-larÕnÕn, ülkenin ve halkÕn sorunlarÕndan ayrÕlamayaca÷ÕnÕ kabul eder. PolitikanÕn oluúturulmasÕnda ve uygulanmasÕnda demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygu-lar. Karar alma süreçlerinde demokratik ve katÕlÕmcÕdÕr.

OdamÕz bu anlayÕú ve ilkeler ÕúÕ÷Õnda onurlu dik duruúunu korumakta ve çalÕúma-larÕnÕ sürdürmektedir. Bu mücadele sürecinde bilinçli bir úekilde katkÕ ve destek vermeyen aksine sistemle buluúan ve iftira atarak saldÕrÕ konumuna geçenleri Oda tarihsel süreci asla affetmeyecektir.

ÇalÕúma dönemimizde Oda çalÕúmalarÕna katkÕ, destek veren ve eme÷i geçen her-kese: ùubelerimize, temsilciliklerimize, üyelerimize, meslektaúlarÕmÕza, bilim in-sanlarÕna kurum ve kuruluú temsilcilerine Oda adÕna sevgilerimizi sunar, teúekkür ederiz.

SaygÕ ve dostlukla...

HKMO Genel Merkez Yönetim Kurulu

GÖRSEL BASINDA