• Sonuç bulunamadı

KAMU ARAZøLERø PARSEL PARSEL SATILIYOR!

(26.09.2008)

1929’daki dünya ekonomik bunalÕmÕnÕn etkisiyle devletçi bir sanayileúme modeli arayÕúÕna giren Türkiye Cumhuriyeti, bu yÕllarda planlÕ bir sanayileúme sürecine sahne olmuútur. 1930’lar süresince uygulanan planlÕ sanayileúme süreci, II. Em-peryalist SavaúÕn yarattÕ÷Õ krizin etkisiyle, 1946 yÕlÕnda 7 Eylül KararlarÕ olarak bilinen liberal tedbirlerle sona ermiú ve Cumhuriyet tarihinin ilk büyük devalü-asyonuna gidilmiútir. Böylece, bir anlamda liberalleúme yoluyla dünya ekonomi-siyle bütünleúme sürecine kapÕ açÕlmÕú, dÕú yardÕm ve kredi arayÕúlarÕna sÕcak bir tavÕr takÕnÕlmÕútÕr.

DP 1950 yÕlÕnda iktidarÕ teslim aldÕ÷Õnda özel teúebbüse dayalÕ, devletçili÷i ret eden ve planlamaya çok so÷uk bakan bir iktisadi kalkÕnma anlayÕúÕna sahipti.

1961 AnayasasÕyla birlikte kalkÕnmanÕn demokratik yollarla gerçekleútirilebilme-si için kalkÕnma planlarÕnÕn hazÕrlanmasÕ hükme ba÷lanmÕú, planlama ve Devlet Planlama TeúkilatÕ (DPT) Anayasal bir kurum hüviyeti kazanmÕútÕr. Bu yÕllardan itibaren karma ekonomik planlama anlayÕúÕnÕn uygulanmaya baúladÕ÷Õ görülür.

Kuruluú yasasÕ DPT’yi planlarÕ hazÕrlama ve uygulamayÕ izleme dÕúÕnda araú-tÕrma, destek olma ve danÕúmanlÕk yapma gibi iúlevlerle yetkilendirmiútir. Kal-kÕnma planlarÕnÕn daha önceki planlama anlayÕúÕ ve deneyimlerinden çok farklÕ oldu÷unun da altÕnÕ çizmek gerekir. YalnÕzca kamu yatÕrÕm projelerini öngören 1930’lardaki planlama anlayÕúÕ; ulusal ba÷ÕmsÕzlÕ÷Õ sa÷lamak için ve kalkÕnmanÕn ulusal kaynaklarla yönlendirilmesini içerirken, 1960’lardaki planlar dÕú yardÕmdan yararlanmanÕn aracÕ haline gelmiútir. 1970’ler süresince de dÕú borçlardan dolayÕ, 1960’larda uygulanan dÕú yardÕm politikalarÕnÕn sonucu olarak dÕúa ba÷ÕmlÕlÕk artmÕútÕr. 70’li yÕllarÕn ikinci yarÕsÕnda yaúanÕlan emperyalizmin kriziyle birlikte kapitalist ekonomik sistem yeni bir aúamaya geçmiú; IMF ve Dünya BankasÕ, özellikle 1980’lerden sonra geliúmekte olan birçok ülkede kendi tasarladÕ÷Õ eko-nomi politikalarÕnÕ dayatma sansÕ bulmuútur. UygulatÕlan bu politikalarÕn özünde liberalleútirme, özelleútirme, para ve maliye politikalarÕnda kontrol gücünün bazÕ uluslar üstü kurumlara devredilmesi, yani kÕsaca ulus devletin ekonomideki kal-kÕnmacÕ rolünün tas¿ ye edilmesi olgusu bulunmaktadÕr. Geliúmekte olan ülkeler için kalkÕnma söylemi ve uygulamalarÕnÕn yerini küresel pazara uyum sa÷lama ideali almaktadÕr. Ulusal kalkÕnma planlamasÕ da bu süreçte hÕzla önemini kay-betmekte ve dönüúüm yaúamaktadÕr. Bu çerçevedeki de÷iúiklikler ülkemizde de hayata geçirilmektedir.

Neo-liberal politikalarÕn yükseliúiyle, devlet bir yandan ekonomiden çekilmeyi hedeÀ emekte, di÷er yandan ise sorumlulu÷u altÕnda olmayan alanlarda bir özel

úirket gibi faaliyet göstermektedir. Bu alanlardan biri olan imar alanÕ da rant kay-na÷Õ olarak görülmekte olup, siyasiler sÕfatlarÕnÕ sermaye lehine kullanmakta bir sakÕnca görmemektedirler. Son dönemlerde, Silivri ve Gaziantep’te yaúanan bele-diye imar sÕnÕrÕ içerisindeki ada ve parsel bazÕndaki plan de÷iúiklikleri ve siyasi-lerin karÕútÕ÷Õ rüúvet olaylarÕnÕn yaúanmasÕ siyasetin ranta alet edildi÷ine önemli bir kanÕt oluúturmaktadÕr.

Siyasilerin devreye girmesiyle parsel ve ada bazÕnda yapÕlan plan de÷iúiklikleri iøe korunmasÕ gerekli tarÕm arazileri ile yeúil alan, park, yol ve kent alanlarÕnÕn ticari alanlara dönüútürülmesinin ømar Kanununa aykÕrÕlÕk içerdi÷i, Kanunun 18.

maddesine ve ilgili yönetmeli÷e uyumlu olmadÕ÷Õ görülmektedir.

Hükümet tarafÕndan kamuya ait taúÕnmazlarÕn yerli ve yabancÕ sermayeye satÕl-masÕnÕ kolaylaútÕracak yasalar paketinden son olarak 6 A÷ustos 2008’de 5793 sayÕlÕ kanun çÕktÕ. Daha önce 5018 sayÕlÕ kanunun taúÕnÕr ve taúÕnmaz edinmeyi düzenleyen 45.maddesi ile taúÕnÕr ve taúÕnmaz satÕúÕnÕ düzenleyen 46. maddesinde yapÕlan de÷iúiklikle, devletin úirket gibi iúletilmesi süreci, TOKø’nin iúlev de÷iúti-rip, kamu arazilerini ve kaynaklarÕnÕ sosyal konutlar yapmak yerine kar getirecek alanlara alÕúveriú merkezleri, iú merkezleri yapmaya baúlamasÕyla devam etmiú-tir.

Kanun, Toplu Konut ødaresi (TOKø) ve Özelleútirme ødaresi’ne (ÖøB) geniú imar yetkileri veriyor. Resmi olarak tanÕmlanan görevi sosyal konut üretmek olan (Toplu Konut ødaresi BaúkanlÕ÷Õ) TOKø’nin, yeni yasayla, kamuya ait gayrÕmen-kulleri ve kaynaklarÕ kullanarak, iú merkezi, otel, alÕúveriú merkezi üreten bir inúaat ¿ rmasÕndan farkÕ kalmayaca÷Õ açÕktÕr. AsÕl amacÕ olan kamu yararÕ ilkesi do÷rultusunda dar gelirli vatandaúlara ucuz ve kaliteli konut üretmek iúlevinden uzaklaúarak, lüks konut yatÕrÕmlarÕ ile özel sermayeli bir úirket gibi iúletilecektir.

Kamuya ait arazilerin satÕúÕnda son olarak gündeme gelen giriúim, østanbul’da Ataköy Kompleksinin 4 Eylül 2008 tarihinde açÕk artÕrma usulü ile ihale etme planlarÕ yapmasÕ da TOKø’nin dönüúen yüzünün açÕk bir ifadesidir.

Sürecin ilk adÕmÕ olarak, DATø’ye 2038’e kadar kiralanan Ataköy’deki 139 bin 251 metrekarelik arsayÕ 450 milyon YTL muhammen bedelle satÕúa çÕkan TOKø Ataköy Kompleksi Emlak BankasÕ’nÕn kapanmasÕyla birlikte Ziraat BankasÕ’na geçmiú daha sonra, Ziraat BankasÕ tarafÕndan TOKø’ye satÕúÕ yaklaúÕk 90 Milyon dolara gerçekleúmiútir. østanbul Atatürk HavaalanÕ’ndan yaklaúÕk 5 km. mesafe-deki kompleks, 1/3’ünün yüksek gelir seviyesinde 3 milyon kiúinin yaúadÕ÷Õ ve lüks konutlardan oluúan Ataköy, BakÕrköy ve Yeúilköy semtlerine hitap etmekte-dir. Komplekste, tamamÕ satÕúa dahil; Galleria AlÕúveriú Merkezi, Sheraton Hotel, Dünya Göz Hastanesi, AkaryakÕt istasyonu, KapalÕ Otopark ve Yat LimanÕ AlanÕ bulunmaktadÕr.

Medya, basÕn ve sivil toplum kuruluúlarÕ tarafÕndan yapÕlan baskÕlar sonucu bu satÕútan vazgeçilmiútir. Ancak, bu kez satÕúÕ yapÕlacak gayrimenkulün yanÕndaki parsel’in satÕúÕ gündeme gelmiútir. TOKø neden bu çok de÷erli yerleri satÕúa çÕkar-maktadÕr? Söylendi÷i gibi halka sosyal konut üretmek için mi yoksa lüks konut, rezidanslar vb. yapÕm iúlerine kaynak sa÷lamak için mi yada ekonomik bir çöküú içerisinde oldu÷Õ için mi?

BaúbakanlÕk Toplu Konut ødaresi (TOKø) tarafÕndan iki gün önce 650 milyon YTL muhammen bedelle satÕúa çÕkarÕlan Ataköy-BakÕrköy sahil úeridindeki 124 bin 980 metre karelik arazinin ihalesinde, en yüksek tekli¿ 850 milyon YTL ile Simpaú-Kat Turizm Gayrimenkul A.ù. Ortak Giriúimi verdi. Teknik bir aksilik çÕkmazsa bu alanÕ Simpaú istedi÷i gibi kullanacak. Yani bir kamu alanÕnÕ özel-kamuya kapalÕ- bir alan haline “yasal” yollardan getirmiú olacak.

Bu “yasal” yollar kamuoyunun zihnindeki úüpheleri gidermemektedir. Daha önce özelleútirme kapsamÕnda satÕlan arazilerde satÕú sonrasÕnda daha yüksek kar ge-tirecek úekilde yapÕ yo÷unlu÷u ve kat yüksekli÷i de÷iúikli÷ine yönelik plan

de-÷iúikli÷i sÕkça yaúanan bir durum olmuútur. DolayÕsÕyla TOKø tarafÕndan satÕúa çÕkarÕlan Ataköy’deki arazinin satÕúÕndan sonra plan de÷iútirilerek emsal de÷eri arttÕrmaya gidilir mi sorusu akÕllara gelmektedir. Mevcut plana göre baca dahil çatÕ yüksekli÷i 20 m.’yi geçemeyektir düzenlemesine ve 1991 tarihinde belirlenen kÕyÕ-kenar çizgisindeki yaklaúma mesafelerine uyulacak mÕdÕr? Mevcut planda yer alan plan notlarÕna göre Kültür ve Tabiat VarlÕklarÕnÕ Koruma Kurulu kararÕ uyarÕnca korunmasÕ gereken dört eski yapÕnÕn akÕbeti ne olacaktÕr? En yüksek tekli¿ veren Simpaú hangi ortaklÕklarla araziyi kullanacak? Sessiz sedasÕz yaban-cÕ bir ortakla iúbirli÷i içerisine girecek mi? Bu güzelim arazi de dolaylÕ olarak yabancÕlara verilmiú olacak mÕ? KÕyÕ Kanunu, YabancÕ YatÕrÕmlar Kanunu ve Turizmi Teúvik Kanunu gibi kanunlar en gözde ve de÷erli arazilerin yabancÕ ve yerli sermayeye satÕúÕ için mi de÷iútirilmektedir? Tüm bu sorularÕn yanÕtlanmasÕ, kamuoyunun bilgilendirilmesi demokrasinin gere÷idir.

Harita ve Kadastro Mühendisleri OdasÕ olarak, kar marjlarÕ oldukça yüksek olan gayrimenkul satÕúlarÕnÕn kamusal faydayÕ yok ederek, kentleri yaúanmaz hale ge-tirdi÷inden hareketle sorularÕ ço÷altmaya devam edece÷iz ve bu sorularÕn takip-çisi olaca÷Õz.

TMMOB HARøTA VE KADASTRO MÜHENDøSLERø ODASI

BøR ARADA YAùAMAK...

( 07.10.2008)

Hakkari-ùemdinli’de Aktütün SÕnÕr Karakolu’na yapÕlan saldÕrÕyÕ kÕnÕyor, terörün ve yaratÕlan úiddetin çözüm olmadÕ÷ÕnÕ bir kez daha ifade ediyoruz. SaldÕrÕda ya-úamÕnÕ kaybeden canlarÕn acÕsÕnÕ yüre÷imizde hissediyor, ailelerine ve yakÕnlarÕ-na baúsa÷lÕ÷Õ diliyoruz.

ùiddet, gerginlik ve çatÕúma bir kez daha ülke gündemine oturdu. Ülkemizde sü-rekli canlÕ tutulmaya çalÕúÕlan etnik çatÕúma ortamÕ yine gözle görülür bir úekilde körükleniyor. Her geçen gün ÕrkçÕ milliyetçi anlayÕúÕn besledi÷i kin ve nefret barÕú içinde ve kardeúçe bir arada yaúama karúÕ tehditler savuruyor. Yurdumuzun çeúit-li bölgelerinde çatÕúma ortamlarÕnÕn yaratÕlmasÕna ve yayÕlmasÕna yöneçeúit-lik sinsi planlar hayata geçirilmeye çalÕúÕlÕyor. Sakarya, Mersin, Adana gibi illerimizdeki olaylar ile bu günlerde AltÕnova, Dikili’den gelen çatÕúma haberleri ve son olarak ùemdinli’de gerçekleúen karakol baskÕnÕyla sürüklenmekte oldu÷umuz karanlÕk günler istenilen korkuyu salmaktadÕr. Yaúananlar barÕútan, kardeúlikten yana olan herkesin acÕsÕnÕ daha da artÕrmÕútÕr.

Din ve milliyetçilik temelinde örgütlenmeye çalÕúÕlan ayrÕmcÕlÕk, bir yandan linç kültürünü beslerken di÷er yandan çözüm olanaklarÕnÕ engellemektedir. Bir dö-nem inanç kültürüne yönelik Maraú’ta, Çorum’da, Malatya’da, Sivas’ta yapÕlan katliamlarÕn günümüzde ÕrkçÕ, úoven milliyetçilik üzerinden yaúanmasÕna izin ve-rilmemelidir. SaldÕrÕ sonrasÕ hesabÕ sorulacaktÕr haykÕrÕúlarÕ gerçek çözüm arayÕ-úÕndan uzak durmaktadÕr.

Büyük Ortado÷u Projesi kapsamÕnda yaratÕlan savaúÕn, açÕk iúgallerin ve enerji kaynaklarÕnÕn kontrolü giriúimlerinin bölge ülkelerinde oldu÷u gibi ülkemizde de çok kültürlü zenginli÷imizi, barÕúçÕl toplumsal yapÕyÕ dÕúladÕ÷Õ ve konunun fark-lÕ zeminlere kaydÕrÕldÕ÷Õ görülmektedir. IrkçÕfark-lÕk, úiddet, terör, tehdit ve baskÕlar artmaya devam etmekte, çatÕúmalar savaúa dönüúmekte ve alevlendirilmektedir.

Emperyalizmin siyasetine karúÕ uyanÕk olmak, insanÕ en yüce de÷er görenlerin baúlÕca sorumlulu÷udur. Ülkemizde yaratÕlmak istenen etnik çatÕúma ortamÕna bu çerçeveden yaklaúmanÕn do÷ru oldu÷una inanÕyoruz. Türk-Kürt çatÕúmasÕ bu topraklarda sÕklÕkla oynanan bir oyundur ve kan ve gözyaúÕndan baúka bir úey getirmemiútir.

Sorunun baskÕcÕ yaklaúÕmlardan, silah seslerinden, çatÕúma ve úiddet ortamÕndan uzak barÕú ve demokrasi zemininde masaya yatÕrÕlmasÕnÕn zamanÕ çoktan gelmiú-tir. Bir arada kardeúçe yaúam temelinin oluúmasÕ için haykÕrmanÕn zamanÕdÕr. Ay-rÕmcÕlÕ÷a karúÕ özgür ve eúit bir toplumu yaúatma mücadelesi her zamankinden daha çok sahiplenilmesi gereken bir mücadeledir.

TMMOB HARøTA VE KADASTRO MÜHENDøSLERø ODASI

BEù YILDA ONBEù KEZ DEöøùEN YASA YøNE