• Sonuç bulunamadı

HALİL HÂLİD’İN BATI ELEŞTİRİSİ

“HİLÂL VE SALÎB MÜNÂZAASI” ADLI ESERİ BAĞLAMINDA BATI ELEŞTİRİSİ

HALİL HÂLİD’İN BATI ELEŞTİRİSİ

Ankaralı Bir Osmanlı Aydını Halil Hâlid Bey’in “Hilâl Ve Salîb Münâzaası” Adlı Eseri Bağlamında Batı Eleştirisi

155

büyükelçiliğine ikinci konsolos tayin edildi. Daha sonra konsolos aleyhine bir risale kaleme alması sebebiyle görevden alınmıştır.

Halil Hâlid, İngiltere yıllarında Elias John Wilkinson Gibb, E. G. Browne gibi bazı Batılı ilim adamlarıyla tanışmıştır. Bu kişiler yardımıyla Cambridge Üniversitesi’nde Türkçe hocası olarak görev yapmış, böylece Cambridge’de ders veren ilk Türk Hoca olmuştur. Bir süre burada hocalığa devam eden Hâlid, daha sonra Türkiye’ye dönmek için görevinden ayrılmıştır. Daha sonra 1912’de İttihat ve Terakki Fırkası Ankara mebusu olarak seçilen Halil Hâlid, bir süre bu görevde kalmıştır. 1914’te istifa eden Hâlid, Hindistan’a gitmiş ve burada bazı araştırmalar yapmıştır. İstanbul’a döndükten sonra Dârülfünun Edebiyat Fakültesi’nde dersler vermiştir. 1931’de rahatsızlanan Halil Hâlid, kısa bir süre sonra vefat etmiştir.425

HALİL HÂLİD’İN BATI ELEŞTİRİSİ

Doğu ile Batı ilişkisi esasen 19. yüzyılın ikinci çeyreğinde başlayan ve oryantalizm adı verilen Batı’nın Doğu’yu araştırmaya başladığı evrede bilimsel bir hüviyet kazanmıştır.

Bu süreçte Batı’nın, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu kargaşa ve askeri alandaki başarısızlıklarından faydalanarak Osmanlı Devleti’ni yıkma ve İslam ülkelerini sömürme planlarına rehberlik eden oryantalizm, takip edilecek politikaları belirlemiştir.426 Söz konusu yüzyılda Abdullah Cevdet gibi bazı ilim adamlarının Batı’nın üstünlüğünü kabul etmekle birlikte onlara ait kitapları tercüme etmeleri Osmanlı toplumunda fikrî karışıklıkların çıkmasına zemin hazırlamıştır.427 Buna mukabil Filibeli Ahmed Hilmi gibi son dönem Osmanlı fikir adamları Batılıların Kur’an, vahiy ve Hz. Muhammed’e yönelik tenkitlerine cevap vermeye çalışmışlardır.428 Diğer taraftan Batı’nın sömürge faaliyetlerine karşı çıkan ve Batı eleştirisi mahiyetinde yazılar kaleme alan çeşitli ilim adamları bulunmaktadır. Bu ilim adamlarından biri de Halil Hâlid’dir.

Halil Hâlid ilk olarak medeniyet hakkında bazı görüşler ortaya koymakta, Batılıların Doğulu hakkında yanlış bazı kanaatlere sahip olduğunu ifade etmektedir. Onun Batıya

425 Mustafa İsmet Uzun, “Halil Hâlid Bey”, Diyanet İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1997), 15/313, 314; Bilal Patacı, “Halil Halid Efendi ve İslam ile Nasrâniyet’in Münasebât-ı Aslîyesi”, Milel ve Nihal 9/3 (2012), 201, 202.

426 Yasin Yılmaz, “Oryantalizm, Sömürgecilik ve 21. Asra Yansımaları”, Journal of İslamic Research 2/31 (2020), 350.

427 Yasin Yılmaz, “Filibeli Ahmet Hilmi’nin Tarih-i İslam Özelinde Dozy’nin Hz. Peygamber’e Yönelik İddialarına Verdiği Bazı Cevaplar”, Kesit Akademi Dergisi 8 (2017), 44.

428 Detaylı bilgi için bkz: Yasin Yılmaz, “Batılı Münekkitler ve Dozy’nin Kur’an-ı Kerim, Vahiy ve Hz.

Muhammed’e Yönelik Tenkitlerine Müslümanların Cevabı: Filibeli Ahmed Hilmi Örneği”, Dini Araştırmalar 22/55 (2019).

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

yönelik ilk eleştiri “medenileştirme vazifesi” adını verdiği ve Batılıların Doğulu insanlar üzerinde böyle bir görevi varmış gibi davrandıklarını ifade etmektedir. Ayrıca Batılı ülkelerin halkından bazıları, medenileştirme vazifesinin Avrupalılar eliyle yerine getirilmesine Doğulunun şiddetle ihtiyacı bulunduğuna yönelik yanlış bir düşünceye sahip olduklarını söylemektedir.429

Halil Hâlid’in bir başka eleştirisi ise Batılıların “medeni dünya” olarak yalnızca Hıristiyan dünyasını kastetmeleridir. Nitekim medeni dünya kavramı Avrupalılarca yalnızca Hristiyan dünyaya atfedilmekte, Doğulu hiçbir ülke ya da halk bu tabirle anılmamaktadır.430 Halil Hâlid söz konusu eleştirileri zikrettikten sonra Avrupalıların ekonomik olarak son yıllarda Doğu üzerinde hükmedebilecek bir mevkii kazandıklarını, icat ve sanayi alanlarında büyük gelişmeler kaydettiklerini anlattıktan sonra bu gibi maddi gelişmelerin Avrupalılar tarafından hata ile kullanıldığını, zira maddi gelişmelerin medenileşme sıfatını yalnızca Batılılara tahsis için yeterli bir sebep olmadığını belirtmektedir. Ayrıca medeniyetin bir de manevi yönünün olması gerektiğini ekleyen Halil Hâlid, bu yönüyle Batı’nın medeniyeti kendilerine tahsis etmelerindeki iddialarının da kabul olunamayacağını söylemektedir. Ona göre bu gibi fikirler sonradan ortaya konulmuş hilekarca fikirlerdir.431

Halil Hâlid pek çok Batılı yazarın “Avrupa Medeniyeti” sözünü “Şark Vahşeti” tabiri karşılığında kullandıklarını, oysa medeniyet kavramının gerçek manasının ne olduğunu anlamak için Batılıların yazdıkları ile ortaya koydukları tutum ve davranışları mukayese etmenin yeterli olacağını belirtmektedir. Bu konuda Hâlid, Batılıların Asya ve Afrika’daki faaliyetlerine dikkat çektikten sonra onların buralarda yaptıklarının “medenileşmiş” sıfatına hiç de layık olmadıklarını gösterdiğini ifade etmektedir.432

Halil Hâlid medeniyet kavramıyla ilgili Batılıların birçok sübjektif görüş beyan ettiklerini söyledikten sonra onların bu kadar yorum ve spekülasyon yapabilmelerinin sebebi olarak da kavramın kapalı bir tabir olmasını, tam bir tarifini yapmanın güç olmasını göstermektedir. Ona göre Batılılar, kavramın sahip olduğu bu özellikten yararlanarak kendilerine fayda sağlamaya çalışmakta ve Doğulu halkları yönlendirmek istemektedirler.433

Halil Hâlid’in Batı eleştirisinin bir başka boyutu da sömürgecilikle ilgilidir. Nitekim ona göre Batılıların hegemonyasına en fazla maruz kalanlar İslam bayrağı altında olan

429 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi (Ankara: TDV Yayınları, 2014), 63-64.

430 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 64.

431 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 64-65.

432 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 66.

433 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 67.

Ankaralı Bir Osmanlı Aydını Halil Hâlid Bey’in “Hilâl Ve Salîb Münâzaası” Adlı Eseri Bağlamında Batı Eleştirisi

157

milletlerdir. Bunun bir sebebi ise coğrafi imkanlardır. Nitekim Batı hegemonyasında olan milletler Afrika’dan Kafkaslara kadar olan coğrafyaya yerleşmiş olduklarından Batı medeniyetinin önderlerinin gidip gelmesi kolay bir alanı teşkil etmektedirler.434 Hâlid’e göre bu özellik Batılıların sömürge faaliyetlerinin en fazla Müslümanlar üzerinde yoğunlaşmasına sebep olmuştur.

Batı ile İslam ülkelerinin coğrafi yakınlığı Müslümanlar açısından bazı dezavantajları beraberinde getirmekle birlikte Halil Hâlid’e göre Batılılar açısından avantaj olmuştur. Zeki ve az mutaassıp olan Batılı bazı kimseler bu yakınlık sayesinde Müslümanlar arasında örnek ve ibret alınması gerekli güzel vasıfların olduğunu görmüşler ve Şark’tan aldıkları ilerleme vasıtaları sayesinde Avrupa medeniyetinin gelişmesine hizmet etmişlerdir.

Nitekim bu gerçek ona göre birçok Batılı müellif tarafından kabul edilmektedir.435

Halil Hâlid Batılıların sömürge faaliyetleri ve bu faaliyetlere elverişli bir ortam oluşturmaya iten etkenlerle ilgili de bazı görüşler ortaya atmaktadır. Ona göre Batılı devlet adamlarının en temel görevi dahili karışıklıkları önleyici tedbirler almaktır. Bu amaca ulaşabilmek için de üç temel yol vardır:

1- Memleket içinde üretilen mahsul ve ürünlere doğuda yeni pazarlar bulmak.

2- Çok sayıdaki memuriyet isteklerine doğu ülkelerinde kadrolar tedarik etmek.

3- Artan nüfusa yerleşebileceği yerler temin etmek.436

Halil Hâlid Batılıların yukarıdaki üç amacı gerçekleştirmek için Doğudaki Müslümanlar üzerinde sömürge faaliyetlerini sürdürdüklerini belirtmektedir. Fakat Hâlid, Doğu’da yeni istilalara girişme işinin oldukça ciddi bir iş olduğunu ve harp teşebbüslerini haklı göstermek gerektiğini, bundan dolayı Batılıların istila edecekleri ülkelerde çeşitli yollarla gerekçeler uydurduklarını ifade etmektedir. Bu bağlamda Batılılar istila edecekleri doğu ülkelerini karışık ve perişan bir halde tasvir ederek gerçekleştirecekleri işgal faaliyetlerine alt yapı oluşturmaktadırlar.437

Halil Hâlid maddi sömürgenin yanında bir de Batılıların Müslümanlar üzerindeki manevi sömürgelerinden de bahsetmektedir. Bu bağlamda o, Batılıların medenileştirme vazifesi altında kendi adetlerini, yaşayışlarını ve inanç biçimlerini Doğu milletlerine yaymak için gayret ettiklerini söylemektedir.438 Batılılar bu yolla Doğunun sadece maddi imkanlarını

434 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 67.

435 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 68.

436 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 69.

437 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 69.

438 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 70.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

ele geçirmekle kalmayıp Doğu halklarını yani Müslümanları inanç, düşünce, kültür vb.

birçok alanda asimile etmeye çalışmaktadırlar.

Halil Hâlid’in bir diğer eleştiri konusu kitaba da ismini veren Hilâl ve Haç kavramları üzerinden yaptığı Batı eleştirisidir. Halil Hâlid öncelikle bu iki kavramın birbirine zıt olacak şekilde Hilal’in İslam dini, Haç’ın ise Hıristiyanlık ve Batılılar için kullanılış biçiminin de yine Batılılar tarafından ortaya atıldığını belirtmektedir. Ona göre Hilâl önce Romalılar sonra da Bizanslılar tarafından kullanılmıştır ve Müslümanlar arasında böyle bir kullanım söz konusu değildir.439 Dolayısıyla Hilal’in haça düşman olmak üzere yaygınlaştırılması Batılıların bilinçli olarak yaptıkları bir çabadır. Hâlid, esasen İslam’ın Hıristiyanlığa zıt olmak üzere gelmediğini, başlangıçta böyle bir zıtlığın kesinlikle olmadığını ifade etmektedir.440

Halil Hâlid, Batı’nın Hz. Peygamber’le ilgili iddialarına da karşı çıkmaktadır.

Nitekim Batı, İslam’ın Hz. Muhammed’in Hıristiyanlığın bazı esaslarını değiştirerek kurduğu bir inanç sistemi olduğu iddiasına Halil Hâlid kesin bir dille karşı çıkmakta ve şunları söylemektedir:

“Bir dinin kitabı ki o, dinin koyucusunun vefatından asırlar geçtikten sonra muntazam olmayan bir derleme sonucu vücuda getirilmiştir. Bu durumda, o dinin kutsal hükümleri sağlam bir tarzda ortaya konulamaz ve her halde bir hak dinin mukaddes kitabı olmak üzere aleme arz edilmemesi uygun olur.”441

Görüldüğü üzere Halil Hâlid, Hz. Muhammed ve İslam’la ilgili Batılı iddialara kendi dinleri üzerinden bazı değerlendirmeler yaparak cevap vermektedir. Bu bağlamda Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil hakkında bazı değerlendirmeler yapan Halil Hâlid, İncil’in Hz. İsa’nın vefatından uzun bir süre sonra derlendiğini, dolayısıyla İslam’ı Hıristiyanlığın değiştirilmiş bir versiyonu olarak anlamanın yanlış olacağını vurgulamaktadır.

Halil Hâlid’in eleştiri konusu yaptığı bir başka mesele ise Batılıların İslam’ın Hıristiyanlığa düşman olduğu iddiasıdır. Ona göre Hıristiyanlık aleyhinde İslamiyet’e isnad edilen tutuculuk derecesindeki düşmanlığı Hıristiyanlar kendi aramalıdır.442 Hâlid, böyle bir düşmanlığın Müslümanlara atfedilmesinin hatalı bir yaklaşım olduğunu söyledikten sonra Müslümanların Hıristiyanlara karşı hoşgörülü bir tavrı benimsediklerini ifade etmektedir.

Hıristiyanlarca saygı gösterilen Kudüs’e Müslümanların ne kadar hürmet gösterdiklerine

439 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 74.

440 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 75.

441 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 76.

442 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 82.

Ankaralı Bir Osmanlı Aydını Halil Hâlid Bey’in “Hilâl Ve Salîb Münâzaası” Adlı Eseri Bağlamında Batı Eleştirisi

159

dikkat çeken Hâlid, Müslümanların bu hoşgörü anlayışına karşılık Batı’nın böyle bir tavrı benimsemediklerini belirtmektedir. Nitekim Batı, kan dökücü cinayetlerin yanında sulh ve adaleti bozucu davranışlarını, batıl itikat ve kötü adetlerini Müslümanlar arasında yaymak için Haçlı Seferleri’ni düzenlemiştir.443 Yine Müslümanların Şam’ı fethinden sonra bölgede bulunan “Saint John” mabedini yıkmak yada camiye dönüştürmek yerine bir köşesinde ibadete başladıklarını örnek veren Halil Hâlid, Müslüman erkekle Hıristiyan kadınların evlenmelerinin caiz görüldüğü, özellikle halifelerin saraylarında ilim sahibi birçok Hıristiyan’ının bulunmasını ve her türlü görüş beyan etmenin serbest olduğu bir ortamın bulunmasını da Müslümanların ve İslam’ın hoşgörü anlayışına örnek olarak vermektedir.444

Halil Hâlid’in başka bir eleştirisi ise ruhbanlıkla ilgilidir. Ona göre Batı, dinlerini yaymak için emperyalist devletlerle ticari faaliyetler gerçekleştirmektedir. Ayrıca rahipler emperyalist amaçlar doğrultusunda çeşitli vaazlar ve irşad faaliyetleri yaparak hem sömürge faaliyetlerini yürütmüşler hem de dinlerini yaymaya çalışmışlardır.445 Dolayısıyla o, ruhbanlık ile emperyalizm arasında sıkı bir ilişki olduğunu ifade etmektedir.

SONUÇ

Halil Hâlid Bey’in Batı eleştirisinin önemi, birçok boyutuyla karşımıza çıkmaktadır.

Her şeyden önce bazı çevrelerce Batı’nın üstünlüğünün kabul edilip Batı taklitçiliğinin yoğun olduğu bir dönemde Halil Hâlid’in, Batı’yı gerek dinî gerek ekonomik birçok farklı yönden eleştirmesi önemlidir. Halil Hâlid Batı’da uzun yıllar kalmış ve Batı’yı iyi tanımış birisi olarak Batı’ya karşı çıkması yönünden oldukça önemlidir. Osmanlı ile siyasi sıkıntılar yaşasa da İslam’a ve ülkesine bağlılığını sürdürdüğü söylenebilir.

Günümüzde de Batı’nın üstünlüğünü kabul eden ve Batı’ya karşı teslimiyetçi bir bakış açısına sahip olan çevreler mevcuttur. Özellikle son yıllarda Batı’nın emperyalizm faaliyetlerine rehberlik etmesi için teşkilatlandırdığı Oryantalizm hareketi etkisini yoğun bir şekilde hissettirmektedir. Böyle bir fikri ortamda Halil Hâlid ve ortaya koyduğu görüşler, Batı’ya karşı bakış açımızı zenginleştirecek olması yönüyle dikkate değerdir.

KAYNAKÇA

Bilal Patacı. “Halil Halid Efendi ve İslam ile Nasrâniyet’in Münasebât-ı Aslîyesi”. Milel ve Nihal 9/3 (2012).

Halil Hâlid. Hilâl ve Haç Çekişmesi. Ankara: TDV Yayınları, 2014.

443 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 82-83.

444 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 84-86.

445 Halil Hâlid, Hilâl ve Haç Çekişmesi, 94.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

Mustafa İsmet Uzun. “Halil Hâlid Bey”. Diyanet İslam Ansiklopedisi. C. 15. İstanbul: TDV Yayınları, 1997.

Yasin Yılmaz. “Batılı Münekkitler ve Dozy’nin Kur’an-ı Kerim, Vahiy ve Hz. Muhammed’e Yönelik Tenkitlerine Müslümanların Cevabı: Filibeli Ahmed Hilmi Örneği”. Dini Araştırmalar 22/55 (2019).

Yasin Yılmaz. “Filibeli Ahmet Hilmi’nin Tarih-i İslam Özelinde Dozy’nin Hz. Peygamber’e Yönelik İddialarına Verdiği Bazı Cevaplar”. Kesit Akademi Dergisi 8 (2017).

Yasin Yılmaz. “Oryantalizm, Sömürgecilik ve 21. Asra Yansımaları”. Journal of İslamic Research 2/31 (2020).

161

ARAP EDEBİYATINDA NİZAR KABBANİ’NİN ve