• Sonuç bulunamadı

Şeyh Ali Semerkandî ve Şeyh Alâeddin Ali’nin Kimliği Üzerine Değerlendirmeler

ŞEYH ALÂEDDİN ALİ ES-SEMERKANDÎ VE TEFSİRİ BAHRU’L-ULÛM ÜZERİNE YAPILAN SPEKÜLATİF

4- Şeyh Ali Semerkandî ve Şeyh Alâeddin Ali’nin Kimliği Üzerine Değerlendirmeler

“Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî ve Şeyh Ali Semerkandî’nin aynı mı ayrı mı kişi olduğu hususunda ihtilafa düşülmüştür. Bunun üzerine bir gurup, kendi görüşünün doğru; diğerinin yanlış olduğu hususunda kanaat belirtmiş ve bunu da delillendirmeye çalışmıştır.

Biz de buradan hareketle lehte ve aleyhte mufassal ya da mücmel bir şekilde ileri sürülen bu görüş ve delilleri muhtasar bir şekilde iktibas ederek, kimlerin hangi verilerden hareketle ne söylediğini ortaya koyup, okuyucu için objektif bir değerlendirme yapmak istedik.

Bunun için konuyu, Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî ile Şeyh Ali Semerkandî’nin ‘ayrı kişiler olduğuna dair görüşler’ ve ‘aynı kişi olduğuna dair görüşler’ şeklinde iki ayrı başlık altında ele alıp, akabinde nihaî bir değerlendirme yaptık.”93

4.1- Ayrı Kişi Olduğunu Dair Görüşler

Bazı kaynaklarda Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî ile Şeyh Ali Semerkandî’nin, ayrı kişiler olduğu hususunda görüşler yer almıştır. Bunları şu şekilde hülasa etmek mümkündür:

a- Alâeddin Ali Semerkandî ve Şeyh Ali Semerkandî hakkında Mehmet Tahir Bursalı’nın,

“Osmanlı Müellifleri” isimli eserinin bir numaralı dipnotunda, şu bilgiye yer verilmiştir:

“Semerkandî tarikatının kurucusu olup, H. 862 (M. 1457) tarihinde vefat eden Alâeddin Ali Semerkandî, İçel sancağı dâhilinde Gülnar kazasının Ziynet köyüne defnedilmiştir. Mücadele suresine kadar üç ciltten ibaret olan ve bir nüshası da Bursa’da Hüsameddin dergâhında mevcut bulunan “Bahru’l-Ulûm” isimli basılmamış meşhur tefsirin sahibidir. Çekirgeleri kovmak için Sığırcık kuşlarını toplayan bir suya sahip olduğu rivayet edilen Şeyh Ali Semerkandî hazretleri ise, Ankara civarında Yabanâbâd’ta defnedilmiş başka bir zattır.”94

b- Evliya Çelebi de “Seyahatname” isimli eserinde, ‘Kasaba-i Zeyn-i Şerif’ başlığı altında şunlara yer vermiştir:

“Selefke sancağında 100 akçe-i şerif kazadır ve nahiyesi 38 kurâ (köy) dır. 1000 kuruş hâsılı olur ve 200’ü mütecaviz toprak örtülü bina, bağ ve bahçeli mamur şirin bir kasabadır. Bağ-ı cinândan (cennet bahçelerinden) nişan veren bir Asitane-i saadetin içinde Şeyhi, alelıtlak kutbu istihkak, afitab-ı nihânî, Kamer Zindegâni Hazreti Şeyh Ali es-Semerkandî kuddise sırrahü’l-aziz hazretlerinin yedi nefer evladı zevi’l-ihtiramları ki ırk-ı tahrir-i Resûllüllah’tır. Bir altın

93 Işık, Semerkand’tan Çamlıdere’ye Bir Gönül Eri Şeyh Ali Semerkandî, s. 26-27.

94 Bursalı, Osmanlı Müellifleri, 1/107.

Şeyh Alâeddin Ali Es-Semerkandî ve Tefsiri Bahru’l-Ulûm Üzerine Yapılan Spekülatif Yorumlar

35

alemli kubbe-i âli içinde metfundurlar. Tarîk-i Zeynîlerdir. 300’ü mütecaviz fukara-ı ibadullahı vardır.”95

c- İsmail Hakkı Mercan da “Şeyh Alâeddin Ali es-Semerkandî ve Menakıb-namesi” isimli eserinde şunları söylemiştir:

“Şeyh Ali Semerkandî’nin, Türkiye’de iki yerde mezarı bulunmaktadır. Bahru’1-Ulûm sahibi olan Semerkandî, kesin olarak Gülnar’ın Zeyne kasabasında yatmaktadır. Bu konuda eser telif etmiş olan şahısların hemen hemen hepsi, bu ortak kanaati taşımaktadır. Bahru’l-Ulûm’un Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Ahmed III Bölümü, Nu: 31/2 olan kitabın, istinsahı Konya Kadısı Kemal b. Halil el-Karamânî tarafından H. 997 (M. 1588-1589)’da yapılmıştır. Burada şöyle bir kayıt düşülmüştür: “eş-Şeyh Aliyyü’s-Semerkandî medfûnün bi karyetin yukâlu lehâ Zeynetün min tevâbi’i Kazâ-i Mûd fî vilâyeti Karaman.” Bu eser, Osmanlı padişahlarından III.

Ahmed’e 1589 tarihinde sunulmuştur ve tarihî bir belge niteliği taşımaktadır.

Yine İ. Hakkı Mercan, Hüseyin Aşık’ın Zeyne’de metfun bulunan zâtın, Ankara Çamlıdere’deki Şeyh Ali Semerkandî’nin Babaresûl adındaki halifesi olduğu, Şeyh Ali Semerkandî’nin Çamlıdere’de metfun bulunduğu ve Zeyne ile herhangi bir irtibatın bulunmadığı hususundaki iddiaların mesnetsiz olduğunu ve halktan yapılan sözlü nakillere dayandığını söylemiştir. Akabinde de Hüseyin Aşık’ın bu iddialarını önemsemediklerini, Şeyh Ali Semerkandî’nin Zeyne’de metfun bulunduğunu ve bunun Çamlıdere’de de bir başka Şeyh Ali Semerkandî’nin bulunmasına mâni olmadığını ilave etmiştir.96

d- Mustafa Çıpan da “Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’nin Hayatı, Eserleri ve Kişiliği” adlı tebliğinde şu hususlara yer vermiştir:

“Bugün adına anma toplantısı tertip ettiğimiz Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî Hazretleri ile H.

720 (M. 1320)’de bugün İran sınırları içinde bulunan İsfahan’da doğan, Peygamberimizden sonra göreve gelen “dört halîfe”nin ikincisi Hz. Ömer’in nesline mensup olan ve Ankara yakınlarındaki Çamlıdere’ye yerleşen Şeyh Ali Semerkandî arasında sadece bir isim benzerliği mevcuttur. Hemen aynı devirde fakat farklı coğrafyalarda yetişen, ilim tahsili ve manevî feyiz için çeşitli ilim-irfan merkezlerinde bulunan bu iki mübarek insan, nihayet manevî işaretlerle Anadolu’da karar kılmış; Şeyh Ali Semerkandî Ankara yakınlarındaki Çamlıdere’ye, Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî de Zeyne’ye yerleşerek halkı irşat etmişlerdir. Her ikisi de uzun ömür sürerek bulundukları mahallerde Hakk’ın rahmetine kavuşmuşlardır. Hizmetleri ve kerametleri dillerde dolaşan, daha çok ‘çekirge şeyhi’ olarak tanınan ve evlenmemiş olan Çamlıdere’de

95 Evliya Çelebi, Seyahatname, 9/318.

96 Bkz. Mercan, Şeyh Alâeddin Ali es-Semerkandî ve Menâkıb-namesi, s. 33-34.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

metfun Şeyh ile huzurlarında bulunduğumuz Semerkandî hazretleri hakkında bilgi veren kaynaklarda isim benzerliği sebebiyle karışmalar, tedahüller meydana gelmiştir.”97

e- D. Ali Gülcan da “Karaman Velilerinden Şeyh Ali-Yüs Semerkandî ve Kemal Ümmi” ve

“Geçmiş Yüzyılların Karaman Büyükleri ve Şairleri” isimli eserlerinde şu bilgilere yer vermiştir:

“Diyanet İşleri Başkanlığı elemanlarından olan bir hoca, Kızılcahamam’ın Çamkoru bucağında mezarı bulunan ve Sığırcık Şeyhi diye anılan Şeyh Ali Semerkandî’yi, Bahru’l-Ulûm sahibi olan bizim Şeyh Ali Sultan olduğunu sanarak Kızılcahamam’a mâl etme gayretine düşmüştü.

Doküman araştırırken, tesadüfen bu zât ile bir kütüphanede karşılaştık. Boşu boşuna bir gayrete düştüğünü söyleyip, kendisine gerçekleri anlattım. Bunun üzerine bozuldu ve benim kim olduğumu öğrendikten sonra çekip gitti. Bir zaman sonra, ahbaplık kurduk ve tarihî kaynakları kendisine birer birer bulup gösterdim. Tatmin oldu. Böylelikle de Kutbu’l-Aktab ve Bahru’l-Ulûm sahibi Şeyh Ali Sultanımızı, Kızılcahamamlı yapamadı. Kızılcahamam dolaylarındaki Çekirge Şeyhi ünvanıyla meşhur olan Şeyh Aliyyüs-Semerkandî ye gelince, yakın zamana kadar çekirge sürülerine maruz kalan bölge halkı, bu çekirge şeyhinin mezarının bulunduğu yerdeki bir pınardan bir miktar suyu götürüp, çekirge istila eden tarlalara serptikten kısa bir zaman sonra gelen sığırcık kuşları tarafından ekinlere zarar veren çekirgeler yenilip tüketilmek suretiyle bu afetten kurtaran bir keramete sahip kişi olduğu söylenmektedir. Şeyh Ali Sultan’ın Çamlıdere’ye kaçırılmasını önledim sanmıştım ama yanılmışım. Karaman’ın Şeyh Ali Sultanına, Kızılcahamam’ın Çamlıdere’sindeki Şeyh Ali Semerkandî’dir denilmiş ve “Bahru’l-Ulûm” adlı tefsiri de Müftü Hüseyin Aşık tarafından Çamlıdere’deki Şeyh Ali Semerkandî’ye mal edilmiştir.”98

f- Abdülkerim Erdoğan da “Şeyh Ali Semerkandî ve Sığırcık Suyu” isimli eserinde şöyle demiştir:

Yirminci yüzyıl başlarına kadar Osmanlı coğrafyasında Sığırcık suyu şeyhi olarak anılan Şeyh Ali Semerkandî hazretlerinin hayatı ve kişiliği hakkında yazılı kaynaklarda fazla bir bilgi yoktur. Günümüzde bazı yayınlarda Şeyh Ali Semerkandî hazretleri hakkındaki ifadeler ise, aynı devirde yaşayan ve isim benzerliği olan Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî hazretlerine aittir.

Bu yayınlarda aktarılan bazı bilgiler de tamamen, yaşayan şahısların başkalarından duyduğu rivayetlerinden ibarettir.99

97 Çıpan, Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’nin Hayatı, Eserleri ve Kişiliği, s. 158.

98 Gülcan, Karaman Velilerinden Şeyh Ali-Yüs-Semerkandî ve Kemal Ümmi, s. 40-41; Gülcan, Geçmiş Yüzyılların Karaman Büyükleri ve Şairleri, s. 40.

99 Erdoğan, Şeyh Ali Semerkandî ve Sığırcık Suyu, s. 9.

Şeyh Alâeddin Ali Es-Semerkandî ve Tefsiri Bahru’l-Ulûm Üzerine Yapılan Spekülatif Yorumlar

37

g- Kamil Şahin de 21- 22 Ekim 1995’de “Tarihte ve Günümüzde Kızılcahamam-Çamlıdere Yöresi Sempozyumu” münasebetiyle “Kızılcahamam ve Kızılcahamam-Çamlıdere Bölgesinde Yetişen Mutasavvıf ve Alimler” isimli tebliğinde şunlara yer vermiştir:

“Önce şunu belirtmek lazımdır ki bizim asıl konumuzu teşkil eden ve hayatı hakkında bazı konulara temas edeceğimiz, Çamlıdere’de türbesi bulunan Şeyh Ali Semerkandî ile Mersin Gülnar ilçesi Zeyne köyünde türbesi olan Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’yi (ö. 862/1457) birbirine karıştırmamak lazımdır. Nitekim merhum Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri isimli eserinde bu noktaya önemle işaret etmiştir.”100

4.2- Aynı Kişi Olduğunu Dair Görüşler

Bazı kaynaklarda, Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî ile Şeyh Ali Semerkandî’nin aynı kişi olduğu hususunda şu bilgilere yer verilmiştir:

a- Hüseyin Aşık, “Şeyh Ali Semerkandî (k.s) Hayatı Menkıbeleri” isimli kitabında Şeyh Ali Semerkandî ile Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’nin aynı kişi oldukları hususunda şunları söylemektedir:

“Şeyh Ali Semerkandî, sağlığında “Babaresül” adında birisini halifesi sıfatıyla Zeyne (Sütlüce)’ye göndermiş ve kendisine verilen görevi deruhte ederken orada vefat etmiştir.

Cenazesi de oraya defnedilmiştir. Bugün Zeyne’de yatan zât, Şeyh Ali Semerkandî’nin adıyla anılan ‘Babaresül’ adındaki halifesidir. Bu kişinin Şeyh Ali Semerkandî diye anılması, şeyhin manevî evladı sayılmasından ileri gelmiştir. Gerçekte Şeyh Ali Semerkandî, Çamlıdere’de metfun olup, Bahru’1-Ulûm adında gayri matbu tefsirin de yazarıdır. Ayrıca zâtına mahsus menâkabı da mevcuttur.”101

b- Mustafa Altunkaya, “Bahru’l-Ulûm ve Şeyh Ali Semerkandî Hayatı-Eğitim Vakıf Hizmetleri-Eserleri Üzerine” isimli eserinde hülasa olarak şunları söylemiştir:

“Alaeddin Ali b. Yahya es-Semerkandî’nin hayatı dair Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi (Hacı Halife) ve Köprülüzâde gibi müelliflerin kısa tanıtım notları, tefsir ve müfessirler üzerine yapılan katalog çalışmalarındaki kısa bahisler dışında, tafsilatlı bilgi veren müstakil herhangi bir kaynak bulunmamaktadır. Babası ile ilgili bilginin de hatalı olması muhtemeldir. Zira babası, oğlundan daha uzun yaşamış görünmektedir. Durum böyle olsaydı, Yahya Şirvânî’nin muammerinden (uzun ömürlülerden) olduğu kaydı düşülmüş olurdu.

Zeyne’de ve Karaman’da Alâeddin Ali Semerkandî’nin soyundan olan aileler, günümüze kadar devam edip gelmiştir. Karaman’da Seyyid Ali Semerkandî adını taşıyan zât, Şeyh Alâeddin Ali

100 Şahin, Kızılcahamam ve Çamlıdere Bölgesinde Yetişen Mutasavvıf ve Alimler, s. 71.

101 Bkz. Âşık, Şeyh Ali Semerkandî (k.s.) Hayatı Menkıbeleri, s. 13-15.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

Semerkandî’nin torunu olup, H. 1008 (M. 1599) senesinde vefat etmiş ve Gazalpa (Gazi Alp) mescidinin kıble tarafına defnedilmiştir. Zeyne’deki torunlarından olan Ahmed Arslan Bey ile Karaman’daki torunlarından Şeyh Ali Tahtabıçak’ın ellerinde bu aileden olduklarına dair şecereleri de bulunmaktadır. Bu bilgiler, Bahru’1-Ulûm müellifinin aynı adı taşıyan torunlarına aittir. Larende’de vefat eden veya Zeyne’de yatan zâtların bunlar olması, Ankara Çamlıdere’de metfun bulunan zâtın, Alâeddin Ali b. Yahya es-Semerkandî’nin bizzat kendisi olduğu görüşünü teyit etmektedir.

Şeyh Ali Semerkandî, 1456’da Ankara-Çamlıdere’de vefat etmiştir. Mersin Zeyne’deki de muhtemelen makamıdır. Bununla ilgili olarak geçmişte Semerkandî vakıfları arasında bir dava vuku bulmuş ve bu davaya bakan Yabanâbâd Kadısı, Semerkandî ile ilgili bütün kayıtları incelemiştir. Akabinde Çamlıdere vakfının, Hazine-i Amire’de mahfuz Mevkufat defterlerinde kayıtlı olduğunu tespit etmiş ve Şeyh Ali b. Yahya Semerkandî’nin Ankara Çamlıdere’de metfun olduğuna karar vermiştir.

Aslında her iki beldenin şeyhi de aynı kişidir. Yani Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî hem Ankara Çamlıdere Külliyesinin hem de Gülnar-Zeyne Cami ve Külliyesinin şeyhidir. Dolayısıyla Şeyh Alâeddin Ali b. Yahya Semerkandî ile Şeyh Ali Semerkandî ayrı kişi değil; aynı kişidir. İki isim arasında çıkan ihtilafın nedeni ise, Şeyhin kurduğu medreselerin (okulların) yönetimi, devletten aldığı hazine yardımı, maddî ve manevî mirası üzerindeki anlaşmazlıklar olsa gerektir. Zira o zamanın şartlarına göre, Osmanlı vakıflarının bütçesi yüksek olup, devletten ve halktan oldukça ilgi gören özel kuruluşlar hâlindedir. Hâliyle bu vakıfların mütevellisi de birçok devlet ricalinden daha etkili ve güçlü bir nüfuza sahip olmuştur. Bu nedenle her iki beldedeki külliyenin kurucusu aynı kişi olmasına rağmen, söz konusu anlaşmazlıklar bu mirastan dolayı yaşanmış olmalıdır. Ayrıca Çamlıdere Külliyesi’ne verilen ilâmât belgesinde, Semerkandî’ye ait vakıf Sığırcık Suyu’nun Külliye’ye ait olduğu, Osmanlı Padişahları tarafından külliyenin bulunduğu yörenin vergiden muaf tutulması için Serbestname verildiği, Semerkandî’nin Çamlıdere’de metfun olduğunu ifade eden 1562, 1719, 1762, 1776, 1788, 1810 tarihlerinde padişahlar tarafından beratlar verildiği ve bunlarda Sultan Selim, Sultan Mustafa, Sultan Mahmut, Sultan Abdülhamit Han’ın isimlerinin geçtiği bilgisi de yer almaktadır. Her iki beldedeki (Zeyne-Çamlıdere) vakıf külliyeler, Ali b. Yahya es-Semerkandî adıyla tescillidir.

Yine her iki beldedeki arşiv kayıtlarında, Şeyhin aynı kitapların yazarı olduğu bilgisi yer almaktadır.”102

102 Bkz. Altunkaya, Bahru’l-Ulûm ve Şeyh Ali Semerkandî Hayatı-Eğitim Vakıf Hizmetleri-Eserleri Üzerine, s. 36-51.

Şeyh Alâeddin Ali Es-Semerkandî ve Tefsiri Bahru’l-Ulûm Üzerine Yapılan Spekülatif Yorumlar

39 4.3- Her iki görüşün Değerlendirilmesi

Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî ile Şeyh Ali Semerkandî’nin aynı kişi mi, ayrı kişiler mi olduğu hususunda beyan edilen görüş ve dayanakları, objektif olarak ilmî bir disiplin içinde incelemeye tâbi tutmadan nihâî bir karar vermemek gerekir. Zira menkıbelerden mülhem olarak o kadar çok şey söylenmiş ki, zamanla özün etrafını saran kalın katmanlar hâline gelmiş ve mübalağalı ifadelerle birbirini kısmen nakzeden bilgilere dönüşmüştür. Bunların hatalı ya da yanlış olanlarını ayıklama, çok da kolay bir iş olarak görünmemektedir. Bu çetrefilli işin içinden çıkabilmek için elimizde akl-ı selim bir düşünce ve müdellel (ispatlı) bir bilgiden başka herhangi bir nirengi noktası da bulunmamaktadır. Ancak bu şekilde doğru bilgiye ulaşma ve zihin bulanıklığından arınma söz konusu olabilecektir. Bunun için önce yukarıda ‘Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî ile Şeyh Ali Semerkandî ayrı kişiler’ diyenlerin görüş ve dayanak noktalarını tek tek akıl ve delil süzgecinden geçirmek istiyoruz.

a- M. Tahir Bursalı’nın, “Osmanlı Müellifleri” isimli eserinin bir numaralı dipnotunda, Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’nin Gülnar kazasının Ziynet köyüne defnedilmiş olduğunu, Mücadele suresine kadar üç ciltten ibaret olan “Bahru’l-Ulûm” adında bir tefsir yazdığı ve Çamlıdere’deki zâttan da farklı bir kişi olduğu bilgisi yer almıştır.103

M. Tahir Bursalı, Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’yi Gülnar kazasının Ziynet köyüne defnedilmiş olduğunu söylerken, herhangi bir belgeye veya sağlam bir kaynağa atıfta bulunmamıştır. Haliyle burada yer alan bu bilgi, vakıf kayıtlarına göre her ikisinin aynı kişi olduğunu ve Çamlıdere’de metfun bulunduğunu belirten Osmanlı arşiv belgelerine ters düşmektedir.104 Ayrıca söz konusu zâtın yazmış olduğu tefsir kitabının üç değil; dört cilt olarak telif edilmiş olduğu da bilinen diğer bir gerçektir.105

b- Evliya Çelebi de “Seyahatname” isimli eserinde, ‘Kasaba-i Zeyn-i Şerif’ başlığı altında

“Şeyh Ali Semerkandî’nin yedi nefer evladı zevi’l-ihtiramları ki ırk-ı tahrir-i Resûllüllah’tır.

Bir altın alemli kubbe-i âli içinde metfundur” demektedir.106

Burada Evliya Çelebi’nin, yedi evladı ile beraber altın alemli büyük bir kubbenin altında yatıyor diye konu ettiği kişi, muhtemelen dedesiyle aynı ismi taşıyan ve mezarındaki kitabede H. 1008 (M. 1599) yılında vefat ettiği belirtilen torun Şeyh Ali Semerkandî’dir.107 Zira çocuklarının

103 Bkz. Bursalı, Mehmet Osmanlı Müellifleri, 1/107.

104 Bkz. Işık, Semerkand’tan Çamlıdere’ye Bir Gönül Eri Şeyh Ali Semerkandî, Arşiv Belgelerinde Şeyh Ali Semerkandî’ye Dair Kayıtlar Bölümü, s. 67-89; Şeyh Ali Semerkandî’nin Evlat ve Torunlarına Vergi Muafiyet Kayıtları ve Muhtelif Konular, s. 72-76, 84-89; Ekler Kısmı, 3 nolu Belge, s. 102-105.

105 Bkz. Mercan, Şeyh Alâeddin Ali es-Semerkandî ve Menâkıb-namesi, s. 48; Yazıcı, Bahru’l-Ulûm, 4/51;

Bağdatlı, Hediyyetü’l-Ârifîn Esmâu’l-Müellifîn ve Âsâru’l-Musannifîn, 1/733.

106 Evliya Çelebi, Seyahatname, 9/318.

107 Bkz. Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleri ile Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Âbideleri, s. 188, 218, 353.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

sayısı hakkında kaynaklarda bir netlik olmadığı gibi yapılan bu beyan, aynı zamanda Şeyh Ali Semerkandî’nin Çamlıdere’de metfun bulunduğunu belirten Osmanlı vesikalarına da ters düşmektedir.108

İ. Hakkı Konyalı, kronoloji ve mantık yönünden hatalı gördüğü bir hususu eserinde şöyle ifade etmektedir: Bazıları, Fatih Sultan Mehmet ile Şeyh Ali Semerkandî’yi Karaman’ın fethinden önce bir araya getirip, konuşturdular ve aldığı emir üzerine bir de tefsir kitabı yazdırdılar. Bu da yetmedi, ölümünün üzerinden 36 yıl geçmiş olmasına rağmen, onu Zeyne’ye götürdüler ve orada 75 yıl daha yaşattılar.”109

c- İ. Hakkı Mercan da “Şeyh Alâeddin Ali es-Semerkandî ve Menakıb-namesi” isimli eserinde, Konya Kadısı Kemal b. Halil el-Karamânî’nin, 1589 tarihinde III. Ahmed’e istinsahını yapıp sunduğu Bahru’l-Ulûm isimli tefsirin üzerinde, “eş-Şeyh Aliyyü’s-Semerkandî medfûnün bi karyetin yukâlu lehâ Zeynetün min tevâbi’i kazâ-i Mûd fî vilâyeti Karaman” yazdığını, bunun tarihî bir belge olarak Topkapı müzesinde bulunduğunu ve Hüseyin Aşık’ın, Zeyne’de metfun bulunan zâtın, Çamlıdere’deki Şeyh Ali Semerkandî tarafından gönderilip, zamanla kendi adıyla anılan halifesine ait bir mezar olduğu şeklindeki iddiasını önemsemediğini söylemiştir.110

Söz konusu eserin, Karaman’da telif edilmesi ve Şeyh Ali Semerkandî (Gazalpa) camii diye müştemilatıyla birlikte bir mabedin olması ve haziresinde de aynı adı taşıyan torunun metfun bulunması, dede ile torunun karıştırılmasına sebep olmuştur.111 Nitekim farklı dönemlerde Osmanlı padişahlar tarafından birçok defa yenilenen vergi muafiyetine dair belgelerde de Şeyh Ali Semerkandî’nin Çamlıdere’de metfun olduğu yer almaktadır.112 Bu belgelerden habersiz olan musahhihin, söz konusu tefsir üzerine ailesiyle beraber olduğu düşüncesi ile Zeyne’de metfundur diye bir kayıt düşmüş olması, gayet normaldir. Zira Bahru’l-Ulûm isimli tefsirin, Şeyh Ali Semerkandî’ye ait olduğu tescil edilmesine rağmen,113 bir kataloglama dikkatsizliği yüzünden bugün hâlâ üzerinde Ebu’l-Leys Semerkandî’ye nispet edilmektedir. Geçmişten

108 Bkz. Işık, Semerkand’tan Çamlıdere’ye Bir Gönül Eri Şeyh Ali Semerkandî, Arşiv Belgelerinde Şeyh Ali Semerkandî’ye Dair Kayıtlar Bölümü, s. 67-89; Şeyh Ali Semerkandî’nin Evlat ve Torunlarına Vergi Muafiyet Kayıtları ve Muhtelif Konular, s. 72-76, 84-89; Ekler Kısmı, 3 nolu Belge, s. 102-105.

109 Bkz. Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleri ile Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Âbideleri, s. 217.

110 Bkz. Mercan, Şeyh Alâeddin Ali es-Semerkandî ve Menâkıb-namesi, s. 33.

111 Bkz. Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleri ile Karaman Tarihi Ermenek ve Mut Âbideleri, s. 218, 352.

112 Bkz. Işık, Semerkand’tan Çamlıdere’ye Bir Gönül Eri Şeyh Ali Semerkandî, Arşiv Belgelerinde Şeyh Ali Semerkandî’ye Dair Kayıtlar Bölümü, s. 67-89; Şeyh Ali Semerkandî’nin Evlat ve Torunlarına Vergi Muafiyet Kayıtları ve Muhtelif Konular, s. 72-76, 84-89; Ekler Kısmı, 3 nolu Belge, s. 102-105.

113 Bkz. Yazıcı, Ebu’l-Leys Semerkandî, 36/475; Yazıcı, Bahru’l-Ulûm, 4/517.

Şeyh Alâeddin Ali Es-Semerkandî ve Tefsiri Bahru’l-Ulûm Üzerine Yapılan Spekülatif Yorumlar

41

günümüze kadar bu hatayı düzeltmek için yapılan çalışmalar114 da hâlâ istenen neticeyi sağlayamamıştır.

Yine İ. Hakkı Mercan’ın, Zeyne’de metfun bulunan zâtın, Çamlıdere’deki Şeyh Ali Semerkandî tarafından gönderilip, zamanla kendi adıyla anılan halifesine ait bir mezar olduğunu söyleyen Hüseyin Aşık’a katılmadığını söylemesi de son derece makul görünmektedir. Zira burada söylenenler, Hüseyin Aşık’ın da beyan ettiği gibi herhangi bir süzgeçten geçirilmeyen ve başka kaynaklar tarafından da teyit edilmeyen menkıbelere dayanmaktadır.115

d- Mustafa Çıpan da “Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’nin Hayatı, Eserleri ve Kişiliği” adlı tebliğinde ‘Çekirge Şeyhi’ olarak da tanınan ve evlenmemiş olan Şeyh Ali Semerkandî’nin Ankara yakınlarındaki Çamlıdere’de; Şeyh Alâeddin Ali Semerkandî’nin de Zeyne’de yerleşerek halkı irşat ettikleri ve her ikisinin de bulundukları yerde vefat ettiğini söylemiştir.

Oysaki arşiv kayıtlarında Şeyh Ali Semerkandî’nin Çamlıdere’de metfun bulunduğu ve

Oysaki arşiv kayıtlarında Şeyh Ali Semerkandî’nin Çamlıdere’de metfun bulunduğu ve