• Sonuç bulunamadı

AHMET HAMDİ AKSEKİ VE İÇTİHADA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

7. Akseki’ye Göre İçtihat

Zor ve meşakkatli bir işi gerçekleştirmek üzere bütün gücü ortaya koymak anlamına gelen içtihat,369 bir hukuk terimi olarak; fakihin şer’î amelî hükümleri tafsili delillerden çıkarabilmek için olanca gücünü ortaya koyması demektir. Şer’î delillerden amelî hükümleri çıkarabilme melekesine sahip olan kişiye müçtehit denir.370

365 Malik, “Kader”, 3.

366 A. Hamdi Akseki, Peygamberimizin Vecizeleri: Kuvvetli İman, Kuvvetli İrade (İstanbul: Ebu’z-Ziya Matbaası, 1945), 12.

367 Akseki, Peygamberimizin Vecizeleri: Kuvvetli İman, Kuvvetli İrade, 15-23.

368 Akseki, İslâm Dîni: İtikad- İbâdet-Ahlâk, 26.

369 Alâuddîn Abdulaziz b. Ahmed el-Buhârî, Keşfü’l-esrâr an usûli fahri’l-İslâm el-Pezdevî (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-Arabî, 1994/1414), 25-26.

370 Ebû Hâmid Muhammed Gazzâlî, el-Mustasfâ min ilmi’l-usûl (Mısır: el-Matbaatü’l-Emîriyye, 1324/1906), 2/350.

Ahmet Hamdi Akseki ve İçtihada İlişkin Görüşleri

139

Kelime olarak içtihadın, zorlama ve güç anlamına geldiğini ifade eden Akseki, içtihadı, “zannî ve fer’î hükümleri, dinî delillerden çıkarmak için olanca gücün, ehli tarafından sarf edilmesidir.”371 şeklinde tarif etmektedir.

Bu tarifte, içtihatla ulaşılan sonucun “zannî hüküm” olarak ifade edildiği görülmektedir. Yine müçtehidin şer’î hükme ulaşmak amacıyla bütün gücünü ortaya koyması gerektiğine vurgu yapılmaktadır. İçtihat yapan kişinin ehil olması gerektiği de tarifte yer almaktadır.

Şer’î hükümlerin kaynağının Kitap ve sünnet olduğunu ifade eden Akseki, nasların sınırlı, hadiselerin ise sınırsız olduğunu, her konu hakkında Kur’an ve sünnette sarîh bir nas bulunamayacağından, benzer meselelere kıyas yapma ihtiyacı olduğunu dile getirmektedir.

Sahabenin bu yöntemi kullandığını ve Hz. Peygamberin buna müsaade ettiğini dile getiren Akseki, kıyasın da şer’î bir delil olduğunu dile getirmektedir.372 Nitekim Hz. Peygamber, Muâz b. Cebel’i Yemen’e hâkim olarak gönderdiğinde, ona bir meselenin hükmünü Kitap ve sünnette bulamadığında nasıl davranacağını sorduğunda, Muâz b. Cebel, “kendi re’yimle, içtihadımla hükmederim”373 demiştir. Bu da göstermektedir ki, bir konu hakkında Kitap ve sünnette sarih bir nas bulunmazsa müftü veya hâkim, içtihadına göre hüküm verecektir.

Akseki’ye göre “içtihat ve kıyas demek, Şeriat’ın kavâid-i umûmiyesi ile amel etmek demektir.” Bunu yapabilmek için de Kitap ve sünnetin içerdiği hüküm ve manaya vakıf olmak gerekir. Bu durumda, günün ihtiyaçlarına göre her hadisenin hükmünü Kitap ve sünnet çerçevesinde çözüme kavuşturmanın kolaylaşacağında şüphe olmayacağını söylemektedir.374

7.1. Müçtehitte Bulunması Gereken Şartlar

Akseki, müçtehidin akıllı, bülûğa ermiş ve ilmî yeterliliğe sahip olmak gibi vasıflara haiz olması gerektiğini ifade eder. O’na göre müçtehit olan kişide şu şartların bulunması gerekir:

7.1.1. Kitap ve Sünnet Bilgisi

Müçtehit, Kur’an’ın dil ve üslup özelliklerini ve içerdiği anlamları bilmelidir.375 Akseki bunu “dil ve din bakımından Kur’an-ı Kerim’in manasını bilmek” sözleriyle dile

371 Akseki, “Mütercimin Önsözü”, 204.

372 Akseki, “Kitaba Ek: İctihad ve Taklîd”, 206.

373 Ebû Dâvûd Süleyman b. Eş’as es-Sicistânî, es-Sünen, (İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992), “Akdiye”, 11.

374 A. Hamdi Akseki, İslâm Dîni: İtikad- İbâdet-Ahlâk, 42.

375 Abdulaziz el-Buhârî, Keşfü’l-esrâr, 4/27; Muhammed Emin b. Ömer İbn Abidîn, Hâşiyetü nesemâtü’l-eshâr (Mısır: Şirketi Mektebe ve Matbaa Mustafa el-Bâbî el-Halebî, 1399/1989) 226.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

getirir. Müçtehit, “Namaz, mü’minlere belirli vakitlerde farz kılınmıştır.”376 ayetinden,

“salât” kelimesinin kelime olarak dua anlamına geldiğini, dinî bir kavram olarak ise belli şekil ve şartları taşıyan özel nitelikli bir ibadet olduğunu bilmesi gerektiğini ifade eder. Kitap ve sünneti dil ve anlam yönüyle bilmeyen kişinin müçtehit olamayacağını ifade eder.

Müçtehidin, Kitabı bütün kısımlarıyla bilmesini; hâs, âmm, mücmel, mübeyyen, nâsih, mensuh gibi özellikleriyle bilmesiyle izah eder. Metin ve senet itibarıyla sünneti bilmekten maksadın, sünnetin kısımları ve râvi bilgisi olduğunu söyler.377

Fıkıh usulü alimlerinin genel kanaati doğrultusunda bütün ayet ve hadislerin değil, ahkam ayetlerinin ve hadislerinin bilinmesini yeterli görür.378 Gazzali ve İbn Arabî’ye göre Kur’an-ı Kerim’de beş yüz civarında ayet bulunmaktadır.379 Ancak bu sayı, doğrudan hüküm ifade eden fıkıhla ilgili ayetler olarak değerlendirilmektedir. Delalet, işaret v.b. yolla hüküm çıkarılabilecek ayetlerin sayısı bunlarla sınırlı değildir. Bu anlamda kıssalar üzerinden de hüküm çıkarma imkânı vardır.

İbn Arabî, ahkâmla ilgili hadislerin sayısının üç bin olduğunu, Ahmet b. Hanbel ise bin ikiyüz olduğunu ifade etmişlerdir. Gazzali ile bazı usul alimlerinin ve Râfiî’nin ise hadis bilgisi konuşunda Ebu Davud ve Beyhakî’nin Sünen adlı eserlerini bilmenin yeterli olacağına dair görüşleri nakledilmektedir.380

Bu konuda daha makul sayılabilecek görüşe göre müçtehit, belli hadis kaynaklarına sahip olmalı, ihtiyaç duyduğu hadisleri bu kaynaklardan bulabilmeli ve anlayıp hüküm çıkarabilmelidir. Ancak bunları ezberlemek şart olmayıp ihtiyaç halinde ilgili hadislere ulaşmak ve zayıf hadisleri diğerlerinden ayırabilmek yeterli görülmüştür.381

Müçtehit, râviler hakkında da bilgi sahibi olmalıdır. Bu kapsamda, cerh ve ta’dîl bilgisi de şart koşulmuştur. Ancak bütün râvîleri ezbere bilmesi zorunlu olmayıp, ricâl bilgisine ilişkin kaynaklara başvurabileceği, bu hususta ilgili alimlerin görüşleri doğrultusunda karar verebileceği kabul edilmiştir.382

376 en-Nisâ, 4/103.

377 A. Hamdi Akseki, İslâm Dîni: İtikad, İbâdet ve Ahlâk, 26. Fukahanın bu konudaki görüşleri için bk.

Abdulaziz el-Buhârî, Keşfü’l-esrâr, 4/27.

378 Abdulaziz el-Buhârî, Keşfü’l-esrâr, 4/27.

379 Muhammed b. Ali b. Muhammed eş-Şevkânî, İrşâdü’l-fuhûl ilâ tahkîki’l-hak min ilmi’l-usûl (yy.: Dâru’l-Fikr, ts.), 250.

380 Şevkânî, İrşâdü’l-fuhûl, 251.

381 Şevkânî, İrşâdü’l-fuhûl, 251.

382 Yine hadisin sahih, hasen, zayıf olma sebepleri, mevzu hadisleri bilmesi gerektiği de ifade edilmiştir. Bkz.

Ebu’n-Nasr et-Tâhir Ali Hasan Han. el-Iklîd li edilleti’l-ictihâdi ve’t-taklîd (Konstantiniyye: Matbaatü’l-Cevâib el-Kâine, 1296/1878-1879), 37-38.

Ahmet Hamdi Akseki ve İçtihada İlişkin Görüşleri

141

Müçtehidin, Kitap ve sünnetin nâsih ve mensûhunu bilmesi de gerekli görülmüştür.

Ancak bütün nâsih ve mensuh olan nasları ezbere bilmesi şart koşulmamış, fetva verdiği meselede dayandığı ayet ve hadisin mensuh olmadığını bilmesi yeterli görülmüştür.383 Akseki de müçtehidin nâsih ve mensuh bilgisine sahip olması gerektiğini dile getirmektedir.384

7.1.2. İcmâ Edilen Konuları Bilmek

Akseki, müçtehidin verdiği fetvaların icmâya aykırı olmaması için üzerinde ittifak edilen konuları bilmesi gerektiğini, yine kıyas ve şartları hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olması gerektiğini ifade etmiştir.385

7.1.3. Fıkıh Usûlünü Bilmek

Fıkıh usulü, fakihin hüküm istinbatında başvuracağı delilleri ve kuralları ortaya koymada ve fakihe doğru hükme ulaşmada yol gösterici olduğundan, müçtehidin fıkıh usulünü bilmesi alimlerce gerekli görülmüştür.386 Akseki, içtihadın metodunu ve esaslarını anlatan fıkıh usulü bilgisini içtihadın şartları arasında zikretmektedir.387

7.1.4. Arapçayı Bilmek

Arapça bilgisiyle, müçtehidin Arapça bir sözü anlama konusunda cahiliyye veya İslam’ın ilk dönemlerinde yetişmiş Sîbeveyh, Kisâî, Ferrâ gibi önde gelen mütekaddimîn alimlerinin seviyesinde bilmesi gerektiği vurgulanmakla birlikte,388 bununla kastedilen, Arapça bir sözü bahsedilen alimlerin anladığı gibi doğru anlayabilmektir. Müçtehidin hadis, tefsir ve diğer ilim dallarında içtihat sırasında başvurduğu bilgileri incelikleriyle anlayabilecek derecede bilmesi kastedilmektedir.389

Akseki, Kitap ve sünnetin inceliklerine vakıf olabilmek, naslar üzerinde düşünebilmek ve hüküm çıkarabilmek için Arapça bilgisi gerekli olduğundan, müçtehidin bahsedilen seviyede Arapça bilgisine sahip olması gerektiğini ifade etmektedir.390

383 Abdülaziz el-Buharî, Keşfü’l-esrâr, 4/29.

384 Akseki, “Kitaba Ek: İctihad ve Taklîd”, 206.

385 Akseki, İslâm Dîni İtikad, İbâdet ve Ahlâk, 26-27.

386 Abdülaziz el-Buharî, Keşfü’l-esrâr, 4/29; Hasan Han, el-Iklîd li edilleti’l-ictihâdi ve’t-taklîd, 38; Asım Cüneyd Köksal, Fıkıh Usulünün Mahiyeti ve Gayesi (İstanbul: İsam Yayınları, 2014), 177-201.

387 Akseki, “Kitaba Ek: İctihad ve Taklîd”, 206.

388 Ebû İshâk İbrahim b. Musa el-Mâlikî Şâtıbî, el-Muvâfakât fî usûli’ş-şerîa (Mekke: Dâru’l-Ma’rife, ts.), 4/115-118.

389 Hasan Han, el-Iklîd li edilleti’l-ictihâdi ve’t-taklîd, 36.

390 Akseki, “Kitaba Ek: İctihad ve Taklîd”, 206.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

7.1.5. Kelam ve Aklî Delilleri Bilmek

Alimlerin çoğunluğuna göre müçtehidin aklî delilleri ve kelam konularını bilmesi şart değildir. Ancak Gazzâlî ve Râzî bu konuda diğerlerinden farklı düşünürler.391 Müçtehidin akâid konularını da bilmesi gerektiğini söyleyen alimler vardır.

Râzî’nin de aralarında bulunduğu bazı alimler, müçtehidin fıkhî konuları bilmesini de gerekli görmüşlerdir. Furûya ilişkin meseleler, çoğu zaman içtihatla bilindiğinden, müçtehidin bunları kendi içtihadı ile ortaya koyması hasebiyle, furûya ilişkin hükümleri bilmesinin zorunlu olmadığını dile getiren alimler de vardır.392