• Sonuç bulunamadı

AHLAK, KURUMSAL DEĞER, İDEOLOJİ VE KALKINMA

AHLAK, KURUMSAL DEĞER, İDEOLOJİ VE KALKINMA

Dr. Öğretim Üyesi Fatih Kaplanhan*

1. AHLAK

Ahlak: kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı ile ilgilenir. Terim genellikle kültürel, dinî, seküler ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır. Ahlakın kapsamı, insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümüdür. İnsanlar sosyal varlıklar oldukları için bir kişinin ahlakının durumu çevresindekileri de etkiler. İnsanların ahlakının oluşmasında çevresel, toplumsal inanışlar, davranışlar büyük oranda etkilidir. Çünkü insanın davranışının, düşüncelerinin, inanışının ne yönde olacağı insanda doğuştan oluşmaz.

İnsanların ahlakı, yaptığı faaliyetlere de büyük oranda yansır. Genel bir ifade ile ahlak, iyiliğe varılması için insanın uymaya kendini mecbur hissettiği manevi ve ruhi görevler ve bunlara ilişkin kurallar biçiminde tanımlanabilir. Ahlak kurallarından bazıları nispi niteliktedir, zamana ve yere göre değişebilir. Bazı ahlak kurallarının bu değişebilen kapsamı yanında, ahlakın kendisi ve özü değişmez niteliktedir. Bu da ahlakın “iyiliğe” yönelen konu ve amacıdır476.

Ahlakın amacı, insanlar arasında adaleti sağlamaktır. Gizli veya aşikar, az veya çok insanda, malda ve namusta zulmün kalkması ancak adaletle gerçekleşir. Ahlakın diğer bir amacı ise yüksek insanı ideleri araştırmaktır477.

Ayn Rand’a göre ahlak, insanın tercih ve davranışlarına rehberlik eden değerler sistemidir.

Değer, elde edilmesi ve/veya korunması (elde tutulması) için çaba gösterilen şeydir.

Değerler amaçlı eylemlerde bulunan varlıklar için ancak geçerli olabilirler478.

Felsefi anlamda ahlaki değerlerin özünü ve temellerini araştıran etik bilimi, insanın bireysel ve toplumsal yaşamındaki ahlaksal davranışları ile ilgili sorunları inceleyen felsefenin bir

* İstanbul S. Zaim Üniversitesi, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi, Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü Öğretim Üyesi e-posta: fatih.kaplanhan@izu.edu.tr

476 İmre, Zahit, (1980), "Medeni hukuka giriş." Fakülteler Matbaası, İstanbul, s.18

477 Tancı, Muhammed, B. Tavit. (2011), "Ahlakın Önemi ve İslam Dinine Göre Temelleri-I." e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi 4.1, 393-396.

478 Yılmaz, İlkay, (1900), "Ayn Rand." Ç. Veysal (der), 291-379.

Ahlak, Kurumsal Değer, İdeoloji ve Kalkınma

193

dalı olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle etik kavramı, iyi nedir? Ya da doğru hareket nedir? Sorularına yanıt üretmeye çalışır479. Ahlak yasasının iyiliği, etik ölçütlere göre belirlenir. Etik, ahlak esaslarına ve yasalarına ait görüşleri ve fikirleri gösterir. Ahlak ise görevlerin nelerden ibaret olduğunu bildirir. Etik sadece aydınlatır, çözüm üretmez. Etik, ikilemde olunan düşünceleri besler ve kararları yönlendirir.

Patzig’e göre, dile yerleşen kullanıma göre ahlâk sözcüğü, ahlâkî normları, değer yargılarını ve kurumları tanımlamakta; etik sözcüğü ise, bir sorun alanı olarak felsefenin ahlâk alanını inceleme konusu yapmaktadır. Etik ve ahlâk kavramları birbirlerine çok yakın olmakla birlikte, aralarında belirgin bir farklılık bulunmaktadır. Bu yönüyle etik doğrudan doğruya ahlâk kavramıyla değil, “ahlâk felsefesi”yle eş anlamlı olarak kullanımı daha doğrudur.

Ahlâk; yanlış ve doğru, iyi ve kötü, erdem ve kusur ile olduğu gibi yapılanların sonuçlarını değerlendirme ile ilgilidir. Ahlâk felsefesi ya da etik, ahlâkı konu edinen felsefe dalıdır.

Kullandığımız ahlâk terimlerini ve etik yargılarımızın statüsünü analiz eden etik, takındığımız ahlâkî tutumlarımızın ardında yatan yargılarımızı ele alır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, etik ve ahlâk kavramları birbirlerine özdeş kavramlar değillerdir. Ancak Türkçe kullanımında ahlâk kavramının, aynı zamanda etik kavramını da içeren (ahlâk bilgisi, ahlâk felsefesi) yönü bulunduğunun göz ardı edilmemesi gerekir (Bolat, 2006:18). Çalışmada ahlâk ve etik kavramlarının, bu ayrım göz önünde bulundurularak kullanılmasına dikkat edilmiştir.

Kişilerin ve toplumların ahlakının oluşmasında birçok norm ve etmen vardır. Bunlar arasında dini inanışlar, hukuk kuralları ve uygulanabilirliği, bireylerin yetiştiği çevre, yoksulluğun çok olması, kişinin aldığı ailesel eğitim gibi etmenler mevcuttur

2. KURUMSAL DEĞER

Bir işletme veya örgüt, neye/nasıl ulaşmak istediğini bilmezse zamanı kontrol edemez. Kurumsal değerler zamana anlam verir ve yapılması gereken seçimler için bir iskelet oluşturur. Kurumsal değerler işletmelerin/örgütlerin bir müessese olmasını ve kendine ait gelenekler oluşturmasını sağlar. Bu sebeple kurumsal değerler işletmelerin uygulamalarına yön veren bir özelliğe sahiptir. Bir işletme/örgüt sadece iyi kurumsal değerlere sahip olduğu için başarılı olamaz. Kurumsal değerlerin etkili bir biçimde benimsenmesi, uygulanması ve uygulamayı kolaylaştıracak sistemlerin oluşturulması gerekmektedir. Kurumsal değerler denilince vizyon, misyon, strateji,

479 Akarsu, Bedia, (1984), "Felsefe terimleri sözlüğü (3. basım)." Ankara: Savaş Yayınları, s. 62.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

yapı, kabiliyetler, politikalar, kaynak, ödül kavramlarını incelemek gerekecektir. Bu kurumsal değerler bir zincirin halkaları gibidir. Bir tanesinin eksik veya kötü olması diğerlerinin tam olması halinde dahi başarısızlığa neden olacaktır. Bu kurumsal değerlerin kısaca tanımlarını ve eksiklikleri halinde neden olacağı sonuçları ayrı başlıklar halinde incelenebilir.

a. Vizyon

Stratejik yönetimde vizyon, en geniş, en genel ve en kapsamlı amaçlan içerir.

Gerçekleştirilmek istenen amaçlar için gerekli araç ve kaynaklan belirtmeksizin, işletmenin gelecekteki fotoğrafını tasvir eder. Bir örgüt vizyonu, en basit şekliyle tüm çalışanların paylaştığı örgütün geleceğine ait bir resim demektir.480 Bu açıdan vizyon, bireysel bir başarı değil, geleceğin nasıl olabileceğine ve istenilen durumların ideal olarak hangi yollarla yapılabileceğine ilişkin inançları bir araya getiren zihni bir tasarım olarak düşünülmelidir.481 Vizyon; mevcut gerçekler, umutlar, hayaller, tehlike ve fırsatların bir araya gelmesiyle oluşan örgütün, bir bütün olarak geleceğini tanımlaması için bilinenden bilinmeyene doğru zihni bir bakıştır.482 Ayrıca vizyon, bilinçli bir felsefi temel oluşturma, örgüt için bir seçim ve bir yaşam biçimi kurma anlamlarını da içerir.483

Vizyon; bir şirketin ne olabileceğine dair ileri bir görüş, onun gelecekteki durumu ve başarısı ile ilgili bir rüya, firmanın potansiyel geleceğini gösteren bir fotoğraf olarak da açıklanabilir. Kısaca vizyon, bir hedef doğrultusunda gidilecek en son noktadır.

Vizyon, misyon, strateji, yapı, kabiliyetler, politikalar, kaynaklar ve ödüller zincirinde vizyon eksik olursa, o işletmede şaşkınlık, karışıklık, kararsızlık ve rastgele hareketler meydana gelir.

b. Misyon

Misyon, kelime anlamı itibarıyla bir kişi veya topluluğun üstlendiği görev demektir.

İşletme yönetimi açısından bu kavram, örgüt üyelerine bir istikamet vermesi ve anlam kazandırılması maksadıyla belirlenmiş ve örgütü benzer örgütlerden ayırt etmeye

480 Peter, Senge, (1997), Beşinci Disiplin, Çev. Ayşegül İLDENİZ, YKY., İstanbul, s. 227.

481 P. Thomsve D. B. Greenberger, (1988), “A Test of Vision Training and Potancial Antecedents to Leaders”, Humarı Resource Development Quarterly, Cilt 9, sayı 1, s. 3-1.

482 Craigh Hickman, (1984), Creating Excellence, Ncvv American Libraty, NewYork, s. 151.

483Doğan Cüceloglu, (1996), İçimizdeki Biz, SistemYayıncılık, İstanbul, s.14.

Ahlak, Kurumsal Değer, İdeoloji ve Kalkınma

195

yarayacak uzun dönemli bir görev ve ortak bir değer 1ş eklinde tanımlanabilir.

Misyon, uzun dönemde işletmenin başarısını artırmanın ve stratejik yönelimin etkili olmasının başlangıç noktasını oluşturan en önemli kavramdır. Bununla birlikte, çoğu kere yanlış kullanılması ve farklı anlamlan üzerine vurgu yapılması sebebiyle tartışmalara konu olmaktadır. Misyonun anlamının en çok tartışıldığı kavramlardan biri vizyondur. Bu iki kavram birbirinden oldukça farklı anlamlar taşır. En belirgin şekliyle, misyon bir firmanın var olma nedenidir ve hayattaki rolüdür. Vizyon ise, firmanın gelecekte arzu ettiği durumu gösterir ve hayal edilen bir geleceği hedefler.

Ayrıca misyon, vizyona ulaşılmasında önemli bir araçtır. Vizyon peşine düşülen bir hayal, misyon ise bu hayale kavuşmak için özelleştirilmiş ve başarılması gereken bir amaçtır.484

Vizyon, misyon, strateji, yapı, kabiliyetler, politikalar, kaynaklar ve ödüller zincirinden misyon eksik olursa, o işletmede anlamsızlık, çalışanların işletme ile bütünleşememesi meydana gelir.

c. Strateji

Tıpkı vizyon gibi, işletmenin mevcut durumuyla ilgili değil, geleceğiyle İlgilidir. Vizyon daha soyut bir gelecek tanımlaması yaparken strateji ona göre biraz daha somut bir nitelik gösterir ve daha gerçekçi bir istikamet verir. Bu sebeple, stratejinin tanımlanması oldukça yoğun ve analitik çabalar gerektirir. Vizyon ile strateji arasında hiyerarşik bir ilişki vardır ve seçilen stratejiler işletme vizyonunun gerçekleşmesine yardım eder. Ancak strateji gelecekte başarılacak amaçlarla birlikte gerekli kaynak ve araçları sağlarken, vizyon, kaynak ve araçlardan bağımsız olarak, sadece geleceğe dair istikameti tayin eder.485

Vizyon, misyon, strateji, yapı, kabiliyetler, politikalar, kaynaklar ve ödüller zincirinden strateji eksik olursa, o işletmede yanlış başlangıç, istikametsizlik ve kararsızlık meydana gelir. Eğer işletmenin yapısında yani işletme fonksiyonlarından birinde eksiklik veya sorun var ise, o işletmede koordinasyonsuzluk, verimsizlik ve çatışma olur.

484 Dinçer, Ömer, (2007), Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Beta Yayınevi, s.8

485 Dinçer, Ömer, a.g.e.s.4.

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

d. Politika ve Ödül

Politika kelimesi Eski Yunan kökenlidir. Kelime anlamı itibarıyla, bir işi gözetmek demektir. Türkçe literatürde “siyaset” karşılığı kullanılan politika, daha çok kamu yönetimi alanında yer almış ve “halka ait bir işi gözeterek, belirli yol ve usule göre yürütme”

anlamında kullanılmıştır. Politika kavramı, “bugünkü ve gelecekteki kararlara bir yön verebilmek için birçok alternatif arasından seçilen belirli bir yol veya davranış tarzı” veya

“genel, amaçlar ve kabul edilebilir yöntemleri kapsayan uzun süreli genel bir plan” şeklinde tanımlanmaktadır.486

Ancak “politika” ile herhangi bir durum karşısında uyulacak “kural” birbirine karıştırılmamalıdır. Kurallar, belirli bir durum karşısında nasıl hareket edileceğini kesin bir şekilde belirtir ve yöneticiye inisiyatifini kullanacak yer bırakmaz. Politika ise, yöneticilere karar vermesinde yol gösterir.487

Politika ile strateji arasındaki en büyük fark, politikaların karar vermede bir düşünme rehberi olması, stratejinin ise bu rehber doğrultusunda amaçların oluşturulması ve kaynak kullanma kararlarının verilmesini sağlamasıdır.488

Vizyon, misyon, strateji, yapı, kabiliyetler, politikalar, kaynaklar ve ödüller zincirinden, işletme politikası eksik olursa, o işletmede sübjektiflik, tutarsızlık ve yöneticiye bağımlılık meydana gelir. Ödül olmazsa, motivasyon düşüklüğü ve amaçları benimsememe durumu söz konusu olur.489

e. Yapı, Kabiliyetler ve Kaynaklar

İşletmenin sahip olduğu kaynaklar ve beşerî kabiliyetler rakiplerine göre daha üstün veya daha zayıf olmanın araçlarıdır. İşletme üstünlük ve zayıflıklarına göre dış çevreden gelen fırsat ve tehditleri karşılamaya çalışır. Başka bir ifadeyle, işletme sahip olduğu kaynak ve kabiliyetleri çeşitli mamul/pazar bileşimleri arasında en etkili bir şekilde dağıtarak uzun dönemde başarılı olmaya ve gelişmeye çalışır.

Vizyon, misyon, strateji, yapı, kabiliyetler, politikalar, kaynaklar ve ödüller zincirinden kabiliyetler eksik olursa, o işletmede stres, ne yapacağını bilememe ve

486 Webster’s New International Dictionary, (Policy)

487 Dinçer, Ömer, a.g.e.s.41.

488 Koontz, Horold, (1984), Management, 8. edition, McGraw- Hill Book Comp., Aucland, s.146.

489 Kudat Aydın, (2017). Para vakıflarının para işletme yöntemleri üzerine bir değerlendirme. Adam academy journal of social sciences/adam akademi sosyal bilimler dergisi, 7(2). s.45

Ahlak, Kurumsal Değer, İdeoloji ve Kalkınma

197

işe uyumsuzluk meydana gelir. Aynı zincirde kaynaklar olmazsa, o işletmede hayal kırıklığı, yetersizlik ve amaçlardan sapma yaşanır.

Kurumsal değerler zincirinin etkisi aşağıdaki tabloda karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir.

Tablo 1. Kurumsal Değerler Zinciri

Yoksa Misyon Strateji Yapı Kabiliyetler Politikalar Kaynak Ödül

Şaşkınlık, Karışıklık, Kararsızlık Rastgele Hareketler

Vizyon Yoksa Strateji Yapı Kabiliyetler Politikalar Kaynak Ödül

Anlamsızlık, çalışanların işletme ile bütünleşmemesi

Vizyon Misyon Yoksa Yapı Kabiliyetler Politikalar Kaynak Ödül

Yanlış başlangıç,

istikametsizlik ve kararsızlık

Vizyon Misyon Strateji Yoksa Kabiliyetler Politikalar Kaynak Ödül

Koordinasyonsuzluk, verimsizlik ve çatışma

Vizyon Misyon Strateji Yapı Yoksa Politikalar Kaynak Ödül

Stres, ne yapacağını bilememe ve işe uyumsuzluk

Vizyon Misyon Strateji Yapı Kabiliyetler Yoksa Kaynak Ödül

Sübjektiflik, tutarsızlık ve yöneticiye bağımlılık

Vizyon Misyon Strateji Yapı Kabiliyetler Politikalar Yoksa Ödül

Hayal kırıklığı, yetersizlik ve amaçlardan sapma

Vizyon Misyon Strateji Yapı Kabiliyetler Politikalar Kaynak Yoksa

Motivasyon düşüklüğü ve amaçlanan benimsememe

Vizyon Misyon Strateji Yapı Kabiliyetler Politikalar Kaynak Ödül

KURUMSAL BAŞARI ve REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ Kaynak: Prof. Dr. Ömer Dinçer, Stra tejik Yönetim ve İşletme Politikası, Beta Yayınevi, s. 14.

3. İDEOLOJİ

Latince bir terim olan ideoloji kelimesi: ide(fikir) loji(bilim) sözcüklerinin birleşiminden türemiştir. Bu bakımdan fikir bilimi anlamına da gelmektedir. İlk kez 1796 yılında Fransız düşünür Destutt de Tracy tarafından kullanılmıştır.

İdeoloji terimi, ortaya çıkışından itibaren evrimleşerek düşünceleri inceleyen bilim anlamından uzaklaşmış ve düşünce sistemlerinin kendisi anlamına gelmiştir. Bu gelişim sürecinde farklı değerlendirmelere tabi tutulan ideoloji kavramını günümüze uygun biçimde tanımlayacak olursak; ‘İdeoloji, sosyal bir grubun kendine has yönünü ortaya koyduğu, başkalarından ayrıldığı, hatta başkalarıyla ters düştüğü ortak düşüncelerin bir bütünüdür.’

(1)

İdeoloji kavramı günümüzde siyasi alanla birlikte birçok alanda kullanılmakla beraber ayrıştırıcı ve nitelik kazandırıcı bir rol oynamaktadır. İdeolojiler genel anlamda sağ-sol şeklinde ayrışmaktadır. Bu ayrım belirli istisnalar bulunsa da birçok ideolojik yaklaşımı sağ ve sol şeklinde iki grup haline getirmektedir. Bu ayrışmanın ortaya çıkışı yine ideoloji

1. Uluslararası Ankara Sempozyumu

kavramının ortaya çıkışı ile aynı dönemlere denk gelmektedir. Sağ- Sol ayrımı, 1789’da farklı grupların oluşturduğu Meclis’in (Tiersetat) ilk toplantısındaki oturuş düzeni söz konusu ayrımın başlangıcını yansıtır. Kralı destekleyen aristokrat ve ruhban sınıfı kürsünün sağına, üçüncü tabaka olan burjuvaları destekleyenler ise sola oturmuştur. Benzer oturuş düzeni sonraki toplantılarda da sürdürülmüştür. Böylelikle sağ, muhafazakarları ve monarşiden yana olanları, sol ise değişim ve eşitlikten yana olanları temsil eden sıfatlara dönüşmüştür.

İnsanoğlu sahip olduğu düşünme ve muhakeme kabiliyeti ile kainat içindeki yüksek yerini kavramakta, maddi varlığını bir takım manevi hedef ve gayelerle manalandırmak ve yükselmek istemektedir. Bu sebepten dolayı her çeşit sosyal müessese muhakkak düşünceye ve her fikir bir dünya görüşüne dayanır. Dünya görüşü ise, insanın muayyen bir devirde muayyen bir medeniyet çevresi içinde ferdi ve sosyal, hissi ve akti, maddi ve manevi muhtelif tesirler altında erişebildiği ideal ölçülerle kendisini çeviren her çeşit varlıkları değerlendiriş biçimidir. Aileden başlayarak milletlerarası topluluklara varıncaya kadar hiçbir sosyal müessese yoktur ki, belirli bir dünya görüşünü ve ideolojiyi yansıtmasın.490 Devlet veya hükümet sistemi olan demokrasi ve onun en eski ve umumi şekli olan klasik demokrasi de şüphesiz birtakım özellikler taşıyan bir dünya görüşüne bir ideolojiye dayanır.

Bu dünya görüşü köklerini Eskiçağ Yunan düşüncesinden almış, Rönesans ve Yeniçağda dini, felsefi, hukuki ve siyasi mahiyette çeşitli kaynaklardan kuvvet alarak önce İngiltere’de ve Amerika'da, daha sonra Fransa'da gelişmiş ve dünyaya büyük ölçüde yayılmıştır.

İdeoloji kavramı düşünüldüğünde ucu bucağı olmayan bir dünya ile karşı karşıya kalıyor olsak da popülarite esas alınacak olunursa:

1.Anarşizm 2. Komünizm 3. Muhafazakarlık 4. Ekolojik düşünceler 5. Feminizm

6. Liberalizm 7. Milliyetçilik 8. Dincilik 9. Sosyalizm 10. Merkeziyetçilik

490 Kuzu, Burhan. (1992), "Demokrasi-resmi ideoloji-sivil toplum.", s. 335