• Sonuç bulunamadı

Hâricîler’in İmâmet Kavramı Hakkındaki Görüşleri

C. Mezheplerin İmâmet Meselesiyle İlgili Görüşleri

1. Hâricîler’in İmâmet Kavramı Hakkındaki Görüşleri

Hâricî perspektifin imâmet nazariyesini kelâmî çerçevede ele alıp tespit ettikleri söylenemez. Onların konuya dair görüşlerini münakaşa ve münazara tarzı gelen rivayetlerden öğrenmekteyiz. Hâricîler imâmet makamında bulunanlar için “emîru’l-mü’minîn,982 imâmu’l- muslimîn, halifetu’l-müslimîn, tâlibu’l-hak, imâmu’l-ahkâm” gibi isimleri kullanmalarına rağmen genelde “imam” ismini kullanmışlardır.983

Hâricîlere göre serbest seçime istinad eden Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer devirlerini iyi olarak değerlendirip (tevelli) ideal dönemler olarak saymış ve sahih görülmüştür.984 Hz. Osman’ın hilafeti de sahih olmakla beraber hilafetinin ilk altı yılından sonra vilâyetleri kendi akrabalarına tahsis ettiği, kendinden önceki iki halifenin yolundan uzaklaştığı ve lâyık olmayan davranışlarda bulunduğu için büyük günah işlemiş ve büyük günah üzere ölmüştür. Tahkime kadar ki dönemini ittifakla meşrû hilafet dönemi olarak kabul eden Hâricîler,985 tahkim olayından sonra da Hz. Ali’nin küfre girdiğini ve küfründen tevbe etmeyerek kâfir olduğunu söyleyerek986 son iki halifeden uzak durmuşlardır (teberrî).987 Onlara göre halife Müslümanların hür seçimine dayalı olarak şûrâ yoluyla seçilir. Halkın seçtiği devlet başkanı adaleti temsil ettiği ve zulümden kaçındığı, şeriatı uyguladığı ve sapkınlıktan uzak durduğu sürece itaata layıktır. Fakat haktan ayrıldığında, görevi bırakması, bırakmaması halinde görevden azledilmesi ve katledilmesi vücûbiyeti bulunmaktadır.988 Onlar Hz. Ali’nin tahkimi kabul etmesinden sonra kendisini tekfir etmelerinin dînî meşrûiyetini bu esasa dayandırırlar.989

Hâricîlerin siyâsî ve itikâdî düşüncesinde genel olarak halifesiz İslam toplumunun olabileceği düşüncesinin mümkün olduğu vurgulanmaktadır.990 Onlar kendi pratiklerine göre bir imâmet teorisi geliştirdiler. Kureyş aristokratlarının birbirine düşmesinden yararlanarak,991 temelde “Kureyş’in üstünlüğü” fikrine karşı çıkmış, imâmetin “Araplar”a özgü bir hak olmadığını ve Kureyşli’den başkasına verilebileceği fikrini öne sürmüşlerdir. Onlar eşitlik

982

er-Râzî, Kitâbu'z-Zîne, s. 282.

983

Osman Aydınlı, Mu’tezilî İmâmet Düşüncesinde Farklılaşma Süreci, s. 26.

984

el-Eş’ârî, Makâlât, I, 109.

985

Öz, Başlangıçtan Günümüze İslâm Mezhepleri Tarihi, s. 93.

986

el-Belâzurî, Ensâb, III, 129; ez-Zehebî, Târîhu’l-İslam, III, 162; Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ, I, 577.

987

Koçyiğit, Hadisçilerle Kelamcılar Arasındaki Münakaşalar, s. 37.

988

eş-Şehrestânî, el-Milel, s. 107-111; Aydınlı, Mu’tezilî İmâmet Düşüncesinde Farklılaşma Süreci, s. 26.

989

Akbulut, “Hâricîliğin Siyasî Görüşlerinin İtikadileşmesi,” s. 368.

990

Ömer Faruk Teber, “Hâricî İmâmet Nazariyesi ve Mutlak Hakikatin Meşrûiyeti Sorunu,” s. 63.

991

taraftarı oldukları için Kureyş’ten birinin halife olması gereğini öne süren sünnî görüşü kabul etmemişlerdir.992 Bu hususta Müslüman ve âdil olma şartını yeterli görmüşlerdir. Onlara göre âlim ve cesur olan her Müslüman, nesebi ne olursa olsun, zenci bir köle de olsa, karakteri mükemmel olan herkes993 emîru’l-mü’minîn olabilir.994 Nitekim Nâfî b. Ezrak, Katarî b. el- Fücâe, Necde b. Âmir gibi biat ettikleri kimseler de Kureyş’den değillerdi. Böylece Kureyş’in merkezî otoritesine ilk tepkinin onlar tarafından ortaya konulduğu anlaşılmaktadır.995

İmâmetin nesepten devam etmeyeceği ve kendi aralarından bir imam seçebilecekleri görüşü için el-Bakara Sûresi 124. Ayetini kendilerine delil yapmışlardır. Bu ayete göre Hz. İbrahim “soyumdan da önderler yap “demişti. Rabbi, zalimlere ahdim ermez dedi” bu ayetten hareketle onlar imâmetin belli bir nesle ait olmadığı aksine âdil her kişinin imam olabileceği görüşünü savundular.996

Hâricîlere göre devletin ve seçilecek halifenin en önemli görevi toplum içinde adaleti tesis etmek olduğu için, devletin başında bulunan kişinin en mühim vazifesi iyiliği emretmek ve kötülükten kaçındırmaktır.997

Hâricîler’in kollarından Necdiyye dışındakilere göre, Kitap ve Sünneti iyi bilen ve onları uygulayan güvenilir her insanın –kabîlesi ne olursa olsun- imam olması uygundur ve imâmet iki kişinin biatı ile tahakkuk eder. Necdiyye koluna göre ise ümmetin ne imama ne de başkasına ihtiyacı vardır. Halka düşen ise Allah’ın kitabı ile amel etmektir.998 Hamziyye kolu ise bir noktada birleşilmediği takdirde ve parçalanmaları yok edilmediği sürece aynı zamanda iki imamın bulunabileceğini caiz görmüştür.999 Muhakkime-i Ûlâ’ya göre âdil ve zulümden uzak duran her imam meşrû kabul edilir. Böyle bir imama itaat vacip ona karşı çıkanlarla savaşmak gereklidir.1000 İbâziyyye’ye göre devlet başkanının seçilmesi, tayin ve tespiti dînî bir vazifedir. İmam ancak seçimler yoluyla iş başına gelebilir. İmâmette soy değil inançlı olmaktan öte zühd ve adalet sahibi olmak önemli unsurlardandır. İbâziyye tatbikatında biat ya bir şûrâ veya İbâziyye meşâyıhının imamı seçip biat ettikten sonra, durumu halka arzedip onların biatlarını almakla gerçekleşir. Eğer halk bu kişiye biat etmezse bu şahıs imam olarak kabul edilmez.1001 992 Fazlurrahman, İslâm, s. 242. 993 Fazlurrahman, İslâm, s. 242. 994

er-Râzî, Kitâbu'z -Zîne, s. 282.

995

Aydınlı, Mu’tezilî İmâmet Düşüncesinde Farklılaşma Süreci, s. 28.

996

Teber, “Hâricî İmâmet Nazariyesi ve Mutlak Hakikatin Meşrûiyeti Sorunu,” s. 65.

997

Öz, Başlangıçtan Günümüze İslâm Mezhepleri Tarihi, s. 93.

998

Kummî-Nevbahtî, Şiî Fırkalar, s. 72-73; Sarıkaya, İslâm Düşünce Tarihinde Mezhepler, s. 104.

999

Abdülhamid, İslâm’da İ’tikadî Mezhebler ve Akaid Esasları, s. 191.

1000

eş-Şehrestânî, el-Milel, s. 107-111.

1001

Hâricî imâmet anlayışı kanaatimizce, Kureyş merkezli bir hilafet anlayışına mukabil olarak, katılımcı ve çoğulcu bir demokratik halk hareketi olarak gözükmektedir. Bu düşüncenin İslam dünyası için halkların yönetimde söz sahibi olması bağlamında pozitif bir düşünce sisteminin gelişmesine katkıda bulunmuş olabileceğini söyleyebiliriz.

Benzer Belgeler