• Sonuç bulunamadı

Ehl-i Sünnet’in İmâmet Kavramı Hakkındaki Görüşleri

C. Mezheplerin İmâmet Meselesiyle İlgili Görüşleri

5. Ehl-i Sünnet’in İmâmet Kavramı Hakkındaki Görüşleri

Ehli Sünnet, hilafetteki tarihî sırayı öngörerek dört halife döneminde ortaya çıkan uygulamaları, siyâsî anlayışın bir gereği olarak mütalaa etmiş ve imâmet konusunu ısrarla inanç alanına sokmamaya özen göstermiştir.1044 İmâmet hususunda özellikle Râfızî ve Hâricî fırkalar tarafından aşırı görüşler ileri sürülünce Ehl-i Sünnet kelamcıları, dinin aslına ait bir mesele olmamasına rağmen imâmeti kelam konuları arasına almışlardır. İdeal imam modeli olarak dini en iyi bilen sahâbîlerin imam kabul ettiği kişler ele alınmış, değerlendirmeler ilk dört halifeye göre yapılmış ve icraatların meşrû olduğu neticesine varılmıştır. Onlar Hz. Peygamber (a.s.)’in uygulamalarını örnek aldıklarından ümmetin büyük çoğunluğu da kendilerini örnek idareciler olarak kabul etmiştir.1045 Ehli Sünnet’e göre fazilet sıralamasında

1041

eş-Şehrestânî, el-Milel, s. 157, 159, 161.

1042

eş-Şehrestânî, el-Milel, s. 200-201; Topaloğlu, Kelâm İlmi Giriş, s. 224; Abdülhamid, İslâm’da İ’tikadî

Mezhebler ve Akaid Esasları, s. 55.

1043

Öz, Başlangıçtan Günümüze İslâm Mezhepleri Tarihi, s. 179.

1044

Aydınlı, Mu’tezilî İmâmet Düşüncesinde Farklılaşma Süreci, s. 38.

1045

Hz. Peygamber (a.s.)’den sonra Hz. Ebûbekir halife olmuştur. Sonra sırasıyla Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali gelmiştir. Bu sıralama aynı zamanda fazilet ve üstünlük sıralamasıdır.1046

Ehli Sünnet ilk dört halifenin belirlenmesinde takip edilen usule bakarak sınırlayıcı olmamak üzere iki yol ortaya koymuştur: Seçim, ahd veya istihlaf. İlkinde halifeyi İslam toplumu veya ehlu’l-hal ve’l-akd denilen belirli niteliklere sahip kimseler, ikincisinde de bazı şartlarla iş başındaki halife seçer. Sonraları buna üçüncü bir yol eklenmiştir ki o da zor kullanarak iktidarı ele geçirenlerin belirli şartlarla meşrû yönetici olarak tanınmasıdır.1047

Ehl-i Sünnet’e göre şer’i ahkâmı uygulayıp koruyabilecek, fey gelirlerini paylaştıracak, yetimleri evlendirecek, ordulara liderli edecek, hak ve hukukun korunması için hâkimleri atayacak; kısacası temel siyâsî, cezaî ve askerî görevleri yerine getirecek bir imamın bulunması gerekmektedir.1048

Ehl-i Sünnet’in cumhuruna göre imamda dört vasıf aranır. İlki, helal, haram ve diğer ahkâm kurallarını bilip uygulamada müctehid olmalı, ikincisi, âdil ve takvâ sahibi olmalı, (adalet konusunda halifenin hiç olmazsa şehâdeti kabul edilecek kadar adaletli olması yeterli görülmüştür.), üçüncüsü, siyaseti ve harp tekniklerini iyi bilmeli, dördüncüsü ise, nesebi Kureyş’ten olmalıdır.1049

Ehl-i Sünnet’e göre Şîa’nın savunmuş olduğu imamların masumluğu ilkesi1050 bulunmamaktadır. Ehl-i Sünnet’teki ismet anlayışı peygamberlere has kılınan bir durumdur. İmamlar için geçerli bir durum değildir. Devlet başkanı, dînî ve hukûkî sorumluluk ve işgal ettiği konum açısından diğer insanlardan farklı bir mevkide değildir. Hz. Ebûbekir’in halife seçildikten sonra kendisine “halifetullah” diye hitap edilmesine razı olmamasının arkasında, şahsına insanüstü bir özellik atfedilme ihtimalini reddetme düşüncesi vardır.1051

Genel olarak Ehl-i Sünnet düşüncesinde zalim yöneticiye itaat, zulüm ve eziyete sabır ve yöneticiye karşı isyana tevessül etmemek oldukça önem arzeden hususlardan olmuştur.1052

Hadis taraftarları imâmet konusunda yapılan güncel siyâsî tartışmalarda diğer mezhepler gibi yer almamışlardır. Onlar daha çok şu iki mesele üzerinde durmuşlardır. İlki, bütün dönemlerde İslam’a mensup olması şartıyla ülkenin idaresini ele geçiren herkesi meşrû

1046

el-Eş’ârî, el-İbâne, s. 28.

1047

M. Akif Aydın, “İmâmet” (Fıkıh), DİA, XXII, 204.

1048

el-Bağdâdî, Kitâb-u Usûli’d-Dîn, s. 271.

1049

el-Bağdâdî, Kitâb-u Usûli’d-Dîn, s. 277.

1050

Şeyh Müfîd, Evâilu’l-Makâlât, s. 66.

1051

el-Bağdâdî, Kitâb-u Usûli’d-Dîn, s. 278; Aydın, “İmâmet” (Fıkıh), DİA, XXII, 205.

1052

imam olarak tanımışlardır. İkincisi, bunların arkasında namazı, yanlarında cihadı ve hadlerin onların emriyle uygulanmasını vacip görmüşlerdir.1053

Onlara göre bayram namazları, Cuma ve cemaatle kılınan diğer namazlar insanları icmâ-ı ile seçilmiş1054 ahlaklı (birr), veya ahlaksız (fâcir) her imamın arkasında kılınabilir.1055 Yine Müslüman yöneticilerin başarılı olmaları için dua edilir; ancak kılıcı çekip onlara karşı isyan ederek fitne döneminde öldürülemezler.1056

Selef ulemasından Ahmed b. Hanbel’e göre Müslümanların din ve dünya işlerini yürütecek bir imam seçmeleri gereklidir. İmâmetin Kureyş kabilesine ait bir hak olmasına veya seçim yollarından biriyle belirlenmesine rağmen bu makamı zorla elde eden kişi de fitneye sebep olmamak için meşrû halife kabul edilir. Bu yaklaşımın sonucu olarak ona göre Muâviye’de meşrû bir halifedir.1057

İmam Mâturîdî imâmet meselesinde iki mesele üzerinde önemle durmuştur. Bunlardan ilki “Hilafetin Kureyşliliği” ikincisi ise “hutbelerde zâlim imamlara âdil denilip denemeyeceği” meselesidir. İlk meselede İmam Mâturîdî, diyânet-siyâset ayırımına giderek, bu rivayette hilafetin Kureyş’e tahsisini diyâneten değil, siyâseten doğru olduğunu savunmuş ve bu görüşünü şöyle açıklamıştır: Dînî açıdan imam olacak kişinin, öncelikle Allah’tan en çok sakınan, insanların problemlerini çözmede en basiretli ve onların yararına olan şeyleri en iyi bilen birisi olması gözetilmeli ve imâmet bu şartları taşıyan kim olursa olsun verilmelidir. Mâturîdî’ye göre, imamların Kureyş’ten olması fikri ister Hz. Peygamber (a.s.)’in sözü olsun ister sahabe böyle öngörmüş olsun bu dînî olmaktan çok siyâsî ve sosyolojik bir tercihtir.1058

İkinci meseleye geçecek olursak İmam Mâturîdî’ye göre zalim bir devlet başkanını hutbelerde âdil olarak sunan kâfir olur. Burada Mâturîdînin iman-amel anlayışına ters bir durum varmış gibi görünmektedir. Ona göre amelleri terketmek veya günah işlemek kişiyi dinden çıkarmaz ancak kesin nasslarla haram olan bir şeye helal demek veya haramlığını inkâr etmek dinden çıkarır. Çünkü burada haram olan zulmü, adalet kabul ederek helal göstermek söz konusudur.1059

Eş’ariyye’ye göre ümmetin kendileri için bir imam seçmesi vaciptir. İmam nass ve tayinle değil, seçimle belirlenir. Kureyş’ten olmalıdır. İmamda ilim, adalet ve siyaset

1053

Kutlu, İslâm Düşüncesinde İlk Gelenekçiler, s. 61.

1054

Hasan b. Ali el-Berbehârî, Şerhu’s-Sunne, s. 56.

1055

el-Eş’ârî, Makâlât, I, 128.

1056

el-Eş’ârî, Makâlât, I, 128.

1057

Koca, Ahmed bin Hanbel, s. 56.

1058

Kutlu, “Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle İmam Mâturîdî” İmam Mâturîdî ve Mâturîdîlik. der. Kutlu. s. 28.

1059

bulunması gereken vasıflardır. Dört halifenin hilafet sıralaması aynı zamanda fazilet sıralamasıdır. İmamların ismet sıfatı yoktur.1060

İmam Eş’arî’ye göre devlet başkanı toplumun en faziletlisi olmalıdır. Ancak Eş’arî kelamcıları mezhep kurucularına rağmen, en faziletlinin her zaman bilinemeyeceği, bazen de şartların en faziletliyi seçmeye elverişli olamayacağı görüşünden hareketle daha az faziletlinin de halife olmasını imkân dâhilinde görmüşlerdir.1061

Benzer Belgeler