• Sonuç bulunamadı

Ammâr b Yâsir'in Öldürülmesi ve Savaşın Şiddetlenmesi

B. Sıffin Savaşının Başlaması ve Diğer Hadiseler

1. Ammâr b Yâsir'in Öldürülmesi ve Savaşın Şiddetlenmesi

Ammâr b. Yâsir anlatılırken rivayetlerde onun buğday renkli, uzun boylu, omuzlarının arası geniş bir adam olduğu, Ebu’l-Yakazân künyesiyle künyelendiğinden bahsedilir.546 Ammâr b. Yâsir, Sıffin savaşında Hz. Ali tarafında savaşa iştirak etmiştir.547 Savaş esnasında insanları cihada teşvik edenlerden biri de o olmuştur.548 Bir keresinde o şöyle bir hutbe irad etmiştir: “Kim Rablerinin hoşnutluğunu arar ve mal ile evlada iltifat etmezse buraya gelsin.” Böyle demesi üzerine bir grup insan onun yanına geldi. Ammâr, onlara şöyle dedi: “Ey

538 ed-Dineverî, el-Ahbâr, s. 167. 539 et-Taberî, Târîhu’r-Rusul, V, 15. 540

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, II, 648.

541

ed-Dineverî, el-Ahbâr, s. 168.

542

İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 263.

543

ed-Dineverî, el-Ahbâr, s. 169.

544

Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ, I, 557.

545 et-Taberî, Târîhu’r-Rusul, V, 18. 546 İbn Kuteybe, el-Maârif, s. 112. 547 ez-Zehebî, el-İber, I, 27-32. 548

insanlar! Gelin bizimle birlikte şu Osman'ın intikamını almak isteyen ve onun haksız yere öldürüldüğünü iddia eden şu karşıdaki kavmin üzerine saldıralım. Allah'a yemin ederim ki, bunların maksadı Osman'ın intikamını almak değildir. Aksine bunlar, dünyanın tadını almışlar, dünyanın tatlı olduğuna kani olmuşlar, ahiretin tatsız ve acı olduğunu zan- netmişlerdir. Bu yüzden de ahireti terk etmişlerdir.”549

Ammâr b. Yâsir, bu konuşmayı yaptıktan sonra savaşmaya devam etti. Karşısına Amr b. el-Âs'la Hz. Ömer'in oğlu Ubeydullah çıktılar. Ammâr, Amr’a kızıp: “Yazık sana dinini Mısır’a değiştin.” diyerek azarlayıp kınadı550 ve her ikisine de öğütler verdi.551

İbrahim b. Hüseyin b. Dizil, Ahnef b. Kays'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ammâr b. Yâsir, Şamlıların üzerine saldırdı. İbn Cevî es-Sekseki ile Ebu'l-Gâdiye onu mızrakla yaraladı.552 İbn Cevn ise başını kopardı.553

Ammâr öldürüldüğünde Hz. Ali’nin ordusunda bir gerileme olmuş Adiyy b. Hatem durumu sorunca Hz. Ali ağlayarak, Ammâr’ın öldürülmesinden dolayı demiştir.554

Ammâr b. Yâsir’in öldürülmesini müstakil bir başlık altında zikretmemizin sebebi onun hakkında Hz. Peygamber’den gelen bir rivayetin olmasıdır ki hilafet meselesinde kimin haklı kimin haksız olduğuna dair fikir üretmede bizlere yardımcı olmaktadır. Bu hadiste şöyle buyurulmaktadır: “Ey Ammâr seni azgın bir grup öldürecektir. O onları cennete davet edecek, onlar da onu cehenneme davet edecekler.”555

İbn Hacer Fethu’l-Bârî adlı eserinde: “Ammâr, Sıffin savaşında Hz. Ali'nin yanında yer almıştı. Onu öldürenler ise Muâviye'nin yanında Hz. Ali'ye karşı savaşıyorlardı. Malum olduğu üzere Muâviye'nin de yanında bazı sahâbîler bulunuyordu. Onların cehenneme davet etmesi nasıl mümkündür?" şeklinde bir itiraz yöneltilecek olursa şu şekilde cevap verilir: "Bazı sahâbîler, cennete davet ettiklerini zannediyorlardı. Onların her biri müctehitti. Dolayısıyla onlar zanlarına tabi olduklarından dolayı kınanamaz. Buradaki cennete davet etmekten maksat, cennete ulaştıracak vasıtaya davet etmektir. O da, devlet başkanına itaat etmektir. Benzer şekilde Ammâr da onları, Hz. Ali'ye itaate çağırıyordu. Çünkü o dönemde itaat edilmesi gereken devlet başkanı oydu. Kısacası her iki taraf birbirinin aksine çağrıda bulunuyordu. Ancak onların bu şekilde davranmaları mazur görülür. Çünkü kanaatleri

549

İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 266

550

Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ, I, 560.

551

et-Taberî, Târîhu’r-Rusul, V, 39.

552

el-Belâzuri, Ensâb, III, 92.

553

el-Minkarî, Vak'atu Sıffîn, s. 341.

554

İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 92.

555

el-Buhârî, es-Sahih, et-Taâvun, 447; Ebû Abdillah el-Hâkim, Müstedrek ala’s-Sahîhayn, 2/162, no: 2652; İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam, V, 119.

doğrultusundaki tevillerine göre böyle davranmışlardı."556

Nevevî ise şöyle diyor: “Sıffin günü ashab her nereye gitse onu (Ammâr’ı) takip ediyordu. Çünkü onlar onun haklı olan tarafla birlikte olacağını biliyorlardı.”557

Zehebî diyor ki: “Hz. Peygamber (a.s.) Ammâr’ın âsi bir grup tarafından öldürüleceğini haber verdi. Ammâr ise Muâviye karşısında öldürüldü.”558

Rivayetler bizi Hz. Ali’nin Muâviye’ye karşı davasında kimin haklı olduğu yolunda ipuçları vermektedir. Hz. Peygamber (a.s.)’in Ammâr’ı âsi bir grubun öldüreceğini haber vermesi ve Ammâr’ın Muâviye ordusuna mensup kişilerce öldürülmesi “âsi bir grup” kavramı içerisine Muâviye’nin girmesini gerektirmektedir. Yine hadisteki: “O onları cennete davet edecek, onlar da onu cehenneme davet edecekler.” şeklindeki hadisten -İbn Hacer’in de söylediği üzere- cennete davet etmekten maksadın cennete ulaştıracak vasıtaya davet etmek olduğunu, onun da, devlet başkanına itaat etmekten geçtiğini anlıyoruz. Her iki taraf da bu hususta kendi önderlerine itaat etmenin gerekliliğini savunuyorlar ve kendi düşüncelerinin doğru olduğuna inanıyorlardı. Her iki taraf da bu hususta ictihad ediyordu. Her iki taraf da cennete davet ettiklerine inanıyorlardı. Gözüken o ki bizi bu hadîs-i şerif Muâviye tarafındakilerin ictihadlarının isabetli olmadığı ve dolayısıyla haksız taraf oldukları sonucuna götürüyor. Yine kanaatimize göre siyâsî olarak haksız olmak demek onların küfre düştüğü sonucunu doğurmamaktadır. Nitekim "Hâkim ictihad eder ve isabet ederse kendisine iki sevap verilir. Eğer ictihad eder ve hata ederse ona bir sevap vardır,"559 hadisi eğer tarafları müctehid olarak kabul etsek bile onların yaptıkları ictihaddan sevap alacak olmaları hatadan hâlî oldukları sonucunu doğurmaz.

Nitekim Abdullah b. Cahş’ın haram aylarda düzenlemiş olduğu bir seriyyede müşriklerden olan Amr b. el-Hadrâmî’nin öldürülmesi üzerine Hz. Peygamber (a.s.)’in yapmış oldukları ictihaddan ötürü onları kınaması ve onların hatalı olduklarını ifade etmesi560 yine bu konudaki görüşümüzü destekler mahiyettedir.

“Ammâr’ı âsî bir grup öldürecektir.” hadisinin Ammâr’ın öldürülmesinden sonra Muâviye’nin ordusunda nasıl bir etki yaptığını Abdurrahman es-Sülemî anlatıyor: “O zaman Hz. Ali ile arkadaşları, Şamlıların üzerine aniden bir saldırıya geçtiler. Hz. Ali'nin yanında Ammâr'la Haşim de vardı. Gece olunca ben: “Bu gece Şamlıların ordugâhına gireceğim ve Ammâr'ın ölümünün bize tesir ettiği kadar onlara da tesir edip etmediğini anlayacağım.”

556

Ebu’l-Fadl el-Askalânî İbn Hacer, Fethu’l-Bârî Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, I, 542.

557

Ebû Zekeriyyâ Yahya b. Şeref en-Nevevî, Tehzîbu'l-Esmâ ve'l-Luğât, II, 38.

558

ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n- Nubelâ, I, 420.

559

el-Müslim, es-Sâhîh, Akdiye 15, (1716)

560

dedim. Savaş sona erdiğinde bizler onlarla konuşurduk. Onlar da bizimle konuşurlardı. Ben de atıma bindim. Sakin sakin giderek ordugâhlarına girdim. Bir tarafta Muâviye, Ebû A’ver es-Sülemî, Amr b. el-Âs ve oğlu Abdullah'ın sohbet etmekte olduklarını gördüm. Birbirlerine neler söylediklerini dinleme fırsatını kaçırmaktan korktuğum için atımı yanlarına sürdüm. Dinlemeye başladım. Amr b. As'ın oğlu Abdullah, babasına şöyle dedi:

- Babacığım, bu gün siz şu adamı (Ammâr'ı) öldürdünüz. Oysa Rasûlullah (a.s.), onun hakkında neler söylemiştir neler.

- Rasûlullah, onun hakkında ne söyledi?

-Sen de bizimle beraber değil miydin? Hani biz mescidi inşa ediyorduk. İnsanlar, taşları, kerpiçleri birer birer taşıyorlarken Ammâr, taşları ve kerpiçleri ikişer ikişer taşıyordu.561 Rasûlullah (a.s.) gelip onun yüzündeki toprakları silip şöyle diyordu: “Yazık sana ey Sümeyye'nin oğlu, insanlar taşları ve kerpiçleri birer birer taşımaktalarken sen ikişer ikişer taşıyorsun. Sevaba rağbetinden ötürü böyle yapıyorsun, ama bununla birlikte yine de seni azgın ve asi bir grup öldürecektir.”562

Bunun üzerine Amr b. el-Âs, atını çekip oradan ayrılmak isterken Muâviye, atının yularını tutup onu kendine doğru çekti. Amr b. el-Âs da ona şöyle dedi:

- Ey Muâviye! Oğlum Abdullah'ın neler söylediğini işitmedin mi? - Neler söyledi?

- İşte şunu şunu ve şunu söyledi.

- Sen cahil bir ihtiyarsın, idrarını tutamadığın halde hadis okuyorsun. Ammâr'ı biz mi öldürdük? Onu bu savaşa sürükleyenler öldürdü.563 Bu konuşma üzerine insanlar çadırlarından çıkıp şöyle diyorlardı: “Ammâr'ı bu savaşa sürükleyenler öldürdüler.”564

“Ammâr'ı bu savaşa sürükleyenler öldürdüler.” ibaresi kanaatimizce savaşta ordunun psikolojik olarak etkilenmemesi için yapılan siyâsî bir manevradan ibarettir.

İbn Cerir'in anlattığına göre Ammâr öldürüldüğü zaman Hz. Ali, Rebia kabilesi ile Hemedanlılara yapmış olduğu çağrısına on iki bin kadar adam icabet etmiş, kendisi de atına binmiş olarak ön safa geçip Şamlılara adamlarıyla birlikte aynı anda saldırıya geçmişti. Şamlıların bütün safları dağılmış ve Hz. Ali ile adamları ele geçirdikleri Şamlılardan herkesi öldürmüşler, nihayet Muâviye'ye yetişmişlerdi. O esnada Hz. Ali, hem savaşıyor hem de şöyle diyordu: “Onları vuruyorum ama patlak gözlü garip işler yapan Muâviye'yi göremiyorum.” Sonra Hz. Ali, bizzat kendisiyle vuruşması için Muâviye'ye çağrıda bulundu. Amr b. el-Âs,

561

el-Belâzuri, Ensâb, III, 92.

562

et-Taberî, Târîhu’r-Rusul, V, 41.

563

İbn Kuteybe, el-İmâme, I, 103.

564

kendisine Hz. Ali'nin karşısına çıkıp göğüs göğüse savaşmasını teklif edince Muâviye, ona şöyle dedi: “Sen de biliyorsun ki, Ali'nin karşısına kim çıkıp göğüs göğüse savaşırsa mutlaka Ali, onu öldürür. Demek ki sen, benim öldürülmemi ve benden sonra emirliğe geçmeyi kafana koyuyorsun.”565

Hz. Ali, daha sonra oğlu Muhammed'i büyük bir asker kitlesiyle Şamlıların üzerine saldırttı. Şiddetlice savaştılar. Sonra kendisi de başka bir grup askerle Şamlılara hücum etti, iki taraftan da çok sayıda asker öldürüldü. Hz. Peygamber (a.s.) devrinden o zamana kadar olan harplerde bile bu kadar Müslüman öldürülmemişti.566 Çarpışma gece boyunca devam etti. Bu gece savaşın en önemli gecesiydi. Çarpışmanın sabaha dek şiddetle devam ettiği bu geceye (köpek yahut kedi hırlaması veya mırıltısı gecesi anlamına gelen) "Leyletü'l-Herir" denildi.567

Hz. Ali de kabileleri savaşa teşvik ederek cephe ilerisine gidiyordu. Tarihçilerin anlattıklarına göre savaş o kadar kızışmıştı ki taraflar önceleri mızraklarla çarpışmışlar, oklar da tükenince kılıçlarla çarpışmışlar, kılıçlar da kırılınca yumruk yumruğa birbirlerine girişmişler, birbirlerinin suratına taş ve toprak savurmuşlar, birbirlerini dişleyerek parçalamaya azmetmişlerdi. Öyle ki, karşıt taraftarlarda iki kişi birbirleriyle boğuşuyor, takatten düşüyorlar, sonra oturup dinleniyorlar. Her biri diğerine yaslanarak ancak ayağa kalkabiliyor ve tekrar vuruşmaya başlıyorlardı. Bu çarpışmaların sonunda zafer Iraklılara göründü. Şamlılara ise mağlubiyet göründü.568

Benzer Belgeler