• Sonuç bulunamadı

C. Cemel Vak’ası’nın Başlangıcı

2. Hz Ali’nin Şam Yerine Basra’ya Gidişi

Hz. Ali ve Medineliler, Suriye grubu üzerine sefer hazırlıklarına giriştikleri sırada Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm ve Hz. Âişe’nin Mekke halkı ile birlikte başka bir grup oluşturdukları ve Hz. Ali’ye karşı muhalefet içinde oldukları haberi yayıldı.234 Hz. Ali durumu Medinelilere bildirdi. Gelen haber Hz. Âişe, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm’ın Hz. Ali’nin hilafetini reddettikleri ve Müslümanları bu işi yoluna koymaya davet ettikleri şeklinde idi. Hz. Ali onlar hakkında şu beyânâtı verdi: “Onların bana saldıracaklarından çekinmediğim sürece hücum etmeyeceğim. Onlar bana el uzatmazlarsa ben de uzatmayacağım. Bana yaptıklarına aynen karşılık vermekle yetineceğim.”235

Daha sonra kafilenin bu şekilde çıkıp gittiğini gören Ümmü’l-Fadl binti el-Hâris236 bir kişiyi tutup ücretini vererek onu Hz. Ali’ye, “Hz. Âişe ve beraberindekilerin Basra’ya gittikleri” haberini iletmek üzere gönderdi,237 bu kişide kendisine verilen bu haberi Hz. Ali’ye iletti.238 Mekke’den gelen habercinin haberiyle Hz. Âişe’nin kafilesinin Basra’ya yöneldikleri ve oraya gitmek üzere oldukları haberini alan Hz. Ali bu olaya bir hayli sevindi.239

230

el-Ya’kûbî, Târîhu’l-Ya’kûbî, II, 211.

231

İbn Kuteybe, el-Maârif, s. 90; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 216.

232

İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 233

233

İbn Kuteybe, el-Maârif, s. 90.

234

ed-Dineverî, el-Ahbâr, s. 137.

235

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 205.

236

Ümmü’l-Fadl binti el-Hâris, Abdullah b. Abbas’ın annesidir. Bkz. İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 209.

237

İbn A'sem, Kitâbu 'l-Fütûh, I, 456.

238

et-Taberî, Târîhu’l-Umem, III, 470.

239

Hz. Âişe, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm’ın Basra’ya doğru gittiği haberi Hz. Ali’ye ulaştığında o Şam’a karşı hazırlıklarla meşguldü.240 Bu haberden sonra Medinelilere hutbe irad etti ve şöyle dedi: “Bu ümmet içinde son zamanlarda kopan bu fitneyi gidermenin tek yolu İslamın ilk günlerinde olduğu gibi kılıca sarılmaktır. Bunun başka bir şekilde ıslah edilmesi ve ortadan kaldırılması mümkün değildir. Allah’tan yardım dileyiniz ki Allah da size yardımcı olsun ve işlerinizi iyiye götürsün.”241 Fakat Medine halkının çoğunluğu, Hz. Ali'nin bu çağrısına icabet etmekte ağır davrandı. Bazıları onun bu davetine icabet ettiler. Şa’bi’nin ifadesine göre onun bu çağrısına Bedir savaşına katılmış olanlardan sadece altı kişi icabet etti ki, bunların yedincisi yoktu. Başkalarının ifade ettiklerine göre Hz. Ali'nin bu çağrısına Ebu Heysem b. Teyyihan, Ebu Katade el-Ensârî, Ziyad b. Hanzala ve Huzeyme b. Sâbit gibi bazı büyük sahâbe icabet etmişlerdi.242 Medinelilerin Şamlılara karşı da savaşmaktan çekindiğini gören Hz. Ali şöyle bir konuşma yaptı: “Size yazıklar olsun! Sizi azarlamaktan usandım. Ahirete karşılık dünya hayatına, izzetin yerine zillete mi razı oldunuz? Ey insanlar! Benim sizin üzerinizde hakkım var; sizin de benim üzerimde haklarınız var. Benim üzerimdeki hakkınız, size nasihat etmek, feyinizi vermek, cahil kalmamanız için öğretmek, bilmeniz için sizi eğitmektir.243

Hz. Ali, h. otuz altı yılının rebîulâhir ayının sonlarına doğru daha önce Şam’a gitmek üzere hazırlamış olduğu ordusuyla birlikte Basra’ya yöneldi.244 Hz. Ali’nin halife olduktan sonra yaklaşık dört ay Medine’de kaldığı rivayetlerde aktarılır.245 O ayrılırken Medine'de yerine vekil olarak Temmam b. Abbas'ı, Mekke'ye ise Kusem b. Abbas'ı bıraktı. Hz. Ali, dokuz yüz kadar savaşçıyla Medine'den yola çıktı.246 Yolda giderken daha önceden oğlu Hasan’ın uyarması gibi onu bu işten uzak tutmaya çalışanlar da oluyordu. Mesela, Abdullah b. Selam gelip Hz. Ali'nin atının yularını tutarak şöyle dedi: "Ey müminlerin emiri! Buradan çıkıp gitme. Allah'a yemin ederim ki, sen Medine'den çıkıp gidersen artık Müslümanların otoritesi Medine'de ebediyete kadar yerleşemez. Böyle demesi üzerine bazıları ona sövdüler. Hz. Ali ise, şöyle dedi: "Ona ilişmeyin. Doğrusu o, Hz. Peygamber (a.s.)'in sahâbesinden olup iyi bir kimsedir."247

240

Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, II, 231.

241

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 221.

242

İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 234.

243

er-Radî, Hz. Ali Nehcü’l Belâğa, s. 59.

244

et-Taberî, Târîhu’l-Umem, III, 494.

245

Ebu’l-Ferec Abdurrahman b. Ali İbnu’l-Cevzî, el-Muntazam fî Târîhi’l-Mulûki ve’l-Umem, V, 120.

246

İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 222.

247

Hz. Ali ve yanındakiler Rebeze’ye248 varıncaya kadar yollarına devam etmişler,249 buraya vardıklarında Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm ve Hz. Âişe’nin buradan geçtikleri haberini almış250 ve ne yapacaklarını düşünmek ve görüşmek üzere burada konaklamışlardı. Bu arada oğlu Hasan yolda yetişti ve babasına karşı uyarılarına devam etti ona şöyle dedi: “Ben, seni Medine'den çıkmaktan men etmiştim ama sen beni dinlemedin. Yarın boş yere öldürüleceksin. Kimse de sana yardım etmeyecektir. Hz. Ali ona: “Sen, hâlâ genizinden konuşan bir cariye gibi konuşup duruyorsun. Sen beni neden men ettin de ben seni dinlemedim? Hasan dedi ki: “Osman’ın öldürülmesinden önce Medine'den çıkıp gitmeni sana söylememiş miydim? Osman öldürülürken sen Medine'de olmayaydın da bu hususta hiç kimse senin aleyhinde dedikodu yapmasaydı. Osman'ın öldürülmesinden sonra, sana biat etmek üzere geldiklerinde `bütün İslam diyarından sana biat edinceye, bu şekilde güçlenip hiç kimse sana danışmadan ve uymadan herhangi bir işe kalkışamayacak duruma gelinceye kadar biat alma` dememiş miydim? Şu kadın (Hz. Âişe) ve şu iki adam (Talha b. Ubeydullah ile Zübeyr b. Avvâm) Medine'den çıktıkları zaman sana: `Evinde otur, eğer onlar doğru yolu bulurlarsa bulurlar, yoksa fesat ve fitne senden başka bir kimsenin eliyle kurcalansın.` demedim mi? ki bunlar gidip kendi aralarında sulh yapsınlar. Ama bütün bu söylediklerimi dinlemedin öyle değil mi?”251

Hz. Ali oğlu Hasan’ın bu barışçıl tutumuna karşılık olarak şöyle cevap verdi: “Osman’ın öldürülmesinden önce Medine'den çıkmamı söylemiştin, ama olaylar bizi bu hallere sürükledi. Yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Vallahi Medine’de yalnız Osman kuşatılmamıştı, onun gibi biz de kuşatılmıştık. Bütün İslam diyarından insanlar gelip de bana biat etmedikçe böyle bir biatı kabul etmememi tavsiyene gelince; ben idarenin başsız kalması- nı hoş karşılamadığını için biatı kabul ettim. İşte ben de Allah’ın hükmünü verinceye kadar bana biat edenlerle birlikte muhalefet edenlerle çarpışacağım ve sonunda hâkimlerin en büyüğü olan Allah hükmünü verecektir.252

Hz. Ali devamla: “Âişe, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm'ın Medine'den çıkmalarından sonra evimde oturmamı bana söylemiştin. Bana bir görev düştüğünde nasıl otururum? Şayet evime dönseydim bu İslam ümmetine ihanet olurdu. Ayrılığın Müslümanlar arasına düşmesinden, bu ümmetin birbirine girmesinden emin olamazdım. Ben üzerime düşen göreve atılmasam ve bu işlerde beni ilgilendiren meselelere el koymasam bu işlere gelip kim

248

“Rebeze” Hicaz yoluna üç günlük mesafede Medine karyelerindendir. Bkz. el-Hamevî, Mu’cemu’l Buldân, III, 24.

249

el-Mes’ûdî, Murûcu’z-Zeheb, II, 367.

250

el-Belâzurî, Ensâb, III, 30.

251

ed-Dineverî, el-Ahbâr, s. 138.

252

bakacak? Ey oğlum seni ilgilendirmeyen işlerden biraz uzak dur.”253

Benzer Belgeler