• Sonuç bulunamadı

Soma Faciasi İle İlgili Değerlendirme

B. KÖMÜR OCAĞINDA MEYDANA GELEN İŞ KAZALARINDA VE

4. Soma Faciasi İle İlgili Değerlendirme

Soma Bölgesi, ülkemizin en önemli linyit üreticisi bölgelerinden bir tanesidir488. 150 yıllık bir geçmişi bulunan Soma Kömür Havzası’nda tespit edilen yaklaşık 800 milyon ton linyit rezervinin 700 milyon tonu TKİ’ne bağlı Ege Linyitleri İşletme Müessese Müdürlüğü’nün ruhsatı altında bulunmaktadır. 2006 yılından itibaren ise, bu bölgedeki kömür sahalarının işletilmesi rödovans yoluyla özel hukuk kişilerine bırakılmaya başlanmış olup, Soma Faciası’nın gerçekleştiği kömür ocağı 2009 yılından beri rödovansçı Soma Kömürleri A.Ş. tarafından işletilmektedir489. Burada asıl önemli olan, kazanın meydana geldiği kömür ocağının 2006-2009 yılları arasında yine başka bir özel şirket olan Park Teknik Şirketi tarafından TKİ’nin ruhsatı altında işletildiği ve söz konusu şirket tarafından, kömür ocağında sürekli meydana gelen yangınlar sebebiyle üretim yapmanın güvensiz olduğunun ve telafisi mümkün olmayan zararlar olması ihtimalinin TKİ’ne bildirilerek, işletme faaliyetinin bırakılmış olmasıdır. Söz konusu şirket TKİ’ne verdiği raporda, facianın yaşandığı kömür ocağı ile ilgili olarak devir iradesini şu ifadelerle belirtmiştir: “Üretim çalışmaları sırasında oluşan yangınlardan dolayı

üretim yapılamaması ve sahadaki daha önce çalışılan bölgelerde taraflarca tahmin edilmesi bile mümkün olmayan büyük miktarlardaki su birikimlerinin üretim çalışmasına büyük engel teşkil ettiği gerekçeleriyle, ileride telafisi mümkün

488

HIZAL/ÖZ, s. 78.

489

AKSOĞAN, Pınar/ BAYRAM, Deniz/ÇİFTÇİ, İbrahim, Soma Kömür Madeni Faciası Bilgilendirme Dökümanı, Greenpeace 2014, s. 7.

156

olmayacak problemlerle karşılaşılacağı anlaşılan bu durumda hem Şirketimizin hem de Kurumumuzun olumsuz olarak etkilenmemesi için işi devir etmek istemekteyiz” 490.

Bu tespit, Maden Mühendisleri Odası tarafından 2010 tarihli raporda da aynı şekilde yapılmış; Soma Bölgesi’nde yeni çalışılan sahalarda derinliğin artmasına bağlı olarak metan içeriğinin491 artacağı ve kömür damarının ise grizulu ve yangına elverişli olması sebebiyle metan drenajı yapılmadan ve uygun çözümler üretilmeden üretim yapılmasının bir faciaya yol açabileceği açıkça belirtilmiştir492.

Soma'daki tüm maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarının ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile nedenlerinin araştırılması amacıyla 23/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuş olan meclis araştırması önergesi de, facianın meydana gelmesinden yalnızca 2 hafta önceki TBMM Genel Kurulu’nun 29 Nisan 2014 Salı günkü birleşiminde çokça tartışılmış ve sonuç olarak önergenin kabul edilmemiş olması da açıkça meclis tutanaklarında yer almıştır. Söz konusu tutanaklarda genel olarak Soma’da bulunan kömür ocaklarında etkin denetim yapılmadığına vurgu yapılmıştır. Karşıt görüş ise, denetimlerin yapılarak gerekli yaptırımların uygulandığını belirtmiştir 493.

Soma Faciası’ndan önce gündeme gelmiş olan, gerek meclis genel kurulunda tartışılan önergenin, gerek özel bir şirket olan Park Teknik Şirketi’nin tespitleri ve gerek Maden Mühendisleri Odası’nın tespitleri aynı doğrultudadır. Ancak, idare bunca uyarı niteliği taşıyan tespite rağmen alması gereken önlemleri gereği gibi almayarak kusurlu davranmıştır.

Burada bir başka önemli husus ise, Soma Kömürleri A.Ş.’nin işletmeyi devralmış olduğu 2009 yılında 230 bin ton kömür ürettiği, 2010 yılında ise bu

490

Soma Maden Faciası TMMOB Raporu, s. 12, 34.

491

Kömür üretimi sırasında açığa çıkan metan gazı; kömür tozuyla birleştiği takdirde, kömür ocağında meydana gelen patlamanın yoğunluğunu önemli ölçüde artırabilmektedir; MING- XIAO /TAO /MIAO-RONG/MING-QIU, s. 273. Dolayısıyla; Kömür üretimindeki artış hem kömür tozunu hem de metan gazını aynı oranda artıracağından, metan drenajı yapılmadan üretime devam edilmesinin büyük bir patlamaya sebep olacağını öngörmek zor değildir.

492

Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu, s. 58.

493

157 miktarın 2,6 milyon tona ulaştığı ve üretimdeki bu hızlı artışın devam ederek ve 2012 yılında 3,8 milyon tona ulaşmış olduğudur. Üretimde kısa sürede gerçekleşen kayda değer artışın, sahanın fiziksel dengesini olumsuz yönde etkilemiş olabileceği ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir494.

13/05/2014 tarihinde, 5 tanesi maden mühendisi olmak üzere toplam 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan kömür ocağı kazasının sebebi tam olarak aydınlatılmamış olsa da, mevcut veriler kazanın trafo patlaması sebebiyle değil, kömür kızışması sonucu meydana geldiğini göstermektedir495.

Ayrıca, söz konusu kömür ocağında işçilere verilen maskeler, sınırlı bir koruma sağlamaya elverişli “Filtreli Tip Ferdi CO Maskeleri”dir. Bu maskeler, ülkemizdeki kömür ocaklarında en yaygın kullanılan maske türü olup, metan içeren ve yangına elverişli kömür ocaklarında kullanılması zorunludur. Ancak, geçmişte yaşanan kömür ocağı kazaları söz konusu maskelerin yetersizliğini defalarca ortaya koymuştur. Bu tarz kömür ocaklarında dış ortamdan etkilenmeyen ve kapalı devre çalışan solunum cihazı niteliğinde olan “Oksijenli Tip Ferdi Kurtarıcılar”ın kullanılması, teknolojik gelişmelerin bir gereğidir496. Sadece bu sebep bile, idarenin hizmet kusuru bulunduğunu göstermektedir. Zira, devlet sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak iş ve sosyal güvenlik hakkının ihlal edilmemesi için elindeki tüm imkanları seferber etmekle yükümlüdür.

Soma faciası ile ilgili denetim eksikliklerinin bulunmuş olabileceği ihtimali, iş müfettişlerinin çalışmaları hususundaki eksiklikler ve bu alanda yeniden düzenlemeler yapılması gerekliliği, teknik nezaretçinin ücretini devletten alması gerektiği, kömür madenciliğindeki risklerin minimize edilebilmesi için son yıllarda sosyal güvenlik alanında birçok yasal düzenleme yapılmış olmasına rağmen bundan daha önemli olanın söz konusu yasal düzenlemelerin tam anlamıyla uygulanabilmesi olduğu, bu sebeple işletmecilere, maden mühendislerine ve maden işçilerine

494

Soma Maden Faciası TMMOB Raporu, s. 26-27.

495

TBMM Genel Kurul Tutanağı, 24. Dönem 4. Yasama Yılı 91. Birleşim 21/Mayıs /2014 Çarşamba, s. 30; http://www.tbmm.gov.tr/; e.t. 01.10.2014; Soma Maden Faciası TMMOB Raporu, s. 9, 24.

496

158 eğitimler verilmesi gerektiği hususlarında, maden mühendisi milletvekili Ali Rıza Alaboyun tarafından yapılan açıklamalar, 21 Mayıs 2014 tarihli meclis tutanaklarında yer almaktadır. Söz konusu tutanakta idarenin hizmet kusurunda bulunmuş olduğu ihtimalini kuvvetlendiren şu tespitler önemlidir: “Soma'daki

kazada, ana galeri tavanındaki kömürün oksidasyonunun söz konusu olduğunu görmekteyiz. Belki de aylardır farkına varılmayan kömür kızışması olgunluğa erişir erişmez aniden yangına dönüşmüştür. Güçlü havanın etkisiyle de karbonmonoksit ve karbondioksit hızlı ölümlerin yaşanmış olduğu üretim galerilerine hızla akmıştır.

Burada sorulması gereken soru: Neden kömür içerisinde galeri sürülmüştür? Tavanda neden kömür tabakaları yeteri kadar betonlama yapılarak hava ile irtibatı kesilmeden galeriler tahkim edilmiştir? Galerilerin çıktığı bölümde tavan basması söz konusu mudur? Bu bölgede oksidasyonu hızlandıracak tarama, tamir, patlatma gibi işlemler yapılmış mıdır? Galeri içi gaz ve sıcaklık ölçümleri düzenli yapılmış mıdır? Çalışan işçilerin basında çıkan açıklamalarında son üç haftadır sıcak kömür çıkarttıkları söylenmektedir. Bu konuda ilgili kişiler neden duyarsız kalmıştır? Karbonmonoksit maskelerinin çalışmadığı yönünde işçilerden açıklamalar gelmektedir. Bu maskelerin raf ömürleri geçmiş midir, sağlıklı bir şekilde işçilere nasıl kullanılacağı öğretilmiş midir?” 497.

Bütün bu tespitler, idarenin kendi ruhsatı altında Soma Kömür A.Ş.’ne işlettirmekte olduğu kömür ocağında meydana gelen kazada hem idarenin hem de söz konusu şirketin sorumluluklarını tam ve etkin şekilde yerine getirmediğini ortaya koymakta olup, bu farkındalığın meclis tutanaklarına yansımış olması da olumludur.

6552 sayılı Kanun ile Soma’da yaşamını kaybeden işçilerin mirasçıları ile ilgili olarak getirilen düzenlemeler de bu farkındalığın bir diğer yansımasıdır. 6552 sayılı Kanun, hem Soma faciası mağdurlarına yönelik özel düzenlemeler getirmiş, hem de 3213 sayılı Kanuna ve 4857 sayılı Kanuna özel olarak kömür madenciliği ve maden işçileri ile ilgili yeni hükümler eklenmiştir. Bu düzenlemeler şu şekildedir:

497

TBMM Genel Kurul Tutanağı, 24. Dönem 4. Yasama Yılı 91. Birleşim 21/Mayıs /2014 Çarşamba, s. 30-31; http://www.tbmm.gov.tr/; e.t. 01.10.2014.

159 1- Öncelikle, 4857 sayılı Kanunun 18. maddesinde düzenlenmiş olan belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilebilmesi için işçinin altı aylık kıdemi bulunması koşulu, yer altı işletmelerinde çalışan işçiler için kaldırılmıştır (6552 sayılı Kanun’un 2. maddesi). Bu durumda, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmakta olan kömür ocağı işçisi, işe ilk başladığı günden itibaren işveren tarafından geçerli bir sebebe dayanmadan işten çıkartılamayacaktır.

2- 4857 sayılı Kanunun 41. maddesine; yer altı maden işçilerine, zorunlu nedenlerle fazla çalışma ve olağanüstü hallerde fazla çalışma dışında fazla çalışma yaptırılamayacağı ve söz konusu hallerde yapılan fazla çalışmada ise, haftalık 36 saati aşan her bir saat için verilecek ücretin normal ücretinin saat başına düşen miktarının % 100’ünden az olmamak üzere artırılarak ödeneceği hükmü eklenmiştir (6552 sayılı Kanunun 4. maddesi).

3- 4857 sayılı Kanunun 53. ve 63. maddelerine sırasıyla; yeraltında çalışan işçilerin yıllık ücretli izin sürelerinin dörder gün artırılacağı, haftalık çalışma saatlerinin en fazla 36 saat, günlük çalışma saatlerinin ise en fazla 6 saat olacağı hükümleri eklenmiştir (6552 sayılı Kanunun 5. ve 7. maddeleri).

4- 3213 sayılı Kanuna eklenen 9. ek madde ile; linyit ve taşkömürü çıkarılan işyerlerinde yeraltında çalışan işçilere ödenecek ücretin, 4857 sayılı Kanunun 39. maddesine göre belirlenen asgari ücret tutarının iki katından az olamayacağı hükmü getirilmiştir (6552 sayılı Kanunun 9. maddesi). Bu hükmün özellikle, 3213 sayılı Kanuna eklenmiş olması, işverene yükümlülük getirmiş olmakla birlikte, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne de denetim yükümlülüğü vermiştir498.

5- 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 59. maddede, Soma’da yaşamını kaybeden sigortalının Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan bütün borçlarının terkin edileceği ve hak sahiplerine 5510 sayılı Kanun’un 32. maddesinin 2.

498

Ancak, işçi ücretlerinin eklenen kanun hükmüne uygun şekilde ödenip ödenmediğinin ne şekilde ispat edileceği hususunda yeni bir düzenlemeye daha ihtiyaç bulunmaktadır.

160 fıkrasında öngörülen şartlar aranmaksızın aylık bağlanacağı hüküm altına alınmıştır (6552 sayılı Kanunun 63. maddesi)499.

6- 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna, geçici 24. madde eklenmiştir. Söz konusu geçici maddede, Soma’da yaşamını kaybeden madencilerin mirasçılarına devredilecek taşınmazlar hüküm altına almıştır. Bu hususta Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı görevlendirilmiştir. Başkanlık, gerçek ya da tüzelkişiler tarafından bedelsiz olarak yapılan konutları, maliklerinden bağış, trampa, kamulaştırma, devir veya temlik ya da tahsis yoluyla edinebilecektir. Ayrıca Hazinenin özel mülkiyetinde ya da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlar ile orman sınırları dışına çıkarılmış olan taşınmazlardan ihtiyaç duyulanlar da, yaşamını kaybeden madencilerin mirasçılarına devredilmek üzere Başkanlığa tahsis edilecektir. Bu suretle edinilen taşınmazların üzerine yapılacak konutlar, yaşamını kaybeden madencilerin mirasçıları adına Başkanlık tarafından kura ile ve bedelsiz olarak tapuda devir ve tescil edilecektir (6552 sayılı Kanunun 63. maddesi).

Görüldüğü gibi, 6552 sayılı Kanun ile, yaşamını kaybeden işçilerin mirasçılarının maddi zararlarını çözmeye yönelik hükümler getirilmiştir. Ayrıca, özel olarak kömür madenciliğine ilişkin getirilen düzenlemeler de, kanun koyucunun kömür maden işçiliğinin kendine özgü zorluklarını ve tehlikelerini göz önünde bulunduran iradesini ortaya koymaktadır.

Ancak bütün bu olumlu düzenlemeler, idarenin Soma Faciası’ndaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Herşeyden önce, bu düzenlemelerle işçi yakınlarının manevi zararları karşılanmamıştır. Ayrıca, hukuk devleti ilkesi, bu alanda yetkili ve yükümlü olan idarenin bütün kurumlarının idari yargı incelemesine tabî tutulmasını gerektirmektedir.

499

SGK Manisa İl Müdürü Nesrin Aras tarafından yapılan basın açıklamasında; bu madde hükmü doğrultusunda, Soma’da yaşamını yitiren 301 madenci ailesine aylık bağlanmış olduğu belirtilmiştir; http://www.bucagundem.com/; e.t. 19/10/2014.

161 Buraya kadar açıklananlar ve özellikle de 24 Mayıs 2014 tarihli meclis tutanağına yansıyan ifadeler dikkate alındığında; idarenin çeşitli kurumlarının bu süreçte ayrı ayrı hizmet kusuru işlemiş oldukları ihtimali kuvvetle muhtemeldir. 2009 yılında kömür ocağının güvensizliği sebebiyle sözleşmesini devreden özel şirketin tespitlerini dikkate almayarak, ocakta üretime devam eden ve hatta üretimin çok yüksek miktarlarda artırılmasına sessiz kalan TKİ’nin; madencilik faaliyetlerinin tümünden sorumlu ve bizzat kuruluşunu sağlayan 505 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile madencilik alanında iş ve sosyal güvenliğin sağlanması ile de yükümlendirilmiş500 bir idari kurum olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün; ve denetim hizmetini teknolojinin gereklerine uygun şekilde yapmamış olan, iş sağlığı ve sosyal güvenliği sağlamakta birinci derecede görevli olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hizmet kusurlarının bulunup bulunmadığının idari yargıda belirlenmesi gerekmektedir.

Soma Kömür A.Ş.’nin işveren sıfatıyla sorumluluğu tartışmasızdır, ancak işverenin sorumluluğu, üst paragrafta adı geçen idari birimlerin kusur sorumluluklarını ortadan kaldırmayacaktır.

Ayrıca, Soma faciasının meydana geldiği kömür ocağında TKİ’nin, yaşamını kaybeden işçilere karşı işveren sıfatıyla sorumlu olup olmayacağı da, Soma Kömür A.Ş. ile yapmış olduğu rödovans sözleşmesinin hükümleri ve uygulaması incelenerek tespit edilmelidir. Bir önceki bölümde de belirtilmiş olduğu gibi, bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmamış olan maddi zararlar ile manevi zararlardan TKİ ya tek başına ya da Soma Kömür A.Ş. ile müteselsilen sorumlu olacaktır.

İdarenin Soma faciasının meydana geldiği kömür ocağında gerekli denetimleri tam anlamıyla yapmış olduğu ve işveren sıfatıyla sorumluluğunun bulunmadığı düşünülse dahi; kusursuz sorumluluğu ortadan kalkmayacaktır. Çünkü; kömür madenciliği tehlikeli ve idarenin verdiği ruhsat ile gerçekleştirilebilen bir kamu

500

162 hizmetidir. Bu sebeple, idare tehlike ilkesi gereğince, ortaya çıkan zarardan kusuru bulunmasa dahi sorumludur501.